Sevk İrsaliyesi ve Özellikli Durumlar
Sevk irsaliyesi müessesi 2365 sayılı kanunla Vergi Usul Kanununun 230 maddesinin 5. bendine parantez içinde eklenen bir hükümle ihdas edilmiştir. Söz konusu parantez içi hükme göre: ?Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurması şarttır.? denilmektedir. İlgili maddenin gerekçesinde ise; ?Fatura nizamının maddi mal hareketi vasıtası ile kontrolünü temin için, satılan malın teslim tarihinin yazılması ve bu amaçla sevk irsaliyesinin düzenlenmesidir.? Denilmektedir.
Mustafa ORHAN
Vergi denetmeni
Maliye Bakanlığı sevk irsaliyesi kullanımıyla ilgili uygulamanın usul ve esaslarını daha sonra yayımladığı 167, 173, 206, 232, 246, 253, 345 ve 379 Sıra No?lu V.U.K Genel Tebliğlerinde belirlemiştir. Biz bu yazımızda sevk irsaliyesi müessesi ile ilgili genel düzenlemelere yer verecek, ayrıca bazı özellikli durumları mukteza ve Danıştay karar örnekleri ile beraber değerlendireceğiz.
A- GENEL DÜZENLEMELER
1- Sevk İrsaliyesini Düzenleyecekler:
Sevk irsaliyesini düzenleyecek olanlar Vergi Usul Kanunu?nun 230. maddesinin 5 numaralı bendinde belirtilmiştir. Buna göre; malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurması şarttır.
Malın alıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı durumda sevk irsaliyesi düzenleme zorunluluğu alıcıya aittir. Ancak, tarafların (alıcı-satıcı) bu konuda uzlaşmaları halinde, sevk irsaliyesi satıcı tarafından da düzenlenebilecektir. Bu durumda alıcının ayrıca sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerekmemektedir. Bu hususta 246 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile yapılan düzenlemede; taşımanın alıcı tarafından yapılması durumunda, yapılan denetimlerde sevk irsaliyesi düzenlenmediğinin tespiti halinde ceza alıcı adına kesilecektir. Alıcı ile satıcı arasında varılan mutabakat neticesinde taşımanın alıcı tarafından yapılması ancak sevk irsaliyesinin satıcı tarafından düzenlenmesi halinde sevk irsaliyesinde tarih, müşterinin adı veya ticaret ünvanı, adresi, vergi dairesi, vergi numarası, malın cinsi ve miktarına ilişkin bilgilerden herhangi birinin yer almadığının veya yanlış yazıldığının tespit edilmesi halinde, bu belgeye ilişkin ceza belgeyi düzenleyen satıcı adına kesilecektir. Yine denetim sırasında fiilen araçta bulunan malların cins ve miktarları ile sevk irsaliyesinde yer alan malların cins ve miktarları arasında tutarsızlık tespit edildiği takdirde ise öncelikle tutarsızlığın sebebi araştırılacak; düzenlenen sevk irsaliyesine, sevk edilen malların cins ve miktarlarına ilişkin bilgiler, satıcı tarafından eksik veya yanlış yazılmış ise ceza, belgeyi düzenleyen satıcı adına, satıcı tarafından sevk irsaliyesi doğru olarak düzenlendiği halde araca sonradan alıcı, taşıyıcı veya diğer şahıslar tarafından başka mallar yüklenmiş olmasından dolayı tutarsızlığın ortaya çıktığı durumlarda araca sonradan yüklenen malları taşıtan adına, malların sevk irsaliyesinde belirtilenden farklı bir güzergahta seyrettiği tespit edilir ise yine malları taşıtan adına ceza kesilecektir.
