Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üyelik
19 Eyl 2008
Mesajlar
15
Konum
istanbul
Open university ,ingiltere de 1963 de kuruldu

Türklerde ,bu sistemi İngilizleri taklit edip aldılar Açıköğretim üniversitesi adını verdiler

Malumunuz İngiltere ,en ileri eğitim sistemine sahip

İngiltere de bu open university uzun süre alay konusu oldu O da başka bir konu

Siz şayet İngiltere de ;

Open university ,hukuk ya da işletme mezunu olursanız

Türkiye ye geldiğinde YÖK bu diplomaya denklik vermiyor

nedeni derslere devam edilmemesi ve eğitim kalitesi düşüklüğü

bu saçmalık değil de nedir?

yök ,demezler mi adama

Senden, daha ileri bir eğitim sistemine sahip olan ülkeden

senin taklit ederek aldığın açıköğretim sistemini ne hakla tanımıyorsun?

kendi ülkende uyduruktan verilen bu diplomalara onayı basarken uyguladığın kriter nedir?

yoksa sen İngiliz open üniversity mezunlarının, Türkiye açıköğretim fakültesi mezunlarından daha düsük seviyede olduğunu mu

düşünüyorsun?


ingilterede eğitim paralı olduğu için çoğu kişi zaten üniversiteye gidemiyor ama işe girişi kolaylaştıran sertifikasyon programlarına gidiyor

sertifika düzeyinde olması gereken kağıtları üniversite diploması gibi basarsan 1 milyon açıköğretim mezunu yaratırsan asgari ücretin

altında çalışmaya razı çalışan kitlesi yaratırsın


ACCA nın 100 yıllık geçmisine rağmen Avrupada 200 bin üyesi varken

Türmob ,1989 dan beri -bu kadar kısa sürede -100 bine dayandırırsın meslek mensubu sayısını

yurtdısında alay konusu olursun herkes ,smmm olsa ne olacak SMMM olmaması gerekenler SMMM olmaya çalışıyor Sonra asgari

ücretle çalışan niteliksiz elemanlar doluyor etrafta

Ülkeyi çalışacak nitelikli eleman bulunamaz hale getirdiniz

en az 2000 YTL den aşağı çalışmaması gereken nitelikli ara eleman bulunmaz olur

çoğu kişi asgari ücrete talim eder

kimseden ses çıkmaz herkes kaderine razı olur..


Türkiye işte komiklikler Ülkesi................
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

Ben açıköğretim mezunuyum ve smmm başlama ve bitirme sınavını ilk girişde kazandım..Bilgi çalışmakla elde ediliyor,örgün üniversitelerin elinde sihirli değnek yok..Son yasa ile ilkokul mezunlarına smmm hakkı tanınmışken açıköğretim mezunlarına söz söylemek tek kelime ile AYIPTIR..
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

bu konu daha önce birçok kere tartışıldı ve çıkan tartışmalar yüzünden başlıklar kitlendi
sayın demirbilek nedir açıköğretim mezunları ile alıp veremediğiniz.
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

para para para.
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

sayın nane para ile ilgisi nedir anlayamadım?Açıklama yapabilirmisiniz?
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

sayın demirbilek'in yazdığı yazıda mantıksız hiçbir şey göremedim.

yazının ana teması -benim anladığım kadarıyla- açıköğretim mezunlarını aşağılamaktan ziyade open university-açıköğretim kıyaslaması ile yök'ün tutarsızlığını eleştirmek.

ayrıca bunun haricindeki kısımlara da katılıyorum. bu ülkede işsizlik var diyoruz. bence işsizliğin önemli bir kısmı gönüllü işsizlik ve ihtiyaç fazlası işçi adayının olması.

