SSK Emeklisi kuruma bilgi vermeden çalışırsa Emekli Maaşı ?

Üyelik
9 Haz 2005
Mesajlar
34
1.SSK Emeklisi kuruma bilgi vermeden çalıştığı tesbit edilir ise Emekli maaşı kesilir mi ? hangi tarihten kesilir ? Daha önce almış olduğu emekli maaşlarının kurumca iadesi istenebilir mi? Bununla ilgili kanun maddesi özelge veya herhangi bir tebliğ varsa yazarsanız çok teşekkür ederim.
2.Emekli olduktan sonra tazminatını alıp ardından tekrar aynı işyerinde çalışmaya devam eden işçinin işten çıkarılması durumunda yeni bir tazminat (Emeklilik sonrası kıdemi kadar) ortaya çıkar mı ? Emeklilik sonrası yıllık ücretli izin kıdemi yine sıfırdan mı başlar
 
Sorunuza ilişkin düzenleme 506 sayılı K. 63. maddesidir.

Madde 63 - (Değişik madde: 29/04/1986 - 3279/3 md.)

A) Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken, sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları çalışmaya başladıkları tarihte kesilir.

Yukarıdaki fıkraya göre yaşlılık aylıkları kesilenlerden yeniden çalıştıkları süre zarfında 78 inci maddeye göre prime esas kazançları üzerinden 73 üncü madde gereğince prim alınır. Yaşlılık aylıkları kesilenlerden işten ayrılarak yaşlılık aylığı verilmesi için yazılı talepte bulunan sigortalıya aşağıdaki fıkra hükmüne göre yeniden hesaplanarak, yaşlılık aylığı, talep tarihini takip eden aybaşından başlanarak ödenir.

Bu sigortalılar için yazılı talep tarihlerine göre yeniden yaşlılık aylığı hesaplanır ve bu aylık, önceden bağlanan yaşlılık aylığından fazla ise, hesaplanan yeni aylık üzerinden ödeme yapılır. Hesaplanan yeni aylığın eski aylıktan düşük olması halinde, eski aylık esas alınır. Ancak, aylığı kesildikten sonra geçen prim ödeme gün sayıları bu Kanunun 61 inci maddesine (...) (*) göre aylık bağlama oranının tespitinde değerlendirilir.

B) Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak bir işte çalışmaya başlayanların yazılı talepte bulunmaları halinde yaşlılık aylıklarının ödenmesine devam olunur. Ancak bunlardan 78 inci maddeye göre tespit edilen prime esas kazançları üzerinden %30 (...) (*) oranında Sosyal Güvenlik Destek Primi kesilir. Bu primin 1/4’ü sigortalı hissesi, 3/4’ü işveren hissesidir.

(Ek fıkra: 25/08/1999 - 4447/8 md.) Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken serbest avukat veya noter olarak çalışmalarını sürdürenlerin, sosyal yardım zammı dahil, almakta oldukları aylıklarından %15 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir.

Yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı bir işte çalışanlar, bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta olanlara ve bunların geçindirmekle yükümlü oldukları eş ve çocuklarına, ana ve babalarına tanınan sosyal sigorta haklarından aynen yararlanırlar.

Sosyal Güvenlik Destek Primi ödenmiş süreler, bu Kanuna göre sigortalılık süresinden sayılmaz ve 24/05/1983 tarih ve 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına

Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz, 64 üncü madde hükmüne göre toptan ödeme yapılmaz. Ancak iş kazası veya meslek hastalığı halinde 12 nci madde hükümleri uygulanır.

Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı bir işte çalışmaları dolayısıyla bu maddenin (A) fıkrasına göre yaşlılık aylığı kesilenler, çalıştıkları süre içinde (B) fıkrasında yazılı hükümlerin uygulanmasını; (B) fıkrasına göre yaşlılık aylığı kesilmeden çalışanlar ise çalıştıkları süre içinde haklarında (A) fıkrasında yazılı hükümlerin uygulanmasını isteyebilirler.

Bu düzenlemeye göre sigortalının
- maaşının kesilerek yeniden sigortalı olarak çalışmaya devam etmesi(yasanın (A) bendi
- maaşı kesilmeden ancak destek primi ödenerek çalışması
şeklinde bir seçimlik hakkı vardır.

Aşağıdaki 2 örnek Yargıtay kararı soruya ışık tutacaktır.