Yine malın bir mükellefin birden çok iş yerleri ve şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği durumda malı gönderen tarafından sevk irsaliyesi düzenlenmesi gereklidir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus; sevk irsaliyesinin satışa konu olan ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen bir belge olmasıdır. Dolayısıyla ticari bir mal hareketi söz konusu değilse sevk irsaliyesi düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır. Konya Vergi Dairesi Başkanlığının B.07.1.GİB.4.42.17.02/ VUK-2-18122 sayılı muktezasında, elbise kuru temizleme ve halı yıkama işi ile iştigal eden mükellefin; halı ve kilimlerin temizlenmesi amacıyla işyerine getirilmesi ve yıkanıp temizlendikten sonra tekrar evlere teslim edilmesinin ticari bir mal hareketi olmamasından bahisle söz konusu sevkiyat sırasında sevk irsaliyesi düzenlenmesine gerek bulunmadığı belirtilmiştir. Yine Danıştay 3. Dairesinin E:1997/3719, K:1999/1616 sayılı ve 29/04/1999 tarihli kararında, Vergi Usul Kanununun 230/5. maddesinde; fatura düzenlenmesi zorunlu ticari malların sevki durumunda sevk irsaliyesi düzenleneceğinin öngörüldüğü, sebze ve meyvelerin taşınmasında kullanılan ve boşaldığında iade edilen boş kasaların sahibine iade edilmek üzere gönderilmesi halinde sevk irsaliyesi düzenlemesi gerekmediği yönünde hüküm verilmiştir.
Vergi Usul Kanununun 230. maddesinin son bendinde ise nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura ve perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmayacağı belirtilmiştir.
2- Sevk İrsaliyesinin Düzenleme Şekli ve Bulunması Zorunlu Bilgiler:
Vergi Usul Kanunu?na göre mal sevkinde kullanılması zorunlu olan sevk irsaliyesi 206 Sıra No?lu V.U.K. Genel Tebliği uyarınca en az üç nüsha olarak düzenlenecek ve iki nüshası mutlaka emtiayı taşıyan taşıtta bulundurulacaktır. En az üç nüsha düzenlenmeyen sevk irsaliyesi hiç düzenlenmemiş sayılacaktır. Yoklama ve denetimlerde sevk irsaliyesinin iki nüshası da denetim elemanına ibraz edilecektir. Denetim elemanı ibraz edilen sevk irsaliyesinin bir nüshasına adını, soyadını ve ünvanını yazdıktan sonra tarih belirterek mühürleyip imzalayacak ve ilgiliye iade edecektir. Her ne kadar sevk irsaliyesinin üç nüsha düzenleneceği ve iki nüshasının araçta bulundurulacağı hüküm altına alınmışsa da Danıştay muhtelif kararlarında nakledilen emtia ile birlikte taşıtta bulundurulan sevk irsaliyesinin tek nüsha olmasının hiç düzenlenmemiş sayılması dolayısıyla kesilen usulsüzlük cezasında isabet bulunmadığını belirterek iptal etmiştir. Danıştay 9. Dairesinin E:2000/407, K:2001/3712 sayılı ve 18/10/2001 tarihli kararı bu yöndedir. Yine Danıştay 4. Dairesi E:1997/4768, K:1997/5076 sayı ve 22/12/1997 tarihli kararında, tek nüsha olarak bulundurulan sevk irsaliyesinin hiç bulundurulmamış sayılarak işyeri kapatma cezasına esas alınamayacağına hükmetmiştir.
