Yurtdışından Gelecek Paraların Akıbeti

  • Konbuyu başlatan nane
  • Başlangıç tarihi
N

nane

Ziyaretçi
31.10.2008 Hakan ÜZELTÜRK [email protected] Dünya

Küresel krizin etkilerinin azaltılması amacıyla hazırlanan "Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması" adlı tasarıyla hem yurtdışındaki Türkler'e ait varlıkların yurtiçine getirilmesi hem de yurtiçindeki varlıkların da kapsama dahil edilmesi sözkonusudur. Sözkonusu düzenlemeyle sadece döviz değil para, altın, hisse senedi, tahvil ve diğer menkul kıymetler ile sermaye piyasası araçları ve taşınmazların da kayda alınması amaçlanmaktadır.

Bu bildirimde bulunanlara 1.1.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak vergi incelemesi yapılamayacağı gibi vergi ve ceza da istenemeyecek. Bununla birlikte kanun yürürlüğe girdikten sonra başlayan, 1.1.2008 öncesi zamanaşımı süresi içinde kalan dönemleri kapsayan vergi incelemeleri sonucu bulunabilecek gelir, kurumlar ve katma değer vergisi matrah farkından, bu kanun kapsamında beyan edilen tutarlar mahsup edilecek ve mahsup sonucunda eğer olursa kalan tutar üzerinden vergi ve ceza istenebilecektir. Yeni düzenlemede devam etmekte olan incelemeler kapsam dışına çıkarılmadığı sürece geçmiş dönemlerden vergi borcu, cezası ve faizi hesaplanabilecektir. Bütün bunlar geçmiş dönemleri problemli olanlar bakımından dikkate alınırsa oldukça avantajlı görülmektedir.

Daha önce Malî Milat olarak bilinen düzenlemede yer alan hukuki eksikliklerden bir tanesi olan ve mükellefler bakımından da en önemli soru durumunda bulunan hangi kanunlara göre takibat yapılmayacağı da tasarıda belirlenmiştir. Buna göre düzenleme kapsamında bildirilen varlıklarla ilgili olarak; 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (47/A maddesi hariç), 4458 sayılı Gümrük Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamındaki suçlar ve kabahatler ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 282. maddesi yönünden soruşturma ve kovuşturma yapılamayacak ve idari para cezaları uygulanamayacaktır.

Bu kanunlar dışında sözkonusu düzenlemede zayıf nokta kara para ile ilgili olan kısımdır. Bu problem zaten baştan beri düşünülmekteydi. Sonuçta ya karapara da olsa bütün varlıklar kabul edilecekti ki buna hem Avrupa Birliği düzenlemeleri hem de kendi iç hukukumuz ve siyasi sistemimizde yaşanacak problemler sebebiyle sıcak bakılması mümkün olamazdı, ya da şimdi olduğu gibi tasarı bu zayıf yönüyle gündeme gelecekti. Yukarıda sayılan kanunlar dikkate alındığında bu endişeler de görülmektedir. Sermaye Piyasası Kanunu'nun 47/A maddesi ve Türk Ceza Kanunu'nun suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama ile ilgili 282. maddesi bunu göstermektedir.

Bu tasarıda yer almayan ve kara para ile mücadele konusunda yapılacak takibatlarda görev ifa edecek ana kurum ise MASAK olarak bilinen Malî Suçları Araştırma Kurulu'dur. Dolayısıyla yukarıdaki tasarıda yer alan malvarlıklarının ekonomiye kazandırılması yönündeki avantajlar MASAK tarafından yapılacak bir takibat sonucunda kolaylıkla dezavantaja dönüşebilecektir. Bu nedenle gerek yurtdışından gerekse yurtiçinden bildirilecek malvarlıkları bakımından takibata uğrama ihtimalinin olduğunu da bilmek gerekir.

MASAK yapacağı takiplerde temel olarak 11.10.2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ile bu kapsamda 1.4.2008 tarihinde yürürlüğe giren Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde hareket edecektir. Bu düzenlemeler kapsamında yapılacak incelemelere bağlı olarak aklama suçunun işlendiğine dair kuvvetli şüphe bulunan hallerde malvarlığına el konulması ve diğer koruma tedbirlerinin uygulanması talep edilebilecektir. Ayrıca bilindiği üzere V.U.K.'nun 9. maddesi gereğince "vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz."

Dolayısıyla tasarı kapsamında herkes her türlü malvarlığını rahatlıkla sistem içine getiremeyecektir.
 
Üst