Sn.soral,
yorumum seçilen başlıkla ilgiliydi, 1 yılı dolduranların çıkartılması gibi bir uygulamanın yapıldığı bir işyerinde, 1yılın dolmasına az bir zaman kalıp, kendininde aynı şekilde çıkarılacağını düşünen çalışanın , 1 yıl boyunca daha yüksek ücret alıp primlerinin asgari ücret üzerinden ödenmesine sessiz kalması da o yapılan haksız/yanlış uygulamaya ortak olması demek değilmidir? Başka sorun yokken ortada işverenin sorumsuzluğu yok, sorun çıktığında işveren sorumsuz! Göz yuman ??
Şikayet şekli işverenin sorumsuzluğu şeklinde dile getirilmemeli, sadece o şekilde düşünülmemeli. Kabul edilen düşünce o şekilde olunca, bir sonraki işyerinde de aynı uygulamaya sessiz kalınacak, aynı düzen sürekli devam edecektir. Forumlarda verilen yanıtlar her ne kadar soru sahibi kişiye hitaben olsa da, genele paylaşılan bilgiler, düşüncelerdir, herkesedir. Bilgilendikçe, bilinçlendikçe yaptığımız yada bize karşı yapılan yanlışların düzelmesini sağlayabiliriz. Bunu sağlayabilmek için de karşı tarafın yanlışını görmek yanında kendi yanlışlarımızı da görmek zorundayız, yoksa yapamayız, aynı düzen içinde aynı sorunları sürekli yaşar, düzelmesi için bir çaba harcamamış , sadece oturduğumuz yerden şikayet eden kişiler oluruz, yanlış mı düşünüyorum?
Şikayet etmek , müfettişlere gereken doğruları söylemek , o işyerinden ayrılmayı gerektirmiyor, baktığınızda iş kanununda veya ilgili yaptırım maddelerinde, uygulamalarda da bu şekilde düzenlemeler mevcut, ama kullanmıyoruz, kullanamıyoruz. Şikayet ettiği için işten çıkarılanın işe iade davası açma hakkı var, o sebeple açacağı davayı da kazanma ihtimali %99 dur.
Şikayet ettiği için işten çıkarılmayıp, çalıştığı sürece eziyet edilenin , mobbing sebebiyle işten ayrılıp, tazminatlarını alabilme şansı var, kaçımız yapıyoruz? Çok az kişi. Demek istediğim haklarımızı aramak , korumak için hiç bir çaba harcamadan sadece mevcut haksızlıklara sessiz kalarak devam etmemiz durumunda , sadece o düzen içinde eziliriz. Bu her konuda , her yerde geçerli olan durumdur. Anı yaşıyor, anı kurtarmak için çabalıyoruz.
Hakkın yeniyorsa, yenirken arayacaksın, yoksa sonradan bulamazsın. Bulduğunda işine yaramaz.
Bu şekilde, yüksek ücret alıp primlerinin asgari ücret üzerinden ödenmesine sessiz kalan çalışan için bir yaptırım yok, tek istenen gerçek ücretinin daha yüksek olduğunu, işverenin primleri düşük ödeyerek hakkının yendiğini, ISPATLAMASI yeterli. Ispatlayamıyorsa da , benim ücretim daha yüksek , ama primlerim düşük ödeniyor, sorun ilgili meslek kuruluşlarına emsal çalışanın ücretlerini dediğinizde, sizin adınıza ne kadar olması gerekiri de sorgulayıp, ona göre bir ücret belirlenip, eksik ödenen primler tahsil ediliyor.
Belgeleler demedim, deliller dedim dikkat ederseniz,
bu deliller bazen yazılı belgeler ( makbul olanı budur, sorguya yer bırakmaz), bazen birlikte çalışılmakta olan kişilerin, bazen daha önce o işyerind ebirlikte çalışılmış ama artık orada çalışmayan kişilerin şahitliği, hatta bazen mobese kamera kayıtları bile olabiliyor. Hanginin geçerli kabul edilebileceğine karar verebilecek ise tek bir kişi var; o değerlendirmeyi yapıp, kesin kararı verecek olan hakim.