ülkemizde çok fazla üniversite ve üniversite mezunu var. ben insanların eğitim özgürlüğüne ve okumasına asla karşı değilim. ülkemizde ki sistemde üniversite mezunlarına üniversite mezunu olmalarının getirisi çok düşük. açıköğretimi ben de eleştiriyorum çünkü tanıdığım açıköğretim mezunları mezun olmadan önce ne idiyseler mezun olduktan sonra da o olarak kaldılar. açıköğretim mezuniyetlerini kariyerlerine artı olarak yansıtamadılar. sadece masalarının arkasında artık bir diplomaları oldu ve başka da bir fark olmadı. fark yaratanlar da sadece başvuru esnasında illaki üniversite diploması isteyen işyerlerine başvuru yapabilme farkı yarattılar.

bahsettiğim konu ile ilgili eleştirilerimin odak noktası kesinlikle açıköğretim mezunları değildir. eleştirim tamamen eğitim mantığınadır. işletme mezununa ihtiyacı olmayan bir ülkede bu kadar çok işletme mezununun ortalıkta dolaşması nasıl mantıklı olabilir ki? bu ülkenin teknik ara elemana ihtiyacı olduğunu hepimiz biliyoruz. bizim, defter kitapla sınıfa giderek teknik eğitim alan ara elemanlardan ziyade labaratuarlarda yani işin mutfağında pratik eğitim almış teknik elemanlara ihtiyacımız var. otomotiv mezunu olup da kaput açmamış insanlar tanıyorum ben.

forumda bir defada başlama ve bitirme sınavını verdiğini söyleyen arkadaşımın bu yüksek başarısının da tamamen şahsi zekasından ve iş tecrübesinden kaynaklandığını düşünmekteyim. küçük ilçelere açılan yüksekokullar nasıl ki sadece o küçük ilçenin ekonomisine katkı olmaktan ileri gidememişse, bence açıköğretim de anadolu üniversitesine katkı olmaktan, etrafına eskişehir'e okumaya gittiğini söyleyip de eskişehir'de açıköğretim dersanesine giden insanlar sayesinde de eskişehir esnafını sevindirmekten çok da öte gidememiştir.

evde oturup da kitabı açıp kendi kendine o kitabı okuyup da üniversite diploması alınamaz. böyle bir eğitim sistemi olamaz. sadece askerlik ve birkaç iş başvurusunda işe yarasın diye bu okullarda okuyan insanlar sömürülemez.

tekrar eleştirimin açıköğretim öğrencilerine değil de açıköğretim eğitim mantığına olduğunu belirterek iyi çalışmalar dilerim.
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

türmob para kazansında yeni üyelerden ,meslekte kalite malite umrunda değil yani türmobun. canı istese bal gibi yapar aslında gerekli reformları ama onlar su an seçim var koltuk hesabı yapıyolardır her zamanki gibi kesin:).işin özeti bu. tartışma hiç bitecek gibi gözükmüyor.pasta daralmaya devam ediyor.ilerde pastada kalmayınca meslektaşlar birbirmizi yeriz heralde.biz birbirimizi boşuna üzüp duruyoruz aslında.açık öğretimliler biz fakültelileri ,biz fakültelilerde açıköğretimleri eleştirmeye devam edicez türmob da $ $ $ hesabı yapaduracak....bu tartışmalar da ha bire sürüp gidecek
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

yirmi2 ' Alıntı:
sayın demirbilek'in yazdığı yazıda mantıksız hiçbir şey göremedim.

yazının ana teması -benim anladığım kadarıyla- açıköğretim mezunlarını aşağılamaktan ziyade open university-açıköğretim kıyaslaması ile yök'ün tutarsızlığını eleştirmek.

ayrıca bunun haricindeki kısımlara da katılıyorum. bu ülkede işsizlik var diyoruz. bence işsizliğin önemli bir kısmı gönüllü işsizlik ve ihtiyaç fazlası işçi adayının olması.

ülkemizde çok fazla üniversite ve üniversite mezunu var. ben insanların eğitim özgürlüğüne ve okumasına asla karşı değilim. ülkemizde ki sistemde üniversite mezunlarına üniversite mezunu olmalarının getirisi çok düşük. açıköğretimi ben de eleştiriyorum çünkü tanıdığım açıköğretim mezunları mezun olmadan önce ne idiyseler mezun olduktan sonra da o olarak kaldılar. açıköğretim mezuniyetlerini kariyerlerine artı olarak yansıtamadılar. sadece masalarının arkasında artık bir diplomaları oldu ve başka da bir fark olmadı. fark yaratanlar da sadece başvuru esnasında illaki üniversite diploması isteyen işyerlerine başvuru yapabilme farkı yarattılar.

