Yeterlilik Analiz Ders Notları

Üyelik
20 Mar 2013
Mesajlar
73
Konum
Ankara
Eklenti yapma yetkim olmadığı için sayfaya kopyaladım. ASMMO ders notlarıdır. Umarım işinize yarar.Resim olarak gördüklerini kopyalamadığı için mali tabloları ve bazı formülleri taşıyamadım.

İyi Çalışmalar,

MALİ TABLOLAR VE MALİ ANALİZ
Bu dersten başarılı olabilmek için öncelikle iyi bir muhasebe bilgisine sahip olmak gerekir.
Dersten beklenilen yararların elde edilebilmesi için; Tek Düzen Muhasebe Sistemi’ni, özellikle hesaplar ve hesapların işleyişi ile ilgili kısımları anlayarak okunmuş olması gerekir
• Muhasebe: Finansal nitelikli işlemleri kaydeden sınıflayan ve sunan (raporlayan) bir süreçtir.
• Raporlama: Finansal bilgilerin; finansal tablolar aracılığıyla bilgi kullanıcılarına sunulmasıdır.
• MUHASEBENİN TEMEL KAVRAMLARI:
1) Sosyal sorumluluk kavramı
2) Kişilik kavramı
3) İşletmenin Sürekliliği kavramı
4) Dönemsellik kavramı
5) Parayla ölçülme kavramı
6) Maliyet esası kavramı
7) Tarafsızlık ve belgelendirme kavramı
8) Tutarlılık kavramı
9) Tam açıklama kavramı
10) İhtiyatlılık kavramı
11) Önemlilik Kavramı
12) Özün önceliği kavramı
MUHASEBENİN TEMEL KAVRAMLARI
1. Sosyal Sorumluluk Kavramı: Sorumluluk; görevleri yerine getirme bilincidir. Muhasebe açısından bakıldığında ise; işletme yaptığı çok sayıda faaliyet sonucu birçok kişi ve kuruluş ile muhatap olmak zorundadır. İşletme faaliyetlerini yerine getirirken sorumluluklarının bilincinde ve ilk denetleyici her zaman kendisi olmalıdır. Muhasebe bilgileri doğru, tarafsız, adil ve kurallara uygun olmalıdır. İnsanlara yanlış bilgi verilerek insanlar yanıltılmamalıdır. Bu kavram hukuki sorumluluk ile birlikte vicdani sorumluluğu da kapsamaktadır.
2. Kişilik Kavramı: Kişilik kavramı işletme sahibinden, ortaklardan ve işletme ile ilgisi olan tüm kişi ve kuruluşlardan ayrı bir kişiliğe sahiptir. Hukuk iki tür kişiliği kabul etmiştir. Bunlar gerçek ve tüzel kişilerdir. Tüm insanlar birer gerçek kişidir. Bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelen insanların oluşturduğu topluluklar ise tüzel kişilerdir. Buna göre işletmeler tüzel kişiliğe sahiptir. Yapılan işlemler bu kişilik adına yürütülür.
3. İşletmenin Sürekliliği Kavramı: İşletmeler hiçbir zaman kapatılmak düşüncesiyle kurulamaz. Sözleşmede aksi bir madde yoksa işletmenin sonsuz bir süre için kurulduğu ve ömrünün belli bir süreye bağlı olmadığı kabul edilir. İşletmenin faaliyet süresi sahiplerinin yaşam süreleri ile sınırlı değildir. Sahiplerinin ölümünden sonra işletme varisler tarafından işletilmeye devam edilir.
4. Dönemsellik Kavramı: İşletmenin sınırsız olarak kabul edilen ömrü belli dönemlere ayrılır ve her dönemin faaliyetleri birbirinden bağımsız olarak sürdürülür. Muhasebede bu dönem genellikle bir yıldır. Her dönem birbirinden bağımsızdır. Her dönemin gelir ve gideri birbiri ile karşılaştırılarak o döneme ait kar ya da zarar rakamı bulunur.
5. Parayla Ölçme Kavramı: Muhasebenin konusu para ile ifade edilen değerlerdir. Olayların kaydedilebilmesi için ortak bir ölçü (ulusal para değeri) kullanılır.
6. Maliyet Esası Kavramı: İşletmelerin faaliyet konusuna giren mal veya hizmetlerin elde edilmesi için katlandığı her türlü faktörlerin para olarak ifade edildiği toplam değere maliyet denir. Bir varlığı edinirken katlanılan parasal fedakârlıktır. İşletmenin edindiği tüm varlık ve hizmetler muhasebeleştirilirken bunların maliyetleri esas alınır. Piyasa şartlarındaki değişim ile malın değeri de değişebilir. Para değerindeki değişmeler ile maliyet değeri anlamsız hale gelirse maliyet yeniden belirlenebilir.
7. Tarafsızlık ve Belgelendirme Kavramı: Muhasebede yapılan tüm işlemlerin belgelendirilmesi ve kayıtların belgeye dayanması gerekir. Belgeler usulüne uygun düzenlenmeli ve gerçeği yansıtmalıdır. Kişilerin beyanına göre değil, fatura, senet, makbuz gibi belgelere dayanarak kayıt yapılmalıdır.
8. Tutarlılık Kavramı: Muhasebede seçilen politika ve izlenen yöntemler her dönemde aynı şekilde uygulanmalıdır. Benzer işlem ve olaylarda kayıt düzeni ve işlem basamakları değişmemelidir. Geçerli sebepler ile değişiklik yapılırsa bu değişimin nedenleri ve sonuçları açıklanmalıdır.
9. Tam Açıklama Kavramı: Muhasebenin temel kavramlarından birisi de bilgi vermektir. Tablolar işletmenin bilgilerine ihtiyaç duyan ve öğrenmek isteyen ilgi gruplarına yardımcı olacak ölçüde yeterli ve anlaşılır olmalıdır. Örneğin borç tutarı yazılırken bunların biçimi, vadesi, ayrı şekilde belirtilmelidir.
10. İhtiyatlılık Kavramı: İşletmenin karşılaşabileceği riskler göz önüne alınarak temkinli davranılmalıdır. Örneğin, ileri bir tarihte bedeli tahsil edilmek üzere bir mal veya hizmet satılırsa hemen gelir olarak kaydedilmemeli, tahsilât yapıldıktan sonra kaydedilmelidir. Aynı şekilde bir gider veya zarar kesinleşmese bile ortaya çıktığında bunun için karşılık ayrılmalıdır.
11. Önemlilik Kavramı: İşletme bilgilerinin muhasebeleştirilmesinde önemli hesap tutarları sayısal sonuç çok küçük olsa bile gösterilmelidir. Bir bilgi verilmediğinde tablo doğru yorumlanamıyorsa o bilgi önemlidir.
12. Özün Önceliği Kavramı: Muhasebe kayıtları yapılırken şekilden çok finansal özellikleri ve işletme için ifade ettiği önem göz önüne alınmalıdır. Genelde şekil ve öz paraleldir. Ancak arada fark olursa öz önceliklidir. Örneğin bir alacak zamanında tahsil edilemediğinde öz olarak şüpheli duruma düşmüş sayılır. İşletme borçlunun ödeme yapacağından emin olsa bile alacağın şüpheli duruma düştüğüne dair kayıt yapmak zorundadır.


