İkale

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan ceres
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

ceres

Tanınmış Üye
Üyelik
18 Mar 2007
Mesajlar
1,129
Konum
istanbul
merhaba,
ikale yoluyla iş sözleşmesini sonlandırmak istiyorum.işten çıkış sebebi olarak ne göstermemiz daha doğru olur.her iki tarafta anlaşarak bitirdiği için işveren tarafından mı yoksa işçi tarafından mı fesih dememiz lazım.işsizlik parasından yararlanabilmesi için işveren tarafından demeliyim.acaba yanlış bir işlem mi olur?
yorumlarınızı rica ediyorum.
saygılar...
 
Ynt: İkale

Bu kelimeyi nerden buldunuz.? 56 Yaşındayım 36 senelik meslek hayatım var . Ben duymadım. Rızaen desenize şuna, veya anlaşmalı olarak.
 
Ynt: İkale

Türk Dil Kurumunun sözlüğünde bile yok.Ekşi sözlüktede bu iki anlamı var. ;D
1-bozma, yürürlükten kaldırma, feshetme; iki kişinin, aralarında yaptıkları herhangi bir akdi, anlaşmayı bozmaları.
2-eski hukuka göre; bir hukuki işlemle meydana gelen durumu, yine bir hukuki işlemle ortadan kaldirma, eski haline döndürme.



İki tarafın anlaşarak iş sözleşmesini fesh etmiş olmalarına rağmen, sen işlemlerinde bir neden göstermek zorundasın.İşverende, işçide sözleşme şartlarına ters düşen birşey yapmamalarına rağmen, sözleşme bozuluyorsa, senin burada yazacağın neden tam doğru neden olmayacak.

Ama işçi işsizlik maaşı almak istiyorsa (doğru değil) 4857/17 - Belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından feshi işaretini seçmen lazım.
 
Ynt: İkale

İlgili Kanun / Madde
4857 S.İşK/19,21,29

T.C
YARGITAY
9.HUKUK DAİRESİ

Esas No: 2007/3613
Karar No: 2007/4552
Tarihi: 19.02.2007

??TOPLU İŞTEN ÇIKARTMA
??KENDİ İSTEĞİ İLE İŞTEN ÇIKMAK İSTEYENLERE ÖNCELİK VERİLMESİ
??İKALE SÖZLEŞMESİNİN BULUNDUĞU DURUMDA İŞÇİNİN İRADESİNİ SAKATLAYAN BİR DURUM OLMADIKÇA FESHİN YARGI DENETİMİNE TABİ TUTULMAMASI
??GEÇERLİ FESİH

ÖZETİ: Somut uyuşmazlıkta, toplu işçi çıkarma kuralına başvuran davalı işveren, öncelikle gönüllü olanları çıkaracağını belirtmiş olup, davacı bu işlemi kabul ederek emekliliğe hak kazanması nedeni ile ihbar tazminatı da ödenerek iş sözleşmesinin feshedilmesini kabul etmiştir. Toplu işçi çıkarmada gönüllü işçilerin iradesine Öncelik verilmesi ve işçi tarafından bu icabın kabul edilmesi halinde, karşılıklı olarak iş sözleşmesinin anlaşma yolu ile bozulması söz konusu olduğundan, bu işlemde artık işverenin toplu işçi çıkarmaya konu ettiği fesih nedenlerinin geçerli olup olmadığı araştırılma-malıdır. Bir başka anlatımla ikale sözleşmesinin bulunduğu durumda, feshin son çare veya işçinin seçiminin objektif ölçütlere uygun olup olmadığı ayrıca yargı denetimine tabi tutul amam alı, işçinin iradesini sakatlayan bir durum olmadığı sürece işe iade konusu yapılamamalıdır. Davacının iradesinin sakatlayan bir durum söz konusu olmadığı gibi, bu konuda somut bir kanıtta sunulamamıştır, ihbar tazminatının ödenmesi sonuca etkili değildir. Davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalı bulunmuştur.

