Suyumuz Bitiyor...

Ynt: Suyumuz Bitiyor...

Enerji barajlarındaki doluluk yarıya indi

barajhbr3107.jpg


Türkiye genelinde enerji üretimi için kullanılan barajların doluluk oranı, su azlığı nedeniyle geçen yıla göre yüzde 12 azalarak yüzde 48'e geriledi.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) verilerine göre, sıcak ve kurak bir yıl geçiren Türkiye'de enerji üretimi için kullanılan barajların doluluk oranları, geçen yılın temmuz ayı sonuna göre yüzde 12 oranında azaldı.

Havzalara göre değerlendirildiğinde, geçen yıl temmuz ayında yüzde 93.8 oranında dolu olan Manavgat havzası barajlarındaki doluluk oranı, bu yıl yüzde 37 oranında gerileyerek en fazla suyu azalan havza oldu.

Türkiye genelinde enerji havzaları barajlarında su doluluk oranında azalma yaşanırken, sadece Seyhan havzası barajlarında doluluk oranı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 arttı.

Aynı verilere göre, Türkiye genelinde enerji amaçlı kullanılan barajların aktif doluluk oranı 30 Temmuz 2007 tarihi itibarı ile yüzde 48 oldu.

Yaşanan su azlığı nedeniyle işletme halindeki barajların geçen yıl yüzde 60 olan doluluk oranı bu yıl yüzde 12 azaldı.

Havzalardaki doluluk oranları

Hidroelektrik enerjinin önemli kısmını üreten Fırat havzası barajlarının bugün itibarı ile doluluk oranı yüzde 58 oldu. Bu oran Türkiye genel ortalamasından 10 puan daha yüksek, ancak geçen yılki değerinden 12 puan düşük.

Dicle havzasında bulunan barajların doluluk oranı ise yüzde 49.7 düzeyinde. Bu oran geçen yılın aynı döneminde yüzde 51.5 seviyesinde gerçekleşmişti.

Kızılırmak havzasındaki barajların doluluk oranı ise yüzde 20.6 düzeyinde iken, bu oran geçen yıl yüzde 33.8 seviyesindeydi.

Yeşilırmak havzasında bulunan barajların doluluk oranı ise yüzde 53.9 seviyesinde. Bu oran geçen yıl yüzde 76.7 düzeyindeydi.

Sakarya havzasındaki barajların doluluk oranı ise yüzde 60.9. Bu oran geçen yılın aynı döneminde yüzde 62.8 seviyesindeydi.

Ceyhan havzasında bulunan barajların doluluk oranı yüzde 42.2. Bu oran geçen yıl yüzde 56.7 idi.

Seyhan havzasındaki barajların doluluk oranı ise yüzde 49 olarak ölçülürken, bu oran geçen yıl yüzde 37 seviyesindeydi. Seyhan havzası barajlarında doluluk oranı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 arttı.

Manavgat havzasında bulunan barajların doluluk oranı ise 56.3. Bu oran geçen yıl yüzde 93.3 seviyesinde gerçekleşmişti.

Öte yandan DSİ Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamada, hidroelektrik enerjinin önemli kısmını üreten bu nehir havzalarında bulunan barajlardaki doluluk nispetlerinin geçen yıla göre daha düşük seviyede olmasının elektrik üretimini bir parça da olsa olumsuz olarak etkileyeceği bildirildi.
 
Ynt: Suyumuz Bitiyor...

İSKİ'den yapılan açıklamada, "İstanbul Metrosu 4. Levent-Ayazağa Kesimi Depo Sahası ve Bağlantı Hatları İnşaatı" çalışmaları sebebiyle bugün 10.00 ve yarın 06.00 saatleri arasında Sarıyer'in Ayazağa, Pınar, Poligon, Maslak, İstanbul Teknik Üniversitesi, Harp Akademileri, Darüşşafaka, Cumhuriyet, Hacıosman, Tarabya ve Kireçburnu mahallelerinin üst kotları, Büyükdere Mahallesi'nin üst kotları, Maden, Yenimahalle üst kotları, Bahçeköy, Zekeriyaköy, Uskumru, Kilyos, Gümüşdere mahalleleri, Kâğıthane'nin Çeliktepe, Sanayi ve Seyrantepe mahalleleri ve Beşiktaş'ın 4. Levent ve Yenilevent semtlerine 20 saat süreyle su verilemeyecek.

