uyumsoft

Niye Şiir Olmasın!!!

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan heerdeem
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

GÜZ SONU ŞİİRLERİ

Her şey hazır belki
yarın giderim
Yağmurun sesini de
alırım yanıma
Gömleğimin cebindedir
kuruyan otlar
Eski yerinde kalır gene
bozkır kokusu

Herşey hazır kesin
yarın giderim
Kırgın güz sokağı
uğurlar beni
Benim için rüzgâra
bürünür evler
Kapısını açık bırakırım
ıssız avlumun

Her şey hazır olamaz
hayal bunlar
Şehrini bulamaz bulanık
akan nehir
Savrulur derin vadilerden
düşer köpüğü
Kırık bir dal ucuna döner
kırgın şiirler

AHMET UYSAL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

GÜZALTI ŞİİRLERİ

-hüseyin'e, hidayet'e-

artık gizlisi kalmadı arka bahçemin
ele verdim saklı orman yolumu

yaşlı kadınlara dağıttım
kurutulmuş otlarımı da

genç şairlere gönderdim, kırk yıldır
biriktirdiğim rüzgârları

seksen öncesi, sonrası,
ben hep bir kırgınlığı yazdım

nasıl olsa bilirdi büyük ustalar,
yalnızca gül alıp satmadığını bir şairin

AHMET UYSAL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

HAYAL / ŞİİR İÇİN ESKİZLER

hep yakın gibi görünüyor
o büyük 'hayal / şiir' dilime,
ansızın uyansam geceleyin
eriyor, eriyor, eriyor çok
uzak sözcükler ağzımda

küllenmiş bir aşkın şiiri
yakıp duruyor dudağımı,
avuçlarım kızılalev kor,
üfürüyor bir rüzgârla
biriken tozunu günlerin

hey zeus'un oğlu, ida'nın
ıssız kumu, böğürtlen moru!
bu yüzden dar geliyor olmalı
sana, sığındığın bozkırda
hititlerin eski toprağı

sen de mi "gül/ten'e kandın",
otlar kuruttun, sular çürüttün,
ankara'da, konur sokak'ta,
dil nehrine dalıp çıktın,
hâlâ aramaktasın o şiiri

AHMET UYSAL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ISSIZ GİDİLİR KUMSALA

uzun gidilir öteki ucuna kumsalın,
martı izlerine basmayınız lütfen

çocukların arasından geçerken,
çakıl taşı toplamak iyi gelir ömrünüze

gece içilen son şaraptan sonra,
başlar orada sevgililer zamanı

devrilirse kaçamak öpüşlerle
aşkınızın kum masası, şaşırmayınız

unutulmuştur masallarınız, belki de
paslı izler kalmıştır bellekte

ıssız gidilir sonsuza, ölüm için
giyininiz artık, sonsuzluk giysinizi

AHMET UYSAL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

İNCE BİR HANÇER

Issız bozkırda usul esen
yaz yelidir hançer
Bütün eski kalıtların yanılmaz
belleğidir hançer

Ayrı kalınca kınından yitik
gümüş kabzasıyla
Zaman içinde çürüyüp gidecek
eğri demirdir hançer

Yıkım günlerinde odur öfkeli
imgesi şairlerin
Pul pul döker pasını birden
umutla devinir hançer

Ay ışığını sever ne de olsa
gecenin dostudur
En çok bir kadın koynundaysa
sevinir hançer

Islak bir parıltı ya da kan
izi bırakır ardında
Yasak sevişmelerin ölümcül
bedelidir hançer

Ne zaman kaygan bir kın
içinde düşünsem onu
Şiirin ipeksi dokusuyla
kendine bilenir hançer

AHMET UYSAL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

KALIT

cemal süreya'nın öldüğü
yaşı da geçtim

öldü
sevdiğim şairlerin çoğu

yağmura indirgediğim
söz

ve bir ince rüzgâr
kaldı bana onlardan

AHMET UYSAL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

KIRGIN GÜNLER GÖÇEBESİ

Yurdun neresiydi senin
Ey rüzgâra bürünen göçebe

Tükettin işte barındığın
Kırgın günleri de
Biriktirdin ve çürüdün
Eski taş oyuklarında
Çimlendi gizlediğin tohum

Islak bir çizgiydin
Kuşların geceye çizdiği
Acı sularında çığlıklar
Kırk yıl eğirdin ipliğini
Kırkıncı şiirinin

Önünde duruyor şimdi
Yangınlar atlası temmuz
Kül üreten kent günleri
Geçit vermeyen köprü
Çıkrıkta bekleyen iplik

