Niye Şiir Olmasın!!!

Hayat ta, bir gidenler vardır
Bir de kalanlar..
Bir de, her ikisini de yapamayıp
Tam ortada duranlar..
Ne gitmek ne de kalmak..
En zoru budur işte..
Ne bir bekleyenin kalır geride,
Ne de umutla beklediğin biri; önünde..!

 
Hayat ta, bir gidenler vardır
Bir de kalanlar..
Bir de, her ikisini de yapamayıp
Tam ortada duranlar..
Ne gitmek ne de kalmak..
En zoru budur işte..
Ne bir bekleyenin kalır geride,
Ne de umutla beklediğin biri; önünde..!


Esinti kardeş eline sağlık...
Ne gitmek ne de kalmak
En zoruda arada kalmak... Ne güzel ifade edilmiş....
 
“Gülmek; “saf” denme riskini göze almaktır.
Ağlamak ise; “duygusal” görünme riskini…
Birine yakınlaşmak; “kendini kaptırma” riskini,
Duygularını açmak; “kendini ortaya koyma” riskini,
Hayalleri ve düşünceleri sergilemek ise; onları başkasına
kaptırma” riskini
göze almaktır.
Sevmek; “karşılık görememe” riskini…
Yaşamak ise; “ölme” riskini göze almaktır.
Umutlanmak; “hayal kırıklığına uğrama” riskini
Çabalamak ise; “başarısız olma” riskini göze almaktır…
Ama riskler yaşanmalıdır. Çünkü; hayatımızın en büyük
riski hiç risk
almamaktır. Hiç risk almayan kişi, belki acı ve
üzüntülerden korunabilir,
ama büyüyemez, sevemez, değişemez, hissedemez, öğrenemez.
Garanti
arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken,
bedelini; özgürlüğünü
kaybederek öder. Sadece; riski göze alabilen kişi
hürdür.”
LEO BUSCAGLİA
 
Duvardaki çatlaktan bakan
fare, çiftlik sahibi ile karısının
bir paket açtıklarını gördü
.
"İçinde yiyecek mi var?'"
derken - - -
Bir baktı ki
fare kapanı!!.



Hemen bahçeye koşup,
alarmı verdi :

Evde kapan var!
Evde kapan var!'

Tavuk gıdaklayıp ,
kafayı kaldırdı ve,
'Bay fare", bu sizin için ciddi
bir sorun olsa da şahsen, beni ilgilendiren
bir tarafı yok ne yazık ki! .

Fare dönüp bu sefer koyuna,
"Evde kapan var,
evde kapan var"!
dedi.

Koyun konuyla ilgilendi ama,
kendi hesabına
'Üzgünüm bay fare, vah, vah
emin ol senin için dua edeceğim"
dedi.

Fare bu kez öküze yöneldi:
"Evde kapan var!"
"Evde kapan var!"
diye bağırdı nefes nefese.

Öküz: 'Wow, Bay Fare,
Senin için üzüldüm,
ama burnumu sokacağım bir şey değil.'
dedi.
E farenin de başını eğip,
gitmekten başka çaresi kalmamıştı...
yalnızlık ve terkedilmişlik hisleri içinde,
fare kapanı ile artık....tek başına başa
çıkmaya çalışacaktı!.
***
O akşam evde, alışılmamış bir ses duyuldu.
Sanki bir kapan,
avının üzerine kapanmıştı.

Sese koşan çiftçinin karısı, karanlıkta kapana,
zehirli bir yılanın kuyruğu kaptırdığını görmemiş.
Yılan da kadını ısırmıştı..

Çiftçi karisini hemen hastaneye götürdü,
Karisi eve ateşli ve hasta olarak döndü.

Eeeeeeee ateşli insana ne verilir??
sıcacık bir tavuk çorbası!!!.
Tavuk hemen kesilmiş ve acilen pisirilmis!

Ama kadın hala iyileşmiyormuş,
Eee eş dost ahbap, gelince hasta ziyaretine,
çiftçi de sofraya koyunu çıkarmak
zorunda kalmış!!!.


