uyumsoft

Niye Şiir Olmasın!!!

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan heerdeem
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

derinden sesler geliyor
durduramaz beni aşkın
bekle geçinceye kadar
yayı daha germe
kıracaksın.
karanlıkta kımıldayan düşünceyi
göremez sendeki göz
örtülere büründüğüm şu anda
düşmüş senden kumaşlar

eser serin bir rüzgâr
sen çok sıcaksın
koptu senden ellerim, köprü yıkıldı
seni benim tarafa nasıl alabilirim
uzaksın.
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Kiminde içe dökülür gözyaşı
Ağlamaktır bazen sitem
Gurur yapar eğilmez başı
Selamsız geçiştir sitem.

Dert büyüğüdür ağır başlı
Gülmez yüzü çatık kaşlı
Teni genç gönlü yaşlı
Hesapsız yıllardır sitem.

Bir pınar gözüdür akar sözü
Ne yapsak yarin görmez gözü
Sever görünür garibi bazı
Hakka yakarıştır sitem.

Yolda giden kervana dokunma
Derdi olmayana dert yakınma
Biçare olup etrafa bakınma
Umudun bitişidir sitem.

Sahi yazma böyle sözler
Garip gönlüm yarini özler
Gelir diye yolunu gözler
Bekleyişin adıdır sitem.
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Derin bir iç çektirir çocukluğum
Kolay olurdu, her şeyi sahiplenmek
Gerçekleşirdi hemen, hayal etmekle
Yağmur damlalarını, birbirine eklemek
Düşlerin önünde beklemek

Dünyanın giriş kapısıydı, orası
Yani düşler
Düşleri, düşürmekti marifet
Acemi düşlere

Dedim ya
Karpuz kabuğuna yüklenirdi, düşler
Ve ince bir iple çekilen
Ne kopmaz bir ipti o
Karpuz kabuğunu çeken
Üstelik hayalleri taşıyan
Benim ellerimmiydi o ipi asılan
Karpuz kabuğuyla düşleri arka da bırakan
Yoksa o el, çocukluğummuydu
Ya da düşlerden ibaret olan

Neden taşımıyor şimdi hayallerim
Hayaller, başka hayallere mi taşındı
Neden karabasana dönüştü
Ve ağırlaştı
Hayaller uzaklaşıp, kahırlaştı

Yoksa karpuz kabuklarına mı bastık
Düşler mi ezildi, birlikte
İplerimi kopardık artık
Yoksa o el mi bizi, biz mi o elleri bıraktık
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Karanlık yağıyor gecenin üstüne
Miyavlayan kediler sokağı arşınlar
Ürkek çiçekler mehtabın gölgesinde gizlenir
Uykulu gözlere dökülür gecenin gözyaşları

Kimsesizlik düşer bir sevgili koynuna
Eskir bugünden yaşanmamış aşk'ların esareti
İsyanlar düşer haksızlığın dudağına
Sızlayan kalplere dökülür gecenin gözyaşları

Dolunay doğar pencereden rüyaya düşer
Issız yolların uzayan gecikmeleri sabırsız
Gece sabaha yetişirmi uykusuz haleri sarhoş
Ayrılan yollara dökülür gecenin gözyaşları

İçinde bir acı büyür bıçaksız keser kimse görmez
Savaşı bitiren kahraman ölmez
Ayrılık rüzgarı uzakta esiyorsa bir daha dönmez
Uzak hasret'e dökülür gecenin gözyaşları

Saklanmış gizli sevdalar kırık ve yarım
İçinde kayıp yılların intikamına suskun çığlığı
Bıraktığı yeminlerin ahı sürükler zamanı
Gizli sevdalara dökülür gecenin gözyaşları

Yalnızlığın derin çukurunda nefes alınmaz
Ava çıkmış tilki sözünde durmaz
Ağıstos'a kış düştü havalar ne ayaz
Yaralı yürek artık kimselere yaramaz
Derin yalnızlığa dökülür gecenin gözyaşları...

