Sayın Gümüş
Emek vererek göstermiş olduğunuz yargı kararlarını daha önce belirttiğim gibi madem tereddüdler var, daha iyi incelemek için ve tam metni görebilmek için rica etmiştim. çünkü dediğim gibi taleb ve sonuç kadar (sizde anladığım kadarıyla hukiki noktada bilgi sahibi bir forumdaşımızsınız) gerekçeler ve olayın oluş tarzı da önemlidir.
ben tavsiyenize uyarak biraz zahmet edip araştırma yaptım ve buldum. ama bulduğum sadece kararın zarfı idi.
Dosyaya Ait Bilgiler
Dairesi DÖRDÜNCÜ DAİRE
Davacılar XXXXXX GİYİM SAN.
Davalılar İSTANBUL MARMARA KUR.VRGİ.D.
Genel Evrak Yıl - No 1999-85010
Esas Yıl - No 1999-5909
Karar Yıl - No 2000-2367
Davanın Türü İPTAL DAVASI(TEMYİZ)
Davanın Konusu GELİR VERGİSİ
Geldiği Yer İSTANBUL 8.VERGİ MAHKEMESİ
Geldiği Yer Esas Yıl - No 1998-1751
Geldiği Yer Karar Yıl - No 1999-878
Geldiği Yer Temyiz Yıl - No 1999-503
Bölgeden Gönderme Tarihi 1999-11-24
Daireye Geliş Tarihi 1999-12-06
Yürütmenin Durdurulması İstemi --YOK
Yürütmenin Durdurulması İstemi Sonucu ----
Dosyanın Son Aşaması Karar
Karar Tarihi 2000-05-25
Karar Sonucu BOZMA
ancak maalesef tam metne ulaşamadık. neyse bizde eldekilerle yetincez.
en azından şu anda yetinmek zorundayım.
küçük bir latife olsun diyede şunu belirtelim.
atlarsınız arabaya, gidersiniz Danıştay’a, kurumun arşivinden, tek tek bakarsınız böyle bir karar var mı diye,
................................................
Lütfen, yine yazarsanız, bu sefer de bu kararları alan kişiler; hayatta mı, ayakkabı numarası, uğurlu sayısı vs. gibi şeyler sormayınız (Gerçi yine araştırır bulurum da).
Sayın Gümüş
bu kararları alan kişilerin uğurlu sayısını öğrenecek kadar araştırmacı ruha sahip olan siz, öyle fazla araştırmadan üye adımın hemen altına bakarak benim sizin gibi Ankarada oturmadığımı, dolayısıyla da öyle (atla arabaya gel) vaziyetinde olmadığımı tahmin edebilirsiniz
latife -darılmaca yok
ben tam metnini istediğim yargı karalarını sadeleştirmek adına ilkinden başlayacam. niye alakalı niye değil. vereceğiniz yorumun objektifliğine istinaden ya devam edecem. ya da direk kendi bulduğum yargı kararlarını ekleyecem.
şimdi vergi dairesi ceza kesmiş
..............
Örnek Bazı Kararlar:
Danıştay Dördüncü Daire
Tarih : 25.05.2000
Esas No : 1999/5909
Karar No : 2000/2367
Beyannamenin süresinde verilmemesine karşın vergilerin süresinde ödenmiş olması halinde vergi ziyaı nedeniyle kusur cezası kesilemeyeceği.
İstemin Özeti: Davacı şirket adına 1997 yılı için ikmalen gelir vergisi salınıp fon payı hesaplanmış, kusur cezası kesilmiştir.
hangi gerekçeyle.
tevkifat yapanların(!) muhtasar beyanname vermemesi gerekçesiyle.
(…) Vergi Mahkemesi; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 98. maddesinde, 94. madde gereğince vergi tavkifatı yapmaya mecbur olanların bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri kârlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın 20. günü akşamına kadar ödemeye veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecbur olduğunun öngörüldüğü, aynı Kanun’un 119. maddesinde ise 94. madde gereğince yapılan vergi tevkifatı vergi kesenler tarafından beyanname verecekleri süre içinde bağlı bulundukları, vergi dairesine yatırılır. Ancak “94. maddenin birinci fıkrasının 6 numaralı bendinin (b) alt bendinde yazılı menkul sermaye iratlarının dağıtılmaması halinde yapılacak vergi tevkifatı biri beyannamenin verme süresinde, diğerleri kurumlar vergisinin ikinci ve üçüncü taksitlerinin ödeme süreleri içinde olmak üzere üç eşit taksitle ödenir.” ifadesinin yer aldığı, olayda 1997 yılı kurumlar vergisi beyannamesini süresinde veren davacı şirketin ihtilaflı dönem gelir (stopaj) vergisine ilişkin muhtasar beyannamesini yasal süresinde vermemesi nedeniyle
ancak mükellef normal vergiyi ödemiş olduğu anlaşılmış vede deniyor ki ilgiliden kesintilerin istenilmesinde isabet yok
adına ikmalen tarhiyat yapılmış ise de, dava dilekçesine ekli vergi tahsil alındılarının incelenmesinden ilgili ödeme ihtilaf konusu vergileri ve fon payını ödediği anlaşıldığından ödenen vergilerin ve fon payının davacı şirketten istenilmesinde isabet görülmediği,
ve buraya dikkat; beyanname vermemesini vergi ziyaına sebebiyet verme olarak adlandırmış.
