Sayın, Osman Erol yaptığınız maddelerde kiralayan ile kiracının masraflarını öpüştürüp bakiyeyi borçlandırıp veya alacaklandırıyornuz. sizin örnekte kiracı olarak oturan ev sahibinde alacaklı duruma geçmiş bulunuyor. Yani bu durumda ev sahibi şirket olsa hiç fatura kesmeyecek sıfır ciro yapacak. Bence yanlış. Bu durumda olması gereken her iki tarafında faturalaşmasıdır/(stopajlı makbuz).
Ama neticede, soruda karşılıklı şartlar detaylı değil. Souyu soran arkadaş daha detay verirse seviniriz.
Ayrıca yapılan harcamanın “ÖZEL MALİYETLER” adı altında aktifleştirilmesi konusunda da dikkatli olmak gerekir . Bina için yapılan masrafların bazıları özel maliyet olmayabilir.
Binanın ilk yapılışı sırasında inşa edilen kalorifer, su, gaz, elektrik, telefon ve asansör gibi tesisatların binadan ayrı olarak amortismana tabi tutulabileceği konusunda Danıştay’ın kararı bulunmaktadır. Ancak bu Kararlar bugün uygulaması olmayan “gayrimenkul sermaye iradı”nın tespiti ile ilgilidir. Bununla birlikte Danıştay’ın değerlendirmesinin ticari kazanç için de geçerli olduğunu düşünmekteyiz.Bir Karar metni şöyledir.
“Uyuşmazlık,kalorifer, su, elektrik, telefon ve asansör tesisatını binadan ayrı olarak, amortismana tabi olup olmayacağı konusuna ilişkin bulunmaktadır.
213 sayılı VUK’nun 313.maddesi hükmüne göre işletmeden bir yıldan fazla kullanılan iktisadi kıymetlerin bu kanun hükümlerine göre tespit edilen değerlerinin bunların kullanılabilecekleri süre zarfında yok edilmesi amortisman konusunu teşkil etmektedir. Aynı Kanunun 315.maddesine göre bu değerler, ilgili Bakanlıklarla teşekküllerin mütalaası alınarak Maliye Bakanlığı’nca tespit ve ilan olunan nispetler üzerinden yok edilirler.
Bina ile kalorifer, su, elektrik, telefon ve asansör gibi tesisatın kullanılma süreleri birbirinden farklı olup, tesisatın binadan daha kısa zamanda yıpranacağından, bunların yok edilmesinde de ayrı nispetlerin uygulanmasının kanun koyucunun gayesine uygun düşeceği göz önünde tutularak adı geçen Bakanlıkça tespit edilen amortisman nispetlerini gösterir 55 (23) sayılı Tebliğde aydınlatma, ısıtma, su ve telefon tesisatı ile asansör için ayrı birer nispet kabul edilmiş bulunmaktadır. Tesisatın bina ile birlikte yapılmış olmasının bu esasa etkisi olmaması gerekir.
Bu durum karşısında ödevlinin vergi dairesine başvurması üzerine takdir komisyonunca sözü geçen tesisatın değerinin tespitinden sonra bunlara binadan ayrı olarak amortisman nispetleri uygulanması icap eder.”
Danıştay 4.Dairesinin aynı konudaki başka bir kararında takdir komisyonu yerine (26.1.1970 gün ve E:1968/528; K:1970/224) “tadilat komisyonu” terimi kullanılmıştır.
Ancak, Danıştay daha eski bir tarihli kararında söz konusu tesisatların bina ile birlikte yapıldığı ve binanın mütemmim cüzü bulundukları ve ayrıca tasarrufa konu edilmeyecekleri gerekçeleriyle tarhiyatı onaylayan Temyiz Komisyonu kararını onamıştır. Söz konusu kararda 55 no’lu Tebliğin binaya sonradan ilave edilen tesisat için uygulanabileceği belirtilmiştir. Karar metni şöyledir.
“1963 takvim yılı işlemlerinin incelenmesi sonucunda, asansör, kalarifer, su, elektrik ve telefon tesislerini apartmandan ayrı olarak amortismana tabi olacağı sebebiyle tespit olunan matrah farkı üzerinden ödevli adına salınan gelir vergisi ve kaçakçılık cezasının, olayda sözü geçen tesislerin bina ile birlikte yapıldığı, binanın mütemmim cüzü bulunduğu ihtilaflı olmadığına göre, ayrıca tasarrufa konu olamayacağından ayrı bir değerinin de bulunmadığı, iktisadi bir değeri olsa bile bu değerin hurda değerini teşkil edeceği, öte yandan 55 sayılı Genel Tebliğ’de gayrimenkullerden ayrı olarak bina için bulunan sabit tesisler için tayin olunan amortisman nispetinin sonradan ilave edilen tesisata ait olacağı, bu durumda ayrıca tasarruf edilmeyeceği ve ayrı bir maliyet değeri bulunmayan söz konusu tesislerin hukuken olduğu gibi vergilendirme yönünden ayrı düşünülemeyeceği gerekçesi ile vergi aslının onanması, olayın yoruma dayalı bulunması ve vergi matrahının doğuş şekline göre ödevli kastının bulunmadığı cihetle cezanın kusura çevrilerek ihbarnamenin tebliğ tarihine göre zaman aşımı süresinde olduğu gerekçesiyle kaldırılması suretiyle değişiklikle onanmasına ilişkin Temyiz Komisyonu kararının yerinde olduğu oybirliğiyle karar verildi.”