Sevk irsaliyesinde fiyat ve bedel haricinde faturada bulunması gereken bilgilerin bulunması zorunludur. Buna göre; gönderilen malın nev'i ve miktarı ile satıcının veya malı sevk edenin; adı, soyadı, varsa ticaret unvanı, adresi, bağlı bulunduğu vergi dairesi ve hesap numarasının; müşterinin adı, soyadı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi hesap numarasının (mükellefin diğer işyerine veya satılmak üzere bir alıcıya gönderildiği hallerde malın kime ve nereye gönderildiğinin) bulunması mecburidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, irsaliyeye yazılacak miktarın herkesçe bilinen ve genel kabul görmüş birimlerle yazılmasıdır. Kasa, koli, sandık gibi kesin olmayan ifadelerin ölçü olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığının vermiş olduğu B.07.1.GİB.4.06.18.02/32230 sayılı muktezada, sevk irsaliyesinde bulunması gereken zorunlu bilgiler arasında yer alan emtia miktarının koli cinsinden yazılmış olmasının malın miktarının tespitine imkan vermeyeceğinden bahisle söz konusu durum için düzenlenen usulsüzlük cezasının uygun bulunduğu belirtilmiştir. Ancak Gelirler Genel Müdürlüğünün 09/11/1989 tarih ve 95276 sayılı yazısında, sebze ve meyve ticareti yapanların müstahsilden bahçede aldığı ancak miktarını tam olarak bilemedikleri ürünlerin taşınması durumunda söz konusu ürünler tartı yerine gelinceye kadar kasa birimi ile şerh verilmesini yeterli bulmuştur. Ürünlerin tartılmasından sonra sevk irsaliyesine kilogram cinsinden miktarın yazılması gerekmektedir.
Sevk irsaliyesinde tanzim tarihinin mutlaka bulunması gerekir. 253 Sıra No?lu V.U.K. Genel Tebliği ile sevk irsaliyelerinde tanzim tarihi yanında ayrıca bir sevk tarihinin yer alması uygun görülmüştür. Buna göre, tanzim tarihi ile fiili sevk tarihi sevk irsaliyeleri üzerinde ayrı ayrı yer alacaktır. Tanzim tarihi ile sevk tarihinin aynı gün olması durumunda ise bu tarihler sevk irsaliyesine ayrı ayrı kaydedilecektir. Bu tarihlerden herhangi birine yer verilmeden düzenlenen sevk irsaliyeleri hiç düzenlenmemiş sayılacaktır. Sevk irsaliyesinin merkezde bilgisayarla düzenlenmesi ve düzenleme tarihinden sonra emtianın sevk edilmesi durumunda, fiili sevk tarihi bu belge üzerine elle yazılabilecektir. Söz konusu düzenlemenin mükelleflerin lehine bir düzenleme olduğu açıktır. Zira sevkiyatlar araç, şoför v.b. sorunlarla sevk irsaliyesinin düzenlendiği ve malın yüklendiği tarihlerde yapılamamakta, ilerleyen günlere kalabilmektedir. Ancak Danıştay söz konusu tebliği kanuna aykırı bulmamakla birlikte, Danıştay 4. Dairesi, E:1997/5782, K:1998/4152 sayılı ve 13/11/1998 tarihli kararında düzenleme tarihi ile fiili sevk tarihinin aynı olduğu bir işlemde fiili sevk tarihinin yazılmamış olmasının sevk irsaliyesinin hiç düzenlenmemiş olduğu anlamına gelmeyeceğinden bahisle kesilen usulsüzlük cezasının kaldırılmasına hükmetmiştir. Danıştay 4. Dairesinin E:1998/770, K:1998/3214 sayılı ve 22/09/1998 tarihli kararı da yine bu yöndedir. 345 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile uygulamaya yön verilmiş, söz konusu tebliğde müstakar hale gelmiş yargı kararları dikkate alınarak, sevk irsaliyelerinde fiili sevk tarihinin bulunmadığının tespiti halinde özel usulsüzlük cezası yerine Vergi Usul Kanununun 352/II-7 nci maddesine göre "ikinci derece usulsüzlük" cezası kesilmesi uygun görülmüştür.
Bunlarla beraber taşıtta sevk edilen malla birlikte sevk irsaliyelerinin asıllarının bulundurulması gerekmektedir. İrsaliyenin fotokopisinin veya faksının bulundurulması ceza uygulanmasına engel teşkil etmemektedir.
Denetim elemanlarınca araçta sevk irsaliyesinin bulunup bulunmadığının sorgulanması ancak aracın trafiğe çıkması ile mümkündür. Yükleme yapılmış olsa dahi hareket etmemiş araçta sevk irsaliyesi bulunmadığına dair işlem yapılamaz.