bahsettiğim konu ile ilgili eleştirilerimin odak noktası kesinlikle açıköğretim mezunları değildir. eleştirim tamamen eğitim mantığınadır. işletme mezununa ihtiyacı olmayan bir ülkede bu kadar çok işletme mezununun ortalıkta dolaşması nasıl mantıklı olabilir ki? bu ülkenin teknik ara elemana ihtiyacı olduğunu hepimiz biliyoruz. bizim, defter kitapla sınıfa giderek teknik eğitim alan ara elemanlardan ziyade labaratuarlarda yani işin mutfağında pratik eğitim almış teknik elemanlara ihtiyacımız var. otomotiv mezunu olup da kaput açmamış insanlar tanıyorum ben.

forumda bir defada başlama ve bitirme sınavını verdiğini söyleyen arkadaşımın bu yüksek başarısının da tamamen şahsi zekasından ve iş tecrübesinden kaynaklandığını düşünmekteyim. küçük ilçelere açılan yüksekokullar nasıl ki sadece o küçük ilçenin ekonomisine katkı olmaktan ileri gidememişse, bence açıköğretim de anadolu üniversitesine katkı olmaktan, etrafına eskişehir'e okumaya gittiğini söyleyip de eskişehir'de açıköğretim dersanesine giden insanlar sayesinde de eskişehir esnafını sevindirmekten çok da öte gidememiştir.

evde oturup da kitabı açıp kendi kendine o kitabı okuyup da üniversite diploması alınamaz. böyle bir eğitim sistemi olamaz. sadece askerlik ve birkaç iş başvurusunda işe yarasın diye bu okullarda okuyan insanlar sömürülemez.

tekrar eleştirimin açıköğretim öğrencilerine değil de açıköğretim eğitim mantığına olduğunu belirterek iyi çalışmalar dilerim.

Size sonuna kadar katılıyorum...
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

muratt ' Alıntı:
Ben açıköğretim mezunuyum ve smmm başlama ve bitirme sınavını ilk girişde kazandım..Bilgi çalışmakla elde ediliyor,örgün üniversitelerin elinde sihirli değnek yok..Son yasa ile ilkokul mezunlarına smmm hakkı tanınmışken açıköğretim mezunlarına söz söylemek tek kelime ile AYIPTIR..

benim açık öğretimlilere lafım yok.. diploma diplomadır derim.. ama şunu unutmayın lütfen bir sınavı ilk seferde vermek başarıdır ama bişeyin kıstası değildir. şahsi fikrim hiçbir diplomanın çok önemi hedefin kendi işini yapmaksa. (diplomaya bağlı işler de dahil (okursun-sıkarsın-geçersin-dipolamyı yani tastiknameyi alırsın) çevrenizdeki zenginlere bakın bakalım hangi okulu bitirmişler. çoğu orta okul terk, soradan oxfort mezunu olmuş?

yirmi2 arkadşaımıza da katılıyorum ama katılmadığım nokta bizim ARA, TAM , YARIM ARA vs elemana ihtiyacımız yok arkadaşım, bizim İŞverene , üretene, ve özverili çalışanlara ihtiyacımız var. haftanın 7 günü 24 saat bilmem kaç dakika lafta değil özde çalışan, çalıştıran, üreten bir millete ihtiyacaımız var.

saygılar...

yukarıdaki boş konuya verilen boş cevaplara boş bir cevap olarak gönderiyorum.
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

bende nice fakülte bitirmiş konsmatan aciz insanlar tanıyorum.Bosuna yorulmayın eğitim sistemi çökmüş bi vaziyette 4-5 ünv.dısında hiçbiri sağlam bi eitim imkanı sunmuyor.Bitirenlerin çoğu işsiz kalıyor(işletme mezunu)hemen hemen her fakültede 300 400 kontenjan var bu çok fazla vede aof değilde öncelikli olarak başka branşlarda lisans dip.alıp yüksek lisans yapmış bi insan nasıl smmm olabiliyor onu tartışalım.Ben orta derece bi ünv.işletme İ.Ö.kazandığım halde gitmedim gidemedim ün.sınavında 87 sözelden 77 net çıkardım.Aofu 70 ortlama ile biritip sataja başlamayı ilk sınavda başardım ve 1.sınavda 7/6 yatım hemde hiç izin alamadım 1 gün sadece ve 2.de ruhsatımı aldım.Ama itiraf edeyim Aof kaliteli bi okul değil nitelikli mezun vermesi imkansız bu anlayışla
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

