ZAYİ BELGESİ ALINMAZSA NASIL BİR CEZAYLA KARŞILAŞILIR?
Bilindiği üzere,26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunla TTKnın ticarî defterlerin tutulmasına ilişkin hükümlerinde önemli değişiklikler yapılmıştır. Bunların başında, ticari defterlerin Türkiye Muhasebe Standartlarına göre tutulması şartının kaldırılması (TTK, m.64/f.1) ve defterlerin tutulmasında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve zamanıyla ilgili hükümlerine ve de 175. ve mükerrer 257. maddeleri uyarınca yapılan düzenlemelere uyma zorunluluğu getirilmesi gelmektedir (TTK, m.64/f.5).
6335 sayılı Kanunla getirilen ancak birçok kişinin dikkatini çekmediğini düşündüğümüz bir diğer değişiklik ise TTKnın 562nci maddesinin altıncı fıkrasında yapılmıştır. 6335 sayılı Kanunun 30. maddesi ile TTKnın 562. maddesinin altıncı fıkrasının 13 Ocak 2011 tarihinde kabul edilen ilk halinde yer alan Bu Kanunun 524 üncü maddesindeki ilanı yaptırmayanlar ikiyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılırlar. hükmü, Ticari defterlerin mevcut olmaması veya hiçbir kayıt içermemesi yahut bu Kanuna uygun saklanmaması hâllerinde, sorumlular üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılır. şeklinde, anılan fıkranın ilk haliyle hiçbir ilişkisi bulunmayan bir düzenleme ile değiştirilmiştir. Kanımızca, TTKnın ilk halinde yer almayıp 2012 yılı Haziran ayında getirilen bu düzenleme zayi belgesi ile yakından ilgilidir ve şartların oluşması halinde zayi belgesi alınmasını adeta olmazsa olmaz bir konuma getirmektedir.
Anılan hüküm, ticari defterlerin mevcut olmaması veya hiçbir kayıt içermemesi yahut saklanmamasıhallerinde, sorumlulara 300 günden az olmamak üzere adlî para cezası verilmesini emretmektedir. 12/10/2004 tarihli ve 25611 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 52. maddesinin birinci fıkrasında adlî para cezasının beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibaret olduğu belirtilmiştir. TCKnın bahsigeçen 52. maddesinin ikinci fıkrasında ise bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarının en az yirmi, en fazla yüz Türk Lirası olması hükme bağlanmış ve miktarın -bu alt ve üst sınırlar arasında- kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edileceği ifade edilmiştir. Bu hükümler çerçevesinde, TTKnın 562. maddesinin altıncı fıkrasındaki hükme uymayanlara, 6.000 (300×20=6.000) TLden 73.000 (730×100=73.000) TLye kadar adlî para cezası verilebilecektir.
Bir başka deyişle, ticarî defterlerin mevcut olmaması veya bir defter bulunmakla birlikte içerisinde hiçbir kayda yer verilmemesi ya da defterlerin saklanmaması hallerinde, sorumlularına, en az 6.000 TL, en fazla 73.000 TL adlî para cezasıverilecektir (TTK, m.562/f.6). Anılan cezaya muhatap olmamak için de, tacirlerin, ticarî defterlerini kanuna uygun surette tutup saklamaları, saklamakla yükümlü oldukları defterlerin yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde ziyaa uğraması halinde ise, ziyaı öğrendikleri tarihten itibaren on beş gün içinde ticari yetkili mahkemeye müracaatla zayi belgesi talep etmeleri gerekir. Zayi belgesinin yokluğunda tacirin defterinin mevcut olmadığına ve defterlerini saklamadığına hükmedilir ve altından kalkamayacakları bir adlî para cezası ile cezalandırılmak zorunda kalırlar.
4. ÖZET VE SONUÇ:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda ve Ticari Defterlere İlişkin Tebliğde gerçek ve tüzel kişi tacirler tarafından tutulması zorunlu olan ticarî defterler açık bir şekilde belirtilmiş ve bu defterlerin on yıl süreyle saklanması hükme bağlanmıştır. TTKnın 562. maddesinin altıncı fıkrasında ise ticarî defterlerin mevcut olmaması veya bir defter bulunmakla birlikte içerisinde hiçbir kayda yer verilmemesi ya da defterlerin saklanmaması hallerinde, sorumlularına, 300 günden az olmamak üzere adlî para cezası, yani en az 6.000 TL, en fazla 73.000 TL adlî para cezasıverilmesi öngörülmüştür. Bu nedenle, gerçek ve tüzel kişi tacirlerin, ticarî defterlerini kanuna uygun surette tutup saklamaları, saklamakla yükümlü oldukları defterlerin yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde ziyaa uğraması halinde ise, zıyaı öğrendikleri tarihten itibaren on beş gün içinde yetkili mahkemeye müracaatla zayi belgesi talep etmeleri gerekir. Zira, zayi belgesinin yokluğunda tacirin defterinin mevcut olmadığına ve defterlerini saklamadığına hükmedilir ve bahsigeçen adlî para cezası gündeme gelir.
Bu yönüyle bakıldığında, defterleri kaybolan tacirler açısından zayi belgesi almanın, Türk Ticaret Kanunu ile tanınan bir imkan olmanın ötesinde tacirler açısından artık bir zorunluluk oluşturacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak, zayi belgesi talebinin bazı koşullara bağlı olduğunu, yüksek yargının bu konuda içtihatları bulunduğunu, bu nedenle her zayi belgesi talebinin mahkemece kabul edilmeyebileceğini, hatta mahkemece verilse dahi zayi belgesinin sonradan iptal edilmesinin mümkün olabileceğini hatırda tutmak gerekir. Örneğin; zayi belgesi talebinin on beş günlük süre geçtikten sonra yapıldığının; ticari defterleri saklama hususunda gerekli özenin gösterilmediğinin; beyan edilen mücbir sebep ile defterlerin kaybolması arasında makul ve mantıksal bir ilişkinin bulunmadığının tespiti halinde, zayi belgesi talebi reddedilebilecektir. Bu itibarla, tacirlerin, zayi belgesi talep ederken gerek Türk Ticaret Kanununda belirtilen süre ile şartlara gerekse konuya ilişkin yargı kararlarında belirtilen hususlara dikkat etmeleri, sonradan istenmeyen sonuçların ortaya çıkmasına engel olacaktır.
"durumunuz gerçekten zor umarım olumlu sonuç alır herhangi bir yaptırımla karşılaşmazsınız..."