Sevk irsaliyesi müessesi 2365 sayılı kanunla Vergi Usul Kanununun 230 maddesinin 5. bendine parantez içinde eklenen bir hükümle ihdas edilmiştir. Söz konusu parantez içi hükme göre: ?Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurması şarttır.? denilmektedir. İlgili maddenin gerekçesinde ise; ?Fatura nizamının maddi mal hareketi vasıtası ile kontrolünü temin için, satılan malın teslim tarihinin yazılması ve bu amaçla sevk irsaliyesinin düzenlenmesidir.? Denilmektedir.
Mustafa ORHAN
Vergi denetmeni
Maliye Bakanlığı sevk irsaliyesi kullanımıyla ilgili uygulamanın usul ve esaslarını daha sonra yayımladığı 167, 173, 206, 232, 246, 253, 345 ve 379 Sıra No?lu V.U.K Genel Tebliğlerinde belirlemiştir. Biz bu yazımızda sevk irsaliyesi müessesi ile ilgili genel düzenlemelere yer verecek, ayrıca bazı özellikli durumları mukteza ve Danıştay karar örnekleri ile beraber değerlendireceğiz.
A- GENEL DÜZENLEMELER
1- Sevk İrsaliyesini Düzenleyecekler:
Sevk irsaliyesini düzenleyecek olanlar Vergi Usul Kanunu?nun 230. maddesinin 5 numaralı bendinde belirtilmiştir. Buna göre; malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurması şarttır.
Malın alıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı durumda sevk irsaliyesi düzenleme zorunluluğu alıcıya aittir. Ancak, tarafların (alıcı-satıcı) bu konuda uzlaşmaları halinde, sevk irsaliyesi satıcı tarafından da düzenlenebilecektir. Bu durumda alıcının ayrıca sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerekmemektedir. Bu hususta 246 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile yapılan düzenlemede; taşımanın alıcı tarafından yapılması durumunda, yapılan denetimlerde sevk irsaliyesi düzenlenmediğinin tespiti halinde ceza alıcı adına kesilecektir. Alıcı ile satıcı arasında varılan mutabakat neticesinde taşımanın alıcı tarafından yapılması ancak sevk irsaliyesinin satıcı tarafından düzenlenmesi halinde sevk irsaliyesinde tarih, müşterinin adı veya ticaret ünvanı, adresi, vergi dairesi, vergi numarası, malın cinsi ve miktarına ilişkin bilgilerden herhangi birinin yer almadığının veya yanlış yazıldığının tespit edilmesi halinde, bu belgeye ilişkin ceza belgeyi düzenleyen satıcı adına kesilecektir. Yine denetim sırasında fiilen araçta bulunan malların cins ve miktarları ile sevk irsaliyesinde yer alan malların cins ve miktarları arasında tutarsızlık tespit edildiği takdirde ise öncelikle tutarsızlığın sebebi araştırılacak; düzenlenen sevk irsaliyesine, sevk edilen malların cins ve miktarlarına ilişkin bilgiler, satıcı tarafından eksik veya yanlış yazılmış ise ceza, belgeyi düzenleyen satıcı adına, satıcı tarafından sevk irsaliyesi doğru olarak düzenlendiği halde araca sonradan alıcı, taşıyıcı veya diğer şahıslar tarafından başka mallar yüklenmiş olmasından dolayı tutarsızlığın ortaya çıktığı durumlarda araca sonradan yüklenen malları taşıtan adına, malların sevk irsaliyesinde belirtilenden farklı bir güzergahta seyrettiği tespit edilir ise yine malları taşıtan adına ceza kesilecektir.