şimdi soruyorum Americada hiç bi fark yok burda olmazsa oradada yüksek lisansımı yaparım yeterki insanın içine bi kere okuma ateşi düşsün kendini yetiştiren iyi yerlere gelecektir
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

bence yeterlilik ortlama 70 ile alınabilmeli varmısınız
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

VARIM AMA BENİMKİ 68,75 NE OLACAK ŞİMDİ 70 E TAMAMLAMAK İÇİN ORTLAMA YÜKSELTMEYE Mİ GİRECEM. :D
sami kardeş ruhsata müracat ettin mi kayseri odasına şimdi zam ne zaman gelecek kasım sonun da mı ekime kadar almak mı gerekir yoksa zam yılbaşında mı geçerli olur bi de ben 2008 yani bu sene smmm olarak iş yapmıyacam aidatın yarısını mı yatırmak gerekir bilginiz var mı
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

kardeşim ben müracaatımı yapacağım
1.Kasımda zam gelecek Ekim ayında yapabilirsin
2.Kasımda odaya yatacak paraya zam gelmeyecek ama Türmoba yatacak araya zam gelecek
3.Hemserim ben odadakilere 150*%50 diyemem açıkcası sonuçta yılbasında büro açacağım kalbim kanaat getirmedi eğer sen sene ortasında faaliyetine başlıcaksan evet doğru % 50 indirimli maktu aidat
4.Bence hemen müraacatını yap ne olur ne olmaz derim.Zaten zam gelecek birinde aktu var birinde zam var.Hesap ortada
5.Ben gelecek hafta içi yapacağım muhtemelen salı günü olacak
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

Ben sınavları ilk seferde verdim diyen arkadaşım sonuna kadar haklısın.
Üniversitelerde sadece kuru bilgi veriliyor dimi? (!!!)
İşte açıköğretimlilerin hiç anlamadığı ve anlayamayacağı şey bu... Üniversite hayatı, okul, kampüs, amfiler, hocalar.... hepsi bir bütün olarak bir kültürdür. Ve bu kültürü hayatında bir doçentten bile ders almayan açıköğretimliler anlayamazlar. İsteseler de kazanamazlar. Doktorun açıköğretimlisi olmaz. Hakimin-savcının-mühendisin-öğretmenin açıköğretimlisi olmaz. Ama mali müşavirin dersen sürüyle açıköğretimlisi olur. Sonra da kalkar bu meslek niye bu hallerde diye dert yanarız.
Okulda bir hocamız "Çocuklar örgün öğretimle ikinci öğretim arasında bile kültür-bilgi-beceri olarak çok fark var." demişti (Dokuz Eylül Ünv. İİBF hocalarından birisi) . Bizim zamanımızda ikinci öğretim ile örgün öğretim arasında 15-20 puan farkediyordu. Ama adam bu puan farkını bile farkedebiliyordu. Şimdi siz kalkmış açıköğretim ile örgün öğretimin farkı ne diyorsunuz. Hadi ordan be. Hadi ordan. Siz bu farkı anlayamadınız... Anlayamıyorsunuz... Anlayamayacaksınız. Çünkü siz o hayatı yaşayamadınız. Yaşayamıyorsunuz... Yaşayamayacaksınız. Aradaki farkı nerden anlayacaksınız.
Açıköğretimlilerin kendisi de bunun bal gibi farkındadır. Nerden mezunsun diye sorsanız "Anadolu Üniversitesi" derler. Fakülte sorsanız İşletme-İktisat derler. (Yani aslında bölüm söylerler.) siz üsteleyip açıköğretim mi derseniz ancak o zaman evet derler.
Bir de bunların şeyine çok gülerim: Adam 2 yıllık yüksek okul okur. "Ben üniversitedeyken bizim hocalardan birisi...." diye anlatmaya başlarlar. BEN ÜNİVERSİTEDEYKEN.... pardon yavrum hangi üniversite? Şu okutmanların kol gezdiği lisenin üstü olan lise yüksek okulu mu? Hocası demişmiş. Hangi hocan. Kaç tane prof (Profu geçtim kaç tane yrd.doç) yavrum sen?
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