HG 00, E: 1999/10-60, K: 1999/000105, Tarih: 17.02.1999

[*]YAŞLILIK AYLIĞININ BAĞLANMASI [*]YAŞLILIK AYLIĞI ALANLARIN SOSYAL GÜVENLİK PRİMLERİNİ YATIRARAK YENİDEN ÇALIŞMALARININ SAĞLANMASI [*]KURUMUN İŞTİRAKÇİYE TERCİH HAKKINI HATIRLATMASI

506 sayılı SSK.nun 63. maddesinde yapılan yeni düzenlemede; kurumdan yaşlılık aylığı alanlar; aylıkları kesilmeden sosyal güvenlik pirimlerini ödeyerek yeniden çalışmaları ve ilerde de primleri eklenmek suretiyle aylıklarının artırılması imkanına kavuşturulmuştur.

Bu bağıtta da; iştirakçi (sigortalı) böyle bir durumda; ya yaşlılık aylığını almaya devam edecek; ya da aylığını almakla birlikte; çalışmak istiyorsa; ayrıca sosyal güvenlik pirimi yatıracaktır.

Kurum bu iki seçenekten birini tercih etmesi için; sigortalıya; Anayasal Sosyal Güvenlik haklarını hatırlatacaktır. Bu nedenle iştirakçinin; yazılı başvuruda bulunmadığı gerekçesi ile yaşlılık aylığının kesilmesi ve ödenen aylıkların geri istenmesi yasaya aykırıdır.

(506 s. SSK. m. 63, 72, 73)

Taraflar arasındaki "kurum işleminin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Manisa İş Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 08/06/1998 gün ve 1998/40-117 sayılı kararın incelenmesi Davacı vekili ve davalı SSK. vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay Onuncu Hukuk Dairesi’nin 15/09/1998 gün ve 1998/5329-5554 sayılı ilamiyle (...1- Dosyadaki yazılara toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacının temyiz itirazlarını n reddi gerekir.

2- Davalı Kurumun temyizine gelince, 506 sayılı Yasanın 63. maddesine göre yaşlılık aylığı almakta iken çalışanların aylıkları çalışmaya başladıkları tarihte kesilir. Gene aynı madde uyarınca yaşlılık aylığının kesilmesini istemeyen pasif sigortalılar sosyal güvenlik destek primi ödeyeceklerini yazılı olarak Kuruma bildirdikleri takdirde ve destek primi ödemeleri halinde aylıkları kesilmez.

Somut olayda davacının böyle bir başvurusu bulunmadığı görülmektedir. O itibarla, Kurumun yaşlılık aylığını kesme işlemi doğrudur. Ödenen primlerin sonradan sosyal güvenlik destek primi olarak vasıflandırması sonucu değiştirmez. Sigortalı bilahare kuruma başvurduğunda primi ödenen bu süreler yaşlılık aylığının artırımında kullanılabilir.

Açıklanan bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz edenler: 1- Davacı vekili 2- Davalı SSK. vekili

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, yaşlılık aylığı almakta olan bir sigortalının, tüm sigorta kollarından prim ödemek koşuluyla yeniden çalışması durumunda 506 sayılı Yasanın 63. maddesi uyarınca yapılacak işlem konusuna ilişkindir. Özel Daire, belirtilen olayda, davacının, Kuruma yazılı başvurarak, yaşlılık aylığının devamını istemediği ve Sosyal Güvenlik Destek primini de ödemediğini gözeterek, davacının yaşlılık aylığının kesilmesi ve ödenen aylıkların geri alınması gerektiğini hükme bağlamış, yerel mahkeme ise,

yaşlılık sigortasından yararlananların aylıkları kesilmeden

çalışabileceklerini, davacının kısa bir müddet çalışıp bu dönemde, Sosyal Güvenlik Destek Primlerini de içerecek biçimde tüm primlerini yatırdığını, yazılı başvurusunun primin ödenmesini işleve geçirecek bir husus olduğunu ve prim ödeme koşulunun gerçekleştiğini belirterek aksine Kurum işleminin iptal edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

