Dostlar genel bir hususu paylaşmak isterim
Atanın evladına ilişkin hassasiyeti ile evladın atasına olan hassasiyeti noktasında dikkatimi çeken husus;
Özellikle atanın küçüklük-bebeklik döneminde kendi evladına gösterdiği şefkat, merhamet, hoşgörü, sabır,korumacılık,himaye,(artık ne derseniz) vs. ile atanın ihtiyarlık döneminde evladın ana-babası na karşı bu tür hassasiyetleri aynı derecede göstermediği,fiilen gösteremediği,duyarsız,hatta onlardan bihaber olduğu,(tabi herkes değil)
Örnek,evlat il veya yurt dışında ise o daha çok hatırlanıyor,aranıyor,ihtiyacı soruluyor ama aynı şekilde yanında bulunmayan ana-babaya karşın aynı duyarlılık bazı nedenlerle evlat tarafından tam olarak gösterilmiyor,onlar (azda olsa) ihmal ediliyor gibi.. O yaşlar (70-80 hatta 90)ında bakıma ihtiyaçları olmasına rağmen ,çeşitli sebeblerle yanlarında (yada yanımızda) olunmuyor,maliisef genelde ata nın evladına düşkünlüğü kadar,evladın atasına düşkünlüğü aynı şekilde olmuyor,gereklilikler yerine getirilemiyor diye düşünüyorum.(tabi getirmeye çalışanlar yok değil,elbette var)
Paylaşım amacım,evlat sevgisi gündeme gelmişken,ata sevgisine paralel büyüklerimiz(ana-babalarımız)a dikkat çekmek,onları hatırlamak,hatırlamakla yetinmeyip,son noktasına kadar uzakta olsalarda yanıbaşlarında olduğumuz hissini verebilmek,(mümkünse yanımıza getirebilmek ama bu çok zor,gelmek istemezler,gelselerde 3-5-10 gün durup gitmek isterler,bakıma muhtaç olmuşlarsa tabiki hizmete talibiz)yani o yaşlarda onlar evlatlar gibi olmalı.
Bugün biz evlatlar(çocuğu olup aynı zamanda ata olan bizler)Allah ömür verirse yarın değil ama birgün onlar gibi olmayacakmıyız,olduğumuz zaman gelseler de sarılsam,koklasam,görsem diye yollarına bakmıyacakmıyız....evet,o halde onlar şimdi aynı duyguları hissederek yaşıyorlarsa ki yaşıyorlar.....mümkün olduğunca bekletmiyelim dostlar.
(babam hayatta,annemi çok özledim...(malum her ikisini özleyenlerde yok değil,hatta küçük yaşlarında.Allah sabırlar versin)yaşarken ihmal etmemeliyiz onları,zira ana-babanın rızasını,gönlünü almamak olmaz,derler ki almayanın yüzü gülmezmiş ne bu dünya da, nede gideceğimiz alem de.)