Üniversite Öğrencilerinin Staj Ve Uyg.Derslerinin Sigortalanması, Staj Ücreti, Yemek Yard.Yararlanma

ferhat

Moderator
Forum Yönetimi
Üyelik
6 Haz 2005
Mesajlar
7,473
Konum
İSTANBUL


Üniversite öğrencilerinin stajı gerek yurtiçi, gerekse yurt dışında gerçekleştirilmektedir. Staj herhangi bir meslek edinecek olan kimsenin geçirdiği uygulamalı öğrenme dönemi ve meslek bilgisini artırmak için bir kurumun bir veya birçok bölümünde çalışarak geçirdiği dönem olup öğrencinin stajyer sayılabilmesi için eğitim yaptığı müessesenin statüsünde mecburi staj şartı bulunması ve okul tarafından bir işyerine tatbiki eğitimini yapmak üzere belirli bir süre gönderilmesi gerekmektedir.

Bu yazımızda. “Staj yapan öğrencilere, ücret ödenmesi, ücretlerden prim kesilmesi, prim bildirgelerinin düzenlenmesi, bildirgenin geç verilmesi nedeniyle idari para cezası kesilmesi” gibi konulara değinilecektir.

2. Staj Yapan Öğrencilerin Sigortalılığı

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Bazı Sigorta Kollarının Uygulayacağı Sigortalılar” başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde; “(Değişik:13.2.2011-6111/24 md.) 5.6.1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası; meslek liselerinde okumakta iken veya yükseköğrenimleri sırasında staja tabi tutulan öğrenciler ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun 46 ıncı maddesine tabi olarak kısmi zamanlı çalıştırılan öğrencilerden aylık prime esas kazanç tutarı, 82 inci maddeye göre belirlenen günlük prime esas kazanç alt sınırının otuz katından fazla olmayanlar hakkında ise iş kazası ve meslek hastalığı sigortası uygulanır. Bu bentte sayılanlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının ( a ) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar ve bunlardan bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda olmayanlar hakkında ayrıca genel sağlık sigortası hükümleri uygulanır.” Hükmü, mezkûr Kanun’un “Sigortalılığın Başlangıcı” başlıklı 7 inci maddesinde; “ Sigorta hak ve yükümlülükleri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının; (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için çalışmaya, mesleki eğitime veya staja başladıkları tarihten itibaren başlar.” Hükmü ve aynı Kanun’un “Prim ödeme yükümlüsü” başlıklı 87 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde; “Bu Kanunun uygulanmasında kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası ve isteğe bağlı sigorta bakımından: 5 inci maddenin (b) bendinde belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim görenler ile meslek liselerinde staja tabi tutulan öğrenciler için Milli Eğitim Bakanlığı veya bu öğrencilerin eğitim gördükleri okullar, yükseköğrenim arasında staja tabi tutulan öğrenciler için öğrenim gördükleri yükseköğretim kurumu, prim ödeme yükümlüsü” hükmü vazolunmuştur.

28.09.2008 tarihli ve 27011 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 5510 Sayılı Kanun Gereğince Sigortalı Sayılanlar, Sayılmayanlar, Sigortalılığın Başlangıcı, Kuruma Bildirilmesi ve Sona Ermesi Hakkında Tebliğ’in III- Sigortalılığın Başlangıcı ve Kuruma Bildirilmesi Bölümünün A- Hizmet Akdine Tabi Çalışanlar kısmının birinci fıkrasında; “5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında hizmet akdine tabi sigortalı sayılanlar için sigortalılık, çalışmaya, mesleki eğitime veya zorunlu staja, başladıkları tarihten itibaren başlar. İşverenler, söz konusu sigortalıları bu tarihlerden önce örneği Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğiyle belirlenen sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmek zorundadır.” Düzenlemesine ve üçüncü fıkrasında; “Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte 3308 sayılı Kanunda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler ile meslek liselerinde okumakta iken veya yükseköğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulan öğrencilerin bildirimleri, Milli Eğitim Bakanlığı veya bu öğrencilerin eğitim gördükleri okullar, yükseköğrenim sırasında zorunlu staja tabi tutulan öğrenciler için ise öğrenim gördükleri yükseköğretim kurumlarınca yapılır.” Düzenlemesine yer verilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin (b) 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası; meslek liselerinde okumakta iken veya yükseköğrenimleri sırasında staja tabi tutulan öğrenciler hakkında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası primi alınmakta olup 1.3.2011 tarihinden itibaren yapılan düzenleme ile bunlardan bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda olmayanlar hakkında ayrıca genel sağlık sigortası hükümleri uygulanmaktadır.

Yine, 6111 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin (b) bendi ile 87 inci maddesinin ( e ) bendinde yer alan “zorunlu” ibaresi madde metninden çıkarılarak 1.3.2011 tarihinden itibaren yükseköğrenimleri sırasında staja tabi tutulan öğrencilerden okudukları eğitim kurumlarında zorunlu staj şartı bulunanlar yanında okul tarafından staj yapması uygun görülen öğrencilerin de staja başladıkları tarih itibariyle sigortalı sayılmalarına imkân sağlanmıştır.

Kanunun 87 inci maddesinin ( e ) bendinde ise 5 inci maddenin (b) bendinde belirtilenlerden yükseköğretim sırasında staja tabi tutulan öğrencilerin öğrenim gördükleri yükseköğretim kurumu prim ödeme yükümlüsü olarak tanımlanmıştır.

Okumakta oldukları eğitim kurumlarının yönetmelikleri veya burs şartları gereğince işyerinde mecburi staja tabi tutulan öğrenciler, bu stajları müddetince ücret almış olsalar dahi işyerlerindeki çalışmaları serbest irade beyanı ile değil, ilgili eğitim kurumlarının statülerinden doğan bir zorunluluğa dayandığından stajda geçen sürelerde, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Bazı sigorta kollarının uygulanacağı sigortalar” başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasının değişik (b) bendine göre, sadece iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri uygulanmaktadır.

Söz konusu öğrenciler bu iki sigorta kolu anlamında kısmi olarak, 5510 sayılı Kanunu’nun 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı sayılmaktadır. Bunların prim ödeme yükümlüsü, öğrenim gördükleri yüksek öğretim kurumudur. Sigortalı işe giriş bildirgesinin yükseköğretim kurumunca staja başlamadan önce yapılması gerekir. Aksi halde, bu durumdaki her bir öğrenci için asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanır.

3. Eğitim Öğretim Dönemi İçinde Yapılan Uygulama Derslerinden (Beceri Eğitimi) Prim Kesilmesi

Kurum ve Kuruluşlarda beceri eğitimi yapmakta olan üniversite öğrencilerine sigorta yapılması zorunluluğu olup olmadığı, yapılacaksa çalıştıkları işletmeler tarafından mı, yoksa bağlı oldukları üniversite tarafından mı, yapılması gerektiği ayrıca bahse konu öğrencilerin fiilen yapılan eğitim sürecinde kendi okullarında tatbiki mahiyetteki yapım ve üretime yönelik uygulamaların 5510 sayılı Kanunun 4 ve 5 inci maddelerine göre sigortalı sayılamayacağından bahisle okul idareleri SGK primlerini ödememekte, ancak uygulama dersinin (Beceri Eğitimi) yapıldığı kurum ve kuruluşlar ödenmesi gerektiğini belirterek sorumluluk almak istememekte ve öğrenciler sigorta yapılmadığı takdirde uygulama eğitimi yaptırılmasına izin vermemektedirler. Buda mesleki eğitim yapan ve eğitimlerinin gereği uygulama eğitimi almak zorunda olan üniversite öğrencilerinin eğitimlerinin aksamasına neden olmaktadır.

Bahsi geçen mevzuat hükümlerinden işletmelerde beceri eğitimi yapmakta olan yükseköğretim kurumu öğrencileri hakkında; 5510 sayılı Kanun’un iş kazaları ve meslek hastalıkları ile hastalık sigortası hükümlerinin uygulanacağı ve bunların 5510 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacakları, sigortalılıklarının mesleki eğitime veya staja başladıkları tarihten itibaren başlayacağı, prim ödeme yükümlüsünün ise yükseköğretim kurumu olduğu ve sigorta primlerinin mesleki ve teknik eğitim yapan yükseköğretim kurumlarının bağlı olduğu üniversitelerin bütçesine konulan ödenekle karşılanacağı Mesleki ve Teknik Eğitim Yönetmeliği’nin 218 inci maddesinin birinci fıkrasında, işletme sahibinin işletmelerde beceri eğitimi gören öğrencilerle ilgili olarak kurum müdürü arasında yapılan sözleşmelerin, 4857 sayılı İş Kanunu gereğince belirlenen asgari ücretlerin, 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre düzenlenip Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen aylık sigorta primleri bildirgeleri niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Bahsedilen 5510 sayılı Kanun’un “Sigortalı sayılmayanlar” başlıklı 6 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde düzenlenmiş olan, “Resmi meslek ve sanat okulları ile yetkili resmi makamların izniyle kurulan meslek veya sanat okullarında ve yüksek okullarda fiilen normal eğitim süreleri içinde yapılan tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrenciler. 4 üncü ve 5 inci maddelere göre sigortalı sayılmaz.” Hükmünden; yüksekokullarda fiilen normal eğitim süreleri içinde yapılan tatbiki nitelikteki yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrencilerin sigortalı sayılmayacakları anlaşılmakla, bu kurumların sözleşme ya da protokol imzalanmak suretiyle beceri eğitimlerini Kuruma bağlı tesislerinde yapmaları durumunda 5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi hükmü gereği bu Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacakları ve 3308 sayılı Kanun’da belirtilen orandan az olmamak üzere kamu tesisince ücret ödeneceği ve sigorta primlerinin mesleki ve teknik eğitim yapan yükseköğretim kurumlarının bağlı olduğu üniversitelerin bütçesine konulan ödenekle karşılanacağı mütalaa edilmektedir.

