fonradar

Ölen Babamın Vergi Borcu

Üyelik
22 Haz 2014
Mesajlar
5
Konum
rize
iyi günler benim elime 19.06.2014 tarihinde vergi dairesinden ödeme emri altında bir kağıt geldi.daireye gittiğimde ölen babamın vergi borcu bulunduğunu ve şirketin genel borcunun 600.000 tlleri bulduğunu söylendi.ve şirket 5 kişiden oluşuyor bize gelen kağıtta babamın varisi olarak 4 kişiyiz ve 1940.00 tl lik ödeme emri geldi.ticaret odasından araştırdığımda babamın 01.03 1998 de bir limited şirkete ortak olduğu 5 yıl süre ile müdür seçildiği .05.08.1998 de tekrar karar ile şirket müdürü 5 yıllığına olduğu 25.09.1998 de de ortaklıktan ayrıldığı fakat şirket müdürlüğünden ayrılmadığı söylendi. 20.05.1999 da babam vefat etti.ben herhangi bir reddi miras da yapmamıştım bugüne kadar çünkü haberimiz yok du böyle bir durumdan ve genel affı da beklememiz tavsiye edildi
acaba biz bu durumda sadece 1998 senesinden veya ölene kadar mı borçlu sayılırız şirket müdürü olduğu için bizi nasıl etkiler teşekkürler.
 
Tarih: 08.11.2012
Bilindiği gibi, zamanaşımı 213 sayılı VUK’nun 114. maddesinde düzenlenmiştir. Zamanaşımının vergi uygulamalarında tarh zamanaşımı ve ayrıca tahsil zamanaşımı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Tarh zamanaşımı, vergi alacağının miktar itibariyle saptanması ile ilgili bir işlemdir. Buna göre 5 yıl içerisinde mükellefe tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar. Dolayısıyla, 5 yıl içerisinde mükellefe tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.
Diğer taraftan, 6183 sayılı kanunun 102. maddesi hükmüne göre, kamu alacakları vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılı başından itibaren 5 yıl içerisinde ödenmediği veya tahsil edilmediği takdirde tahsil zamanaşımına uğrar.
Zamanaşımı vergi uygulamalarında son derece önemlidir. Mahkemeler tarafında da zamanaşımı olayı resen dikkate alınmalıdır.
Yargıya intikal eden bir konu hakkında mahkeme tarafından verilen kararda, tahsil zamanaşımı ile ilgili olarak gerekçe aynen aşağıya alınmıştır:
“6183 sayılı kanunun ilgili maddeleri uyarınca tahsili amaçlanan kamu alacağına ilişkin olarak düzenlenen ödeme emirlerinin usulüne uygun şekilde borçluya tebliğ edilerek amme alacağının kesinleştirilmesi, haciz yoluna başvurulabilmesinin ön koşullarından birisidir.
Olayda, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin 213 sayılı VUK’nun tebligatla ilgili hükümlerine uygun bir şekilde tebliğ edilemediği görüldüğü, bu haliyle ödeme emirlerine konu amme alacağının kesinleştiğinden söz edilemeyeceğinden, davacıya ait …….. plakalı araç üzerine konulan haciz işleminde yasal isabet bulunmadığından dava konusu haciz işleminin iptali gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davanın kabulüne, …….” şeklinde karar verilmiştir. [1]
Zamanaşımı hem mükellef yönünden ve hem de vergi idaresi yönünden önemli bir müessesedir. Vergi daireleri 213 sayılı VUK’nun 114. maddesi hükmü ile 6183 sayılı ATUHK’nun 102. maddesi gereğince vergi, ceza ve faizlerde zamanaşımı süresi 5 yıl olmasına karşın vergi idaresi tarafından zamanaşımı müessesesi işletilmemektedir. Durum böyle olunca, vergi daireleri zamanaşımının bitmesine çok az bir zaman kala mükellefleri bulamasalar bile çeşitli şekillerde mükellefler adına sembolik miktarlarda para yatırarak zamanaşımını önleyebilmektedirler. Bu gibi durumlarda yatırılan paraların sembolik tutarlarda olması nedeniyle mahkemeler tarafından mükellefin gıyabında yatırılan bu paralar kabul edilmemektedir.[2]
Anayasadan Mali ve Vergisel Beklentiler isimli bir çalışmada konuyla ilgili olarak Prof. Dr. Hakan Üzeltürk hocamızın yorumu aşağıda olduğu gibidir:[3]
“2008 senesinde bir Maliye Bakanlığı görevlisinin açıklaması uzun süredir uygulanmakta olan ve bilinen bir yöntemi de resmen ortaya çıkarmış bulunmaktadır. Bu yöntemde Maliye Memurları, takip ettikleri dosyadaki kamu borçlusunu bulamadıklarında, kendi ceplerinden karşıladıkları 1 TL’lik sembolik tahsilatla, kamu alacaklarının 5 yıllık zamanaşımına uğramasının önüne geçmektedirler. Türk hukuk sisteminde “6183 sayılı AATUHK” kapsamında 5 yıl içinde tahsil edilmeyen amme alacakları bakımından zamanaşımı söz konusu olmaktadır.
……
……
Bu açıklamaya göre, memurlar, takip ettikleri dosyadaki kamu borçlusunu bulamadıklarında, kendi ceplerinden karşıladıkları 1 TL’lik sembolik tahsilatla, kamu alacaklarının 5 yıllık zamanaşımına uğramasının önüne geçiyorlar. Yatırılan 1 TL, o dosya için 5 yıl daha kazandırıyor. Erekçe şöyle: “Bir dosyadaki amme alacağının zamanaşımına uğraması devletin milyonlarca TL’yi bulabilen alacağının batığına sebep olurken, ilgili memuru da zor durumda bırakabiliyor. Bu nedenle memurlarımız duyarlı davranışlarıyla hem devletin zarara uğramasını hem de kendilerinin güç durumda kalmasını önlemiş oluyor”
Sonuç olarak, zamanaşımı Vergi Usul Yasasında ve AATUHK’nunda belirlenmiş olsa bile fiili uygulamalarda vergi daireleri tarafından evrak hiçbir şekilde zamanaşımına uğratılmamaktadır. Zamanaşımına uğratılmayan borç yıllar sonra bir şekilde ortaya çıkan mükellefe 10 kat 15 kat olarak fahiş bir miktarda ortaya çıkartılarak e-haciz yoluyla mükelleflerin gayrimenkullerine veya araçlarına haciz konularak hukuka aykırı işlem tesis edilmektedir.

