Ynt: İnceleme Elemanlarına Sevk Edilme
vuhachan ' Alıntı:
zaten yazı ile bildirmişlerdir size istedikleri bilgileri 2007 yılı defterini alış satış faturalarını isticeklerdir ve dosyanızın düzenli olması muhasebe fişlerinin ilgili belkgelerin üstünde takılı olması size artı değer katıcaktır eğer fişleri dökmediyseniz dökmenizi öneririm bir de eğer siz ödemeleriniz banka havalesi veya çek ile yaptıysanız problem olmaz Kdv kanunun 84. maddesine göre inceleme raporu düzenlenir ve sanırım ceza kesilmez
SEVGİLİ FORMDAŞ
Ödemelerin banka havalesi veya KDVK 84 göre yapılması bir anlam taşımıyor.Sadece DANIŞTAY'ın bu yönde olumlu birkaç görüşü var.Örneğin SMYİP düzenleyenler için Vergi Dairelerinin ne gibi işlem yaptıkları.Onun için burda söylenecek endoğru şey Eğer imkan varsa o 10 adet koda giren faturaların maliyetinin altında kalkabilinirse düzeltme beyannamelerinin Pişmanlıkla verilmesi.
Ayrıca Aşağıdaki Alıntı yazı belki faydalı olur.
Sahte Belge Kullanma Suçu
1- SAHTE BELGE KAVRAMI
Vergi mükelleflerinin ödevleri Vergi Usul Kanununun İkinci Kitabında belirtilmiş, mükelleflerin kullanacakları belgelere ise ikinci kitaba ait Üçüncü Kısımda yer verilmiştir.
Bu belgeler, Kanunda, fatura, sevk irsaliyesi, perakende satış vesikası (perakende satış fişi, makineli kasaların kayıt ruloları, giriş ve yolcu taşıma biletleri), gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, ücret bordrosu, taşıma ve otel işletmelerine ait belgeler (taşıma irsaliyeleri, yolcu listeleri, günlük müşteri listeleri), muhabere evrakı (ticari mektuplar), poliçe, bono, çek, senet, diğer vesikalar (mukavelename, taahhütname, kefaletname, mahkeme ilamları, ihbarname, karar örnekleri, vergi makbuzları vb.), elektronik ortamlarda düzenlenen belgeler (ödeme kaydedici cihaz fişi vb.) şeklinde sayılmış ayrıca ek belgeler düzenlenmesi konusunda Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir. Gürol DEMİR
Vergi Denetmeni
Maliye Bakanlığı mevcut belgelerin kullanımı konusunda bazı düzenlemeler yapmış, ek olarak ayrıca özel fatura, irsaliyeli fatura, döviz alım ve döviz satım belgesi, adisyon, reçete, yapı ruhsatı gibi belgeleri de mali belgeler arasına eklemiştir.
Bu belgeler, vergi kanunlarımız açısından gerçek bir muamele veya durumun tevsik edilmesi amacıyla ispat vesikası olarak kullanılmaktadır. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeye sahte belge denilmektedir.
Belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenlemek veya bu belgeleri kullanmak suçtur. Uygulamada sahte belge kullanma suçu ile ilgili oluşan bazı tereddütler nedeniyle kişisel görüşümüzü açıklamak ihtiyacı duyulmuştur.
2- SUÇUN UNSURLARI
2.a) Kanunilik Unsuru
Kanunilik unsuru, suç teşkil eden eylemin kanunda tarif edilmesidir. Bir fiilin cezalandırılabilmesi için kanunlarda suç olarak tarif edilmesi ve cezasının gösterilmiş bulunması gerekir.
Anayasamızda da ifade edilen ve evrensel nitelikteki ?kanunsuz suç ve ceza olmaz? ilkesinin gereği olarak suçların tanımlanması ve ceza hukuku yaptırımları koyma yetkisine sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi sahiptir. Yine Anayasamıza göre yasama görevi, devredilmesi mümkün olmayan bir yetkidir. Bireyin maddi ve manevi varlığı üzerinde derin etkiler doğuran suç ve cezaların, ancak ulusal iradeyi temsil eden organ tarafından yapılacak kanunla düzenlenebilmesi, kişi hak ve özgürlüklerine sağlanan en önemli anayasal garantilerden birini oluşturmaktadır.
