uyumsoft

Niye Şiir Olmasın!!!

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan heerdeem
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

YALNIZLIK-1-

Bütün bir haziran evin önünde
Akasyanın dallarını eğerken rüzgar
İpeğe kırmızı bir gül işlerdi
Kulağı ıssız ve tozlu yollarda

Yoksulluğun kedileri kapıyı
Bir yaz boyu her gece tırmaladı
Sırtının teline mavi bir horoz düşü
Dokunmadan uykuya varamazdı

Uzak denizlerden atlar geçerdi
Bulutlar güze yakın gözlerinden
Bekledi ölümün beyaz elinde
Solgun bir gül oluncaya kadar

ONAT KUTLAR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

YEDİLİ TUYUĞ

Küçük ırmak sen buradan gidince
bozulur bahçeler bağlar
ve durur mu gider arabı zengi
atlayıp kişneyen atına
yerine kays gelir altına
çekerler horasanın düzünden
çöl halısı kahve rengi

Açar sen gidince padişah rüzgar
perdelerini gün batımının
görünür nereye baksam bir çölde
iki irmak arasının kurbanı
alinin ki selam üstüne olsun
elim yüreğine değmesin diye
aramıza koyduğu verev zülfikar

Gün gelir zamanın çekirgeleri
geçer gövdemizin çimenlerinden
öpüşlerin şarabına bulanmış
güzelliğin bir bozguna dönüşür
gözyaşları bile sakın unutma
yol bulamaz yüreğime ve gider
kenar suyu olur bir çöl divanına

ONAT KUTLAR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

YEDİ KÜÇÜK FOTOĞRAF

Çok tenha bir kumsala çekilmiş
Bir dilim taze kavun sandalı
Masanın ayağından sular geçiyor

Çıplak memeni okşayan rüzgar
Bir turunç kokusuyla sarıyor
Buğulu kadehe bakan yüzümü

İkindi güneşi bir pencerenin
İşlemeli demirine vuruyor
İçerdeki kuşlar dağılsın diye

'Aptal' diyor 'durma orda yanarsın'
Gölgeye çağırıyor tales eşeğini
Zeytinin dibinde bir ufacık kız

Bir bakır mangaldan iki istavrit
Gizlice göz kırpıyor kedilere
Defneler yaprak kabartıyor

Balıkçılar ağ atıyor durgun denizin
Dibini ısıtan mor yıldızlara
Ve akşam da onlara ağ atıyor

Alıp götürecek ay görününce
Herkes sevdigini yer yatağına
Yeryüzü sevişince değişiyor

ONAT KUTLAR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

canakkale_gelibolu_canakkale_martyrs_memorial_100_3728.JPG



18 MART ÇANAKKALE



Bu vatan uğruna binlerce mehmet
Çanakkalede bircan olduğu gündür
Anafartalarda conk bayırında
Binlerce çiçegin solduğu gündür

Ne silah ne bomba kar etti bize
Mehmetcik önünde çöktüler dize
Düşman ordusunu döktük denize
Derelerin kanla dolduğu gündür

Pınarlar kan akar damla içilmez
Yiğidin şanına kıymet biçilmez
Dünya duysun çanakale geçilmez
Zafer türküsünün çaldığı gündür

İki yüzelli bin şehit kanı var burda
Aziz ecdadımın canı var burda
Yüce milletimin şanı var burda
Dünyaya namını saldığı gündür

Medeniyet diyen batı güçleri
Hile aldatmaca asıl işleri
Birkezdaha boşa çıktı düşleri
Aslan pençesinde kaldığı gündür

Koca seyit mehmet çavuşumuz var
Cihanı düşmana eylediler dar
Coşkunoğlu bize tek vatandır yar
Düşmanın dersini aldığı gündür


OZAN EROL COŞKUNOĞLU

 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

olum+ve+ask.jpg



GEÇTİ O GÜZEL GÜNLER


Kaf dağının ardında,
Geldi geçti şu ömrüm.
Karanlıklar yurdunda,
Geldi geçti şu ömrüm.

Esti geçti, yel gibi,
Aktı gitti sel gibi,
Şimdi oldu el gibi,
Geldi geçti şu ömrüm.

