uyumsoft

Niye Şiir Olmasın!!!

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan heerdeem
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

TERKİB -İ BEND

...
Pek rengine aldanma felek eski felektir
Zira feleğin meşreb-i nasazı dönektir

Ya bister-i kemhada ya viranede can ver
Çün bay u geda hake beraber girecektir

Allah'a sığın şahs-i halimin gazabından
Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir

Yaktı nice canlar o nezaketle tebessüm
Şirin dahi kasdetmesi cana gülerektir

Bed-asla necabet mi verir hiç üniforma
Zerduz palan ursan eşşek yine eşşektir

Bed-maye olan anlaşılır meclis-i meyde
İşret güher-i ademi temyize mihenktir

Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir

Nadanlar eder sohbet-i nadanla telezzüz
Divanelerin hemdemi divane gerektir

Afv ile mübeşşir midir eshab-ı meratib
Kanun-i ceza acize mi has demektir

Milyonla çalan mesned-i izzete serefraz
Birkaç kuruşu mürtekibin cay-i kürektir

...

Ziya Paşa
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

GAZEL

Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşaneler gördüm
Dolaştım mülk-i islamı bütün viraneler gördüm

Ziya Paşa
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

AHRET

Bu garip dünyada ben yadırgadım yerimi...
Yıllardan sonra bir gün görüp çektiklerimi,
Tanrım, bir meleğine emredecek: -Yetişir!
Gözlerimi o saat sessiz kapayacağım.
Beni bekleyedursun artık ılık yatağım,
Bütün yorgunluğumu alacak bir teneşir
Bir yükü atmış gibi sırtımda bir hafiflik,
Oraya geçmek için aşacağım bir eşik.
Başım bir defa olsun dönmeyecek geriye.
Bir el gözlerimdeki perdeyi sıyıracak.
Onları bulacağım!.. Ve annem şaşıracak:
?Görmeyeli ne kadar büyümüş oğlum? diye.

ZİYA OSMAN SABA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ARTIK YAŞAMAK İÇİN

Artık yaşamak için herkesten kaçacağız,
Dünya bize verecek yalnız güzellikleri,
Yalnız, semalarından dökecek ruhumuza,
Geceler mehtapları ve gündüzler seheri

Düşünceli yürürken, bir yol dönemecinde
Çıkacak ömrümüze beyaz dallarla bahar.
Hatırlatacak bize şen çocukluğumuzu,
Erguvanlı bir bahçe, mor salkımlı bir duvar.

Tekrar yaşayacağız ümitli sabahları,
Bulacağız dünyanın o en güzel yerini.
Ebedi bir sahilde yeniden tadacağız
Kolkola sükûn dolu akşam gezmelerini.

ZİYA OSMAN SABA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BAHARI BEKLERKEN YAZILMIŞ ŞİİR

O günü görmek için sade bekleyeceğiz,
Göreceğiz bir sabah yeşil tomurcukları.
Hazırlanıyor gibi, gökyüzü, ufuk, deniz,
Bir sabah dökülecek baharların baharı.

Bu bahar yalnız mesut günler taşımaktadır,
Başbaşa kalacağız kenarında bir suyun,
Göz alabildiğine yeşil uzanan çayır,
Bir saadet içinde sessiz otlayan koyun.

Bu bahar güleceğiz en içten bir sevinçle,
Bir melek ordan bize uzatacak elini.
-Beni bırakma kalbim, kalbim sen bana söyle.
Ümitlerin en güzelini!..

ZİYA OSMAN SABA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BEN DE

Ne çok anlatacaklarınız var
Birbirimize nişanlılar!
Ben de bir zamanlar sizin kadar mesuttum,
Ben de şu parkın sıralarında oturdum,
Ümid ettim, hayal kurdum...
Şahit bütün ömrüme bu şehir, bütün yurdum.
Ben de o mektepte okurdum
Küçük mektepli!
Bugün gibi hatıramda
İlk gün, ilk ders, ilk hece.
Şiirler yazmak için öğrendiğim güzel Türkçe.
Yeni kitaplarım, siyah göğüslüğüm,
Sevinçle dolup taşardı gönlüm.
Beri yanda günler akar giderdi.
Benim de bir anne üstüme titrer
Bir baba benimle iftihar ederdi.