Borç zamanaşımına uğramıştır. Süreyi geçirmeden itiraz ediniz.
 
Özel hukukta zamanaşımı,kanunların belirlediği koşullara göre bir zamanın geçmesi ile bir hakkın kazanılması yada bir borçtan kurtulma yoludur.Vergi hukukunda verginin aslı açısından iki tür zaman aşımı söz konusudur.BunlarTahakkuk ve Tahsil zamanaşımıdır.
Vergi Usul kanununun 113.maddesinde Tahakkuk zamanaşımı;şöyle ifade edilmiştir.Zamanaşımı,süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkmasıdır.Yine aynı maddeye göre zamanaşımı mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade eder.Tahsil zamanaşımı; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü hakkında kanunda düzenlenmiştir.Bu kanunun 102.maddesine göre kamu alacağı vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen takvim başından başlayarak belirli bir süre geçtikten sonra zamanaşımına uğrar.Mükellef isterse zamanaşımından sonra kendi isteği ile borcunu ödeyebilir.
Tahakkuk zamanaşımı ise Vergi Usul kanununun 114.maddesinde düzenlenmiştir,ayrı bir hüküm olmadığı sürece bütün vergiler için bu düzenleme geçerlidir.
Kanunun 114.maddesinin 1.fıkrasına göre vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarakbeş (5) yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.Tahakkuk zamanaşımında en önemli unsur vergiyi doğuran olaydır,zamanaşımının başlangıcı ancak vergi doğuran olayın saptanması ile anlaşılabilecektir.Buda her vergi kanununda kendi yapısına ve durumuna göre yasayla belirlenmiştir.Örneğin; Gelir Vergisinde kural tahakkuk zamanaşımı gelirin elde edildiği takvim yılını izleyen takvim yılının başından itibaren işleme başlar, 2002 takvim yılında elde edilen gelir 31 Aralık 2007 tarihine kadar tarh ve tebliğ edilmezse zamanaşımına uğrar.Diğer yandan Tahakkuk Zamanaşımı kanunda belirtilen bazı hallerde durmaktadır.Durma Halinde,zamanaşımı süresi durma halinin kalktığı andan itibaren eski süreye eklenerek devam etmektedir.V.U.K’ nun 114.maddesinin 2.fıkrasına göre vergi dairesince matrah takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur,duran zamanaşımı komisyon kararının vergi dairesine gönderilmesini izleyen günden itibaren işlemeye devam eder.Tahakkuk zamanaşımını durduran bir diğer neden de mücbir sebeplerin varlığı halinde süreler işlemez ve zamanaşımı işlemeyen süreler kadar uzar (V.U.K.md. 15/1)
Bir vergi zamanaşımına uğradıktan sonra artık vergi dairesi o vergiyi tarh ve tebliğ edemez. Bunun sonucu olarak vergi incelemesi de yapamaz.(V.U.K.md.138/2) idare zamanaşımına uğramış bir alacak için tarhiyat işlemlerine giriştiği takdirde mükellef bu işleme karşı bir yargı yoluna gitmese dahi ödeme emri gönderildiğinde böyle bir borcu olmadığı yolundaki itirazını yapabilecek ve bunu iptal ettirebilecektir.