Ama çiftçinin karisi iyileşmemiş;
ölmüş!!!!!.

Aman ne kalabalık gelmiş cenazeye,
ne kalabalık!!!

Bu sefer de konukları,
doyurmak için kesilen öküz olmuş....
Fareye de olan biteni
deliğinin ardından izlemek kalmis!....
***
Onun icin bir daha,
seni ilgilendirmeyen bir sorun
karsina cikarsa... bir düşün!!! ----
Birimiz tehdit altındaysak,
hepimiz risk altındayız.

Bu hayat denen yolculukta
Birlikte yol almaktayız..
Birbirimizi kollayıp,
güç ve güven paylaşmalıyız.


sana önem veren,
senin icin onemli olanlara,
gonder ve uyar!




UNUTMA. . . . . .


HEPIMIZ, BIRBIRIMIZIN HALI TEZGAHINDA
HAYATI ONEMI OLAN IPLIKLERİZ!!!!
VE SOYLE YA DA BOYLE,
HAYATLARIMIZ BIRLIKTE DOKUNUYOR.
 
HAYAT...
İyi ki yapmışım dediğim şeyler var
Aynı zamanda keşke'lerimde ...
Engellemek istediğim başlangıçlar var.
Unutmayı yürekten dilediğim kişiler ve zamanlar...
Unutamadığım, unutmayacagim DOSTlarim var.
Hayatımdan seneler çalan insanlar ...
Hafızamdan silmek istediğim görüntüler var, silemediğim..
Sözler var, duymamış olmayı dilediğim ama duyduğum.
Herseye ragmen isyan etmemek!!! Hiç birşeye hic bir
zaman!..
Rabbim sınıyor ama merhametini de esirgemiyor bizden..
buna da şükürler olsun!..
Hala yüzümün gülümsemesini sağlayan sebeplerim var..
 
