ebru şener
Tanınmış Üye
Son zamanlarda ülkemizde sporda devamlı ‘’ilkler’’ yaşanıyor ve bu başarılı ilklerin sahibi dikkati çekecek bir biçimde hep kızlarımız.
Olimpiyatlarda dünyayı şaşırtan bir başarıya imza atan kızlarımız bu kez voleybolda ‘’Avrupa şampiyonu’’ olarak bir başka ‘’ilk defa’’ ile karşımıza çıkarak bizleri gururlandırdılar.
Evet, Filenin genç sultanları, tarihinde ilk kez Olimpiyatlara katıllma başarısı gösteren ablalarının bu başarısını, finaldeki rakibi Sırbistan’ı 3-0 yenerek karşılık vererek devam ettirdiler.
Avrupa Şampiyonası'nın Ankara’da oynanması elbette bir avantajdı ve hangi ülke olursa olsun, bir başka ülke de olsa saha, seyirci avantajını en iyi bir biçimde
kullanacaktı. Salonu dolduran Ankara seyircisini de bu organizyanu başarı ile gerçekleştirenleri de kutlamak lazım.
Ülkemizde bu tip organizasyonların çoğalması tesadüf değil. Salonlarımız arttıkça, sporcularımız şampiyonluklarına yenilerini kattıkça, spora verdiğimiz değer anlaşılmakta, spor ve sporcu potansiyelimiz arttıkça Avrupa’nın ve dünyanın ilgisini çekip, güvenini kazanmaya devam edeceğimize şüphe yok.
Bireysel başarıları bir yana bırakırsak, takım oyunlarında basket ve voleybolde kızlarımızın bilhassa neden voleybolde bu kadar başarılı olduğunu anlamak için ‘’ne oldu birdenbire’’ demeye gerek yok. Biraz geriye gidilirse herşey gayet açık görülüyor.
Türkiye, kim ne dersin, başındaki bitmez tükenmez terör belasına karşı kabuğunu yırtmış, her konuda geniş potansiyeli olan, genç ve süratle gelişen bir ülke ve sporda da bunu dünyaya hissettirmek ve kabul ettirmek zorunda. Bu yolda yaptığı başarılı organizayonları bir Olimpiyat organizsayonu ile taçlandırmak istiyor ve eminim bunun için çalışılıyor.
Voleybolu keşfedeli çok uzun yıllar olmuştu aslında. 1960 lı yıllarda 3 büyüklerin kadın bayan voleybol takımları vardı ama o zamanlar Burhan Felek spor salonu bile yoktu. Sonra vazgeçtiler, bu şubelerini ya kapattılar, ya da amatör kümelerde devam ettiler. Müessese takımları işe el atınca, bu işten çekildiler onlarla yarışmayı göze alamadılar. Uğraşacak başka şeyler vardı daha popüler. Mesela futbol.
Eczacıbaşı kadın voleybol takımı bu işe yatırım yaptı. 12 sene üstüste Türkiye şampiyonluğu kazandı ama bakın o devirlerde voleybolda böylesine ulusal başarı olmadı çünkü rekabet yoktu.
Ne zaman Fenerbahçe, Aziz Yıldırım ile basketten sonra voleybole de gereken yatırımı kararı aldı. Bu ülkede bu voleybol sporu coştu. Fenerbahçe 5 senede 4 Türkiye şampiyonluğu hatta Dünya şampiyonluğu kazandı o zaman bu ülkede rekabet başladı, rekabet başarı getirdi. İyi jenerasyonlar yakalandı.. Düşünün!. Avrupa şampiyonu olan bu 18 yaşındaki genç kızlarımız, yarın, şimdilerde eze eze yendiği bu ülke takımlarını yine yenecek. Ufukta çok büyük başarılar gözüküyor.
Genç, dinamik, bilimsel çalışan başarılı teknik adamlarımızın giderek çoğalması, bu sporu başarılı kılıyor ve popüler hale getiriyor.
45 yıl öncesini düşünüyorum. Okul takımımız erkeklerde Türkiye şampiyonu olmuştu ama kızlardan bir voleybol takımımız yoktu. Daha da geriye bakıyorum. Sokağa ip
gerer voleybol oynardık daha orta okulda. Evleri pencere demirlerine. Karşıdan karşıya. Voleybol oynardık. Mahallenin kızları evlerinden seyrederlerdi. Katılamazlardı.
Bu şampiyonluklar bunu hatırlatıyor bana.
Türkiye kızlarını, kızlar voleybolu keşfetti. Anlaşıldı ki, bu voleybol sporu tam kızlarımıza göre.
