Limited Şirketi Önceki Dönem Borçları

Üyelik
15 Ara 2014
Mesajlar
1
Konum
izmir
Herkese selamlar.
2006 yılında şirkete ortak ve müdür oldum
2008 yılının 7. ayında hisselerimi devredip ayrıldım.

6552 sayılı kanundan faydalanmak için sadece kendi dönemimi ödemek için dilekçemle başvurdum fakat vergi dairesi beni 2006 yılından önceki borçlardan da sorumlu tuttu.

06.06.2008 yılında 6183 sayılı kanunun mükerrer 35. maddesine eklenen fıkralardan dolayı sorumlu olduğum söyleniyor. Ben şirketi devraldığımda bu maddeler yoktu ben devrederken düzenlemeler yapıldı beni bu durumda nasıl sorumlu tutabilirler? Bu hukuk kurallarına uygun mudur? Kaldı ki Anayasa Mahkemesinin 2009/39 esas sayılı hükmünde kendinden önceki dönemlerden şirket ortakları sorumlu değildir kararı çıkmıştır.

Gelir İdaresi Başkanlığının verdiği cevap ise 25.07.2008 yılında şirketi devrettiğim için yani fıkralar eklendiği için sorumlu oluyormuşum. Ben devralmadım devrettim nasıl sorumlu tutuyorlar lütfen yardımcı olabilir misiniz? Hayatım boyunca ödeyemeyeceğim bir borç var kendimden önceki dönemden kalan. Nereye başvuruda bulunmam gerek iptal davası mı açmalıyım? İlgilenen herkese çok teşekkür ederim
 
Sayın zafer35

Bilindiği üzere şirket tüzel kişiliğinden tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan bir amme borcu söz konusu olduğunda, ilk önce ortakların veya yöneticilerin bu borç dolayısıyla sorumlu olup olmadıkları tartışılır.Belirtilen bu sorumluluğun sınırları 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun (A.A.T.U.H.K) 35 ve mükerrer 35 olmak üzere iki maddesinde çizilmiş bulunmaktadır.Limited ve Anonim Şirketlerde sorumluluğu düzenleyen bu iki maddenin nasıl uygulanacağı şirketlerin Türk Ticaret Kanunundaki temsil ve yönetime ilişkin hükümleri de göz önüne alınarak ayrıntılı olarak Tahsilat Genel Tebliğleri ile açıklanmaktadır.Ticaret Kanunundaki değişim doğrultusunda Maliye Bakanlığı Limited ve Anonim şirket amme borçlarında sorumluluğu düzenleyen tahsilat tebliğinde bir takım değişikliklere gitmiş bulunmaktadır.Bu yazımızda son olarak 11.09.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan A Seri: 5 Sıra No.lu Tahsilat Genel Tebliği ile açıklanan Limited ve Anonim Şirketlerde amme alacaklarında sorumluluk ve yasal takip konularında nelerin değiştiğini açıklamaya çalışacağız.
1-
Limited Şirketlerin Amme Borçlarında Sorumluluk:

a)
Ortak Sıfatıyla Sorumluluk;


6183 Sayılı Kanunun 35. Maddesinde;
“Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.”hükümleri yer almaktadır.
Görüldüğü üzere limitet şirketlerde ortaklar açısından genel kural sermaye hisseleri oranında sorumluluktur.
Diğer bir ifade ile sorumluluğun sınırı konulan sermaye payı ile sınırlandırılmamış bulunmaktadır.
Yasanın bu hükmünün uygulanmasında her hangi bir sorun yaşanmamakla birlikte, ortaklık payının devri durumunda sorumluluğun, ortaklık payını devreden ve devralan açısından ne zaman başlayıp biteceğini açıklayan ikinci fıkrası zaman zaman idare ile şirket ortaklarını karşı karşıya getirmektedir.

Bir pay devri söz konusu olduğunda bu devrin hangi işlem üzerine ve hangi tarih itibariyle hüküm kazanacağının bilinmesi önem arz etmektedir.
6102 Sayılı Ticaret Kanunun 595. maddesinde Limitet Şirketlerde ortaklık payının devrinin nasıl olacağı açıklanmış bulunmaktadır. Madde hükmüne göre;
  • ortaklık payının/esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılması,
  • tarafların imzalarının noterce onaylanması,
  • şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için ortaklar genel kurulunun onayının şart olduğu ve devrin bu onayla geçerli olacağı, başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde devre onay vermiş sayılacağı,
hükme bağlanmıştır.
TTK’ da ki bu düzenlemeler ışığında 5 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde; tescil ve ilan yoluna gidilmeyen ortaklık payı devirlerinde, ortaklık payının devredildiği tarih olarak noter tasdikli devir sözleşmesi tarihinin esas alınacağı, diğer taraftan, ortaklık payının noter tasdikli devir sözleşmesi ile devredilmesine rağmen devrin genel kurul tarafından reddedilmesi halinde, ortaklık payının devredilmemiş sayılacağı ve ortağın ortaklık sıfatının devam ettiğinin kabul edileceği açıklanmıştır.

