uyumsoft

Niye Şiir Olmasın!!!

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan heerdeem
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR NİNNİ YA DA TÜRKÜ

Çocuğum uyusan bir güzel
Ölümleri düşünmeyi bıraksan da
Nasıl olsa şimdi korkunç amcalar
Ateşler akıtmıyor göklerden
Çocuğum güzelce uyusan da
Uyansan güneşli bir güne
Nasıl olsa şimdi uzaktan
Tank gürültüleri gelmiyor
Nasıl olsa dindi, yağmur gibi
Makineli tüfeklerin sesleri
Sanırım yarına kadar bizi
Öldürmeyi düşünmez kimseler
Sen de bilirsin ki; bir akşamla bir sabah
Arasında ne güzel yüzyıllar vardır
Uyu, tadını çıkar yaşamanın
Değil mi ki savaşların çocuğusun
Daha çok sevmelisin herşeyi
Çocuğum bir güzel uyu şimdi
Hem o kadar üstünde durma
Öleceksek öleceğiz nasıl olsa
Yaşam dediğimiz bu güzellik
Kırılgandır dayanamaz korkuya

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR SERÜVEN TANIMI

Hiç bir zaman yenilmedi geceye
Sevincim de, inancım da
doğru diye bildiğim güzellikler
Hiç bir gün kendinden uzak bir şeye değişmedi

Hiç bir gün yolda koymadı beni
Güvencim ve direncim...
Düşerim sandılar, dönüp baktılar
Gülerek geçip gittim

Evet, ben tek başımaydım
Onlarsa çok yalnızdılar!

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR SEVGİ TÜRKÜSÜ

Akşam soğan kavrulan evlerde
Yoksul bir çorbayı ateşe koymadan önce
Son geleni bekler gibi seni beklemek
Bir yudum alır gibi bir kadeh buzlu rakıdan
Çocuk annesine güvenir gibi
Sonu belirsiz bir yolculuğa çıkar gibi
Hiçbir şey olmuyormuş gibi sevmek seni

Hiçbir yalanda, hiçbir kandırmada payı olmamak
Hiçbir kaygının peşinde küçültmemek kendini
Bir yaz sabahında balkondan nasıl bakarsa
Dışarıya salınmamış çocuklar
Biraz özlemle ve biraz sevinçle
Nasıl bakarsa o çocuklar sokağa
Senin yolunu hiç yılmadan gözlemek
Benim için ölümsüzlükle birdir

Hep yüzünde kalmalı bu gülüş
Bu seni çağlara direnecek bir yontuya
Döndüren bu sevinç pırıltısı hep kalmalı yüzünde
Hep bu kadar büyük ve bu kadar güzel olmalısın
Bu kadar ölümsüz ve bu kadar olağan

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR TUTKUNUN TÜRKÜSÜ

Neden onu görünce
Karışıyor ellerin birbirine
Onu görünce neden
Kendini bırakıp gidiyorsun giderken

Bırakıp gidiyorsun ve sende
Sevinç gibi bir acı koyuluyor
Öyle durup kalıyorsun gecende

Onu görünce sende neden
Bin tohum ekiliyor birdenbire
Birdenbire nice ürün kaldırılıyor
Onu görünce neden hızlanıyor
Suların akışı kendi kendine

O gidince neden başka birisin
Adın başka, susuşun başka, sesin başka
O gidince hiç kimse değilsin
Tükenmiş bir rüzgârsın ağaçta

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR YAZ GÜNLÜĞÜ

Papatyadır elinde
Yazla yeşeren sıra dağlar.
Bir şarkıdır dilinde
Günden güne seni saran sonbahar....
Bir umuttur güldüğün,
Bir tutkudur sokaklar
Her gün seni çağırır,
Der ki;
Sokaklardan geçmesen hayal olur uzaklar...
Ben senin şarkınım der,
Beni her gün başka söyle.
Bazen biraz tutkulu, bazen acılı biraz
İçinde sarı güller bulunsun......
Ben bir yolum, sen de benim yolcumsun.
Sakın geçme benden inanmayarak.
Sen benim savaşçımsın, gözü pek çocuğumsun
Sen güzelsin, en güzel.
Denizlerden daha güzel,
En güzel çiçeklerden ve seslerden.
En güzel denizlerden.....

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BU BİZİM ŞİİRİMİZDİR

Bir suyun akışına dalar gibi kalıyoruz
O zaman gün sızıyor saçaklardan ince ince
Biz birbirimizi karşılıksız sevmeye başlayınca
Birlikte bir kirazı dişler gibi oluyoruz
Uzun bir kervan gibiyiz güneşte ağır ağır
Aydınlığı iki ayrı sevinç gibi yaşıyoruz
İki ayrı sevinci bir bütünde eriterek
Şurada otursak mı yürüsek mi biraz daha
Ötelere uzanmadan köşeyi bile dönmeden
Birkaç yüzyıl sonraki bir şiiri okur gibi
En küçük bir kıpırtıda sonsuzluğa varıyoruz
Üşütür gibi titreten buydu az önce bizi
Şimdi denizin sesiyle rüzgar belki de aynı şey
Bu senin saçların mı yoksa benim saçlarım mı
Aramıza girmeye çalışan yaramaz bir esinti mi
Uzun uzun düşünmeye başlamadan
Bütün zamanları birden şimdiye damıtarak
Bir kuşun kanadını öper gibi kalıyoruz.

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

CEYLANLARIN AŞK TÜRKÜSÜ

Yeni bir tutkuyu kaldırmaz o
Yeni bir aşk öldürür ceylanı
O sevdi mi çocuklar gibi sever
Sen olsan ateşe verirsin tarlanı
Çiçeklerini yerle bir edersin
O bir duvar dibinde yatar sesizce
Düş gibi görür inen akşamı
Kelebekler yanaklarından öper
O sevdi mi rüzgar gibi sever
Sen olsan yere çalarsın şapkanı
Yeni bir tutkuyu kaldıramaz o
Yazık olur küçücük saçlarına
Doyamadan gider derenin
Işık beyazı çakıl taşlarına
O sevdi mi yüreği bakakalır
Sen olsan yeniler giyip gezersin
Belki bir günde harcarsın paranı
O yemeden içmeden kesilir
Sevdiğini bir üzse bin üzülür
Sen olsan üzersin sevdiğini
O günde binkere ipe çekilir

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ÇOCUĞUN VE KAPTANIN TÜRKÜSÜ

Kaptan amca beni geçerken
Karşı kıyılara bırakır mısın?
Oralarda ne mi var? herşey
Çocuklar, sesler, ışıklar var
Bayramlar ve her türlü uzaklar

Kaptan amca beni bırakır mısın
Gittiğin kıyıların ötesine?
Oralarda ne mi var? herşey
Oralarda çalgı var, sevinç var

Kaptan amca beni götürmez misin
Gittiğin güzel yerlere şimdi?
Uzakların tutkusu nicedir
Çöller gibi yakıyor içimi

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ÇOCUKLARA DÜŞEN

Herkesin her yaşta
Dizinde ağlanacak bir annesi olmalı
Oradan bilinmedik uzaklara doludizgin
Çocuklardan da çocuk tahta atlarla
Aşılmaz dağları geçip ulaşmalı

Kapalı kapıların arkasında
Bekleşir ölü gözlü adamlar
Çocukluğu çarmıha germek için
Bunu bilen her çocuk annesinin dizinde
Tek o adamlara inat olsun diye
Bitmeyen sevinçleri uyumalı

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

DENİZİN BEKLEDİĞİ

Seni sevmek mor denizlerdi biraz
Ne kadar gidilse bir o kadar bitmeyen
Umutlar ve yıkılmalar ardında direnilen
Seni sevmek mevsimler içinde en güzel yaz

Seni sevmek yaşamın aşılmaz büyüklüğü
Seni sevmek kan dolu yüzyılları korkutan
Ve sığınıp ılık kıyı kentlerinde biraz akşam
Seni sevmek çocukların düşlerinde gördüğü

Varılırdı daha saydam günlere isteseler
İsteseler yalnızlık giremezdi evlere
Seni sevmek bir kırlangıç olacak bekleseler
Ve uçacak durmadan adasız denizlere

Kim bulacak cam kırığı gözlerinde sevgimi
Sonra yalnız kalmak gibi yoksulca uğuldayan
Bütün okyanusların baş eğdiği tek kaptan
Sana verdim geç diye bütün denizlerimi

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

DERİNLEŞEN AKŞAMDA

Bir sigara yaktım durup düşündüm
Neyim var neyim yok döküverdim önüme
Yeniden gözden geçirdim kendimi
Kendime yabancı düştüm gene

Nasıl da sert davranmıştım kendime
Şimdi daha iyi anlıyorum
Ben sokakların kural bilmez çocuğu
Bir başkası olabilir miydim hiç
Kendi yerime

Biraz da anılarla oyalansam
Yaşanmış ve bitirilmiş olanı
Nedense bir türlü sevemiyorum
Yeniden yaşamayı düşünmüyorum
En güzel sevinçlerimi bile

