Aslında her zaman hatayı kendimizde arayarak (ne kadar doğru olursak olalım) doğruya doğru ilerlersek, hem biz hem 3. şahıslar ve doğru bildiğini iddia eden karşı taraf doğruyu kazanır ve cemiyetler ilerler. Her zaman işe kendimi eleştirerek başladım ve bu eleştirilerim gelişmeme yardımcı oldu ve doğruyu buldum.
Ama Maliye'nin mantıksız tenkitlerinden (ve bu tenkiti yapanların önemli kısmı da vergi dairelerindeki dosya memurları)- kanunda açık hükümler olduğu halde -korkarak üzerine gitmezsek bu duruma düşeriz tabiki.
Tenkit konusu işlemde kanununa aykırılık olmadığını bildiğiniz halde işim yürüsün, bana dokunmayan yılan... diye tenkidi kabul edebilirmiyiz.
Size tenkitler gelmiş olabilir. Vergi dairesi her zaman mükellefin üzerine gelecektir, çok para (vergi geliri kamu maliyesi dilinde) toplayıp kariyerini sağlama almak isteyen vergi dairesi müdüründen tuttun, amirinden fırça yemek istemeyen memura kadar herkes bizi yokuşa sürecek.
Nasıl,
Verginizi verdiğiniz halde telefon edip diyecekki matrahınızı arttırın bu matrah az yoksa incelemeye gelirsem daha çok matrah çıkartırım.
Ben her zaman buyurun gelin dedim incelemeye ve hiç biri açığımı da yakalayamadılar. Bu blöfü kim yer? İşini hakkıyla yapmayan meslekdaşlar.
Sonra herzaman yazarkasa fişi ile iademi aldım ısrarlarım sonucu.
Bu yazarkasa fişi tenkidi kim yer? Yine, iade işlemine, aldığı faturaların sağlamlığına, müşteri firmaya güvenmeyen meslekdaşlar.
Bu mesleği çok ağır şartlar altında yapıyoruz, ama yine ilerletmek bizim elimizde, karşı taraflara (napalım ekmek parası deyip) tavizler verdiğimiz sürece o ekmek parası yarım ekmek parası olacaktır.
Muhabbeti döner ya "abi İngiltere'de mali müşavirler şatoda otururmuş, havaalanında vip salonu kullanırmış"....diye biz niye....?
Sonuç; Her koyun kendi bacağından asılır,
HER ŞEY YİNE BİZİM ELİMİZDE.