TEKDÜZEN MUHASEBE SİSTEMİ
Finansal analizi yapılacak finansal tabloların;
• Anlaşılabilir, İhtiyaca uygun, Güvenilir ve doğru, Karşılaştırılabilir, Zamanında hazırlanmış,Anlamlı olması gerekir
• Tabloların ne zaman hazırlanacağı işletme yönetimin beklentilerine veya yasal sınırlamalara bağlı olarak değişecektir. Bu özellik dışında yukarıda sayılan özelliklere sahip finansal tabloların bir tekdüzen sistematiği içinde hazırlanmış olması gerekir
• Tekdüzen’den anlaşılması gereken, yalnızca finansal tabloların aynı içerik ve şekilde hazırlanmış olması değildir. Aynı zamanda benimsenmiş tekdüzen muhasebe sisteminin; anlaşılabilir, ihtiyaca uygun, güvenilir veya doğru, karşılaştırılabilir ve anlamlı bilgiler sağlayacak şekilde finansal tabloların elde edilmesini sağlayacak ilkelere de sahip olması gerekir.
• Yukarıda belirtilmeye çalışılan tekdüzen muhasebe sistemi ile daha nitelikli, aynı şekilsel (format) yapıya ve hesap içeriğine sahip finansal tabloların kullanılması ile yapılacak finansal tablolar analizi, finansal tablolar analizinin amacına ulaşması için son derecede önemlidir.
• Tekdüzene uygun hazırlanmış finansal tabloların, yine aynı tekdüzen sistemi kullanılarak hazırlanmış geçmiş dönemlerdeki finansal tablolarla veya yine aynı tekdüzen sistemi kullanılarak hazırlanmış diğer işletmelerin finansal tabloları ile karşılaştırılması yapılabilmektedir
BİLGİ KULLANICILARI
1. İŞLETME YÖNETİMİ
2. ORTAKLAR
3. ÇALIŞANLAR
4. YATIRIMCILAR
5. KAMUOYU
6. ORTAK VE OLMAYI DÜŞÜNENLER
7. KREDİ VERENLER VEYA VERMEYİ DÜŞÜNENLER
8. TİCARİ İLİŞKİSİ OLANLAR
9. DEVLET

FİNANSAL TABLOLAR
Finansal tablolar, temel finansal tablolar ve ek finansal
tablolar olarak iki grup halinde incelenmektedir.
Temel Finansal Tablolar:
• Bilanço, Gelir Tablosu
Ek Finansal Tablolar:
• Fon Akış Tablosu,Nakit Akış Tablosu,Kar Dağıtım Tablosu, Özkaynaklar Değişim Tablosu, Satılan Malın Maliyeti Tablosu
FİNANSAL TABLOLARI HAZIRLAMANIN BAŞLICA AMAÇLARI;
• Yatırımcılar, kredi verenler ve diğer ilgililer için karar almada yararlı bilgiler sağlamak.
• Gelecekteki nakit akımlarını değerlendirmede yararlı bilgiler sağlamak.
• Varlıklar, kaynaklar ve bunlardaki değişiklikler ile işletme faaliyet sonuçları hakkında bilgi sağlamaktır.