Küçükçekmece Gümrükyolu-Halkalı İstasyonu kesişimindeki katlı kavşak inşaatı çalışmaları nedeniyle de yarın 02.00 ile 2 Ağustos 2007 Perşembe günü 10.00 saatleri arasında Avcılar'ın Gümüşpala Mahallesi, Bakırköy'ün Florya ve Şenlikköy mevkii, Küçükçekmece merkezi, Halkalı, Cennet, Tepeüstü, Kanarya, Sefaköy semtleri ile Halkalı Polis Lojmanları'nda 30 saat süreyle su kesintisi uygulanacak.
 
Ynt: Suyumuz Bitiyor...

Filyos Çayı kurudu

Zonguldak?ta kuraklık nedeniyle akan su miktarı azalan Filyos Çayı?nın yatağında derin toprak yarıkları arasında yeşeren otlar hayvanlara besin kaynağı oldu.

Geniş yatağı içinde akan su miktarı azalan çayda, toprakta oluşan geniş yarıklar arasında çıkan otlar büyükbaş hayvanların beslenme kaynağı oldu.

270330.jpg


Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) Zonguldak İl Temsilcisi Berran Aydan ?Bölgemizdeki yağışların da azalmasıyla Filyos gibi uzun yatağa sahip çay ve ırmakların debilerinde de ciddi düşüş gözlemlemekteyiz. Ulusal Su Yasası çıkmalı, su yönetim anlayışımız yeniden yapılanmalıdır. Şu anda su kaynaklarından 13 kurum sorumlu ve dağınıklılık söz konusudur. Türkiye?nin önemli su kaynakları, Kızılırmak, Tuz Gölü ve Filyos koruma kapsamına alınmalı. Yağışların artması için mevcut ormanlarımızın ve yeşil alanlarımızın daha iyi korunması ve yeni orman alanları oluşturulmalıdır? dedi.

270331.jpg


Aydan, Filyos Vadisi?nin önemli tarım alanı olduğunu, Filyos Çayı?ndaki su seviyesinin düşmesinin de tarımsal faaliyetlerde zarara yol açmasının önlenmesi gerektiğini vurguladı.

İl Tarım Müdürlüğü yetkilileri de Filyos Çayı?ndan vatandaşların sulama amaçlı da faydalandığını, su seviyesinde düşüş yaşandığı dönemlerde de yeraltı su kaynaklarından sondajlarla tarımsal alanların sulandığını belirttiler.
 
Ynt: Suyumuz Bitiyor...

Gökdelenler buzla soğutuluyor

NYskyscraperhr.jpg


Aşırı sıcaklarda klima kullanımının getirdiği yüksek enerji maliyetlerine ilginç bir çare bulundu. Klima yerine buz bloklarının bina soğutmada kullanılması küresel ısınma açısından da çok yararlı.

CNN?in internet sitesinde yer alan habere göre, 'buz' sistemi, çevre kirliliğinin azaltılması için de çok etkili bir yöntem, çünkü Manhattan?daki gökdelenlerin soğutma sistemleri şehirde hava kirliliğine yol açıyor.

Bu sistem sadece New York'ta değil, dünyanın her yerinde 3 binden fazla binada kullanılıyor.

Sistem nasıl çalışıyor?

Su büyük gümüş tanklarda donduruluyor ve soğuk hava binayı dolaşıyor. Suyun donması için de elektrik gerekiyor, ama elektrik tüketiminin düşük olduğu saatlerde sistem çalışıyor.

Buz kütlelerinin verdiği soğuk havayı yayan bir fan bina içinde soğuk hava dolaşımını sağlıyor.

New York?taki tarihi Metropolitan Life Kulesi?nin ev sahibi Credit Suisse, bu sistem sayesinde yılda 200 evin yıllık elektrik tüketimine eşit olan 2.15 milyon kilovat/saat elektrik tasarrufu sağlıyor.

Sistem 3 ana soğutma odasında yaklaşık 3.5 ton su alabilen 64 tankla çalışıyor. Sistemi kurmak 4 ay alsa da şirketin mühendisleri buna değdiğini belirtiyorlar.

Bu sistemi kullanan birçok şirket, New York Eyaleti Enerji Araştırma ve Geliştirme Kurumu?ndan teşvik alabiliyor. Ancak bu teknoloji her iş yerine uygun değil. Büyük tankları koyacak yeterli sayıda oda bulunması gerekiyor ve maliyetleri de çok yüksek.

Credit Suisse soğutma sistemini yenilemek için 3 milyon dolar harcadı. Soğutma amaçlı elektrik giderleri çok yüksek olan ve çevre dostu bir imaja sahip olmak isteyen büyük şirketler için ise 'buz' sistemi ideal bir seçenek sunuyor.
 
Ynt: Suyumuz Bitiyor...

