uyumsoft

Niye Şiir Olmasın!!!

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan heerdeem
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ben muhasebeyi hiç sevmedim ki;
kasa da nakit olmadığında,
bankadan almayı sevdim.
uzun vadeli çek vermeyi,
kısa vadeli senet almayı sevdim.
benim harcım değildi ;
tahvil faizi ödemek.
ben alacak senetlerini sevdim,
ne depozito vermeyi
ne de avans vermeyi sevdim.
ben muhasebeyi hiç sevmedim ki;
ben gelir tahakkuklarını sevdim.
indirilecek KDV yi,
sayım ve tesellüm fazlalarını
ve kambiyo karlarını sevdim.
amortismanı sevdim,
şüpheli hiç bir alacagı da sevmedim.
karşılıkları sevdim;
(kanunen kabul edildiği zaman.)
duran hiçbir şeyi sevmem
ama
araziyi, arsayı, taşıtları ve
yeniden değerlemeyi sevdim.
(vergimi artırmadığı sürece)
ben muhasebeyi hiç sevmedim ki;
kamu tahvillerini ucuza kapatıp,
yüksek kârla satmayı sevdim.
personele borcu, peşin vergiyi
ve kıdem tazminatını da sevmedim.
depozito ve teminat almayı,
peşin mal satmayı,
vadeli mal almayı sevdim.
borç senetlerini, satıcıları ve
birde elime hiç geçmeyen
(dönem kârının): vergisini sevmedim.
peşin kelimesini de;
mal satarken sevdim
alırken sevmedim;
korkuyordum, tasfiyeye gitmekten,
bir de ortaklardan alacağı sevdim.
ben muhasebeyi hiç sevmedim ki;
stok un; misafirliği az olanını,
ilk maddenin; üretime gidenini,
mamulün ise;
satışa gidenini sevdim.
sermayeyi (ki ödenmiş olanını)
yasal yedekleri ve
hasretini çektiğim
(geçmiş yıl kârlarını) da sevdim.
bir de "dönem net karını" sevdim.
ben kârı sevdim,
sevdiğim zaman böyle işte...
ben sevdim mi muhasebeci gibi severim.
ben muhasebeyi hiç sevmedim ki;
ben muhasebede sevdim....

Mustafa Polat
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri!
Sadece beyni zonk zonk sızlayanlardan biri!
Bakmayın tozduğuma meşhur Babıalide!
Bulmuşum rahatımı ben de bir tesellide.
Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası!
Bir vicdanın, bilemem, kaçtır Hava parası?
Evet, kafam çatlıyor, güya ulvi hastalık;
Bendedir, duymadığı dertlerle kalabalık.
Büyük meydana düştüm, uçtu fildişi kulem;
Milyonlarca ayağın altında kaldı kellem.
Üstün çile, dev gibi gelip çattı birden! Tos!!
Sen cüce sanatkarlık, sana büsbütün paydos!
Cemiyet, ah cemiyet, yok edilen ruhiyle;
Ve cemiyet, cemiyet, yok eden güruhiyle
Çok var ki, bu hınç bende fikirdir, fikirse hınç
Genç adam, al silahı; iman tılsımlı kılınç!
İşte bütün meselem, her meselenin başı,
Ben bir genç arıyorum, gençlikte köprübaşı!
Tırnağı en yırtıcı hayvanın pençesinden,
Daha keskin eliyle, başını ensesinden,
Ayırıp o genç adam, uzansa yatağına;
Yerleştirse başını, iki diz kapağına;
Soruverse: Ben neyim ve bu hal neyin nesi?
Yetiş, yetiş, hey sonsuz varlık muhasebesi!
Dışımda bir dünya var, zıpzıp gibi küçülen,
İçimde homurtular, inanma diye gülen
İnanmıyorum, bana öğretilen tarihe!
Sebep ne, mezardansa bu hayatı tercihe?
Üç katlı ahşap evin her katı ayrı alem!
Üst kat: Elinde tespih, ağlıyor babaannem,
Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve aşıkları,
Alt kat: Kızkardeşimin (Tamtam) da çığlıkları;
Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim;
Buyrun ve maktaından seyredin, işte evim!
Bu ne hazin ağaçtır, bütün ufkumu tutmuş!
Kökü iffet, dalları taklit, meyvesi fuhuş
Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım!
Mukaddes emanetin dömez davacısıyım!
Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana;
Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana.
Zaman, korkunç daire; ilk ve son nokta nerde?
Bazı geriden gelen, yüzbin devir ilerde!
Yeter senden çektiğim, ey tersi dömüş ahmak!
Bir saman kağıdından, bütün iş kopya almak;
Ve sonra kelimeler; kutlu, mutlu, ulusal.
Mavalları bastırdı devrim isimli masal.
Yeni çirkine mahkum, eskisi güzellerin;
Allah kuluna hakim, kulları heykellerin!
Buluştururlar bizi, elbet bir Gün hesapta;
Lafını çok dinledik, şimdi iş inkılapta!
Bekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni!
Sabredin, gelecektir, solmaz, pörsümez Yeni!
Karayel, bir kıvılcım; simsiyah oldu ocak!
Gün doğmakta, anneler ne zaman doğuracak?

