uyumsoft

Niye Şiir Olmasın!!!

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan heerdeem
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

KARINCA

On sekiz metrelik bir karınca
Başında bir de şapka,
Var mı yok mu bilemem?
Penguenlerle, ördeklerle dolu
Arabayı çeken bir karınca
Var mı yok mu bilemem?
Fransızca konuşan bir karınca
Latince ya da Cava dili konuşan
Var mı yok mu bilemem?
Peki! Neden olmasın?


Robert DESNOS
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SENİ ÖYLESİNE DÜŞLEDİM Kİ


Seni öylesine düşledim ki yitirdin gerçekliğini.
Bu canlı bedene sahip olmanın ve benim taptığım sesin çıktığı bu
ağzı öpmenin daha zamanı değil midir?
Seni öylesine düşledim ki senin gölgeni kucaklaya kucaklaya,
göğsümün üstünde kavuşmaya alışmış olan kollarım
belki de senin belini saramayacak.
Beni günler boyu ve yıllar boyu yöneten ve kendine çeken gerçek
görüntün karşısında bir gölge gibi kalacağım kuşkusuz.
Ey duygusal dengeler.
Seni öylesine düşledim ki zaman yok artık uyanmama hiç kuşkusuz.
Ayakta uyuyorum, yaşamın ve aşkın bütün görünümlerine
sunulmuş beden ve sana, benim için bugün tek önemli şey olan
sana, senin alnına ve dudaklarına belik de hiç dokunamam, ilk
gördüğüm birinin dudaklarına ve alnına dokunduğum kadar.
Seni öylesine düşledim, görüntünle öylesine yürüdüm, konuştum,yattım ki
görüntün bile silindi gözlerimin önünden ve yine de yaşamının
güneş saati üstünde ağır ağır gezinen ve gezinecek olan gölgeden
yüz kat daha gölge ve hayaletler arasında hayalet olmaktan başka
bir şey kalmıyor bana yine de.


Robert DESNOS
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ASILI EROS

Gece, yolunu yarılamıştı. Göklerin yığını, o anda tümüyle sığacaktı
bakışıma. Seni gördüm, ilk ve tek, yıkılmış kürelerdeki tanrısal dişi.
Sonsuzluk giysini yırttım, toprağıma getirdim seni, çırılçıplak. Çürü-
müş yaprakların devingen tortusu her yanımızı sardı.

Uçuyoruz, diyor hizmetçilerin, acımasız uzayda, - kızıl
borazanımın türküsü eşliğinde.


René CHAR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

AYKIRI DAVRANMAK


Var olan evcil domuzlarınıza boyun eğin siz. Var olmayan tanrılarımın
yolundan gideceğim ben.

İnsan kalacağız biz bağışlanmazlık pahasına.


René CHAR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİÇİMSEL PAYLAŞIM

I
İmgelem yetisi, arzunun sihirli ve yıkıcı güçlerinden yararlanarak, eksik kalmış
birçok kişiyi, tümüyle doyurucu bir varlık biçiminde geri gelmelerini elde etmek
için gerçeklikten dışarı atmaktan ibarettir.


III
Şair, ayrım gözetmeden bozgunu zafere, zaferi bozguna çevirir, O, yalnızca
göğün şiir kitabı üstüne titreyen doğumöncesi imparator.


V
Güvensizliğin sihirbazı şairin kendine edindiği doyumlarından başka bir şeyi
yoktur. Kül hep bitmemiştir.


X
Şiirin önceden kestirilenden ayrılmaz, ancak henüz biçimlenmemiş olması
yerinde olur.


XIII
Öfke ve gizem sırasıyla onu kendilerine çektiler ve eritip bitirdiler. Ardından
taşıranotundan can çekişmesini sona erdiren yıl geldi.


XVI
Şiir, her zaman biriyle evlidir.


XVIII
Yumuşat sabrını, Prensin anası. Ezilenin aslanını emzirdiğin gibi eskiden.


XXX
Şiir, arzu olarak kalmış arzuyla gerçekleştirilen aşktır.


XXXIV
Bilinmeyen bir varlık, belirsiz bir varlıktır, işe el koyarak iç sıkıntımızı ve
yükümüzü atardamar şafağına çevirebilir.
Şair, sağlığını her gün masumluk ve bilinç, aşk ve hiçlik arasına serer.


XXXIX
Şair, yerçekiminin eşiğinde, yolunu örümcek gibi gökyüzünde kurar.
Bir kısmı kendi içinde saklıyken başkalarına işitilemedik ve son derece
görünür kurnazlığının ışıkları içinde görünür.