Suyumuzu ve toprağımızı kaybediyoruz

Türkiye?de son 40 yılda Van Gölü?nün 3 katı, Türkiye?nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü?nün 25 katı oranında sulak alan yok olurken, kara yüzeyinin yüzde 90?ında çeşitli şiddetlerde erozyon görülüyor ve verimli topraklar da hızla kaybediliyor.

KONYA - Doğal Hayatı Koruma Vakfı-Türkiye ve TEMA?dan alınan bilgilere göre, küresel ısınma ve bilinçsiz tarımsal sulama yüzünden Türkiye?nin sulak alanları ve birbirini tetikleyen sorunlar yüzünden verimli toprakları kaybediliyor.

Son 40 yıl ele alındığında 2,5 milyon hektarlık sulak alanın yarısı çeşitli nedenlerle yok oldu. Bazıları sinek üreten bataklık olduğu gerekçesiyle kurutuldu, bazıları besleyen kaynaklarının üzerine baraj ve gölet kurulması nedeniyle kurudu, birçoğu da tarımsal sulamaya esir düşerek haritadan silindi.

Türkiye?de kaybedilen sulak alanların boyutu küçümsenmeyecek kadar büyük... Yaklaşık 1 milyon 250 bin hektarlık kuruyan alan, Marmara Denizi?nin yüzölçümüne eşit. Sözkonusu kaybın Van Gölü?nün 3 katı, Türkiye?nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü?nün 25 katı, ülkenin en önemli göllerinden olan Tuz Gölü?nün ise 9 katından fazla olması dikkat çekiyor.

10 yıl önce 260 bin hektar olan Tuz Gölü?nün alanı bugün 130 bin hektara düşerken, giderek suyu azalan Beyşehir Gölü?nün önlem alınmazsa 3-5 yıl içinde bataklık haline geleceği belirtiliyor.

Nasreddin Hoca ile özdeşleşen, Türk kirazına kalite kazandıran, Akşehir Gölü ile beyaz kiraz üretiminde önemli rol oynayan Ereğli Sazlıkları kurudu. Ereğli?de sazlıkların kuruması yüzünden iklim bozuldu, meyve üretiminde kalite ve rekolte düştü.

5 MİLYON YILLIK GÜZELLİĞİ KAYBETTİK
?Dünyanın Nazar Boncuğu? olarak nitelendirilen, 5 milyon yıl önce oluşan Meke Gölü, birkaç yıl içinde bataklık haline döndü. 5 milyon yıldır var olan güzellik birkaç yılda kaybedildi. Bunu gören yabancı turistler tepki gösteriyor ancak Konya Kapalı Havzası?nda 30 bin kaçak kuyudan su çekilerek gölün sonu getiriliyor.

Çok sayıda sulak alanın kuruduğu ülkenin yeraltı su seviyesinin yüzde 40?ını barındıran Konya Kapalı Havzası?nda tehlike daha ciddi boyutlara tırmanıyor. Son 20 yılda yeraltı su seviyesi alt havzalarına göre 20-40 metre azalan Konya Kapalı Havzası?nda, kuruyan sulak alanlarıyla yıllardır tehlike çanları çalıyor.

WWF?nin raporuna göre doğal kaynakları şu andaki hızında tüketilmeye devam edilirse, insanlığın 2050 yılında iki gezegene daha ihtiyacı olacak. Bu durum, biyolojik yenileme kapasitesinin yüzde 50 fazlasını tüketen Türkiye için daha büyük önem taşıyor. Çünkü Türkiye?de birbirini etkileyen sorunlar yüzünden sularla birlikte topraklar da kaybediliyor.

Türkiye?de her yıl tarım alanlarından 500 milyon ton, tüm ülke yüzeyinden 1,4 milyar ton verimli üst toprak erozyonla kaybedilirken, ülkenin erozyonla kaybettiği bu topraklar, 25 santimetre kalınlığında, yaklaşık 400 bin hektar genişliğinde bir araziye eşdeğer olarak tutuluyor.

Bitki örtüsü ve özellikle ormanların tahribi sonucu, toprak erozyonu ile her yıl 1 milyar 400 milyon ton toprak göllere, denizlere taşınarak ya da barajları doldurarak yitiriliyor.

Ülke topraklarımızın yüzde 90?ında çeşitli şiddetlerde erozyon yaşanıyor (yüzde 63?ünde çok şiddetli ve şiddetli görülüyor) ve bu durumun Avrupa?nın 17, Kuzey Amerika?nın 6 katı civarında olduğu belirtiliyor. Türkiye?de akarsularla birlikte alandan taşınan toprağın, ABD?nin 7, Avrupa?nın 17 ve Afrika?nın 22 katı daha fazla düzeyinde olduğu vurgulanıyor.

