uyumsoft

Niye Şiir Olmasın!!!

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan heerdeem
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ARDINDAN

-İsmail Kayatürk?e-

Hergün böyle hergün
Bir şeyler kaydı üstünden
Aramızda bir şeyler unutmak korkusuyla
Soluğun geri çekti kendini
Nerelerde eksildin sen usulca


Soğuk kış geceleri ayın tam ortasından
Ellerin geçer ince geyikler gibi
Gökyüzüne bırakılmış yalnızlığın
Süzülür aramıza


Çözülmüşsün, dağılmışsın, burada değilsin
Yokluğun nice çoğaltır seni
Gölgeli, boyutsuz dinginliğinde
Yok olmaman için yas tutmaz yüreğim

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ARTIK VEDA VAKTİ

Havada nemli ve tuzlu bir serinlik
Karanfil yağları damacanayla
Gül yağları, bergamut, lavanta
Akşam güneşine bulandı
Limanda boydan boya

Ne dedilerse yaptım bavullar hazır
Geçmişi sığdırdım içine
Ağır değilmiş o kadar
Geçiştirmişiz zamanı
Ateş ve su ve güzelim deniz
Buluşmuşlar arasıra

Her yerden akıyor gün
Suyun üstünde esintiler
Bir yolculuk vaktidir şimdi
Köklerinden koparak yolculuk
Yerinde sayarak yolculuk
Rüzgarlara karışıyor kalbim
Yamaçların, yarların en ucunda
Kızıl kuşlar gibi titreyerek

Ey benim güzel aşkım
Sen hiç kış görmedin ki
Poyraz nedir, kar, tipi bilmezsin
Yalnızlık bile
Ağzının kenarında
Açıveren çiçekti

Bütün gece limanlarda
Beni alacak tekneyi aradım
Yabancı yıldızların altında
Bir göktaşı gibiydim
Işığım gitgide eksildi

Unutmazsın beni bilirim
Pencerene yine
Beyaz bir gül bıraktım

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

AŞK

Koydum seni suyun yerine
Dağıldı yüzün
Bir bataklık otu gibiydi ellerin
Kavradı taşların altında yıkanan günü

Yerinden kaldırıp bir ağacı
Uyuttum seni
Habersiz benden
Çevirdi ağzın nehirlerini

Yulardan boşanmış bir tay gibi
Devrildi gök üstümüze
Öptüm seni
Biraz yana döndü güneş o kadar

ÖZEL ARABUL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ATIN TÜRKÜSÜ

Benim atım rahvan gider
Rahvan gider sunağına
Toynağında göz yarası

Yüzler kayıp anılarda
Kanar durur eşkinince
Alnındaki akıtması

Kesif is kokusu taşır
Su tülünden bir ormanda
Yağız atım, koca atım
Ağu içti uykusunda

Benim atım rahvan yürür
Zaman küldür terkisinde

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BAHAR

Bahar dediğin bir top sarı mı
Yeşil mi, yoksa vurgun mu
Hiç mi hiç, geldi mi hep
Bir olasılık dönenir durur
Ölmeden dirimi hiç yaşamadık ki

Bırakırım, suları şimdi akmayan
Boş bir köprüden
Demir köprüden
Ağusunu üstüne yüreğimin
Biraz umut mu ne, biraz acı mı ne
Zamana ayarlı mı bilemediğim
Ve akıp geçen bir şey var yanımızdan
Ter basar gecemizi

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BAŞKASI

Akşamları geçerim ara sokaklardan
Kaybolmak için yürüdükçe
Her yolağzında rastladım kendime

Ne çok kuş duman gibi dağılan
Hepsi alaca, hepsi ürkek
Gövdeleri baştanaşağı püren

Bir acıyı tutmak gerek yerliyerinde
Bu yüzden kapalı bütün perdeler
Bastırıp göğsüne karanlığını

Ne varsa unutulmuş yol kenarında
Rüzgardan, ayak izlerinden artakalan
Kimi istediysem gelen başkası
Gittiğim her yerde bendim bekleyen

ÖZEL ARABUL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BEKLİYOR YAŞAM

-Hep aynı şiiri söylerim
Şimdi de bir öncekinin benzeri-

Ormanda yukarı dal sürdü ağaç
Kökleri sıvama ayrık otu
Korkusunu gizler kendi kendinden
Yüzük geçmiş gibi parmaklarına
Işık içinde mineli bir yüzük
Dokunur gökyüzüne umutla

