Sayın Koray
İhbarlar ve tazminatlar cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda devlet tarafından kanunla tespit edilmiş.Yani bu yeni bir durum değil.Fakat sistemli uygulanışı son bir kaç yıldır yapılmakta.On yıl önce elinizde evraklar olduğu halde ihbarı yapacak merci bulamıyordunuz.Denetmenler elinizdeki evrakları almak bile istemiyorlardı.Zorlayıp evrakları teslim etseniz bile denetmen işleme aylar sonra başlayıp vergi kaçağını yapan şirketle kanka olup vergi kaçağını ben yakaladım bu kişi ihbar etmedi diyebiliyordu.Denetlenen şirkete duyduğu sempatiden dolayı.Hatta daha ileri gidip ihbar sonu yazdığı denetim raporunda kişiyi ihbarcı olarak göstermeyip yıllarca mahkemelerde süründürebiliyordu.Sonra devletin ihbar olayına eğilmesi verginin öneminin anlaşılması üzerine sonunda bir sisteme bağlandı.Şimdi denetmenler de haksız ve yanlış davranışlardan korkuyorlar.Gereksiz yere denetimi yıllarca uzatamıyorlar.Çünkü belli bir sürede bitirmeleri gerekiyor.Bitmezse savunma yazmaları gerekiyor.Her şey biraz daha şeffaf olmaya başladı.
Olaylar kişilerin tekelinden çıkarıldı.
Belki muhbir, ihbar kelimeleri itici ve alçaltıcı gelebilir.Ama haksız kazanç da alçak bir davranış.Vergi kaçakları, hayali ihracatlar ve benzer durumlar bu ülke insanlarının hayat standardını yıllarca düşürdü.Yıllar önce gelişmekte olan bir ülke olarak öğrendiğimiz ülkemiz hala gelişmekte olan bir üle olarak anılıyor.Ucunda ikramiye olsun ya da olmasın bence herkesin vatandaşlık görevidir .Yoksa gelişmemiş olmaktan, aldığımız küçük ücretlerden, ufak emekli maaşlarından şikayet etmeye hakkımız yok.Saygılarımla...