Yine malın bir mükellefin birden çok iş yerleri ve şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği durumda malı gönderen tarafından sevk irsaliyesi düzenlenmesi gereklidir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus; sevk irsaliyesinin satışa konu olan ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen bir belge olmasıdır. Dolayısıyla ticari bir mal hareketi söz konusu değilse sevk irsaliyesi düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır. Konya Vergi Dairesi Başkanlığının B.07.1.GİB.4.42.17.02/ VUK-2-18122 sayılı muktezasında, elbise kuru temizleme ve halı yıkama işi ile iştigal eden mükellefin; halı ve kilimlerin temizlenmesi amacıyla işyerine getirilmesi ve yıkanıp temizlendikten sonra tekrar evlere teslim edilmesinin ticari bir mal hareketi olmamasından bahisle söz konusu sevkiyat sırasında sevk irsaliyesi düzenlenmesine gerek bulunmadığı belirtilmiştir. Yine Danıştay 3. Dairesinin E:1997/3719, K:1999/1616 sayılı ve 29/04/1999 tarihli kararında, Vergi Usul Kanununun 230/5. maddesinde; fatura düzenlenmesi zorunlu ticari malların sevki durumunda sevk irsaliyesi düzenleneceğinin öngörüldüğü, sebze ve meyvelerin taşınmasında kullanılan ve boşaldığında iade edilen boş kasaların sahibine iade edilmek üzere gönderilmesi halinde sevk irsaliyesi düzenlemesi gerekmediği yönünde hüküm verilmiştir.
Vergi Usul Kanununun 230. maddesinin son bendinde ise nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura ve perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmayacağı belirtilmiştir.
2- Sevk İrsaliyesinin Düzenleme Şekli ve Bulunması Zorunlu Bilgiler:
Vergi Usul Kanunu?na göre mal sevkinde kullanılması zorunlu olan sevk irsaliyesi 206 Sıra No?lu V.U.K. Genel Tebliği uyarınca en az üç nüsha olarak düzenlenecek ve iki nüshası mutlaka emtiayı taşıyan taşıtta bulundurulacaktır. En az üç nüsha düzenlenmeyen sevk irsaliyesi hiç düzenlenmemiş sayılacaktır. Yoklama ve denetimlerde sevk irsaliyesinin iki nüshası da denetim elemanına ibraz edilecektir. Denetim elemanı ibraz edilen sevk irsaliyesinin bir nüshasına adını, soyadını ve ünvanını yazdıktan sonra tarih belirterek mühürleyip imzalayacak ve ilgiliye iade edecektir. Her ne kadar sevk irsaliyesinin üç nüsha düzenleneceği ve iki nüshasının araçta bulundurulacağı hüküm altına alınmışsa da Danıştay muhtelif kararlarında nakledilen emtia ile birlikte taşıtta bulundurulan sevk irsaliyesinin tek nüsha olmasının hiç düzenlenmemiş sayılması dolayısıyla kesilen usulsüzlük cezasında isabet bulunmadığını belirterek iptal etmiştir. Danıştay 9. Dairesinin E:2000/407, K:2001/3712 sayılı ve 18/10/2001 tarihli kararı bu yöndedir. Yine Danıştay 4. Dairesi E:1997/4768, K:1997/5076 sayı ve 22/12/1997 tarihli kararında, tek nüsha olarak bulundurulan sevk irsaliyesinin hiç bulundurulmamış sayılarak işyeri kapatma cezasına esas alınamayacağına hükmetmiştir.