Geceyle birlikte yorgun bir rüzgar
Doğum öncesinden yalnız
Yükünü boşaltır artık sabaha
Daha yaprak dalda uyanmadan
Açmadan kuşlar kanatlarını
Eksik bir çiçektir orada bahar.
O bahar ki hiç bilmez,
Yanmıştır suda gövdesi
Yırtılmış kayaların bıçaklarıyla
Üşüyünce nasıl tüy değiştirmiş
Nasıl acıyla kıvranmış ağaç.

O tepede açmadan başını daha
Ay kuşağı dolanır karanlığına
Bir salkım kuştur ağaç
Karışır ona sesim

İlk ateş düştüğünde, o gidenlerin ilk ateşi
Sıyrılır gövdesinden
Başsız ve sonsuz bir ırmak artık
Çarpa çarpa döver kıyılarını

Yaprağa gömülmüş duyarlığımız
Çözülmemiş bir yazıt ahşap gövdesinde
Sanki bir kozalak patladı patlayacak
İncecik damarlarıyla yaşam
Yapayalnız bir sözcük
Bekliyor ağzımızda

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BENİ KOR GİDER

Uzak uzak çarpar benim yüreğim
Az yaşarsın, sevgim doğurur seni
Bilirim ki düştük tanrı gözünden
Bir kez bile olsun gülmedim seni

O gün geldi, sesim senden dağıldı
Sanırım bedenim dağılıp gider
Dost diye, insan diye gönül verdiğim
Dayanamaz bana, beni kor gider

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİLEMİYORUM

İnsan gücünün nereye vardığını bilemiyorum
Hala dünyaya bağlıyım, hala
Gece gündüz içimde kapanmayan göz
Bir damla yaşı esirgiyor
Zincir yapıp boynuma astığım tüm yanlışa

Tutku içinde bocalayan bu yırtıcı ruh
Nasıl kurtaracaksa
Sessizce seken keklik gibi
Geliyor korkularım ama yüreğim kavruluyor da

Daha fazla sevebilir miydim
Daha fazla mı güçlenirdi kanatlarım
Yakında bal olacak acı süt akıtan incirlerim
Yaşam minik bir kuş gibi açılacak avuçlarımda

Her sabah doğması kadar olağan güneşin
Hiçbir şeye sahip olmamak örneğin
Yine de hiçbir şeyden vazgeçmek zor geliyor
Kötü haberlere yaslı sevinçlerimden

Gerçeği hangi efsaneyle büyütürsek
Onunla öldürürüz çoğu zaman
Güzellik ve acı aynı uçurumda
Ben ise ne veririm
Payıma ne düşer ölümsüzlükten

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİNLERCE GÜNEŞ

- Sühendan Fırat'a-

Binlerce güneş olacak, binlerce güneş
Yılgının izlerini, yılgıyla sildiğimizde
Yaşamın mora dönük aydınlığından
Evcilleşmemiş uygarlığın bakışı
Kendi ortasından kıvrılınca
Nice yıldır unuttuk dinlemeyi

Seslerimiz dalgalandı perçemlerimizle
Ölümü ve yaşamı görüyorum
Sürüp giden ölümü, sürüp giden yaşamı
Yıllardır kullanmadığımız gözlerimizi
Koparmalıyız şimdi tutsaklığından
Her kımıldanışın kazandığı yoğunlukla
Bozguna uğradı çok dostlarımız
Yeniden biçimlenmiş Titan'ların ağzıyla

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR AÇIMLIK

Uzakta devşirir denizimi kuş
Ay gibi akan kanadı
Usuldan kaydıkça suya

Ağır kolonu keser ellerim
Yeni düşmüş bir teleği
Tutup kaldırabilse
İşlemeli bir gömlek gibi gecenin
Süt ipeğinden ışığına

Pirinç tarlasında çıplak akşam beyazı
Ve hüzün öylece durur
Gizli köpüğünde yaprağın
Ayakların kaç kez bir yazma gibi
Unutulur arıkların çekme sularında
Keten çiçeğidir sevda bir açımlık
Ya da çatal cama uzayan gölge
Belki bir kök gelinciktir çizdiğin
Çıkarıp yıkanan dolaklarında