BİLANÇO
• Herhangi bir işletmenin belli bir tarihteki varlıklarının (maliyet değerleriyle) dağılımını, bu varlıklarının finansmanında kullanılan kaynakların tutarlarını ve dağılımlarını gösteren statik bir finansal tablodur.
• Bilançonun statik özelliği, içerdiği hesapların bilanço tarihindeki durumlarını gösteriyor olmasından kaynaklanmaktadır.
• Bilanço işletmenin para bağladığı varlıkların yer aldığı aktif taraftan ve varlıklara bağlanılan fonların sağlandığı kaynakların yer aldığı pasif taraftan oluşur.
BİLANÇO İLKELERİ:
1.1. 1.1.1. Bilançonun Varlıklarının İlkeleri:
- İşletmenin bir yıl içinde paraya dönüşebilecek değerleri dönen varlık, bir yıldan uzun sürede paraya çevrilecek değerler duran varlıklar grubunda yer alır.
- Vadesi bir yılın altına düşen duran varlıklar dönen varlık grubuna aktarılır.
- Değeri düşen varlıklara karşılık ayrılır.
- Vadeli alacaklar bilânço günündeki değerine indirgenmelidir.
- Birikmiş amortismanlar bilânçoda gösterilmelidir.
- Alacaklar özelliklerine göre ayrılmalıdır.
- Kesin olmayan alacaklar için tahakkuk yapılmamalıdır.
1.1.2. Bilançonun Kaynaklarının İlkeleri:
- Kısa ve uzun vade ayırımında bir yıl ölçüt alınmalıdır.
- Vadesi bir yılın altına düşen borçlar kısa vadeli yabancı kaynaklara aktarılmalıdır.
- Tüm borçlar gösterilmelidir.
- Vadeli borçlar bilânço günündeki değerine indirgenmelidir.
- Borçlar özelliklerine göre ayrılmalıdır.
1.1.3. Bilançonun Özkaynaklarının İlkeleri:
- Özkaynakların işletme sahip ve ortaklarının haklarını göstermesi gerekir.
- Sermaye payları özelliklerine göre gösterilmelidir.
- Azalan özkaynak belirtilmelidir.
- Özkaynak net gösterilmelidir.
- Zarar özkaynaklardan indirilmelidir.
- Sermaye yedekleri gelir olarak gelir tablosuna alınmamalıdır.
BİLANÇO ÇEŞİTLERİ
Bilançolar aşağıdaki biçimlerde hazırlanmaktadır:
• a) Şekilsel Bakımından,
i) Hesap Tipi Bilanço
ii) Rapor Tipi Bilanço
Basit Rapor Tipi Bilanço
Analitik rapor Tipi Bilanço
• b) Finansal Tablolar Analizi Bakımından,
i. i)Karşılaştırmalı Bilanço
ii. ii) Analitik Bilanço
iii. c) Kapsam Bakımından,
iv. İşletme Bilançosu
v. Konsolide Bilanço
• d) İşletme veya vergi Hukuku Bakımından,
i) Ticari Bilanço
ii) Mali Bilanço
• ŞEKİLSEL BAKIMINDAN BİLANÇOLAR
Hesap Tipi Bilançolar
• Hesap tipi bilançolar, “T” şeklinde düzenlenmiş bilançolardır. T sembolüyle ifade edilen hesap tipi bilançoların sol tarafında aktifler sağ tarafında da pasifler yer alır.

RAPOR TİPİ BİLANÇO
• Rapor tipi bilançolar da, hesap tipi bilançoların içerdiği bilgileri içermekle birlikte; hesapların sıralanmasında pasif hesaplar aktif hesapların altında sırasıyla yer almaktadır.
• Rapor tipi bilançolara verilebilecek en uygun örnek Tekdüzen Muhasebe Sistemi’nde öngörülen bilanço tipidir. Rapor tipi bilançonun şekilsel yapısı aşağıda gösterilmiştir:
Rapor tipi bilançolarda, hesapların tutarları sütün halinde gösterildiğinden işletmenin bilançolarında yer alan tutarların geçmiş dönemdeki bilanço tutarları veya rakip veya benzer işletmelerin bilanço tutarları ile karşılaştırılması daha kolay olmaktadır.
• Sözü edilen karşılaştırmalar bir dönemi kapsayabileceği gibi birden fazla dönemi de kapsayabilir. Bu özelliklerinden dolayı rapor tipi bilançolar, finansal tabloların analizi açısından daha uygun bilançolar olarak kabul edilmektedir.
• Rapor tipi bilançolar; basit rapor tipi bilançolar ve analitik rapor tipi bilançolar olarak ikiye ayrılmaktadır. Basit rapor tipi bilançolar, genellikle yukarıda belirtilen türde rapor tipi bilançoları ifade etmek için kullanılmaktadır.
• Analitik rapor tipi bilançolarda, aktif taraf toplamı ile pasif taraf toplamının bir birlerine eşit olması zorunluluğu göz ardı edilerek, işletme açısından önemli olan durumları öne çıkaracak şekilde bir bilanço düzenlenmektedir. Yönetsel amaçlı olarak hazırlanan bu tür bilançolarda genellikle “işletme sermayesi” ve “özkaynaklar” öne çıkarılmaktadır
•

• Finansal Tablolar Analizi Bakımından Bilançolar
– Karşılaştırmalı Bilançolar
– Analitik Bilançolar
KARŞILAŞTIRMALI BİLANÇOLAR
• Karşılaştırmalı bilançolarda, işletmenin herhangi bir tarihe ait bilançosunda yer alan tutarlar diğer dönemlerle veya diğer işletmelerin bilançolarındaki tutarlarla karşılaştırılmalı olarak yer almaktadır.
ANALİTİK BİLANÇOLAR
• Analitik bilançolar hesap tipi veya rapor tipinde hazırlanabilir. Analitik bilançolarda bilançoda hesap tutarları yanında hesap tutarlarının değişik açılardan oransal ifadeleri de yer alır.
• Analitik bilançolar aynı zamanda bilançoların analiz edilmeye uygun bir şekilde hazırlanmış olması durumunu da ifade eder.
• Örneğin, Tekdüzen Muhasebe Sistemi’nde öngörülen bilançoda aktif ve pasif hesap kalemleri analiz edilmeye uygun değişik açılardan gruplandırılmış olarak yer almaktadır.
• Varlıklar dönen varlıklar, duran varlıklar olarak gruplandırılırken, dönen varlıklar hazır değerler, menkul kıymetler, ticari alacaklar, stoklar, vb. şekillerde gruplandırılmaktadır. Bu şekilde gruplandırılmış olan bilançoların analiz edilmesi ve analizden elde edilen sonuçların yorumlanması daha kolay olmaktadır.
• KAPSAM BAKIMINDAN BİLANÇOLAR
• İşletme Bilançosu
• İşletme bilançoları, bir işletmenin belli bir andaki finansal durumunu gösterir.
• Konsolide Bilanço
• Ana şirkete (holding, grup, şirketler topluluğu) bağlı bulunan işletmelerin belli bir andaki finansal durumlarını toplulaştırılmış olarak gösteren bilançoya konsolide bilanço denir.
• İŞLETME VEYA VERGİ HUKUKU BAKIMINDAN BİLANÇOLAR
• Ticari Bilanço
• Ticari bilançolar, ticari yaşamın gereklerine ve muhasebe kuramı ve uygulamalarına göre hazırlanan bilançolardır. Bu bilançoların hazırlanmasında vergi yasaları ve ilgili yasal düzenlemeler belirleyici değildir.
• Mali Bilanço
• Vergi yasalarındaki emredici kurallara uygun olarak hazırlanmış bilançolar, mali bilanço olarak tanımlanmaktadır. Mali bilanço, esas olarak pratikte olabilecek bir bilançoyu değil kavramsal olarak olabilecek bir bilançoyu tanımlamaktadır.


