Ben de herkesçe bilinen, ancak dile getirilemeyen bir tespiti dile getirdim. Bu makale, talepkâr olan bu fitilin hala sönmediğinin göstergesi.
Bahsettiğim o zamanlarda verilen tavizlerin neticesi. O günden bu günlere de süregelmiş durumda.
Daha önce yazdığım; avukat ve doktor örneğimi tekrarlıyorum. Bu meslek gruplarındakine benzer bir birliktelik olmadığı (ve malesef ki bu şartlarda olamayacağının) ortak bir nosyona sahip olunamadığı aşikardır. Bu sebeple de KGK'nın bu çabasını takdir ediyorum. SPK sınavı benzeri bir sınavla ortak kültür, nosyon oluşturmaya çalıştıklarını düşünüyorum. Ki bu AB müktesabatı açısından yerinde bir uygulamadır.
Zamanında, SM'den belli bir süreyi doldurup da bedavadan ruhsat alanları, son dönemlerde de "SM'den SMMM'ye Geçiş Eğitimi"nden sonra, -direkt SMMM sınavına girenlere sorulan sorularla karşılaştırınca- çok daha basit soruların sorulduğu sınavla 'eşit şartlarda hak iddia edenler'e karşıyım. Aynı şekilde; sadece süreyi doldurduğu için denetçi belgesi alan, lobi yapıp hala kendi lehlerine çıkar yontmaya çalışan YMM kadrolarına da karşıyım.
SM'den SMMM'ye geçiş; "geçmiş mücadelemizde bize (bilinçli veya bilinçsizce) destek olmuş 'arka bahçe'mize bir jestimizdir" mantığı neyse; dünya uygulamalarında karşılığı bulunmayan, sadece devlet kadrosu (istifa veya emeklilik) sonrasında gelir kaybı olmaması açısından "yaratılmış" bir kadro olan YMM'lik de odur.
(YMM ünvanını sınavla alanları da gözardı edemem. Her ne kadar süre bekleyenler veya istifa edip de YMM olanlar gibi olmasa da (yani YMM sınavıyla alınmış bile olsa) yaratılmış bir kadro, bir ünvan olduğu için karşılığının boş olduğunu düşünüyorum.
Yani; sistem yanlış üzerine kurulmuş ve günümüze dek böyle gelmiş. Hâla da "böyle gitsin" mantığı hakim...
KGK'nın yöntem farklılığını ve eleme sistemini bu yüzden destekliyorum.