Amortismanlarda KDV

1- Sayın Metyo çok güzel bir tespit yapmışsınız, kritik nokta "işin mahiyeti" ibaresi zaten. Bu iki kelime bana şunu düşündürüyor madem binek otomobil ATİK o zaman ona ilişkin indiremediğim KDV de işin mahiyeti itibariyle ATİK'tir.

2-Sayın Twolf rica ederim, ne ayıplaması bazen ben de yorgun olduğum zaman çok ilginç hatalı şeyler yazıyorum. Ama kanun metni dediniz ya siz, gerçekten kafam karıştı, zaten şu anda tek başıma Don Kişot gibi kabul görmeyen bir fikri savunuyorum burada:) Ama ortak kastımız 23 Nolu KDV Genel Tebliği olduğuna göre, o tebliğ bırakın KDV'yi direkt gider yazmayı, tam tersine çok marjinal bazı durumlar haricinde maliyete ilave edilmesini zorunlu kılıyor.

3-Açmayı düşündüğüm konu başlığı şu yüzden önemli, mesela bu başlıkta ben KDV direkt gider yazılamaz dedim, VUK md.270'te ÖTV'yi direkt gider yazma konusu ile kıyas oldu. Bu forumda daha önce defalarca benzer durumlarda kıyas yoluna gidildiğini gördüm, neden bilmiyorum ama bu kıyas yasağı ilkesi kafamıza tam olarak oturmamış. Vergi Hukukunda ve Ceza Hukukunda kıyas olmaz, ama mesela Medeni Hukukta bırakın kıyas yasağını yeri geldiği zaman hakim hukuk yaratır. İşte öyle hassas ve derya deniz bir konu vergi hukukunda kıyas yasağı onun için açmaya biraz da çekiniyorum açıkçası.
 
Son düzenleme:
Daha önce de belirttiğim gibi bu ancak cebri kullanma sonucunda oluşan aşırı yıpranmadır, ki bu durumda bile VUK md.317'ye göre fevkalade amortisman ayrılacak olup, bu bile aslında amortismandır, istersen oran %100 olsun.
 
İşte demek istediğime gelirsek.Böyle bir durumda neden o zaman tekrar işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak değerlendirilir desinler ki(Sizin anladığınız anlamda).Zaten öyle bir durum yaşansa %100 nu amortisman yolu ile gidere atacaktır.Özel bir düzenlemeye gerek yok ki.Bu sebeple işin mahiyeti kelimelerinden seçimlik bir hakkın ifadesini anlamak gerektiğini düşünmekteyim.
 
Mükelleflere sınırsız bir serbestlik tanınmış olsaydı eğer;

1-İşin mahiyeti ibaresi hiç konulmazdı.

2-Mükelleflere sınırsız seçimlik hak tanıyan diğer genel tebliğlerdeki ifadelerin bir benzeri kullanılırdı,

238 Nolu VUK Genel Tebliği

"Buna göre mükellefler söz konusu ödemelerini doğrudan gider olarak kaydedebilecekleri gibi, diledikleri takdirde stokta bulunan emtiaya isabet eden kısmı maliyete dahil edebileceklerdir."

334 Nolu VUK Genel Tebliği

"
163 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği(2) ile yatırımların finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz giderleri ile yurt dışından döviz kredisi ile sabit kıymet ithal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının, aktifleştirme tarihine kadar olan kısmının maliyete intikal ettirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise seçimlik hak olarak doğrudan gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması gerektiği açıklanmış bulunmaktadır."
 
Sayın Koraykarakaya aynı şey olmadığını biliyoruz.Demek istediğimi anladınız siz.
 
Neyse benim görüşüm belli bu konuda ve şunlardan bir tanesi oluncaya kadar asla değişmeyecektir.

1-Sizin savunduğunuz görüşü açıkça belirten bir KDV Genel Tebliği yayınlanması.

2-Sizin görüşünüz lehinde bir Vergi Daireleri Genel Kurulu Kararı.

3- Danıştay 3. ve 4. Dairelerenden arka arkaya gelecek müstekar kararlar.
 
Merhabalar Amortisman Altsınırı Bu sene için 770,00 TL olarak belirlenmiş
Bizde bu na göre işlem yapmaktayız. Fakat bir SMMM arkadaşımız
770,00 TL nin KDV Dahil olduğunu söylediler. Bu doğru ise yapmış olduğum
işlemler tamamen hatalı olacak. Bu konuda bilgisi olan cevap verebilirmi?

Saygılarımla
Erkan KAYA

Merhaba,

VUK'nun 232. maddesi

“(2686 sayılı Kanunun 28'inci maddesiyle değişen fıkra) (4444 sayılı Kanunun 13/C-4 maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 14.8.1999) Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş 770, -TL geçmesi veya bedeli 770, - az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.”



92 seri nolu KDV genel tebliği

"3. Tevkifat Uygulamasında Fatura Düzenleme Haddi
91 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin A/7 bölümünde, "Bu tebliğ kapsamına giren her bir işlemin bedeli Vergi Usul Kanununa göre o yıl için geçerli fatura düzenleme sınırını aşmadığı takdirde hesaplanan katma değer vergisi tevkifata tabi tutulmayacaktır. Fatura düzenleme sınırı 2004 yılı için katma değer vergisi dahil 440 milyon lira olduğundan, bu yılın sonuna kadar katma değer vergisi ile birlikte 440 milyon lirayı geçmeyen işlemler için tevkifat uygulanması söz konusu değildir." açıklaması yapılmıştır. Buna göre, Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde 2005 yılı için fatura düzenleme sınırı olarak belirlenen 480 Yeni Türk Lirası, 1/1/2005 tarihinden itibaren tevkifata tabi tutulmayacak işlemlerde dikkate alınacak tutar olacaktır."


Yukarıdaki bahsi geçen VUK'nun 232.maddesine göre 770 + KDV gibi anlaşılıyor olmasına rağmen, 92 seri nolu KDV genel tebliğinde fatura düzenleme sınırının KDV dahil olduğu belirtilmektedir.

Saygılar.
 
Son düzenleme:
Sayın Şükrü ERGÜL, VUK md.232'de yer alan fatura düzenleme sınırı başka bir şey, VUK md.313'te yer alan ATİKleri doğrudan gider yazma opsiyonunda üst sınır bambaşka bir şey, tek ortak noktaları her ikisinin de tutarının 770.-TL olması.
 
Bu forumda daha önce defalarca benzer durumlarda kıyas yoluna gidildiğini gördüm, neden bilmiyorum ama bu kıyas yasağı ilkesi kafamıza tam olarak oturmamış. Vergi Hukukunda ve Ceza Hukukunda kıyas olmaz, ama mesela Medeni Hukukta bırakın kıyas yasağını yeri geldiği zaman hakim hukuk yaratır. İşte öyle hassas ve derya deniz bir konu vergi hukukunda kıyas yasağı onun için açmaya biraz da çekiniyorum açıkçası.

Kıyas yasağı ile ilgili kendimden altını yapmak ihtiyacı hissediyorum bir kez daha.
 
Üst