Şehirleri gecekondular,ekonomiyi de işportalar kurar.
Akademisyenlerin bakamadıkları alan ise işte buralarıdır.Kuralsızlığın karmaşası kuralları üretir.
Satacak elma armudun yok ise,meyve sandığında yok demektir.Dolayısıyla çivi -tel-marangoz makineleri-ve diğer türevlerin de yok demektir.
Muhasebe,kuralların olduğu yerde devlete,olmadığı yerde ise tacire gereklidir.
Tacirin yok ise devletin de yok demektir.
O halde taciri koruyarak sanayileşmesi, sanayileştikçe de globalleşmesinin sağlanması gerekmekteydi.
İşte adını hep duyduğumuz milli sermaye ise bu halkalar bütünüdür.
Yıllarca iktisadi kitapların içindeki bilgilerin kurallarına baktık.Farkında iseniz bu döngüyü tamamlayan ülkelerin 1900'lü yıllardan sonraki tespitlerinden çıkardıkları neticeleri öğrendik.
Biz henüz işporta-gecekondu devrimizi tamamlamadık ki.
İşportayı öldürdük işportacıyı tacir-sanayici yapamadık.
Gecekonduları yıktık,yeni şehirler yeni kentler kuramadık.
Kamu giderlerini en aza çekip,kamu gelirlerini fahişledik.
Vergi muhasebesini tacir muhasebesine döndürecek bu sistemi herşeyden önce kamu ister mi?
Az daha inanacaktık.

saygılarımla