GELİR TABLOSU
• Gelir tablosu, işletmenin belli bir dönemde elde ettiği tüm gelirler ile aynı dönemde katlandığı bütün maliyet ve giderleri ve bunların sonucunda işletmenin elde ettiği dönem net kârını veya dönem net zararını gösteren bir finansal tablodur
Gelir tablosunda değişik düzeylerde ve farklı isimlerde kar ve zarar kalemleri yer almaktadır. Bu kar ve zarar kalemleri;
• brüt satış karı veya zararı,
• faaliyet karı veya zararı,
• olağan kar veya zararı,
• dönem karı veya zararı,
• dönem net karı veya zararı
şeklinde düzenlenmiştir.
• Bu şekilde düzenlenmiş gelir tablolarına “çok kademeli rapor tipi gelir tablosu” denilmektedir. Her bir kar kaleminin taşıdığı farklı anlamlar vardır ve böyle bir gruplandırma gelir tablosunun analizini kolaylaştırmaktadır.
GELİR TABLOSU İLKELERİ
1.Gerçekleşmemiş satışlar, gelir ve karlar; gerçekleşmiş gibi veya gerçekleşenler gerçek tutarından fazla veya az gösterilmemelidir.
2.Belli bir dönemin satışları ve gelirleri bunları elde etmek için yapılan satışların maliyeti ve giderleri ile karşılaştırılmalıdır.
3.Maddi ve maddi olmayan duran varlıklar ile özel tükenmeye tabi varlıklar için uygun amortisman ve tükenme payları ayrılmalıdır.
4.Maliyetler; maddi duran varlıklar, stoklar, onarım ve bakım ve diğer gider gruplar arasında uygun bir şekilde dağıtılmalıdır.
5.Arızi ve olağanüstü niteliğe sahip kar ve zararlar meydana geldikleri dönemde tahakkuk ettirilmeli, fakat normal faaliyet sonuçlarından ayrı olarak gösterilmelidir.
6.Bütün kar ve zararlardan, önceki dönemlerin mali tablolarında düzeltme yapılmasını gerektirecek büyüklük ve nitelikler dışında kalanlar, dönemin gelir tablosunda gösterilmelidir.
7.Karşılıklar, işletmenin karını keyfi bir şekilde azaltmak veya döneme ait karı diğer döneme aktarmak amacıyla kullanılmamalıdır.
8.Dönem sonuçlarının tespiti ile ilgili olarak uygulana gelen değerleme esasları ve maliyet yöntemlerinde bir değişiklik yapıldığı takdirde, bu değişikliğin etkileri açıkça belirtilmelidir.
9.Bilanço tarihinde var olan ve sonucu belirsiz bir veya birkaç olayın gelecekte ortaya çıkıp çıkmamasına bağlı durumları ifade eden şarta bağlı olaylardan kaynaklanan, makul bir şekilde gerçeğe yakın olarak tahmin edilebilen gider ve zararlar, tahakkuk ettirilerek gelir tablosuna yansıtılır.



• GELİR TABLOSU ÇEŞİTLERİ
• Gelir tabloları aşağıdaki biçimlerde hazırlanmaktadır:
• a) Şekilsel Bakımından,
i. Hesap Tipi Gelir Tablosu
ii. Rapor Tipi Gelir Tablosu
iii. Tek Kademeli Rapor Tipi Gelir Tablosu
iv. Çok Kademeli Rapor Tipi Gelir Tablosu
• b) Finansal Tablolar Analizi Bakımından,
i) Karşılaştırmalı Gelir Tablosu ii) Analitik Gelir Tablosu
• c) Kapsam Bakımından,
• i) İşletme Gelir Tablosu
• ii) Konsolide Gelir Tablosu
• d) İşletme veya Vergi Hukuku Bakımından,
• i) Ticari Gelir Tablosu
• ii) Mali Gelir Tablosu
• ŞEKİLSEL BAKIMINDAN GELİR TABLOLARI
Hesap Tipi Gelir Tabloları
• Hesap tipi gelir tabloları, “T” şeklinde düzenlenmiş gelir tablolarıdır. T sembolüyle ifade edilen hesap tipi gelir tablolarının sol tarafında bir döneme ait giderler sağ tarafında da bir döneme ait gelirler yer alır.
Rapor Tipi Gelir Tabloları
• Rapor tipi gelir tabloları da, hesap tipi gelir tablolarının içerdiği bilgileri içermekle birlikte; hesaplar, gruplar halinde sınıflandırılmış olarak ve değişik işletme faaliyetlerinin sonuçlarını (kar veya zarar) ortaya koyacak şekilde sıralanmıştır.
• Rapor tipi gelir tablolara verilebilecek en uygun örnek Tekdüzen Muhasebe Sistemi’nde öngörülen gelir tablosu tipidir.
FİNANSAL TABLOLAR ANALİZİ BAKIMINDAN GELİR TABLOLARI
i) Karşılaştırmalı Gelir Tabloları
• Karşılaştırmalı gelir tablolarında, işletmenin herhangi bir döneme ait gelir tablosunda yer alan tutarlar diğer dönemlerle veya diğer işletmelerin gelir tablolarındaki tutarlarla veya bütçe gelir tablolarındaki tutarlarla karşılaştırılmalı olarak yer almaktadır.
ii) Analitik Gelir Tabloları
• Analitik gelir tabloları hesap tipi veya rapor tipinde hazırlanmakla birlikte en sık karşılaşılan tip ise rapor tipindeki analitik gelir tablolarıdır. Analitik gelir tablolarında hesap tutarları yanında hesap tutarlarının değişik açılardan (çoğunlukla net satışlara göre) oransal ifadeleri de yer alır. Analitik gelir tabloları aynı zamanda gelir tablolarının analiz edilmeye uygun bir şekilde hazırlanmış olması durumunu da ifade eder.
• KAPSAM BAKIMINDAN GELİR TABLOLARI
i) İşletme Gelir Tabloları
• İşletme gelir tabloları, bir işletmenin belli bir dönemdeki faaliyetlerinden kaynaklanan gelir ve giderleri ile bu faaliyetlerinin sonuçlarını (kar veya zarar) gösteren finansal tablolardır.