Her zaman kendime dar geliyorum
Ne zaman derinlerime dönsem
Yeni bir sayfa açılıyor önüme
Ne zaman yeni bir şeyleri özlesem
Neden bilmem
Kaskatı bir karanlık yerleşiyor içime


AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

DONKİŞOTUN AKŞAMI

Dulcinea seni en çok andığım
Bu garip bu bilinmez akşamlardır
Büyülü, kırık dökük hanları
Kral saraylarına dönüştüren
Anlaşılmaz gizidir akşamların

Zor zamanlarımda düşlediğim
Sen bütün sezgilerimde varsın
Olsaydın belki yarım kalırdım
Bir uzak köyde un eleyen, süt sağan
Bilinmez biri olman
Kesinlikle kanıtlamaz yokluğunu
Sen dünyaya her dokunmamda
Gün gibi yeniden başlayansın

Olmazlıkta kurar insan sevincini
Tutku herşeyi yeniler
Yüreklilik bir çeşit yalnızlıktır
O aptal yeldeğirmenlerine gelince
Sen onları benden iyi tanırsın
Aldı mı yere vurur adamı
Kaldı ki sen onlardan da kahramansın
Aşılmazlığınla aydınlat yolumu
Dulcinea; doğallığım, sevincim, anayurdum
Dünya, gün gelip anlayacak
Sende gerçek büyüklüğe kavuştuğumu

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

EKSİK BİR TANITLAMA

Düşüncemde yanan mum yüreğime vuran ışık
Bildik sevgilerin uzağında büyüyen
Yepyeni bir dünyada açan ilk menekşe
İğreti sevinçlerin hiç mi hiç yaşamadığı
Geleceği bağrında yaratan güçlü toprak
Deli ırmak dik yamaçlardan süzülen su
Çiğ düşen bembeyaz akşamın vurgunu
Bir varlığı bütünüyle anlatan koca kitap
Lambanın çevresinde dönüp duran pervane
Uslu bir yanardağ bağda bir salkım üzüm
Varılmaz doğrusu yetkinliğin sonsuzun
Anılarımı dolduran karasevda yaşadığım
Her duygu ve ben herzaman vazgeçilmez
Bir kesinlik adıyla güzellediğim sevinç
Anlayışım sezişim mantığım gücüm bilgim
Denizlere koşan ırmak yağmura duran bulut
Taze ekmeğim suyum arkadaşım sevgilim

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ESKİNİN TÜRKÜSÜ

Şimdi öksürtür beni
Yıllar önce içtiğim
O paslı cigara
İçsem de almam tadını

Kokusunu duysam yadırgarım
Anlamam artık bakışından
Dünkü kadar açık ve kesin
Bir biçimde bilsem de adını
Seni bir türlü tanıyamam

Şimdi iter beni
Eskiden söylediğim şarkılar
Bitenle başlayan arasında
Dünyalar kadar uzaklık var

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

GECE GELENİN TÜRKÜSÜ

Hangi saatte durur şiir
Hangi saatte başlar
Horozlar hangi saatte öter
Hangi saatte yıkanır ışıkla
Gecenin çamuruna batanlar

Böyle sen mi geldin sabaha karşı
Alkol tütün ve yalnızlık içinde
Böyle sen mi geldin sessiz
Çocukların doğmasından, günün ışımasından
Kavgada insanların ölmesinden korkarak
Böyle sen mi geldin kaça kaça

Kaygılar hangi saatte başlar
Hangi saatte yenik düşer
Gecenin bitimi doğan güne
Ve neden güne başlıyor gibi
Bazen çok sevdiklerimiz bile
Yeniden geceye başlarlar

Hangi saatte susar şiir
Hangi saatte yazar ölümün yazgısını

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

GEÇEN ZAMANIN TÜRKÜSÜ

Bir de pisliğin çiçek gibi büyüttüğü
Uyuşuk ve anlamsız otlar var

Ünlü yayınevlerinde
Halka ışık tutan bütün romancılar
Öfkeli öfkesiz bütün ressamlar
Ve bütün ince kemancılar
Büyük adamların anlayışlı eşleri
İnsan pazarının reklam şairleri
Ben gidince geriye kalacaksınız benden

Her zaman böyle olur
Rüzgâr toz bulutları bırakır giderken

İçindeki karmaşayı dünyaya taşıyanlar
Eğri düşünenler, doğru konuşanlar
Eli kalem tutanların bütünü
İçki sofralarının eşsiz bilgeleri
Emeğe alkış tutan tembel sürüleri
Ben gidince geriye kalacaksınız benden