İmkan sağlandığı takdirde Türk kadının neler yapacağının da kanıtıdır bu.
Kaynak: Milliyet_blog
Olimpiyatlarda dünyayı şaşırtan bir başarıya imza atan kızlarımız bu kez voleybolda ‘’Avrupa şampiyonu’’ olarak bir başka ‘’ilk defa’’ ile karşımıza çıkarak bizleri gururlandırdılar.
Evet, Filenin genç sultanları, tarihinde ilk kez Olimpiyatlara katıllma başarısı gösteren ablalarının bu başarısını, finaldeki rakibi Sırbistan’ı 3-0 yenerek karşılık vererek devam ettirdiler.
Avrupa Şampiyonası'nın Ankara’da oynanması elbette bir avantajdı ve hangi ülke olursa olsun, bir başka ülke de olsa saha, seyirci avantajını en iyi bir biçimde
kullanacaktı. Salonu dolduran Ankara seyircisini de bu organizyanu başarı ile gerçekleştirenleri de kutlamak lazım.
Ülkemizde bu tip organizasyonların çoğalması tesadüf değil. Salonlarımız arttıkça, sporcularımız şampiyonluklarına yenilerini kattıkça, spora verdiğimiz değer anlaşılmakta, spor ve sporcu potansiyelimiz arttıkça Avrupa’nın ve dünyanın ilgisini çekip, güvenini kazanmaya devam edeceğimize şüphe yok.
Bireysel başarıları bir yana bırakırsak, takım oyunlarında basket ve voleybolde kızlarımızın bilhassa neden voleybolde bu kadar başarılı olduğunu anlamak için ‘’ne oldu birdenbire’’ demeye gerek yok. Biraz geriye gidilirse herşey gayet açık görülüyor.
Türkiye, kim ne dersin, başındaki bitmez tükenmez terör belasına karşı kabuğunu yırtmış, her konuda geniş potansiyeli olan, genç ve süratle gelişen bir ülke ve sporda da bunu dünyaya hissettirmek ve kabul ettirmek zorunda. Bu yolda yaptığı başarılı organizayonları bir Olimpiyat organizsayonu ile taçlandırmak istiyor ve eminim bunun için çalışılıyor.
Voleybolu keşfedeli çok uzun yıllar olmuştu aslında. 1960 lı yıllarda 3 büyüklerin kadın bayan voleybol takımları vardı ama o zamanlar Burhan Felek spor salonu bile yoktu. Sonra vazgeçtiler, bu şubelerini ya kapattılar, ya da amatör kümelerde devam ettiler. Müessese takımları işe el atınca, bu işten çekildiler onlarla yarışmayı göze alamadılar. Uğraşacak başka şeyler vardı daha popüler. Mesela futbol.
Eczacıbaşı kadın voleybol takımı bu işe yatırım yaptı. 12 sene üstüste Türkiye şampiyonluğu kazandı ama bakın o devirlerde voleybolda böylesine ulusal başarı olmadı çünkü rekabet yoktu.
Ne zaman Fenerbahçe, Aziz Yıldırım ile basketten sonra voleybole de gereken yatırımı kararı aldı. Bu ülkede bu voleybol sporu coştu. Fenerbahçe 5 senede 4 Türkiye şampiyonluğu hatta Dünya şampiyonluğu kazandı o zaman bu ülkede rekabet başladı, rekabet başarı getirdi. İyi jenerasyonlar yakalandı.. Düşünün!. Avrupa şampiyonu olan bu 18 yaşındaki genç kızlarımız, yarın, şimdilerde eze eze yendiği bu ülke takımlarını yine yenecek. Ufukta çok büyük başarılar gözüküyor.
Genç, dinamik, bilimsel çalışan başarılı teknik adamlarımızın giderek çoğalması, bu sporu başarılı kılıyor ve popüler hale getiriyor.
45 yıl öncesini düşünüyorum. Okul takımımız erkeklerde Türkiye şampiyonu olmuştu ama kızlardan bir voleybol takımımız yoktu. Daha da geriye bakıyorum. Sokağa ip
gerer voleybol oynardık daha orta okulda. Evleri pencere demirlerine. Karşıdan karşıya. Voleybol oynardık. Mahallenin kızları evlerinden seyrederlerdi. Katılamazlardı.
Bu şampiyonluklar bunu hatırlatıyor bana.
Türkiye kızlarını, kızlar voleybolu keşfetti. Anlaşıldı ki, bu voleybol sporu tam kızlarımıza göre.
İmkan sağlandığı takdirde Türk kadının neler yapacağının da kanıtıdır bu.
Kaynak: Milliyet_blog
Son düzenleme: