Değerli Meslektaşlarım,
Ernst & Young tarafından 05.09.2005 tarihinde yayımlanan sirkülerde, son günlerde yoğun tartışma ve fikir ayrılıklarına sebep olan Özel İletişim Vergisi'nin gider yazılabilirliği konusunda Maliye'nin de görüşünü içeren açıklamalar da bulunulmuştur.
Aşağıda Ernst & Young tarafından yayımlanan sirküleri (elektronik ortamda birçoğunuz takip etse de) istifadenize sunuyorum.
KUZEY YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.
Sirküler Numarası : 114
Tarih : 05.09.2005
Konu : Maliye Bakanlığı, Özel İletişim Vergisinin, gelir ve kurumlar vergisi matrahının hesaplanması sırasında hasılattan indirilebileceği görüşünde.
Özet : Maliye Bakanlığı, son dönemde, mükelleflerin konuyla ilgili sorularına verdiği yazılı cevaplarda, gerek verginin ilk yasal dayanağı olan 4481 sayılı Kanunda ve gerekse daha sonra aktarıldığı Gider Vergileri Kanunu’nda ‘’ Bu Kanuna göre ödenen vergiler, gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider olarak kabul edilmez ve hiçbir vergiden mahsup edilmez ’’ hükmüne yer verilmiş olması sebebiyle, bu güne kadar gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının hesaplanması sırasında indirim konusu yapılamayan Özel İletişim Vergisinin, ‘’ indirim kısıtlamasının ancak verginin mükellefi için getirilmiş bulunduğu ve verginin mükellefinin de Kanunda, Telekomünikasyon Kurumuyla görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalamak veya bu Kurumdan ruhsat veya genel izin almak suretiyle telekomünikasyon alt yapısı kurup işleten veya telekomünikasyon hizmeti sunan işletmeciler olarak tanımlanmış olduğu ‘’ gerekçesiyle, hasılattan indirilebileceği görüşünde olduğunu açıkladı.
Hatırlanacağı gibi, 1999 yılında ülkemizde meydana gelen iki büyük depremin yol açtığı ekonomik zararların giderilmesi amacıyla, aynı yılın Kasım ayında 4481 sayılı Kanunla olağanüstü vergiler (ek gelir vergisi, ek kurumlar vergisi, ek motorlu taşıtlar vergisi, ek emlak vergisi, özel işlem vergisi, özel iletişim vergisi) ihdas edilmiş ; yeni ihdas edilen bu vergilerin bir kısmının tahsiline, birer yıllık süre uzatımları ile 2003 yılı sonuna kadar devam edilmişti. 2003 yılı sonunda da bu vergilerin bir kısmı yürürlükten kaldırılırken, bir kısmı da, 5035 sayılı Kanunla, 2004 yılı başında Gider Vergileri Kanunu kapsamına alınmıştı.
Bugün, Gider Vergileri Kanunu’nda 39 uncu madde hükmüne dayanılarak tahsil edilen Özel İletişim Vergisi de 5035 sayılı Kanunla tahsiline devam edilen işte bu vergilerden biridir.
4481 sayılı Kanunda, konusu ‘’ her nevi cep telefonu işletmecileri tarafından verilen (ön ödemeli kart satışları dahil) tesis, devir, nakil ve haberleşme hizmetleri ‘’ olarak belirlenen Özel İletişim Vergisi, bugün, Gider Vergileri Kanunu kapsamında, konusu daha da genişletilmiş olarak, Telgraf ve Telefon Kanunu uyarınca Telekomünikasyon Kurumuyla görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalamak veya bu Kurumdan ruhsat veya genel izin almak suretiyle telekomünikasyon alt yapısı kurup işleten veya telekomünikasyon hizmeti sunan işletmecilerin her nevi mobil telekomünikasyon işletmeciliği kapsamındaki tesis, devir, nakil ve haberleşme hizmetleri, radyo ve televizyon yayınlarının uydu platformu ve kablo ortamından iletilmesine ilişkin hizmetleri ve diğer telekomünikasyon hizmetleri üzerinden anılan Kanunun ilgili maddesinde belirtilen oranlarda alınmaktadır.
Gerek verginin ilk yasal dayanağı olan 4481 sayılı Kanunda (Md.10) ve gerekse daha sonra aktarıldığı Gider Vergileri Kanunu’nda (Md.39) ‘’… Bu Kanuna göre ödenen vergiler, gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider olarak kabul edilmez ve hiçbir vergiden mahsup edilmez ’’ hükmüne yer verilmiş olması sebebiyle de, aralarında Özel İletişim Vergisinin de bulunduğu 4481 sayılı Kanunla ihdas edilen vergiler, uygulanmaya başladıkları 1999 yılından bu yana gelir ve kurumlar vergisi matrahının hesaplanması sırasında indirim konusu yapılmamışlar, mükelleflerce, vergi uygulamasında kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınmışlardır. Bu süre içinde, vergi idaresinin de konuyla ilgili farklı bir yaklaşımı olmamıştır.
Ancak, son dönemde Maliye Bakanlığı’nın (Gelir İdaresi Başkanlığı), verginin indirim konusu yapılması konusunda farklı bir yoruma sahip olduğu görülmektedir.
Bakanlık, mükelleflerin konuyla ilgili sorularına verdiği yazılı cevaplarda, özetle, satın aldıkları telekomünikasyon hizmetleri dolayısıyla adlarına düzenlenen faturalarda özel iletişim vergisi gösterilen gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, kendileri yönünden söz konusu hizmetin bir maliyet unsuru olan bu vergileri, maddede belirtilen indirim kısıtlamasının ancak Özel İletişim Vergisinin mükellefi için söz konusu olabileceği, verginin mükellefinin de aynı maddede, Telekomünikasyon Kurumuyla görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalamak veya bu Kurumdan ruhsat veya genel izin almak suretiyle telekomünikasyon alt yapısı kurup işleten veya telekomünikasyon hizmeti sunan işletmeciler olarak tanımlandığı gerekçesiyle, vergi matrahlarının hesaplanması sırasında hasılatlarından indirebilecekleri görüşündedir.
Bakanlığın bu yeni görüşü doğrultusunda, Telekomünikasyon Kurumuyla görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalamak veya bu Kurumdan ruhsat veya genel izin almak suretiyle telekomünikasyon alt yapısı kurup işleten veya telekomünikasyon hizmeti sunan işletmeler dışındaki gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, satın aldıkları telekomünikasyon hizmetleri dolayısıyla adlarına düzenlenen faturalarda gösterilen Özel İletişim Vergisini, gelir veya kurumlar vergisi matrahının hesaplanması sırasında hasılatlarından indirebilmeleri mümkün bulunmaktadır.
Ancak, ne sirkülerde belirtilen görüş ne de Maliye Bakanlığı'nın görüşünün hukuki dayanağı yeterli olmadığından konu ile ilgili olarak söz konusu giderlerin hasılattan indirilebilmesi için (yasal olarak gerekli sirküler ve/veya tebliğ yayımlanması aşamasına kadar) özelge talebinde bulunulması kanaatimce yerinde olacaktır.