Diğer taraftan Kanunun sigortalı sayılmayanlar başlıklı 6 ıncı maddesinin (f) bendinde, resmi meslek ve sanat okulları ile yetkili resmi makamların izniyle kurulan meslek veya sanat okullarında ve yüksekokullarda fiilen normal eğitim süreleri içinde yapılan, tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrencilerin sigortalı sayılmayacakları hüküm altına alınmıştır.

Buna göre üniversitelerin meslek eğitimi gören öğrencilerin tatbiki mahiyette yaptıkları eğitim sigortalılıktan sayılmamakla birlikte okul yönetiminin uygun görmesi halinde bu çalışmaların staj kapsamında değerlendirilip primlerinin de okulca ödenmesinde herhangi bir sakınca bulunmadığı değerlendirilmektedir.

4. Staj Yapan Öğrencilere Ücret Ödenmesi

Staj eğitimleri 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu kapsamında yürütülmektedir. Anılan Kanun’un “Amaç” başlıklı 1 inci maddesinde “Bu Kanunun amacı, çırak, kalfa ve ustaların eğitimi ile okullarda ve işletmelerde yapılacak mesleki eğitime ilişkin esasları düzenlemektedir.” Hükmü ile “ Kapsam” başlıklı 2 inci maddesinde “Değişik: 29.6.2001-4702/5 md.) Bu Kanun, Meslek Eğitim Kurulunun belirleyeceği mesleklerde, kamu ve özel sektöre ait kurum kuruluş ve iş yerleri ile mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarındaki eğitim ve öğretimi kapsar” hükmü vazolunmuştur.

Mezkûr Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3 üncü maddesinin (d) fıkrasında “Değişik:29.6.2001-4702/6 md.) “öğrenci”, işletmelerde, mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarında örgün eğitim görenleri”; (h) fıkrasında, (Değişik:29.6.2001-4702/6 md.) “işletmelerinde Mesleki eğitim”, mesleki ve teknik eğitim okul kurumları öğrencilerinin beceri eğitimlerini işletmelerde, teorik eğitimlerini ise mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarında veya işletme veya kurumlarca tesis edilen eğitim birimlerinde yaptıkları eğitim uygulamalarını”; (j) fıkrasında, (Ek:29.6.2001-4702/6 md.) “Mesleki ve Teknik Eğitim Okul ve Kurumları”, mesleki ve teknik eğitim alanında diplomaya götüren orta öğretim kurumları ve mesleki ve teknik eğitim yapan yükseköğretim kurumları ile belge ve sertifika programlarının uygulandığı her tür ve derecedeki örgün ve yaygın eğitim-öğretim kurumlarını ifade eder.” Hükümlerine yer verilmiştir.

Yine mezkûr Kanun’un “Ücret ve Sosyal Güvenlik” başlıklı 25 inci maddesinin birinci fıkrasında, “Aday çırak, çırak ve İşletmelerde meslek eğitimi gören öğrencilere ödenecek ücret ve bu ücretlerdeki artışlar; aday çırak veya çırağın velisi veya vasisi veya kişi reşit ise kendisi, öğrenciler için okul müdürlüğü ile işyeri sahibi arasında Bakanlıkça belirlenen esaslara göre düzenlenecek sözleşme ile tespit edilir. (Değişik son cümle: 13.2.2011-6111/64 md.) Ancak, işletmelerde meslek eğitimi gören örgün eğitim öğrencilerine, asgari ücretin net tutarının yirmi ve üzerinde personel çalıştıran işyerlerinde yüzde 30 undan, yirmiden az personel çalıştıran işyerlerinde yüzde 15 inden, aday çırak ve çırağa yaşına uygun asgari ücretin yüzde 30 undan aşağı ücret ödenmez.” Hükmüne yer verildikten sonra aynı maddenin üçüncü fıkrası ile aday çırak, çırak ve öğrencilere ödenecek ücretlerin her türlü vergiden müstesna olduğu belirtilmiş ve 4 üncü fıkrasında ise “aday çırak, çırak ve işletmelerde meslek eğitimi gören öğrencilere sözleşmenin akdedilmesi ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun iş kazaları ve meslek hastalıkları ile hastalık sigortaları hükümleri uygulanır, Sigorta primleri 1475 sayılı İş Kanunun 33 üncü maddesi gereğince bunların yaşına uygun asgari ücretin % 50 si üzerinden Bakanlık ve mesleki ve teknik eğitim yapan yükseköğretim kurumlarının bağlı olduğu üniversitelerin bütçesine konulan ödenekle karşılanır.” Düzenlemesine yer verilmiştir.

Bahse konu düzenlemede; 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nun 2 inci maddesi gereği, işletmelerde beceri eğitimi yapmakta olan üniversite öğrencilerinin, bu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, mezkûr Kanun’un 25 inci maddesinin birinci fıkrasına göre ödenecek ücret ve bu ücretlerdeki artışlar; aday çırak veya çırağın velisi veya vasisi veya kişi reşit ise kendisi; öğrenciler için okul müdürlüğü ile işyeri sahibi arasında Bakanlıkça belirlenen esaslara göre düzenlenecek sözleşme ile tespit edilecek olup, işletmede mesleki eğitimi gören örgün eğitim öğrencilerine, asgari ücretin net tutarının yirmi ve üzerinde personel çalıştırılan işyerlerinde yüzde 30 undan, yirmiden az personel çalıştırılan işyerlerinde yüzde 15 inden aşağı ücret ödenmeyeceğine ilişkin hüküm, 3308 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, üniversite öğrencileri bakımından da geçerli olacağı izahtan varistedir.

25.02.2011 tarih, 6111 sayılı Kanunun 61 inci maddesi; Mesleki ve Teknik eğitim yapan yükseköğretim kurumlarının da 3308 sayılı Kanun kapsamına alındığından, söz konusu üniversite öğrencilerine de adı geçen Kanun kapsamında işlem yapılması gerekmektedir.

Söz konusu Kanunda yapılan değişiklikle bazı üniversitelerin teknik ve mesleki eğitim yapan bölümlerinde “Uygulamalı mesleki eğitim dersi olarak” işletmelerde bir dönem boyunca görülen mesleki eğitim kastedilmiştir.

Staj yapanların Kanun kapsamına alınması halinde halen …%5’ten az olmamak…. Denilen kontenjanda büyük sıkıntılar oluşacak ve mesleki eğitim gören lise (8 ay) ile üniversite öğrencilerinin (4 ay) kontenjanları sınırlanmış olacaktır. Özel işletmelerde bu durumu lehlerine kullanacakları aşikârdır.

6111 sayılı Kanun’un gerekçeleri incelendiğinde stajların değil; mesleki eğitim gören öğrencilerin Kanun kapsamına alındığı görülecek olup, staj yapan öğrencilere ücret ödenip ödenmeyeceği konusu buna göre değerlendirilmesi gerekmektedir.

Söz konusu Kanun kapsamında yapılan değişiklik üzerine Üniversitelerarası Kurul Başkanlığının görüşleri doğrultusunda üniversitelerde meslek ve teknik eğitim veren programlar belirlenmiş olup bu programlar Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından üniversiteler ile ilgili kurum ve kuruluşlara çeşitli tarihlerde bildirilmiştir.

Yükseköğretim Yürütme Kurulu tarafından, mesleki ve teknik eğitim yapıldığı belirlenen bu programlarda 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu kapsamında eğitimlerinin uygulamalı kısmına ilişkin çeşitli kurum ve kuruluşlarda mesleki eğitim gören öğrencilere eğitim yaptıkları kurum ve kuruluşlar tarafından ücret ödemesi gerekmektedir.

3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu kapsamında staj yapan öğrencilerin sigortalılık işlemlerinin yapılması gerektiği, stajyerlere ücret ödenmesi hususunda ise kamu kurumlarının kendi mevzuatları izin verdiği takdirde ödeme yapabileceği, stajlarını özel sektörde yapanlar için ücret ödenmesinin zorunlu olduğu değerlendirilmektedir.

Buna göre; Kamu kurumlarının birçoğunun mevzuatlarında staj ücreti ödenmesine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bulunmadığı için bütçelerindeki ilgili harcama kalemine ödenek konmamaktadır. Ödenek konanlarında çok az miktarda ödenek konduğundan, ancak sınırlı sayıda öğrenciye staj ücreti ödenerek staj yapmaları sağlanabilmektedir. Staj ücreti ödenmesine ilişkin yasal düzenleme olsa bile kamu kurumlarında ödeneğin olmaması veya yeterli ödeneğin olmaması gibi nedenlerle stajlar için ücret ödenememesi gibi sorunlar yaşanmaktadır.

Sağlıkla ilgili alanlarda eğitim yapan öğrenciler (Hemşirelik, Fizik Tedavi, Sağlık Teknikerliği, Diyetisyenlik gibi) genellikle kendi üniversite hastanelerinde stajlarını yapmaktadırlar. Üniversite hastanelerinde staj yapan öğrencilerin staj ücreti döner sermaye gelirlerinden karşılanmaktadır. Üniversite hastanelerinin döner sermayelerinin bilinen durumu gereği ya çok düşük sayıda öğrencinin staj ücreti ödeyerek staj yapmalarına izin verilebilmekteler, ya da öğrencilerin staj başvurularını ödenek olmadığından kabul etmemektedirler. Bu durumda öğrenciler staj yapacak yer bulmakta güçlük çektikleri için staj ücreti almadan staj yapmayı kabul ederek stajını yapak istemektedirler. Staj ücreti, hem staj yapılacak kamu kurumlarını ve üniversitelerin döner sermaye işletmelerini, hem de staj yapacak öğrencilerin staj yapacak yer bulmada sıkıntı yaşamalarına neden olmaktadır. Yasada staj ücreti ödenmesine ilişkin hüküm olmasına karşın kamu kurumlarının ödenek sıkıntıları nedeniyle kanun maddesi uygulanamamaktadır. İvedi olarak staj ücreti ödemesi konusunda yaşanan sorunlara çözüm getirilmesi gerekmektedir. Aksi halde staj yapacak öğrencilerde, staj ücreti ödeyecek kamu kurumları da sıkıntı yaşayacaklardır.

5. Stajyer Öğrencilerin SGK’ya Bildirilmesi ve Kesilecek Prim Oranları

Bilindiği gibi, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı alt bendinde kimlerin bakmakla yükümlü olunan kişi olduğu belirtilmiştir. Buna göre genel sağlık sigortalısının, sigortalı sayılmayan veya isteğe bağlı sigortalı olmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları sigortalının bakmakla yükümlü olunan kişi sayılmaktadır.

5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde;

“3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortasının; meslek liselerinde okumakta iken veya yükseköğrenimleri sırasında staja tabi tutulan öğrenciler ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun 46 ıncı maddesine tabi olarak kısmi zamanlı çalıştırılan öğrencilerden aylık prime esas kazanç tutarı, 82 inci maddeye göre belirlenen günlük prime esas kazanç alt sınırının otuz katından fazla olmayanlar hakkında ise iş kazası ve meslek hastalığı sigortasının uygulanacağı belirtilmiştir. Bu bentte sayılanlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılmaktadırlar ve bunlardan bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda olmayanlar hakkında ayrıca genel sağlık sigortası hükümleri uygulanmaktadır.

80 inci maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde;

“Meslek liselerinde okumakta iken veya yükseköğretimleri sırasında staja tabi tutulan öğrenciler ve 2547 Sayılı Kanunun 46 ıncı maddesinde tabi olarak kısmi zamanlı çalıştırılan öğrencilerden aylık prime esas kazanç tutarı 82 inci maddeye göre belirlenen günlük prime esas kazanç alt sınırının otuz katından fazla olmayanlar ile kursiyerlerin prime esas günlük kazançlarının hesaplanmasında prime esas günlük kazanç alt sınırı dikkate alınır. Aday çırak, çırak ve mesleki eğitim gören öğrencilerin prime esas kazançları ilgili kanunlarında öngörüldüğü şekilde belirlenir.”

81 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde;

“5 inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilenler için prim oranı, prime esas kazançlarının % 6 sıdır. Bu prim oranının % 1 i kısa vadeli sigorta kolları, % 5 i genel sağlık sigortası primidir.”

87 inci maddesinin birinci fıkrasının ( e ) bendinde;

“5 inci maddenin (b) bendinde belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim görenler ile meslek liselerinde staja tabi tutulan öğrenciler için Milli Eğitim Bakanlığı veya bu öğrencilerin eğitim gördükleri okullar, yükseköğretim sırasında staja tabi tutulan öğrenciler için öğrenim gördükleri yükseköğretim kurumu prim ödeme yükümlüsüdür.”

Hükümleri yer almaktadır.

3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) ve (j) bentlerinde;

“İşletmelerde Mesleki Eğitim, mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumları öğrencilerinin beceri eğitimlerini işletmelerde, teorik eğitimlerini ise mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarında veya işletme veya kurumlarca tesis edilen eğitim birimlerinde yaptıkları eğitim uygulamalarını,

Meslek ve Teknik Eğitim Okul ve Kurumları, mesleki ve teknik eğitim alanında, diplomaya götüren orta öğretim kurumları ve mesleki ve teknik eğitim yapan yükseköğretim kurumları ile belge ve sertifika programlarının uygulandığı her tür ve derecedeki örgün ve yaygın eğitim-öğretim kurumlarını,

İfade eder.

25 inci maddesinin dördüncü fıkrasında ise;

“Aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitimi gören öğrencilere sözleşmenin akdedilmesi ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun iş kazaları ve meslek hastalıkları ile hastalık sigortaları hükümleri uygulanır. Sigorta primleri 1475 sayılı İş Kanunun 33 üncü maddesi gereğince bunların yaşına uygun asgari ücretin % 50 si üzerinden Bakanlık ve mesleki ve teknik eğitim yapan yükseköğretim kurumlarının bağlı olduğu üniversitelerin bütçesine konulan ödeneklerle karşılanır.”

Hükümleri yer almaktadır.

Bu bağlamda, 3308 sayılı Kanun kapsamında belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler için iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık sigortası uygulanmakta olup, bunlardan bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda olmayanlar hakkında ayrıca genel sağlık sigortası hükümleri de uygulanmaktadır. Bu öğrencilerin prime esas kazançları yaşlarına uygun asgari ücretin yarısı üzerinden belirlenmek suretiyle, bakmakla yükümlü olunanlar için 07 numaralı belge türü, bakmakla yükümlü olmayanlar için 42 numaralı belge türü ile SGK Kurumuna bildirmeleri gerekmektedir. Bu kapsamda olanların prim ödeme yükümlüsü Milli Eğitim Bakanlığı veya bu öğrencilerin eğitim gördükleri okullardır.

Bununla birlikte, meslek liselerinde okumakta iken veya yükseköğretimleri sırasında staj yapan öğrenciler için sadece iş kazası ve meslek hastalığı sigortası uygulanmakta olup, bunlardan bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda olmayanlar hakkında ayrıca genel sağlık sigortası hükümleri de uygulanmaktadır. Bu öğrencilerin prime esas günlük kazançlarının hesaplanmasında prime esas günlük kazanç alt sınır dikkate alınarak bakmakla yükümlü olunanlar için 22 numaralı belge türü, bakmakla yükümlü olunmayanlar için 43 numaralı belge türü ile SGK Kurumuna bildirmeleri gerekmektedir. Söz konusu öğrencilerin prim ödeme yükümlüsü ise öğrenim gördükleri yükseköğretim kurumudur.

6. Stajyer Öğrencilerin Mükerrer Sigortalı Olması

5510 sayılı Kanunun 87 inci maddesinin ( e ) bendinde 5 inci maddenin (b) bendinde belirtilenlerden yükseköğretim sırasında staja tabi tutulan öğrencilerin öğrenim gördükleri yükseköğretim kurumu prim ödeme yükümlüsü olarak tanımlanmıştır.

Okumakta oldukları eğitim kurumlarının yönetmelikleri veya burs şartları gereğince işyerinde mecburi staja tabi tutulan öğrenciler, bu stajları müddetince ücret almış olsalar dahi işyerlerindeki çalışmaları serbest irade beyanı ile değil, ilgili eğitim kurumlarının statülerinden doğan bir zorunluluğa dayandığından stajda geçen sürelerde, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Bazı sigorta kollarının uygulanacağı sigortalar” başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasının değişik (b) bendine göre, sadece iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri uygulanmaktadır.

Söz konusu öğrenciler bu iki sigorta kolu anlamında kısmi olarak, 5510 sayılı Kanunu’nun 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı sayılmaktadır. Bunların prim ödeme yükümlüsü, öğrenim gördükleri yükseköğretim kurumudur. Sigortalı işe giriş bildirgesinin yükseköğretim kurumunca staja başlamadan önce yapılması gerekir. Aksi halde, bu durumdaki her bir öğrenci için asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanır.

Ülkemizde ilk defa 1 Ekim 2008 günü uygulanmaya başlanılan Genel Sağlık Sigortası (GSS) gereğince çocuklar 18 yaşına kadar sağlık güvencesi altındadır. 01.01.2012 günü başlayan zorunlu GSS gereğince de 18 yaşından sonra ise lisede okuyorlarsa 20, üniversitede okuyorlarsa 25 yaşına kadar anne ve babanın sağlık güvencelerinden bedava yararlanabilirler. Liseden sonra üniversiteyi kazanamayan kız veya erkek çocukları için ise her ay GSS primi ödenmek zorundadır.

SGK ’da sigortalı olanlar ile SGK emeklilerinin kimlere bakmakla yükümlü olduğu yani bedava sağlık hizmeti verileceği 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 3’üncü maddesinde belirtilmiştir. İlgili maddeye göre; sigortalılar ile emeklilerin “bakmakla yükümlü olduğu kişilere” kendi üzerlerinden bedava sağlık yardımı verebilirler. Aynı madde gereğince sigortalılar ile emeklilerin “bakmakla yükümlü olduğu kişiler” ise sigortalı sayılmayan veya isteğe bağlı sigortalı olmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan;

a) Eşini,

b) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim veya 05.06.1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda belirtilen aday çıraklık ve çıraklık eğitimi ile işletmelerde mesleki eğitim görmesi halinde 20 yaşını, yükseköğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına bakılmaksızın bu kanuna göre malul olduğu tespit edilen evli olmayan çocuklarını,

c) Geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı kurumca belirlenen kriterlere göre tespit edilen anne ve babasını içermektedir.

Yani çalışmayan, isteğe bağlı prim ödemeyen, emekli olmayan eşlere; çalışmayan, isteğe bağlı prim ödemeyen, evli ve emekli olmayan çocuklardan 18 yaşından küçük olanlara; 18 yaşından büyük olanlardan ise lise ve lise dengi ile çıraklık eğitim merkezinde okuyanlara 20 yaşını, yükseköğrenimde okuyanlara ise 25 yaşını dolduruncaya kadar sağlık yardımı GSS sigortalısı olan ana babası üzerinden verilmektedir.

Bilindiği gibi, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı alt bendinde kimlerin bakmakla yükümlü olunan kişi olduğu belirtilmiştir. Buna göre genel sağlık sigortalısının, sigortalı sayılmayan veya isteğe bağlı sigortalı olmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları sigortalının bakmakla yükümlü olunan kişi sayılmaktadır.

5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin (b) bendi kapsamında değerlendirilerek haklarında sadece iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası hükümleri uygulanmaktadır. Genel sağlık sigortalılığı yönünden ise bu kişiler, 5510 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendine göre 25 yaşına kadar bakmakla yükümlü fıkrası kapsamında ya da 25 yaşından sonra da bakmakla yükümlü olunan kişi sayılmamaları halinde Kanunun 60 ıncı maddesinin durumlarına uygun olan fıkrası kapsamında genel sağlık sigortalısı olarak sağlık hizmetlerinden yararlanmaktadırlar. Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c-1) alt bendi ile (g) bendi dışındaki kapsamlarda genel sağlık sigortalısı sayılmayan ya da bakmakla yükümlü kişi statüsünde olmayan stajyer öğrenciler, gelir testine tabi statülerden (Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c-1) l t bendi ile (g) bendi) durumlarına uygun olan kapsamda Kurumca resen tescil edilmektedir.

Staj yapan öğrenciler bakmakla yükümlü statüsünde sigortalı olduklarından onların tekrar meslek hastalık ve iş kazası sigortası yapılmalarının mükerrer sigortalı olmaları şeklinde değerlendirilmektedir. SGK’ nın aynı Anda İki Sigortalı Olmak konusunda verdiği görüş yazısı görüşümüzü destekler niteliktedir. Buna göre;

“5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 6111 sayılı Kanun’la değişik 53 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre sigortalı, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır. Yukarıda yer alan mevzuat ışığında, 4/1-b kapsamında sigortalı olan kişiye, 4/1-a kapsamında bir üniversitede ders ücret karşılığında ders görevi verilmesi durumunda, bu kişi 4/1-a kapsamında sigortalı sayılır. 4/1-a kapsamında sigortalı iken 4/1-b kapsamında prim ödenmez; sigortalının vergi mükellefiyeti son bulmaz.” Denilmektedir.

Diğer taraftan, 1 Mart 2011 tarihinden beri avukatlık stajı yapan stajyer avukatlardan kendileri genel sağlık sigortalısı veya bir genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olunan kişi konumunda olmayanlar genel sağlık sigortalısı sayılmıştır.

Bahse konu stajyer avukatların bildirimleri ise avukatlık stajına başladıkları tarihten itibaren bir ay içerisinde Türkiye Barolar Birliğince genel sağlık sigortası giriş bildirgesi ile SGK ’ya bildirilmesi gerekiyor.

Genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda olmaması nedeniyle GSS’li olarak tescil edilmesi gereken stajyer avukatların, Türkiye Barolar Birliğince bildirimleri için tanınan “staja başladıkları tarihten itibaren bir aylık süre” geçtikten sonra SGK’ya bildirimlerinin yapılması halinde Türkiye Barolar Birliğine her bir sigortalı için asgari ücret (Halen 1201,50 TL, Temmuz 2015’ten itibaren 1273,50 TL) tutarında idari para cezası uygulanacak ilişkin bir genelge bulunmaktadır. Bu genelgeye göre bakmakla yükümlü olan stajyer avukatların staj süresince sigortalı olarak bildirilmelerine gerek görülmemiştir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı alt bendinde kimlerin bakmakla yükümlü olunan kişi olduğu belirtilmiştir. Buna göre genel sağlık sigortalısının, sigortalı sayılmayan veya isteğe bağlı sigortalı olmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları sigortalının bakmakla yükümlü olunan kişi sayılmaktadır. Stajyer öğrenciler üniversite eğitimi süresince kız ve erkek çocukları 25 yaşına kadar bakmakla yükümlü kapsamındadırlar. Bakmakla yükümlü olmaları nedeniyle, Genel Sağlık Sigortası kapsamında olan bu öğrencilerden stajyer olduklarında yeniden Meslek Hastalığı, İş Kazası sigorta primlerinin kesilmesi mükerrer sigortalı olmaları anlamına gelmektedir. Oysa SGK’ nın mükerrer sigortalı olunamayacağına ilişkin açıkça hüküm bulunmaktadır.

7. Stajyer Öğrencilerin Staja Başlamalarının ve Ayrılışlarının Geç Bildirilmesi Nedeniyle Ceza Kesilmesi

“………. Sicil numaralı işyerimizle ilgili olarak (1/a) maddede belirtilen yükümlülüğü yerine getirmediğiniz gerekçesiyle, tarafınıza 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 102 inci maddesine istinaden 9.072,00 TL tutarında idari para cezası uygulanmıştır. İdari Para Cezası verilmesine neden olan fiil 5510 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde öngörülen sigortalı işe giriş bildirgesinin Kuruma, sigortalının çalışmaya başladığı tarihten önce verilmemesi nedeniyledir.” şeklinde açıklama yapılarak SGK tarafından kurumlara idari para cezası tebligatı gönderilmektedir.

Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Primleri Genel Müdürlüğü tarafından 31.12.2014 tarihli bir duyuru yayımlamıştır. Buna göre;

“657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 4/C maddesi gereğince bir yıldan az süreli geçici personel çalıştırılmakta olup bu kapsamda çalışan personelin sözleşmeleri her yıl Ocak ayında Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Kurum ve Kuruluşlarındaki Geçici Mahiyetteki İşleri Yürütmek Üzere Geçici Personel İstihdamı ve Bu Personele Ödenecek Ücretler Hakkında Karar’dan sonra yenilenmektedir.

657 sayılı Kanunun 4/C kapsamındaki sigortalılar 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu kapsamında olmadıklarından bu sigortalıları çalıştıran kamu işverenleri işsizlik sigortası primi ödememektedirler.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (f) bendi gereğince 657 sayılı Kanunun 4/C kapsamındaki sigortalılar hakkında 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalılar gibi işlem yapılmakta olup idarelerince istihdam edilen 4447 sayılı Kanununa göre işsizlik sigortasına tabi olmayan personelin işe giriş bildirgesi 5510 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi gereğince işe başladıkları tarihten itibaren bir ay içinde, işten ayrılış bildirgesi ise sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren 9 uncu maddenin dördüncü fıkrası gereğince üç ay içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna e-sigorta yoluyla verilmektedir.

657 sayılı Kanunun 4/C bendi kapsamında sigortalı çalıştırılan kamu idarelerinin işe giriş ve işten ayrılış bildirgelerini belirlenen sürede Kuruma vermeleri halinde işe giriş ve işten ayrılış bildirgesinin geç verilmesi nedeniyle idari para cezası uygulanmamaktadır.

SGK’ nın duyurusundan da anlaşılacağı gibi 657 sayılı Kanunun 4/C maddesine göre çalıştırılan geçici işçilerin 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kapsamında olmadıkları gerekçesi ile işe bildirgelerinin işe başlamasından itibaren 1 ay içinde işten ayrılışlarının ise ayrılışından sonra 3 ay içinde bildirmeleri durumunda idari para cezası verilmeyeceği belirtilmektedir. Stajyer ve kısmi zamanlı olarak çalıştırılan üniversite öğrencileri de 4447 sayılı İşsizlik Sigortası kapsamında değildirler. Ancak bunların işe başlamaları işe başladıkları günün bir gün öncesi işten ayrılışları ayrıldıkları tarihten itibaren10 gün içinde bildirilmemeleri halinde idari para cezası verilmektedir. Oysa bunlarda 4447 sayılı İşsizlik Sigortası kapsamında olmadıklarından 657 sayılı Kanunun 4/C maddesinde çalıştırılanlar gibi idari para cezası uygulanmaması gerekmektedir.

Diğer taraftan SGK’ nın 06.05.2015 tarihinde yayımladığı Genelgesinde ise; ülkemizde yaşayan yabancı uyruklu öğrenciler ve yabancı uyruklu kişilerin GSS bildirimi yükümlülüğü konusunun yanında özellikle baroların yapması gereken GSS bildirimine işaret ederek idari para cezası konusuna değiniyor.

29/5/2013 tarihinden itibaren ülkemizdeki yabancı uyruklu kişiler, Türkiye’deki yerleşim süresinin bir yılı geçtiği tarihten sonra 1 ay içinde talepte bulunma zorunlulukları kaldırıldığından bir başka deyişle kendileri GSS’li olmak istedikleri için bir yıllık ikamet süresinden sonra 1 aylık süre zorunluluğu olmaksızın ne zaman talepte bulunurlarsa o tarihi izleyen günden itibaren genel sağlık sigortalısı sayılmaya başladıklarından ikamet süresi dolduktan sonraki 1 ayın bitiminden sonra bildirdiler diye idari para cezası (İPC) uygulanmayacaktır.

Ülkemizde öğrenim gören yabancı uyruklu öğrenciler, bir yıl ikamet etme şartı aranmaksızın ilk kayıt tarihinden itibaren üç ay içinde Sosyal Güvenlik İl Müdürlükleri/Merkezlerine talepte bulunmaları hâlinde talep tarihini takip eden günden itibaren genel sağlık sigortalısı sayılıyorlar.

Ayrıca, 6552 sayılı Kanun ile 11 Eylül 2014’te getirilen hükme göre Uluslararası Öğrenciler Değerlendirme Kurulu kararı ile burslandırılan uluslararası öğrencilerin bildirimlerinin ise Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı veya Uluslararası Öğrenciler Değerlendirme Kurulu tarafından görevlendirilen kurum tarafından yapılması gerekiyor.

6486 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik sonucu 29/5/2013 tarihinden itibaren her iki yabancı uyruklu öğrenci grubu için de üniversiteler ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı veya Uluslararası Öğrenciler Değerlendirme Kurulu tarafından görevlendirilen kurumca yapılacak bildirimlerde idari para cezası uygulanmayacağı belirtilmektedir.

SGK yabancı uyruklu öğrencilerin sigortalanmasında gecikmelerden dolayı idari para cezası kaldırmıştır. Ancak kendi ülkesinin öğrencilerin staj uygulamaları için yapılan kısmi sigorta işlemlerinde bir gün geç bildirme olduğunda askeri ücretin katları şeklinde idari para cezası vermeye devam etmektedir. Oysa üniversite öğrencilerinin de staj uygulamalarından kesilen SGK primlerinden, yabancı uyruklu öğrencilerde ve 4/C li olarak çalışanların 4447 sayılı İşsizlik Sigortası kapsamında olmadıkları için idari para cezası kesilmemesi uygulamasından yararlandırılmaları gerekmektedir.

8. SGK Kamu Kurumlarına Ceza Kesebilir mi?

Kamu idarelerinin diğer bazı kurumlarına, özellikle belediyelere sıkça idari yaptırımlar uyguladığı, para cezaları kestiği görülmektedir.

Söz konusu yaptırımlara, zamanında itiraz edilmediğinde, hak arama yolları kaçırıldığı için idareler yüklü idari para cezalarına ve bunların faizlerine muhatap olmaktadır. Bu para cezaları hizmet kusuru olarak kabul edilmemekte ve idare giderleri arasında para cezaları gibi bir harcama alanı olmadığı için bu cezalar büyük ölçüde amirlerin üzerinde kalmaktadır.

Devletin ve Milletin Bütünlüğü İlkesi

Devlet yâda idare hukukundaki teknik adıyla ”idare” Anayasamızın 123 üncü maddesinde yer alan “idare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür.” İfadesinde belirtildiği üzere bütündür ve tekdir.

Bu yaklaşım Anayasanın 104 üncü maddesinde yer alan “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’nin temsil eder” sözleriyle de pekiştirilmiştir. Bu arada aynı Devlet yapısı içine tüzel kişiliği de olan kuruluşlar da olabilir. Bu ayrı tüzel kişiliği olan kuruluşlar devletin birliği ve bütünlüğünün istisnası değildirler. Söz konusu kamu tüzel kişilikleri bir bütün ve tek olan Devletin organları, elleri kolları olarak düşünülürler.

Devletin birliği ve bütünlüğü ilkesi içerisinde Merkezi İdare, Mahalli İdare ilişkisinin özellikle irdelenmesi gerekir. Bu amaçla, Anayasanın 129 uncu maddesinin analizini yapmakta yarar vardır.

Anayasamızın 129 inci maddesinde belirtildiği gibi;

“merkez idare, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir.”

Bir başka deyişle, mahalli idareler yani belediyeler gibi ayrı tüzel kişilikleri olan kuruluşlar bulunması, Devletin birliği ve bütünlüğü istisnası değildir. Mahalli idarelerle merkezi idareler arasında birlik ve bütünlüğü korumak amacıyla bir uyum sağlanması vesayet denetimiyle gerçekleştirilir.

Vesayet denetimi merkezi idare ile yerel yönetimler arasında söz konusu olur. Ancak kanunla konulur. Bu nedenle, bir yerel yönetim biriminin, bir başka yerel yönetim birimi üzerinde vesayet denetimi yapma yetkisi olamaz. Örneğin, bir hizmet esasına göre kurulmuş bir kamu tüzel kişisinin, örneğin Türkiye iş kurumunun, yer esasına göre kurulmuş bir belediye üzerinde vesayet denetimi imkânsızdır. Bir kuruluşun diğerine kamu kudretini kullanarak yaptırım uygulaması, yaptırım uygulayanın diğerine üstünlüğü anlamına gelir ki devletin birliği ve bütünlüğü ilkesi içerisinde böyle bir yoruma ve anlayışa imkân yoktur.

Bu nedenle, bütün kamu tüzel kişilerinin kamu kudretini kullanma konusunda birbirine üstünlüğü olmaz.

Yukarıda değindiğimiz gibi, kamu kuruluşlarının birbiriyle ilişkilerinde bir üstünlükleri söz konusu değildir. Bir başka deyişle birbirine karşı kamu kudreti kullanamazlar. Vatandaşa karşı kullandıkları kamu kudretini uygulama yetkisi yerine uyuşmazlıklarını karşılıklı anlaşma şeklinde çözerler.

Türkiye İş Kurumu Kanununda da, idari para cezalarının ancak özel hukuk gerçek ve tüzel kişilerine uygulanabileceği esasına titizlikle uyulmuştur.

Kamu kudretini kullanma yetkisinin kanunla düzenlenen vesayet denetimi halleri dışında ancak özel hukuk gerçek veya tüzel kişilerine uygulanabilmesi, kamu kuruluşları arasında kamu yararı, kamu düzeni gerekleri açısından ilişki olmayacağı, sorun çıkmayacağı anlamına gelmez.

Böylesi ilişkiler ortaya çıktığında kamu kuruluşları konuları eşitler, karşılıklı ilişki içerisinde görüşmeyle çözerler. Çözüm bulunamadığında, artık konu Danıştay’ın görev alanına girer. Danıştay Kanunun 41 inci maddesine ve 42/d maddesine göre, idari işlere ilişkin idari uyuşmazlıklar ve idari makamlar arasında görev ve yetkiden doğan uyuşmazlıklar Danıştay’ın yardımıyla çözümlenir.

Bununla beraber merkezi idarenin yerel yönetimler üzerinde yapabileceği vesayet denetim kapsamı ve içeriği başta Anayasa olmak üzere kanunlarla belirlenmiş bulunmaktadır. Bu tür vesayet denetimi alanına hiçbir şekilde idari para cezası verme yetkisi merkezi idareye tanınmamıştır. Vesayet denetiminin kapsamı Anayasal çerçeve içerisinde ancak kanunla belirlenebileceği için bu yetkinin idarenin düzenleyici işlemleri ile genişletilmesi olanağı da yoktur.

İdari yaptırım uygulamalarının Anayasadaki temel dayanağı bilindiği gibi, 38 inci maddesinde yer alan “ idare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz” ilkesidir. Bir başka deyişle, kişi hürriyetini kısıtlamak koşuluyla, idarenin yaptırım uygulama yetkisi bulunmamaktadır. Buradaki kişi ve hürriyet terimlerinin, yaptırım uygulama alanının özel hukuk gerçek ve tüzel kişileri olduğunu vurgulamak amacını taşıdığı açıktır.

Kabahatlerin eski T.C. Kanununda yer aldığı bölüm, söz konusu idari yaptırımların muhatabının özel hukuk kişileri olduğunu göstermektedir.

Asıl muhatap gerçek kişi olmakla birlikte, kabahatler Kanunun 8 inci maddesinde belirtildiği üzere, “tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatlerden dolayı tüzel kişi hakkında da idari yaptırım uygulanabilir”. Kuşkusuz, idari yaptırım uygulanan tüzel kişi mutlaka özel hukuk tüzel kişisidir.

Bu durum söz konusu yasa hükmünün (2) numaralı bendinde yer alan “Temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da idari yaptırım uygulanabilir. Gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş olduğu kabahatten dolayı iş sahibi kişi (idare değil) hakkında da idari yaptırım uygulanabilir” sözleri açıkça ifade edilmektedir.

SGK tarafından sigorta giriş bildirgelerinin ve işten ayrılışların geç bildirilmesi gerekçesiyle, yöneticilerine idari para cezası kesilmektedir. Üniversitelerde de, staj yapan öğrencilerin giriş ve çıkışlarını geç bildirmesi veya primlerin geç yatırılması gibi nedenlerle idari para cezaları yöneticilerine kesilmektedir. Staj gören üniversite öğrencileri 4/a kapsamında ( SSK’lı) olduklarından SGK ‘nın işleyişine göre 4/a lı kapsamında yapılan tüm işlemlerdeki gecikmelerden dolayı idari para cezası işletmelerin sorumlu müdürlerine kesildiğinden aynı uygulama kamu kurumunun yöneticileri içinde uygulanmaya devam etmektedir. Uygulamada kamu kurumu özel ayrımı yapılmamaktadır.

SGK’nın kamu kurumlarının idarecilerine idari para cezası kesmesi ve bunu tüm mal varlıkları ile sorumlu tutulmalarının ne kadar yasal olduğu sorgulanması gerekmektedir. İdare hukukun da ceza önce idareye kesilir ve idare tarafından ödenir, sonra memurun ihmal ve kusurundan kaynaklanıyorsa memura rücu edilir. Bu kural SGK tarafından atlanarak, idari para cezaları kurumun yetkilerine kesilmektedir. SGK, Kamu kurumlarına da yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerden dolayı ceza kesemeyecektir.

Yukarıda değindiğimiz gibi, kamu kuruluşlarının birbiriyle ilişkilerinde bir üstünlükleri söz konusu değildir. Bir başka deyişle birbirine karşı kamu kudreti kullanamazlar. Bu tür vesayet denetimi alanına hiçbir şekilde idari para cezası verme yetkisi merkezi idareye tanınmamıştır. Vatandaşa karşı kullandıkları kamu kudretini uygulama yetkisi yerine uyuşmazlıklarını karşılıklı anlaşma şeklinde çözerler. SGK’nın Kamu kurumlarına ve onların idarecilerine SGK bildirgelerini geç bildirdi diye, idari para cezası uygulamalarının yanlış olduğu düşünülmektedir.

9. Kamu Kurumlarında Staj Yapan Öğrencilerin Yemek Yemeleri

Stajını kamu kurumlarında yapan öğrencilerin, yemek yardımından ücretsiz yararlanıp yararlanmayacaklarına ilişkin Maliye Bakanlığının görüşü şöyledir.

“İlgi yazı ve eklerinin incelenmesinden, Bandırma M. Güven Karahan Hastanesinde staj yapan Üniversiteniz Bandırma Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü öğrencilerinin Devlet Memurları Yiyecek Yardımı Yönetmeliği hükümleri uyarınca yiyecek yardımından yararlandırılacak personel kapsamında olup olmadığı hususu ile ilgililer hakkında Bakanlığımızca kamu idarelerine gönderilen 11.3.2008 tarihli ve B.07,0.BMK.0.15.115456-4/02736 sayılı yazımızın uygulanıp uygulanmayacağı hususunda tereddüde düşüldüğü anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 1 inci maddesinde; bu Kanunun Genel ve Katma Bütçeli Kurumlar, İl Özel İdareleri, Belediyeler, İl Özel İdareleri ve Belediyelerin kurdukları birlikler ile bunlara bağlı kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda veya Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüklerinde çalışan memurlar hakkındauygulanacağı belirtilmektedir.

Öte yandan, 22.12.2005 tarihli ve 5436 sayılı Kanunun geçici üçüncü maddesinin dördüncü paragrafında;

“İlgili mevzuatında gerekli düzenleme yapılıncaya kadar, mevzuatta katma bütçeli idarelere yapılan atıflar, katma bütçeli idare iken 5018 sayılı Kanunla özel bütçeli idareler kapsamına alınan kamu idareleri bakımından, ilgisine göre bu idarelere yapılmış sayılır. Bu fıkranın uygulanmasında ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye ve gerektiğinde düzenleme yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir.”hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla, Balıkesir Üniversitesi, katma bütçeli kuruluş iken10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kanunla yapılan düzenleme sonucunda, Kanunun 12 incimaddesiyle tanımlanan ve ekli (II) sayılı cetvelde sayılan özel bütçeli kuruluşlar arasında yeralmakta ve bu haliyle 657 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde belirtilen kuruluşlar kapsamındaolmakla birlikte, söz konusu 1 inci madde anılan kuruluşlarda çalışan memurları kapsamındabulundurmaktadır.

Diğer taraftan, 657 sayılı Kanunun 212 inci maddesinde de, Devlet memurlarınınyiyecek yardımından hangi hallerde ve ne şekilde faydalanacakları ile bu yardımınuygulanmasına ilişkin esasların Maliye Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığının birliktehazırlayacakları bir yönetmelikle tespit edileceği belirtilmiş ve buna dayanılarak hazırlanıp19.11.1986 tarihli ve 86/11220 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan DevletMemurları Yiyecek Yardımı Yönetmeliğinde, Devlet memurlarına yapılacak yiyecekyardımının uygulanması ile ilgili esaslar belirlenmiştir.

Görüldüğü üzere, 657 sayılı Kanun; kapsama dahil bulunan kamu idarelerinde görev yapan memurlar hakkında uygulanmakta olduğundan bu kanuna dayanılarak çıkartılan Devlet Memurları Yiyecek Yardımı Yönetmeliğinin ve bu Yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin olarak kamu idarelerine gönderilen söz konusu Genel Yazının da Devlet memurları hakkında uygulanacağı da tabiidir.

Bu itibarla, ilgi yazınızda belirtilen stajyer öğrenciler, 657 sayılı Kanunun 212 inci maddesi çerçevesinde yiyecek yardımından yararlandırılacak personel kapsamında bulunmadığından ilgililer hakkında anılan Genel Yazımızda belirtilen hususların uygulanma imkânı bulunmamaktadır.” Diye görüş vermiştir.

Diğer taraftan; Maliye Bakanlığının yataklı kurumlarda staj yapan öğrencilere yemek yardımı yapılmasına ilişkin başka bir görüş yazısına göre ise; “Bakanlığımıza intikal ettirilen çeşitli yazılardan yataklı tedavi kurumlarında görev yapan personeleyemek yardımı yapılması hususunda farklı uygulamalar yapıldığı anlaşılmaktadır. Konuya ilişkin olarak uygulama birliğinin sağlanması amacıyla aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

Bilindiği üzere, Devlet memurlarının sosyal hak ve yardımları 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda düzenlenmiş olup, bu Kanunla tanınan sosyal yardımlardan birisi de yiyecek yardımıdır.

657 sayılı Kanunun 212 inci maddesinde, Devlet memurlarının yiyecek yardımından hangi hallerde ve ne şekilde faydalanacakları ile bu yardımın uygulanmasına ilişkin esasların Maliye Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığının birlikte hazırlayacakları bir yönetmelikle tespit edileceği belirtilmiştir.

Söz konusu hüküm uyarınca hazırlanan ve 19.11.1986 tarihli ve 86/12220 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Devlet Memurları Yiyecek Yardımı Yönetmeliğinin 3 üncü maddesinde; yiyecek yardımının yemek verme şeklinde yapılacağı, bu yardım karşılığında nakden bir ödemede bulunulmayacağı, haftalık çalışma süresi 40 saati aşmayan yerlerde yiyecek yardımının öğle yemeği olarak verileceği, günün 24 saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan memurlara, görevlerinin diğer yemek saatlerinde de devam etmesi şartıyla üç öğüne kadar yemek verilebileceği düzenlenmiştir.