Anayasada temel hak ve özgürlükler alanının, kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceğinin öngörülmesi de, bu garantinin bir ifadesidir. Kişi hak ve özgürlükleri konusunda kanun hükmünde kararname çıkarılmaması bakımından anayasal normla getirilen bu yasağın, idarenin diğer düzenleyici işlemleri için de geçerli olduğu kuşkusuzdur.
Yine suçta ve cezada kanunilik ilkesinin doğal bir sonucu olarak ceza kanunlarının uygulanmasında kıyasa başvurulamaz.
Vergi Kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenlemek veya bu belgeleri kullanmak suçu VUK Md. 359/b-1 hükmü ile kaçakçılık suçu olarak tarif edilmiş, cezası ?on sekiz aydan üç yıla kadar hapis? olarak aynı maddede gösterilmiştir.
2.b) Suçun Maddi Unsuru
Maddi unsur, bir hareket (bir işi yapma veya ihmal etme) ve bu harekete bağlı netice ile suçun oluşumudur.
Sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeleri kullanma suçunda maddi unsur olarak değerlendirilmesi gereken hareket; sahte belgenin alınması, netice; defterlere kaydedilmesidir. Sahte belgeyi alınmış ancak deftere kaydedilmemiş ise bu sahte belgenin kullanılmasından dolayısıyla suçtan bahsedilemez.
Beyanname verme zamanı gelmemiş ise sahte belgenin yasal deftere kaydedilmesi kullanılmış sayılması için ?niyet yaklaşımı- yeterlidir. Ancak beyanname verme süresi geçmiş ise sahte belgenin kullanılmış sayılması için bu sahte belgenin deftere kaydedilmesi yanında ayrıca verilen beyannameye intikal ettirilmek suretiyle ödenecek, mahsup edilecek veya tahakkuk edecek vergi tutarlarını değiştirmesi gerekir. Bu çerçevede verilen beyannameye sahte belgeli kayıtlar yansımamış ise suçun maddi unsuru eksik demektir.
2.c) Hukuka Aykırılık Unsuru
Bu unsur, suçun kanunilik unsurunun bir uzantısıdır. Suç olarak nitelendirilecek bir fiilin herhangi bir hukuka uygunluk nedeni ile hukuka aykırılık durumunun ortadan kalkmamasını ifade eder. Bir başka deyişle; bir fiilin cezalandırılmasının kanunun bir başka maddesi ile engellenmemiş olması gerekir.
Örneğin, bu suçu tanımlayan VUK Md. 359?da ?371?inci maddedeki pişmanlık şartlarına uygun olarak durumu ilgili makamlara bildirenler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.? hükmü ile pişmanlık müessesi hukuka uygunluk nedeni olarak belirlenmiştir. Sahte belge kullanma suçunda, ?mücbir sebepler: örneğin kişinin iradesi dışında meydana gelen mecburi gaybubetler? de bu çerçevede düşünülebilir. Ek olarak Vergi Barışı Kanununun 14 üncü maddesiyle 31/08/2002 tarihinden önce işlenmiş sahte belge kullanma suçlarına belli koşullara bağlı olarak getirilen af da göz önünde tutulmalıdır.
2.d) Suçun Manevi Unsuru
Türk Ceza Kanununun 21 inci maddesinde ?Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.? hükmü yer almaktadır. Gelir idaresi bu hükümle tanımlanan ilkeyi idari yorumla benimsemiştir.
Kast, kişi ile işlediği suçun maddi unsurları arasındaki psikolojik bağı ifade etmektedir. Suçun kanuni tanımındaki maddi unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi, kastın varlığı için zorunludur.