XLV
Şair, fırlatan bir varlığın ve alıkoyan bir varlığın oluşumudur. Erkek
sevgiliden boşluğu, kadın sevgiliden ışığı ödünç alır. Bu biçimsel çift,
bu nöbetçi çift ona dokunaklı bir biçimde sesini verir.


XLIX
Şair, kanıtların her çöküşüne bir gelecek tufanıyla karşılık verir.




René CHAR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ÇIKMAZ

Kaz! diye buyuruyordu sap bileziği.
Kana! diye yineliyordu bıçak.
Ve sökülüyordu belleğim,
Eziliyordu karmaşam.

Beni önce sevenler,
Sonra nefret edenler, sonra unutanlar
Yeniden üstüme titriyorlardı.
Kimi ağlıyordu, kimi seviniyordu.

Bacım soğuk, kış otu,
Yürürken senin büyüdüğünü gördüm
Düşmanlarımdan daha yükseğe,
Anılarımdan daha yeşil.


René CHAR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

DAĞINIK TERİM

Sen bağırdığında dünya susar: kendi dünyanla uzaklaşır.

Her zaman alamadığından daha fazlasını ver. Ve unut. Böyledir kutsal
yol.

Dikeni çiçeğe çeviren, şimşeği köreltir.

Şimşeğin bir tek evi vardır, birçok patikası. Ev yükselir, patikalar
kırıntısız.

Küçük yağmur yaprakları sevindirir ve geçip gider kendini
adlandırmadan.

Yılanların mahkum ettiği köpekler olabilir ya da ne olduğumuzu
susturabilirdik.

Akşam kurtulur çekiçten, insan yüreğine zincirlenmiş kalır.

Yer altındaki kuş, yeryüzündeki yasın şarkısını söyler.

Yalnız siz, çılgın yapraklar, siz doldurursunuz yaşamınızı.

Bir kitabın ölmeye geldiği bir plajı alevlendirmeye bir demet kibrit yeter.

Açıktaki ağaç yalnız. Rüzgarın kucaklaması ondan daha fazla yalnız.

Şimdiki zamanın kuşkusu ve sözünün hiç kazınmadığı uzakta kızıllığın
bu kör kayası olmasaydı, meraksız gerçek kansız kalırdı. Her sözü
kendimize vaadederken, onu terkederek ilerliyoruz.


René CHAR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

GERÇEKLER HÜRRİYETİ GETİRECEK

Gecesin sen, lâmbasın;
Bu baca görmen için,
Bu döşek dinlenmen için,
İçmen için bu su;
Işığındır can veren insanlara,
Duvarlar bu insanlar için,
Ey Mariée,
Ey tutsak kadın!


René CHAR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

KAVAKLARIN SİLİNİŞİ

Kasırga buduyor ağaçları.
Uyuyorum, ben, sevecen gözlü şimşek.
Titrediğim büyük rüzgarı bırakın
Birleşsin çoğaldığım toprakla.

Esintisi bileyliyor gözcülük nöbetimi.
Nasıl da alt üst tuzağın
Kirli katmanlı kaynağın çukuru!

Kendini yüreğin onayladığı bir ateş gibi gösteren
Ve havanın pençelerinde çınlattığı
Bir anahtar yuvam olacak.


René CHAR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

KIRMIZI AÇLIK

Çılgındın sen.

Ne de uzaklarda kaldı şimdi!

Öldün, bir parmağın ağzının önünde,
Soylu bir devinimde,
Sevgi gösterisine bir son vermek için;
Yeşil bir paylaşımın soğuk güneşinde.

Öylesine güzeldin ki hiç kimse ayırdına varamadı ölümünün.
Sonra, gece olmuştu, benimle yola çıktın.

Güvensizlik tanımayan çıplaklık
Yüreğinin çürüttüğü göğüsler.

Bu rasgele dünyada rahatça
Seni kollarına alıp sıkan bir adam
Sofraya geçti.

Saygın ol, var değilsin yoksa.



René CHAR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

NÖBETÇİNİN ÖĞÜDÜ

Bıçaktan fışkıran meyve,
Tadı yankı olan güzellik,
Kerpeten ağızlı tansökümü,
Dağıtılmak istenen sevgililer,
Önlük takınmış kadın,
Surları tırmalayan tırnak,
Arazi olun! Arazi olun!


René CHAR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

PENÇE

Kambur yürüyen gökyüzü soluk soluğa kalıyor çabucak;
Arabulucu, duyulmadı;
Onu mavi üstüne mavi, siyah üstüne altın rengi boyuyorum.
Bu gök bir ilkokullu çantası,
Dutların lekelediği.


René CHAR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SARI ASMA KUŞU

Girdi şafak ülkesine sarı asma kuşu.
Dürdü türküsü geceyi.
Bitti artık her şey.


René CHAR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SEVDİĞİMİN GİYSİSİ DENİZ FENERİ MAVİ

Sevdiğimin giysisi deniz feneri mavi
öpüyorum yalımını yüzünün
ışınların gizli bir sevinçle uyuduğu.
Seviyorum, hıçkırıyorum. Dipdiriyim
ve senin yüreğin bu Sabah Yıldızı
kızaran, o yengi saatinde
savaşı başlamadan burçların.
Yellerle yaralanan
yelkene dönsün etim,
senden uzakta.



René CHAR
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

HER ŞEY BÜYÜYÜP
Her şey büyüyüp güçlenecek yine bir gün:
sular dalga dalga hep, karalar düzgün,
ağaçlar kocaman, duvarlar küçücüktür;
vadilerdeyse güçlü, çok yönlü, görürsün
bir çobanlar ve çiftçiler soyu büyür.

Yok artık kiliseler, Tanrı'yı kuşatan
kaçkın kuşatır gibi, sonra çığlıklar atan
bir tutsak ve yaralı hayvanmış gibi Tanrı-
artık bütün evler açıktır her gelene
ve her yerde bir özveri geniş alabildiğine
belirler aramızdaki davranışları.

Beklemek yok artık, bakıp durmak öteye;
ölümün bile hakkını vermek özlemine
yer var ancak; ve elleri yadırgamasın diye
bizi, bilmeye dünyayı bütün bütüne.



Rainer Maria RİLKE
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

YALNIZLIK

Yalnızlık bir yağmura benzer,
Yükselir akşamlara denizlerden
Uzak, ıssız ovalardan eser,
Ağar gider göklere, her zaman göklerdedir
Ve kentin üstüne göklerden düşer.

Erselik saatlerde yağar yere
Yüzlerini sabaha döndürünce sokaklar,
Umduğunu bulamamış, üzgün yaslı
Ayrılınca birbirinden gövdeler;
Ve insanlar karşılıklı nefretler içinde
Yatarken aynı yatakta yan yana:

Akar, akar yalnızlık ırmaklarca.



Rainer Maria RİLKE
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

CİDDİ SAAT
Şimdi dünyada nerede biri ağlıyorsa
Sebepsiz, dünyada, ağlıyorsa
Bana ağlıyor.
Şimdi gecede nerede biri gülüyorsa
Sebepsiz, gecede, gülüyorsa
Bana gülüyor.
Şimdi dünyada nerede biri yürüyorsa
Sebepsiz, dünyada, yürüyorsa
Bana gidiyor.
Şimdi dünyada nerede biri ölüyorsa
Sebepsiz, dünyada, ölüyorsa
Bana bakıyor.


Rainer Maria RİLKE
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

GÜZ GÜNÜ
Tanrım, tam zamanı. Ne görkemliydi yaz.
Düşsün günışığına gölgen
ve rüzgâr okşasın çayırları.

Yetişsin buyruğunla güz meyveleri de;
eriştir erginliğe, bağışla,
birkaç sıcak gün daha; ve son tadı
akışsın keskin şaraba.

Yuva kurmaz artık, yurtsuz olan.
Yalnızdır, yalnız kalır uzun zaman:
uykusu kaçar, okur, sarılır mektuplara ve yeniden
dolaşır durmadan tedirgin
dökülürken yapraklar yollara.


Rainer Maria RİLKE
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

PANTER


Gözleri parmaklıkların geçişinden
Öyle yorgun bakmaya dermansız;
Sanki binlerce parmaklık demirden,
Ve arkasında yitik dünya apansız.

Vakur salınır zarif zorlu adımlar,
En dar alanda dolanıp duran,
Ortada sanki bir güç dansı var;
Vurgun yemiş bir irade, doğadan

Bazen kalkar perde göz bebeğinden
Yavaşça - derken bir resim dalar derin;
Gider peyderpey sakin diri bedeninden -
Ve sona erer ömrü kalbinde resmin.


Rainer Maria RİLKE
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

RÜZGÂRI SEZİŞ

Açık alanlar ortasında bir bayrak gibiyim.
Sezenim gelişini rüzgârın, savrulmalıyım
döne döne,
Dünyanın derinliklerinde uykularındayken
her şey:
Kapılar usulca kapanıyorken, bacalar
ölüm sessizliğinde,
Henüz titreşmeden pencereler, toz bulutu ağırca
döneniyorken daha.

Tanırım fırtınayı hemen, çalkanırım
denizlerce,
Dört bir yana yayar kendimi, dökülürüm içime,
Fırlarım kendimden bir başıma
O büyük fırtınada.


Rainer Maria RİLKE
 
Üst