Maliyeciler

İnsanın büyüdükçemi artıyor dertleri? Yoksa insan büyüdükçemi anlıyor gerçekleri...?
Özdemir ASAF
 
Beynin en tehlikeli yanı ters çaba kuralına göre çalıştığı anlardır.Başınıza gelmesinden en çok korktuğunuzu şeye odaklanırsanız korktuğunuzu başınıza getirir.Buna ters çaba kuralı denir.

Beyin odaklanılan hedef olumsuz olsa bile , bunu gerçekleştirmek için çalışır.....
 
a.İnsanın büyüdükçemi artıyor dertleri?
b.Yoksa insan büyüdükçemi anlıyor gerçekleri...?

Özdemir ASAF

Güzel

a.tabiki insan büyüdükce,sorumluluk ve ilgi alanları itibariyle artıyor......
b."a"paralelinde öğrendikce,dahası yaşadıkca anlıyor gerçekleri......
diyebiliriz.
 
ZAMAN...

Çok zaman önceydi...

O kadar zaman önceydi ki, zaman diye bir şey yoktu.
İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı.
Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı.
Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan.
Bir parçasına dün dedi, diğer parçasına bugün,

öteki parçasına da yarın...
Sonra fesat karıştı zamana ve insan bugünü unuttu.
Dünü düşünüp pişman oldu, yarını düşünüp telaşlandı;

ama işin ilginç tarafı, tüm telaş ve pişmanlıkları,

güneş doğup batıncaya kadar yaşadı.
Farkında olmadan rezil etti bu gününü...
Oysa yarın, bugüne dün diyor, dünde bugün için yarın diyordu.
Bir türlü çıkamadı işin içinden... .

Bir eliyle yarına, diğer eliyle düne yapıştı.
Bu günü eline yüzüne bulaştırdı...

Mutsuz oldu insan.
Ve ne gariptir ki yarının telaşını da, dünün pişmanlığını da

hep bugün yaşadı; ama bugünü hiç yaşayamadı...

Ne yarın, ne de dün...
 
"Hayallerinizi kovmayınız,çünkü onlar gittimi siz kalırsınız,fakat yaşamıyorsunuz demektir."
Mark Twain
 
İyileştiren sevgilere ihtiyacı var insanın

Seni tüm zaaflarınla hatalarınla kabul eden

Tüm korkularınla bilen

Hesapsızca ve sorgusuz

Şartsız ve koşulsuz

Bencilce olmayan

"Benim" den önce senin olan

Onaylamasa da kabul eden bir yumuşaklıkta

Kalbinin içi kadar bir uzaklıkta

Sonuçta değil süreçte iyi gelen

İyileştiren sevgilere ihtiyacı var insanın.

Düşüncesi bile gülümseten

Omuzlarındaki tüm yüklerinden seni azad eden

Keder değil yaşama sevinci veren

Tüm yaralarını kendi bile fark etmeden saran

İyileştiren iyi gelen sevgilere ihtiyacı var insanın.

Beklentileriyle yormayan fazla soru sormayan

Yanında sen gibi sen olduğun

Tüm yanlış bildiklerini unuttuğun

Hiçbir hesap yapmadığın yapamadığın

İyi gelen iyileştiren sevgilere ihtiyacı var insanın.

Seni kalıplar içine sıkıştırmayan

Tüm kayıp taraflarını bakışlarıyla bulduran

En beceriksiz taraflarını

Sevimli bir çocuğun yaramazlığı gibi görüp Seni sevmeye daha da sarılan

İyileştiren iyi gelen sevgilere ihtiyacı var insanın.
 
BUNU MU İSTİYORSUNUZ

• Çocuğunuz;
– Varsın, bir çivi bile çakamasın…ama, dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın…ama, matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin…ama, notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın…ama, fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün…ama, sınıfın birincisi olsun.
– Varsın,kendisinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin…ama, öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “ Ya siz nasılsınız efendim…” diyemesin…ama, yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın…ama, sınavlarda “on” çeksin.
– Varsın;
– Taziye nedir,bilmesin,
– Başın sağ olsun ne demek, anlamasın,
– Geçmiş olsun kime denir,niçin denir, haberi olmasın,
– Uğurlar olsun, ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama… karneleri süper olsun.
– Evet…varsın, tek dostu olmasın…ama, iyi gelir getiren bir mesleği olsun…öyle mi…
• Bu çocuğu bu hale nasıl mı getirdiniz:
– Bandı üç ay geriye sararak, çocuğunuzla “nelerden ibaret” olan iletişiminizi dinlemek ister misiniz;
– “Oğlum, çıkar üstünü-başını…doğru derslerinin başına…
– Kızım, öğrenemedin gitti şu işi…hafta içi sokak-mokak yasak…
– Ne gezmesi…sen önce ödevlerini bitir.
– Oyun mu…gelmeyeyim yanına…
– Geçen dönemin berbat karnesini unuttuğumu sanma…
– Birazdan tek tek bakacağım ödevlerine…
– Yavrum, bıktım ama her akşam ders çalış demekten…
– Şu odanın hali ne küçük bey…
– Hayır efendim…siz de ana-baba olunca her akşam bol bol televizyon izlersiniz…
– Haftaya veli toplantısı var biliyorsun değil mi küçük hanım…
– Çocuklar…kesin şamatayı da elime sopa almayayım…
• Çocuğunuzla bilmem ama,bu tarzınızla kimseyle iletişim kuramazsınız.
• Mesela, çocuğunuz hakkında şunları hiç merak ettiniz mi:
– Elinin neye yatkın olduğunu,
– Gönlünün neler arzuladığını,
– Dilinin neye uyumlu olduğunu,
– Gözlerinin zevkini,
– Hangi oyunlardan hoşlandığını,
– Neleri “merak” ettiğini,
– Arkadaşları ile en çok hangi oyunları oynadıklarını,
– Hangi oyunlarda başarılı olduğunu,
– Futbolla ilgisini, basketle arasını, satrançla havasını…hiç merak ettiniz mi acaba.
– Bisiklet sürmeyi öğrenip öğrenmediğini,
– Resim dersiyle ilgisini,
– Müzikle arasını…hiç mi sormadınız…
• Öyleyse çocuğunuzla:
– Ayağı yere basan bir iletişim kuramazsınız.
– Her sözünüze tepkili olması,
– Lafı ağzınıza tıkaması,
– Bazen de sizi terslemesi,
– Hayallerinizin suya düşmesi…hep bundandır…canım kardeşim.

ÜSTÜN DÖKMEN
 

Benzer konular

Üst