İşverenin Sorumsuzluğu Ve İşçinin Hakları Hakkında

Üyelik
15 Kas 2014
Mesajlar
45
Konum
İstanbul
Merhaba, çalıştığım işyeri sigorta girişlerini geç gösteriyor. İşine gelmediği adamı şirkete çağırıp ısrarla istifaya zorluyorlar. İşine gelmeyenden kastım 1 yılını doldurmaya yakın çalışanlar. Ayrıca telefondan mesaiye çağırdığı bir işçi gelmek istemezse hemen o an çıkışının yapıldığını ve kovulduğunu söylüyor. İşveren sigortaları asgari ücretten yatırıp maaşın belli bir kısmınıda elden veriyor. Yakın zamanda benide çıkartacaklarını düşünüyorum bu durumda hazırlıklı olmak için birkaç sorum var.

* İşveren istifaya zorlarsa ne yapmalıyım ?

* İşveren işe giriş bildirgemi en geç kaç gün içinde sgk'ya bildirmelidir ?

* İşe başladığım tarihte işe geldiğimi gösteren tarafımdan imzalı ve şirket kaşeli defterin fotoğrafını çekersem ileride yaşayacağım hukuki bir durumda kanıt olarak sayılır mı ?

* İşveren mesaiye gelmediğimizi sebep göstererek bizi işten çıkartabilir mi ?
 
Aslında bu tür konu başlıklarının '' işverenin sorumsuzluğu ve o şartlarda çalışmaya devam ederek o sorumsuzluğa ortak olan çalışanın hakları'' şeklinde olması gerek.
En baştan primlerin asgari ücret üzerinden ödendiğini bilmenize rağmen çalışmaya devam ederek o sorumsuzluğa ortak olmuş durumdasınız, tek taraflı yontmanın da gereği yok ( 25 yıllık işçiyim-işveren değil , bilginize)

İşe giriş bildirgenizin işe başlamanızdan 1 gün önce verilmesi gerekir.
Gerçek ücretinizin daha yüksek olduğunu ıspatlayabilirseniz, açacağınız bir davayla veya çalışmaya devam ederken ,şikayetiniz sonrası gelecek müfettişlerle çekinmeden görüşerek, doğruyu anlatarak , primlerinizin ödenmesini sağlama şansınız var.
Bahsettiğiniz delilleri toplayabilirsiniz, kabul edilip edilmeyeceğine hakim karar verecektir.
İstifaya zorlansanız da , etmeyin.
 
EK;
* İşveren mesaiye gelmediğimizi sebep göstererek bizi işten çıkartabilir mi ?

Bu durumu 2 açıdan değerlendirmek isterim.
1.işcinin devamsızlığı yönünden;her devamsızlık işverene haklı fesih imkanı vermez(araştırılmalıdır)
2.işcinin fazla çalışmaya çağrılması yönünden;işcinin çağrılıp gelmemesi durumu "işcinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi"konusunu gündeme getirir ki,bu durumunda araştırılması gerekir ve hatırlatılmasına rağmen işcinin bu davranışını ısrarla tekrar etmiş olması gerekir.
Sonuç itibariyle, "a" ve "b" şıklarında belirtilen hususların, ilk ve bir kez gündeme gelmiş olmasına bağlı olarak işveren fesih/çıkış yapamaz
 
EK;


Bu durumu 2 açıdan değerlendirmek isterim.
1.işcinin devamsızlığı yönünden;her devamsızlık işverene haklı fesih imkanı vermez(araştırılmalıdır)
2.işcinin fazla çalışmaya çağrılması yönünden;işcinin çağrılıp gelmemesi durumu "işcinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi"konusunu gündeme getirir ki,bu durumunda araştırılması gerekir ve hatırlatılmasına rağmen işcinin bu davranışını ısrarla tekrar etmiş olması gerekir.
Sonuç itibariyle, "a" ve "b" şıklarında belirtilen hususların, ilk ve bir kez gündeme gelmiş olmasına bağlı olarak işveren fesih/çıkış yapamaz


Aslında bu tür konu başlıklarının '' işverenin sorumsuzluğu ve o şartlarda çalışmaya devam ederek o sorumsuzluğa ortak olan çalışanın hakları'' şeklinde olması gerek.
En baştan primlerin asgari ücret üzerinden ödendiğini bilmenize rağmen çalışmaya devam ederek o sorumsuzluğa ortak olmuş durumdasınız, tek taraflı yontmanın da gereği yok ( 25 yıllık işçiyim-işveren değil , bilginize)

İşe giriş bildirgenizin işe başlamanızdan 1 gün önce verilmesi gerekir.
Gerçek ücretinizin daha yüksek olduğunu ıspatlayabilirseniz, açacağınız bir davayla veya çalışmaya devam ederken ,şikayetiniz sonrası gelecek müfettişlerle çekinmeden görüşerek, doğruyu anlatarak , primlerinizin ödenmesini sağlama şansınız var.
Bahsettiğiniz delilleri toplayabilirsiniz, kabul edilip edilmeyeceğine hakim karar verecektir.
İstifaya zorlansanız da , etmeyin.

Teşekkürler bilgilendirdiğiniz için.
 
Sayın Arkadaşlar,

Küçük bir hatırlatma; İşçinin fazla mesaiye çağrılabilmesi ve bunun fesih sebebi olarak kullanılabilmesi için iş sözleşmesinde işçinin rızasının bulunması gerekiyor. Bu "olur" her yıl tekrar işçiye tekrar sorulup oluru tekrarlatılır. Aksi takdirde fesih sebebi olamaz.
 
Sayın Arkadaşlar,

Küçük bir hatırlatma; İşçinin fazla mesaiye çağrılabilmesi ve bunun fesih sebebi olarak kullanılabilmesi için iş sözleşmesinde işçinin rızasının bulunması gerekiyor. Bu "olur" her yıl tekrar işçiye tekrar sorulup oluru tekrarlatılır. Aksi takdirde fesih sebebi olamaz.

Sözleşmeyi imzalarken gördüğüm bir kağıtta mesaii ile ilgilide bir yazı vardı. Daha önce çalıştığım bir işyerindede imzalamıştım bu kağıdı. Yani benim haklı fesih sebebim yok. Zaten işten çıkma gibi bir niyetimde yok fakat şirket mesaiye gelmeyen işçiyi çıkardığı için ben nedenini öğrenmek istedim.

Birde biz günde 12 saat çalışıyoruz haftada toplam 60 saat ediyor. Sabah 10 / akşam 10. Mola yok ve yemeğide mesai yaparken yiyoruz. İşveren bize elden ücret veriyor bu mesaii ücretimiz midir ? Bunun karşılığında herhangi bir imza yada birşey alınmıyor işçiden.
 
"biz günde 12 saat haftada toplam 60 saat"demenizden, (12x5=60)haftada 5 gün çalışıyor olduğunuzu anlıyorum,buna göre normalde;
-günlük iş süresi................................12 saat
-günlük ara dinlenme süresi--------------1.5 saat
-günlük(fiili)çalışma süresi..................10.5 saat
-günlük fazla çalışma süresi.................10.5-9=1.5 saat
-haftalık f.çalışma süresi.....................1.5x5=7.5 saat
-aylık f.çalışma süresi.........................7.5xortalama 4 hafta dersek=30 saat
NOT;
İş sözleşmelerinde özel işci lehine hükümler yok ise normalde;
a-işyerinde haftalık çalışma süresi 45 saatin altında belirlenmişse, 45 saate kadar olan çalışmalar, fazla sürelerle çalışma olup,ücreti her bir saat çalışma için, saat ücretinin %25 yükseltilmesi suretiyle,45 saatin üzeri ve işyerinde haftalık çalışma süresi 45 saat ise aşan süreler, fazla çalışma olup,her bir saat ücreti % 50 yükseltilerek ödenir
b-ara dinlenme süreleri 1.5 saat den daha az ise bu defa hesabı buna göre yapmak gerekir
c-elden verilen ücretleri işveren muhtemelen bu yaptığınız fazla çalışmalar karşılığı veriyor olmalı!..bu şekil ödeme yanlış,ileride işverene sorun yaşatabilir!...
d-"herhangi bir imza" alınmıyor demenizden,bordrolara veya ücret pusulalarına imza atmıyor olduğunuz anlaşılıyor,imza alınmamış olması da yanlış,bu durum ilerisi açısından işveren aleyhine,diğer ifadeyle işci lehine olabilir....
e-ayrıca ücret ile ilgili olarak sözleşmede fazla çalışma süre ve ücretinin de aylık çalışma süresi ve ücretine dahil olduğuna dair bir düzenleme var ise yıl da 270 saat e kadar yapmış olduğunuz fazla çalışmaların ücretini talep edemez,etseniz de alamazsınız,270 saat üzerinde f.çalışma olur ise ancak bu(270 saatin üzeri) kısmını alabilirsiniz.
 
En baştan primlerin asgari ücret üzerinden ödendiğini bilmenize rağmen çalışmaya devam ederek o sorumsuzluğa ortak olmuş durumdasınız, tek taraflı yontmanın da gereği yok

şikayetiniz sonrası gelecek müfettişlerle çekinmeden görüşerek, doğruyu anlatarak , primlerinizin ödenmesini sağlama şansınız var.
Bahsettiğiniz delilleri toplayabilirsiniz, kabul edilip edilmeyeceğine hakim karar verecektir.