Uzakta devşirir denizimi kuş
Ay gibi akan kanadı
Usuldan kaydıkça suya

ÖZEL ARABUL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR DİLİM AY

Bir dilim ay, kıpkırmızı bir dilim ay
İstemli bir dilim ay, yanıp sönesi
Vapur olsam varasım gelir
Onca gecenin içinde
Hem de sümbülsü mavi
Bir dilim ay
Oldukça puslu hem de
Bir bardak su gibi
İçip kanasım gelir

Şarkıları asarız da
Yediveren gülleri gibi baharımıza
Nedense hem İsa öncesi hem İsa sonrası
Camgöbeğinden bir dilim ay
Renk değiştirir durmadan akşamımıza

İnce bir bıçak çıkarır
Yorgun bir ses gibi dağılmasından
Okyanusa yağan karın yüzüne
Senin yüzüne, benim yüzüme
Bir dilim ay kılıç gibi
Üstüne kapanasım gelir

ÖZEL ARABUL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR IRMAK

Bir tepede açmadan başını ağaç
Aykuşağı gecenin içinde sesi
Bir salkım kuştur sonbahar onda

O ağaç mıydı ilk ateş düştüğünde
Sıyrılır sıyrılmaz gövdesinden
Başsız ve sonsuz bir ırmak
Çarpa çarpa döven kıyılarını

Bir yerlerden akıyor şimdi içime
Yüreğim ona göre biçildi

ÖZEL ARABUL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR GÜVERCİN UÇTU

Nasıl görmezsin, bir güvercin uçtu
Bir tek dalına kanadı değmeden ağacımızın
Düşlerin içinde belli belirsiz
Senin yaban yüreğini aldı götürdü
Usulca yastığına gecemizin.

Yalnız esintisi bereketli yaşamın
Yaprak kımıldamayan sıcak yaz günlerde
Ruhunu taşıyacak kadar güçlenmen için
Yeşil zebercet taşlarıyla
Tozlu yapıtlara kapanan ürkek bedenin
Aldatıcı ışık oyunlarına sığındı.

Bu son öpüşlerin yalnızlığında
Gölgelerden hafif, gün batımına yakın anılar
Kanat çırpınışıyla silkelendi
Nasıl görmezsin, bir güvercin uçtu

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR KUŞ DÜŞER

İndi dağdan gün ışığı
Uzaklara bir yere
Özlemi bekler beni

Gidemem sevi vurur başıma
Yıldız dolu yaprak uçlarından
Keskince uzatmış yalnızlığını
Su çeker beni

Ateşimi burada yaktım
Obam burada kuruldu
Kollarım uzar da uzar yoluna
Korkarım çığlığından
Ses tutar beni

Sıcak süt kokusu içinde
Bir kuş düşer maviliğine
Işığı yutar beni

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BUĞDAY DUMANI

Uzadı bir dal gibi üzerimde gün
Toprağın yaş derisine
Düşüp açılana dek

Nereye gitsem buğday dumanı
İçimde, dışımda, yolumda konuk
Ürperir mavi kuş ağzı
Başakta esen yelin
Başaklar öfkeli çocuk

Bir yerlerdeyim her an
Her yaprağım bir sonraya genç filiz
Yüreğim yaz ovasında bolluk

ÖZEL ARABUL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ÇAPRAZ

Biliyorum dedim, baktım, baktınız
Zaman hiç geçmez mi
Sordum, sorguladınız
Camlara yapışmış çiçek ölüleri
Yüzleriniz
Sokaklar boydanboya
Adresimi sildiniz

Beklemek böyle bir şey
Islıkla bir korkuyu geri çevirmek
Ucu keskin bıçakla
Bir bulutu kesmek
Duman gibiydi, kadın gibiydi bulut
Gölün üstüne dağıldı
Yarasında koyu bir gece
Ağdı suya
Üstüne fotoğraflar çektiniz
Unutulmus kadınlarin dalgın ve agırdır
Anıları
Sevmeyi bilseydiniz

Define avcısıydım
Bundan önceleri
Haritasız dedektörsüz
Pusulam yosun tutmus
Ağaç gövdesi..