Necip Fazıl Kısakürek
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

C.Gerçek ' Alıntı:
ben muhasebeyi hiç sevmedim ki;
kasa da nakit olmadığında,
bankadan almayı sevdim.
uzun vadeli çek vermeyi,
kısa vadeli senet almayı sevdim.
benim harcım değildi ;
tahvil faizi ödemek.
ben alacak senetlerini sevdim,
ne depozito vermeyi
ne de avans vermeyi sevdim.
ben muhasebeyi hiç sevmedim ki;
ben gelir tahakkuklarını sevdim.
indirilecek KDV yi,
sayım ve tesellüm fazlalarını
ve kambiyo karlarını sevdim.
amortismanı sevdim,
şüpheli hiç bir alacagı da sevmedim.
karşılıkları sevdim;
(kanunen kabul edildiği zaman.)
duran hiçbir şeyi sevmem
ama
araziyi, arsayı, taşıtları ve
yeniden değerlemeyi sevdim.
(vergimi artırmadığı sürece)
ben muhasebeyi hiç sevmedim ki;
kamu tahvillerini ucuza kapatıp,
yüksek kârla satmayı sevdim.
personele borcu, peşin vergiyi
ve kıdem tazminatını da sevmedim.
depozito ve teminat almayı,
peşin mal satmayı,
vadeli mal almayı sevdim.
borç senetlerini, satıcıları ve
birde elime hiç geçmeyen
(dönem kârının): vergisini sevmedim.
peşin kelimesini de;
mal satarken sevdim
alırken sevmedim;
korkuyordum, tasfiyeye gitmekten,
bir de ortaklardan alacağı sevdim.
ben muhasebeyi hiç sevmedim ki;
stok un; misafirliği az olanını,
ilk maddenin; üretime gidenini,
mamulün ise;
satışa gidenini sevdim.
sermayeyi (ki ödenmiş olanını)
yasal yedekleri ve
hasretini çektiğim
(geçmiş yıl kârlarını) da sevdim.
bir de "dönem net karını" sevdim.
ben kârı sevdim,
sevdiğim zaman böyle işte...
ben sevdim mi muhasebeci gibi severim.
ben muhasebeyi hiç sevmedim ki;
ben muhasebede sevdim....

Mustafa Polat

Süper bir şiir :D :D :D
teşekkürler paylaştığınız için,iş güç bir de malum pazartesi , bu çok iyi geldi
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Uyan Ey Gözlerim

uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan
azrailin kastı canadır inan
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan

seherde uyanırlar cümle kuşlar
dillu dillerince tesbihe başlar
tevhid eyler dağlar, taşlar, ağaçlar
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan

semavatın kapuların açarlar
müminlere rahmet suyun saçarlar
seherde kalkana hülle biçerler
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan

bu dünya fanidir sakın aldanma
mağrur olup tac-u tahta dayanma
yedi iklim benim deyu güvenme
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan

benim, murad kulun, suçumu affet
suçum bağışlayub günahım ref;et
resul;un sancağı dibinde haşret
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan


Sultan III. Murad Han
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Ü. Işıkdağ' Alıntı:
[size=10pt] Şiir derdi anlatır
Şiir aşkı anlatır
Şiir seni anlatır
Budur şiirin adı

Şiir sevdaya dair
Şiir söylerdi şair
Şair gıdası şiir
Budur şiirin adı

Şiir hayattan yaprak
Şiir yerdeki toprak
Şiir bazen sen kokmak
Budur şiirin adı

Şiir gönlümün nuru
Şiir şairin ruhu
Şiir geminin Nuh'u
Budur şiirin adı

Şiir dağda bir ırmak
Şiir sensiz yaşlanmak
Şiir vadide zambak
Budur şiirin adı

Şiir kalpte bir nehir
Şiir damarda zehir
Şiir, sensiz bir şehir
Budur şiirin adı

Şiir kalbimde bir ok
Şiirden başka dost yok
Şiirde sevda da çok
Budur şiirin adı

Şiir son arkadaşım
Şiir benim dertli başım
Şiirdir tek kardaşım
Budur şiirin adı
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

tuğçe09, Su70, fatihcan ben sizlere teşekkür ederim. Aslında yazana teşekkür etmek gerek, gerçekten bizi bize anlatan bir şiir.
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Canlanır topraklar çayır çimen
Yeşillenip de gelince ilkbahar
Börtü böcek hareketlenir hemen
Yeşillenip de gelince ilkbahar

Açar mis kokulu güzel çiçekler
Rengarenk menekşeler gelincikler
Pır pır uçuşur minik kelebekler
Yeşillenip de gelince ilkbahar

Kırları süsler sarı papatyalar
Güzelim kardelenlerle navruzlar
Vızıldayarak gezinir arılar
Yeşillenip de gelince ilkbahar

Karıncalar sıra sıra dizilir
Uzaklardan leylekler de gelir
Ağaç dikilir, bağ bahçe gezilir
Yeşillenip de gelince ilkbahar

ilayda akman
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Bir Gün Baksam Ki Gelmişsin

Bir gün baksam ki gelmişsin...
Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar.
Gözlerinde bir bitmez, bir tükenmez güzellik
Saçlarında ilkbahar...

Bir gün baksam ki gelmişsin...
Gülüşünde taze serin bir rüzgar
Ellerin yine eskisi kadar güzel
Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar...

Bir gün baksam ki gelmişsin...
Hasretin içimde sonsuzluk kadar.
Şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz.
Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar.

Bir gün baksam ki gelmişsin...
Ne yüzünde bir gölge, ne dilinde sitem var.
Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm
Benim olmuş dünyalar...


Yavuz Bülent Bakiler
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Geçer

Hasret bir rüzgâr, kapı kapı aralar geçer;
Gördüğüm her güzel şey, beni yaralar geçer...


Necip Fazıl Kısakürek
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Mustafa Özçelik' Alıntı:
[size=10pt]Bana biraz gökyüzü getir
Tek bir kelime bile konuşmadan
Suyun kıyısında durup
İşaret ver kalbime
Gözlerin hangi çiçekten renk almışsa
Mecaz duruşuyla o dalga
Beni de içine çağırsın

Konuştukça azalıyor güzelliğim
Dalından düşen bir yaprağın kaderini yaşıyorum
Aynalar kırılınca
Fotoğraflar da düşüyor suya
Muğlak bir cümlenin peşine düşüp
Üşüyorum
Rüzgara açık bir yanında oluyorum hayatın

Merhametin, o ılık rüzgar değmese yüzüme
Elbet benim de kıyametim olacak
Bedenimdeki dünya kokusu
Kendime sapladiğım bu bıçak bu ağrı
Dışımdaki kalabalık içimdeki tenhalık
Ne çok şey buluyor beni sen olmayınca

Bana kehanetler üzerine sorular sorma şimdi
Sesim ki bir gölgenin rengine bürünüp
Sana varlığını sunuyor

Manolyam! Yüz yıllık adresim
Beni bana bırakma
Bak, daracık merdivenlerinden çıkıyorum sarayına
Düşebilirim sen olmasan
Derin kuyulara
Yeryüzü korkularına