_________________________________________________
Hayat kokuşmuş bayat balık ekmek
Yaşam tek ayak üstünde sekmek
Dostluğun gerçeği arkadaş ekmek
Doğru var amaç yanlıştan sekmek

Yol üstüne çıkan çatık kaşlar
Aldı günahkâr mahsumdan ahlar
Saklanır korkak ecel elbet yakalar
Yazılan hesabı ödetir acıyan canlar

Az çalışan keyif ile kahve yudumlar
Alın teri döken sefaletten çöker
Mutluluğa yol almadan süresi biter
Koltuk sevdasındandır fıtıklıdır beller

Takvimler bitecek zamanı doldurur
Kişilik yerlerde çiynenir kimdedir gurur
Malına mal katar sırtına semer vurur
Hayvan terbiyecisi yok insan kamçılanır

Sürü pazarlıkla çoğalır bekçisi tutuklanır
Tasması boynundadır süs köpeğin gezdirir
Kılık kıyafetle endamın sevdirir
Gözlerini maviye boyatır içi katran karasıdır
İnsanlığı öldürür yalancı dünyaya kendini acındır.

Hayvan sirkinde olurmu insan beslemek
Mide bulandırır küçük olsada sinek
Kırıtır sözlerde durmaz dengede dönek
Gölgesine düşer ecelden ödü kopandır ödlek...
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BEYAZ ZAKKUM

Yanan, rüzgardır!
Suratımı külle sıvarım o vakit!
Yangın, kokusu gibi gelir
Ağır çekimde, trajedi!
Dağlara sis mi çökmüş, şarkı?
Dağlara yıldız mı, aşk ?
Zamansız bir dilek gelip konar avuçlarına
Her yerini saran bir tül gibi
Değil mi ki kış,
Toprak üstüne abanan beyaz gerdan!
Kendini inkar eden bir kadın sesidir
Bahar, saçlarına bürünür
Dünya, ayakları altında kayan
Ve ölüm, ne kadar da yakın durur
Ne kadar zavallı!
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Uykunun en güzel saatleri bunlar,
Kalk da Rabbine yalvar,
İkimize yol çiz duadan.
Ne olur ismimi an.

Nuh tufanı değil bakışların, ama
Göysün Cudi kadar sığındığım.
Bilirsen; dağ kadar münzevisin,
Yüzün çelişkiden bir beyaz kar,
Dudakların?
Oysa için o kadar sıcak.
Maçini gözlerindeki o derin nazar,
Bir çılgını derununda soluklatıyor.
O kuştüyü ten, yüzüne sinen nur,
İnanılmaz balçıktan sıvandığına.

Siyahı seviyorum senin için
Örtünüyorsun,
Girmez koynuna nazarlar.
Bütün ırkları seviyorum;
O Asya tenini,
Sıcaklığın Afrika, caziben ki Avrupa.
Denizaşırı karalar kadar gizemin,
Ruhun, okyanuslardan bir derin mavi,
Beyaza çalan ki, giydiğin kırmızıydı
Pembe yansıyan.

Belirtmeliyim kuşkulu bakışlarına,
Şairlerin kâhin olmadığını.
Çünkü narhı
Küfr kılındı en büyük yalanın.
Anla ki ruhumda asılı resmin,
Şimdi sen kısas uygula bana.
Ve sadece tarağına merhamet et her sabah.
Somurt konuşurken başkalarıyla,
Ki kurtlar dolaşır kanımda.
İşte tarantula geziniyor sırtında.
Parmaklarım!
Halel gelecek cümbüşüne;
Renklerden en beyaz tona.
Kopartmalıyım ayaklarını.
Parmaklarım geziniyor sırtında,

Bilseydim anlamını,
Kırmızısın, mavisin?
Belki biraz beyaz, nesin?
Sendeki mana mı renklerin,
Yoksa renklerdeki mi senin?
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Bahçede ötüşür kuşlar,
Kırlarda kelebekler ,arılar
Ne yüklem sorar,ne özne arar,
Kim çıkardı bunları ,öğretmenim..

Bize Keloğlan masalı anlat,
Bir de Hoca fıkrası patlat,
İstemiyoruz asık surat,
Güldür bizi, öğretmenim?

Çelik-çomak, bez bebeğiniz,
Sokaktı, bahçeydi yeriniz,
Yoktu ne tost ne de testiniz,
Çocukluk sizinki ,öğretmenim?