DAVA: Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
İş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğini belirten davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, davacının iş sözleşmesinin işletemeden kaynaklanan nedenlerle feshedildiğini, işyerinin özelleştirildiğini, özelleştirme sonrası yeniden yapılanmaya gidildiğini, bu doğrultuda işletmesel kararlar alındığını ve uygulandığını, işçilere bu kararın bildirildiğini, istihdam fazlası personelin ve emekliliği gelenlerin istekleri de dikkate alınarak çıkarıldığını, 6 işyerinde 842 işçi çıkarıldığını ve bunlardan 634 işçinin yazılı talepleri olduğunu, iş sözleşmesinin feshin kabul eden ve isteyen işçinin işe iade isteyemeyeceğini, emekliliğe hak kazanamayan ancak çıkarılması zorunlu olan personelinde, Özelleştirme uygulaması nedeni ile başka kamu kurumlara geçmelerinin sağlanması için özelleştirme işleminden sonra 6 ay içinde çıkarıldığını, feshin işin, işyerinin ve işletmenin gereklerine dayandığını savunmuştur.
Mahkemece, özelleştirme sonrası davalı işyerinde birçok işçinin iş sözleşmelerinin özelleştirme ve yeniden yapılanma sebebi ile feshedildiği, ne tür yapılandırmaya gidildiğinin açıklanamadığı, işyerine bu süreçte yeni işçi alındığı, feshin son çare olması ilkesinin değerlendirilmediği, yeni alınan işçilerin düşük ücretle çalıştırıldığı, işverenin amacının yüksek ücret alan işçilerin yerine daha düşük ücretle işçi çalıştırmak olduğu gerekçesi ile feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine ve davacının işe başlatılmaması halinde 8 aylık ücret tutarında işe bağlatmama tazminatının belirlenmesine karar verilmiştir.
Karar davalı işveren vekili tarafından cevap nedenleri ile temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine göre, işyerinin 26.01.2006 tarihinde % 51 hissesinin özelleştirilmesinden sonra, davalı işverenin işyerinde çalışan kapsam içi personelin kıdem sürelerinin fazla olması, genç ve eğitimli personelin çalıştırılması için istihdam politikası kapsamında emekliliği gelenlerden istekli olanların istekleri dikkate alınarak, istekleri olamayanların ise performansı, tavır ve davranışları ile işyerinde çalışmaları uygun görülmeyenlerin iş sözleşmelerinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenerek, emekliliği gelmeyenlerin ise, özelleştirme tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/C maddesi uyarınca kamu kurumlarına nakillerinin sağlanması için kıdem ve ihbar tazminatı ödenerek feshedilmesi konusunda işletmesel kararlar aldığı ve uygulamaya koyduğu, Toplu İşçi Çıkarma kuralına uygun olarak bir ay önceden ilgili kurumlara ve sendikaya bildirimde bulunduğu, bu karan işçilere tebliğ ettiği, emekliliği gelen davacının, işverenin fesih bildirimi üzerine, iş sözleşmesinin ihbar tazminatı da ödenerek feshedilmesi için işverene dilekçe ile başvurduğu anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, toplu işçi çıkarma kuralına başvuran davalı işveren, öncelikle gönüllü olanları çıkaracağını belirtmiş olup, davacı bu işlemi kabul ederek emekliliğe hak kazanması nedeni ile ihbar tazminatı da ödenerek iş sözleşmesinin feshedilmesini kabul etmiştir. Toplu işçi çıkarmada gönüllü işçilerin iradesine Öncelik verilmesi ve işçi tarafından bu icabın kabul edilmesi halinde, karşılıklı olarak iş sözleşmesinin anlaşma yolu ile bozulması söz konusu olduğundan, bu işlemde artık işverenin toplu işçi çıkarmaya konu ettiği fesih nedenlerinin geçerli olup olmadığı araştırılmamalıdır. Bir başka anlatımla ikale sözleşmesinin bulunduğu durumda, feshin son çare veya işçinin seçiminin objektif ölçütlere uygun olup olmadığı ayrıca yargı denetimine tabi tutul amam alı, işçinin iradesini sakatlayan bir durum olmadığı sürece işe iade konusu yapılamamalıdır. Davacının iradesinin sakatlayan bir durum söz konusu olmadığı gibi, bu konuda somut bir kanıtta sunulamamıştır, ihbar tazminatının ödenmesi sonuca etkili değildir. Davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalı bulunmuştur.
 