ii) Konsolide Gelir Tabloları
• Ana şirkete (holding, grup, şirketler topluluğu) bağlı bulunan işletmelerin belli bir dönemdeki faaliyetlerinden kaynaklanan gelir ve giderleri ile bu faaliyetlerinin sonuçlarını (kar veya zarar) gösteren tablodur.
İŞLETME VEYA VERGİ HUKUKU BAKIMINDAN GELİR TABLOLARI
i) Ticari Gelir Tablosu
• Ticari gelir tabloları, ticari yaşamın gereklerine ve muhasebe kuramı ve uygulamalarına göre hazırlanan gelir tablolardır. Bu gelir tabloların hazırlanmasında vergi yasaları ve ilgili yasal düzenlemeler belirleyici değildir.
ii) Mali Gelir Tablosu
• Vergi yasalarındaki emredici kurallara uygun olarak hazırlanmış gelir tabloları, mali gelir tablo olarak tanımlanmaktadır. Mali gelir tablosu, esas olarak pratikte olabilecek bir gelir tabloyu değil kavramsal olarak olabilecek bir gelir tablosunu tanımlamaktadır
FON AKIM TABLOSU
FON KAYNAKLARI
• FAALİYETLERDEN SAĞLANAN KAYNAKLAR
• Olağan Kâr
• Amortismanlar (+)
• Fon çıkışı gerektirmeyen diğer giderler (+)
• Fon girişi sağlamayan gelirler (-)
• OLAĞANDIŞI FAALİYETLERDEN SAĞLANAN KAYNAKLAR
• Olağandışı Kar
• Fon çıkışı gerektirmeyen diğer giderler (+)
• Fon girişi sağlamayan gelirler (-)
• DÖNEN VARLIKLAR TUTARINDAKİ AZALIŞLAR
• DURAN VARLIKLAR TUTARINDAKİ AZALIŞLAR
• KISA VADELİ YABANCI KAYNAKLARDAKİ ARTIŞLAR
• UZUN VADELİ YABANCI KAYNAKLARDAKİ ARTlŞLAR
• SERMAYE ARTIRIMI
• HİSSE SENETLERİ İHRAÇ PRİMLERİ
FON KULLANIMLARI


• FAALİYETLE İLGİLİ KULLANIMLAR
• Olağan Zarar
• Amortismanlar (-)
• Fon çıkışı gerektirmeyen diğer giderler (-)
• Fon girişi sağlamayan gelirler (+)
• OLAĞANDIŞI FAALİYETLERLE İLGİLİ KULLANIMLAR
• Olağandışı Zarar
• Fon çıkışı gerektirmeyen diğer giderler (-)
• Fon girişi sağlamayan gelirler (+)
• ÖDENEN VERGİ VE BENZERLERİ
• ÖDENEN TEMETTÜLER
• DÖNEN VARLIKLAR TUTARINDAKİ ARTIŞLAR
• DURAN VARLIKI.AR TUTARINDAKİ ARTIŞLAR
• KISA VADELİ YABANCI KAYNAKLARDAKI AZALIŞLAR
• UZUN VADELİ YABANCI KAYNAKLARDAKİ AZALIŞLAR
• SERMAYEDEKİ AZALIŞLAR


•


• FİNANSAL TABLOLAR ANALİZİ
• Finansal tablolar analizi ile elde edilen bulgular işletmenin geçmiş dönem veya dönemlerine ve şimdiki durumuna ilişkin saptamalara olanak verirken; bu saptamalara dayalı olarak geleceğe ilişkin bazı tahminlerin yapılmasına da olanak vermektedir.
• Finansal tablolar analizinde önemli olan işletmenin temel ekonomik ve finansal durumu ile faaliyet sonuçlarının değerlendirilmesidir. Bu değerlendirmeler, dört temel durum esas alınarak yapılmaktadır. Belirtilen dört temel durum aşağıdaki gibidir:
– Likidite durumu
– Faaliyet etkinliği (verimlilik) durumu
– Finansal (mali) durum
– Karlılık durumu
• İşletme ile ilgili kararların dayandırılacağı finansal tabloların analizinin ve yorumunun sağlıklı olarak gerçekleştirilebilmesi için dikkat edilmesi gereken ilkeler vardır. Bu ilkelerden başlıcaları aşağıda belirtilmiştir:
1-Hangi ilişkilerin ortaya konulması gerektiği, analizden elde edilecek bulguların ne anlama geldiğinin yorumlanabilmesi için; muhasebe kuramının ve muhasebe uygulamalarının yeterli düzeyde bilinmesi gerekir.
2-Analizi yapılan finansal tabloların ilgili oldukları dönem veya dönemlerdeki
ekonomik koşullar, sektörel koşullar,
işletmenin kendisine bağlı olan ve finansal tablolarda açık bir şekilde ifade edilmeyen veya edilemeyen özel koşulların da göz önünde bulundurulması gerekir
Analizi yapılan finansal tabloların ilgili oldukları dönemlerde işletme tarafından uygulanan işletme politikalarının, muhasebe yöntem ve politikalarının bilinmesi gerekir.
Analiz sonucunda elde edilen bulguların doğruluğu, analizde kullanılan finansal verilerin elde edildiği finansal tabloların doğruluğuna bağlıdır.
Yapılacak analizde kullanılan finansal tabloların analiz edilmeye uygun bir içerik ve hesap gruplandırılması ile hazırlanmış olması gerekir.
Analizin amacı ile kapsamı arasında doğrudan bir ilişki vardır. Analizin kapsamı, analizin amacına bağlı olarak geniş veya dar tutulabilir. Analiz ile elde edilecek bulgular, ilgili analiz tekniğinin doğru bir şekilde uygulanması ile elde edilebilir ve analiz sürecinin mekanik kısmını oluşturur.
Finansal tablolar analizinde asıl önemli olan analiz bulgularının yorumlanması ve sonuçlara ulaşılmasıdır. Bu bakımdan finansal analizi yapanların iyi bir yargılama yeteneğine sahip olmaları gerekir.



• FİNANSALTABLOLAR ANALİZİNİN ÖN KOŞULLARI
Finansal tablolar analizinden beklenilen yararların elde edilebilmesi için bazı ön koşulların sağlanmış olması gerekmektedir. Finansal tablolar analizinin ön koşulları şunlardır:
- Dolaylı Ön koşullar
- Dolaysız ön koşullar

• FİNANSAL TABLOLAR ANALİZİNİN DOLAYLI ÖN KOŞULLARI
Finansal tablolar analizi ile elde edilen bulguların daha gerçekçi bir şekilde yorumlanabilmesi için, işletme faaliyetleri üzerinde etkili olan faktörlerin de göz önünde bulundurulması gerekir.
Burada dolaylı ön koşullar başlığı altında ele alınacak faktörler, finansal tablolarda ortaya konulan durum ve faaliyetlerin hangi ortam veya koşullarda gerçekleştirilmiş olduğunun göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade etmektedir.
• İşletmenin İçinde Bulunduğu Ekonomik Ortam
• İşletmenin İçinde Bulunduğu Sektörel Ortam
• İşletmenin Yapısal ve Yönetsel Özellikleri
• FİNANSAL TABLOLAR ANALİZİNİN DOLAYSIZ ÖN KOŞULLARI
Dolaysız ön koşullar doğrudan doğruya finansal tablolar
analizinin sağlıklı bir şekilde yapılmasına yönelik ön
koşullardır.
Dolaysız ön koşullar şunlardır:
• Tekdüzen Muhasebe Sistemi
• Standart Oranların belirlenmesi
• FİNANSAL ANALİZ TÜRLERİ
Finansal tabloların analizi çeşitli açılardan gruplandırılabilir.
Finansal tabloların analizine ilişkin gruplandırmaların başlıcaları aşağıdaki gibidir:
A. Finansal Analizde Kullanılan Finansal Verilerin Çeşitliliğine veya
Finansal Tablolar Analizinin Kimin İçin Yapıldığına Göre
• İç Analiz
• Dış Analiz
B. Finansal Analizde Kullanılacak Finansal Tabloların Kapsamına Göre
• Statik Analiz
• Dinamik Analiz
C. Finansal Tablolar Analizinin Yapılma Amacına Göre
• Yönetim Analizleri
• Kredi Analizleri
• Yatırım Analizleri
• Finansal Analizde Kullanılan Finansal Verilerin Çeşitliliğine veya Finansal Tablolar Analizinin Kimin İçin Yapıldığına Göre
İç Analiz: Bu analizin türünde, analizde kullanılacak finansal tablolar ve finansal veriler, işletmenin temel ve ek finansal tabloları dışında yönetim gereksinimlerine göre hazırlanmış diğer tablolar ve finansal veriler de kullanılmaktadır. İç analizler, esas olarak yönetim amaçları için yapılmaktadırlar. Planlama ve kontrol bakımından iç analizlerin önemli bir yeri vardır.
Dış Analiz: Dış analizlerde, işletmenin kamuoyu ile paylaştığı finansal tablolar ve finansal veriler kullanılır. Bu analizler genellikle işletme dışındaki tarafların yaptıkları analizlerdir. Örneğin bir işletmeye ortak olmak isteyenlerin; şirketin kamuoyuna açıklamış olduğu finansal tablolar ve finansal veriler üzerinden yaptıkları analizler dış analizdir.
• Finansal Analizde Kullanılacak Finansal Tabloların Kapsamına Göre
Statik Analiz: Bu analiz türünde işletmenin belli bir dönemine veya belli bir tarihine ait finansal tablo verileri kendi aralarındaki anlamlı ilişkileri saptamak üzere analiz edilmektedir. Statik analizlerde işletmenin belli bir dönemdeki veya tarihteki durumu saptanmaya çalışılır. Yapılan analizlerde işletmenin varlık ve finansman yapısı ile faaliyet yapısının profili belirlenmeye çalışılır. Bu analiz türüne verilebilecek en güzel örneklerden biri “dikey yüzdeler analizi tekniği”dir.
Dinamik Analiz: Dinamik analizlerde yalnızca bir işletmenin bir dönemine ilişkin analizler değil bir işletmenin birden fazla dönemine ilişkin karşılaştırmalı analizler yanında diğer işletmeler veya rakip işletmelerle de karşılaştırmalı analizler yapılmaktadır. Daha sonra açıklanacak olan mukayeseli tablolar analizi tekniğine ve burada belirtilen dinamik analize de uygulamada “yatay analiz” denildiği görülmektedir.
• Finansal Tablolar Analizinin Yapılma Amacına Göre
Yönetim Analizleri
• Finansal tablolar analizinin başlıca amaçlarından biri yönetim kararlarına destek olacak şekilde saptamalarda bulunmaktır. Yönetim analizleri, yönetsel amaçlar ile yapılan analizlerdir. Yönetim analizleri; hem iç analiz, hem statik analiz hem de dinamik analiz şeklinde yapılabilir. Yönetim analizlerinde işletmenin verimlilik, karlılık, likidite, finansal durum gibi durumları hakkında saptamalar yapılır. Bu saptamalar, diğer işletmelere göre, geçmiş dönemlere göre, bütçe hedeflerine göre karşılaştırılır (mukayese edilir). Karşılaştırmalar yoluyla işletmenin planlaması ve kontrolünün daha etkili bir şekilde yapılmasına çalışılır.
FİNANSAL TABLOLAR ANALİZİNİN YAPILMA AMACINA GÖRE
Kredi Analizleriİşletmenin kredi talebinde bulunduğu banka ve benzeri finansal kuruluşlar tarafından yapılan analizlerdir. Kredi analizlerinde işletmenin özellikle likidite durumu hakkında değerlendirmeler yapılmaktadır.Kredi talebinde bulunan işletmelerin öncelikle kısa vadeli borçlarını ödeyebilme gücüne sahip olmaları gerekir. Şüphesiz, işletmenin kısa vadeli borçlarını ödeyebilme gücüne sahip olması yeterli değildir. Karlılık durumu, finansal durum, verimlilik gibi durumların da yeterli kabul edilebilecek düzeylerde olması gerekir. Kredi veren kuruluşlar işletmenin likiditesinin yüksek düzeyde olmasına özen gösterirler bir başka ifade ile likiditesinin yüksek olmasını isterler. Yüksek likidite işletmenin karlılığı üzerinde olumsuz etki yapacağından işletmeler de yüksek likidite durumunu kabullenmek istemezler. Kredi veren kuruluşlar, net işletme sermayesi düzeyini artırmak isterken; işletmeler de daha fazla işletme sermayesi bulundurmanın karı azaltacağını düşünerek bu talebe direnç gösterirler. Kredi veren kuruluşlar ile işletmeler arasında var olduğu ileri sürülen bir talep-direnç sınırının bulunduğu ve bu sınırın “kredi pazarlık doğrusu” olarak adlandırılması gerektiği ilgili kaynaklarda yer almaktadır. İfade edilmeye çalışılan kredi pazarlık doğrusu, aşağıda bir şekil yardımı ile gösterilmeye çalışılacaktır:

• Şekilde kısa vadeli yabancı kaynaklar ve uzun vadeli yabancı kaynaklar arasında yer alan koyu çizginin bir menfaat çatışması hattı olduğu varsayılmaktadır. Kredi veren kuruluşlar bu doğrunun yukarıya doğru hareket ettirilmesi, kredi talep eden işletmeler de aşağı hareket ettirilmesi yönünde pazarlık ederler.
• Kredi analizlerinde yalnızca finansal tabloların analizi ile yetinilmez. İşletme büyüklüğü, yasal şekli, organizasyon yapısı, muhasebe sistemleri, personel yapısı, kapasite kullanımı, personelin eğitim durumu, satıcılara bağımlılık, hammaddeye bağımlılık, kalite kontrolü, taşıma olanakları, depolama durumu, rekabet yoğunluğu, fiyatlandırma, dağıtım kanalları türü, ödeme ve tahsilat politikası, diğer bankalarla ilişkiler gibi çok sayıda durum göz önünde bulundurulabilir.
• Günümüzde, kredi derecelendirme (rating) kuruluşları burada kredi değerlendirme veya kredi analiz olarak anlatılmaya çalışılan ilkeler ve benzer ilkelere göre işletmeler için kredi notu vermektedirler. Kredi kuruluşlarından aldıkları dereceler yüksek olan işletmelerin derecesine bağlı olarak uygun koşullarda borçlanma olanakları artmaktadır.
• Ayrıca kredi değerlendirmelerinde 5K veya 5C kuralı olarak bilinen bir yaklaşım da kullanılmaktadır. Bu yaklaşıma göre, işletmenin aşağıda sayılan durumlarının yeterli olup olmadığına bakılmaktadır:
• Karakter (Character), Kapasite (Capacity), Kefil veya Kefalet (Colleteral), Kapital (Capital), Koşullar (Conditions)
a) Karakter: İşletme yönetiminin güvenilirliği, dürüstlüğü ifade edilmektedir. İşletmenin daha önce güvenilirliğini azaltacak şekilde faaliyetlerde bulunup bulunmadığına bakılır. Örneğin, senetleri protesto olmuş mu? İcra takibi yapılmış mı? Başka bankalardan aldığı kredileri zamanında ödemiş mi? gibi sorularla işletmenin güvenilir bir işletme olup olmadığı anlaşılmaya çalışılır.
b) Kapasite: Kredi talebinde bulunan işletmenin karakteri ne kadar iyi olursa olsun kapasite yönünden sorunlar varsa kredinin geri ödenmesinde problemler yaşanabilir. Bu bakımdan kredi talebinde bulunan işletmenin alacağı krediyi ve faizlerini ödeyebilecek bir satış düzeyini sağlamaya yetecek kapasitesi var mı varsa, kapasite ne oranda kullanılıyor gibi sorularla, işletmenin kapasite yeterliliğine sahip olup olmadığı araştırılır.
c) Kefil veya Kefalet: Kredi talebinde bulunan işletmenin uygun bir kefili veya uygun teminatının olması kredi talebinin karşılanmasına katkı yapacaktır.
d) Kapital (sermaye): İşletmenin sermaye (özkaynak) yeterliliğine sahip olması gerektiğini ifade eder. İşletmenin ortaya çıkacak risklerin doğurabileceği kayıpları karşılamaya yetecek özkaynağı veya sermayesinin olması olumludur.
e) Koşullar: Bazı kaynaklarda “koşullar” yerine “kazançlar” ifadesi de kullanılmaktadır. Kazançlar, işletmenin kazanma veya kar sağlama potansiyelinin ortaya konulması şeklinde açıklanmaktadır. Koşullar ise, kredi değerlendirmesinde; krediyi kullanacak işletmenin içinde bulunduğu sektörel ve genel ekonomik koşulların da dikkate alınması gerektiğini ifade etmektedir. İşletmenin faaliyetlerini sürdürdüğü ekonomik ortamda meydana gelebilecek değişiklikler veya dalgalanmaların doğuracağı sorunlar, işletmenin yönetimine ilişkin hatalardan dolayı ortaya çıkmamış olsa da, kredinin geri ödenmesini aksatabilir.