Havuzları dolduranlar boşaltsın,
Ters işlemin Allah canını alsın !
Hızları da sürücüler hesaplasın,
Çişim geldi ,öğretmenim.
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

[size=12pt]Allah'ın emri,
Dönecek geri,
Aylar Sultanı,
Çoktur bürhanı,
Etme isyanı,
Kıymetini bil,
Boş yere değil,
Olma hâ gâfil,
Oruç tut, oruç...

Sen, eyy Müslüman!
Gafletten uyan,
Duysun, duymayan;
Geldi, gidiyor,
Ömür bitiyor,
Rabbim, ne diyor?
Oruç tut, oruç...

Bu Dünya fâni,
Ecdâdın hani?
Yolcuyuz yâni,
Bâkiyiz sanma,
Şeytana kanma!
Nefse aldanma;
Oruç tut, oruç...

Oruç, bir ni'met,
Bedene sıhhât
Hakîki devlet,
Oruç, servet,
Hem âfiyet,
Sonu cennet,
Oruç tut,oruç...

Zaman akındır,
Müjde yakındır,
Bayram,hakkındır,
Oruç tut, oruç! ...
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Ey tutkulu aşkım,
Ey sihirli mabedim,
Ey yönümü döndüğüm,
Kanatsız meleğim.
Bir kere sevip bin kere ölmekmiş aşk.
Ayrılıkları gözyaşlarıyla beslemekmiş?

Sevgilinin düşlerine yatıp,
Onsuz sabahlamakmış.
Esir olmakmış bir çift yakar göze,
Vurgun yemekmiş ansızın,
Dibe vurmakmış belki de?

Oysa hayat değişmeyen ?asık surat? tavrıyla
Ardında sakladığı avucundaki
Aşkın nazikçe sürpriz gülümseyişleriymiş?

Bazen birebir karşılık bularak,
Bazen ayrı frekansta umutsuca!
Hele şu iletişimsizlik yok mu, yılları acımasız yutan?
Üstüne üstlük,
Kırgınlıklar körü körüne?
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Benim gönlüm gayet cömert
Fakat kesem başıma dert!

Gönlüm diyor: Bir keyif çat,
Şu kumralın kucağında!
Kesem diyor: Rahatça yat,
Bu gece de yatağında!

Gönlüm diyor: Ne hoş hele,
Manzarası şu levreğin,
Kesem diyor: Koş acele,
Evde soğuyor yemeğin!
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

İnsan denen mahlûkatın
Pişeni ne kadar olgun,
Gönül telleri ne kibar
Bir bakışta sarar seni
Marifeti yol gösterir
Şefkat ile seni sarar?

İnsan denen mahlûkatın
Pişmeyeni ne de yaman
Canını yaralar üzülmez,
Gönlünü yıkar gocunmaz
Her yaptığı hamdır, tatsız?

En nihayet o da pişer,
Kemiği etini iter
Ama eksiği tam olur
Merhamete de boğulur.
Dalında pişmeyen canın
Hali ne de yaman olur

Dalda olgunlaşan elma,
Bin sabırla yanan üzüm
Bunca tadı neye borçlu,
Yanmaya mı, sevdaya mı?

Gün yanığı bir patlıcan
Zehir gibi acı biber
Bu tadı nasıl edinir?
Aşkı mı bilmezler; yoksa
Vefadan mı anlamazlar?

Patates veya pırasa
Tat vermezler çiğ hal ile
Ateş yakınca bedeni
Dağılır gider patates
Tat verir biraz da olsa
Dik başlı yeşil pırasa
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİRGÜN ANLARSIN

Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar ne yastık.
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.
Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,
Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
Duyarsın,
Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi?
Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır, gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
Lanet edersin yaşadığına...
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden.
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.


Yazar : ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

GÖNLÜMLE KESEM (Orhan Seyfi Orhon)

Benim gönlüm gayet cömert
Fakat kesem başıma dert!

Gönlüm diyor: Bir keyif çat,
Şu kumralın kucağında!
Kesem diyor: Rahatça yat,
Bu gece de yatağında!

