fonradar

Cari Hesap Bakiyelerinin Kapatılması

NURETNS

Katkı Sunan Üye
Üyelik
11 Tem 2010
Mesajlar
174
Konum
DENİZLİ
Merhabalar
120 ve 320 hesapta kalan küçük küsürat rakamlarını nasıl kapatabiliriz .
120.001 = 0,01 yada 320.001 = 1,23 TL gibi...
679 hesap yada 689 yada 100 kasa hesabından mı ?
 
Biraz zorlama olacak ama; eğer o cari için bankadan ödeme zorunluluğu kapsamında ise bir kuruş için bile bankadan geçmedi diye ceza yazılma olasılığı vardır.
 
Merhablar foruma yeni üye oldum, sorunuzu cevaplamak isterim
Cari hesaplarda kalan bakiyeler gelir ve gider hesaplarına virmanlarak kapatılar bilir, maliye gelir yazmanızda bir sıkıntı görmüyor fakat gider yazmanıza müsade etmiyor beynanname üzerine kkeg olaraak beyan etmenizi istiyor.
Kasa hesabına atarsanız kasanızdaki işlemlerin gerçekçi olmadığını itiraf etmiş olursunuz, bence gelir gider hesapları ile kapatmanız yararınıza olacaktır.
 
selam, bazen rakamlar 500-1000 liralara çıkıyor. firma ile çalışma yıllar önce bitmiş ama yıllardır kimse cari hesaplara bakmamış. açıp bakıyorum 2000 tane hesap var 100 tanesinde küçük küçük 500-1000 lira bakiye var. Bunları nasıl kapatmalıyız. Toplamda 40-50 bin lira var.
 
Merhaba
Arkadaşların söylediklerine katılıyorum.
Bu konuda kesin bir yöntem yok.Aslında yöntemi belli de bu saatten sonra yapılacak bir uygulama değil.
Sayım-tesellüm kullanın diyeceğim ama sonuçta gideceği hesaplarda belli.
O yüzden hiç sayım-tesellümü karıştırmadan,benim tavsiyem,ulaşabildiğiniz firmalara ulaşıp mutabakat yapmanız,şayet olamıyorsa 679 ve 689 (kkeg) hesaplarıyla kapamanızın doğru olacağını düşünüyorum.
 
Fİrma carilerinde kalan ufak bakiyelerin kapatılması hususunda, faydalı olabileceğine inandığım bir özelgeyi sizinle paylaşmak istiyorum.


Özelge;
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü


Sayı : 11395140-105[323-2012/VUK-1- . . .]-1631 03/10/2013
Konu : Her bir işlem bazında küçük tutarlı olan alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılıp ayrılamayacağı

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesinde;
"Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
1- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
2- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;
şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.
Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir."
hükmü yer almaktadır.
Yukarıdaki Kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; dava ve icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmakta, bu şartlardan herhangi birinin mevcut olmaması durumunda ise şüpheli alacak kaydına imkân bulunmamaktadır.

Bir alacağın dava veya icra safhasında olduğunun kabulü için mahkemeye dava veya icra merciine takip için dilekçe verilmiş olması, ancak gerek mahkemeye gerek icra merciine yapılan başvuruların takip edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, şüpheli alacaklar için dava veya icra takibine başlanıldığı yılda karşılık ayrılması gerekmekte olup, şüpheli hale geldiği hesap döneminde karşılık ayrılmayan alacaklar için daha sonraki dönemlerde karşılık ayrılması mümkün olmamaktadır.

Öte yandan, Vergi Usul Kanununun 323/2 nci maddesine göre karşılık ayrılabilmesi için, Kanun maddesinde belirtilen iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmekte olup söz konusu alacağın hem yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olması hem de bu alacağın dava ve icra takibine değmeyecek ölçüde "küçük alacak" olması gerekir.

Dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların tespiti açısından dava edilecek alacak için avukatlık ücreti, yargı harcı, notere yapılacak ödemeler ile posta giderleri toplamı dikkate alınarak tahmini bir dava maliyeti bulunacak ve bu tutar alacakla kıyaslanacaktır. Tahmini dava maliyetinin alacaktan daha büyük olması halinde, borçlunun noter vasıtasıyla protesto edilmesi veya borcun (3. kişilere ispat açısından kanaat verici belge olacak şekilde) bir yazı ile istenmesi ve protestonun ya da yazının muhatabına ulaşmış olması gerekmektedir.

Bahsi geçen madde hükmünden de anlaşılacağı üzere "yazı ile isteme" herhangi bir şekil şartına bağlanmamıştır. Bununla birlikte ilgili kanun metninde borcun istenilmesine ilişkin yazıların taahhütlü olarak gönderileceği hususunda hüküm bulunmamış olsa da, şüpheli alacak karşılığı ayırabilmek için "yazı ile borcun bir defadan fazla istenmesi" halinin tarafınızca tevsik edilebilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinin (B) bendinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği belirtilmiştir.

Yukarıda belirtilen hüküm ve açıklamalardan da anlaşılacağı üzere dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların yazı ile istenmesi durumunda,
• Yazının farklı günlerde muhatabına bir defadan fazla ulaşmış olması,
• Yazının borçlunun kendisine veya hukuken teslim alabilecek şahıslara tebliğ edilmiş olması,
• Yazının kime ve hangi tarihte tebliğ edildiğini tevsik eden evrakın zamanaşımı süresince muhafaza edilmesi,
• Mezkur Kanunun 323 üncü maddesinin uygulamasına mahsus olması,
• Yazıların özel kargo şirketi vasıtasıyla gönderilmesinin posta mevzuatına aykırılık teşkil etmemesi,

şartıyla borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır.
 
Türk Ticaret Kanunu’nun 87. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşmedir.

Sözleşme, yazılı yapılmadıkça geçerli olmamaktadır. En temel fonksiyonu, taraflar arasındaki nakdi ödemelerin ve takasların önüne geçmesidir. İş hayatında kolaylık sağlayan sözleşme, gereksiz para hareketlerini ortadan kaldırmaktadır.

Cari hesabın olabilmesi için en az iki taraf arasında alacak ve borç doğuran para, hizmet vs. değişiminin bulunması gerekmektedir. Tarafların bu çeşitli işlemlerden doğan borç ve alacaklarını bağımsız bir biçimde ödeme ve tahsil talebinden sözleşmede belirtilen süreye kadar vazgeçmiş olmaları da gereken koşullardandır.

Takası mümkün olmayan alacaklar, belirli bir sebeple sarfedilmek veya emre amade tutulmak üzere teslim olunan para ve mallardan doğan alacaklar ile önceden mevcut olan alacaklar cari hesaba geçirilememektedir.

Sözleşmenin olmaması durumunda hesap devresinin uzunluğu teamül ile belirlenmekte, bunun da olmaması halinde takvim yılı dikkate alınmaktadır.

Devre sonunda hesabın kapatılmasıyla ortaya çıkan bakiye, karşı tarafa gönderilir. Karşı taraf aldığı tarihten itibaren bir ay içinde itiraz etmezse bakiyeyi kabul etmiş sayılır. Ödeme cari hesap sözleşmesinin sonunda istenebilir. Cari hesap hakkında tüm her şeyi ben buradan öğrendim. Tavsiye ederim en azından merak ettiklerinizi öğrenebilirsiniz.
 

Benzer konular

Üst