Ey bir yazın rüyasında
Bir kere daha açan çiçek
Her gölge varlığının esiridir
Aşikar kıl kendini
Demli bir çay, biraz melâl
Yetmiyor bu hayatı anlamaya

İstersen çocuk olur
Defne ağaçlarını düşünürüm
Meleklerin yaprakları altında
Gizli duruşlarıyla oldukları yerde
Beni kimseler bulamaz
Uyurum suların serin yatağında
İstersen yolcu olurum dağlarında
Kapında akşamları bürünüp sabahı beklerim

Ey ay ışığı! Gökten bana bakan suret
Mürekkebi kurumadan şiirimin
Bana bak
Yeni açılmış bir güle benzesin yüzüm
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Vuslata Kalsın

I
Heyhat
yeniden
ıskaladın
vuslatı!

Şimdi eyersiz atlar gibi özgür
ve lânetli bir keder gibi
uzak
yağmurda...

Çok dost olmasan,
çok olmazdı düşmanların da!

Çok galip gelmek istemesen,
kim bilir böyle çok yenilmeyecektin.

Çok gülmesen belki bir zaman,
böyle öç almazdı hayat;
ağlamazdın
çok...

Çok sevmesen,
çok özlemezdin.
Çok görmesen, bilmezdin;
çok bilmesen çok acıtmazdı hayat?.


Çok gitmesin yollara;
upuzun yollara,
böyle çok olmazdı dönüşün?

Bana öyle uzak durmasan,
sana böyle yakın olmazdım.
Yanmasam,
kül
kalmazdım...

Şehvetin türküsü vuslata kalsın!

II
Uçurumlar eskisin, bırak
ve şehvetin türküsü vuslata kalsın
ki bu başıbozuk uğultuda mağlûp sesim,
sesine varsın...

Seni bana uzak kılan
bu ıssız ve derin uçurumlar?
Uçurumlar utansın!


III
Ama diner şehvet
ve bir gün aşınır vuslat da.
Bir okyanusa baka baka kalırız palamarlarda;
kalırız, kuytularda... Sanki bir yalnız karınca
kararınca kalırız solgun güz bahçelerine aşklar varınca?

Ey kırık dal parçaları
uzak
yağmurda,
şehvetin türküsü vuslata kalır
ve yiter?

Her hikâye biter;
herkes yangınından külüne döner.
Ve bir ihanettir ten bedende:
Çekip gider... Çekip gider!

Sonra kırık dal parçaları
uzak
yağmurda,
bize benzerler...

IV
Hıçkırıkların
kuytuluklara,

sevincin
kahrına,

dönüşün
yıllara kurban!

Kalbin
kabrine,

dostluğun
pusulara,

yenilgin
umuda kurban!

Özlemim,
özlemine kurban yâr,
yangınım şimdi ben:

/Y a n g ı n ı m,
b i r k i b r i t ç ö p ü n e k u r b a n! /

Yılmaz Odabaşı
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

N Dilaver' Alıntı:
[size=10pt]Küçük kırmızı aşklara yol açar yalnızlıklarımız
Yalnızlığımız; küçük kırmızı aşklarımızdır
Kırmızı yalnızlıklar küçük aşklara yol açar
Aşk; küçük kırmızı yalnızlıklardır
Küçük aşklara yol açar kırmızı yalnızlıklarımız
Yalnızlıklarımız kırmızı aşklarımızın küçüğüdür
Küçük yalnızlıklar kırmızı aşklara yol açar
Kırmızı küçük yalnızlıklara yol açar aşklar
Aşk; kırmızı yalnızlıklarımızın küçüğüdür
Yalnız aşklar küçük kırmızılıklara yol açar
Aşklar; yalnız, kırmızı ve küçüktür
Kırmızı aşklar küçük yalnızlıklara yol açar
Küçük kırmızı aşklara yol açar yalnızlıklarımız
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Çok enteresan bir şiir ,şairini öğrenemedik ama şiiri okurken aklıma geçen okuğum bir yaz geldi yazıyı aynen iletiyorum umarım yazının uzunlundan dolayı bir soruna neden olmam .