ZİYA OSMAN SABA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BEYAZ ..

Bir bademin altına, yorgun, oturmak biraz,
Ayrı ayrı seyretmek çiçek açmış her dalı.
Artık bütün renklerden, artık uzaklaşmalı:
Beyaz işte, aylardır gözümde tüten beyaz.

İş bitti... Uzaklarda ilk ümitler gibi yaz,
Duyuyorum bu sabah, kış içimden çıkalı,
İçimin dört duvarı bembeyaz badanalı,
Ah, sade nefes almak, göğsüme dolan bu haz...

Bir kuş ötecek şimdi... Havada bir durgunluk,
Mermeriyle konuşan açık kalmış bir musluk,
Beyaz çiçeklerini tektük düşüren kiraz.

Bahar pınarlarından içime damlayan su,
Bembeyaz çiçeklerin ıslak, temiz kokusu,
Kış bitti... Uzaklarda ilk ümitler gibi yaz..

ZİYA OSMAN SABA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BEYAZ EV

Gözlerimin önünde hep aynı beyaz ev.
Her dağ yamacına kurduğum,
Beliren her su kenarında,
Pembe damlı, yeşil pancurlu, balkonlu,
Balkonuna tırmanan sarmaşık.
Gece, pencerelerinden sızacak ışık,
Kışın tütecek bacası.

Kapıyı ittiğinde çalacak bir çıngırak.
-Duyuyorum o sesi şimdiden, berrak-
Geçeceğim yol, çıkacağım üç basamak,
Ellerinden sıyırıp atacağım eldiven,
Her halin, gülüşün, kokun, bütün ruhunla sen!
Ah, bütün bir ömür bırakmayacağım el,
Okşayacağım saç, dinleyeceğim ses,
Bakmakla doymayacağım yüz...
Açık pancurlardan o gün dolacak gündüz,
O günkü hava,
Bir kapıyı açman, dolaşman sofada.
Şaşıracağım: Böyle gezinen kim?
-Evim! Evim!.. Ellerimle asacağım
Camlarına perdelerini.
Yatak odasında düsüneceğiz bir an
İki kişilik karyolanın yerini...
Yatak odamız, yemek odası, kiler
Raflarında ellerinle yapılmış reçeller.
Karşı karşıya oturacağımız sofra,
Sürahide ışıldayan su,
Yazın, rüzgâra koyacağımız testi;
Senin yatacağın öğle uykusu...
Sararacak bir yandan çardaktaki üzümler,
Kâh esecek rüzgâr, kâh dinleyeceğiz yağmuru,
Kâh karlarla bembeyaz kesilecek çimenler.
Hep geçireceğiz içimizden:
Hayat beraber, ölüm beraber...
Şu göklerin altında,
Olacağız o kadar bahtiyar
Ki çıkıp mezarlarından annemiz, babamız da,
Beyaz evimize yerleşecekler,
Uzun kış geceleri onlar da aramızda
Göz göze bakışacak, mangalı eşecekler..

ZİYA OSMAN SABA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİLEMİYORUM

Bilemiyorum yıllardır neredeyim?
Hergün yediğim ekmek, susayıp içtiğim su,
Kolundan tutup gitmek istediğim kadın,
Yaşamak kaygısı, gök hasreti, ölüm korkusu,
Ve Rabbim senin adın!
Yıllar var ki içindeyim hayatın.
Anıyorum gençliğimi, özlüyorum çocukluğumu,
Fakat bilemiyorum yarını.