Ynt: İkale

İkale kelimesini nereden bulduğunu sormuşsunuz,sanırım kaynak gösterdiler.
 
Ynt: İkale

Evet orda bir yerde görmüş. Maksat zaten öğrenmek değilmiş anlaşılıyor.
 
Ynt: İkale

yok hayır.ikale sözleşmem var.internetten araştırmak istedim bir kaç yazı okudum.dün siz sorunca bende yargıtay kararını iliştirdim. sizlerdende bilgisi olan arkadaşlar varsa sorma ihtiyacı hissettim.
teşekkür edrim, kolay gelisin.
 
Ynt: İkale

Sn Parlak


Eklemiş olduğunuz yargı kararınız okudunuz mu?
Tamamen özel bir durum va başka koşullardan söz ediyor.
Yürürlükte olan iş kanununda ikale diye bir kavram yoktur.
 
Ynt: İkale

İŞ SÖZLEŞMESİNİN KARŞILIKLI ANLAŞMA (İKALE) YOLUYLA FESHİ VE SONUÇLARI







03 Mart 2008



Hüseyin İrfan FIRAT


İŞ SÖZLEŞMESİNİN KARŞILIKLI ANLAŞMA (İKALE) YOLUYLA FESHİ VE SONUÇLARI



Bu yazımızda çalışma yaşamımızda öteden beri var olmakla birlikte çok değinilmeyen bir konu olan iş sözleşmesinin taraflarca anlaşma (ikale) yoluyla feshi konusunu inceleyeceğiz.



Konuyu özellikle incelemek istememizin nedenlerinden biri iş güvencesine ilişkin davaların sayıca ciddi rakamlara ulaştığı bilinmekteyken buna karşın iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşma yoluyla sona erdirilmesi koşulunda ise tazminat, işe iade gibi kavramların ortaya çıkmayacak olmasıdır.



İkale yoluyla sona erdirme böylesine önemli sonuçlar doğururken gerek 1475 sayılı eski iş yasamızda gerekse 4857 sayılı yeni iş yasamızda konuya ilişkin açılımlar yer almamaktadır. Yani bir başka deyişle İkale iş yasamızda yer bulmuş bir uygulama değildir.



Bunun önemli nedeni iş sözleşmesinin ikalesi, bir sözleşme niteliği taşıması sebebiyle borçlar hukukunun genel ilkelerine tabi olmasıdır.



Gerçektende iş sözleşmesi ister belirli süreli isterse belirsiz süreli olsun tarafların karşılıklı anlaşması ile her zaman sona erdirilebilir. Belirli süreli sözleşmede sürenin bitiminden önce, belirsiz süreli sözleşmede de herhangi bir bildirime gerek kalmaksızın sözleşme tarafların karşılıklı anlaşması ile son bulur.



Burada özellikle önem arz eden husus başta da belirttiğimiz gibi ikale yoluyla sona erdirme sonucunda tek taraflı fesihlerde ortaya çıkan (tazminat, işe iade vb.) sonuçların ortaya çıkmamasıdır.