Ne yok nede var gibi,
Aklıma zarar gibi,
Leyladan bir yar gibi,
Geldi geçti şu ömrüm.

İşte bu dünya hali,
Erken buldu zevali,
Ütopyalar misali,
Geldi geçti şu ömrüm.

Dinmeyen ılık yağmur,
Gönlü aydınlatan nur,
Uykulu mahmur, mahmur,
Geldi geçti şu ömrüm.

Bir anlık kadar gibi,
Bir ıssız mezar gibi,
Bir vefasız yar gibi,
Geldi geçti şu ömrüm.

Gonca gül gibi soldu,
Aktı maziye doldu,
Şimdi artık kayboldu,
Geldi geçti şu ömrüm.

Görkemiyle, süsüyle,
Cezbeden büyüsüyle,
İyisi kötüsüyle,
Geldi geçti şu ömrüm.

Çocukluğum, gençliğim,
Yaşlığım dinçliğim,
Kolaylığım, güçlüğüm,
Geldi geçti şu ömrüm.



Ömer Liman


 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Bu aralar favorim.

Sevmek çok zormuş
Sevmemek çok zor
Sevilmemek çok zor
Sevdim ama sevildimmi
Bilemiyorum
Ağlamak çok zor
Ağlamamak çok zor
Ağlayamamak çok zor
Hergün seni kaderimden dileniyorum

Bir dilenciyim senden aşkı dilenen
Her fırsatta hor görülüp belki gülüp alay edilen
Bir dilenciyim geleceğini bilmeyen
Senden ne para ne pul nede acımanı bekleyen

Kırdım kırılmayan
Gururumu ve o çok değer verdiğim onurumu
Serdim yollarına ömür boyu beslediğim büyüttüğüm
Yaşatan umudumu
Bekliyorum hergün
Sen görmek için ve çizmen için kaderimin yolunu

Beklemek zormuş
Sabretmek çok zor
Bekletilmek çok zor
Ömrümün her köşesinde seni bekliyorum

Aşk olmasaydı böylesine yanmazdım
Senden bir melek yaratıp secde edip kalmazdım
Ben ne dilenci
Ne de bir gurursuzum
Çok sevdiğim için böyle aşık böyle mutsuzum

Kırdım kırılmayan
Gururumu ve o çok değer verdiğim onurumu
Serdim yollarına ömür boyu beslediğim büyüttüğüm
Yaşatan umudumu
Bekliyorum hergün
Sen görmek için ve çizmen için kaderimin yolunu
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

orhan gencebayın parçası, çok da güzeldir ...
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

AÇILIR KAPILAR

Alır seni korum damla damla
suyuma, ekmeğime, aşıma,
kaygıma, sevincime, acıma,
umuduma, sabrıma, gücüme

Alır seni bölerim parça parça,
dağıtırım topraklara, denizlere, geceye,
Açılır her sabah kapılar gözlerinde,
girerim ışıltılı, yemyeşil bir bahçeye

A.KADİR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ADAGIO

Yaşamın vişne rengi dudakları vardır sevgilim
öpüşün kadar sıcak ve tatlı
özgürlük türküleri de söylenir bu dudaklarla
sevda türküleri de
vişne rengi dudakları vardır sevdanın
gülümser dudakların gibi titrek ve dokunaklı
okyanus olur sarar dünyayı
ölümün vişne rengi dudakları kimi kez
dudaklarınca içten ve inançlı
ölüm asude bahar ülkesi değildir o zaman

ölüm:
yiğit ve sevecen bir yaşamın
mutlu günlere sunulmasıdır
canlı bir gül gibi somut
ayrılık yoktur artık zaman içinden
yaşamın ve sevdanın, ölümün kimi kez de
öpüşün kadar sıcak ve tatlı
vişne rengi dudakları vardır sevgilim...

A.KADİR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ALLEGRO

Birgün başımızda sevda rüzgarları eserse
deli deli yıldırımlar düşerse yüreğimize
"al bir yudum pınarından özgürlüğün,
rüzgarından sevdamızın çek bir soluk"
yaşamın vişne rengi dudakları vardır sevgilim
öpüşün kadar sıcak ve tatlı
"seni benden ne bu duvar ayıracak, ne bu kapı
seni ne bu kara kara gelen ölüm"
çünkü ölüm;
yiğit ve sevecen bir yaşamın
umutlu günlere sunulmasıdır.

Canlı bir gül gibi somut
ölümün vişne rengidir dudakları kimi kez
gülümser dudakların gibi titrek ve dokunaklı
bu gece
ne bir yıldız ne ay var
hüzün dolarsa bu gece yarısı içine
"çek bir soluk rüzgarından sevdamızın"
çevir gözlerini güneşin doğacağı yere...

A.KADİR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ANDANTE

birgün başımızda sevda rüzgarları eserse
deli deli yıldırımlar düşerse yüreğimize
hızlanır kan dolaşımı
babil'in asma bahçeleri değildir artık
dünyanın bilmem kaçıncı harikası
karanlığın bahçesinde açan gülümüzdür.
hüzün dolarsa içine bir gece yarısı
çevir gözlerini güneşin doğacağı yere
çek bir soluk rüzgarından sevdamızın,
"kapı"yı, "duvar"ı
"kara kara gelen ölüm"ü düşünme
çevir gözlerini güneşin doğacağı yere.

A.KADİR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BEN SENSİZ BURDA

Yaslanıp omuzuna gecenin
sabahı karşılar gibi,
ama dünyaya günaydın diyemeden.

Yatar gibi çimenler üstünde,
ama çimenlerin kokusunu alamadan.

Koşar gibi denize doğru,
ama denizde kulaç atamadan.

Uzanır gibi bir çocuğun başına,
ama çocuğun başını okşayamadan.

Tırmanır gibi gürbüz bir ağaca,
ama ağaçtan bir meyve koparamadan.

Kavuşur gibi eski bir dosta,
ama eski dostla kucaklaşamadan.

İş başında türkü söyler gibi,
ama sesimi ben bile duyamadan.

A.KADİR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BEŞİKTAŞ TRAMVAYI

Bahçemdeki dut ağacı
vurdu ince dallarıyla penceremin camına,
bir Beşiktaş tramvayı geldi aldı beni,
bir Beşiktaş tramvayı götürdü sana.

Çemberlitaş, Şehzadebaşı, Saraçhane.
Almışım parmaklarını ellerime,
Beşiktaş tramvayında giderim yane yane.
Terzi Adem, berber Ali,
dikimaneden Emine teyze
ve Makbule.
Üç sarışın birader,
Kapalıçarşı terlikçileri.
Bir küçücük simitçi çocuk,
levent bir hizmet eri.

Hep iyi insanlar bunlar.
Dert yüzü görmesinler.
Eksik olmasınlar.
Vatman ağabeyimiz de eksik olmasın.
Her akşam böyle götürsünler seni evine,
bir elinde gönlüm benim,
bir elimde sefertasın.

A.KADİR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR İNSAN

Seni bir gün
çekip aldılar topraktan,
benzedin köksüz bir ağaca.
Önce öğrettiler sana uygun adımı,
sonra büyük şehirlerini gösterdiler Avrupa'nın.
En muazzam saraylar karşısında bile sen
evini unutmadın.

Varşova'da kaputun kaldı,
Dunkerk'te arka çantan.
Düştü bütün fotoğrafların Sivastopol'da.
Bir şafak vakti Paris'te bıraktın zavallı yüreğini,
kurşuna dizilenler karşısında.

Lanet okusunlar sana bırak,
iyi bir asker olamadın diye.
Ölmesini bildin ya sen arkadaş kurşunuyla,
iki çürük patatesi
ekmek torbanda unutarak!

A.KADİR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BU SU ÇOĞALA ÇOĞALA

Yaşlılara saksılar dizdim, bahçeler yaydım.
Yorgunlara diri beden verdim, taze yürek.
Döşekler serdim hastalara, rahat, yumuşacık.
Nerde yalan dolan gördüysem kızardım.
Yiğit yüreklere, dedim, canım armağan.
Ardına kadar açtım çocuklara kapıları.
Dostluklar boy attı yeryüzünde,
dostluklar orman orman.
Ebemkuşakları gökyüzünde fır dolandı.
Yürüdü dağlardan ovalara doğru
gümbür gümbür bir deli su,
yıktı bu su önüne geleni,
bu su, çoğala çoğala.
İnsanlar insanları aldı götürdü.

Ne kavga kaldı, ne zulüm, ne korku.

A.KADİR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BULUŞURSAK

Sizinle aynı yemeği yedim senelerce,
aynı türküyü söyledim talim dönüşü,
ve aynı rüyaları gördüm geceleri, ot yatakta.
Gün oldu cömerttim,
canımı verecek kadar.
gün oldu esirgedim
tek asker cıgarasını sizden.
Fakat bir akşam buluşursak eğer
herhangi bir yol ağzında,
namusum hakkı için öpeceğim
toprak kokan ellerinizden!

A.KADİR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

CİBALİ

Cibali dendi mi,
aklıma siz gelirsiniz, kadınlar
kiminizin beş çocuğu,
kiminizin nar gibi yanakları var.
Kiminiz kocasız kalmış,
kiminiz ihtiyar,
kiminiz daha körpe henüz.
Bana umulmadık,
eskimiş türküler düşündürür
siyah başörtüsü altında yüzünüz.

Parmaklarda tütün kokusu.
Tütün kokusu pazen entarilerde.
Biriniz ekmek alır fırından,
biriniz durmuş öksürüyor ilerde,
geçiyor bizim mahalleden biriniz.

Cibali dendi mi,
aklıma siz gelirsiniz, kadınlar.
Çarpık ayakkaplarınız gelir,
kahraman elleriniz

A.KADİR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ÇİÇEKLERİ UMUDUMUZUN

Çok olun, çocuklar, çok olun,
yüzlerce olun, binlerce olun, onbinlerce.
Daha çok olun, daha çok olun,
yapraklar kadar, balıklar kadar çok olun.

Bu dünya ne tek tek yaşamakta,
bu dünya ne rakının, ne şarabın içinde,
bu dünya ne parada, ne pulda,
ne kalleşlikte, ne zulümde.
Bu dünya aşkın içinde, alın terinde.

Çok olun, çocuklar, çok olun,
el ele verin, çocuklar, el ele,
yaşayın dünyayı doya doya,
açın kapıları, camları güneşe,
ne yeise kapılın, ne korkuya,
çok olun, çocuklar, çok olun,
el ele verin, çocuklar, el ele.

Mutlu olmak varken bu dünyada,
geceler geldi dayandı kapımıza,
olduk acımızla sarmaş dolaş,
bekledik düşümüzle koyun koyuna.

Çok olun, çocuklar, çok olun,
yapraklar kadar, balıklar kadar çok olun,
el ele verin, çocuklar, el ele,
bütün gündüzler sizin olsun,
yaşayın dünyayı doya doya.

Çocuklar, çiçekleri umudumuzun.

A.KADİR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ÇİLE

Bizim hiç bir hürriyetimiz yok,
Hiç bir hürriyetimiz,
Ne çalışmak, ne konuşmak, ne sevişmek,
Sen orda bağrına bas dur en büyük çileyi,
Ben burda en büyük çileyi doldurayım,
Ekmeğe muhtaç, hürriyete muhtaç, sana muhtaç.
Sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi dur,
Ben burda zerdalisiz bir dal gibi durayım.

A.KADİR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

DAĞ BAŞINDA

Beni bir dağ başında böyle yapayalnız kodular,
rüzgarlara, kuşlara, bulutlara yakın,
senin etinden, tırnağından ayrı,
senin kokundan uzak.

Benim güzelim,
benim ceylan bakışlım,
benim kafamın ateşi,
yüreğimdeki.
Mümkün mü şu anda rüzgar olmak, kuş olmak,
şu anda üç dört portakal almak, getirmek sana,
sana tuzlu badem,
kabak çekirdeği.

Şu anda hiçbir şey mümkün değil.
Şu anda her şeyden ayrı, her şeyden uzağım ben.

Şu anda sadece yalnızlık ve kahır.

Hayır, güzelim,
hayır, ceylan bakışlım,
hayır, kafamın ateşi, hayır,
hayır, yüreğimdeki.
Şu anda mümkün en güzel olan tek bir şey vardır:

Yanarak sevmek seni.

A.KADİR
 
Üst