İşe İade Tazminatından Vergi Kesilir mi?

nguroy

Tanınmış Üye
Üyelik
2 Haz 2005
Mesajlar
12,415
Konum
istanbul
Maliye Bakanlığı?nın ?toplanan vergileri artırma? amacının bir parçası
olarak çıkardığı anlaşılan ?Özelge? doğrultusunda ?iş güvencesi tazminatı
ndan? gelir vergisi kesilmesinin yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.

?Kanunsuz vergi olmaz? veya ?verginin yasallığı? ilkesinin doğal sonucu, iş
güvencesi tazminatının Gelir Vergisi Yasası?nın 61. maddesi çerçevesinde
?ücret gibi? kabul edilerek vergilendirilmesi de düşünülemez.

Unutulmamalıdır ki, ?hukuk devleti, devletin her istediğini yapması
anlamına gelmez. Bu niteliği taşıyan bir devlet, parasal çıkardan önce hukuksal
uygunluğu arar. Bu konudaki özeni saygınlığının temel koşuludur.
Maliye Baklanlığı?nın ?vergi toplama? amacını anlayabilmek olası-
dır; ancak yasayla düzenlenmeyen bir konuda ?özelge? ile vergi toplanması
kabul edilebilirmi?????
 
Ynt: İşe İade Tazminatından Vergi Kesilir mi?

15 Haziran 2007 CUMA
Resmî Gazete
Sayı : 26553

DANIŞTAY KARARLARI


Danıştay Üçüncü Daire Başkanlığından:

