Sigortacılık Sektöründe BSMV'nin Durumu

Üyelik
8 Ağu 2005
Mesajlar
2
MERHABA ARKADAŞLAR,

SİGORTA SEKTÖRÜNDE YENİ BİR KONU İLE KARŞILAŞMIŞ BULUNMAKTAYIZ.
BİZ SİGORTA ACENTELİĞİ YAPAN BİR LTD ŞTİ YİZ.
DEFTERLERİMİZ GELİRLER KONTROLÖRÜ TARAFINDAN İNCELENDİ. İNCELEME SONUCUNDA MUHASEBE TEKNİĞİ AÇISINDAN BİR HATA BULUNAMADI ANCAK GELİRLER KONTROLÖRÜ ŞU YÖNDE BİR GÖRÜŞE DAYANDIRARAK EKSİK VERGİ TARHİYATI TESPİT ETMİŞTİR.
ACENTENİN SİGORTA ŞİRKETİNDEN, YAPTIĞI POLİÇELER İLE İLGİLİ OLARAK ALDIĞI KOMİSYON ÜZERİNDEN DE BSMV HESAPLANMASI GEREKTİĞİ YÖNÜNDE BİR GÖRÜŞÜ SAVUNMAKTADIR.

BÖYLE BİR UYGULAMANIN TÜRKİYE DE HİÇ BİR SİGORTA ACENTESİ YADA SİGORTA ŞİRKETİ TARAFINDAN UYGULANMADIĞI DA BİLİNMEKTEDİR.


KONU İLE İLGİLİ OLARAK VUK TA DA AÇIK BİR DÜZENLEME MALESEF YOKTUR.

KONU İLE İLGİLİ GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİNİZİ BENİMLE PAYLAŞMANIZI RİCA EDERİM.

HERKESE KOLAY GELSİN

Not: Bu yazının başlığı admin tarafindan forum kurallarına uygun olmadığı için düzeltilmiştir.Lütfen Forum Kuralları'nı okuyunuz.
 
Merhaba

Tali acente olarak sözleşme yapma ve prim toplama yetkisine sahipseniz denetim elemanının yaptığı tespit doğrudur. 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına göre sigorta şirketleri gibi BSMV’ne tabisiniz.
........................
 
Merhaba,
Hazır konu açılmışken ben de bir soru sormak isterim.
Gelir Vergisi mükellefi olan bir şahıs, sigortacılık yapmak istediğini beyan etmiş ve bir iş yeri açmıştır.
Sigorta şirketleriyle direkt bir ilişkisi olmamasının yanısıra sizin sözünü ettiğiniz bir kaç tane sigorta tali acentesi ile çalışmakta, sadece onların adına poliçe kesmekte ve karşılığında yine onlardan belli bir miktar komisyon almaktadır.
Şimdi şahıs sigortacı değil de komisyoncu gibi KDV mükellefi midir? KDV mükellefi değilse tali sigorta acentelerinin bu şahsa "Sigorta Komisyon Gider Makbuzu" düzenleme yetkileri ve/veya zorunlulukları var mıdır? Bu durumda şahıs BSMV'ne de tabi olacak mıdır?
Teşekkür ederim.
 
selam

Sigorta işlemleri KDV den muaftır.Elde edilen komisyonlarda öyle.Poliçeler sözünü ettiğiniz tali acente adına kesiliyorsa size komisyon gider belgesini verecek bir durum yoktur.BSMV ye gelince tali acenteler BSMV den muaftır.Bu vergiyi Yetkili (A) acenteler öder.saygılar

Yusuf beyin yazdığına gelince sigorta komisyonu gelirdir.dolayısıyla bu gelir üzerinden BSMV hesaplamak mantıksız olur.Memur arkadaş olayı biraz karıştırmış gibi.Siz durumu bir dilekçe ile vergi dairesine bildiriniz.en kolay yol bu.saygılar
 
merhabalar,

Sayın Osman Erol un cevabına katılmadığımı bildirmek istiyorum.Zira gider vergileri kanunda bsmv nin mükellefleri bankalar ve sigorta şirketleridir.Acenteler değildir.


İKİNCİ KISIM
Hizmet Vergileri
BİRİNCİ BÖLÜM
Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi
I - Mevzu, Vergiyi Doğuran Olay
Madde 28 - (3297 sayılı Kanunun 16'ıncı maddesiyle değişen şekli) Banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.
(2447 sayılı Kanunun 6'ıncı maddesiyle değişen şekli) Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım - satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabidir.

III - Mükellef, Matrah, Nispet

Mükellef: Madde 30 - Banka ve sigorta muameleleri vergisini banka ve bankerlerle sigorta şirketleri öder.
 
Merhabalar

Esasen sigorta sözleşmeleri yapma ve prim tahsil etme yetkileri sigorta şirketlerine aittir. Ancak bu yetkiler acentelik sözleşmesinde belirtilmek kaydıyla sigorta acentelerine devredilebilir. Eğer böyle bir devir işlemi yapılmış ve tescil de edilmişse bu taktirde sigorta şirketlerinin BSMV mükellefiyeti de acentelere geçmektedir.

Eğer Yusuf beyin acentesi de sözleşme yapma ve prim toplama yetkisine sahip ise BSMV mükellefi olacaktır. Bu durumda denetim elemanın yaptığı işlem doğru olur. Yusuf beyin yapacağı iş acentenin böyle bir yetkisinin olup olmadığının tespitidir. Bu sigorta şirketinden veya Ticaret Odasından öğrenilebilir.