Sorunun çözümü yönünde, öncelikle, 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı alan sigortalıların yeniden çalışmaları durumunda uygulanacak 63. maddenin kapsam ve geçirdiği evrelerin belirlenmesinde yarar olacaktır. Gerçekten, 506 sayılı Yasa sistemi, 29/04/1986 günlü 3279 Sayılı Yasa ile değiştirilen 63. maddenin getirdiği düzenlemeden önce, Kurumdan yaşlılık aylığına hak kazanan ve aylık almakta olanların, aylıkları kesilmeden çalışmalarına imkan tanımamaktaydı. Kısaca, Kurumdan yaşlılık aylığı alanlar ya aylıklarını veya çalışmayı tercih edecekler, iki durumu bir arada sürdüremeyeceklerdi ne var ki, bu durum, T.C. Emekli Sandığı iştirakçileri ve Bağ-Kur sigortalıları açısından, 506 sayılı Yasa kapsamında bulunanlar aleyhine haksız bir uygulama ortaya çıkarmış, aynı durumda bulunan,T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi ile Bağ-Kur sigortalısı, hem yaşlılık aylıklarını alıp, hem de bu aylıklar kesilmeden çalışma imkanına sahipken,506 sayılı Yasa kapsamında olanlar bu imkandan yoksun kılınmışlardı. İşte yasa koyucu, bu eşitsizliği gidermek amacıyla, yukarıda sözü edilen yasa değişikliğini kabul etmiş ve 63. maddeyi yeniden düzenleyerek, 506 sayılı Yasaya göre yaşlılık aylığı alanlara, aylıkları kesilmeden, çalışma imkanı sağlamıştır (TBMM 1. Dönem Çalışmaları S. Sayısı 432. 5 17).

Yeni düzenlemeye göre; yaşlılık aylığı alanların yeniden çalışmaya başlamak istemeleri durumunda, kendilerine alternatifli bir sistem getirilmiştir. Yaşlılık aylığı alan; Bu sistemlerden birini tercih ederek çalışmasını sürdürebilecektir. Sözü edilen 63. maddenin (A) bendinde gösterilen birinci sistemde, yeniden çalışmaya başlayan sigortalı yaşlılık aylığını kestirecek ve normal sigortalı gibi çalışmasını sürdürecektir. Bu durumda kendisinden 78. maddede belirtilen kazançlar toplamından 73. maddeye göre prim kesilecek ve sonuçta sigortalı, çalışmasını sona erdirdiğinde, kesilen prim ve çalışma süresi gözönünde tutularak kendisine son durumuna göre yaşlılık aylığı bağlanabilecektir. Böylece sigortalı, kendisine önceden bağlanan yaşlılık aylığının gösterge ve oranını arttırma imkanına sahip kılınmış, önceden mümkün olmayan bir hakka kavuşmuştur. Sözü edilen maddenin (B) bendinde belirlenen ikinci durumda ise, yaşlılık aylığı almakta olan kişi, yeniden çalışmaya başladığında; aylığını almaya devam edecek,Sosyal Güvenlik Destek primi adı altında, % 6 yaşlılık aylığı alandan,% 18’i işverenden alınmak koşuluyla toplam %24 oranında bir katkı payı ödeyecektir. Görüldüğü üzere, yaşlılık aylığı alan kişiye, Yasa, bir tercih hakkı getirmiştir. Hangi sistemi, tercih edeceğini aylık sahibi kendisi belirleyecek ve durumunu ortaya koyacaktır. Kişi, açıkça iradesini ortaya koymadan, aylığı kesilmeyecektir. Esasen, yasal koşulların gerçekleşmesi sonucu yaşlılık sigortası kolundan aylığa hak kazanan kişinin aylığını keserek ortada bırakmak hem sosyal güvenlik ilkesine hem de onun alt yapısını oluşturan sosyal sigorta sistemine aykırı olur ve bu kişiye sağlanan yasal imkanını da işlemez hale getirir.