Gönlüm diyor: Ne hoş hele,
Manzarası şu levreğin,
Kesem diyor: Koş acele,
Evde soğuyor yemeğin!
...
Benim gönlüm gayet cömert,
"Her türlü zevki tat!" diyor.
Fakat kesem başıma dert,
"Beni hesaba kat!" diyor.
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Dinle beni arkadaş
Hiç sevmemek delilik
Sevdiğinle bir savaş
Vermek değil evlilik

Ya zayıftır ya şişman
Herkes halinden pişman
Birbirinizi düşman
Görmek değil evlilik

Düşsen de bir batağa
Arzun kalkar atağa
Beraberce yatağa
Girmek değil evlilik

Bitince aşk oyunu
Cüce dersin boyunu
Nerdeyse tüm huyunu
Yermek değil evlilik

Görünce bir dilberi
Boşa dökme o teri
İmzalanan defteri
Dürmek değil evlilik

Söndürsen de korunu
Görmelisin torunu
Göz önüne sorunu
Sermek değil evlilik

Başlayınca bir döküm
Azalır mı hiç yüküm
Kral gibi bir hüküm
Sürmek değil evlilik
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

[size=12pt]Evlen benimle
Seninle bir hayat
Paylaşmak istiyorum
Seninle yaşlanmak
İstiyorum
Seninle iyi günde olduğu kadar
Kötü gündede yanında olmak
İstiyorum
Seninle acı tatlı ne varsa
Yaşanacak kabulüm
Dizlerinde geçmişi konuşmak
Saçlarını okşamak
Seninle bir bütün olmak
İstiyorum
Sana evlenelim diyorum
Sana eşim ol diyorum.....
Seni çok seviyorum....
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Gayret biraz daha..
Üşenme sev beni sormadan.
Lakin anlamaya çalış..
Niyetimi solmadan..
İsterim beraber olalım..
Her şeyin karşısına beraber duralım..
Aşkımızı cümle aleme duyuralım..
Lakin gerçek olsun yalan olmasın..
Ne kadar masum bakıyor gözlerin
Lütfettiğin sevgiyi veriyorsam sana
Neden mutsuz oluyoruz ki sen ve ben
Aşk bizden geçti söyleyemiyorum sevdiğimi
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Allah ayırmasın doğru yolundan
Düşenin görmedim tutan kolundan
Ölen mahrum kalmaz toprak payından
Toprakta kol açmaz dara düşende

Gençlik yeli eser saçı savurur
Modalı kakülü dağınık durur
Ne öğüt dinler ne sonu bilir
O başa vurursun tora düşende

İnsan ömrün nerde bittiğini bilmez
Evden çıkan geri ya gelir ya gelmez
Yolcu hali yolda ne olur ne olmaz
Helallık al ayrıl yola düşende
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Sanma ki vardır seni unutmamın imkânı
Henüz zamanın varken gel beni iyi tanı
Yıllar geçip gitse de şu gönlümde yatanı
Unutmam mümkün müdür, mümkün müdür sevgilim

Sen, göklerde dolunay, ben, sularda yakamoz
Hizmetine sunulmuş olsa da bir sürü koz
Sorgusuzca kalbinden edilsem de afaroz
Unutmam mümkün müdür, mümkün müdür sevgilim

Onca duygularımı bir kenara atıp ta
Sen varken dermanımı nasıl ararım tıp ta
Zehir olsan da seni ellere bırakıp ta
Unutmam mümkün müdür, mümkün müdür sevgilim

Sırtımdan vurdukların aşsa da beşyüzbini
O kadar yalınım ki bilmem nefreti kini
Hele ki şu dünyada ilklerimin ilkini
Unutmam mümkün müdür, mümükün müdür sevgilim
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Yolculuk, her zaman düşündüm onu;
İçimde bu azgın davet ne demek?
Oraya, nemdeyse güneşin sonu,
Uçmak, kayıp gitmek, kaçıp dönmemek.

Altımdan kaydırdı bir el minderi;
Herkes yatağında, ben ayaktayım.
Bir gece, rüyada gördüğüm yeri,
Gözlerim yumula, aramaktayım.

Beni çağırmakta yabancı dostlar;
Bu dostlar ne güzel, dilsiz ve adsız.
Eski evde, şimdi bir başka ev var:
Avlusu karanlık, suları taçsız.

Her akşam, aynı yer, aynı saatte,
Güneşten eşyama düşen bir çubuk;
Yangın varmış gibi yukarı katta,
Arkamdan gel diyor, sessiz ve çabuk!

Başım, artık onu taşımak ne zor!
Başım, günden güne kayıtsız bana.
Dalında bir yaprak gibi dönüyor,
Acı rüzgarların çektiği yana...
 
Üst