Hakan beyin sorusuna gelince; burada bir aracılık, komisyonculuk faaliyeti söz konusudur. KDVK 17/e maddesinde bu tür faaliyetler KDV’den müstesna tutulmuştur, BSMV kapsamında da değildir. Diğer taraftan bu faaliyet ticari kazanç kapsamına girmektedir. Bu nedenle yapılan ödemelerden GV stopajı yapılmaz. Komisyoncu defter tasdik ettirip aldığı komisyon bedelleri için fatura keser. Daha önce söylediğim gibi faturada KDV tahakkuk ettirmez.
---------------------------
El ariftir.............
 
Merhabalar

Yukarıdaki dip notum murat beyin espirisine cevaptı. Ancak sayın başdemir ile aynı anda giriş yaptığımızdan onun cevabını göremedim. Yanlış anlaşılmasın.
-----------------------
Selamlar
Osman Erol
 
OSMAN EROL' Alıntı:
Merhabalar

Esasen sigorta sözleşmeleri yapma ve prim tahsil etme yetkileri sigorta şirketlerine aittir. Ancak bu yetkiler acentelik sözleşmesinde belirtilmek kaydıyla sigorta acentelerine devredilebilir. Eğer böyle bir devir işlemi yapılmış ve tescil de edilmişse bu taktirde sigorta şirketlerinin BSMV mükellefiyeti de acentelere geçmektedir.

Sayın Osman Erol,tespitinizde tamamen haklısınız ancak,
Aldığı komisyon karşısında tekrar bsmv ödeyen sigorta acentesi bu komisyon üzerinden ayrıca GV de ödeyeceğinden mantıksız ve tutarsız bir olay doğmuş olmuyor mu?
Acente ödeyeceği bsmv yi zaten sigortalıdan tahsil etmektedir,eğer komisyon üzerinden de bsmv ödeyecekse Sigorta şirketinin de komisyon + bsmv ödemesi yapması gerekmez mi?
 
Sayı : GEL.0.56/5601-563

Tarih : 08.06.2001

Konu : B tipi acenteler

İLGİLİ MADDE: 28

Bilindiği üzere, Gider Vergileri Kanununun 28. maddesinde “Banka ve sigorta şirketlerinin 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıya kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar, banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.” denilmekte, mükellefi belirleyen 30. maddesinde ise banka ve sigorta muameleleri vergisini banka, banker ve sigorta şirketlerinin ödeyeceği belirtilmektedir.

Diğer taraftan, 539 sayılı Kanun hükmünde Kararnamenin 8. maddesi ile değişik 7397 sayılı Sigorta murakabe Kanununun 9. maddesinin birinci fıkrasında, her ne ad altında olursa olsun sigorta şirketine tabi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak belli bir yer veya bölge içinde daimi bir surette Türkiye’deki sigorta şirketlerinin sigorta sözleşmelerine aracılık eden veya bunları sigorta şirketi adına yapan gerçek veya tüzel kişilere sigorta acentesi, sigorta acentelerinin acentelik faaliyetleriyle ilgili olarak tayin ettikleri gerçek veya tüzel kişi acentelere ise tali acente denildiği hükme bağlanmıştır. Aynı maddenin dördüncü fıkrasında ise sigorta işlemleri yapma ve prim tahsil etme yetkilerinin sigorta şirketlerine ait olduğu belirtildikten sonra, bu yetkilerin acentelik sözleşmesinde belirtilmek kaydıyla sigorta acentelerine devredilebileceği belirtilmiştir. Ayrıca aynı fıkrada, tali acentelere sözleşme yapma ve prim toplama yetkilerinin verilemeyeceği hükme bağlanmıştır. (Acente ve tali acente A tipi ve B tipi acente olarak da ifade edilmektedir.)

Bu hükümlere göre, sigorta şirketlerince kendilerine şirket nam ve hesabına sigortalı ile sigorta sözleşmeleri yapma ve prim tahsil etme yetkisi verilen acenteler, aynen bir sigorta şirketi gibi değerlendirilmesi gerektiğinden, banka ve sigorta muameleleri vergisi mükelelfi olup, yapmış oldukarı her nevi (sigorta işlemi olsun olmasın) muameleler nedeniyle lehe aldığı paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulacaktır. Dolayısıyla bu acenteler lehe aldıkları paralarla ilgili olarak banka ve sigorta muameleleri vergisi beyannamesi verecekler ve beyanname üzerinden hesaplanan vergiyi ödeyeceklerdir.

Öte yandan, sigorta şirketleri nam ve hesabına sigortalı ile sözleşme yapma ve prim toplama yetkisi bulunmayan tali acentelerin ise yaptıkları işlemler dolayısıyla lehe aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamı dışındadır.

Diğer taraftan, bankaların her türlü işlem sonucu lehlerine aldıkları paralar banka ve sigorta muamleleri vergisine tabi olduğundan acente konumundaki bankaların bu faaliyetleri nedeniyle lehlerine aldıkları paralarda banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.
 
