fonradar

Adi Ortaklıkta Kar Zarar

Üyelik
20 Ocak 2014
Mesajlar
73
Konum
kocaeli
Merhabalar, adi ortaklıkla ilgili bir sorum olacaktı.


% 50 pay oranlı bir adi ortaklıkta 2 ortak için de ayrı ayrı hazırlanan yıllık gelir vergisi beyannamesinde

Ticari Kazançlara İlişkin Bildirim bölümünde yer alan

Kar' da yazan rakam ve aynı beyannamedeki işletme hesabı özetinde

yer alan kar' da yazan rakam

ortaklığa ait olan karın %50 simi yoksa ortaklığa ait karın tamamı mı?


İyi Çalışmalar

Saygılarımla.
 
Teşekkürler üstadım cevabınız için.

yani anladığım kadarıyla beyannamede iki yerde yazan kar tutarı aynı olacak.

doğrumudur üstadım.?
 
İş ortaklığı sayılmayan adi ortaklıklarda kâr ve zararın dağıtımı farklıdır. Bu adi ortaklıklarda kazanç vergilendirme yapılmadan önce paylaştırılır. Ortaklar paylaşım sonucu adi ortaklıktan elde ettikleri kazancı mükellefiyet durumlarına göre ortaklar bilançolarına alarak beyanı kendi firmalarından beyan ederler. Adi ortaklıktan kazanç elde eden gerçek kişiler bu kazançları ticari kazanç olarak gelir vergisi beyannamesi ile beyan ederler. Adi ortaklıktan kazanç elde eden tüzel kişiler ise kurum kazancı olarak kurumlar vergisinde beyan ederler.
İş ortaklığı sayılmayan adi ortaklıklarda kâr ve zarar vergilendirme yapmadan önce şirketlere hisselerine göre dağıtılır. Eğer taahhüt işi yapıldığı süre içinde tevkifat suretiyle kesilen bir vergi var ise bu vergilerde şirketlerin hisseleri oranında paylaşılır. Adi ortaklık sayılan iş ortaklıklarında kâr ve zararın dağıtımı ve vergilendirilmesi ile ilgili bir sorun yaşanmamaktadır.
Adi ortaklık sayılan iş ortaklıklarında kâr ve zararın dağıtımı vergiden önce iş ortaklığının bünyesinde yapılacaktır. Dönemin vergilendirme işlemleri ise şirketlerin bünyelerinde yapılacaktır.
Kurumlar vergisi seçeneğinde iş ortaklığında işin bitimi inşaat ve onarma işi için işin bitim tarihi Gelir Vergisi Kanunu’nun 44. maddesinde belirlenen esaslara göre tayin olunacaktır. Geçici ve kesin kabul usulüne tabi işlerde geçici kabulün yapıldığı, tutanağın düzenlendiği tarih işin bitimidir. Bunun dışındaki durumlarda işin fiilen tamamlandığı ya da işin fiilen bırakıldığı tarih işin bitim tarihi olarak kabul edilir. İş nedeniyle mükellefiyetle ilgili ödevlerin de tamamının yerine getirilmesi gerekir. Beyannamelerin verilmesi, tahakkuklarının yapılması ve çıkan vergilerin tamamının ödenmesi gereklidir.
Kurumlar vergisi seçeneğinde iş ortaklıklarının Gelir Vergisi Kanunu’nun 42. maddesi kapsamına giren işleri nedeniyle kazanç tespiti aynı Kanun’un 42, 44. maddeleri uyarınca yapılmaktadır. İşin bitimi iş ortaklıklarının da sona erdiğini göstermez. Bu iş dolayısıyla mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının yerine getirilmesi gerekir. İş ortaklığının sona ermesinden sonra ortaklık adına tarh olunacak vergi ve cezalar müteselsilen ortaklardan aranacaktır. Öte yandan kurumlar vergisi Kanunu’nun 17. maddesinde hangi şekilde olursa olsun tasfiyeye giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye döneminin geçerli olacağı hükme bağlanmıştır. İş ortaklıkları adi ortaklık olarak değerlendirildiği ve tüzel kişiliği bulunmadığı için iş ortaklıkları hakkında tasfiye hükümleri uygulanmayacaktır.
Kurumlar vergisi seçeneğinde iş ortaklıklarında işin bitiminde kazanç paylaşılacaktır. Paylaşılacak kazanç vergi ve benzeri yükümlülüklerin yerine getirilmesinden sonra elde edilen kazançtan kalan tutardır. Kazanç iş ortaklığınca beyan edilir ve Kurumlar Vergisi Kanunu hükümlerine göre vergilendirme yapılır. İş ortaklıklarından ortakların elde ettiği kâr payları gerçek kişiler yönünden Menkul Sermaye İradı veya Ticari Kazanç Sermaye şirketleri yönünden ise iştirak kazancıdır.
Kurumlar vergisi seçeneğinde kurulan iş ortaklıklarının faaliyetlerinin zararla sonuçlanması durumunda bu zararın ortakların kendi kurum kazançlarından indirip indiremeyecekleri konusu ise ile ilgili tartışmalar ise son yargı kararları aşağıdaki gibidir. gibidir.