Esas No : 2006/3799

Karar No : 2007/414

Kanun Yararına Temyiz Eden : DANIŞTAY BAŞSAVCISI

Davacı : Mustafa GÖRMEZ

Vekili : Av.Savaş Barış PEKER-Çark Cad.53/7-SAKARYA

Karşı Taraf : Ali Fuat Cebesoy Vergi Dairesi Müdürlüğü-SAKARYA

İstemin Özeti : Ankara 5. İş Mahkemesinin 17.11.2003 günlü ve K:2003/1794 sayılı kararıyla, Tarım Kredi Kooperatifleri Sakarya Bölge Birliği Müdürlüğünce 8.7.2003 tarihinde yapılan iş akti feshinin geçersizliğine ve davacının işe iadesine; yasal sürede başvurmasına rağmen işverenin işe başlatmaması halinde dört aylık ücreti tutarında tazminatın ve kararın kesinleştiği tarihe kadar geçen süre için de dört aylık tutarında ücret ve haklarının ödenmesine karar verilen davacının işe başlatılmaması nedeniyle tarafına ödenen dört aylık ücreti tutarında tazminat ile kararın kesinleşmesine kadar geçen süre için dört aya kadar doğan ücret ve hakları toplamı üzerinden tevkif edilerek muhtasar beyanname ile beyan edilip ödenen gelir vergisinin iadesi istemiyle vergi idaresine yapılan başvurunun reddine ilişkin işleme ve yapılan tevkifata karşı açılan davada; işveren tarafından davacıya yapılan ödemenin mahkeme kararı üzerine ödenen bir tazminat olduğu ve Gelir Vergisi Kanununun 61'inci maddesine göre ücret olarak değerlendirilmesi gereken tazminatlardan olmadığından vergilendirilemeyeceği gerekçesiyle tevkif edilerek ödenen verginin ret ve iadesine karar veren Sakarya Vergi Mahkemesinin 20.7.2005 gün ve E:2005/48, K:2005/180 sayılı kararını; iş mahkemesi kararında hükmedilen tazminat, işçiye çalışılmayan sürelerde ödenmeyen ücret niteliğinde olduğundan, üzerinden vergi tevkifatı yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle bozan ve davayı reddeden Sakarya Bölge İdare Mahkemesinin 20.10.2005 gün ve E:2005/426, K:2005/579 sayılı kararına karşı yapılan karar düzeltme istemini; feshin geçersizliği ve işçinin işe iadesi yönünde verilen iş mahkemesi kararının kesinleşmesine kadar çalışılmayan süre için davacıya ödenen dört aylık ücreti ve diğer hakları üzerinden yapılan vergi tevkifatında hukuka aykırılık bulunmadığı, davacının işe başlatılmaması nedeniyle dört aylık ücreti tutarında ödenen tazminatın ise Gelir Vergisi Kanununun 25'inci maddesinde düzenlenen vergiden müstesna tutulan tazminatlardan olmadığından bu ödeme üzerinden vergi tevkifatı yapılmasının da hukuka uygun olduğu gerekçesiyle reddeden Sakarya Bölge İdare Mahkemesinin 3.3.2006 gün ve E:2006/130, K:2006/184 sayılı kararının; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61'inci maddesinde, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerin ücret olarak tanımlandığı, ücretin, tazminat, tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, pirim, ikramiye gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olmasının ya da ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş olmasının mahiyetini değiştirmeyeceğinin ifade olunduğu, davacı hakkında, yargı kararıyla iş akti feshinin geçersizliğine ve işe başlatılmaması halinde yapılacak ödemelerle ilgili olarak kurulan hükümlerin dayanağının, 4857 sayılı İş Kanununun 20 ve 21'inci maddeleri olduğu, işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aylık ücreti ile diğer haklarını kapsayan ödeme, hizmet aktine dayalı ve hizmeti sürdürmesi gerektiği halde, aktin sebepsiz feshi üzerine işçinin alıkonulduğu hizmeti ile ilgili olarak yapılmış bir ödeme olduğundan Gelir Vergisi Kanununun 61'inci maddesi hükmü kapsamında ücret niteliğini taşıdığının kabulü ile vergi tevkifatına tabi tutulmasında yasaya aykırılık bulunmadığı, ancak, yasal süre içinde başvurmasına rağmen işe başlatılmaması nedeniyle işverence davacıya dört aylık ücreti tutarında ödenen tazminat ise; işverenin yeterli sebep göstermeden iş aktine son vermesi önlenerek çalışanın işe başlatılmasını zorlamaya yönelik bir ödeme olduğundan ve Gelir Vergisi Kanununun 61'inci maddesinde düzenlenen ücret tanımına girmeyen bu tazminatın vergilendirilmesi mümkün olmadığından bu ödeme üzerinden yapılan vergilendirme yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının Danıştay Başsavcısı tarafından kanun yararına bozulması istenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince Danıştay Başsavcısı tarafından kanun yararına temyiz edilen Sakarya Bölge İdare Mahkemesinin 3.3.2006 gün ve E:2006/130, K:2006/184 sayılı kararı incelendikten ve Tetkik Hakimi Cennet Oksal'ın açıklamaları dinlendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Tarım Kredi Kooperatifleri Sakarya Bölge Birliği ile yaptığı iş sözleşmesi işveren tarafından feshedilen davacının, feshin geçersizliği ve işe iadesini isteyerek açtığı davayı sonuçlandıran Ankara 5.İş Mahkemesinin 17.11.2003 tarihinde verdiği K:2003/1794 sayılı kararıyla; aktin feshinin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verildiği; süresinde işe iadesini isteyen davacının bu istemi yerine getirilmeyerek işe başlatılmadığı; dört aya kadar olmak üzere kararın kesinleşmesine kadar olan sürede doğan ücret ve hakları dışında işe başlatılmaması nedeniyle dört aylık ücretinin de tazminen ve iş mahkemesi kararı gereğince davacıya ödenmesi sırasında bu ödemelerden gelir vergisi kesintisi yapıldığında çekişme bulunmamaktadır.

Yapılan bu tevkifata karşı açılan davayı inceleyen Sakarya Vergi Mahkemesince verilen 20.7.2005 gün ve K:2005/180 sayılı kararla davacıya yapılan ödemelerin iş mahkemesi kararına dayandığı ve Gelir Vergisi Kanununun 61'inci maddesinde ücret olarak vergilendirilmesi gereken ödemelerden olmadığı gerekçesiyle tevkif edilen vergilerin davacıya ret ve iadesine karar verilmişse de bu kararı itiraz yoluyla inceleyen Sakarya Bölge İdare Mahkemesince verilen 3.3.2006 günlü ve E:2006/130, K:2006/184 sayılı kararla, kesilen vergilerin davacıya ret ve iadesine ilişkin hükmün bozulduğu ve 2577 sayılı Yasanın 45'inci maddesinin 4'üncü fıkrası uyarınca davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Kanun yararına bozma istemi; iş mahkemesi kararı gereğince işveren tarafından davacının işe başlatılmaması nedeniyle ödenen tazminattan vergi kesintisi yapılmasında hukuka aykırılık görülmeyerek verilen davanın reddi yolundaki hüküm fıkrasına ilişkindir.