?Bu bir sözleşmeyi bozma eylemi olarak kabul edilemez. Çünkü bozma (fesih) tek yanlı bir irade bildirimi ile sözleşmeyi sona erdiren bozucu yenilik doğuran bir haktır. Oysaki tarafların anlaşarak sözleşmeyi ortadan kaldırmaları (ikale) karşılıklı ve uygun iki irade bildiriminin birleşmesi ile oluşan hukuksal bir olgudur. Bu nedenle bozma (fesih) ile oluşan sonuçlar ikalede geçerli olmaz. Başka bir deyişle ödenceler iş güvencesi gibi kavramlar, bu hukuksal olguda uygulanmayacaktır. Ancak taraflar, anlaşarak herhangi bir ödence koyabilirler.? (1)



Burada dikkat çekmemiz gereken husus anlaşmalı sona erdirme sonucunda her koşulda tazminat hakkının ortadan kalkmayacağıdır. Taraflar bu konuda da anlaşarak bozma sonucunda tazminat öngörebilirler.



Konuya genel hatlarıyla bu şekilde değindikten sonra dilerseniz içtihattaki örneklerle biraz daha derinlik kazandıralım ve olası sorunlar üzerinde duralım.



Anlaşmalı bir sona erdirme söz konusu olduğunda her şeyden önce iş sözleşmesini sona erdirme hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığının saptanması ve işverenin bazı yükümlülüklerinden kaçma niyetinin bulunup bulunmadığının araştırılması önem arz etmektedir.



Bunun yanında işçinin anlaşma sonucu yapılan sona erdirmenin ardından işe iade davası açması da olasıdır. Bu nedenlerle işveren sözleşmenin ikale yoluyla sona erdirildiğini somut ve net argümanlarla kanıtlayabilmelidir. Ayrıca yukarıda da değinilen sona erdirmenin herhangi bir suiniyete dayandığı ya da işçinin iradesinin fesata uğratıldığı iddiaları ile karşılaşması koşulunda aksini ispat edebilmelidir.



Bu konuya örnek oluşturabilecek bir Yüksek mahkeme kararında işverenin işçinin anlaşmak suretiyle kendisinin ayrıldığı iddiası mahkemece kabul görmeyerek işe iadesine karar verilmiştir. ?Otel işlerinin mutfak departmanında soğuk meze şefi olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin feshinde geçerli bir nedene dayanılmadığı, ibranamenin içerdiği kıdem tazminatı için geçerli olabileceği, işe iade ve iş güvencesi hükümlerini içermediğinden süresi içinde işe iade talebi bulunan davacının davasının kabulune karar vermek gerekirken yazılı şekilde reddi hatalı bulunmuştur.? (2)



Yine benzer bir kararında yüksek mahkeme işverenin elinde bir sulh ve ibra sözleşmesi olmasına karşın bu belgeleri anlaşmalı fesih konusunda yeterli bulan yerel mahkemenin kararını bozmuş ve geçersiz fesih kararı vermiştir.



? Dosya içeriğine göre, işyerinde finansal kontrolör olarak görev yapan davacının, imza yetkisinin 04.06.2005 tarihinde noter kanalı ile gönderilen azilname ile elinden alındığı, aynı tarihte kıdem ve ihbar tazminatlarının hesaplanarak davacının banka hesabına yatırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı, kıdem ve ihbar tazminatlarına karşılık, 30.06.2003 tarihli ayrılma dilekçesi ve 01.07.2004 tarihli düzenlenen sulh anlaşmasının kendisine 04.06.2004 tarihi itibari ile imzalatıldığını iddia etmiş ve davalı işveren ve mahkemece kabul edilen 30.06.2004 fesih tarihinden önce, 24.06.2004 tarihli noter kanalı ile gönderdiği ihtarnamede de açıkça belirtmiştir. Somut bu maddi olgular ve kayıtlar, davacının bu iddiasını doğrulamaktadır.



Taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 04.06.2004 tarihinde davalı işverence feshedildiği sabittir. Bu tarihten sonraki tarihleri kapsayan ve davacının kendi isteği ile iş sözleşmesinin feshini istediği ve tarafların anlaştığı şeklindeki dilekçe ve sulh anlaşması, işverenin bu fesih işlemine geçerlilik kazandırmaz. Bir başka anlatımla, iş güvencesine ilişkin düzenlemelerin işçiye sağladığı güvenceden önceden feragat etmek geçerli değildir. Davalı işverenin iş sözleşmesini feshi geçerli nedene dayanmamaktadır. Davanın kabulü yerine, yazılı şekilde reddi hatalı bulunmuştur.? (3)



Son olarak da karşılıklı anlaşmanın ve bunun sonucunda kıdem tazminatı ödenmesinin kararlaştırıldığı bir ikale konusunda yüksek mahkemenin verdiği kararı sizlerle paylaşarak konumuzu tamamlayalım. Bu olayda mahkeme ikalenin varlığını kabul ederek işçinin ayrılma biçiminin istifa olmadığını, anlaşma gereği kendisine kıdem tazminatının ödenmesini ancak ihbar tazminatının söz konusu olmayacağına hükmetmiştir.



? Öncelikle belirtmek gerekir ki, davacının 02.06.2005 tarihli dilekçesi istifa olarak değerlendirilemez. Davacı işçi işverenden kıdem tazminatı ödenmesi suretiyle iş sözleşmesinin feshini talep etmiş, bu arada ihbar öneli içinde çalışabileceğini açıklamıştır. Davalı işveren de 09.06.2005 tarihli yazısı ile davacının karşılıklı anlaşma yönündeki talebini kabul etmiştir. Bu durumda kıdem tazminatı ödenmek üzere, tarafların karşılıklı anlaşması yoluyla (ikale) iş sözleşmesi sona ermiştir. 4857 sayılı İş Kanunu döneminde tarafların tazminatlar ödenmek üzere iş sözleşmesinin feshini kararlaştırmaları mümkündür. Bu itibarla mahkemenin kıdem tazminatının kabulü yönünde vermiş olduğu karar yerindedir. Somut olayda ihbar tazminatının ödenmesi noktasında taraflar arasında bir anlaşmanın varlığından söz edilemeyeceği gibi, iş sözleşmesinin tarafların ortak iradesi suretiyle sona erdirilmesinde ihbar öneli tanınması da gerekmemektedir. Böyle olunca ihbar tazminatı isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde isteğin kabulü hatalı olup hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir.? (4)
 
Ynt: İkale

Sn. Figo,
kavga etmiyoruz ki. :) ben bu site aracılığıyla kendime o kadar çok şey kattım ki.bilmediğim konularda her zaman aydınlatıldım işini çok iyi yapan kişiler tarafından.yanlışım olduğu zamanda tabiki uyarılacağım.yukarıdaki makaleyi görünce ekleyeyim dedim o kadar. maksadım hiçbir şekilde cevap olarak yazmak, inatlaşmak olmadı, olamazda.yanlış anlaşılmak istemem.tek çabam birşeyler öğrenmek,işimi doğru yapmak.iş hayatına atıldım fakat hiçkimse hiçbir şekilde yardımcı olmadı diyebilirim.bu sitenin bana faydası çok oldu.o kadar değerli insanlar var ki bu sitede.onların deneyim ve tecrübelerinden faydalanmak çok mutlu ediyor beni.düşünsenize hiçbir karşılık beklemeden ve hiçbir çıkarları olmadan değerli bilgilerini paylaşıyorlar.
kolay gelsin...
 
Ynt: İkale

sn parlak sana %99 oranla katılıyorum ama bu sitede birde okadar(%1) bilmiş insanlar varki bizleri zaman zaman hazırcılıkla suçluyorlar. onlara karşı gelenleri değilde onları bi ayıklayabilsek ozaman türkiyede böyle bir forum sitesi daha olmaz.

saygılarımla iyi çalışmalar.
 
Ynt: İkale

Sn. birikinti yazı için teşekkür ederim.
benimde merak ettiğim konu buydu .işten çıkış sebebi olarak ne gösterileceğini bir türlü bulamamıştım.
 
Üst