Bilemiyorum Rabbim, maksadını, kararını.
Hepimiz işte dünyadayız,
Yataktaki hastamız, topraktakı ölümüz;
Neyiz, ne olacağız?
Birşey bilmiyorum... Nefes almaktayım yalnız.
Rabbim! beni yaratmışsın,
İnsan şeklinde görünüyorum,
Terlerim yazın, üşürüm kışın,
Düşünüyorum, düşünüyorum...

ZİYA OSMAN SABA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR ODA BİR SAAT SESİ

Bir oda, içinde bir saat sesi
Hayatın sırtımdan giden pençesi,
Ve beni maziye götüren bir el,
Eski günlerimiz, sessiz ve güzel...
Bulduğum kayıplar, her günkü yerin,
İşte konsol, ayna, köşe minderin,
Seccaden, tesbihin, namaz başörtün.
Bir şey değişmemiş, sanki daha dün.
Yine ortancalar altı camının,
Dışarda sükûnu yaz akşamının,
Bahçemiz sulanmış, ıslak her çiçek.
Kapı çalınacak, babam gelecek...

ZİYA OSMAN SABA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR SOKAKTA GİDERKEN

Taşında otlar biten şu sokakta yürümek.
Bir bahçe duvarının kokulu gölgesinden.
Uzakta, mektepteyken okuduğumuz şarkı.
Su içmek o tasasız günlerin çeşmesinden.

Kalbe aşina bütün rastladıklarım,
Herşey eskisi gibi, herkes bahtiyar, iyi!
Bana büyük babamı hatırlatan ihtiyar,
Çocukluk arkadaşım sarı benekli kedi

Bütün günahlarımı affetmiş sanki Tanrım,
Duyuyorum kalbimde tadılmamış sevgiyi.
Ah, sade koşmak, koşmak istiyorum içimden:
Aradığım diyara bu yol çıkacak gibi

ZİYA OSMAN SABA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR ÖLÜNÜN ARKASINDAN

Ey ölü, az daha yaşatmak isterdim seni,
Habersiz bırakıp gittiğin evde.
Giysen hazır duran terliklerini,
Odalarda dolaşsan, öksürsen
Toplasan bu yaz da bahçende yemişleri,
Az daha ömür sürsen.
Gözlerimin önünde hep boyun bosun,
Nasıl girerdin şu kapıdan, memnun
Şu iskemleye otururdun.
Avuçlarımda, ılık, el sıkışın,
Bana bakışın...
Nasıl uzatırdın bana şu sürahiyi?
Seyrederdik uçan bulutları, geçen gemileri.
Nasıl son defa konuştun, son defa güldün?
Nasıl öldün?..
Nasıl öldü, Yarabbim, nasil öleceğiz?
Hangi sonsuz geceler, iklimler geçeceğiz,
Bundan sonra da bir gün aynı sofrada
Oturacak mıyız bir daha!..

ZİYA OSMAN SABA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BU RÜZGAR

Bu rüzgar her vakit böyle esmeyecek.
Gökte bulut, suda yelken, dalda çiçek.
Bir gün, bir gün var ki, günden güne gerçek,
Çatır çatır servi, çıtır çıtır böcek.
- Çek ciğerlerine, bir nefes daha çek,
Bu rüzgar her vakit böyle esmeyecek.

ZİYA OSMAN SABA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BÜTÜN SAADETLER MÜMKÜNDÜR

Bütün saadetler mümkündür...
Şu kapının açılması,
İçeri girivermen,
Bahar, kuşlar, gündüz.
Ve bütün dünya
Bir an içinde gürültüsüz.

Bütün saadetler mümkündür...
Bahtsızların biraz gülümsemesi...
Körlerin gün görmesi,
Mümkündür bütün mucizeler...
Ana, baba, evlât, bütün kaybolanlar...
Ebedî bir sabahta buluşmamız bir daha.

Ölüler! Hepimiz için yalvarın Allaha...