Sözleşmenin feshinin geçersizliğine ve çalışanın işe iadesine karar verilmesi üzerine bu istemle başvurulmasına karşın işe başlatmayan işveren aleyhine hükmolunan tazminatın ödenmesi, iş sözleşmesinin tarafları arasındaki çalışma ilişkisinin sona ermesi sonucunu yaratmaktadır.

Gelir Vergisi Kanununun 61'inci maddesinde ücret ve ücret sayılan ödemelerin ortak özelliği, bu ödemelerin çalışanın işverene bağlılığı ve hizmet karşılığı sağlanan ve para ile temsil edilen yahut edilebilen ödemeler olmasıdır.

Çalışanı işe iade etmeyerek çalışma ilişkisini sona erdiren işveren tarafından yargı kararında öngörüldüğü için ödenen tazminat, ücret sayılan ödemelerin ortak özelliklerini taşımadığından, bu ödemelerden Gelir Vergisi Kanununun 61'inci ve 94'üncü maddesinin birinci fıkrasına bağlı (1) işaretli bent uyarınca vergi kesintisi yapılmasına olanak bulunmamaktadır.

Yargı kararıyla işe iadesine karar verilen davacıya, başvurusuna rağmen işe başlatılmayarak işsiz bırakılması nedeniyle işverence yapılan bu ödeme; Gelir Vergisi Kanununun 25'inci maddesinin birinci fıkrasına bağlı (1) işaretli bentte vergiden müstesna tutulan işsizlik sebebiyle verilen tazminat niteliğinde olduğu halde, 25'inci maddede sadece çalışanlara ödenen kıdem tazminatının 24 aylığı aşmayan kısmının vergiden müstesna tutulduğuna dayanılarak verilen hükmün bozulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısının temyiz isteminin kabulü ile Sakarya Bölge İdare Mahkemesinin 3.3.2006 gün ve E:2006/130, K:2006/184 sayılı kararının, davacıya, işe başlatılmaması sebebiyle dört aylık ücreti tutarında ödenen tazminatın tevkifata tabi tutulmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesine dayanan davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının; 2577 sayılı İdare Yargılama Usulü Kanununun 51'inci maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere bozulmasına, kararın bir örneğinin Maliye Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine ve Resmî Gazete?de yayımlanmasına, 15.2.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

?? ? ??
 
Ynt: İşe İade Tazminatından Vergi Kesilir mi?

Artık Kanun maddesiyle Gelir Vergisi kesilmemesi gerektiği sadece Damga Vergisi kesilebileceği kanunlaştı.

4857 Sayılı İş Kanunu'nun 21'inci maddesi uyarınca işverence
işçiye ödenen işe başlatmama tazminatlarının damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi
tutulmayacağı, anılan dönemlere ilişkin işe başlatmama tazminatı gelir vergisi kesintisine tabi tutulan
mükelleflerin ilgili vergi dairesine başvurmaları, dava açmamaları ve açılmış davalardan
vazgeçmeleri şartıyla tahsil edilen gelir vergisinin iade edileceği öngörülmektedir.

Vergi Dairesindeki ilgililere duyurulur....


TBMM'de Kabul Edildi. Henüz Resmi Gazete'de Yayımlanmadı



18 Haziran 2009



GELİR VERGİSİ KANUNU VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN



Kanun No. 5904

Kabul Tarihi: 16/6/2009



MADDE 1- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan ?ve işsizlik sebepleriyle verilen tazminat? ibaresi ?ve işsizlik sebepleriyle (işe başlatmama tazminatı dahil) verilen tazminat? şeklinde değiştirilmiştir.



MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1- Maddeyle, işe başlatmama tazminatlarının da gelir vergisinden istisna olduğu
hususuna açıklık getirilmekte, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32 nci maddesinde yer alan asgari
geçim indiriminden, teşvik kapsamındaki işyerlerinde çalışan işçilerin ne şekilde yararlanacakları
hususuna açıklık getirilmektedir. Buna göre, gelir vergisi stopajı teşviki öngörülen yerlerde ücretli
olarak çalışan işçilerin ücret gelirleri üzerinden hesaplanan gelir vergisinden öncelikle asgari geçim
indirimi mahsubu uygulandıktan sonra kalan tutarın indirim ve istisna uygulamasında dikkate
alınması sağlanmaktadır.
Maddeyle ayrıca, Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen bent
ile, iktisadi işletmeleri hariç olmak üzere Türkiye Kızılay Derneğine makbuz mukabili yapılan bağış
ve yardımların tamamının, gelir vergisi matrahının tespitinde gelir vergisi beyannamesinde
bildirilecek gelirlerden indirilebilmesine imkân sağlanmaktadır.
Diğer taraftan Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 76 ncı maddeyle tarım ürünleri ticaretini
kolaylaştırmak ve geliştirmek üzere oluşturulan tarım ürünleri lisanslı depoculuk sisteminin teşvik
edilmesi amacıyla, 5300 sayılı Kanun kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin alım-satımından
elde edilen kazançların 31/12/2013 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilmesi
öngörülmektedir