Sigorta Acentalarının Bsmv mükellefiyeti ve gelişmeler 05.08.2005
Oda | Çok Önemli

SİGORTA MUAMELELERİ NEDENİYLE BANKA VE SİGORTA MUAMELELERİ VERGİSİ MÜKELLEFİNİN KİM OLDUĞU SORUNU
Prof.Dr.Huriye Kubilay
Dokuz Eylül Üniversitesi
Hukuk Fakültesi
Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Başkanı




I- Sorunun ortaya konulması

Bu makalenin amacı, sigorta acentelerinin Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi mükellefi olup olmadıkları konusunda uygulama ile yasalarımız arasında ortaya çıkan farklılığın giderilmesi, Anayasamız, Türk Ticaret Kanunu, Sigorta Murakabe Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Gider Vergileri Kanunu ile sigorta şirketleri ile sigorta acenteleri arasındaki acentelik sözleşmeleri incelenerek bu verginin, mükellefinin kim olduğunun belirlenmesidir.

II- Anayasa yönünden inceleme

Anayasa’nın 73üncü maddesinin 3üncü fıkrası hükmüne göre, “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” Aşağıda incelediğimiz kanun hükümlerinden açıkça anlaşıldığı üzere, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi, sigorta şirketleri için öngörülmüş bir vergi olup, sigorta acentelerinin bu vergiye tabi olduklarına dair herhangi bir hükmü içermemektedir. Bu durumda, kanunla getirilmiş bir vergi yükümlülüğü bulunmadığı halde sigorta acentelerini Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi mükellefi olarak nitelendirmek hukuken mümkün değildir. Aksine bir davranışla sigorta acentelerini Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi mükellefi olarak nitelendirmek kanunsuz vergi alınamayacağı prensibinin ihlali anlamını taşır.

III- Türk Ticaret Kanunu yönünden inceleme

Türk Ticaret Kanunu’nun ticari işletme türlerinden biri olan ticarethane örnekleri arasında sigorta şirketlerinin faaliyetleri ile acentelik faaliyetleri ayrı ayrı düzenlenmiştir (TTK. m.12). Sigorta şirketleri ve sigorta acenteleri tamamen birbirlerinden ayrı ticarethanelerdir; ticari işletmelerdir. Sigorta acenteleri, sigorta şirketlerinin bağımsız tacir yardımcılarındandır. Türk Ticaret Kanunu’nun 116ncı maddesinin birinci fıkrasındaki acente tanımı şöyledir: “Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya müstahdem gibi tabi bir sıfatı olmaksızın bir mukaveleye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimi bir surette ticari bir işletmeyi ilgilendiren akidlerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.” Tanımda açıkça görüldüğü üzere acentelik faaliyeti, müvekkil ticari işletme ile acente arasında yapılan bir sözleşmeye dayanmalıdır ki; iki taraflı bir hukuki işlem olan sözleşmenin iki tarafının bulunması zorunludur, sigorta işlemleri bakımından acentelik sözleşmesinin tarafları; sigorta şirketleri ve sigorta acenteleridir. Türk Ticaret Kanunu m.116,f.1’de, acenteler, iki gruba ayrılmaktadır; birincisi, aracı acentedir, ikincisi, akit yapma yetkisini haiz olan acentedir. Makalede, akit yapma yetkisini haiz olan acente türü ele alınmaktadır.

IV- Sigorta Murakabe Kanunu yönünden inceleme

Sigorta Murakabe Kanunu’ndaki sigorta acenteleri tanımı, Türk Ticaret Kanunu’ndaki tanıma benzer bir şekilde yapılmıştır. Şöyle ki; “Her ne ad altında olursa olsun sigorta şirketine tabi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde, daimi surette Türkiye’deki sigorta şirketlerinin veya yabancı sigorta şirketlerinin Türkiye’deki şubelerinin ruhsatlı bulundukları sigorta dallarındaki sözleşmelerine aracılık etmeyi, şirket adına sözleşme yapmayı meslek edinen gerçek veya tüzel kişilere sigorta acentesi denir.” Bu hüküm de sigorta şirketi ile sigorta acentesinin farklı iki ayrı kişi olduğunu çok açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Sonuçta, gerek Türk Ticaret Kanunu ve gerekse Sigorta Murakabe Kanunu sigorta şirketlerini ve sigorta acentelerini iki ayrı kişi olarak düzenleyerek; kuruluşlarından, işleyişlerine ve sona ermelerine kadar farklı hukuki hükümlere tabi tutmuştur .

V- Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Yönünden inceleme

A) Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Hakkındaki Hükümler

6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu ’nun 28inci maddesine göre, “Banka ve sigorta şirketlerinin 10.06.1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar, banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.”

Gider Vergileri Kanunu’nun 30uncu maddesine göre de, “Banka ve sigorta muameleleri vergisini banka ve sigorta şirketleri öder.”

Banka ve sigorta muameleleri vergisinden muaf olan sigorta muameleleri Gider Vergileri Kanunu m.29’da düzenlenmektedir. Buna göre;

- Hayat sigortaları ile ihracata ait nakliyat sigortalarında poliçe üzerinden alınan paralar,
- Mükerrer sigorta muameleleri ile retrosesyon muameleleri dolayısıyla alınan prim, komisyon vesair paralar,
- Biçilmemiş veya toplanmamış her türlü tarım mahsulleri ile tarım hayvanları için akdolunan zirai sigortalar dolayısıyla alınan paralar,
- Nükleer rizikolara karşı yapılan sigortalar dolayısıyla alınan paralar banka ve sigorta muameleleri vergisinden muaftır.

07.10.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4697 sayılı Kanun’un 12nci maddesi ile değişen bent uyarınca, emeklilik sözleşmeleri, hayat sigortaları (hayat sigortalarında ferdi kaza, hastalık sonucu maluliyet ve tehlikeli hastalıklar teminatlarının da ek teminat olarak verildiği sözleşmeler dahil ve sağlık sigortaları üzerinden alınan paralar banka ve sigorta muameleleri vergisinden muaf tutulmuştur.