Anılan Yönetmeliğin, 4 üncü maddesinde de yiyecek yardımının gerektirdiği giderlerin, yemek maliyetlerinin yarısını aşmamak üzere, bu Yönetmelik kapsamına dahil memur kadrosu adedine göre kurum bütçelerine konulacak ödeneklerle karşılanacağı, bu şekilde karşılanmayan kısmın ise yemek yiyenlerden alınacağı belirtilmiş; 5 inci maddesinde de Kurum bütçelerine yiyecek yardımı karşılığı olarak konulan ve 4 üncü maddede belirtilen ödeneğin, memurlara yemek vermek üzere kurulan yemek servisi, yardım sandığı, dernek veya bu mahiyetteki kuruluşa ödeneceği, yemek servisinin ise, yiyecek yardımından faydalanabilecek personel sayısının asgari 50 olması ve yemekhane için elverişli yer bulunması şartıyla atamaya yetkili amirin onayı ile kurulabileceği hüküm altına alınmıştır.

Aynı Yönetmeliğinin 6 ıncı maddesinde ise hastane, pansiyonlu okul ve işçi ile birlikte çalışan iş yerlerindeki memurlar, birim büyüklüğü ve personel sayısına bakılmaksızın hasta, öğrenci ve işçiler için mevcut yemek servisinden faydalanacakları belirtilmiştir.

Bu açıklamalar çerçevesinde yemek servisinin; yiyecek yardımından faydalanabilecek personel sayısının 50 ve daha fazla olması ve yemekhane için elverişli yer bulunması halinde kurulabileceği, hastane, pansiyonlu okul ve işçi ile birlikte çalışan iş yerlerindeki memurların ise, birim büyüklüğü ve personel sayısına bakılmaksızın hasta, öğrenci ve işçiler için mevcut yemek servisinden faydalanabilmelerine imkân tanındığı ve bu nedenle sözü edilen personel için ayrı bir yemek servisi kurulmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakta, ancak bu şekilde yemek servislerinden faydalananlardan ücret alınmayacağına dair bir hükmün yer almadığı görülmektedir.

Diğer yandan, yataklı tedavi kurumlarında çeşitli hizmetlerin uygulama esaslarını düzenlemek amacıyla hazırlanan ve 10.09.1982 tarihli ve 8/5319 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 89 uncu maddesinde de;

"Kurumlarda; kadrolarında bulunan tüm personel ile yönetmelikler gereği hastanede staj yapan öğrencilere ve hizmet içi eğitime gelen sağlık ve yardımcı sağlık personeline öğle yemeği, bunlardan kurumda yatanlarla bu Yönetmeliğin ilgili maddelerindeki hükümlere göre sürekli olarak kurumda kalanlar ve nöbetçilere üç öğün yemek ve vardiya uygulanan kurumlarda vardiyaya kalan personele çalışma sürelerine isabet eden öğünlerde yemek verilir." denilmektedir.

Ancak, söz konusu Yönetmelikte yer alan bu düzenleme Devlet Memurları Yiyecek Yardımı Yönetmeliğinin 6 ıncı maddesi ile paralel bir düzenleme olup, anılan Yönetmelik hükümleri karşısında farklı bir nitelik ihtiva etmemektedir.

Öte yandan, 657 sayılı Kanunun 146 ıncı maddesinin ikinci fıkrasında, memurlara kanun, tüzük ve yönetmeliklerin ve amirlerin tayin ettiği görevler karşılığında bu Kanunla sağlanan haklar dışında ücret ödenemeyeceği ve hiçbir yarar sağlanamayacağı hükme bağlanmıştır.

Bu itibarla, Devlet Memurları Yiyecek Yardımı Yönetmeliği kapsamında bulunan personelin yataklı tedavi kurumlarında hastalar için kurulmuş bulunan yemek servislerinden, yemek maliyetinin yarısından az olmamak kaydıyla 10.01.2008 tarihli ve 26752 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan (1) Sıra No'lu 2008 Merkezi Yönetim Bütçe Uygulama Tebliğinde yer alan esaslar çerçevesinde bedel ödemeleri kaydıyla yararlandırılmaları mümkün bulunmaktadır.” Denilerek stajyer öğrencilerin yemek bedeli ödemek koşulu ile yararlanabilecekleri belirtilmektedir. Görüldüğü gibi, Maliye Bakanlığı öğrencilerin yemek bedelini diğer memurlarda olduğu gibi ücret ödenmemesine ilişkin bir ifade yer almadığından, memurlarla beraber yemek bedelini ödemeleri koşuluyla yararlanabilecekleri belirtmektedir.

Ancak daha sonra yapılan bir düzenleme ile yataklı tedavi kurumlarında çalışan sağlık personeli ve memurların hastanede verilen yemekten ücretsiz olarak yararlanabileceklerine ilişkin bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre;

“EK MADDE 1 – (Ek: 28.4.2009/27213 RG) Bu Yönetmeliğe göre yiyecek yardımından yararlanacak personelden yataklı tedavi kurumlarında (üniversitelerin yataklı tedavi kurumları dahil) görev yapanlar, hasta için oluşturulmuş yemek servislerinden ücret ödemeden yararlanır.” Yapılan düzenleme sonrası yataklı tedavi kurumlarında çalışan personel ücretsiz yemek yardımından yararlanabilmektedir.

Buna göre; yemek servisinin yiyecek yardımından faydalanabilecek personel sayısının 50 ve daha fazla olması ve yemekhane için elverişli yer bulunması halinde kurulabileceği, hastane, pansiyonlu okul ve işçi ile birlikte çalışan iş yerlerindeki memurların ise, birim büyüklüğü ve personel sayısına bakılmaksızın hasta, öğrenci ve işçiler için mevcut yemek servisinden faydalanabilmelerine imkân tanındığı ve bu nedenle sözü edilen personel için ayrı bir yemek servisi kurulmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakta, bu şekilde yemek servislerinden faydalananlardan daha sonra yapılan başka bir düzenlemeyle ise ücret alınmayacağına dair bir hükmün yer aldığından ve yataklı kurumlarda stajyerlik yapan öğrenciler ve memurlar diye bir ayrım yapılmadığından staj yapan öğrencilerden de memurla gibi yemek ücreti alınmayacağı değerlendirilmektedir.

Diğer bir değişle; yataklı tedavi kurumlarında staj yapan öğrenciler yemek yardımından yararlanırlarken, yataklı tedavi kurumları dışındaki kamu kurumlarında staj yapanlar yararlanamayacaklardır. Özel sektörde staj yapanlar ise özel sektör kuruluşunun belirlediği kurallar çerçevesinde yemek yardımından yararlanabilecektir.

10.Stajyer Öğrencilerin Yetim Aylıklarının Kesilmesi

5510 sayılı kanunun 34’üncü maddesine göre malul olmayan erkek çocuklara bağlanan yetim aylıkları; sosyal güvenlik kanununa tabi çalışmaları halinde, öğrenimi yoksa 18 yaşını, ortaöğrenim mezunu ise 20 yaşını, yükseköğrenim mezunu ise de 25 yaşını doldurduğunda kesilmektedir. Kız çocuklarının aksine malul olmayan erkek çocuklarının evlenmeleri halinde kesilmemektedir.

Hak sahibi olan kız ve erkek çocuklarının SGK sağlık kurulunca çalışma güçlerini en az yüzde 60 oranında yitirdiklerinde (yani malul olmaları durumunda); bu çocuklara bağlanan yetim aylıkları belirli yaşları doldurmaları(erkek çocuklar), öğrenciliklerinin sona ermesi (erkek çocuklar) ve evlenmeleri hallerinde (kız çocuklar) kesilmez.

Bu durumda 5510 sayılı kanun kapsamında yetim aylığı alan bütün çocukların (çocuğun malul olup olmaması; kız ya da erkek olup olmaması fark etmemektedir) aylıkları sosyal güvenlik kanuna tabi çalışmaları halinde kesilecektir.

Yalnız, bu ifadelerde yer alan “Çalışma” kavramı, yetim aylığı alan çocuğun bütün sigorta kollarına tabi olarak çalışması olarak anlaşılması gerekir. (İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık sigorta kolları ile malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası kolları bütün sigorta kollarını kapsamaktadır.)

5510 sayılı Kanunun 5’nci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri kapsamında yer alan, yetim aylığı alan çocukların aylıklarının kesilmesini gerektirmeyen çalışmalar ise şunlardır:

1) Ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde iş kazası ve meslek hastalığı ile analık sigortasına tabi çalıştırılan hükümlü ve tutukluların çalışmaları,

2) Haklarında iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası hükümleri uygulanan kişilerin çalışmaları,

3) 05.06.1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler ile yine iş kazası ve meslek hastalığı sigortasına tabi meslek liselerinde okumakta iken veya yükseköğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulan öğrencilerin çalışmaları,

4) Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan ve haklarında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri uygulanan kursiyerlerin çalışmaları,

5) 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 46’ncı maddesine tabi olarak kısmi zamanlı (part-time) çalıştırılan öğrencilerden aylık prime esas kazanç tutarı asgari ücretten az olanların çalışmaları.

5510 sayılı kanun kapsamında yetim aylığı alırken, yukarıda belirttiğimiz bütün sigorta kollarına tabi olmayan şekilde çalışmaya başlayan çocukların yetim aylığının hiçbir şekilde kesilmemektedir. Yukarın açıklanan maddeler incelendiğinde, 05.06.1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler ile yine iş kazası ve meslek hastalığı sigortasına tabi meslek liselerinde okumakta iken veya yükseköğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulan öğrencilerin çalışmaları, “Çalışma” kavramı, yetim aylığı alan çocuğun bütün sigorta kollarına tabi olarak çalışması olarak anlaşılması gerekir. (İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık sigorta kolları ile malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası kolları bütün sigorta kollarını kapsamaktadır.) Buna göre staj yapan öğrencilerin yetim aylıkları kesilmemektedir.

11. Üniversite Öğrencilerinin Staj Ücreti, Staj Yeri Bulma Ve Staj Sigortaları İçin Bir Çözün Önerisi

Mesleki deneyimi veya iş tecrübesi olmayanların istihdama kazandırılması amacıyla hazırlanan işbaşı eğitimi programı kapsamında hem maaş hem de sigorta primi desteği veriliyor.

Türkiye’de işsizliğin azaltılmasına yönelik programların sayısı artıyor. Mesleki deneyimi veya iş tecrübesi olmayan kişilerin istihdama kazandırılması amacıyla işverenlere işbaşı eğitimi programı kapsamında hem maaş hem de sigorta primi desteği veriliyor. İŞKUR, işbaşı eğitimi programına katılan stajyere aylık verirken, sigorta prim teşviklerinden faydalanma süresi ise 6 ay daha uzatılıyor.

Türkiye İş Kurumu (İŞKUR), İşbaşı Eğitim Programı kapsamında istihdam edilecek kişilerin ücretinin 6 ay boyunca karşılamaktadır. Program süresine bağlı olarak katılımcılara net asgari ücret düzeyinde gelir elde etme imkânı sağlanmaktadır. Sigorta prim teşvikine 2015 Haziran ayı sonuna kadar başvuran işverenlere ilave 6 ay daha teşvikten yararlanma imkânı sunulmaktadır. İşverenler 30 Haziran 2015 tarihine kadar başlayan işbaşı eğitim programlarına katılan 18 yaşından büyük, 29 yaşından küçük olanları program sonrasında üç ay içinde işe almaları halinde 42 aylık teşvikten yararlanma süresi 48 aya, 30 aylık teşvikten yararlanma süresi ise 36 aya uzatılmaktadır. Bu işverenlerin maliyetlerini azaltmak için önemli bir fırsattır.

İşverenlerin istihdam etmeyi planladıkları kişileri hiçbir gider ödemeden işbaşında yetiştirmelerini ve program devam ederken veya program sonunda istihdam etmelerini sağlayan İşbaşı Eğitim Programı ile en az 2 ile 10 sigortalı çalışanı olan işletmeye 1, 11 ve üstü sigortalı çalışanı olan işletmelere ise çalışan sayısının yüzde 10’u kadar elemanı alma imkânı sunulmaktadır.

Programın temel amacı mesleki deneyimi veya iş tecrübesi olmayan kişilere mesleki deneyim ve iş tecrübesi kazandırılarak bu kişilerin istihdam edilebilirliklerinin artırılması. Programdan yararlanmak için bütün illerdeki Çalışma Bakanlığı ve İş Kurumu İl Müdürlükleri ile hizmet merkezlerine başvuru yapılması yeterli oluyor.

İŞKUR bu uygulamalarının yanı sıra üniversitelerde staj gören öğrencileri de bu kapsamda değerlendirmeye aldı. İŞKUR’un yeni uygulaması kapsamında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) ile Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü arasında, iş yerlerinde zorunlu staj yapan öğrencilere staj ücreti desteği verilmesine ilişkin protokol imzalandı. Öğrencilerin stajları esnasında burs ve kredilerinde herhangi kesinti olmayacaktır. Türkiye’de ilk defa Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ile Çalışma ve İş Kurumu arasında böyle bir protokol imzalanmıştır. Çalışma ve İş Kurumu öğrencilerin herhangi bir işverenin yanında gönüllü ya da zorunlu stajlarını yapmaları halinde bu protokol kapsamında asgari ücret düzeyince ödeme yapılacaktır. Burs ve kredileri de kesilmeyecektir.

İŞKUR tarafından işsizliğin azaltılmasına yönelik olarak yürütülen aktif işgücü piyasası programlarından biri olan İşbaşı Eğitim Programı, kuruma kayıtlı işsizlerin yine kuruma kayıtlı işyerlerinde sahip oldukları mesleki bilgilerini uygulama yaparak pekiştirmelerini iş ve üretim süreçlerini görerek öğrenme imkânı sağlıyor.

Buna göre; üniversite öğrencilerinin staj uygulamaları İŞKUR ile bir protokol yapılarak, staj ücretinin, SGK primleri ve staj yeri bulma gibi işler İŞKUR tarafından yapılarak üniversitelerin üzerinden büyük bir maddi ve manevi yük kalkmış olur. Öğrenciler hem daha yüksek staj ücreti alır hem de SGK primleri İŞKUR tarafından yatırılarak takip edilmesi sağlanır. Böylelikle kurumların idari para cezası gibi sorunlarda ortadan kalkar diye düşünülmektedir.

Sonuç:

Üniversitede staj yapan öğrencilerin çoğu bakmakla yükümlü olunanlar kapsamında olup girmeyenlerde zorunlu GSS kapsamına alındığından bunlar staj yaparken iş kazası ve meslek hastalık sigorta kollarından sigorta yapılması mükerrer sigortalamak olarak değerlendirilmektedir. Diğer taraftan staj yapan öğrenciler 4447 sayılı işsizlik sigortası kapsamında olmadıklarından bunların geç bildirilmesi gerekçesiyle kurumlara idari para cezası kesilmemesi gerekmektedir. Yabancı uyruklu öğrencilerin sigortalanmasında idari para cezası uygulaması kaldırıldığından bizim üniversite öğrencilerimizin de bu uygulamadan yararlanması ve sigorta primlerinin geç bildirilmesi gerekçesiyle idari para cezası verilmemesi gerekmektedir

Diğer taraftan staj yapan öğrencilere staj ücreti ödenmesi konmuştur. Ancak kamu kurumlarının birçoğu ödenek olmadığından ya da mevzuatlarında staj ücreti ödenmesine ilişkin düzenlemeye yer verilmediğinden staj ücreti ödeyememektedirler. Ödeyenlerde maliyet hesabı yaparak çok az sayıda stajyer öğrenci kontenjanı belirlemektedirler. Sağlık sektöründe staj yapacak öğrencilerin staj alanlarının çoğunu üniversite hastaneleri oluşturmaktadır. Üniversite hastaneleri staj yapan öğrencilerin staj ücretlerini döner sermayelerinden karşılamaktadırlar. Üniversite hastanelerinin döner sermayelerinin durumu nedeniyle ya stajyer öğrenci almamakta, ya çok az öğrenci almaktadırlar. Bu durum hem öğrencileri hem de üniversite hastanelerini sıkıntıya sokmaktadır. Buna çözüm olarak ta üniversitelerde staj gören öğrencilerinde staj ücreti, primleri ve staj yeri bulma konuları İŞKUR ile yapılacak bir protokole İŞKUR tarafından yapılması sağlanabilir. Bunun ilk örneğini Muğla Sıtkı Koçman üniversitesi yapmıştır. Tüm üniversitelerimiz adına YÖK ve Çalışma Bakanlığı birlikte yapacakları bir protokole uygulama tüm üniversitelerimiz tarafından da uygulanmaya başlanır.

Kamu kurumlarında Staj yapan öğrencilerin yataklı tedavi kurumları dışındaki kamu kurumlarında yemek yardımından yararlandırılamayacak olmaları öğrenciler için ayrı bir sıkıntı kaynağı olmaktadır.

Staj yapan üniversite öğrencilerinin bu sorunlarının YÖK tarafından gündeme alınarak Maliye Bakanlığı ile birlikte ivedi olarak çözülmesi gerektiği değerlendirilmektedir.

Kaynakça :

  • AYHAN GÖKDEMİR Dokuz Eylül Üniversitesi
  • Mahmut Çolak Sosyal Güvenlik Kurumu Başmüfettişi C Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı “Yüksek Öğretim Kurumlarında Kısmi Zamanlı Çalıştırılan Öğrencilerin Sosyal Güvenliği” başlıklı İdari ve Mali Mevzuat Dergisinin Kasım 2014 170 inci sayısında yayınlanan makalesi
  • Güncel Mevzuat Dergisinin 101-102 Mayıs Haziran 2014 sayısında yayınlanan Soru-Cevap Bölümünün 7 inci sorunun cevabı
  • Mali Hukuk Dergisinin Eylül Ekim 2014 173 üncü sayısında yayınlanan Soru-Cevap Bölümünün 3 üncü sorunun cevabı
  • Güncel Mevzuat Dergisinin 107-108 sayısında Mevzuat Haber Yorum Bölümünde yayınlanan SGK Kamu İşverenleri İçin Duyuru başlıklı yazı

 
Üst