Çıkıp gidecek gibisin
Kendine çizdiğin eğriden
Bursa günleri kentine
Şiiri ilk bulduğun
Su günlerine yeniden

Yeniden kuşatıyor seni
Korku ve kuşku günleri
İçindeki taş tanrı
Ağır basıyor yeniden
Uzun süren o yıkımlar yılı

Yurdun neresiydi senin
Ey rüzgâra bürünen göçebe

AHMET UYSAL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

O TEMMUZLAR

Nereye gitsem karşıma çıkıyor ansızın
O temmuzlar, gözlerine benzeyen bir kızın

O temmuzlardı karanlığı sevdiren bana
Parlarken uzaklarda ışığı bir yıldızın

Otlarla, böceklerle uyuduğum günlerdi
Simgesiydim sonsuz bozkırlarda yalnızlığın

Şimdi unuttum bütün adları ve yüzleri
Yüreğimde yangınları kaldı temmuzların

Solumak, bir daha solumak o temmuzları
Güzelliğine vararak çok eski yazların

AHMET UYSAL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ÖLÇÜMLER SÖZLÜĞÜ

hüzün/ölçer
rüzgâr: hüzün ölçeridir eylülün,
ürpertir geceyi öptüğü yerden

acı/ölçer
şiir:acı ölçeri kanlı yüzyılın
yaralı bir temmuz atlasında

aşk/ölçer
hançer:ah, onunla ölçülür bütün
ölümcül, yasak aşkları ülkemin

güz/ölçer
şair:güz ölçümüyle yazan şiirini
uyaklar düşüren uzak rüzgârlara

AHMET UYSAL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ÖPÜŞ TADINDA

Bir şiir
Tek bir şiir yazmalıyım
Uyağı rüzgar olan
Yağmura bürünmüş soluğu

Bir gün
Tek bir gün kalmalı
Benden kalacaksa geriye
Bir öpüş tadı dudağımda

Ve bir öpüş tadında
Olmalı o şiir de

AHMET UYSAL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

MAYIS ÇİÇEĞİ

Bana balını göster mayıs çiçeği
Arka bulup güçleneyim
Biraz zamanı geçirsem
Ansızın açılmış duman gibi
Sürekli umutsuzluk içinde
Uçup gider kuş
Kaybolur sözlerim

Parmakların dokunduğu acı
Gökçe ışık
Altın iğnelere vurulmuş
Göğüs kafesine çarpıyorum
Özüne çarpıyorum
Bir şimşekle ansızın
Bana balını göster mayıs çiçeği
Onulmaz günlerin közündeyim
Yeni aya dolanıyorum

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ilkokul1.jpg





ÖĞRETMENİM



Bana neler öğretmiştin
Unutmadım öğretmenim
Ama gel gör yine adam
Olamadım öğretmenim


Ezberledim hep dersini
Yaşattılar hep tersini
Mutluluğun adresini
Bulamadım öğretmenim


İnsanlığın adı para
Bu hayatın tadı para
Ne gerek var kitaplara
Anlamadım öğretmenim


Hani doğru bükülmezdi
Hani haklı ezilmezdi
Hani dağlar yıkılmazdı
Yıkıldım öğretmenim


Defter başka, kalem başka
Yaşadığım alem başka
Şöyle güzel, gerçek aşka
Düşemedim öğretmenim


Saygı dedim anlayan yok
Vefa dedim tanıyan yok
Dostluğu da bir bilen yok
Göremedim öğretmenim


Her şey yerli yerinde mi
Bütün sırlar derinde mi
Suç bende mi, evrende mi
Bilemedim öğretmenim


Sakın gitmesin ağrına
Bir hevesim yok yarına
Utanacımdan mezarına
Gelemedim öğretmenim
Affet beni öğretmenim

Ahmet Selçuk İlkan

 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

bir_deniz_kenarinda.jpg




NEREYE ?


Nereye sevdiğin benim , inandığım nereye ,
Rüyaların yarasalar gibi uçuştuğu geceler içinden.
Dalgınlığımla hareketlerini seçemiyorum ,
Varlığının altın kafiyesini arıyorken ben .

Hangi dünyaları dolaştıktı bilmiyorum ,
O nasıl bir adaydı , nasıl bir deniz .
Gök , bir söğüt dalı gibi eğilmişti sulara doğru ,
Ve eğilmiştik o dal gibi hayata doğru ikimiz .

Kim ellerini alnımda gezdirirken o ten , ses ile ,
Bana kalbin musikisini verecek , haberi olmadan.
Geceyi avuçlarımda siyah bir gül gibi duyuyorum ,
Ve sen misin bilmiyorum bu gülü bırakan .