GENEL MÜDÜRÜN BAYRAM KATLARI

Bir dönem bir genel müdür yardımcılığı yapmış birisi anlatıyor:

"Sene 1965. Bir genel müdürlükte özel kalem müdürü yardımcısıyım.. Bayrama 10 gün var.. Benim müdür hastalandı.. Ben ise işe gireli 2 hafta olmus, olmamış.

Genel Müdür bey beni çağırttı:
- Tebrik kartları hazır mı?.. Şaşırdım:
- Anlamadım! Hangi kartlar efendim?

- Aman evladim, Şükrü Bey sana söylemedi mi? Bayram geldi, tebrik kartları şimdiye kadar hazır olmalıydı.. Tüh tüh.. Eyvah...

- Çabuk hemen hazırlayıverin.
- Emredersiniz efendim! dedim. Ancak sabaha kadar 3 bin kartı nasıl yazacağım?

Genel müdür bey, bütün kartları çini mürekkebiyle ve en güzel yazımla yazmamı istedi. 3 bin karttan 2 bin tanesini kendisinden makamca alt'takilere şu sekilde yazacaktım:

"Bayramını kutlar, gözlerinden öperim"

1.000 tanesi de üst makamdakilere olacaktı ve onlarda da şu ifade yer alacaktı:
"Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim." Sabaha kadar 3 bin kart, düşünebiliyor musunuz?!?..

Ne yapalım? Çaresiz mecburen kolları sıvadım ve başladım öncelikli 2000 karta:


"Bayramını kutlar, gözlerinden öperim",
"Bayramını kutlar, gözlerinden öperim",
"Bayramını kutlar, gözlerinden öperim"
...

1, 5, 10, 18, 28, 58, 108, 188, 558.. Yazıyorum, yazıyorum bitmiyor!.. Nasıl sıkıntı bastı bir bilseniz!... 738, 918..

2,5 paket Samsun'u bu arada bitirmişim. Öyle işkence çekiyorum ki, ekmek parası olmasa bırakıp kaçacağım. Sıra 2000. karta geldiğinde şafak söküyordu. Ben de bitmişim ama önümde hala yığınla kart duruyor!

Şimdi de 1.000 tane de üst makamlara yazılması gerekenler var. 4. Paket sigarayla birlikte "Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim"e başladım..

Boyuna yazıyorum, göz kapaklarim iyice ağırlaştı, takoz koysam gene de kapanacak.

209, 529, 689.. Yaz babam yaz.. Ama artık kalemi parmaklarımın arasında tutamaz oldum. Ben kaleme değil, kalem bana hakim:

"Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim."
"Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim."
"Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim."
...

Ve bir müddet sonra gerisini nasıl yazmışım hiç hatırlamıyorum:

"Niyaz ederim başarılı günler sizinle eşinizin bayramını kutlarken.."

"Kutlarken eşinizin bayramını saygıyla sıhhatli günler diler Niyazi ile beraber ederim.."

?Sizin, niyazi ile eşiniz birlikte bayramınızı sıhhat dilerim, tebrikle beraber.?

"Niyazi ile birlikte sizin ve eşinizin bayramını kutlarken ayrıca sıhhatle ederim.."

"Önce bayramınızı başarılı eder, sonra eşinizle Niyazi'ye tebrikli günler dilerim.."

"Sizin de eşinizin de Niyazi'nin de bayramını saygıyla eder, sıhhatli tebrik dilerim.."

?Bayramınız niyazi ile sıhhat bulsun, eşiniz ile birlikte tebrik olsun?

"Sıhhatli eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, Niyazi'ye başarılar diler aynı zamanda ederim.."

"Bayramınıza etmeden önce eşinizi saygıyla kutlar Niyazi'nin gözlerinden öperim.."

"Sizin de, eşinizin de, Niyazi'nin de, bayramini da, tatilini de, gemlisini de, geçmisini de bayramını beklerim.. Saygiyla tebrik ederken.."

"Önce niyazi bayramı tebrik etsin, yok öyle yağma, ben size ve eşinize sıhhat dilerim sonra"

?Bayram günü eşiniz ve niyaziye dikkat edin, size de daha bayram gelebilir.?