Sevk irsaliyesinde fiyat ve bedel haricinde faturada bulunması gereken bilgilerin bulunması zorunludur. Buna göre; gönderilen malın nev'i ve miktarı ile satıcının veya malı sevk edenin; adı, soyadı, varsa ticaret unvanı, adresi, bağlı bulunduğu vergi dairesi ve hesap numarasının; müşterinin adı, soyadı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi hesap numarasının (mükellefin diğer işyerine veya satılmak üzere bir alıcıya gönderildiği hallerde malın kime ve nereye gönderildiğinin) bulunması mecburidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, irsaliyeye yazılacak miktarın herkesçe bilinen ve genel kabul görmüş birimlerle yazılmasıdır. Kasa, koli, sandık gibi kesin olmayan ifadelerin ölçü olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığının vermiş olduğu B.07.1.GİB.4.06.18.02/32230 sayılı muktezada, sevk irsaliyesinde bulunması gereken zorunlu bilgiler arasında yer alan emtia miktarının koli cinsinden yazılmış olmasının malın miktarının tespitine imkan vermeyeceğinden bahisle söz konusu durum için düzenlenen usulsüzlük cezasının uygun bulunduğu belirtilmiştir. Ancak Gelirler Genel Müdürlüğünün 09/11/1989 tarih ve 95276 sayılı yazısında, sebze ve meyve ticareti yapanların müstahsilden bahçede aldığı ancak miktarını tam olarak bilemedikleri ürünlerin taşınması durumunda söz konusu ürünler tartı yerine gelinceye kadar kasa birimi ile şerh verilmesini yeterli bulmuştur. Ürünlerin tartılmasından sonra sevk irsaliyesine kilogram cinsinden miktarın yazılması gerekmektedir.
Sevk irsaliyesinde tanzim tarihinin mutlaka bulunması gerekir. 253 Sıra No?lu V.U.K. Genel Tebliği ile sevk irsaliyelerinde tanzim tarihi yanında ayrıca bir sevk tarihinin yer alması uygun görülmüştür. Buna göre, tanzim tarihi ile fiili sevk tarihi sevk irsaliyeleri üzerinde ayrı ayrı yer alacaktır. Tanzim tarihi ile sevk tarihinin aynı gün olması durumunda ise bu tarihler sevk irsaliyesine ayrı ayrı kaydedilecektir. Bu tarihlerden herhangi birine yer verilmeden düzenlenen sevk irsaliyeleri hiç düzenlenmemiş sayılacaktır. Sevk irsaliyesinin merkezde bilgisayarla düzenlenmesi ve düzenleme tarihinden sonra emtianın sevk edilmesi durumunda, fiili sevk tarihi bu belge üzerine elle yazılabilecektir. Söz konusu düzenlemenin mükelleflerin lehine bir düzenleme olduğu açıktır. Zira sevkiyatlar araç, şoför v.b. sorunlarla sevk irsaliyesinin düzenlendiği ve malın yüklendiği tarihlerde yapılamamakta, ilerleyen günlere kalabilmektedir. Ancak Danıştay söz konusu tebliği kanuna aykırı bulmamakla birlikte, Danıştay 4. Dairesi, E:1997/5782, K:1998/4152 sayılı ve 13/11/1998 tarihli kararında düzenleme tarihi ile fiili sevk tarihinin aynı olduğu bir işlemde fiili sevk tarihinin yazılmamış olmasının sevk irsaliyesinin hiç düzenlenmemiş olduğu anlamına gelmeyeceğinden bahisle kesilen usulsüzlük cezasının kaldırılmasına hükmetmiştir. Danıştay 4. Dairesinin E:1998/770, K:1998/3214 sayılı ve 22/09/1998 tarihli kararı da yine bu yöndedir. 345 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile uygulamaya yön verilmiş, söz konusu tebliğde müstakar hale gelmiş yargı kararları dikkate alınarak, sevk irsaliyelerinde fiili sevk tarihinin bulunmadığının tespiti halinde özel usulsüzlük cezası yerine Vergi Usul Kanununun 352/II-7 nci maddesine göre "ikinci derece usulsüzlük" cezası kesilmesi uygun görülmüştür.
Bunlarla beraber taşıtta sevk edilen malla birlikte sevk irsaliyelerinin asıllarının bulundurulması gerekmektedir. İrsaliyenin fotokopisinin veya faksının bulundurulması ceza uygulanmasına engel teşkil etmemektedir.
Denetim elemanlarınca araçta sevk irsaliyesinin bulunup bulunmadığının sorgulanması ancak aracın trafiğe çıkması ile mümkündür. Yükleme yapılmış olsa dahi hareket etmemiş araçta sevk irsaliyesi bulunmadığına dair işlem yapılamaz.