Nereye , ey göz yaşlarımın sıcaklığı ,
Ki başka birisi yok beni duyan .
Rüyalar nereye gidiyor , anlamıyorum ;
Ve sen nereye gidiyorsun , hatıralardan .



FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

23hn1qq.jpg





HUZURUM CENNETİM OLASIN DİYE


Gönülden gönüle sevda halısı
Döşedim gelipte geçesin diye
Sana yücelerden şerbet tatlısı
Pınarlar getirdim içesin diye

Bu gönül sevdası gönül suyudur
İçtikçe içinde kalasın diye
Emsali bulunmaz derin kuyudur
Dipsiz deryalara dalasın diye

Bağlarda gül oldum bozkırda çiçek
Tutup koklamaya alasın diye
Bir tek seni sevdim inanki bir tek
Huzurum cennetim olasın diye

Ağladım sızladım sensiz her yerde
Gözyaşı gördükçe anasın diye
Dikeni gül ettim hasret serimde
Gelip dallarıma konasın diye

Varlığın yetiyor varlığın bana
Umutla aklımda durasın diye
Adresim aynı yer verdim ya sana
Bıraktığın gibi bulasın diye



Murat Demir


 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ihtiyarlar.jpg



TUT ELLERİMDEN


Sırat?tan incedir sevda köprüsü
Beraber geçelim tut ellerimden.
Niyet ak güvercin, vuslat gökyüzü
Beraber uçalım tut ellerimden

Gönüldeki birlik kalkandır dışa
Aldırma ayaza, yele, yağışa
Giden ilkbahara, gelecek kışa
Beraber göçelim tut ellerimden.

Birleşmek üzredir şafakla gurûp
Korku beklenilmez kapıda durup
İster zehir olsun, isterse şurup
Beraber içelim tut ellerimden.

Çağır hayallerin en ötesini
Yakından duyarsın aşkın sesini
Sonsuz mutluluğun penceresini
Beraber açalım tut ellerimden.

Hatırla kaybolan hatıraları
Elmastan ışıklı, altundan sarı
Zaman tortusundan işte onları
Beraber seçelim tut ellerimden.

Şüphe ?başlangıç?tır, karar ?nihayet?
Zamanı zamana etme şikayet
Kaçmak kurtuluştur diyorsan şayet
Beraber kaçalım tut ellerimden.



Abdurrahim Karakoç



 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

sudanoj6.jpg








AFRİKA'DA AÇLIKTAN ÖLENİM



Akbaba beni bekliyor
Ben akbabayı
Etimi didik didik edip
Özgür bırakmasını bekliyorum
Taşan ruhumu direnen tenimden

Al!
Akbaba
Kızgın ruhumla eritip etimi sana sundum
Sundular?
Göz yumdular
Göz göre göre
Aç gözlerini yumdular
Aç! Gözlerini
Ve doyur kendini
Yavrularına da
Aç kalanlarınıza da
Bir parça sun ki
Görenlerin gözleri kanlansın
Dünyayı yiyip de doymayan
Gözlere göm artık beni

Görün artık aç gözlü akbabalar
Bari benden sonralarını görün
Ölülerimi toprağa gömün
Akbabaların midesine,
Akbabalığınızın gözüne gömmeyin



Ramazan Arpacı



 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

KARANLIK%20D_0_1283.jpg




KURBAN BAYRAMI


Kurban bayramını kurban ederek
Yeni bir seneye girdik uşağum
Mahzun bir şekilde yanıp tüterek
İki bin yediye erdik uşağum

Sözde hazırlandık özel bir gündü
Arefe günümüz mademe döndü
Öyle bir göz dağı, kanımız dondu
Vahşetin yüzünü gördük uşağum

Başımıza gelen nice musibet
Tesadüf değildir tam bir isabet
Bundan sonrasını iyi hesap et
Belayı kendimiz sorduk uşağum

Bayram günü içki içen içene
Sızarak kendinden geçen geçene
Yüz dolarlık dini seçen seçene
Kiliseye bile vardık uşağum

Türk?ü İslâmı bir anıyorlardı
Bizleri müslüman tanıyorlardı
Yüzde doksandokuz sanıyorlardı
Kendimizi ele verdik uşağum

Mikdat Bal




 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

seni de vururlar bir gün ey acı
uçuşup durduğun kanatlarından
sazın sözün türkülerin tükenir
ellerin koynunda kalakalırsın