?Niyazi bey bayram günü eşiniz ile birlikte sizi sıhhat ile tebrik etsin?

?Tebrik ederim niyaziyi, eşiniz ile birlikte sizin bayram sabahı sıhhatinizi dilemiş?

Sabah tam mesai saatinde, gözlerim kan çanağı bir halde kartları yetiştirdim.. Genel müdür bir-ikisine şöyle bir baktı: "Aferin" dedi.

"Güzel yazmışsın. Hemen postalayın!" Bizde HEMEN POSTALADIK!..

3 gün sonra da önce bizim genel müdürü, sonra da tahmin ettiğiniz gibi bendenizi postaladılar!..
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

[size=10pt]Acıyı görmek mi istiyorsun?
Gözlerime bak!
Ve yaşanmamış boşa geçen anların
Hüzünlü şiirini oku,
Kirpiklerimden sıyrılıp yanaklarıma
Düşen dizelerimde
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

[size=10pt]Doğdum, hüzün
Çocukluğum, hüzün
Gençliğim, hüzün
Hayatım, hüzün
Geçti ömrüm hicranla
Geride kocaman bir hiç
Ölmek bile zor bana
Garip zavallı yedi hüzün
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Bana Bir Şarkı Söyle

Özledim sesini ne olur konuş
Bir gül açtır zamanların ötesinden
Karanlıklar içindeyim, kapkarayım bugün gel
Gök mavisinden, deniz mavisinden
Bana bir şarkı söyle
İçimde bir şey kımıldıyor
Gözlerim kan çanağı, yorgunum, uykusuzum
Bir baksana ne haldeyim deli divane
Yaralıyım, çaresizim umutsuzum
Bana bir şarkı söyle
Yağmur ol yağ üstüme, güneş ol ısıt
Dökül karanlığıma ışıklar gibi
Al beni, en uzaklara götür
Sesin aksın içimde bir pınar gibi
Bana bir şarkı söyle
Bütün renkleri kat birbirine
Buram buram bir turuncu getir geçen yazdan
Bir tüy gibi, bir bahar dalı gibi
Hafiften, inceden, güzelden, en beyazdan
Bana bir şarkı söyle
Bazan kar nasıl hazin yağar bilirsin
Kurşuni bir gökyüzünden ağlamaklı
İşte öyleyim, kapkarayım bugün gel
En hüzünlü sesinle, en dokunaklı
Bana bir şarkı söyle


Ümit Yaşar Oğuzcan
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Güller Ağlardı İçimde

Ne zaman ayrılık saati gelse
En vazgeçilmez yerinde yaşamın
Duysak ayak seslerini akşamın
Ve sokaklardan el ayak çekilse
Bir ürpertiyle duyarım o zaman
Seni çağıran sesi uzaklardan
Ne zaman ayrılık saati gelse
Bir gariplik çöker içime birden
Kalan tek anı gibi bir devirden
Durmadan çalınır o gamlı beste
Sanki bilir de hazin öykümüzü
Bulutlar ağlar, kararır gökyüzü
Ne zaman ayrılık saati gelse
Bir çaresizliği anlatır gibi
Birden değişir gözlerinin rengi
Mavi solar, koyulaşır yeşilse
Sarınca ruhunu eski bir hüzün
Uçar gider pembeliği yüzünün
Ne zaman ayrılık saati gelse
Uzatsan özlemle dudaklarını
Tüm ağaçlar döker yapraklarını
Ne çiçek kalır ortada, ne bahçe
Sadece uğultusu o rüzgarın
Ve bir umut kırıntısı: belki yarın
Ne zaman ayrılık saati gelse
Bir fırtına çıkmışçasına, büyük
İçimizdeki güllerin boynu bükük
Bir zaman kalakalırım öylece
Neden sonra gittiğini anlarım
İçimde güller ağlar, ben ağlarım


Ümit Yaşar Oğuzcan
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN' Alıntı:
[size=10pt]Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar ne yastık.
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.
Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,
Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
Duyarsın,
Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi?
Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır, gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
Lanet edersin yaşadığına...
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden.
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.
 
Üst