Dava konusu olayda davacı yaşlılık aylığının kesilmesi yönünden kuruma yazılı başvuruda bulunmamıştır. Yaşlılık aylığı almaya devam ettiği bir dönemde 15’er günden bir aylık süre ile sigortalı bir işte çalışmış ve bu çalışması karşılığı prim tahakkuk ettirilmiştir. Davacı % 24 oranında sosyal güvenlik destek primi ödeyeceği yerde bu miktarın çok üzerinde 73. maddeye göre prim ödemiştir. Dahası, mahkemece davacıya "sosyal güvenlik destek primi adı altında" ikinci kez prim ödettirilmiştir. Yine olayda kaçak işçi çalıştırmak ve prim kaybına yol açmak gibi bir durumda söz konusu değilken sırt yazılı başvuru bulunmadığı gerekçesi ile davacının yaşlılık aylığının kesilmesi ve aylarca aylıktan yoksun bırakılması yasaya ve adalete uygun düşmez. Kaldı ki, davacının imzasını taşıyan 4/8/1 994 tarihli 143800 sayılı "tekrar işe giriş bildirgesi" başlıklı bildirgede sigorta sicil numarası yerine emekli tahsis numarasının kuruma bildirilmiş olması 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 63. maddesinin B bendinde aranan yazılı başvurmaya ilişkin davacının bir irade bildirimi olarak kabul edilmesini gerektirir. Kurumun böyle bir durumda yapacağı işlem, iştirakçilerinin Anayasal Sosyal Güvenlik haklarını hatırlatma ve onları bilgilendirme görevini ifa ederek iştirakçisini 63. madde yönünden tercihini belirlemesi için uyarmak veya ödenen primlerden %24 oranında Sosyal Güvenlik Destek Primi karşılığını bloke ederek, fazlasına iade etmekten ibaret olmalıydı. Bunun aksine bir uygulama hem Anayasal Sosyal Güvenlik ilkesinin özüne hem de anılan 63. maddenin getiriliş amacına ters düşer. O nedenle kurumun, yaşlılık aylıklarını kesmesi ve ödenen aylıkları geri isteme kararı alması yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle mahkemenin direnme kararı yerinde görülmüş onanması gerekmiştir.

Sonuç : 1- Davacı vekilinin temyiz itirazları daha önce incelenip reddedilmekle davacı yönünden karar kesinleşmiş olduğundan, davacının temyiz isteminin (REDDİNE), istek halinde temyiz ilam harcının iadesine,

2- davalı SSK. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), 4792 sayılı SSK. Kanununun 2868 sayılı Yasa ile değişik 24/c maddesi uyarınca Kurumdan harç alınmasına mahal olmadığına, 17/02/1999 gününde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Davacı 01 /02/1992 tarihinde yaşlılık aylığı bağlandığı 04/07/1994 tarihinde sigortalı bir işte çalışmaya başladığı çalıştığı işyerinden 506 sayılı Yasanın 72 ve 73. maddeleri gereğince olağan primlerin ödendiği, davacının çalışmaya başlamadan önce sosyal güvenlik destek primi ödeyeceğini bu nedenle yaşlılık aylığının kesilmemesi için Kuruma yazılı olarak başvurmadığı, bilahare Kurumun davacının sigortalı bir işte çalıştığını farketmesi üzerine 21/12/1997 tarihinde yaşlılık aylığını 04/07/1994 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kestiği ve o tarihten itibaren ödenen aylıkların bu dava ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istediği görülmektedir. Esasen bu konularda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Davanın yasal dayanağı, 29/04/1986 tarih ve 3279 sayılı Yasanın 3. maddesiyle değişik 63. maddesidir. Anılan maddenin birinci fıkrası aynen: Bu kanuna göre "yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları çalışmaya başladıkları tarihte kesilir" hükmünü taşımaktadır. Aynı maddenin (8) bendinin birinci fıkrasında ise Bu kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak bir işte çalışmaya başlayanların yazılı talepte bulunmaları halinde yaşlılık aylıklarının ödenmesine devam olunur. Ancak bunlardan 78. maddeye göre tespit edilen prime esas kazançları üzerinden % 24 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir. Bu primin 1/4’ü sigortalı hissesi 3/4’ü işveren hissesidir.) hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda davacı, aylığının kesilmemesi için kuruma başvurmadığına göre aylık kesmeye ilişkin Kurum işlemi doğrudur. Yazılı başvurma koşulu amir hüküm olup hem şekil hem de geçerlilik şartıdır. Kurumun aylık kesme işlemi geriye yönelik (Makabline Şamil) olarak hüküm ifade eder. Gene 63. maddenin (A) bendine göre işi bırakan sigortalı Kuruma yazılı olarak başvurmazsa ikinci defa aylık bağlanamaz. Kurum bu nedenle 1994 tarihinden itibaren ödediği aylıkları geri istemektedir. Sayın çoğunluk 506 sayılı Yasanın 72 ve 73 maddesine göre ödenen primleri sosyal güvenlik destek primi olarak kabul etmektedir. Oysa sosyal güvenlik destek primi başka olağan prim başka niteliktedir. Sosyal güvenlik destek primi yaşlılık aylığının kesilmemesi için yazılı başvurmadan sonra alınan primdir. Oysa 72 ve 73. maddeye göre alınan prim, yaşlılık aylığı almadan veya yaşlılık aylığı almakta iken bilahare tekrar işe başlayan sigortalıların fiilen sigortalı bir işte çalışmaları nedeniyle alınan primdir.