Tahsil zamanaşımını ise 6183 sayılı kanunda bütün kamu alacakları yönünden düzenlenmiştir.Bu hükümler vergi alacakları içinde geçerlidir.Bu kanunun 102.maddesine göre,kamu alacağı vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılı başından başlayarak 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar,zamanaşımından sonra mükellefin yapacağı ödemeler kabul edilir.Tahsil zamanaşımının başlangıcı,görüldüğü gibi vergiyi doğuran olaya değil vadeye bağlanmaktadır.6183 sayılı kanunun 37.maddesinin 3.fıkrasına ve Vergi Usul kanununun 111.maddesinin 2.fıkrasına göre vade,ödeme süresinin son günüdür.Zamanaşımı vadenin rastladığı yılı izleyen takvim yılının başından itibaren başlamaktadır.Bunun nedeni vergi idaresini tek tek bütün mükelleflerin tabi oldukları zamanaşımını ayrı ayrı belirleme külfetinden kurtarmaktadır.
Buna göre örneğin 2002 yılında elde edilen gelirin Gelir Vergisinin son taksidi yatırılmamışsa vadenin rastladığı2003 yılını izleyen 2004 yılından başlayarak 31 Aralık 2008 tarihinde tahsil zamanaşımı gerçekleşmiş olacaktır.Alacak, tahsil zamanaşımına uğradıktan sonra artık idarece bu alacağın cebren tahsili olanağı kalmaz,mükellef rızası ile bu borcu ödeyebilir,borçlu bu ödemeden sonra borcun zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle ödediğini geri alamaz.
Tahakkuk zamanaşımında olduğu gibi tahsil zamanaşımında da zamanaşımını durduran haller kabul edilmiştir.6183 sayılı kanunun 104.maddesine borçlunun yabancı ülkelerde bulunması hileli iflas etmesi hakkında takibat yapılmasına imkan olmaması halinde zamanaşımı durur.Bu nedenlerin kalkmasından başlayarak önceden başlamış olan zamanaşımı süreci devam eder.6183 sayılı kanunun ayrıca tahsilat zamanaşımını kesen nedenleri de düzenlemiştir.Kanunun 103.maddesine göre ödeme,ödeme emri tebliği,haciz uygulaması,cebren tahsil ve takip sonunda yapılan tahsilat,mal bildirimi,mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi yargı kuruluşlarınca bozma yada icranın ertelenmesi kararlarının verilmesi gibi durumlarda zamanaşımı kesilir.Kesilmenin rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılı başından başlayarak zamanaşımı yeniden işlemeye başlar,önceden işlemiş olan süre göz önünde bulundurulmaz.
Tahsil zamanaşımına uğramış bir vergi alacağı için idare ödeme emri gönderemez,cebren tahsil işlemlerine girişemez
Vergi hukukunda zamanaşımı kurumunun kabul edilmesinin nedeni Genel Hukukta olduğu gibi kamu yararı düşüncesine dayanmaktadır.Devletin vergiden doğan alacağını uzun bir süre sonra istemesi hem vergi idaresi hem de mükellef yönünden sorunlar yaratmaktadır.İdare kanıt yönünden güçlüklerle karşılaşabileceği gibi takip ve tahsil yönünden de uzun süre belirsizlik içinde kalmaları ve bazı defter ve belgeleri saklama durumunda olmaları önemli olumsuzluklara yol açabilecektir.Zamanaşımı bu olumsuzlukları büyük ölçüde önleyebilir.
Zamanaşımının bu olumlu yönü yanında olumsuz bazı yönleri de vardır.Borcunu düzenli ödemeyen mükellefler yönünden adalet ve eşitlik ilkelerini zedeleyebileceği gibi vergi yükümlülerini kaçakçılığa da yöneltebilir.Bu olumsuzluklara karşın olumlu yönleri ağır bastığı için zamanaşımı vergi sistemine girmiştir.
 
Tarih: 08.11.2012
Bilindiği gibi, zamanaşımı 213 sayılı VUK’nun 114. maddesinde düzenlenmiştir. Zamanaşımının vergi uygulamalarında tarh zamanaşımı ve ayrıca tahsil zamanaşımı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Tarh zamanaşımı, vergi alacağının miktar itibariyle saptanması ile ilgili bir işlemdir. Buna göre 5 yıl içerisinde mükellefe tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar. Dolayısıyla, 5 yıl içerisinde mükellefe tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.
Diğer taraftan, 6183 sayılı kanunun 102. maddesi hükmüne göre, kamu alacakları vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılı başından itibaren 5 yıl içerisinde ödenmediği veya tahsil edilmediği takdirde tahsil zamanaşımına uğrar.
Zamanaşımı vergi uygulamalarında son derece önemlidir. Mahkemeler tarafında da zamanaşımı olayı resen dikkate alınmalıdır.
Yargıya intikal eden bir konu hakkında mahkeme tarafından verilen kararda, tahsil zamanaşımı ile ilgili olarak gerekçe aynen aşağıya alınmıştır:
“6183 sayılı kanunun ilgili maddeleri uyarınca tahsili amaçlanan kamu alacağına ilişkin olarak düzenlenen ödeme emirlerinin usulüne uygun şekilde borçluya tebliğ edilerek amme alacağının kesinleştirilmesi, haciz yoluna başvurulabilmesinin ön koşullarından birisidir.
Olayda, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin 213 sayılı VUK’nun tebligatla ilgili hükümlerine uygun bir şekilde tebliğ edilemediği görüldüğü, bu haliyle ödeme emirlerine konu amme alacağının kesinleştiğinden söz edilemeyeceğinden, davacıya ait …….. plakalı araç üzerine konulan haciz işleminde yasal isabet bulunmadığından dava konusu haciz işleminin iptali gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davanın kabulüne, …….” şeklinde karar verilmiştir. [1]
Zamanaşımı hem mükellef yönünden ve hem de vergi idaresi yönünden önemli bir müessesedir. Vergi daireleri 213 sayılı VUK’nun 114. maddesi hükmü ile 6183 sayılı ATUHK’nun 102. maddesi gereğince vergi, ceza ve faizlerde zamanaşımı süresi 5 yıl olmasına karşın vergi idaresi tarafından zamanaşımı müessesesi işletilmemektedir. Durum böyle olunca, vergi daireleri zamanaşımının bitmesine çok az bir zaman kala mükellefleri bulamasalar bile çeşitli şekillerde mükellefler adına sembolik miktarlarda para yatırarak zamanaşımını önleyebilmektedirler. Bu gibi durumlarda yatırılan paraların sembolik tutarlarda olması nedeniyle mahkemeler tarafından mükellefin gıyabında yatırılan bu paralar kabul edilmemektedir.[2]
Anayasadan Mali ve Vergisel Beklentiler isimli bir çalışmada konuyla ilgili olarak Prof. Dr. Hakan Üzeltürk hocamızın yorumu aşağıda olduğu gibidir:[3]
“2008 senesinde bir Maliye Bakanlığı görevlisinin açıklaması uzun süredir uygulanmakta olan ve bilinen bir yöntemi de resmen ortaya çıkarmış bulunmaktadır. Bu yöntemde Maliye Memurları, takip ettikleri dosyadaki kamu borçlusunu bulamadıklarında, kendi ceplerinden karşıladıkları 1 TL’lik sembolik tahsilatla, kamu alacaklarının 5 yıllık zamanaşımına uğramasının önüne geçmektedirler. Türk hukuk sisteminde “6183 sayılı AATUHK” kapsamında 5 yıl içinde tahsil edilmeyen amme alacakları bakımından zamanaşımı söz konusu olmaktadır.
……
……
Bu açıklamaya göre, memurlar, takip ettikleri dosyadaki kamu borçlusunu bulamadıklarında, kendi ceplerinden karşıladıkları 1 TL’lik sembolik tahsilatla, kamu alacaklarının 5 yıllık zamanaşımına uğramasının önüne geçiyorlar. Yatırılan 1 TL, o dosya için 5 yıl daha kazandırıyor. Erekçe şöyle: “Bir dosyadaki amme alacağının zamanaşımına uğraması devletin milyonlarca TL’yi bulabilen alacağının batığına sebep olurken, ilgili memuru da zor durumda bırakabiliyor. Bu nedenle memurlarımız duyarlı davranışlarıyla hem devletin zarara uğramasını hem de kendilerinin güç durumda kalmasını önlemiş oluyor”
Sonuç olarak, zamanaşımı Vergi Usul Yasasında ve AATUHK’nunda belirlenmiş olsa bile fiili uygulamalarda vergi daireleri tarafından evrak hiçbir şekilde zamanaşımına uğratılmamaktadır. Zamanaşımına uğratılmayan borç yıllar sonra bir şekilde ortaya çıkan mükellefe 10 kat 15 kat olarak fahiş bir miktarda ortaya çıkartılarak e-haciz yoluyla mükelleflerin gayrimenkullerine veya araçlarına haciz konularak hukuka aykırı işlem tesis edilmektedir.

Borç zamanaşımına uğramıştır. Süreyi geçirmeden itiraz ediniz.

teşekkürler verdiğiniz cevaplar için ama dediğiniz gibi 1 tllik sembolik ücret ödenmişse memur tarafından
 
Mahkemeler bu tip sembolik ödemelerin zaman aşımı süresini durdurmayacağı yönünde kararlar vermektedir.
 

Benzer konular

Üst