2012-2013 Yılında Kesilen Faturadan 2014 Yılında KDV Ödenmesini Talep Eden Muhasebeci Haklı mıdır ?

Üyelik
3 Haz 2014
Mesajlar
2
Konum
İmir
Sayın forum üyeleri,

yaklaşık 12 senedir çalışmış olduğum muhasebecimle, muhasebe ücretleri hakkında sözlü olarak
mutabakatımız vardır. Bu sözlü mutabakatımızda, 10 sene boyunca, hiç bir şekilde konuşulan rakamlara
+KDV söz konusu olmamıştır. Lakin 2014 yılında muhasebecim kendisinin bana, 2012 ve 2013 yılında
kesmiş olduğu hizmet faturalarındaki KDV oranlarının ödenmediği hakkında 2.06.2014 tarihinde bu bakiyeleri
borç olarak gösterip, 2 sene geriye dönük olarak 2012 ve 2013 yılı için ödeme talep etmiştir. Aramızda bunca
yıldır geçerli olan sözlü mutabakatlarımıza istinaden borcu kabul etmememiz üzerine noterden ihtarneme çekerek
olayı hukuki paltforma çekmiş bulumaktadır. Mükellef olarak bu durum karşısında nasıl davranmamız gerekmektedir
ve kanaatımızca haksız olarak, takvim yılları kapanmış olduğu halde, talep edilen KDV matrahlarını ödemek
zorundamıyız?

Yardımlarınız ve cevaplarınız için şimdiden teşekkür eder iyi çalışmalar dileriz.
 
size kestiği serbest meslek makbuzu bellidir.yaptığınız ödemede bellidir kendiniz hesaplayın borcunuz olup olmadığını
 
Sayın,

Eskitoprak, serbest meslek makbuzda yeralan kdv'nin indiriminden yararlanmış oluyorsunuz, herhangibir kaybınız sözkonusu olmaz, öteki taraftan serbest meslek erbabıda kestiği bu makbuzlardaki kdv yi maliyeye beyan ediyor, yani ödemiş olduğunuz kdv hazinenin kasasına gidiyor. Belliki alamadığı kdv leri beyan ederek ödemelerin altından kalkamamış finansal zorluk çekmektedir.

İyi akşamlar
 
Sayın Arkadaşlar, Sayın Eskitoprak,

Bu konu hakkında yorum yapmak kolay değil. Eskitoprak sorusunu da sorarken aslında bilerek yada bilmeyerek yanlış sormuş olabilir. Cevap yazan arkadaşlarımız da çok acele cevaplandırmışlar.

Eskitoprak faturadan bahsediyor arkadaşlar, cevap yazanlar SMM olarak cevaplandırmışlar. Her ikisine göre de cevaplar ayrı ayrıdır. Ama tüm bunlardan önce başka bir mesele var. Muhasebeci mükellefi ile öncelikle sözleşme imzalar ve bu sözleşmede ücretin ne olduğunu da beyan eder. Kestiği makbuz veya fatura herneyse bu sözleşme içindeki rakamla örtüşür. Buraya kadar sorun yok. Ancak yaptığı tahsilatlar ile ilgili meseleyi çözmek lazım.
a) Fatura kesiyorsa yaptığı tahsilatlar için makbuz kesmiş olmalı yada ödemeler banka kanalıyla yapılmış olmalıdır. ( Hep söylüyoruz ya bunu)
bu takdirde borç alacak dökümü sonucu belirler.
b) SMM makbuzu kesiyorsa işte burada sıkıntı var. Makbuzun kesilmesi tahsilatın yapıldığı anlamındadır. Tahsilat yapılmadan SMM makbuzu kesilmez. Kestiyse noterden protesto yada mahkeme esasen davayı kazandırmaz çünkü para almadığın ispat edecek karine çökük. Üstelik müşterinin hesaplarını tutan birine, "kendi hesabını tutamıyorsun" başkalarının hesabını nasıl tutuyorsun diye sorarlar.
c) Müşterisiyle mutabakatı yok anlaşılan mahkemeye bunu nasıl ibraz edecek.
d) Bir yılı aşan ticari alacakları takibi de yasal olarak aslında mümkün değil oda ayrı bir mesele.

Ortada bir gariplik var anlaşılan bunu KDV çerçevesine oturtmak da ayrı bir hata eğer gerekçe gerçekten buysa.
 
Sayın forum üyeleri,

cevaplarınız için teşekkür ederim. Özellikle olayı tam olarak vurgulamış olan Sayın Kevork Simkeşyan arkadaşımıza.

KDV matrahlarının ticari anlamını ve sonucun devlete kalan bir matrah olduğunu biliyoruz. Tüm ödemelerimiz banka
kanalı üzerinden gerçekleşmiş olup her ödemenin dökümü mevcuttur.

Olaydaki gariplik;
1. 10 yıl geçerli olupta, sözlü olarak mutabık kaldığımız muhasebe ücretlerinin, son 2 yılda +KDV olarak yansıtılması
2. Bunların 2 yıl geriye dönük olarak talep edilmesi.

Ticari anlayışımıza göre, ticaret erbabı insanlar, mali yıl kapanmadan oturup alacağını vereceğini konuşur.
Bir değişiklik söz konusu ise bunları konuşur.

Ekte karşılıklı yazışmalarımızı, olayda gariplik sezgisi oluşmasın diyerek, ilave ediyorum. Oluşan güvensizlik
unsuru üzerine vergi dairesinden borcumuzu sorguladığımızda KDV beyannemelerindeki damga vergilerinin, kendisi tarafından ödenemek üzere
aidatlarla birlikte havale edildiği halde, ödenmediği tespit edilmiş ve tarafımızca ödenmiştir. Tabiiki bunlar hep güven bazında
sözlü mutabık kalınan anlaşmalar olduğu için güvensizlik unsuru olarak bir ispat teşkil etmiyor. Kaldiki kendisi şirket
ünvan değişikliği ve ortağın şirketten ayrılması, defter tasdikleri için almış olduğu yüklü meblağlar hiç bir fatura kesmemiştir.
Durum böyle iken defterlerimizi istediğimizde kendisi, sözleşmede bulunan 4.16. maddeye istinaden, sene sonuna kadar
%50 faizli hesaplanmış olarak yaklaşık 5000,- TL talep etmektedir.

Olayın devamı hukuki platformda devam edeceği kesinleşmiş durumda. Hangimizin ne kadar haklı çıkıp çıkmayacağına artık
yasalar ve o günkü moraline bağımlı olarak, karşısına çıkmış olacağımız hakim karar verecektir.

Cevaplarınız için tekrar teşekkür ederim.

Saygılar

IMAG0916129b2.gif
IMAG09178a3b8.gif
 
Son düzenleme:
Üst