63. madde ile yukarıda izah edilen açık hükümler mevcutken yazılı başvurucu olmayanların aylıklarının kesilmemesi gerektiğine karar vermek kendini yasa koyucu yerine koyarak yeni hüküm getirmek anlamını taşır. Başka bir deyişle olan hukuku değil olması gereken hukuku uygulamak suretiyle karar verilmiştir.

Bilindiği gibi yasalar özüne ve sözüne uygun biçimde yorumlanarak uygulanır. Şayet yasanın sözünden amacı açıkça anlaşılıyorsa ve sözü ile özü çelişmiyorsa lafzına göre hüküm verilir ve giderek değişik yorumlanarak uygulanamaz. Aksi takdirde Anayasamızda yer alan kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı davranılmış olur. Yukarıda değinildiği gibi yargı gücünü elinde bulunduran Mahkeme yetkisini aşmış sayılır. Öte yandan 72 ve 73. maddeye göre ödenen primlerin sosyal güvenlik destek primi olarak kabulü halinde 63. maddenin (A) bendinin birinci fıkrasının hiç bir şekilde uygulama olanağı kalmayacaktır ki yargı erkinin bir yasa maddesini ortadan kaldırma yetkisi bulunmamaktadır.

ilke olarak Kurumun geriye yönelik olarak aylığı kesmesi ve kesildiği tarihe kadar ödenen aylıkların geri istemesi doğru ise de somut olayın özelliği üzerinde durma gereği duyulmuştur. Sigortalı fırın işçisi olup bir ay çalıştıktan sona 1994 tarihinde işi bırakmıştır. Ödenen prim tutarı bir aylıktır. Bu işyerinden elde ettiği kazanç 4 milyon TL. kadardır. Oysa kendisinden 500 küsur milyon TL. istenmektedir. Kurumla sigortalı arasındaki çıkarlar dengesi dikkate alındığında Kurumun çalışılan bir aya isabet eden aylığı geri istemesi gerektiği sonucuna varmak genel ilkeden sapmamak koşuluyla somut olay adaletine uygun düşecektir. O itibarla bozmanın bu şekilde değiştirilmesi gerektiği görüşündeyiz. Kararı onayan çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.

KARŞI OY YAZISI

Maddi olayda tartışmalı bir yön bulunmamaktadır. Davacı yaşlılık aylığı almakta iken yeniden çalışmaya başlamış ve 506 sayılı Kanunun 63. maddesinin kendisine tanıdığı seçimlik hakkı da (kuruma başvurmak suretiyle) kullanmamıştır. Söz konusu maddeye göre davacının yeniden çalışmaya başlayabilmesi için ya Kurumun ödemekte olduğu yaşlılık aylığını kesilerek bütün primlerin yatırılması ya da yaşlılık aylığını almaya devam ederek Sosyal Güvenlik destek primi adı altında % 24 oranında bir katkı payının yatırılması gerekmektedir. Davacı adına (72 ve 73 üncü maddelere göre) normal prim tahsil edilmiştir. Kurum tarafından bu şekildeki çalışmanın farkına varılmayıp uzun yıllar çalışmaya devam olunsa idi davacının buradaki iradesinin daha yüksek imkanlarla emekli olma amacına yönelik olduğunun kabulü gerekip primleri de ödenmiş olan bu çalışma dönemi dikkate alınarak yaşlılık aylığının uyarlanması gerekecekti. Tabidir ki, davacının bu dönemde aldığı yaşlılık aylıkları yasaya uygun olarak alınan aylıklar olarak kabul edilemeyeceğinden, Kurum tarafından istirdadı icap edecektir. Kurum, yatırılan primin niteliğini yatırılış şekline göre, belirleme yükümlülüğünde olup, bunun niteliğini yorum yolu ile değiştiremeyeceği gibi; kurumun yeniden çalışmanın sürdürüldüğü döneme ilişkin olarak yatırılmış olan normal primlerin destek primi olarak yatırılmış olup olmadığını sorma yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Öte yandan teşkilatlanma ve çalışma tarzı itibarı ile Kuruma böyle bir yükümlülüğün yüklenmesi de mümkün değildir. Bu durumda davalının, hakkaniyet icabı sadece yeniden çalışmasının devam ettiği süreye tekabülen Kurumdan aldığı yaşlılık aylığını iade etmesi ve Daire bozmasının bu şekilde değiştirilmesi gerektiği kanaati ile Sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.