Fırat Nehri yılda 108 milyon ton, Yeşilırmak 55 milyon ton toprak taşırken, Keban Barajı?na 32 milyon, Karakaya Barajı?na 31 milyon ton toprak birikiyor. Bu birikme barajlardan faydalanmayı azaltıyor.

Türkiye?nin topraklarının sadece yüzde 15?inin üstün verimli olduğunu bunların da giderek kaybedildiği belirtiliyor. Cumhuriyetin ilanından bu yana 44 milyon hektar mera alanı 12,3 milyon hektara kadar gerilerken, her yıl kaybedilen 1 milyar 400 milyon ton toprağın 500 milyon tonu tarım alanlarından gidiyor.

BÖYLE GİTMEMELİ
NASA?nın yaptığı araştırmaya göre, erozyonun şiddetlenerek devam etmesi ve etkili tedbirler alınmaması halinde Türkiye?nin büyük bir bölümü 2040 yılında çöl olacak.

Erozyonla baraj göllerinin dibine yığılan topraklar, barajların doğal ömrünü yüzde 50 oranında azaltabiliyor. Bunun sonucunda yüksek değerde hidrolojik enerji ve kullanma suyu kayıpları meydana geliyor. Örneğin, dünya barajlarına erozyonla getirilip depolanan topraklar, enerji ve kullanma suyu bakımından yılda 6 milyar dolarlık bir zarara neden oluyor. Türkiye?de bunun tipik örneği Keban Barajı?nda görülüyor.

Türkiye?de 15 barajın (Altınapa, Bayındır, Buldan, Çaygören, Selevir, Çubuklu, Demirköprü, Hirfanlı, Karamanlı, Kartalkaya, Kemer, Kesikköprü, Seyhan, Sürgü, Yalvaç) ömürlerinin tahmin edilenden önce dolmuş ya da dolmak üzere olduğu vurgulanıyor. Bunlara ek olarak ülke ve bölge için büyük önem taşıyan Keban, Karakaya ve Atatürk barajlarında da tehlike çanları çalıyor.

GERİ KAZANMAK KOLAY OLMUYOR
Kaybedilen sulak alanlar ve verimli topraklar ekonomik açıdan büyük çapta zarara yol açarken, geri kazanımları kolay olmuyor.

Sulak alanları geri kazanmak, kuruyan gölleri eski haline getirmek için yüzlerce yıl gerekiyor. Örneğin Konya?da yeraltı su seviyesi giderek düşüyor. İçilebilir özellikteki temiz yeraltı suyu ile Tuz Gölü arasında kot farkı 15 metreye kadar indi.

Önceden 50 metrenin üzerindeki farkın 15 metreye kadar inmesi tehlikeyi beraberinde getiriyor. Böyle giderse 5-6 yıl sonra Tuz Gölü?nden yer altı suyuna doğru akış başlayacak ve temiz su tamamen bozulacak. Bu durumda da hayatın biteceği Konya Kapalı Havzası?nda yeraltı suyunun temizlenmesi için 1400 yıl gerekecek.

Aynı şekilde üretilemeyen bir kaynak olan verimli toprağın 1 santimetresi ortalama 500 yılda oluşuyor. Tarım yapılabilmesi için gereken minimum 40 santimetrelik toprağın oluşması ise ortalama 20 bin yılda gerçekleşiyor.

1 ton buğday elde edilmesi için bin ton, 1 porsiyon bonfilenin yenecek halde sunulabilmesi için (hayvanın büyümesi, beslenmesi vb.) 9 bin 800 litre, 1 pilicin yenebilir hale gelmesi için 1200 litre, 1 kilo ekmek için 400-1200 litre suya gereksinimin duyulduğu günümüzde kaybedilen ülke suyu ve toprağı için harekete geçmenin önemine işaret ediliyor..

Yıllardır sulak alanların kuruduğu ülkede bilinçlenmenin, büyük kentlerde su kesintilerine gidilmesiyle başladığını belirten WWF-Türkiye ve Tema Vakfı yetkilileri, ?40 yılda 1,25 milyon hektar alanı kaybettik. Halen kayıplar sürüyor. Kişi başına düşen su azaldı, topraklarımız verimini kaybetti. Artık ülkede daha ciddi önlemlerin alınması gerekiyor? dedi.
 
Ynt: Suyumuz Bitiyor...

İstanbul?da barajlardaki doluluk oranı dün yüzde 27.59 iken bugün itibarıyla yüzde 27.31?e geriledi.
 
