fonradar

Vade Farkı Kur Farkı Muhasebe Kaydı

rotten1982

Katkı Sunan Üye
Üyelik
10 Haz 2013
Mesajlar
128
Konum
edirne
selamlar.

bu işlemin muhasebe kaydı nasıl olmalı

bir mal ithalatı ile bilgiler aşağıdaki gibi

cif: 68970 tl
gümrük vergisi: 1662 tl
diğer masraflar: 2820 tl
kdv: 13.219

cif bedeli için, 3 ay vadeli 53.054 usd poliçe poliçe düzenlenmiş diğerleri nakit ödenmiş.. işlem günü kur 1 usd: 1.30 tl. 3 ay sonra poliçe bedeli banka hesabımızdan ödenmiş. kur 1 usd: 1.35 tl
 
Sayın rotten1982

Maddeleriniz,

Genel olarak işlemleriniz topluca....
-----------------------------------------
153 68970
1662
2820
191 13219
.....100 4482
.....320 68970
-----------------------------------------
Poliçenin imzalanması
-----------------------------------------
320 68970
.....321 68970

-----------------------------------------
Poliçenin Ödenmesi
-----------------------------------------
321 68970
646 2652
.....100 71622

-----------------------------------------

Kur lehte değişseydi
646 yerine 656 hesap olacaktı. Esasen 646 yerine 770/797 hesaplar da olabilir.
 
153'e aldığınız kalemlerin öncelikle ithalat tamamlanana kadar 159'da toplanıp işlem tamamlandıktan sonra 153'e alınması gerektiğini düşünüyorum.

yani öncelikle;
-----------------------------------------
159......................73.452
159..... 68970
159.....1662
159.... 2820
191 13219
.....100...... 4482
.....320..... 68970
-----------------------------------------
kayıtları yapılacak. ithalat tamamlandıktan sonra 159 hesapta toplanan ithalata ilişkin tüm harcamalar 153'e devrolacaktır.
-----------------------------------------
153....... 73.452
159........73.452
------------------------------------

saygılarımla
 
Ayrıca kur ve vade farklarının da malın maliyetine girmesi gerektiğini düşünüyorum. Farklı görüşleri olan üstadlarımızla istişare etmekte yarar var kanımca.

saygılarımla
 
Sayın Benjamin

Aynı görüşteyim sizinle maliyet esası gereği ve ayrıca aynı yıl içinde olduğu için işlemler 646 ve 656 hesap kullanmak yerine maliyete eklemenin daha uygun olduğu kanaatindeyim.

Saygılar..
 
Sayın Arkadaşlar,

Sorulan soru esnasında önce masrafların adım adım meydana geldiği varsayımından hareket ettiğimizi varsayarsak önce 159 hesap kullanılır. Ancak arkadaşımız böyle bir durumdan bahsetmemiş ki böyle olması da mümkündür.

1. Poliçe ile ilgili maddeleri de benim yazdığım gibi yazsaydınız kur farkının maliyete gidemeyeceğini görecektiniz. Esasen malın millileşmesine kadar meydana gelen harcamalar maliyete yazılır sonrakiler giderleştirilir. Bir düşünün üç ay sonra meydana gelen kur farkını elde kaldıysa hangi mala yükleyeceksiniz.

2. Poliçe imzalandığı andan itibaren meydana çıkan olay malın maliyetini etkileyen bir unsur değildir vadeli ödemelerde olduğu gibi. Artık yurtdışı bir borçtur ve uygulama için dövizli borçların değerlemesi halini alır. İhtimal ki arada geçici vergi dönemi olduysa bu dönemde ödeme öncesi bir değerleme de yapılmış olmalıdır.

3. İç alımlarda da durum böyledir sonradan gelen iskonto ve vade farkları da maliyete eklenmez ve gider/gelir hesaplarına intikal ettirilir.

4. Bu tür uygulamalar için kanaat yetmez ve özellikle aynı yıl içinde derseniz bu durumda elinize gelen her fatura için malın stoklarınızda var olup olmadığını tek tek tespit etmek zorunda kalırsınız.

5. Aynı mantıkla Poliçe vadesinin imza tarihi ile ödeme tarihi arasında yıl atladığı durumda ne olabileceğini de aynı mantıkla çözebilirmisiniz? Bence hayır. Ancak dövizli borçların değerlemesi ( tabi varsa alacakların da ) burda cari olan yöntemdir.

Vergi ve usul yasalarımızda öngörülen uygulamalar da böyledir.
 
cevaplar için teşekkürler. bu soruyu şükrü dokur'un kitabından aldım. kitapta kur farkını ticari malın maliyetine atmış. bu kafamı karıştırdı benim. 646-656 nolu hesapları kullanmak daha mantıklı değil mi? örneğin vade tarihinden önce malı sattığımızı düşünelim. o zaman hangi hesabı kullanacağız?
 
cevaplar için teşekkürler. bu soruyu şükrü dokur'un kitabından aldım. kitapta kur farkını ticari malın maliyetine atmış. bu kafamı karıştırdı benim. 646-656 nolu hesapları kullanmak daha mantıklı değil mi? örneğin vade tarihinden önce malı sattığımızı düşünelim. o zaman hangi hesabı kullanacağız?


Sayın rotten1982,

Bakın. bu tür olaylar aslında hiç göründüğü gibi kolay yorumlanamıyor. Malın maliyeti olamaz. Eğer Akreditif olup ödeme peşin yapılmış olsaydı ithal süresine kadar geçen süredeki alacaktan doğan +/- kur farkı maliyeti ilgilendirirdi. Bu öyle değil maalesef. Zaten uzun uzun yazdım. Muhasebe maddesi yazmak okadar kolay değil. Kolay da her zaman doğru değil. Bu dönem içinde bir ay arayla aynı malı üç kere daha aldığınızı düşünün, görün pöstekiyi.

Yasa koyucu bunu görmüş ve düzenlemeyi buna göre ve son derece de doğru yapmış. Kur farklarının maliyete eklendiği özellik arzeden durumlar da var ancak burada değil.

Bu tür olayları inceleyip bilgi sahibi olmak için size Nalan Akdoğan'ın TDHP konusunda yazdığı kitabı tavsiye ederim. Kendisi aynı zamanda TDHP sisteminin mimarlarındadır. Bulmanız biraz zor olabilir ancak şansınızı deneyin. Son derece detaylı maliyetlendirme teknikleri de içinde yer alıyor.
 
Sayın ksimkesyan;

o zaman poliçe ile ilgili maddeleri de sizin yazdığınız gibi yazalım ve kur farkının nasıl maliyete gittiğini görelim

Poliçenin imzalanması
-----------------------------------------
320........... 68.970,20
321............. 68.970,20
-----------------------------------------
Poliçenin Ödenmesi
-----------------------------------------
321......... 68.970,20
153......... 2.652,70
100........... 71.622,90
-----------------------------------------

Örnek olayda hangi ithal mala hangi poliçeyi verdiğimizi bildiğimize göre kur farkını da hangi mala yükleyeceğimizi biliyoruz. Size katıldığım nokta, ithal edilen mal vade tarihine kadar satılmış olursa bu mala ilişkin kur farkından maliyetlendirme yapılamayacağı (mal satıldığı için maliyetlendirme yapılabilecek mal da kalmadığı düşüncesiyle) ve söz konusu kur farkının 646 veya 656 hesaplar kullanılarak gelir/gider olarak kayda alınması gerektiği. Ancak tıpkı sizin de 6 numaralı mesajın başında ''masrafların adım adım geldiği varsayımından hareketle önce 159 hesap kullanılır. Ancak arkadaşımız böyle bir durumdan bahsetmemiş ki böyle olması da mümkündür.'' şeklindeki yaklaşımınızla bu durum paralellik gösteriyor. Aynı arkadaşımız mal ithal edildikten sonra poliçenin ödemesi gelmeden mal satılmıştır gibi bir durumdan da bahsetmemiş.

Beni mazur görün kesin ifadeler kullanarak diğer üstadlarımızın farklı olabilecek görüşlerinin önünü kesecek nezaketsizlik tarzı olmasın düşüncesiyle ben kendi bilgi ve deneyimlerime göre konu hakkında değerlendirmemi belirttim. Yoksa sadece kanaatin yetmeyeceği aşikardır. Kaldı ki şu an üstünde düşüncelerimizi tartıştığımız konu ile ilgili de hem mesleki hem de akademik yayınlarda farklı yaklaşımlar görüyoruz (Şükrü Dokur-Nalan Akdoğan örneğinde olduğu gibi).

Bu arada özellikle son dönemde forumda yapmış olduğunuz paylaşımları takdirle ve ilgiyle takip etmekteyim. Çok da faydalandığım bu bilgi paylaşımlarınız için de yeri gelmişken kendim adına size teşekkür etmek isterim.

saygılarımla
 
Sayın Benjamin,

Önce takdirleriniz için teşekkür ederim.

Maddeyi yazmak kur farkının nasıl gittiğini gösterir tabi. Benim bahsim bu maddeyi yazmak meseleyi çözmüyor. Vergi Usul Yasası ile ilgili de açıklamayı yazmıştım.262 "Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder." maddedeki açıklama net. " Özellik arzeden durumlar hariç. Poliçenin "3 ay vadeli" olduğunu arkadaşımız yazmış. Mesele kapanmıştır. artık o daha önce yazdığım gibi sadece bir yurdışı borç ve sadece değerlemeye tabi. Ve yine belirttiğim gibi sadece ithal diye bu uygulamayı yapmanız hiç doğru değil, dahili alımlarda da aynı şeyi yapmanız gerekir o zaman ki bu hiç mümkün değil. (UFRS gelirse kazayla yapacağımız facia uygulama).