Bu itibarla bir ortaklık payı devri söz konusu olduğunda 35. madde uyarınca yasal takibe maruz kalacak ortağın tespitinde, şirketin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen ana sözleşmesine, bu ana sözleşmede yapılan değişikliklere, pay devrinin tescil ve ilan edilmemiş olduğu hallerde ise 6102 sayılı Kanunun 594 üncü maddesine göre tutulan pay defterinde ya da devrin genel kurul tarafından onaylanmış veya onaylanmış sayılması halinde, noter tasdikli devir sözleşmesinde yer alan tarihlere bakılacaktır.

SONUÇ :Dolayısıyla bir Limitet Şirketteki ortaklık payını, devir suretiyle sonlandırmak isteyen ortağın, daha sonradan doğan amme borçlarından sorumlu olmadığını iddia edebilmesi için pay devrini TTK’nın 595. maddesinde belirtilen ve yukarıda açıkladığımız şekil şartlarına uygun yapması gerekmektedir.


b)
Limitet Şirketler de Yönetici ve Temsilci Sıfatıyla Sorumluluk;


Ortaklar açısından sermaye hissesi nispetinde olan sorumluluk 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. Maddesi uyarınca yönetici ve temsilciler açısından şirket borcunun tamamını kapsayacak şekilde müşterek müteselsil sorumluluk esasına göre belirlenmiştir.

6102 Sayılı TTK nın Limitet Şirketler de yönetim ve temsili açıklayan 623. Maddesinde;

  • Şirket yönetimi ve temsilinin şirket sözleşmesi ile düzenleneceği,
  • Şirket sözleşmesi ile, yönetimi ve temsilin, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebileceği, üçüncü kişilere yönetim hakkının devrinde de en azından bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerektiği,
  • Şirketin müdürlerinden biri bir tüzel kişi olduğu takdirde, tüzel kişiliğin bu görevi tüzel kişi adına yerine getirecek bir gerçek kişiyi belirleyeceği,
  • Müdürlerin, kanunla veya şirket sözleşmesi ile genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu kararları yürütmeye yetkili olduğu,
düzenlemeleri yer almaktadır.
6102 sayılı Kanuna göre, limitet şirketin kanuni temsilcisi, şirket sözleşmesi ile tayin edilmiş müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortak veya tüm ortaklar ya da üçüncü kişiler olabilecektir. Ancak üçüncü kişilere şirketin yönetim ve temsilinin verilebilmesi için ortaklardan en az birinin şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekmektedir.

Hatırlanacağı üzere 6762 Sayılı TTK nın 541. Maddesi uyarınca; Şirket mukavelesi veya umumi heyet kararıyla şirketin idare ve temsili, ortak olmayan kimselere de bırakılabilmekte idi ve bu konuda ortaklardan en az birinin şirketin yönetim ve temsil yetkisinin korunması gibi bir ön koşul bulunmamakta idi.

Bu anlamda 6102 sayılı TTK nın 623 maddesi ile getirilen bu kısıtlamanın, 6183 sayılı kanunun 35. Maddesi uyarınca yapılacak takiplerde göz önüne alınması gereği doğmuştur.


SONUÇ :Buna göre, limitet şirketlerin müdür, dolayısıyla yönetici-temsilci sıfatı taşımayan ortakları hakkında 6183 sayılı Kanun uyarınca yapılacak takip; 35 inci madde hükümlerine göre sermaye hisseleri oranında, 6102 sayılı Kanun hükümlerine göre tespit edilen kanuni temsilcileri hakkındaki takip ise 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesine göre amme alacağının tamamından, müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına göre olacaktır. Bu anlamda yeni tahsilat tebliği bir yenilik getirmezken sadece ortak olmayan kişiler arasından seçilecek müdürler için yeni kuralın göz önünde bulundurulması gerekecektir.


kaynak : Çınar Bağlan
 
Üst