Öte yandan Danıştay 4.Dairesinin, ödevlinin vergi dairesine başvurması üzerine takdir komisyonunca sözü geçen tesisatın değerinin tespitinden sonra bunlara binadan ayrı olarak amortisman nispeti uygulanması icap eder şeklindeki 8.10.1969 gün ve E:1969/432; K:1969/4078; E:1969/433; K:1969/4079; E:1969/434; K:1969/4080 l6.2.1973 gün ve E:1970/6972; K:1973/696; E:1971/3533; K:1973/697 sayılı kararları ile 13.Dairenin 11.6.1974 gün ve E:1973/4052; K:1974/2566 sayılı kararındaki “su, elektrik ve telefon tesisatı için yapıdan ayrı bir amortisman nispeti uygulanması olanağı bulunmadığı, irat takdir edilen yapının bu tesislerden ayrı düşünülmesinin mümkün olmadığı” şeklindeki karar, arasındaki farklılığı gidermek amacıyla açılan davada İçtihatları Birleştirme Kurulu; binalarla birlikte kurulmuş ve onların mütemmim cüzü ya da teferruatı durumunda olan söz konusu tesisatın değerinin takdir komisyonunca tespiti halinde, bunlara binadan ayrı amortisman uygulanması gerektiği yolundaki Dördüncü Daire Kararları müstakar nitelikte olduğu görüşü ve bu konu hakkında sık sık uyuşmazlığa düşülmediği tespitinde bulunarak, içtihadın birleştirilmesine yer olmadığına 17.6.1982 tarihinde (K:1982/6) oyçokluğu ile karar verilmiştir. Bir uygulamanın müstakar hale gelmesi hukuki bir güvence değildir, kanun hükmü taşımaz.
Konuyla ilgili olarak Maliye Bakanlığı’nca verilen bir özel gede ise;
· Tesisat binaya sonradan eklenmiş ise, tesisatın maliyet bedeli üzerinden ve bina amortismanından ayrı olarak amortismana tabi tutulması,
· Tesisatlar binanın inşası sırasında yapılmış ise, gayrimenkulün bir unsuru olarak bina ile birlikte amortismana tabi tutulması,
· Tesisatlar binanın kullanma süresinden önce yenilenmiş ise yenileme giderinin yapıldığı yılda doğrudan zarar yazılması,
uygun görülmüştür. Özelge metni aşağıdaki gibidir.
“Dilekçe ve eklerinin incelenmesinden; adı geçenin gayrimenkulünde bulunan asansör, kalorifer,su, elektrik, telefon ve havagazı tesislerini ayrı ayrı amortismana tabi tutup tutamayacağını sorduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 63/3.maddesinde yer alan “yeni bina inşa edilmesi, mevcut binalara ilaveler yapılması veya sabit istihsal, asansör tesisleri konulması yeni inşa hükmündedir” hükmü ile, mevcut binaya tesis eklenmesi, binanın gayrisafi iradını artıran bir değişiklik sebebi olarak kabul edilmiştir.
Bu nedenle, binaya sonradan eklenen asansör, kalorifer, su, elektrik, telefon ve havagazı gibi tesisler için şayet tadilat komisyonunca bir gayrisafi irat takdir edilip binanın gayrisafi iradı artırılmış ise, amortismanın bu değer üzerinden; böyle bir takdir yapılmamış ve binanın tesisatı eklenmeden önce takdir olunmuş gayrisafi iradında bir değişiklik olmamış ise, tesisatın maliyet bedeli üzerinden ve bina amortismanından ayrı olarak amortismana tabi tutulması uygun görülmüştür.
“Söz konusu tesisler inşa sırasında binaya eklenmiş ise, gayrimenkulün bir unsuru olarak bina ile birlikte amortismana tabi tutulması gerekmektedir. Ancak, bu tesisler binanın kullanma süresinden önce yenilenmiş ise, yenileme giderlerinin yapıldığı yılda zarar yazılacağı doğaldır.”
Maliye Bakanlığı’nın, binanın inşası sırasında yapılmış olan su, elektrik, kalorifer, doğalgaz, telefon tesisi gibi tesisatlara ilişkin yukarıdaki değerlendirmesini genel itibariyle doğru bulmaktayız. Ancak, asansörlerin durumu bunlardan farklıdır. Her ne kadar asansör binanın mütemmim cüzü ise de, diğer tesisatlardan farklı nitelik taşımaktadır. Asansörlerin devamlı bakım istemesi, ekonomik ömürlerinin binadan çok daha kısa olması nedeniyle, asansörlerin “Tesis, Makine ve Cihazlar” grubunda ayrı olarak amortismana tabi tutulması gerektiği görüşündeyiz. Güvenlik sistemleri de bu kapsamda değerlendirilebilir. Aynı şekilde, sınai tesislerde, fabrika binasının mütemmim cüzü niteliğindeki üretimde kullanılan makine ve cihazlar, binanın tabi olduğu amortisman oranına göre değil, genel orana göre itfa edilir.
İktisadi işletmelerde söz konusu tesislerin maliyetleri yapılan harcamalarla belgelendirilmiş olacağı için, maliyet bedeli takdir komisyonu kararına göre değil, defter kayıtlarına göre hesaplanır. Gayrimenkul sermaye iratlarında ise takdir komisyonu kararı gerekir.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun yukarda belirtilen kararı karşısında, vergi idaresinin söz konusu karar doğrultusundaki amortisman işlemlerini de kabul etmesi gerekmektedir.
Öte yandan Danıştay radyatör, kalorifer kazanı ve brülörlerin kaloriferlerin mütemmim cüzüleri ve ayrılmaz birer parçaları olduğundan, bunlar için ayrı bir amortisman nispeti uygulanamayacağına karar vermiştir.