A- GELİR İDARESİNİN KONUYA İLİŞKİN GÖRÜŞÜ

Kurumlar vergisi mükellefi seçeneğinde kurulmuş bulunan iş ortaklığının ticari faaliyetinin zararla sonlanması durumunda ilgili firma, mali idareden görüş talep etmiş ve aldığı yanıt. Ortağı olduğunuz iş ortaklığının zararlarının şirketiniz kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün değildir şeklinde olmuştur. Gelir idaresinin görüşünü içeren Özelge aşağıdaki gibidir.
“5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 2. maddesinin yedinci fıkrasında iş ortakları aynı maddenin diğer fıkralarında yazılı kurumların kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları ya da gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardan bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler şeklinde tanımlanmıştır.
1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin ‘2.5. İş Ortaklıkları’ başlıklı bölümünde konuya ilişkin ayrıntılı açıklamalar yapılmış olup ‘2.5.3. İşin bitiminde ortaya çıkan zararların durumu’ başlıklı alt bölümün de,
‘İş ortaklıkları ise Kurumlar Vergisi Kanunu’nda ayrı bir kurum olarak değerlendirilmekte ve kurumlar vergisi mükellefi olarak sayılmaktadırlar. İş ortaklıklarının faaliyetinden doğan kazanç, kurumlar vergisine tabi tutulmakta ve vergi sonrası kazanç ortakların hisselerine göre ortaklara dağıtılmaktadır.
Kurumlar vergisi mükelleflerinin zararlarının, bu mükelleflerin ortaklarınca indirilebilmesi mümkün olmayıp aynı durum kurumlar vergisi mükellefi iş ortaklarının zararları için de geçerlidir.’
açıklamalarına yer verilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, ortağı olduğunuz … İş ortaklığının zararlarının şirketiniz kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün değildir.”
Konuya ilişkin gelir idaresinin görüşü, iş ortaklığı ayrı bir kurumlar vergisi mükellefi olduğundan oluşan zararı ortaklar kendi kurum kazançlarından indiremezler.
B- YARGININ KONUYA İLŞKİN GÖRÜŞÜ
Yargının görüşünün ise kurumlar vergisi seçeneğinde kurulan İş ortaklıklarının faaliyetlerinin zararla sonuçlanması durumunda bu zararın ortakların kendi kurum kazançlarından indirip indiremeyecekleri konusu ile ilgili yargı kararının Gelir İdaresi’nin görüşü ile aynı olduğu, Danıştay Kararı’nı 1 Sıra No.lu Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliği’ne dayandırdığı görülmektedir. Danıştay’ın görüşünün özeti ise aşağıdaki gibidir.
“Bu durumda, belli bir iş için kurulan iş ortaklığı tarafından tercih hakkı kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirmek yönünde kullanıldığında vergilendirme ve kâr dağıtımı Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre yapılacağından yüklenilen işin zararla sonuçlanması durumunda kurumlar vergisi mükellefi olan iş ortaklığının ortaklarının bu zararı mahsup edebileceklerini söylemek kurumlar vergisi Kanunu’nun zarar mahsubuna ilişkin 9. maddesi uyarınca da mümkün olmadığından 1 Sıra No.lu Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nin iş ortaklığında zarar mahsubuyla ilgili 2.5.3. numaralı bölümünün son paragrafında yer alan dava konusu kurumlar vergisi mükelleflerinin zararlarının bu mükelleflerin ortaklarınca indirilebilmesi mümkün olmayıp aynı durum kurumlar vergisi mükellefi iş ortaklarının zararları için de geçerlidir. Düzenlenmesinde Yasa’ya aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, artan posta ücreti istemi halinde davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içinde Danıştay vergi dava daireleri kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere 03.12.2008 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.”
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nda konu ile ilgili bir hüküm bulunmamaktadır. 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile yapılmış olan düzenleme, konu ile ilgili tebliğin ilgili bölümüne açılan iptal davası Danıştay’ca ret edilmiş ve Danıştay kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz edilmiştir.
Bir başka ifade ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nda konu ile ilgili bulunan boşluk 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile doldurulmuştur. Tebliğ’in ilgili bölümüne ilişkin Danıştay’ın ret kararı Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz edilmiştir.
Ancak iş ortaklığından elde edilen zarar niteliği itibariyle başka kuruma ait olan bir zarar değildir.
Başka kurumlarca ortaklaşa girişilen bir ticari faaliyetin zararla sonuçlanmasıdır. Dolayısıyla bu zararın karşılanması nedeniyle iş ortaklığını oluşturan şirketlerin ticari özvarlıkları azalmaktadır.


 
Üstadlarım, verdiğiniz bilgiler için çook teşekkür ederim.




Allah razı olsun

Herkese iyi çalışmalar.

Saygılarımla.
 
Üst