dokuzsafak ' Alıntı:
Şimdi siz kalkmış açıköğretim ile örgün öğretimin farkı ne diyorsunuz. Hadi ordan be. Hadi ordan. Siz bu farkı anlayamadınız... Anlayamıyorsunuz... Anlayamayacaksınız. Çünkü siz o hayatı yaşayamadınız. Yaşayamıyorsunuz... Yaşayamayacaksınız. Aradaki farkı nerden anlayacaksınız.
...........
Bir de bunların şeyine çok gülerim: Adam 2 yıllık yüksek okul okur. "Ben üniversitedeyken bizim hocalardan birisi...." diye anlatmaya başlarlar. BEN ÜNİVERSİTEDEYKEN.... pardon yavrum hangi üniversite? Şu okutmanların kol gezdiği lisenin üstü olan lise yüksek okulu mu? Hocası demişmiş. Hangi hocan. Kaç tane prof (Profu geçtim kaç tane yrd.doç) yavrum sen?

Merhaba,
Özellikle kırmızı renkle işaretlediğim kelimeleri kullanan genç arkadaşım (Yaşınızı bilmiyorum ama, bu ifadeleri kullanış biçiminiz bende bu düşünceye neden oldu).

Bende meslek mensubunun üniversite mezunu olmasını isterim. Bu sebeple son kanunu sonuna kadar desteklerim. Ama eğitimi dört duvardan ibaret zannedenlere bir dakika derim.

Bakınız genç arkadaşım; bir insan eğitimli olsada olmasada kendine sağlanan imkanları kullanma becerisidir önemli olan. Eğitim bu becerinin geliştirlmesindeki araçlardan sadece biridir. Şimdi siz kırmızıyla işaretlediğim kelimeleri kullanmakla aldığınız eğitime ve hocalarınızın size gösterdiği, emeğe ihanet etmiş olmuyormusunuz. Aldığınız eğitim neticesinde edindiğinizi iddia ettiğiniz kültür birikminin neticesimidir; yazdığınız bu kelimeler.

Uzaktan eğitimle Sakarya ünivesitesi bünyesinde Endüstri Mühendisliği bökümü açıldı bu yıl. Ve bence bu artarak devam edecek. Etmelide; teknolojik imkanların kullanılmasıyla uzaktan eğitimin gelişerek yaygınlaşmasıyla; özellikle ülkemizde olduğu gibi maddi imkansızlıklar neticesinde eğitimini yarım bırakmak zorunda olanlarında; toplumun saygı duyduğu meslekleri edinmeleri sağlanabilir.

Yeni yetişen gençlere bu imkanın sağlanması için ilgili birimler üzrindeki baskıyı kurması gereken; aydın kesimdir.
Ve toplum bu aydın kesimin bir ferdi olabilmeniz için size maddi anlamda bir yatırım yapmıştır.