Aslında çok şeydir, TÜRK olmak.
Türk olmak, Osmanlı'nın borcunu ödemektir. Hovarda babanın borçla yaşayan evladı gibi.
Kosova'da ve Bosna'da, Batı Trakya'da ve Makedonya'da bilmem kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir.
Türk olmak Kıbrıs'ta, Hocalı'da, Anadolu'da ve Balkanlar'da soykırıma uğrayıp karşılığında yapmadığın soykırımla suçlanmaktır.
Türk olmak faşist olmaktır, vatanına, milletine, tarihine sahip çıktığında…
Türk olmak demokrat ve çağdaş olmaktır, vatanına, milletine, tarihine sövdüğünde…
Türk olmak lisanının Avrupa'da yasaklanmasıdı r ve yine Türk olmak kendini ve derdini anlatamamaktı r.
Avrupa'da hor görülmek Türk olmaktır, ataların bir çok asır önce Viyana'yı kuşattığı için ve hoş görülmemektir tabii ki sadece kuşatıp; Napolyon gibi bütün Viyana'yı yakmadığın için.
Türk olmak Selanik'te Pontus Anıtı'nın, Viyana'da çiğnenen yeniçeri minberinin ve Malta'da papazın üzerine bastığı Türk bayrağı heykelinin önünden geçmektir.
Türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir. Üç kıtadan dönüp, bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir. Sayısız imparatorluk kurmak Türk olmaktır, aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da Türk olmaktır.
Arabaya koşulan ilk atın vatanında, ilk yazılı antlaşmanın imzalandığı yurtta, yazının bulunduğu, paranın icat edildiği her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta, kalkınmak için yabancı sermaye beklemektir.
Türk olmak; Truva'dan bu yana, Sümer'den bu yana serpilerek gelse de, tarihten eski bu topraklarda, bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek değerlerine rağmen, bir haftalık hafıza ile yaşamaktır.
Doğu Roma'yı da Batı Roma'yı da yıkıp, yeni Roma olan AB'ye girmeye çalışmaktır Türk olmak.
Türk olmak, Mostar'da köprüdür, Kerkük'te kaledir, İstanbul'da Kızkulesi'dir, Anadolu'da buğdaydır, Çukurova'da pamuktur, Ege'de tütün, Karadeniz'de fındık, Trakya'da ayçiçeğidir.
Türk olmak Çanakkale'de ölmektir. Çanakkale'de ölmeden önce düşmana su vermektir, onun yaralısını sırtında kendi hastanesine taşımaktır.
Düşmanın ardından rahmet okumak, kanlısından helallik almaktır.
Sabahları odana rahmet dolsun diye, camı açmaktır. Kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir. Balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır. Yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır.
Türk olmak, harap bir ülkede, zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip, tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile, paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen, yedi düvele meydan okumaktır.
Türk olmak askere davul-zurna ile uğurlanmaktır, belki de dönmeyeceğini bilerek. Türk olmak, annenin şehit oğlunun ardından "Bir oğlum daha olsun, onu da vatan için göndereceğim." demesidir. Babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken "Vatan sağ olsun!" demesidir.
Türk olmak "Türk çayında radyasyon olmaz!" yalanları ile, "Gusül abdesti alana AIDS bulaşmaz!" dolanları ile yaşamaktır.
Her hükümetin enkaz devraldığı, ama asla ardında enkaz bırakmadığı ülkede olmaktır.
Türk olmak, ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir. Aynı nedenle Türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır. Göz hakkına, diş kirasına saygıdır.
Türk olmak. Evindeki bir kap aşın yarısını tanrı misafirine vermektir. Kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır Türk olmak.
Türk olmak, milli maçta ağlamaktır. Ayhan Işık'a, Belgin Doruk'a aşık olmaktır. Türk olmak, aşkını ölesiye sevmektir. Aşkı için ölmektir, öldürmektir. Sevdiceğinin elini bir tez tutamadan, toprağa girmektir.
En güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir. Eşkıyaya türkü yakmaktır, Türk olmak.
Milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir, Türk olmak.
Türk olmak Yunus'u bilmektir, Aşık Veysel'i sevmektir. Mevlana'yı, Hacı Bektaş-ı Veli'yi ve Hoca Yesevî -tek bir satırını okumasa da yüreğinde taşımaktır.
Türk olmak, saz çaldığında, ney üflendiğinde, kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında, yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir, bir de Yemen Türküsü'nde...
Hayatın sana verdiklerine "Nasip", vermediklerine "Kısmet" demektir. Her işin "Hayırlısına" inanmaktır ve ağlamamak için çok gülmekten çekinmektir.
Türk olmak, Asya'da batılı, Avrupa'da doğulu diye tepki görmektir.
Irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı Yaradandan ötürü sevmektir.
Magazin programları ile dizilerin arasına sıkışsa da, silkinip üzerindeki ölü toprağını atabilmektir.
Türk olmak, mahalle maçı için aynı saatte, on kişi buluşamazken, milyon kişinin bir araya gelmesidir.
Tavla oynarken bile kavga ederken, milyon kişinin kavga etmeden gösteri yapabilmesidir.
Türk olmak, buhran zamanında Arjantin'de de mağazalar yağmalanırken, daha ağır buhranda sıraya girerek, sorumlusuna en ağır cezayı tek bir cam kırmadan sandıkta kesmektir.
Türk olmak en zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak, en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.
Zor iştir Türk olmak. Türk olmak Anadolu'da her düşen yağmur damlasına hamdetmek, her çıkan başak için şükretmektir.
Türk olmak, medeniyetler mezarlığı Anadolu'da dik durabilmektir.
 
“Gülmek; “saf” denme riskini göze almaktır.
Ağlamak ise; “duygusal” görünme riskini…
Birine yakınlaşmak; “kendini kaptırma” riskini,
Duygularını açmak; “kendini ortaya koyma” riskini,
Hayalleri ve düşünceleri sergilemek ise; onları başkasına kaptırma” riskini göze almaktır.
Sevmek; “karşılık görememe” riskini…
Yaşamak ise; “ölme” riskini göze almaktır.
Umutlanmak; “hayal kırıklığına uğrama” riskini
Çabalamak ise; “başarısız olma” riskini göze almaktır…
Ama riskler yaşanmalıdır. Çünkü; hayatımızın en büyük riski hiç risk almamaktır.
Hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden korunabilir,
ama büyüyemez, sevemez, değişemez, hissedemez, öğrenemez.
Garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken, bedelini; özgürlüğünü
kaybederek öder. Sadece; riski göze alabilen kişi hürdür.”
LEO BUSCAGLİA

:alkış: GÜZEL PAYLAŞIMLAR . . . . .
 