muhtasar beyannamesini vermemesi nedeniyle tahakkuk işlemini yaptırmayarak vergi ziyaına sebebiyet vermesinden dolayı kesilen kusur cezasının yasal olduğu gerekçesiyle davanın kısmen reddine karar vermiştir.
davacı da vergiyi ödediğinin kabulu gerekçesiyle vergi ziyaına kaldırılmasını taleb etmiş
Davacı vergi ziyaına sebebiyet verilmediğinden kesilen kusur cezasının kaldırılması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
şimdi karar. öncelikle vergi ziyaının tanımı. gerçi sizde bunu T.D.K. dan örnekler vererek açıklamışsınız. sağolun.
gerçi ben benim sormuş olduğum soru yine tanımlandığını ifade ettiğiniz kaçakçılığın nerde tanımlandığı idi.
önemli değil. olayın ruhunu yakalama çabasındayız.
teferruatta boğulmayalım.
evet nerde kaldık Karar: vede gerekçeler
Karar: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 341. maddesinde vergi ziyaının mükellefin veya sorumlu vergilendirilme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi olarak tanımlanmıştır.Verinin tahakkuku anılan Kanun’un 22. maddesinde, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesi olarak ifade edilmiş, verginin tahsili de 23. maddede, Kanun’a uygun sürede ödeme yapılması olarak belirtilmiştir.
safhalar devam ediyor.
Vergi kanunlarının amacı tahsilatın sağlanmasını gerçekleştirmektir. Bu nedenledir ki, Vergi Usul Kanunu’nda vergi alacağının tayinine ilişkin bölümde, vergiyi doğuran olayın saptanmasından sonra verginin tarih, tebliğ ve tahakkuk ettirileceği belirtilmiş, tüm bu işlemlerin nihai amacı olan tahsil ise bu düzen içinde en sonda yer almıştır.
Vergiyi doğuran olay ve tahsil aşaması sırasında kalan işlemler şekle ve usule ilişkin işlemlerdir. Bu işlemlerden herhangi birisinin yapılmaması veya eksik yapılmış olması tek başına vergi ziyaına neden olduğunu göstermeye yeterli değildir. Vergi ziyaı meydana gelip gelmediği ancak tahsilat aşamasının yapılıp yapılamaması halinde söz konusu olabilir.
ve sonuç.
vatandaş vergisini ödemiş
Dosyanın incelenmesinden 1997 yılına ait kurumlar vergisi beyannamesini veren davacı şirketin Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesinin ikinci fıkrasının 4 numaralı bendinde yazılı menkul sermaye iradından dolayı yapılan tevkifat nedeniyle muhtasar beyannamesini vermemekle birlikte gelir (stopaj) vergisi ve fon payını 20.05.1998, 31.07.1998 ve 02.11.1998 tarihinde süresinde ödediği
ama menkul sermaye iradı dağıtımı yok yada tesbiti yok
ve ilgili menkul sermaye iradının dağıtıldığı yolunda İdarece herhangi bir tespit de yapılmadığı anlaşıldığından vergi ziyaından söz edilmesi mümkün değildir.
ve diyor ki ilgili vergi ödenmiş, şekil eksikliği olan beyanname vermemesinin ve bunu vergi ziyaı ile alakası olduğu düşüncesinde isabet olmadığı
Bu nedenle vergilerin süresinde ödenmiş olması halinde bir şekil eksikliği olan beyannamenin süresinde verilmediğinden bahisle vergi ziyaı nedeniyle kusur cezası kesilmesine olanak bulunmadığından aksi yönde verilen mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüyle (…) Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.
şimdi benim anladığım. ilgili kurum vergisini ödemiş mi.
evet ödemiş.
menkul sermaye iradı dağıtımı var mı
hayır. yok
daha öncede belirttim. verilmeyen beyanname ile taleb edilen vergi doğmamış. . sen bunu ortaklara dağıttın mı dağıtmadın mı.
-dağıtmadım
O ZAMAN VERİLMEYEN BEYANNAME İLE ALINAN VERGİNİN ALAKASI YOK.
dolayısıyla alakası yok.
şimdi buna; beyannamesi verilmemiş ama vergisi ödenmiş .ama buna dahi vergi ziyaı kesilmemiş nasıl denir??
verilen gerekçelerde ayan beyan ortada.
peki ayan beyan ortada, tam metinleri niye istedim. İSTANBUL 8.VERGİ MAHKEMESİ niye sebeb yokken muhtasar verilmemesini şekil eksikliği olarak değerlendirmiş. gerçi danıştay bu değerlemede belirttiğim gibi isabet görmemiş ama :?: :!:
şunu da belirtmek objektifiliğin gereği. gerekçenin bir noktasında , (vergi ziyaı tahsilat aşamasının yapılıp yapılmamasına halinde söz konusu olabilir) demiş
içerik olarak tamamen katılıyorum. ana gaye de zaten bu.
ama kanun maddesi yargı kararında belirtildiği gibi açık.
tahakkuk ilkesi.
Sayın Gümüş
yorucu ama zevkli bir yazı idi. ben size neyi nasıl yapacağınızı söylemicem ama aynı lezzetle yanıtınız bekliyorum. :twisted:
gerçi bu paslaşmalar daha da zenginleşse güzel olmaz mı. :wink:
saygıyla