Saygılarımla;
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

Türkiye de açık öğretim gerçeği ile alakalı tartışmak mesleğimize getirdiklerini götürdüklerini tartışmak elbette güzel ancak bu tartışmayı yapmak için turmobun istatistiklerine de bakmak sanırım bir gereklilik http://www.turmob.org.tr/TurmobWeb/turkce/istatistikselRaporlar.aspx
buradan bakılabilir açık öğretimlilere gelene kadar ilk okul mezunu kaç kişi bu mesleği ifa ediyor
açık öğretime gelince buradan mezun olup kaç kaymakam olduğunu kaç hakim olduğunu kaç öğretmen olduğunu ve bunlara teslim edilen vazifeleri yapamadıklarını mı söyleyeceğiz ki mali müşavirlikte yapmasınlar diyebilelim
kişinin eğtim hakkı anasaya ile düzenlenmiş en temel ve evrensel bir insan hakkıdır ülkelerin gelişmişlik düzeyinin ölçümün de ise egtimli nufusun oranı önemli bir kıstastır
sanırım örgün bölüm mezunu arkadaşlarım türkiye de ki örgün egtimin kalitesinden habersizler ki bu tartışmaya girişmişler oysa dünyadaki bilimsel makalelerin ne kadarında bir türk üniversitesi var araştırsınlar elbette herkes boğaziçi işletme mezunu değil dolayısı ile her örgün üniversitede bir kalıp yok her örgün bölümün mezunu aynı standartlarda egtim almıyor ve malesef ülkemiz küreselleşen ekonomik hayatta bu işin uzmanı olabilecek insan gücünü yetiştirmek anlamında çok geride
uzun lafın kısası elbetteki tartışarak daha güzele gideceğiz ama kişinin nereden mezun olduğundan yola çıkmakla bir yere varılması pek mümkün değil mezun olmak farklı bir şey bilgi açısından yeterli olması farklı şey açık öğretim mezunu biri eger sınavlara girme hakkına sahipse bu sınavın gerektirdiği yükümlülükleri de yerine getirdi ise tartışılacak şey örgün bölüm mezunun neden bu başarıyı sindiremediğidir sınavlarda bildiğim kadarı ile açık öğretim mezunlarına farklı sorular sorulmuyor
sınav pek tabi ki bir kıstastır hatta bu meslek için ise kaçınılmaz bir kıstastır yoksa ak koyunu da kara koyunuda mali müşavir yapmak gerekirdi kara koyunlar sınavda malesef örgün de olsa açıkta olsa ilk şarttan dolayı eleniyor bu tartışma son derece yersiz gereksiz ve sonu olmayan bir dipsiz kuyu meslek için tartışabilecek pek çok konu varken ..........
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

dokuzsafak ' Alıntı:
Ben sınavları ilk seferde verdim diyen arkadaşım sonuna kadar haklısın.
Üniversitelerde sadece kuru bilgi veriliyor dimi? (!!!)
İşte açıköğretimlilerin hiç anlamadığı ve anlayamayacağı şey bu... Üniversite hayatı, okul, kampüs, amfiler, hocalar.... hepsi bir bütün olarak bir kültürdür. Ve bu kültürü hayatında bir doçentten bile ders almayan açıköğretimliler anlayamazlar. İsteseler de kazanamazlar. Doktorun açıköğretimlisi olmaz. Hakimin-savcının-mühendisin-öğretmenin açıköğretimlisi olmaz. Ama mali müşavirin dersen sürüyle açıköğretimlisi olur. Sonra da kalkar bu meslek niye bu hallerde diye dert yanarız.
Okulda bir hocamız "Çocuklar örgün öğretimle ikinci öğretim arasında bile kültür-bilgi-beceri olarak çok fark var." demişti (Dokuz Eylül Ünv. İİBF hocalarından birisi) . Bizim zamanımızda ikinci öğretim ile örgün öğretim arasında 15-20 puan farkediyordu. Ama adam bu puan farkını bile farkedebiliyordu. Şimdi siz kalkmış açıköğretim ile örgün öğretimin farkı ne diyorsunuz. Hadi ordan be. Hadi ordan. Siz bu farkı anlayamadınız... Anlayamıyorsunuz... Anlayamayacaksınız. Çünkü siz o hayatı yaşayamadınız. Yaşayamıyorsunuz... Yaşayamayacaksınız. Aradaki farkı nerden anlayacaksınız.
Açıköğretimlilerin kendisi de bunun bal gibi farkındadır. Nerden mezunsun diye sorsanız "Anadolu Üniversitesi" derler. Fakülte sorsanız İşletme-İktisat derler. (Yani aslında bölüm söylerler.) siz üsteleyip açıköğretim mi derseniz ancak o zaman evet derler.
Bir de bunların şeyine çok gülerim: Adam 2 yıllık yüksek okul okur. "Ben üniversitedeyken bizim hocalardan birisi...." diye anlatmaya başlarlar. BEN ÜNİVERSİTEDEYKEN.... pardon yavrum hangi üniversite? Şu okutmanların kol gezdiği lisenin üstü olan lise yüksek okulu mu? Hocası demişmiş. Hangi hocan. Kaç tane prof (Profu geçtim kaç tane yrd.doç) yavrum sen?



İlginç ;)
 
Ynt: Türkiye ve Açıköğretim Gerçeği

Arkadaşlar, bu tartışma çok sık yapılıyor ve somut hiç bir netice alınamıyor gibi geldi bana. Sizce??
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst