uyumsoft

Niye Şiir Olmasın!!!

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan heerdeem
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

KÖMÜR

Yine bir kömür
kütürdedi sobada
kayıp bir madencinin
kalbi rastgeldi
atıverdi sıcak odada

SUNAY AKIN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

KUŞTÜYÜ

Antene konan kuşun
şiirler yazılı
beyaz tüylerinde
belli ki konaklamış
demirparmaklıklı
bir pencere önünde

SUNAY AKIN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

LEBLEBİ

Nasıl ayrılır
ürkeklik
ayakları ilk kez
bir mısır tarlasına
değen kargadan

Ne zaman
karar verir rüzgar
fırıldakla oynamayı bırakıp
kızların eteklerini
uçuşturmaya

Ne yazar
anı defterine
kuru bir tarlaya
ilk düşen
yağmur damlacığı

Akıllı çocuğun
bilgisayarıdır leblebi
siz hiç anlamadınız mı
leb demeden
bir şeyleri...

SUNAY AKIN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

LİMAN

Sıralanmış saksılar vardı
limana bakan
penceremizin önünde
ve çiçekler arasında
ekmek kırıntıları serpen
martı yüzlü
bir anne

Terasta toplanan kadınlar
limandaki beyaz geminin
ışıkları yanınca
dedikodusunu yapmayı unuturlardı
tam o saatlerde sokaktan geçen
yazlık sinemadaki
biletçi kızın

Annesinin dizlerinin dibinden
hiç ayrılmayan
uslu bir çocuk gibidir
limandaki deniz
ama sokağa çıkıp
dalga olmak geçer
yüreğinden

SUNAY AKIN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

MAKİ

Bir an önce görülsün
diye Akdeniz
Toroslar'da ağaçlar
hep çocuk
kalır

SUNAY AKIN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

MİĞFER

Yağmur sinmiş toprağa
usulca geceden
su içiyor göçmen kuş
ölü bir askerin
ters dönmüş miğferinden

Çok yaşamayı diliyor
siperlerin içinde
birbirlerine askerler
hapşırık sesi
beklemeden

Korkulacak bir şey
olmazdı gözlerinde
belki ölmek
onca silah sesinden
kaçmasaydı kuş
telaşlı ve ürkek

SUNAY AKIN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

NAFTALİN

Eksik olan
bir yanı vardı aşkımızın
bir filminde
üç beş figüran dövüp
ata binmemesi
gibi cüneyt arkın'ın

Haberin olsun
vermedim eskiciye
yırtık ayakkabılarımı
nasıl ayrılırım ki onlardan
kapınızın önünde
az mı çıkarıp
giymiştim

Naftalinledim bende kalan yün kazağını
söylemiş miydim size
naftalin
ki güvelere karşı kullandığı
kimyasal silahıdır
anıların.

SUNAY AKIN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

NOKTALI VİRGÜL

Virgül
hiç susmayan
bir davulun tokmağı
çağırır kelimeleri
kağıtlardaki düğününe

SUNAY AKIN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

NÖBETÇİ

Bıraktı mektubu Ayşe kız
kovuğuna ağacın
bir taş daha çaldı ırmak
ve çıngırağını sallayarak
yine koşuştu buzağı

Bağışla beni generalim
bekleyemedim bu dağı

SUNAY AKIN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

OZAN

I
Yaşamı savunmaya
katılmaması ozanın
kendini mürekkep lekesi
sanması gibi
imzanın

II
Ne pipo
ne sakal
yerde gördüğün
ekmek parçalarını
eğil ve al

III
Varsın hançerlensin
yurdumda
nice ozanın kalbi
bir çocuğun dökülen
süt dişleri gibi

SUNAY AKIN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

PENCERE

Kokusu mahalleye yayılsın
diye yaptığı yemeklerin
akşamüstleri
açık tutar penceresini
yeni gelin

SUNAY AKIN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

REÇEL

Gülemedim ki hiç
hasta yatağının başucunda
haberi bu yüzden
yoktur annemin
sol yanağımdaki
gamzeden

Komodinin üstündeki
ilaçların sayısı arttıkça
kutularından yaptığım
gökdelenin uzamasına
sevinirdim

Ve bilmezdim
annemin yaşantısındaki
renkliliğin yalnızca
raflarda dizili
kavonozların içindeki
reçeller olduğunu.