3- KASIT UNSURUNUN İSPATLANMASI
Kasıt sübjektif bir unsurdur ve objektif delillerle ispatlanması zordur.
Vergi Usul Kanunu?nun 359 uncu maddesinde sayılan fiillerin çoğunun bilmeden ve iyi niyetle yapılması düşünülemez. Örneğin defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapmak, gerçek olmayan kişiler adına hesap açmak, vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde başka defter ve ortamlara kayıtlar yapmak, çift defter kullanmak, defter ve belgeleri tahrif etmek, defter ve belgeleri inceleme için ibraz etmemek, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlemek, defter ve belgeleri yok etmek, defter sayfaları ve belgelerin yerine başka sayfa ve belgeler koymak, belgeleri kısmen veya tamamen sahte olarak düzenlemek, Maliye Bakanlığı ile anlaşması olmadığı halde belge basmak ile sahte belge basmak fiilleri bilmeden yapılmaz. Böyle olduğu iddia edilse bile bu iddia reddedilir, bu fillerin kasten ve bilerek yapıldığı kabul edilir.
Ancak aynı maddede sayılan, sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanmak durumuna bilmeden düşülebilir.
Ticari hayatın işleyişinde gerçek bir ticari muamelenin sahte bir belgeyle belgelendirilmesi ve müşterinin bundan haberi olmaması durumu ve iddiası ile karşılaşılabilmektedir. Böyle bir durumda çeşitli karinelerden hareket edilmekte olup bunlar aşağıda belirtilmiştir.
3.a) İyi niyet ve dürüstlük kuralı
İyi niyet insan zihninin belli bir durumunu gösterir. Bundan dolayı iyi niyete ?subjektif iyi niyet? de denir. İyi niyetin temelinde de doğru ve dürüst davranma düşüncesi vardır. İyi niyetini ileri süren kimse, gereken özeni de göstermelidir. Gereken özeni göstermeyen kimse, iyi niyetini ileri süremez.
Genel olarak dürüstlük kuralı ile; ?normal ve makul? bir insanın davranışı anlatılmak istenir . Buna, ?objektif iyi niyet? de denir. Burada önemli olan kişinin ?makul ve orta zekalı? kişilerin davranışı içinde bulunmasıdır.
3.b) İspat Külfeti
Vergi Usul Kanununun 134 üncü maddesinde vergi incelemelerinin amacının; ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunun araştırılması, tespit edilmesi ve sağlanması olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu amaç, vergilendirmede vergiyi doğuran olayın ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetlerinin ortaya çıkarılması ile sağlanacaktır.
Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinin B bendi gereğince vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Bir başka ifade ile inceleme elemanı ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırırken vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetini yemin hariç her türlü delille ispatlayabilecektir.
Ancak, ispat külfeti bazı durumlarda inceleme elemanı dışındaki kişilere düşer. İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.
Sahte fatura düzenleyen kişiler hakkındaki tespitler genelde şu olumsuz özellikleri taşımaktadır: Herhangi bir nakliye, işçilik, elektrik, su ve telefon giderinin olmadığı, kendisine ait gayrimenkul ve aracın olmadığı, işi terk sırasına belgeleri vergi dairesine ibraz etmediği, defter ve belgelerini inceleme elemanına ibraz etmediği, bütün aramalara rağmen adreslerinde bulunamadığı, adreslerinde komşuları tarafından tanınıp bilinmediği, verilen beyannamelere göre tarh edilen vergileri ödemediği, mali polis tarafından başka mükelleflere ait işyerlerinde yapılan aramalarda bu kişiye ait kullanılmamış faturaların da ele geçirildiği, emtia alış belgelerinin de sahte olduğu, ele geçirilen faturaların işlem hacmini aşan yüksek tutarlarda düzenlendiği vs,vs. Bu kişiler hakkında yerleşik yargı kararlarına göre sahte belge ticareti yaptıkları doğrultusunda vergi tekniği raporları düzenlenmektedir.
Sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullandığı tespit edilen mükellefin, söz konusu belgelerin gerçek olduğunu iddia etmesi; ticari organizasyonu olmayan, belge konusu malı bir araya getirecek sermayeden, araç ve gereçten, personelden yoksun olan, ticari geçmişi olmayan, piyasa itibarı bulunmayan ve sahte fatura düzenlediğini itiraf eden bir kişiden mal alışının gerçek olduğunun iddia edilmesi ticari icaplara uymayan ve normal olmayan bir durumun iddia olunmasıdır. O halde bu durumun ispat külfeti bu iddianın sahibine düşmektedir.
3.b.i) Mal hareketinin ispatı
Mal satanın yani sahte fatura düzenleyenin söz konusu malı tedarik etmesinden başlamak suretiyle, kullanan mükellefe ulaştırılmasına kadar geçen iki aşamada depolama, nakliye ve mal alımlarının, belgelerle ve ifadelerle kanıtlanması gerekir. Bu belge ve ifadeler miktar ve tutar olarak sahteliği söz konusu olan belgeyi doğrular mahiyette olacaktır.
Sahte belge konusu mallara ilişkin, depolama, ambar girişi-çıkışı ile nakliyesi konularının belgelendirilmemesi, kullanılan faturaların yasal olmaması, mükellefiyetlerin sona ermiş olması v.b sebepler teknik icaplara uymayan ve normal olmayan bir durum olup mal sirkülasyonunun ispatının yapılamadığını gösterir.
3.b.ii) Para hareketinin ispatı
Mal satana ödenen bedelin ispatı gerekir. Vergi Usul Kanunu ve buna bağlı olarak yayınlanan 320, 323, 324 ve 332 seri numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde mükelleflerin ticari işlemleri ile nihai tüketicilerden mal veya hizmet bedeli olarak 01/08/2003 tarihinden itibaren yapacakları 10.000.000.000 (on milyar) Türk Lirasını (1/5/2004 tarihinden itibaren 8.000.000.000 ?sekiz milyar? Türk Lirası) aşan tahsilat ve ödemelerini; banka, özel fınans kurumları veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracılığıyla yapmaları ve bu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunluluğuna ilişkin açıklamalar yapılmıştır.
Sahte faturalarla ilgili ödemelerinin tamamı ?100 Kasa? hesabından nakden ödeme şeklinde kaydedilmesi, para makbuzu ibrazı, ya da hamiline ödenen çeklerle bu ispatın yapılmaya uğraşılması itibar edilmeyecek olan bir ispat şeklidir.
Yüksek tutarlara varan ödemelerin peşin ve nakit olarak elden yapılması ekonomik icaplara uymayan ve normal olmayan bir durum olup para sirkülasyonunun ispatının yapılamadığını gösterir.
3.c) Miktar yaklaşımı
Herhangi bir olayın tekrarlanma sıklığı, değer olarak yüksekliği veya işletmenin toplam işlem hacmi içindeki oransal büyüklüğü genellikle o işlemlerin kasten yapılıp yapılmadığında karine olarak değerlendirilir.
Sahte faturaların sayısı ile ihtiva ettiği miktarların, yürütülen faaliyetin toplam iş hacmi içindeki payı bilerek kullanma konusunda bir fikir verebilir. Örneğin iş hacmi çok geniş ve yoğun bulunan bir işletmede bulunan yüzlerce alış faturasından sadece 1.-YTL tutarlı bir adet sahte faturanın bilerek kullanıldığından söz edilemez. Buna karşılık alış faturalarının % 99?u sahte olan bir işletmenin bu kadar sahte faturayı bilmeden kullanması da söz konusu olamaz.
Gelir idaresi, sahte belge kullanımı dolayısıyla reddedilen kısım %5?i aşmış ise, bu raporu olumlu rapor olarak tanımlamamaktadır. Bir başka ifade ile vergi idaresi sahte belge kullanımı nedeniyle bilerek kullanma konusunda idari olarak %5 nispetinde bir sınır koymuş bulunmaktadır.