HAYAT...
İyi ki yapmışım dediğim şeyler var
Aynı zamanda keşke'lerimde ...
Engellemek istediğim başlangıçlar var.
Unutmayı yürekten dilediğim kişiler ve zamanlar...
Unutamadığım, unutmayacagim DOSTlarim var.
Hayatımdan seneler çalan insanlar ...
Hafızamdan silmek istediğim görüntüler var, silemediğim..
Sözler var, duymamış olmayı dilediğim ama duyduğum.
Herseye ragmen isyan etmemek!!! Hiç birşeye hic bir
zaman!..
Rabbim sınıyor ama merhametini de esirgemiyor bizden..
buna da şükürler olsun!..
Hala yüzümün gülümsemesini sağlayan sebeplerim var..

Rabbim sınıyor ama merhametini de esirgemiyor bizden..
buna da şükürler olsun!..
Hala yüzümün gülümsemesini sağlayan sebeplerim var
güzeldi teşekkürler..
 
“Gülmek; “saf” denme riskini göze almaktır.
Ağlamak ise; “duygusal” görünme riskini…
Birine yakınlaşmak; “kendini kaptırma” riskini,
Duygularını açmak; “kendini ortaya koyma” riskini,
Hayalleri ve düşünceleri sergilemek ise; onları başkasına
kaptırma” riskini
göze almaktır.
 
KİMİ KADINLAR (harika)
….Kimi kadınlar vardır:
Onlar bir başınadır ve kendi başına ayakta kalmak zorundadır.Toz pembe hayalleri de
vardır ama önce gerçeklerle yaşarlar ve çocukluklarının pembe kurdelelerini hep
içlerinde taşırlar.
Kimi Kadınlar vardır:
Onlar hiç masallarda ki gibi “prenses” olmadılar … hayatın gerçek yüzünün hayat
bilgisi dersinde ki kadar güler yüzlü olmadığının ayakta kalmak için bir başlarına
yürürken farkına vardılar.
Kimi Kadınlar vardır:
Onlar güçlü görünmek zorundalar.
Çünkü karşılık beklemeden, ellerini tutan “eller” hiç olmadılar. ..
….Cihad KÖK
 
YOKLUĞUNDA BİLE

yokluğunda bile sensiz kalmadım ben
var ettim seni düşlerimde, gülüşlerimde
koştum senli zamanlara
gömdüm sensiz zamanları
uzayan gecenin karanlığına
senden yoksundum
ama bu seninle olmama engel değildi
çünkü ben
her dem seni yaşıyor
baktığım herşeyde seni görüyor
yazdığım her satır, her mısrada
seni anlatıyordum
gecenin karanlığında
günün masmavi aydınlığında
hayaline dalıyordum
yirmi dört saat yetmiyordu seni düşünmeye
sığmıyordun günlere, aylara, yıllara
çoğu gece kararsız kalıyordum
uyuyup, uyumamakta
olur da
rüyalarımda sensiz kalırım diye
ve ben o gecelerde
uykuyu bir kenara atıyor
hayaline dalıyordum
yolkuğunda bile seni yaşıyordum

NeJdet Doluca

 
Cananımın Harîminde

Geldim sana kan ağlayarak,sızlayarak bak
Aşkınla yanan benliğime durma, hemen ak
Ak,sönmesin ateş, alevim dinmesin ancak
Ağlat beni, inlet beni, ta haşre kadar yak

Artır, ne olur, ateşini bağrımı dağla
Yansın bu vücudum, fakat eksilmesin asla
Hicran ile yak, vasl ile yak,aşkına bağla
Ağlat beni,inlet beni,ta haşre kadar yak!...