SUNAY AKIN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

REKLAM

Boyadılar koca duvarı
rengarenk yazılarla doldurdular
elinde gazoz şişesiyle
bir de gülen kız resmi çizdiler
ağzı bir karış açık

Oysa duvarın dibinde
ağlıyordu sarmaşık

SUNAY AKIN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ROMATİZMA

Islak çamaşırlara
konan serçe
hemencecik kaç oradan
sen de yoksa annem
gibi hastalanıp
ölebilirsin

SUNAY AKIN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ACELE EDEN ECELE GİDER

Güneş açtı, uzun sürmedi
gözle görülmüyor

Çocuk okula başladı, uzun sürmedi
bir yerde çalışıyor

Rüzgar esti, uzun sürmedi
yaprak kımıldamıyor

Delikanlı oldu
ev geçindiriyor

Kar başladı, uzun sürmedi
sular akıyor

Karısı iyileşti, uzun sürmedi
tımarhanede yatıyor

Ağaç büyüdü, uzun sürmedi
sobalarda yanıyor

Emekli oldu, uzun sürmedi
kadavrada bekliyor

Süreyya Berfe
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BAZI YARALILARA

Nereye bakıyorsun
İşte yaralı insanların fotoğrafları
İşte yangından çıkarılan çocuk cesetleri
Bu, savaşmış bir atlının sakat kalan ayağı
Bu kesik kol, önemsiz bir iş kazası

Kime bakıyorsun
İşte bacağından alınan üç parça kemik
İşte bombardımandan sonraki yaralılar
Bu, sınırı geçemeyenin aldığı yara
Bu yarım adam, küçük bir işkence hatası

Neye bakıyorsun
Sayamazsın o ciğerdeki yaraları
Kime bakıyorsun
Bilemezsin geçmişindeki yaraları
Nereye bebeyken nazar boncuğu
Kime büyüyünce kurşun yarası

Ama sen
Yine de verirsin çiçeğini yaralı ağaç
Uçarsın yaralı keklik
Kan diner yol açılır
Gün döner gece kısalır

İsteyen denize isteyen kendine baksın

Süreyya Berfe
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BIRAKIYORUM

tahriş olsun, kanasın gökyüzü.
Sersemsepelek sarıldığımız uykusuzlukta
uyku, gece gibi bir çiçek açar.

Buralarda haftanın her günü
oralardaki Pazar gibi.
Pek rastlamıyorum Pazartesi'ye
Salı mı? Unuttum bile.

Rüzgâr eser, hep eser.
Essin, çekip alsın hevesini
bildiği tepelerinden ağaçların.

Şaşırtmayan bir don olsun.
Bacalar sasırsın yalnız
yaralansın zaman, kalsın.

Sana, bana, göğe
uçsun köz ve kül.
Konsun doğa kuşu.

Hayat, güvencede.
Aşk, nasıl olsa keklik.

Süreyya Berfe
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

CANIM SIRA BÜYÜLÜ KARAKİMYON

9.
Karabiber fidanları arasında dolaşsam
dolansam karabiberlere
gelincik değil gelinciğe rastlasam
dokunmam bile özsuyu çekilmesin diye.

Bakarım, koklarım, tadarım
bu yaştan sonra bulduğum
küçük, gizli taçyapraklı gelinciğe.
Yuvalarına girmesin iri taneli karakimyonlar.
Karabiber fidanları boyun eğmesin.
Çekilmesin içine gelincik.

10.
Gelme palmiyenin olduğu yere
burada olsan da gelme.
Güneş hissetti beni ertelediğini
batana kadar puslandı
yaslandı karşı tepelere.

İşte ortalık böyle.
Neden mi?
Sana ne?

11.
Sok elini istediğin yere
dilersen arı kovanına
bırak örümceğini
ve hemen geri al
ağını örmesin.

Ömrümün sonuna kadar
kırarım seni, öfkelendirir
"gitme isteği" uyandırır
özür bile dilemem.
Ağını örmesin elin, istediğin, örümceğin.