Kaynak=YKD. Mayıs-2000 s: 669
------------------------------------------
HG 00, E: 2001/10-441, K: 2001/000450, Tarih: 30.05.2001

[*]YAŞLILIK AYLIĞI ALANLARIN YENİDEN ÇALIŞMALARI

Kural olarak; yaşlılık aylığı almakta iken yeniden çalışmaya başlayan sigortalıya 506 Sayılı Yasanın 63. maddesi ile alternatifli bir sistem getirilmiştir. Buna göre yaşlılık aylığı almakta olan kişi bu sistemlerden birini tercih ederek çalışmasını sürdürebilecektir. Sözü edilen 63. maddenin (A) bendinde gösterilen birinci sistemde, yeniden çalışmaya başlayan sigortalı yaşlılık aylığını kestirecek ve normal sigortalı gibi çalışmasını sürdürecektir. Sözü edilen maddenin (B) bendinde belirlenen ikinci sistemde ise yaşlılık aylığı almakta olan kişi yeniden çalışmaya başlaması durumunda Sosyal Güvenlik Destek Primi adı altında prim ödeyerek yaşlılık aylığı kesilmeden çalışmaya devam edebilecektir. Yasa her iki halde de sigortalıya bir tercih hakkı getirmiştir. Hangi sistemi tercih edeceğini aylık sahibi kendisi belirleyecek ve durumunu ortaya koyacaktır. Kişi, açıkça iradesini ortaya koymadan, aylığı kesilmeyecektir. Ayrıca maddenin son fıkrasında da tercih edilen sistemler arasında geçiş olanağı sağlanmıştır.

(506 s. SSK. m. 63)

Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 5. İş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 19/04/2000 gün ve 1999/1373 E. 2000/153 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 30/05/2000 gün ve 2000/4054 E. 2000/3953 K. sayılı Hamiyle; (...Davacının, yaşlılık aylığı bağlanmasından sonraki dönemde 01/07/1998-1/09/1998 tarihleri arasındaki sürede tüm sigorta kollarına tabi olacak biçimde fiilen çalışması nedeniyle ödenmeyen 01/07/1998-1/05/1999 tarihleri arasındaki süreye ilişkin yaşlılık aylıklarından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 500.000.000 TL.lık bölümünün 20/04/1999 tarihinden itibaren birikmiş 150.000.000 TL. faiziyle birlikte tahsili istemiyle açtığı davanın yargılaması sonucunda, davalı kurumdan, davacıya 01/07/1998-1/05/1999 döneminde aylık ödenmiş olsaydı bunun toplamının ne olacağı sorularak, gelen yanıttaki meblağ dahilinde kalan 500.000.000 TL.lik istemin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.

506 sayılı Yasanın 63. maddesi uyarınca, davacının sosyal güvenlik destek primi ödeme başvurusunda bulunmaksızın tüm sigorta kollarına tabi olacak biçimde çalışması nedeniyle aylıklarının fiili çalışma dönemine denk bölümünün ödenmesi işlemi yasaya uygundur. Mahkemece, davacının 02/05/1997 tarihli yaşlılık aylığı başvurusu üzerine belirlenip ödenmesine başlanan yaşlılık aylıklarından, isteme konu dönem içerisinde kalan 01/07/1998-1/09/1998 tarihleri arasındaki süreye ilişkin aylıkların dışlanması suretiyle belirlenecek miktardan, davacının dava dilekçesindeki ana para ve faiz istemleriyle bağlı kalınarak hüküm kurulması gereğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı S.S.K. vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, yaşlılık aylığı almakta iken Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyerek çalışma konusunda Kuruma yazılı başvuruda bulunulmaksızın tüm sigorta kollarından primi yatırılarak kısa bir süre çalışılmasından dolayı kesilen aylıkların faiziyle birlikte ödenmesi isteğine ilişkindir.

Özel Daire; belirtilen olayda davacının, Kuruma Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeme başvurusunda bulunmaksızın tüm sigorta kollarına tabi olacak biçimde çalışması nedeniyle yaşlılık aylıklarının fiili çalışma dönemine denk bölümünün ödenmemesine ilişkin olarak Kurum işleminin yasal olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiş; yerel mahkeme ise, yaşlılık sigortasından yararlananların aylıkları kesilmeden çalışabileceklerini, bu konuda seçimlik haklarının olduğunu, Kurum'un sigortalıya bu Anayasal hakları bildirmesi gerektiğini, davacının da Kuruma yazılı başvurusu bulunmasa dahi kısa bir müddet çalıştığı bu dönemde, Sosyal Güvenlik Destek Primini de içerecek biçimde tüm sigorta kollarından primlerini ödemesi nedeniyle, yasadaki prim ödeme koşulunun gerçekleştiğini

belirterek Kurum işleminin doğru olmadığını, Kurumca yaşlılık aylığı ödemelerine devam edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; yaşlılık aylığı almakta olan sigortalının, tüm sigorta kollarından prim ödemek koşuluyla yeniden çalışması durumunda 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının 63. maddesi uyarınca yapılacak işleme ilişkindir.

Kural olarak; yaşlılık aylığı almakta iken yeniden çalışmaya başlayan sigortalıya 506 Sayılı Yasanın 63. maddesi ile alternatifli bir sistem getirilmiştir. Buna göre yaşlılık aylığı almakta olan kişi bu sistemlerden birini tercih ederek çalışmasını sürdürebilecektir. Sözü edilen 63. maddenin (A) bendinde gösterilen birinci sistemde, yeniden çalışmaya başlayan sigortalı yaşlılık aylığını kestirecek ve normal sigortalı gibi çalışmasını sürdürecektir. Sözü edilen maddenin (B) bendinde belirlenen ikinci sistemde ise yaşlılık aylığı almakta olan kişi yeniden çalışmaya başlaması durumunda Sosyal Güvenlik Destek Primi adı altında prim ödeyerek yaşlılık aylığı kesilmeden çalışmaya devam edebilecektir. Yasa her iki halde de sigortalıya bir tercih hakkı getirmiştir. Hangi sistemi tercih edeceğini aylık sahibi kendisi belirleyecek ve durumunu ortaya koyacaktır. Kişi, açıkça iradesini ortaya koymadan, aylığı kesilmeyecektir. Ayrıca maddenin son fıkrasında da tercih edilen sistemler arasında geçiş olanağı sağlanmıştır.

Dava konusu olayda davacı yaşlılık aylığının kesilmesi yönünden Kuruma yazılı başvuruda bulunmamıştır. Yaşlılık aylığı almaya hak kazandığı dönemde 2 ay süre ile sigortalı bir işte çalışmış ve bu çalışması karşılığı tüm sigorta kollarından prim tahakkuk ettirilerek Sosyal Güvenlik Destek Priminin çok üzerinde 73. maddeye göre prim ödenmiştir. Yine olayda kaçak işçi çalıştırma ve prim kaybına yol açmak gibi bir durumda söz konusu değilken sırf yazılı başvuruda bulunmadığı gerekçesi ile davacının yaşlılık aylığının kesilerek aylarca aylıktan yoksun bırakılması yasaya ve adalete uygun düşmez Kurumun böyle bir durumda yapacağı işlem, iştirakçilerinin Anayasal Sosyal Güvenlik haklarını hatırlatma ve onları bilgilendirme görevini ifa ederek iştirakçisinin 63. madde yönünden tercihini belirlemesi için uyarmak veya ödenen primlerden Sosyal Güvenlik Destek Primi karşılığını bloke ederek, fazlasını, iade etmekten ibaret olmalıdır. Bunun aksine bir uygulama, hem Anayasal Sosyal Güvenlik ilkesinin özüne hem de anılan 63. maddenin getiriliş amacına ters düşer. O nedenle Kurumun, yaşlılık aylıklarını kesmeye ve aylıkları ödememeye ilişkin işlemi yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle Mahkemenin direnme kararı yerinde görülmüş onanması gerekmiştir.

SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 4792 sayılı S.S.Kurumu Kanunun 2868 sayılı Yasa ile değişik 24/c maddesi uyarınca kurumdan harç alınmasına mahal olmadığına,30.05.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.

Emekli olduktan sonra kişinin aynı işyerinde çalışmaya devam etmesi, yeni bir hizmet akdi ilişkisidir. Dolayısıyla yeniden çalışmaya başladığı tarihten itibaren çalıştığı süreye göre yıllık izin ve kıdem tazminatı hakkı doğacaktır.
 

Benzer konular

Üst