Literatür de uygulama genellikle böyledir. Konuyla ilgili tereddütlere VUK 238 sayılı tebliğle açıklık getirilmiş (aslında biraz ortada bırakılmış) ve stoklara intikalden sonra ortaya çıkan kur farklarının stoklara giydirilmesi ihtiyaridir denilmiştir. Ben hiç yapmadım, yapana da rastlamadım. Tebliğle bunun getirilmiş olması sebebi de "ben bundan gelecek vergiden vazgeçtim" anlamındadır biraz.

Ve tabi sizin poliçenin ödenmesi ile ilgili yazdığınız maddenin başında da mutlaka bir açıklama olmalıydı, "Malın tamamının stoklarda bekliyor olması kaydıyla" diye. Ve yıl aşımı olduğunda bu aşamada ne yapılması gerektiğini de açıklamalıydınız.

Not: Şükrü Dokurun kitabında olayın nasıl geçtiğini bilmiyorum o yüzden doğrudan eleştirmedim. Kaldıki kitap kaleme aldığına ve öğretim görevlisi olduğuna göre böyle bir hata yapacağını düşünmek biraz abes olur. Bu yüzden o konuda çok keskin olmam zaten.
 
Son düzenleme:
(Ve tabi sizin poliçenin ödenmesi ile ilgili yazdığınız maddenin başında da mutlaka bir açıklama olmalıydı, "Malın tamamının stoklarda bekliyor olması kaydıyla" diye. Ve yıl aşımı olduğunda bu aşamada ne yapılması gerektiğini de açıklamalıydınız.) Ben örnek olayda ithal malın satılması veya yıl sarkması gibi durumlar belirtilmediği için sadece verilen bilgiler ışığında cevabımı yazdım. Bu detaylara konuyu daha geniş kapsamlı tartışarak sizinle ve Kemal beyin mesajıyla beraber girmiş olduk ve bence faydalı da oldu.

Bu borç ve söz konusu borcun ödemesi olan poliçe, ithal mala ilişkindir. O sebeple eğer mal satılmamışsa veya yıl sarkmamışsa ''3 ay vadeli poliçeye ilişkin sadece bir yurtdışı borç ve sadece değerlemeye tabi olduğu'' fikri bence tartışmaya açıktır. Ayrıca, sadece ithal diye bu uygulamayı yapmam söz konusu değil. Alım ile ilgili kur farklarında, alımın yurtiçinden veya yurtdışından yapılmasının bir önemi bulunmamaktadır.

Hammadde veya ticari mal alımında aleyhte oluşan kur farkları malın maliyetine ilave edilmeli, lehte oluşan kur farkları ise malın maliyetinden düşülmelidir. Ancak yıl atlamış, alınan hammadde kullanılmış, ticari mal satılmış ve kur farkını malın maliyeti ile ilişkilendirilme imkânı kalmamış ise oluşan kur farkı lehte veya aleyhte olması durumuna göre 646/656 hesaplara alınması gerekir.

saygılarımla

|
 
Son düzenleme:
Sayın Benjamin,

Sizin görüşünüze göre eğer poliçe ertesi yıla sarkıyorsa iki şey olacak bakın,

1. 31.12 tarihine kadar yurtdışı borç (dövizli borç) nedeniyle değerleme yapıp bunların farklarını Stokta kalan mallara giydireceksiniz.
2. 31.12 tarihinden poliçenin ödendiği tarihe kadar olan dönemin kur farkını da yine halen stokta kalan malınız varsa yine giydireceksiniz. Çünkü değerleme devam ediyor.

Ben vergi usul yasasının ilgili maddesini de ve tebliğini de yazdım. Şimdi artık bir adım daha gitmek lazım ki sizi bunlar da bağlayacaktır. VUK 262 ve değerleme ile ilgili devam maddeleri de devreye girer.

Size daha tehlikeli bir şey daha anlatayım...

siz 159 ve 153 ü kullandınız. arkadaşımızın sorusu da bu minvaldeydi. Şimdi ithal malın imalatta kullanıldığını düşünün, dönem içinde 159 hesaptan, 150,151,152 hesaplara yayıldığını ve bunların da stoklarınızda bazı firelerle yer aldığını, sadece size kolay gelsin derim.

Tabi bu durumda saptanmış maliyet anahtarları salt ithal değil dahili mal alım maliyetleri için de aynı şekilde kurgulanmış olmalıdır.

Bu yüzden ''3 ay vadeli poliçeye ilişkin sadece bir yurtdışı borç ve sadece değerlemeye tabi olduğu'' fikri de bu nedenle pek tartışmaya açık değildir bence.

Yinede bu gibi bir durumda uygulamak istediğiniz yöntem serbest, VUK buna izin veriyor.
 
Üst