Başkalarının değil, bizim.
Dolunaydan bile gizlerim.

12.
Sen, sadece sen.
Kuyruk sokumumdaki sancı
elimdeki ağrı
kafamdaki Batı fırtınası sen.

Yağmurça'ya koklattığım okaliptüs dalı
oarada düşündüğüm şiir
çıplaklığı geçen çıplaklığımız sen.

Yıllar sonra rastlamışız
ikimiz de aynı yerde
geçenler geçmiş, olanlar olmuş
biz kalmışız, bitmemiş başlamışız
doğru dürüst tutamadım
ilk kez bir el aktı elimden
sen, sadece sen.

Nasıl deliyordu gözkapaklarını gün ışığı
nasıl daha kalın bir perde çekti canın.
Aklımız birbirimizde, ayaklarımız yollarda
ayak tırnaklarımı kes, sırtımı sabunla, yıka beni sağalt
sen, sadece sen.

Şişko sevgilim benim, çiçekleri açmamış mimozam
kocaman kalçalı, kocaman göbekli yârim.
Hünnabım, zeytin çekirdeğim, nohut dalım.
Deniz üstündeki ürpermem
karşıt rüzgarım, çılgın mazbutum
kadınlarla ilgili her şeyim iflas etti
sen, sadece sen.

13.
Bedenin adsız ve kimsesiz rüzgarlarını yaz.
Bu akşam değil farz-ı mahal bir akşam
benden sana esen lodos olmalı.
Palmiyeye daya sırtını güneşi batır
senden bana esen imbat olsun.
Asla dingin olmadı. Ama sessiz.
Ada'da biz...
Bizde patlayan poyraz olmalı.

Lodosu, imbatı, poyrazı
kendilerine yaraşan ve yakışan yerlere koydun.
Yıldızın da gönlünü, serinliğini alalım.
Gözkyüzüne bakarken gördüğün yıldızlardı
yıldızla esen yıldızlar.

Karakimyonun kara büyüsü
büyülü karakimyonun kara kokusu
canım sıra durur
canın sıra gider
karayel.

Süreyya Berfe
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ÇİĞDEMLER

Kar satan adam dağdan indi
Kar getirdi
Ekmek verdik kar aldık
Yediğimiz kar yazı serinletti
Tozu tüketti

Karcı nereye ben oraya
Karcı nereye ben oraya
-Eşeğin semerindeki çiğdemler var ya
Verir misin bana bir tanesini
Çeyrek ekmek vereyim
Hepsini değil bir tanesini

-Çiğdemler satlık değil
Oğlum hasta yatıyor
Çiğdem istedi benden
Ona götürüyorum hepsini

Elimde
Ucundan yenmiş bir çeyrek ekmek
Geri döndüm
Yolu şaşırmışım
Akşam karanlığında vardım eve
Dayak yedim
Ama unutmadım çiğdemleri
Kimseye söyleyemedim o çiğdemleri

Süreyya Berfe
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ÇOBAN TÜRKÜLERİ

Dağdan indimse kurt sanma beni
Soğuk vurdu inceldi boynum
Yükseklere çıktım küçüldü yaşım
Ay karanlık gel beri
Dudağından emzir beni

Şu dağın başı da kar ile boran
Emmimin sözleri tümüyle yalan
Ölür mü dünyada dengini saran
Ay karanlık gel beri
Dudağından emzir beni

Ben ta ezelden yangınım sana
Tomurcuk memeler koktu burnuma
Gül döşenmiş şalvarının ağına
Ay karanlık gel beri
Dudağından emzir beni

Köyümü özledim görmeğe geldim
Ağzının içini öpmeğe geldim
Yorganı üstünden atmaya geldim
Ay karanlık gel beri
Dudağından emzir beni

Gün gelecek çıkacağım dağlara
Belki yem olacağım canavarlara
Kanım karışacak yayla toprağına
Dökmeli donlum gel beri
Dudağından emzir beni

Süreyya Berfe
 
Üst