Her zaman böyle olur
Rüzgâr toz bulutları bırakır giderken

Gönlündeki yalnızlığı içimize getiren
Bütün kafalılar, bütün şakacılar
Felsefeye önem veren düşünür artıkları
Sanat dünyasının doygun yaratıkları
Düşünce toptancıları, duygu işportacıları
Ben gidince geriye kalacaksınız benden

Her zaman böyle olur
Rüzgâr toz bulutları bırakır giderken

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

GENE BÖYLE

Yürürlükte hava su ateş toprak
Yürürlükte irili ufaklı atomlar
Çürümüş sanıların karşısında
Bu arada yalnızlık sürümden kazanıyor
Uydurma aşkların yanıbaşında

Kuş uçmuyor korku ormanlarında
Sıkıntı denilen timsah uyanık
Erdemi ve inancı savunuyor kendince
Belki güler geçersin belki de
Gülmeyi bile düşünmezsin
Anlatmazsın bile birilerine
O kadar çıplak

Oh olsun yalancı şairlere
Kokuşmuş bilgelere oh olsun
Gene sokaklar baskın
Her iyide her doğruda her güzelde
Kaçak evlerin sanrılı karanlığı
Demek ki çoktan bitti
Şimdi her yerde orada burada
Eşsiz yağmurlar altında
Bütün kara deniz ve gök haritalarında
Zor ve sessiz bir çocukluktan kalma
Serseri şair ruhum geçerlidir
Geçerlidir dayattığım her özlem
İstanbulun bütün sokaklarında

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

GÖLGE

Benim bir canla sevip
bin özlemle andığım,
Bari gölgeni bırak bana
Su çiçeklerinin en güzel yanları
budur,
Giderken gölgelerini verirler suya.
Güz akşamları dal kıpırdamazken,
Suda halkalanan gözleridir
Sen de gölgeni bırak bana.
Gönlümün bin güzelliğiyle inanıp
sevdiğim,
Güzelliğini burada ince ince aratma.
Bir kıyıya, bir gün inen fırtına gibi
Birdenbire bir şeyler bırak.
Birşeyleri soğut,
birşeyleri yak,
Dağıt birşeyleri,
birşeyleri kur.
Kendini hiç yokmuşsun gibi aratma.

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

GÜN DOĞARSA

Gün doğarsa denizlerin üstüne dalgalardan
Güneşin en azından bir umut olduğunu
Duymalısın her zaman

Hep çok uzun bir gemi gibi açılır suda
Bir şey taşır ufuklara, ufuklardan
Çiçeklenir sonsuzlanır
Biliyorsun geçmeden gidemezsin zamanlardan

Gün doğarsa saçlarından saçlarıma
Kavga büyük bir deniz varış yok ufuklarda
Her şeyin en güzeline yazgılanmışız gitmişiz
Gün doğarsa saçlarından saçlarıma
Biliyorsun geçmeden gidemezsin zamanlardan

Gün doğarsa gün geçmeden doğamaz çocuk uykularından
Denizlerden, kayalardan, kuytulardan, sulardan
Geçmeden gün doğamaz karanlık dağlar gibi kuytulardan
Denizlerden, kayalardan, kuytulardan, sulardan

Gün doğarsa denizlerin üstüne dalgalardan
Güneşin en azından bir umut olduğunu
Duymalısın her zaman
Biliyorsun geçmeden gidemezsin zamanlardan

AFŞAR TİMUÇİN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

HANÇERLİ TÜRKÜ

Nicedir elimde gül dalıydı
Değişti, değişti hançer oldu
Baba bunu kendime mi saplasam
Ya da bir gündoğumuna saklasam
Daha gün ortalığa dağılmadan
Al diye çekip vursam mı adamı

Sevince inanmayanı, yaşamı paylaşmayanı
Ekmeği ortadan ikiye bölmeyeni
Aşktan döneni, savaştan kaçanı
Kapılara nöbetçiler dikeni
Köpeklerin sofrasında besleneni
İnanç alıp-satanların hepsini
Baba, bu gümüş hançerle vursam mı

Nicedir elimde gül dalıydı
Değişti, değişti hançer oldu
Sardı uzayan yansısıyla
Sardı nar çiçeği kırmızısıyla
Bugünden çekip gidecek olanı
Gül dalıydı hançere dönüştü birden baba
Soframızdan aşımızı çalanı
Çekip bu güzel hançerle vursam mı

AFŞAR TİMUÇİN
 
Üst