MUHALEFET ŞERHİ
Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı çeşitli
kanunlarda değişiklik yapılmasını öngören, ancak konu ve amaç bütünlüğü olmayan ve " Torba
Kanun" olarak nitelenen bir özellik göstermektedir.
Tasarının genel gerekçesinde vergi sistemlerinin karakteristik özelliklerinden birisinin temel
politika hedeflerine ulaşmak olduğundan bahisle tasarının temel felsefesinin ekonomik faaliyetlerin
gelişiminin vergisel açıdan teşvik edilmesi olduğu ifade edilmektedir. Oysa bu tasarıda, temel politika
hedeflerinin ifadesini bulduğu 2009 Programının hedeflerine ulaşılmasını amaç edinen bir düzenleme
bulunmamaktadır.
Temel politika hedeflerine ulaşmayı amaç edinen bir torba tasarının ekonominin fotoğrafının
tümüne bütüncül bir yaklaşımla bakması ve düzenlemeleri derli toplu yapması gerekmektedir.
Tasarının önemli bir kısmı ekonomi ve teknolojide meydana gelen gelişmelere ilişkin teknik ve
idari ihtiyaçları karşılamaya yöneliktir.
Tasarının katılmadığımız ve eleştirdiğimiz hususları maddeler itibariyle aşağıda sunulmuştur:
1-) Tasarının 1 'inci maddesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 25'inci maddesinin birinci
fıkrasının (1) numaralı bendine " İşe başlatmama tazminatı dahil" ibaresi eklenerek işe başlatmama
tazminatları da gelir vergisinden istisna edilmiştir. Aynı konu ile ilgili olarak ayrıca tasarının 4'üncü
maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu'na eklenen Geçici Madde 77 ile bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önceki dönemlerle ilgili olarak 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 21'inci maddesi uyarınca işverence
işçiye ödenen işe başlatmama tazminatlarının damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi
tutulmayacağı, anılan dönemlere ilişkin işe başlatmama tazminatı gelir vergisi kesintisine tabi tutulan
mükelleflerin ilgili vergi dairesine başvurmaları, dava açmamaları ve açılmış davalardan
vazgeçmeleri şartıyla tahsil edilen gelir vergisinin iade edileceği öngörülmektedir.
4857 Sayılı İş Kanunu'nun geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçlarını düzenleyen 21'inci
maddesinde; işverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı
mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde,
işverenin işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorunda olduğu, işverenin işçiyi başvurusu üzerine bir ay
içinde işe başlatmaması halinde işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat
ödemekle yükümlü olduğu öngörülmektedir.
İşe başlatılmayan işçilere ödenen tazminatın niteliği ve vergi mevzuatı karşısındaki durumu
zaman zaman tereddütlere ve çelişkili uygulamalara konu olmaktadır. İş akdinin feshinin haksız
olduğuna hükmedilen işçinin müracaatı üzerine işe başlatılması halinde, hizmetinin haksız
alıkonulması dolayısıyla ödenen dört aylık ücretin, hizmet akdinin sürdürülmesinin sonucu olduğu
ve bu nedenle ücret niteliği taşıdığı açıktır. Buna karşılık iş akdinin feshinin haksız olduğuna
hükmedilen işçinin işe başlatılmaması nedeniyle ve mahkeme kararına dayanarak aldığı tazminat,
hizmet akdinin bir uzantısı olmayıp, akdin sona erdirilmiş olunmasının bir sonucudur. Bir anlamda,
akdin haksız biçimde feshi nedeniyle ödenen tazminat niteliğindedir. Bu tazminatın altında, devam
eden bir hizmet akdi değil, sona ermiş ve taraflardan biri tarafından itibar olunmayan bir hizmet akdi
vardır.
? 25 ?
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 385)
İşe başlatmama tazminatı; maddi ve manevi zarara karşılık ödenen bir bedel ve zarar ödencesi
olup, hukuka aykırı olarak başkalarına verilen zararların ödetilmesi biçiminde bir müeyyidedir. İşe
başlatmama tazminatı bahsettiğimiz bu müeyyide ve hatta ceza niteliğinde olması nedeniyle ücret
sayılan ödemelerin taşıması gereken özelliği taşımadığı gibi Gelir Vergisi Kanunu'nun altıncı
bölümünde düzenlenen" müteferrik istisnalar" ve münhasıran 25'inci maddenin taşıdığı ortak özelliğin
amacına da aykırıdır.
"İşe başlatmama tazminatı" işverence verilen bir nevi parasal ceza mahiyetindedir. Kanuni bir
edimini (işe başlatma zorunluluğunu) yerine getirmeyen işverene verdiği maddi ve manevi zarara
karşılık bir bedel ödeme yükümlülüğü getirilmiştir. Bu yasal zorunluluğu yerine getirmeyen işverene
bir yandan verdiği zarar karşılığında parasal ceza niteliğinde tazminat ödeme yükümlülüğü
getirilirken, diğer yandan bu ödemeye vergi istisnası getirilmesi doğru değildir. İş Kanununun
cezalandırdığını Gelir Vergisi Kanunu'nun adeta ödüllendirmesi bir çelişkidir ve doğru değildir.
İşsizliğin büyük bir felaket gibi ülkemizi sarstığı bir ortamda bu düzenleme işe başlatmamayı gelir
vergisi istisnalarıyla teşvik etmektedir.


