uyumsoft

Niye Şiir Olmasın!!!

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan heerdeem
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

RÜZGARMIŞ

Öğrendim aşkım
Bir rüzgarmış yaşamak
Dağılan gökyüzünde

Yıkıntılar bırakır ardından
Tohumlar taşır yeni hayata
Giden savrulan hayat
Kalan aşk söylentisi yalnız



Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SABAH ÇAĞRISI

Uyan şimdi uyan tam gümüş vakti
Bir su tomurcuğu patlar mavide
Açılır göğsünde gün, görkemli diri
Ne varsa kırlangıca dönüşmen için


Belki biraz Sümerlisin, yüzün uykuda Sümerli
Bir sarnıç başında yüzün
İpek sarılır, toprak yırtılır, bir yıldız düşer
Sabah üstümüzde zeytin yeşili


Düştür bu, başka türlü olamaz düştür bu
Damar damar açılan gökyüzünü
Nerdeyse tırpan gibi biçiyor ellerin
Çok yaşadığım, daha yaşadığım
Bir sandal ayrılıyor sahilimizden
Uyan şimdi uyan tam rüzgar vakti

ÖZEL ARABUL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SABAHIN SERİN BAŞI

Sabah serin başını yasladı pencereme
Boynunda asılacağı iple dolaşan kadın
O en yüksek rüzgarlı dağ başında
Umudunu çoktan harcadığı
Ve artık bulamayacağı için özlemini
Bir sevecenlik gibi geçiverdi
İnsan boyu çatlayan toprağını

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SAKIZ AĞACI

Bu gece yaşlı bir sakız ağacı gördüm
Kolları karanlığı taşımıyordu
Bu gece ay ilk dörtlükteyken
Toprakta karıncalar yuvalarını
Su böcekleri yosunlu keaya diplerini bırakıp
Kımıltısız ve dar zamanlı
Yaşamı karşılıyordu

Göğsü yarılmış, morarmış dudaklarıyla
İnip kalkıyordu susuzluğu denizin
Ve bu gece havada
Durmadan kaçındığımız
Yalnızlık tütüyordu

Yaşantımızdan ayrılıp sessizce
Özlemin kupkuru ayazını
Islak otlarda çiğnedi beklenen
Hüzünlü Foça'nın dalgaları gölgelendi
Sıkıntısı büyüdü yüreğimin

Mermer basamaklarda bekleyen
Yaşlı sakız ağacı
Başını suya vurup ağladı

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SAVAŞIMIZ BİZİMLE

Güneş toprağımıza meyvasını düşürdü
Buğday benizlim,
Küçük Asya'm çeltiğini verdi
İçtik terimizi
Sakız rakısıyla

Varlığımız haklıdır bizim
Toprağımızda zeybekler topuklarıyla
Can verirdi Bozdağ'ın taşına, yamacına
Serin gecelerde döşeğimiz hayıt kokardı
-Mavi çiçekleri oğul verenden-
Denizimiz haykırışı belletti bize
Usluluğa ve alışkanlığa karşı.
Uygardık barış için
Yabandık kendimizde.

Ölümler üzerinde özgürlük çiçek açarsa
Acımam buz gibidir, ürpertir beni
Biz yine döneriz doğaya.
Suyumuz ve aşımız insandan gelir,
Yatağımıza kara çamur sıvanır,
Uykumuz ağır basar, toprağımız diken verir.

İnsanı insanla kurtarmıştık
Buğday benizlim,
Savaşımız kendimizledir.

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SAVRULDU

Savruldu yapraklarım
Dağıldı mevsim
Ya ben
Şimdi sensiz
Ne yapacağım

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SAYRI

- O nasıl rüzgardır öyle sözlerin
Nehirlerim ortasından devrilir-

Gökyüzü dağılır sanki içinde biz
Tam uykudayken sabaha karşı
Toprağımız üşümüş, sırılsıklam
Yıldızlardan kan gelir
Boynuzdan bıçak saplasam


Cebimizde saklı, yanılma payı
Donmuş bir gün teleği ayazı görmüş,
Gider miyiz ne dersin
İçimiz dışımız daha
Kuş ormanı

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SEKOYA

Uzanır ulular ulusu ağaç Sekoya
Rüzgarın erişmediği gökyüzünü kaldıran
Tanrının yeryüzüne bıraktığı
İlk şeydir o, ilk sevinci

Öpüşleri seni başka korkulara çekince
Bu ay şöleninde
Kıpkırmızı nar taneleri
Esmer vücudunda toprağa açılır.
Olgun yemişler arasından kucağına.
Serin bir akşama döner dudakları,
Bütün gövde ağırlığıyla
Işıktan olma ormana,
Ormandaki mavi yağmurun
Eski yapıtlarına sığınır,
Öylesine dalgın iner karanlık..

Zamana tutunmuş ağaç Sekoya
Hayır, sensin aradıkları
Her dolunayda,
Bir kadını sever gibi, öper gibi onu
Göğüslerinin ucundan ve dudaklarından
Sudaki aynalara mıhlarlar
Rüzgarın ilk oyununu.
Aradıkları gerçekte sensin,
İzlerini yukarda ya da aşağıda sanırlar
Hiç olmasaydı diyemeden,
Bir öğle güneşinde yalnız başlarına
Sallanırlar sallanırlar.

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SEN İÇERDE BİR YERDESİN

Sen içerde bir yerdesin
Zaman kök ağzında çiçek
Bir gelirsin gölge kayar geriye
Yürek ki çoğu kez süt damarıdır

Başın dayanır suya, uykusuz iner
Sabah iner incecik, gün artığından
Ölüm nasılsa sondan öncesi
Nasılsa umudun yaprak altıdır

Nereye değil nereden düşer acı
Çember çember dönenerek
Sen içerde birikimim kaskatı
Özlemin aydınlığa yaslıdır

ÖZEL ARABUL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SENİ ANDIM

Şimdi seni anmışım
Önce uyandı yüzüm
Kapalı bir gül ortasından
Ağdı aydınlık

Duyuyor musun
Ürktü gökyüzü
Akça karnını geriyor

Seninle yatmadım sanki
Sulara girmişim gibi
Her yanım mavi kokuyor

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SENİN ARKANDAN

bu koltuk daha öncede burdaydı
köşede bücür ağaç
sen gidince ardından
kırdı kökleriyle saksıyı
koltuk bir genişledi hiç sorma
odalar almadı

neydi bizi ürküten
yanyana gelince
gözlerim baktığı yerde
kıvılcımlı bakır deli

avunmak için bir yer gerek bize
bir isim
sevgiyle tamamlayan kendi kendini
uysal bir rüzgar hiç köpürtmeyen
aramızdaki denizi

ÖZEL ARABUL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SENİNLE

Senin yüzün nedense hep yeni açılmış
Yanmış bir dağ ağzı gibi uzanır göğe
Bacaklarınla, ince ayak bileklerine sarılı
Korkularınla
Soluğundan kan uçar, açsan ağzını

Ansızın bir şimşek iner geceye
Yemyeşil dala keskin bir bıçak
Yeni bir soy çatlar umutlarından
Bozkırda gün sürgünü
Kırmızı kaya hamuru sanki
Kendi çemberini sürer devinir

Gözlerini bir açsan, yalnızca gözlerini
Ardından atlar boşanır
Vuruşmak için toynakları çivili
Ellerini bir açsan
Çok seyrek aşınmış ellerini
Koparır güneşi yerinden
Nasıl yanmaktaysa öyle
Koskoca bir kızak gibi çeker dünyayı

Düşteyim, kaygılanır yüreğim
Bir intihar gibi gerer gövdemi

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SESİN

Uzaktan uzağa savrulan
Bir avuç kardı sesin
Yine alaca yine ayazdı

O kaskatı yalnızlığıyla
Oralardan bir kış döndü
Delice isteğime benim

Yaprak eskidi ağacımda
Sesin atmacalar gibiydi
Dolanıverdi başımda

Geriye sevişmelerimiz
Geriye
Bütün yaptıklarımızdan
Ağırlığımızdan
Bilip de unuttuklarımızdan
Seslenişlerimiz birbirimize
Bilinçli bilinçsiz
Farkına varmadan


Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SEVİ

Koydum seni suyun yerine
Dağıldı yüzün
Bir bataklık otu gibiydi ellerin
Kavradı taşların altında yıkanan günü

Yerinden kaldırıp bir ağacı
Uyuttum seni
Habersiz benden
Çevirdi ağzın nehirlerini

Yulardan boşanmış bir tay gibi
Devrildi gök üstümüze
Öptüm seni
Biraz yana döndü güneş o kadar

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SEVİLMEYİ İSTİYORUZ

Sevilmeyi istiyoruz
Kabul ettirmek için zorbalığımızı
Ve kendimizi önceden bağışlatmak için

Yaşmakları yüzümüze çekmeden
Belirgin açlığımızı gizleyemezsek
İki su arasından geçemeyiz.
Kuramayız dirliği çevremizde
Yalnızca kendimizi koyarız öne
Sevilmeyi istiyoruz katıksız.

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SIMSICAK YAZ AĞACI

O kadar yorgun ki yeryüzü
Kavgamızdan
Durduk en güzel yerinde
Günün
Belki dinlenir ışığımızda

Ağlayan bir çocuğa dönüyor
Ağzım
Açıldı mı içinde
Yeniden doğum
Bilirim korkunun
Çatlayışını

Uzun boylu
Irmaklara tutunmuş
Geliyor umut
Sımsıcak yaz ağacı

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SINIRDA

Sustum önce
Kim kaldı içerde bilmem.
Acısı diş diş patlar üstümde
Akrep sokmuş gibi yandı yüreğim

Bilirdim
Yüzünün yalnız birini
Gecenin en kapalı saatlerinde
Sanki silinir yeryüzü
Gökyüzü salt kar bezeği
Dağılır güzelliğin

Süremi bir ben bilirim
İçerde geçiş süremi
Taşların damarları kabuk mu bağlar
Pas tutar mı suda ağaç
Bir ben mi kalırım kuşkularımla

Sustum önce
Nasıl susarsa ateş
Ocakların bacalarında

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SONBAHAR

fotoğrafta
sonbahara düşüyor gölgem
kesilmiş yüzümden ne kaldıysa
bir makas izi..
eski bir aşk, ki bütün aşklar eskidir,
akşamlarsa sonbahar..

doğanın ve kalbimin
minesi çatlıyor..

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SORU

Rüzgarın kokusunda denizin tuzu
Ufkunda özgürlük
Yanyana iki sandal gibiyiz
Ayrılacak mı yollarımız
Birlikte mi yolculuk

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

SÖYLEŞİ

İnsan- Bunaltım öylesine geniş ve dolu ki
Can tırnaklarımı batırmak zorunda kaldım
yüreğimdeki seviye
Onu umut, onu güven sandım.
Ellerim geçti içinden, bir gövde değil
Bendim eriyen benliğinde.
Acım çengelle asılı,
Acım kutsal ve saygılı
Bildiğim her anının üstüne.
Güçlü duyularıma anahtar
Öyle bir anı..
Bir anı, onu yenilmemek için sarıldım kuytulara
360 kez yıkıldı dağlar gibi
360 kez çoğalıyor üstümde

Dost- Gömütlerimize doğduğumuzda
Düştü ilk yıldız
Ona yaklaştıkça görebildim
İlk sevgide parladı
Işığı genişlemeye.

İnsan- Sen misin?
Duyduğum senin sesin mi?
Algıladığım sen mi?

Dost- Ayna tut yüreğine
Sevdikçe parlayacak ışığı yıldızının
Şimdi korkuyla
Neden geriye çekilmekte?

İnsan- Soluk almama, ağzımı açmama karşın
Göğsümde kabaran sesin
Sen mi geldin, sen misin?

Dost- Bir gün bütün sevgilerin sende toplandığını
Ya da senden yayıldığını anlayacaksın

İnsan- Büyük muştu. Buydu hep beklediğim
Ama alışmadım. Alışamadım.

Dost- Senin bilincinde yaşıyor oysa bu
Bak, tek oluşduyusuyla nasıl artıyorum?
Kendimi sana inandırabilmek zor.

İnsan- zor değil, gerekli

Dost- Varışa yaklaştıkça anlarsın
Salt sözün söz olmadığını
Konuşmakla yetiniriz
Belki de dinlemekle.
Durmak zorunda kalacağımız anı geciktirmek,
Susmana saygı göstermek,
Kendine acımanın verdiği çığlıkla
Korkuya kapılmadan izlemek zor.
Çağ tamamlandı, düğüm atıldı, beklemek zor
Senden hiçbir şey esirgenmedi
Yine de ilk açlığı geçmek zor.
Bütünüyle sevmek, bir bedene
İki kişiyi yüklemek zor.
Tek başına ilki yaşamak
Birbirine gerekli iki insanın,
İki yalnız insanın,
Dönülmez çağrısıdır
Pusuda yatan direnç,
Senden bunu istemek zor.
Umutsuzluktan kurtulmak için
Başkalarının musuzluğuna dayanırsan
Gizi çözmek zor.

İnsan- Zor belki ama gerekli
Bilmeliydim.
Bana öğrettiğin
Ben de kalmazsa..

Dost- Herşey sende artıyor
Senden gelecek herşey.
Yaşam budur işte.
Ama sorun değil..
Beceriksizce de olsa gül, yeni doğan güne
O aydınlatacak yarını,
Yarın,
Senin toplayıp vereceğin
Tüm gülüşlerde.

İnsan- Desene değişmez hiçbir şey
Sevginin içinde çoğalır umut,
Umut yenilenmede..

Dost- Umut çocuğum, umut
Gömütlerimizdeki yıldıza düşen
Işığın gözbebeğinde.

(Şimdi ilk korkunun düşüyle
Göktaşı da düşse aramıza
Geçer ıssız karanlıktan
İçi oyuk ağacız herbirimiz

Ağusunu tükürüp attım yüreğimin
Bu bozkır denizinde
Kıpkırmızı kesildi toprak)

Özel Arabul
 
Üst