Yaman Dede
 
Ağlatma Beni

Yak sinemi ateşlere, efgânıma bakma
Ruhumda yanan ateşe nîrânıma bakma
Hiç sönmeyecek aşkıma imanıma bakma
Ağlatma da yak, hal-i perişanıma bakma!...

Yaşlar akarak belki uçar zerresi aşkın
Ateşle yaşar, yaşla değil yaresi aşkın
Yanmaktır efendim biricik çaresi aşkın
Ağlatma da yak, hal-i perişanıma bakma!..

Yaman Dede

 
Son düzenleme:
Özlemini Aşamıyorum

Yüreğim dalıyor uzaklara
Güllerin açmadığı,
Güneşlerin doğmadığı yerlerde
Sebebini arıyor
Sebepsizce
Sıkıntıların ortasında yapayalnız,
Sıkılıyor
Ne konuşuyor benimle
Ne de şikayet ediyor
Yine o yalnızlık
Aynı tanıdık hüzün
Sensizken bir an bile
Gülmüyor yüzüm
Gönlüm esir düştü
Özlemini aşmaya yetmiyor gücüm

Harun Kilci
 
Özlemini Aşamıyorum

Yüreğim dalıyor uzaklara
Güllerin açmadığı,
Güneşlerin doğmadığı yerlerde
Sebebini arıyor
Sebepsizce
Sıkıntıların ortasında yapayalnız,
Sıkılıyor
Ne konuşuyor benimle
Ne de şikayet ediyor
Yine o yalnızlık
Aynı tanıdık hüzün
Sensizken bir an bile
Gülmüyor yüzüm
Gönlüm esir düştü
Özlemini aşmaya yetmiyor gücüm

Harun Kilci


teşekkürler
 
Sen gideli adın adıma değse içim ürperiyor
Sensiz buralarda dağ üşüyor, taş üşüyor
Denizde balık üşüyor, dilimde dualar üşüyor
Elleri cebinde bir adam yürüyor sana doğru
Kar, kış, kıyamet fark etmez tüm adımlarım sana koşuyor
Ah sen gideli, sen gideli bütün acılar bende sabahlıyor
Sen gideli hala hangi sinemaya gitsem iki bilet alıyorum
Hangi meyhaneye gitsem iki kadeh, iki çatal, iki kaşık
Öylesine sevdalıyım sendeyim.com sana ve hala öylesine aşık
Sen gideli kan kardeşim pişmanlık, can yoldaşım yalnızlık
Ve sırtımda çuvallar dolusu karanlık gecelere ben dağıtıyorum
Yeni şarkılar sarmıyor beni hep eskilere takılıyorum
Hele, hele “seni ben ellerin olsun diye mi sevdim” yok mu?
Ne zaman duysam nerede duysam mıh gibi çakılıyorum

Ahmet Selçuk İlkan:


iyi akşamlar iyi tatiller arkadaşlar..
 
Gülüş bir yansımadır bir öbür kişiye. Birden iki kişiyi döndürür bir kişiye.
Anılarından kale yapıp sığınsa bile, yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye..!
-Mevlana-
 
Elveda Dostlarım
Yaşadım sizlerle hayli bir zaman
Yıkıldı ocağım tütmüyor duman
Çıkarmış yaradan ölüme ferman
Elveda dostlarım elveda size...

Yarenler hakkını helal et diyor
Sırası gelenler tek tek gidiyor
Ebedi mekanım beni bekliyor
Elveda dostlarım elveda size...

Dünya denen yerin herşeyi yalan
Bozuldu bağ bahçem edildi talan
Hoş bir sâdâ olsun sizlerde kalan
Elveda dostlarım elveda size....

Çalıştığım kârdır yediğim zarar
Torun dede diyor hanım ihtiyar
Menzile ulaşdı yorgun adımlar
Elveda dostlarım elveda size....

Yunus Karaçöp
Saygıdeğer Adnan Şenses anısına..Ruhun şad mekanın cennet olsun:(((((((((
 

Benzer konular

Üst