şakaklarına kar yağıyor bilesin ey acı
gül açan yüzlerimizde
göğeriyor rengin senin de

biz seni
tâ eskiden tanırız hani
göğüslerimize taş olur inerden
avuçlarımızda hira dağıydın

al atların tan yerine ayarlanmış yelelerinde
akdeniz rüzgarlarına karışan sendin

biliyorum
hiçbir tarıh yazmayacak ve bir
sır gibi kalacak yakılan kitaplarda
göbek bağı anasından henüz çözülmemiş
bebelerimize mitralyözlerin okyanus ötesinden
ayarlandığını

seni de yakarlar bir gün ey acı
bir taptuk kul gözlerinden vurursa
parmakların eğri ağaç tutmaz
çığlıkların çağlar aşar duymazsın

ve ben biliyorum
örümceği, mağarayı, güvercini, asâyı

ve ibrahim?in baltasını
biliyorum

nereden başladı bu kesik dans
ve bu dansa karşı afyonlanmış hecin yüzlü
insanlar kim?

kim kimin yanında
kim kimin karşısında

meclis kürsüsünden konuşan bu adam kim

üsküdür kız lisesinde okuyan genç kız
çantasında kimin fotoğrafını taşıyor

kadıköy vapurunda sigara tüttüren delikanlılar
neden gülüyorlar ki

seni de vururlar bir gün ey acı
filistin?de sapan taşlı çocuklar
dalın, kolun, fidelerin, budanır
kuru bir kütükle kalakalırsın

öyle bakmayın balkonlarınızdan
fırat nehri ayrılık çıbanına tutuldu,
damarlarımızı yırtıyor
tuna nehri, onulmaz boşnak sızıları
pompalıyor yüreğimize

pilevne türküleri ağıtlara dönüşürken,
çeçenya?da yiğitler
inancın emeğin/ve aşk?ın
kılcal damarlarına ulanıp sustular?
ve ne bağdat?tan
ne şam?dan
ne mekke?den
ne diyarıbekir?den
ne istanbul?dan
ne buhara?dan
bunca telefon direğine rağmen kimse kimseyi
duymuyor

seni de vururlar bir gün ey acı
halepçe?de soldurulmuş gül gibi
bu sevdaya düşsen, sen de yanarsın
suskun, sıcak, uzun yaz geceleri

ve siz
ey analar,
hani siz, gecelerinizi böler, çocuklarınıza ninniler
söylerdiniz

hani siz, fatihler doğururdunuz?

gelin-kızların giysileri kirletildi
çocuklar hep yetim kaldı

?elem yecidke yetimen feava?

ve ben biliyorum
ben biliyorum
istanbul?un
bağdat?ın
diyarıbekir?in
mekke?nin
buhara?nın
birbirine nasıl bağlandığını, nasıl çözüldüğünü/sonra
ey insan
ey insanlık
ayağa kalk

kolları ve bacakları budanmış delikanlıları
boyunları gövdelerinden ayrılmış insanları
gözleri uyur gibi kapanmış, kan pıhtıları içindeki bu
çocukları

gelişmiş laboratuarlarınızda dikkatle inceleyin
ve bir gün
bu dünya
gül bahçesine dönecek
bunu böyle bilin/ ve
unutmayın?

Ferman Karaçam
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Çiçeğin sitemi

Sahibim yaptırırken beni
İçinde heyecan ve özveri vardı
Gözleri parlamakta
Elleri titrmekteydi
Sanki yıllardır yaşamamıştı
Bu heyecanı, aşkı
Son görüşünde beni
Hafiften gülümsedi
Güle güle dedi
Nazlı çiçek
Çıktım yola
Senin yollarına
Ulaştığımı görmedi sana
Mimiklerini bile göremedi
Oysa kafasındaki belliydi
Sen unutmuş sanacaktın
Havadan sudan
Uçan kuştan
İşten güçten bahsederken
Kapı çalacaktı
Açtığında kapını
Karşında çiçekçi yamağı
ve ellerinde çiçekler
Ama olmadı
Aceleydi işin
Bıraktın beni öylece
Suya susamıştım
Yapraklarım solmasın diye
Belli çabuk solacağım sende
Biliyorum solmayacağım yeri de
Sahibimin kalbinin derinliklerinde....

05.12.2008 11:50
Cem ÇAKMAK
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

UYKUDA

Ağzı ağzına açılıyor avuçlarımın
Dişlerimin arasından geçmiyor hiçbir sözcük
Pembe gül reçeli kaynayan
Yüzünden öpüyorum

Bahçemde radikalar,
Soframda bol kırmızı biberli çorbam var
Su gibi fışkırıyor
Odama aydınlığın.

Yalnızlık senden bana
Mor püsküllü akşamda yankılanıyor
Ne ay ışığında, ne şafak söküşlerinde
İçleniyorum.

Küçük bir kız çocuğuyum ben
Ağır, koyu bir kahve gibi
Uykumu yudumluyorum.

Özel Arabul
 
Üst