3 konu var burada
sorumsuzluğa ortak olmanın ne gibi yaptırımları var. fikir olarak mı söylediniz
şikayet etmek ve müfettişlere gerekli karşılığı vermek artı o işyerinden bir şekilde ayrılmayı gerektirir.
sorumsuzluğa ortak olan çalışan dediniz ya işte bazen şahit bulamayabilirsiniz. arkadaşın dediği gibi bazı belgeler elde etmek gerekir. kabul edilip edilmeyeceği demeniz iyi olmadı. kabul edilecek şeyleri biraz bilmek gerekiyor galiba.
 
Sn.soral,
yorumum seçilen başlıkla ilgiliydi, 1 yılı dolduranların çıkartılması gibi bir uygulamanın yapıldığı bir işyerinde, 1yılın dolmasına az bir zaman kalıp, kendininde aynı şekilde çıkarılacağını düşünen çalışanın , 1 yıl boyunca daha yüksek ücret alıp primlerinin asgari ücret üzerinden ödenmesine sessiz kalması da o yapılan haksız/yanlış uygulamaya ortak olması demek değilmidir? Başka sorun yokken ortada işverenin sorumsuzluğu yok, sorun çıktığında işveren sorumsuz! Göz yuman ??
Şikayet şekli işverenin sorumsuzluğu şeklinde dile getirilmemeli, sadece o şekilde düşünülmemeli. Kabul edilen düşünce o şekilde olunca, bir sonraki işyerinde de aynı uygulamaya sessiz kalınacak, aynı düzen sürekli devam edecektir. Forumlarda verilen yanıtlar her ne kadar soru sahibi kişiye hitaben olsa da, genele paylaşılan bilgiler, düşüncelerdir, herkesedir. Bilgilendikçe, bilinçlendikçe yaptığımız yada bize karşı yapılan yanlışların düzelmesini sağlayabiliriz. Bunu sağlayabilmek için de karşı tarafın yanlışını görmek yanında kendi yanlışlarımızı da görmek zorundayız, yoksa yapamayız, aynı düzen içinde aynı sorunları sürekli yaşar, düzelmesi için bir çaba harcamamış , sadece oturduğumuz yerden şikayet eden kişiler oluruz, yanlış mı düşünüyorum?

Şikayet etmek , müfettişlere gereken doğruları söylemek , o işyerinden ayrılmayı gerektirmiyor, baktığınızda iş kanununda veya ilgili yaptırım maddelerinde, uygulamalarda da bu şekilde düzenlemeler mevcut, ama kullanmıyoruz, kullanamıyoruz. Şikayet ettiği için işten çıkarılanın işe iade davası açma hakkı var, o sebeple açacağı davayı da kazanma ihtimali %99 dur.
Şikayet ettiği için işten çıkarılmayıp, çalıştığı sürece eziyet edilenin , mobbing sebebiyle işten ayrılıp, tazminatlarını alabilme şansı var, kaçımız yapıyoruz? Çok az kişi. Demek istediğim haklarımızı aramak , korumak için hiç bir çaba harcamadan sadece mevcut haksızlıklara sessiz kalarak devam etmemiz durumunda , sadece o düzen içinde eziliriz. Bu her konuda , her yerde geçerli olan durumdur. Anı yaşıyor, anı kurtarmak için çabalıyoruz.
Hakkın yeniyorsa, yenirken arayacaksın, yoksa sonradan bulamazsın. Bulduğunda işine yaramaz.

Bu şekilde, yüksek ücret alıp primlerinin asgari ücret üzerinden ödenmesine sessiz kalan çalışan için bir yaptırım yok, tek istenen gerçek ücretinin daha yüksek olduğunu, işverenin primleri düşük ödeyerek hakkının yendiğini, ISPATLAMASI yeterli. Ispatlayamıyorsa da , benim ücretim daha yüksek , ama primlerim düşük ödeniyor, sorun ilgili meslek kuruluşlarına emsal çalışanın ücretlerini dediğinizde, sizin adınıza ne kadar olması gerekiri de sorgulayıp, ona göre bir ücret belirlenip, eksik ödenen primler tahsil ediliyor.

Belgeleler demedim, deliller dedim dikkat ederseniz,
bu deliller bazen yazılı belgeler ( makbul olanı budur, sorguya yer bırakmaz), bazen birlikte çalışılmakta olan kişilerin, bazen daha önce o işyerind ebirlikte çalışılmış ama artık orada çalışmayan kişilerin şahitliği, hatta bazen mobese kamera kayıtları bile olabiliyor. Hanginin geçerli kabul edilebileceğine karar verebilecek ise tek bir kişi var; o değerlendirmeyi yapıp, kesin kararı verecek olan hakim.
 
Sn.soral,
yorumum seçilen başlıkla ilgiliydi, 1 yılı dolduranların çıkartılması gibi bir uygulamanın yapıldığı bir işyerinde, 1yılın dolmasına az bir zaman kalıp, kendininde aynı şekilde çıkarılacağını düşünen çalışanın , 1 yıl boyunca daha yüksek ücret alıp primlerinin asgari ücret üzerinden ödenmesine sessiz kalması da o yapılan haksız/yanlış uygulamaya ortak olması demek değilmidir? Başka sorun yokken ortada işverenin sorumsuzluğu yok, sorun çıktığında işveren sorumsuz! Göz yuman ??
Şikayet şekli işverenin sorumsuzluğu şeklinde dile getirilmemeli, sadece o şekilde düşünülmemeli. Kabul edilen düşünce o şekilde olunca, bir sonraki işyerinde de aynı uygulamaya sessiz kalınacak, aynı düzen sürekli devam edecektir. Forumlarda verilen yanıtlar her ne kadar soru sahibi kişiye hitaben olsa da, genele paylaşılan bilgiler, düşüncelerdir, herkesedir. Bilgilendikçe, bilinçlendikçe yaptığımız yada bize karşı yapılan yanlışların düzelmesini sağlayabiliriz. Bunu sağlayabilmek için de karşı tarafın yanlışını görmek yanında kendi yanlışlarımızı da görmek zorundayız, yoksa yapamayız, aynı düzen içinde aynı sorunları sürekli yaşar, düzelmesi için bir çaba harcamamış , sadece oturduğumuz yerden şikayet eden kişiler oluruz, yanlış mı düşünüyorum?

Şikayet etmek , müfettişlere gereken doğruları söylemek , o işyerinden ayrılmayı gerektirmiyor, baktığınızda iş kanununda veya ilgili yaptırım maddelerinde, uygulamalarda da bu şekilde düzenlemeler mevcut, ama kullanmıyoruz, kullanamıyoruz. Şikayet ettiği için işten çıkarılanın işe iade davası açma hakkı var, o sebeple açacağı davayı da kazanma ihtimali %99 dur.
Şikayet ettiği için işten çıkarılmayıp, çalıştığı sürece eziyet edilenin , mobbing sebebiyle işten ayrılıp, tazminatlarını alabilme şansı var, kaçımız yapıyoruz? Çok az kişi. Demek istediğim haklarımızı aramak , korumak için hiç bir çaba harcamadan sadece mevcut haksızlıklara sessiz kalarak devam etmemiz durumunda , sadece o düzen içinde eziliriz. Bu her konuda , her yerde geçerli olan durumdur. Anı yaşıyor, anı kurtarmak için çabalıyoruz.
Hakkın yeniyorsa, yenirken arayacaksın, yoksa sonradan bulamazsın. Bulduğunda işine yaramaz.

Bu şekilde, yüksek ücret alıp primlerinin asgari ücret üzerinden ödenmesine sessiz kalan çalışan için bir yaptırım yok, tek istenen gerçek ücretinin daha yüksek olduğunu, işverenin primleri düşük ödeyerek hakkının yendiğini, ISPATLAMASI yeterli. Ispatlayamıyorsa da , benim ücretim daha yüksek , ama primlerim düşük ödeniyor, sorun ilgili meslek kuruluşlarına emsal çalışanın ücretlerini dediğinizde, sizin adınıza ne kadar olması gerekiri de sorgulayıp, ona göre bir ücret belirlenip, eksik ödenen primler tahsil ediliyor.

Belgeleler demedim, deliller dedim dikkat ederseniz,
bu deliller bazen yazılı belgeler ( makbul olanı budur, sorguya yer bırakmaz), bazen birlikte çalışılmakta olan kişilerin, bazen daha önce o işyerind ebirlikte çalışılmış ama artık orada çalışmayan kişilerin şahitliği, hatta bazen mobese kamera kayıtları bile olabiliyor. Hanginin geçerli kabul edilebileceğine karar verebilecek ise tek bir kişi var; o değerlendirmeyi yapıp, kesin kararı verecek olan hakim.

Keremcem bey benim şuan hakkımı aramam hakkımı daha sonrada aramayacağım anlamına gelmiyor. Şuan aramıyorum çünkü işten çıkartacaklarına adım gibi eminim. Ama beni çıkardıklarında beklemem için hiçbir neden kalmıyor. Beni işten çıkartana kadar ben delillerimi topluyorum. Çıkarttıkları an da gereğini yapacağım. Ben herhangi bir sorumsuzluğa da ortak olduğumu düşünmüyorum yasayı çiğneyen şirket.
 
Üst