ZİYA OSMAN SABA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ÇOCUKLUĞUM

Çocukluğum, çocukluğum...
Uzakta kalan bahçeler
O sabahlar, o geceler,
Gelmez günler çocukluğum.

Çocukluğum, çocukluğum...
Gözümde tüten memleket.
Artık bana sonsuz hasret,
Sonsuz keder çocukluğum.

Çocukluğum, çocukluğum...
Habersiz ölen kardeşim,
Mezarı bilinmez eşim,
Her bir şeyim çocukluğum.

Çocukluğum, çocukluğum...
Bir çekmecede unutulmuş,
Senelerle rengi solmuş,
Bir tek resim çocukluğum...

ZİYA OSMAN SABA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

EMANET

Geri vereceğiz hepsini...
Bunca yıllık vücudumuz; el, kol, ayak,
Öpüştüğümüz dudak,
Yeşilini gözlerimizin, mavisini.
Tepeden tırnağa kemiğini, derisini.
Kadın, erkek, yaşlı, genç,
Er geç,
Bir tabut içinde, hepsini..

ZİYA OSMAN SABA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

GEÇEN ZAMAN

Hiç olmazsa unutmamak isterdim.
Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar...
Yalnız bırakmayın beni hatıralar.
Az yanımda kal çocukluğum,
Temiz yürekli uysal çocukluğum...
Ah, ümit dolu gençliğim,
İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim...
-Doğdugum ev. Rahatlıyacak içim duysam
Bir tek kapının sesini.
Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...
Böyle uzaklasmayın benden, yasâdığım günler.
Güneş, getir bir bayram sabahını.
Açılın açılın tekrar
Çocuk dizlerimdeki yaralar,
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar...
Yalnız hatırlamak hatirlamak istiyorum
Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,
Rengine doymadığım o sema,
Ahengine kanmadığım ırmak.
Bırakıp herşeyi nereye gidiyorum?
Neler geçmişti aklımdan,
Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm?
Ah nasıldı yaşamak?

ZİYA OSMAN SABA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

GÜZ ..

Çiçeğin rengi soldu, bitti şarkısı kuşun.
Yol tenha, dal mecâlsiz, su durgun.
Tabut yapılan tahta, ev ev taşınan odun.
Bahar, ümit yerine, ey kış, içimde korkun!

Allahım! kararmasa şu göğün...
Dal senin, ağaç senin, döktüğün
Yapraklarla, mevsimlerle, gün gün.
Geçip gidişi ömrün...

ZİYA OSMAN SABA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

HER AKŞAMKİ YOLUMDA

Her akşamki yoluma koyulmuş gidiyorum.
Her akşamdan vücudum bu akşam daha yorgun.
Öyle istiyorum ki bu akşam biraz sükûn,
Bir cami eşiğine yatıversem diyorum

-Rabbim, şuracıkta sen bari gözlerimi yum!
Sen, bana en son kalan, ben senin en son kulun;
Bu akşam, artık seni anmayan İstanbulun
Bomboş bir camiinde uyumak istiyorum.

Sonsuz sessizliğini dinlemek istiyorum.
Bilirim ki taşlığın bir döşek kadar ılık,
Sana az daha yakın yaşamak için artık,
Rabbim, ben yalnız zeytin ve ekmek istiyorum.

ZİYA OSMAN SABA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

İMKANSIZ TESADÜFLER

-Cahit Sıtkı Tarancı'ya-

Şimdi çıkıverecek karşıma arkadaşım,
Mektebe gitmek için geçtiğimiz şu yoldan.

Babam tok sesiyle birden çağıracak: "Ziya!"
Kalbimde eski sevinç, dallarda eski bahar.

Gözlerimi kapatıp: "Bil?" diyecek birisi.
Bir mahşer ortasında şaşırıp kalacağım.

Ve girecek koluma bir melek gibi karım.
Saracak etrafımı doğmamış çocuklarım..

ZİYA OSMAN SABA
 
Üst