KARŞI OY YAZISI
ÇERÇEVE MADDE 1-
Gelir Vergisi Kanunu' nun, Çerçeve 1 inci maddenin (a) bendi ile değişik 25 inci maddesinin
1 numaralı bendinde yapılan değişiklikle "ve işsizlik sebepleriyle verilen tazminat" ibaresi "ve işsizlik
sebepleriyle (işe başlatmama tazminatı dâhil) verilen tazminat" şeklinde değiştirilmektedir.
Gelir Vergisi Kanunu' nun 25 inci maddesinin 1 numaralı bendindeki "ve işsizlik sebepleriyle
verilen tazminat" şeklindeki mevcut hüküm, her ne suretle olursa olsun hizmet akdinin feshinde
ödenmesi gereken tazminatların gelir vergisinden müstesna tutulmasını öngörmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu' nun 18,19,20 ve 21 inci maddelerinde yapılan daha sonra değişiklikle
yasaya iş güvencesi ile ilgili hükümler (feshin geçerli sebebe dayandırılması) dâhil edilmiştir. Bu
hükümlerle, yasada belirtilen koşulların varlığı halinde, hizmet akdi işveren tarafından sonlandırılan
işçiye, fesih işleminin bir gerekçeye dayanmadığını ileri sürerek yargıdan "işe iade kararı" alma
hakkı; işverene de, yargı kararına rağmen, belli tutarda kötü niyet tazminatı ödemek suretiyle işçiyi
işe başlatmama hakkı tanınmıştır. İşveren bu hakka dayanarak, başlangıçta almış olduğu iş akdini
feshetme kararını kötü niyet tazminatı ödeyerek geri almamış olmaktadır. Yani, iş güvencesi
hükümlerine göre işçi işsiz kalmış olmakta ve buna dayalı olarak kötü niyet tazminatı almaktadır. Bu
nedenle, mevcut yasal düzenlemenin, tasarı ile eklenmek istenen kötü niyet tazminatını da kapsadığı
düşüncesindeyiz.
Nitekim idarenin bu görüşe aykırı olarak tesis ettiği işlemler yargı tarafından iptal edilmiştir.
Yapılması gereken, idarenin uygulamaya yargı kararları çerçevesinde idari bir tasarrufla yön
vermesidir. Aksi takdirde, gelir vergisinden müstesna tutulma konusunda yasal bir engel yokken,
daha açık olsun diye, bu maddede yapıldığı gibi sayma yöntemine geçersek, ileride benzer tazminatlar
konusunda her seferinde yasa değişikliği yapmak zorunda kalabiliriz.
Bu nedenle, çerçeve 1 inci maddenin tasarı metninden çıkarılması uygun olacaktır.
 
Üst