Gider Vergileri Kanunu m.31,f.4 uyarınca, “Sigorta şirketleri vergi dönemi içinde iptal ettikleri sigorta muamelelerine ait meblağları o dönemin vergi matrahından indirebilirler.” Burada sözüedilen dönem tabirinin, muamelenin yapıldığı ayı değil iptalin yapıldığı ayı ifade ettiği ipso jure açıktır. Nitekim Ankara Altıncı Vergi Mahkemesinin 07.03.1985 tarihli kararında, “Kaldı ki yasada anılan o dönem tabirinin muamelenin yapıldığı ayı değil iptalin yapıldığı ayı amaçladığı açıktır. Bu nedenle poliçenin iptal edildiği dönem matrahından indirilmesinde hukuka ve hakkaniyete aykırılık görülmemiştir. Ayrıca yasada açıkça poliçenin iptal edildiği dönem matrahından mahsup edileceği belirtildiğinden yapılan işlemde yasa hükümlerine uyarlık görülmemiştir.” denilerek bu hükmün yorumuna açıklık getirilmektedir.

B) Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinin mükellefi ve bu vergiyi doğuran olay

Gider Vergileri Kanunu’nun 28inci maddesi, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisini doğuran olayları, 30uncu maddesi ise bu vergiyi ödemesi gereken mükelleflerin kimler olduğunu düzenlemektedir. Gider Vergileri Kanunu’nun 28inci maddesine göre, banka ve sigorta muameleleri vergisinde vergiyi doğuran olayın ortaya çıkabilmesi için bir muamele yapılmış olması ve bu muamele sonucunda lehe nakden veya hesaben para alınmış olması gerekmektedir. Bu iki koşulun; yani hukuken geçerli bir muamelenin varlığı ve bu muamele sonucunda lehe nakden veya hesaben para alınması koşullarının birlikte gerçekleşmiş olması durumunda vergiyi doğuran olayın varlığından sözedilebilir. “Mükellef” başlığını taşıyan Gider Vergileri Kanunu’nun 30uncu maddesi uyarınca, banka ve sigorta muameleleri vergisinin mükellefleri bankalar ve sigorta şirketleridir. Banka ve sigorta muameleleri vergisinin matrahı ile ilgili Gider Vergileri Kanunu’nun 31inci maddesinde de sigorta şirketlerinin vergi dönemi içinde iptal ettikleri sigorta muamelelerine ait meblağları o dönemin vergi matrahından indirebilecekleri belirtilerek, bu verginin mükellefinin sigorta şirketleri olduğu açıkça ifade edilmektedir. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi ile ilgili hükümlerin hiçbirinde sigorta acentelerinden söz edilmemektedir.

Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi ile ilgili Gider Vergileri Kanunu’nun 28inci maddesinin 2447 sayılı Kanun’un 6ncı maddesiyle değişen şekli ile de sigorta acentelerini Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisine tabi tutmak mümkün değildir. Bu hüküm şöyledir: “Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım-satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabidir.” Bu hükümle,

1. Bankerlerin,

2. Kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım-satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin ve

3. Mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların olmak üzere toplam üç grup kişinin Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisine tabi olmaları durumu düzenlenmektedir ki bu kişiler arasında sigorta acenteleri bulunmamaktadır. Sigorta acenteleri, ne bankerdir, ne kendisi veya başkası hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım-satıma tavassut etmeyi veya alıp sattığı menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getiren bir kişidir ve ne de mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşan bir kişidir. Sigorta acentesinin faaliyeti, başta Türk Ticaret Kanunu’nda ve Sigorta Murakabe Kanunu’nda tanımlanan bir faaliyet olup, sigorta sözleşmelerinin yapılmasına aracılık etmek veya sigorta sözleşmelerini sigorta şirketlerine vekaleten; sigorta şirketleri ad ve hesabına akdetmektir. Ayrıca, Gider Vergileri Kanunu’nun 28inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları birlikte yorumlandığı takdirde de sigorta acentelerini Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi mükellefi olarak kabul etmek mümkün değildir. Aksi halde, ikinci fıkra hükmüne dayanılarak sigorta acentelerinin vergi mükellefi oldukları kabul edilecek olursa, birinci fıkra hükmü uyarınca sigorta şirketleri de vergi mükellefi olduklarından mükerrer vergi alınması durumu ile karşı karşıya kalınır ki böyle bir durumun hukuki bir dayanağı yoktur.

VI- Katma Değer Vergisi Kanunu yönünden inceleme

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu , banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemleri (burada kastedilen sigorta şirketlerinin sigortacılık işlemleridir) Katma Değer Vergisinden muaf tutmaktadır (Katma Değer Vergisi Kanunu, m.17/4e). Bu hükmün birinci bölümü sigorta şirketlerinin sigortacılık işlemleri karşılığında aldıkları primleri, acentelerle ilgili ikinci bölümü ise acentelerin aracılık hizmeti karşılığında aldıkları komisyonları Katma Değer vergisinden muaf tutmaktadır.