Gizli dehlizlerden geçmek kolay
Toprak kökleri
Bir geyik çalımıyla biçmişim
Kendim soymuşum gizlerini
En büyük aşk orda gömülü
Toprağı elemişim
Bedelini ödeyemezsiniz
Üste bir ömür sürdüm
Ödüllü bir yalnızlık benimkisi

Var varanın
Git gidenin
Bir rüyayi getirenin
Nereye kadardır becerisi
Aralıktan rüzgar giriyor
Ya tam açın
Ya kapatın artık pencerenizi

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ÇIKARSAMA

seni sevmek ne kadar kolay
akıp giden bulutları izlemek
kaynak başında köpüren suyu
yerden fışkıran ışığı yani
eğilip içmek
binbir alaşımlı sevdayı
rahatça üstüne giymek

daha da uzuyor öpünce
daha da kalın ve beyaz boynun
gecenin içinde gizli bir yol açıyor
bir ırmak, puslu beyaz
içe akan, yansıyan, balkıran
yukarı dönen bir el gibi
bileğinden çevrilerek
ah benim ölümü susturan aşkım
seni sevmek
ezberlemek oluyor

yabansı bir koku var
havada döne döne yükselen
fundalıkların çalılıkların
defne kokusu, ıtır kokusu
ölü taşlar, boz yosunlar, kuru otlar
anılar yani sürekli anılar
heybetlı bir akşam sarısı
alınlık oldu ne yazık
başucumuzda duruyor

sesin yontulmuş akik
dudaklarının arasında
bir yağmur telaşı sesin
ay altında yaprak denizi
ağır aksak geçen zamanın
geçmeyen yalnızlığı
utangaç, tutungan, ve çok narin
sesin bu yüzden ellerine benziyor

Seni sen yapan bunlar mı
Gözlerin mi hani demiştim ya
Her zaman ormanaltı bitkisi
Hiç vurmaz üstüne güneş
hep serin her zaman nemli

Seni sevmek sevgilim
bir insanın ansızın
bir zambağa dönüşmesi

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ÇİZELGE

Benim işim bu
Denize bıçak atmak bodoslamadan
Yaşlı bir fener ustası gibi

Geldim ya,
Bakır çalığı bir acıdan
Herşeyler bir çizgide
Sanki bir yerlerden tanıdığım
Sanki kızıl damgalı
Her an sıçramaya hazır
Canlı ve biçimli bir yarış atı
Suyun yüzünde açan kan
Ateş gibi saydam kırmızı

Benim işim bu
Yamaçtaki asmaların
Yeşertirim üzümünü.
Bilirim, belleğimde
Kaç arı, kaç çiçek dalı
Ayışığında kanat çırpar

Geldim ya, dumanlı bir su başından
Bulut hummasıydı
Umudu umutsuzluğu bir çizgide
Korkuyla seyiren bir çizgide
Ve susmak kırgınlıktı
Bu soğuk yalnızlıkta
Susmak, ölümü anmaktı

Benim işim bu
Seni nasıl yaşatsam eskiteceğim
Ala tüylerinin çekirdeğinden

ÖZEL ARABUL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

DENİZ BASTI

Gökyüzünde ay söndü
Fildişi renginde bir kadın
Açtı yüzünü
Kim olduğunu bilmiyor
Yıllardır küçük bir avluda
Her sabah çiçek açıp
Her gece döküyor

Al ipekten bir akşamdı, yazsonu
Uğultusu doldu önce denizin
Arnavut kaldırımlı dar sokağın
Yıkıldı duvarları
Taraçalara bacalara tırmandı
Oluk oluk aktı evlere
Küçük kadınların yatak odalarına
Deniz bastı

Titreyen dudağından öptüm suyu
Deniz yağmur ormanlarına dönüştü
Mercanları saf sarıdan, yakut kırmızı
Su yosunlarıyla örtüştü
Aşk ordaydı
Diplerin altın gülü

Biz yanyanaydık, tanığıydık
Kendi sevdamızın
Ama korkuyorduk
Birbirimizin yüzüne bakmaya
Mavi büklümüyle dalgalar
Aştı üstümüzden
Yandı kavruldu göğsüm
Eğri bir bıçak yarası

Zaten nerde yanlış vardı
Nerde gömüldü
Unuttum geceyi
Ay öldü

Özel Arabul
 
Üst