Ynt: Suyumuz Bitiyor...

Manavgat Şelalesi kurudu

Yaz aylarında günde yaklaşık 3 bin kişinin ziyaret edip görmeye geldiği dünyaca ünlü Antalya Manavgat Şelalesi, ırmak üzerindeki iki barajın su seviyesinin düşmesi nedeniyle kurudu.

Dünyanın en büyük yeraltı nehirleri olan Dumanlı 1 ve Dumanlı 2 nehirlerinden beslenen Oymapınar Barajı ve Manavgat Barajı'ndaki su seviyesi düştü. Su seviyesindeki azalma sonucu Manavgat Şelalesi de kuraklığa teslim oldu.

Olay turizme de darbe indirdi. Manavgat'ı görmeye gelen turistler, şelale yerine kuraklıkla karşılaştı.

Şelale Dinlenme Tesisleri İşletme Şefi Selim Ünal, "Yerli ve yabancı turistler gördükleri manzara karşısında hiçbir aktiviteye katılmadan dönüyor. Suyun tahliyesinde bir takım dengesizlikler var. Mesela gece suyun tahliyesi normal seviyede, gündüz ise kesintili. Eğer bu zaman içersinde su tahliyesi gündüze alınıp gece kesilirse bu sıkıntıyı çekmeyiz. Yetkililerin bunu düzene sokması ve turizme vurulan bu darbeyi ortadan kaldırmalarını istiyoruz" dedi.

Bölge esnafı, Seydişehir alüminyum fabrikasının enerji ihtiyacını karşılamak için Oymapınar Barajı'ndan su salınmadığını ileri sürdü.

manavgat977hi.jpg


Son 10 yılın en düşüğü

DSİ yetkilileri, kuraklığın Manavgat bölgesinde de etkili olduğunu ve yağışların azlığı nedeniyle Oymapınar Barajı'nda yeterli su seviyesine ulaşılamadığını bildirdi.

Yetkililer, barajlardaki su seviyesinin son 10 yılın en düşük seviyesine düştüğünü belirtirken, 2001 ve 2005'teki kuraklıktan yüzde 10 aşağıya düştüğünü söyledi.

Oymapınar Barajı'na geçen ağustos ayında saniyede 45 metreküp su girdiğini, bu yıl ise saniyede 28 metreküpe düştüğünü belirten yetkililer, barajların enerji üretebilmesi için suyu biriktirdiklerini, bu yüzden de sıkıntıya yol açtığını kaydetti.

DSİ yetkilileri, pazar, pazartesi ve salı günleri enerji üretiminden dolayı 6 saat ırmağa su bırakılmamasını kararlaştırdıklarını bildirdi.

Belediye de tepkili

Şelaleyi günde binlerce insanın ziyaret ettiğini söyleyen Sarılar Belediye Başkanı Mustafa Erkan Ersoy, "Bizim belediye olarak yapabileceğimiz birşey yok. İlgililerle görüşmelerimiz sürüyor. En kısa zamanda şelalenin eski görüntüsüne ve güzelliğine kavuşması için temas halindeyiz" dedi.

Manavgat Şelalesi 1998 ve 2005 yılında da benzer şekilde kurumuştu.

Şelale, yıllar önce İsrail'e satılması gündeme gelen ancak anlaşmaya varılamadığı için suyu satılamayan ve üzerinde Oymapınar ile Manavgat barajları da bulunan Manavgat Suyu'nun üzerinde bulunuyor.
 
Ynt: Suyumuz Bitiyor...

Küresel ısınma 2009?dan sonra artacak

270814.jpg


Çevre uzmanları, küresel ısınmanın 2009 yılından sonra artacağı tahmininde bulundular.

WASHINGTON - Küresel ısınmanın, 21. yüzyılda karbon gazı salımının etkisiyle artacağı yönündeki genel uyarının yanında, 2005 yılını takip eden 10 yıl içindeki olasılıklara değinen İngiliz bilim adamlarının raporunda, insanın neden olduğu küresel ısınmadan ziyade, doğal etkenlerin sebep olduğu iklim değişikliği üzerinde duruldu.
Haberin devamı

Tahminde bulunmak için, El Nino ile okyanus sirkülasyonundaki diğer dalgalanmalarla ısı üzerinde çalışmalarda bulunan uzmanların Science dergisinde yayımlanan raporuna göre, dünya gerçek ısınmayla 2009 yılında tanışacak. 2009?a kadar ise doğal güçler, insanın yol açtığı tahmini ısınmayı dengeleyecek.
 
Üst