VII- Gelirler Genel Müdürlüğü yazılarının eleştirisi

1. Gelirler Genel Müdürlüğü 08.01.1999 tarihli ve B.07.0.GEL.0.56/5601-563/740 sayılı; şirket faaliyetinin sigorta sözleşmelerine aracılık etmesi ile sınırlı olması ve prim tahsili yetkisinin olmaması durumunda banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi sayılıp sayılmayacağı hakkındaki yazısında belirtilen görüşün kabul edilmesi mümkün değildir. Şöyle ki;

Bu yazıda, 539 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8inci maddesi ile değişik 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu’nun 9uncu maddesinin 1 ve 4üncü fıkralarına dayanılarak, “Bu hükümlere göre, sigorta şirketlerince kendilerine şirket nam ve hesabına sigortalı ile sigorta sözleşmeleri yapma ve prim tahsil etme yetkisi verilen acenteler banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi olup, yapmış oldukları her nevi (sigorta işlemi olsun olmasın) muameleler nedeniyle lehe aldığı paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulacaktır. Ayrıca, banka ve sigorta muameleleri vergisi mükelleflerinin işlem yapmamaları halinde dahi beyanname vermeleri gerekmektedir.” denilmektedir.

Sigorta Murakabe Kanunu’nun 16/6/1994 tarihli ve 539 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 8inci maddesiyle değişik 9uncu maddesinin 1inci fıkrası, acente ve tali acenteliği tanımlamaktadır. Bu hükme göre, “Her ne ad altında olursa olsun sigorta şirketine tabi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak, belli bir yer veya bölge içinde, daimi bir surette Türkiye’deki sigorta şirketlerinin sigorta sözleşmelerine aracılık eden veya bunları sigorta şirketi adına yapan gerçek veya tüzel kişilere sigorta acentesi, sigorta acentelerinin acentelik faaliyetleri ile ilgili olarak tayin ettikleri gerçek veya tüzel kişi acentelere ise tali acente denir. Tali acentelik tesisi için sigorta şirketlerinin yazılı izni gerekir.” Sigorta Murakabe Kanunu’nun 9uncu maddesinin 4üncü fıkrasına göre, “Sigorta sözleşmeleri yapma ve prim tahsil etme yetkileri sigorta şirketlerine aittir. Bu yetkiler acentelik sözleşmesinde belirtilmek kaydıyla sigorta acentelerine devredilebilir. Tali acentelere sözleşme yapma ve prim tahsil etme yetkileri verilemez.” Türk Ticaret Kanunu’nun acentelerle ilgili hükümleri (TTK. m.116 vd) sigorta acenteleri hakkında da geçerli olup Sigorta Murakabe Kanunu’nun acentelerle ilgili hükmüyle uyumludur. Her iki kanundaki hükümler incelendiğinde, sigorta acentelerinin müşterileriyle akdettikleri sigorta sözleşmelerini sigorta şirketleri adına ve hesabına akdettikleri açık bir şekilde görülür. Sigorta acentelerinin mesleki faaliyeti, sigorta şirketlerinin sözleşmelerine aracılık etmek veya bunları sigorta şirketi adına ve hesabına akdetmektir. Gelirler Genel Müdürlüğü’nün yazısında dayanak olarak gösterilen hükümler hiçbir şekilde, sigorta acentelerinin banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi olduklarına dair bir ifade içermemektedir. Sigorta acenteleri, sigorta şirketlerinden bağımsız olarak faaliyette bulunan tacir yardımcılarıdır. Gider Vergileri Kanunu m.30, banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefinin sigorta şirketleri olduğunu çok açık bir biçimde, hiçbir tartışmaya yer vermeyecek şekilde belirtmiş iken ve hiçbir mevzuatta sigorta acentelerinin banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi olduğu belirtilmemiş iken sözleşme yapma ve prim tahsil etme yetkisi verilen acentelerin banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi oldukları sonucuna varmak doğru değildir.

Gelirler Genel Müdürlüğü’nün, sigorta acentelerinin banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi oldukları yönündeki yasal bir dayanağı bulunmayan bu görüşü, Anayasa’nın 73üncü maddesinin 3üncü fıkrasına aykırıdır. Anayasa’nın 73üncü maddesinin 3üncü fıkrasına göre, “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.”Sigorta acenteleri için Kanunla öngörülmemiş bir vergi ihdas etmek Anayasa’nın 73üncü maddesinin 3üncü fıkrasına aykırıdır.

Uygulamada, sigorta şirketleri ile acenteler arasında aktedilen sözleşmeler de sigorta acentelerinin vergi mükellefi olmaları sonucunu doğurmaz. Çünkü, her şeyden önce, acentelik sözleşmesi, şahsidir; yani yalnızca taraflarını; sigorta şirketleriyle acentelerini bağlar. Ayrıca, bu sözleşmeler de, banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefinin sigorta şirketi olduğu bilinerek, yalnızca verginin ödenmesi konusunda sigorta acentesine yetki veren sözleşmelerdir.

2. Gelirler Genel Müdürlüğü’nün 01.02.2001 tarihli ve B.07.0.GEL.0.56/5601-323/6470 sayılı, sigorta şirketinin prim gelirleri üzerinden alacağı komisyonların Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi’ne tabi tutulup tutulmayacağı hakkındaki yazısında , sigorta şirketlerinin topladıkları primlerden hangilerinin banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğu ve hangilerinin tabi olmadığı düzenlenmiş bulunmaktadır. Gelirler Genel Müdürlüğü’nün Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi hakkındaki bu yazısı tamamen sigorta şirketlerini ilgilendiren bir yazı olup, sigorta acentelerine yönelik herhangi bir açıklamayı içermemektedir.

VIII- Danıştay Kararının değerlendirilmesi

Danıştay Yedinci Dairesi’nin 16.10.1996 günlü ve Esas No: 1995/00849, Karar No: 1996/03600 sayılı kararında, her ne kadar “Olayda da…..Sigorta T.A.Ş.’nın (A) tipi (yetkili) acentesi olup, 5.8.1991 tarihli sözleşme ve vekaletnameye istinaden, vekaletnamede belirtilen yetki çerçevesinde anılan şirket nam ve hesabına söz konusu şirket gibi hareket etmek suretiyle sigortacılık faaliyetinde bulunan davacı kurumun, uyuşmazlık konusu dönemlerde kendi beyanı üzerine tahakkuk eden vergileri ödemekle yükümlü tutulması zorunludur.” denilmekte ise de asıl vergi mükellefinin sigorta şirketi olduğu; sigorta acentesinin, kendi ad ve hesabına değil fakat –vergi mükellefi olan- sigorta şirketi nam ve hesabına bu vergiyi ödediği açıkça anlaşılmaktadır.

IX- Doktrindeki görüş

A. Bülent KAYACAN, “Sigorta Aracılarının B.S.M.V. Karşısındaki Durumu” adlı makalesinde vardığım kanaati destekler mahiyette; “Konu, yasal tanım ve hükümler çerçevesinde irdelendiğinde (A) tipi sigorta acentelerinin uygulamada var olan BSMV mükellefiyetlerinin hiçbir dayanağının bulunmadığı ve uygulamanın 6802 sayılı yasaya tamamıyla ters olduğu ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak, banka şubelerinin (A) tipi acente olmaları hali de dahil olmak üzere sigorta acentelerinin hiçbiri, hiçbir şekilde BSMV mükellefi değildirler. Dolayısıyla, yasaya tamamıyla ters olan uygulamanın idare tarafından yayınlanacak genel bir tebliğ ile bir an önce düzeltilmesi gerekmektedir.” demektedir . Yazar, bu makalesinde, çeşitli yasa hükümlerini değerlendirerek hukuka uygun bir sonuca ulaşmış bulunmaktadır.

SONUÇ : Yaptığım inceleme üzerine;

Uygulamanın yasalarımıza aykırı olarak gelişme gösterme eğiliminde olduğu, yasalara aykırı olan fiili duruma son verilerek, zaman kaybedilmeksizin yasalarımıza uygun hale getirilmesinin zorunlu olduğu, aksi halde hukuka aykırı ve haksız uygulamaların mağduriyetlere neden olacağı,

Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi mükellefinin, -sigorta acenteleri olmayıp- sigorta şirketleri olduğu,

Zorunlu Deprem Sigortasına dair 597 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 5. maddesinde yer alan kurum gelirlerinin her türlü vergi, resim ve harçtan muaf tutulacağına dair hüküm uyarınca sigorta şirketlerinin topladıkları primler üzerinden Hazine Müsteşarlığı tarafından yayımlanan Zorunlu Deprem Sigortası tarifi ve talimatı ile belirlenen oranda (% 12,5) aldıkları komisyonların, Gider Vergileri Kanunu m.29’a göre;hayat sigortaları ile ihracata ait nakliyat sigortalarında poliçe üzerinden alınan paraların, mükerrer sigorta muameleleri ile retrosesyon muameleleri dolayısıyla alınan prim, komisyon vesair paraların, biçilmemiş veya toplanmamış her türlü tarım mahsulleri ile tarım hayvanları için akdolunan zirai sigortalar dolayısıyla alınan paraların ve nükleer rizikolara karşı yapılan sigortalar dolayısıyla alınan paraların ve 07.10.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4697 sayılı Kanun’un 12nci maddesi ile değişen bent uyarınca, emeklilik sözleşmeleri, hayat sigortaları (hayat sigortalarında ferdi kaza, hastalık sonucu maluliyet ve tehlikeli hastalıklar teminatlarının da ek teminat olarak verildiği sözleşmeler dahil) ve sağlık sigortaları üzerinden alınan paraların Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinden muaf oldukları,

Gider Vergileri Kanunu’nun 31inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmünde anılan o dönem tabirinin muamelenin yapıldığı ayı değil iptalin yapıldığı ayı amaçladığının, yasanın sözüyle hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkça ifade edildiği ve Ankara Altıncı Vergi Mahkemesi kararı ile de bu yorumun desteklendiği

sonucuna varılmıştır.


Yararlanılan kaynaklar

BOZER, Ali, Sigorta Hukuku, Genel Hükümler-Bazı Sigorta Türleri, Banka ve Ticaret hukuku Araştırma Enstitüsü, Ders Kitapları Serisi-1, Ankara 2004/II.

KAYACAN, A. Bülent, Sigorta Aracılarının B.S.M.V. Karşısındaki Durumu, Vergi Dünyası, Mayıs 1997, Sayı:189, s. 128-132.

KUBİLAY, Huriye, Uygulamalı Özel Sigorta Hukuku, İkinci Baskı, İzmir-2003
 
fbasdemir' Alıntı:
OSMAN EROL' Alıntı:
Merhabalar

Esasen sigorta sözleşmeleri yapma ve prim tahsil etme yetkileri sigorta şirketlerine aittir. Ancak bu yetkiler acentelik sözleşmesinde belirtilmek kaydıyla sigorta acentelerine devredilebilir. Eğer böyle bir devir işlemi yapılmış ve tescil de edilmişse bu taktirde sigorta şirketlerinin BSMV mükellefiyeti de acentelere geçmektedir.

Sayın Osman Erol,tespitinizde tamamen haklısınız ancak,
Aldığı komisyon karşısında tekrar bsmv ödeyen sigorta acentesi bu komisyon üzerinden ayrıca GV de ödeyeceğinden mantıksız ve tutarsız bir olay doğmuş olmuyor mu?
Acente ödeyeceği bsmv yi zaten sigortalıdan tahsil etmektedir,eğer komisyon üzerinden de bsmv ödeyecekse Sigorta şirketinin de komisyon + bsmv ödemesi yapması gerekmez mi?

Önce şunu belirtelim BSMV'nin mükellefi müşteri değil sigorta şirketidir. (Veya ayni zamanda prim tahsil etme yetkisi olan acentedir) (BSMV. Md:30).

İşin mevzuata ters tarafı sigorta şirketi de acenteden tahsil ettiği sigorta bedeli için BSMV tahakkuk ettirip ödemek zorunda kalır ki bu verginin mükererrer alınması demektir. Ancak maliyenin uygulaması halen böyledir.

Acente yaptığı aracılık faaliyeti için sigorta şirketinden bir ücret alacaktır. Bu ücret komisyondur ve bir gelir olarak GV'ne tabi olması doğaldır.
-------------
 
Merhaba arkadaşlar,

SAYIN yusuf77 Demiş ki;

“BİZ SİGORTA ACENTELİĞİ YAPAN BİR LTD ŞTİ YİZ.
… ACENTENİN SİGORTA ŞİRKETİNDEN, YAPTIĞI POLİÇELER İLE İLGİLİ OLARAK ALDIĞI KOMİSYON ÜZERİNDEN DE BSMV HESAPLANMASI GEREKTİĞİ YÖNÜNDE BİR GÖRÜŞÜ SAVUNMAKTADIR.” Şeklindeki ifadesine göre;


KONU İLE İLGİLİ MEVZUAT:

“BANKA VE SİGORTA MUAMELELERİ VERGİSİ
I- MEVZU, VERGİYİ DOĞURAN OLAY
Madde 28- (3297 sayılı Kanunun 16. maddesiyle değişen şekli) Banka ve sigorta şirketlerinin 10.6.1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.(*)
(2447 sayılı Kanunun 6. maddesiyle değişen şekli) Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım-satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi veya adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralarla sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabidir.
2279 sayılı Kanuna göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanlar bu Kanunun uygulanmasında banker sayılırlar. Bir şahsın münhasıran altın alım ve satımı ile uğraşması banker sayılmasını gerektirmez. (**)”,

“MÜKELLEF
Madde 30- Banka ve sigorta muameleleri vergisini banka ve bankerlerle sigorta şirketleri öder.”.

GÖRÜŞÜM:


Verginin konusuyla ilgili 28/1. maddedeki “Banka ve sigorta şirketlerinin … her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.(*)” hükmü incelediğimizde, banka, banker ve sigorta şirketlerinin nakden veya hesaben aldıkları paraların BSMV’nin konusuna girebilmesi için, yasa da “yapmış oldukları bütün muameleler” şeklinde açıkça belirtildiği üzere, ortada yapılmış olan bir muamelenin olması gerekmektedir.

Yusuf Bey’in belirttiği olayda, Ltd. Şti.; acenteliğini yaptığı, sigorta şirketi adına poliçeler düzenliyor ve düzenlenen bu poliçeler karşılığında, komisyon alıyor. Fakat, bu poliçelerle ilgili olarak hesaplanması gereken BSMV’ler hesaplanıyor ve ilgili beyannamesiyle vergi dairesine beyan ediliyor. Yani yapılan işlemler üzerindeki BSMV tek bir aşamada hesaplanıyor ve ilgili vergi dairesine beyan ediliyor. Dolayısıyla, Ltd. Şti’nin, BSMV vergisi daha önceden ödenmiş olan poliçeler’den almış olduğu komisyon için “sanki bir muamele yapılmış gibi” tekrar BSMV hesaplayıp ödenmesi olayını anlayamıyorum.

BSMV’ye, KDV gibi bir muamele yapılmasını doğru bulmuyorum. BSMV, KDV’si mi de, her bir aşamada sürekli olarak hesaplanıp beyan edilsin, BSMV’si bir işlem vergisidir, bir işlem yapılır ve vergilendirme süreci tamamlanmış olur. Yani bir işlem yapılır ve bu işlem neticesinde lehe alınan paralar üzerinden bu işlemin BSMV’si hesaplanır ve beyan edilir. Yani bir işlem olmadan, tekrar BSMV hesaplanıp beyan edilmesinin yasaya aykırı olduğu görüşündeyim.

Kaldı ki, düzenlenen poliçelerle ilgili BSMV tutarı zaten lehe alınan bir paradır ve tamamı üzerinden BSMV hesaplanıp ödenmiştir. Lehe alınan ve BSMV'si ödenmiş bulunan tutarın, bir kısmının komisyon olarak bir acenta (Ltd.Şti)'ya ödenmesinde tekrar BSMV hesaplanması doğru değildir.


Alınan komisyon bedelinin bir muamele gibi düşünülerek, tekrar BSMV hesaplanmasını doğru bulmuyorum ve vergi davası açılması gerektiğini düşünüyorum.
 
Merhabalar,

Konu görüşüldü burada ancak ben elime yeni geçen bu iç genelgeyi yorumlarınıza sunmak istiyorum.
Ben bu iç genelgeyi hala alınan komisyon üzerinden bsmv ödenmeyecek olarak algılıyorum.Değerli yorumlarınızı bekliyorum.
Saygılarımla...


BANKA VE SİGORTA MUAMELELERİ VERGİSİ İÇ GENELGESİ SIRA NO : 2005/1
Tarih 30/12/2005
Sayı B.07.1.GİB.0.56/5601-837
Kapsam
T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı


SAYI : B.07.1.GİB.0.56/5601-837
KONU :Sigorta Acentelerinin Sigorta Şirketi’nden
Aldıkları Komisyonun BSMV Karşısındaki Durumu


BANKA VE SİGORTA MUAMELELERİ VERGİSİ
İÇ GENELGESİ
Sıra No: 2005/1

.................... VALİLİĞİNE
(Defterdarlık Gelir Müdürlüğü)

....................... VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞINA



Bakanlığımıza intikal eden duyumlardan, poliçe düzenleme ve prim tahsil etme yetkisi bulunan sigorta acenteleri hakkında yapılan denetimlerde; acente tarafından düzenlenmiş sigorta poliçesi toplam tutarları üzerinden hesaplanan banka ve sigorta muameleleri vergisi ödendikten sonra sigorta şirketi tarafından bu poliçelerin düzenlenmesine karşılık olarak net prim üzerinden söz konusu acentelere yapılan komisyon ödemeleri üzerinden ayrıca banka ve sigorta muameleleri vergisi hesaplanması ve ödenmesi gerektiği düşünüldüğünden bahisle çok sayıda tutanak tutulduğu ve ceza kesildiği anlaşılmış ve aşağıdaki açıklamaların yapılmasına gerek görülmüştür.

Bilindiği üzere, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinde; “Banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar, banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.” denilmekte ve mükellefi belirleyen 30 uncu maddesinde de, banka ve sigorta muameleleri vergisini banka, banker ve sigorta şirketlerinin ödeyeceği hükme bağlanmaktadır.

Öte yandan, 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında, her ne ad altında olursa olsun sigorta şirketine tabi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak belli bir yer veya bölge içinde daimi bir surette Türkiye’deki sigorta şirketlerinin sigorta sözleşmelerine aracılık eden veya bunları sigorta şirketi adına yapan gerçek veya tüzel kişilere sigorta acentesi, sigorta acentelerinin acentelik faaliyetleriyle ilgili olarak tayin ettikleri gerçek veya tüzel kişi acentelere ise tali acente denildiği; aynı maddenin dördüncü fıkrasında, sigorta sözleşmeleri yapma ve prim tahsil etme yetkilerinin sigorta şirketlerine ait olduğu ve bu yetkilerin acentelik sözleşmesinde belirtilmek kaydıyla sigorta acentelerine devredebileceği belirtilmiş, aynı fıkrada tali acentelere sözleşme yapma ve prim toplama yetkilerinin verilemeyeceği de hükme bağlanmıştır.

Bu hükümlere göre; sigorta şirketlerince kendilerine şirket nam ve hesabına sigortalı ile sigorta sözleşmeleri yapma ve prim tahsil etme yetkisi verilen acenteler, aynen bir sigorta şirketi gibi değerlendirilmesi gerektiğinden, banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi olacak ve yapmış oldukları her nevi muameleler nedeniyle lehe aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulacaktır.

Bu çerçevede; sigorta sözleşmeleri yapma ve prim tahsil etme yetkisi bulunan sigorta acenteleri söz konusu verginin mükellefi olup, imzalanan acentelik sözleşmelerindeki yetkiye istinaden düzenlenen poliçeler ve bunlara bağlı olarak tahsil edilen primler üzerinden sigorta acentelerince % 5 oranında banka ve sigorta muameleleri vergisinin hesaplanması ve vergi dairesine ödenmesi gerekmektedir.

Bu uygulamaya paralel bir düzenleme olarak 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununun 27 nci maddesinde; sigorta acenteleri bir hafta süresince tahsil ettikleri primlerin komisyon ve ilgili vergiler düşüldükten sonra kalan kısmını en geç ertesi haftanın son işgününün bitimine kadar sigorta şirketlerine intikal ettirmelerinin zorunlu olduğuna ilişkin hükme yer verilmektedir.

Buna göre, sigorta acenteleri tarafından sigorta işlemleri dolayısıyla alınan prim tutarı üzerinden banka ve sigorta muameleleri vergisi ödendikten sonra sigorta acentelerinin bu işlem dolayısıyla sigorta priminden aldığı komisyonların ayrıca vergilendirilmesinin aynı matrah üzerinden mükerrer vergi alınmasına yol açacağı aşikardır.

Öte yandan, bu uygulamadan farklı olarak sigorta acentelerinin yaptıkları sigorta muamelelerine ilişkin olarak yıl sonlarında veya belli dönem aralıklarında sigorta şirketleri tarafından kendilerine teşvik komisyonu ve benzer adlar altında ödeme yapılması halinde bu ödemeler üzerinden banka ve sigorta muameleleri vergisi hesaplanarak ödenmesi gerektiği tabiidir.
Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.




Osman ARIOĞLU
Gelir İdaresi Başkanı
 
Ynt: Sigortacılık Sektöründe BSMV'nin Durumu

Merhaba arkadaslar,
Sigorta sirketinin aldigi komisyon defterlere gelir olrak yazılıyor..ama aldigı komisyonun bsmv sini mukellef oduyor, mukellef defterini bsm yi gider yazabilirmi?? bilen varsa cevap bekliyorum..sevgiler
 
Üst