• Yatırım Analizleri
• Yatırım analizlerinin başlıca yapılma amacı, işletmenin gelecek dönemlerdeki kazanma yeterliliğinin ortaya konulmasıdır.
• Yatırım analizleri, işletmeye borç vermek isteyen veya işletmenin hisse senetlerini satın almak isteyen veya halen işletmeden alacaklı olan veya işletmenin hisse senetlerini satın almış olan taraflarca yapılmaktadır.
• Yatırım analizleri, özellikle uzun vadeli olarak işletme finansmanına katkı sağlayanların veya sağlayacakların yaptıkları analizlerdir.
• Bu bakımdan işletmenin ihraç ettiği veya edeceği hisse senetlerini veya tahvilleri satın almış olan veya satın alacak olan yatırımcıların yaptıkları analizler de yatırım analizi olarak kabul edilmektedir.
• Yatırım analizlerinde finansal tablolarda yer alan veriler başta olmak üzere, işletmenin içinde bulunduğu sektör ve ekonomik ortama ilişkin koşullar da analiz edilir.
• FİNANSAL TABLOLARIN ANALİZ TEKNİKLERİ
Finansal tabloların analiz edilmesindeki amaç ne olursa olsun, analiz için analiz tekniklerinden yararlanılmaktadır. Finansal tabloların analiz edilmesindeki temel amaç işletmelerin finansal tablolarından hareketle dört temel durum olarak bilinen,
• Likidite durumu
• Faaliyet Etkinliği (Verimlilik) Durumu
• Finansal (Mali) Durumu
• Karlılık Durumu
hakkında bulgulara ulaşarak bu bulgulardan hareketle yorumların yapılması ve sözkonusu durumlara ilişkin olumlu veya olumsuz yönlerin saptanması ve çözüm önerilerinin geliştirilmesidir.
• Finansal tabloların analiz tekniklerinin açıklanacağı bu başlık altında yapılacak değerlendirmeler, açıklamalar veya örnek hesaplamalar ilgili analiz tekniğinin hesaplama biçimini ve temel özelliğini ortaya koyma amacı taşımaktadır. Burada anlatılacak her bir analiz tekniğine göre temel finansal tabloların analizlerinin nasıl yapılacağı ve analiz edilen finansal tablo verilerinin hangi ilkeler göz önünde bulundurularak veya nasıl yorumlanacağı bir uygulama örneği yardımı ile ayrıntılı olarak açıklanmaya çalışılacaktır.
• Burada ele alınacak tekniklerin daha iyi anlaşılması için örnek uygulama dikkatlice okunmalıdır.
• Finansal tablolar şu analiz tekniklerinin kullanılması ile analiz edilmektedir:
• Karşılaştırmalı (Mukayeseli) Tablolar Tekniği
• Dikey Yüzdeler Tekniği
• Eğilim (Trend) Yüzdeleri Tekniği
• Oran Analizi Tekniği
• A) Karşılaştırmalı (Mukayeseli) Tablolar Tekniği
• Karşılaştırmalı (Mukayeseli) tablolar tekniğinde, finansal tabloların iki farklı dönem veya tarihteki verileri karşılaştırılarak tutar ve yüzde olarak ne yönde değiştiği belirlenir. Bu analiz tekniğine “yatay analiz” de denilmektedir. Hesap tutarlarındaki değişimin tutar ve oran olarak yönü yorumlanarak bir bulguya ulaşmaya çalışılır.
• Aşağıda mukayeseli tablolar tekniğine göre analizin nasıl yapılacağına ilişkin bir örnek verilmiştir.
•

• Mukayeseli tablolar tekniği, yukarıda bilançonun bir bölümüne uygulanmış olarak gösterilmiştir. Gerçek bir uygulamada analize konu olan bütün finansal tablo verileri karşılaştırmalı olarak analiz edilmektedir.
• Analizde elde edilen sonuçlara göre karşılaştırma yapılan farklı iki döneme ait verilerin değişim yönü tutar ve yüzde olarak yorumlanmaktadır.
• Yorumlar yalnızca bir tablo verilerini içerebileceği gibi birbirleriyle ilişkili ancak farklı tablolarda yer alan verileri de içerebilir.
• Örneğin, karşılaştırılan dönemlere ilişkin olarak; brüt satışların düştüğü, stokların, ticari alacakların, satış iskontolarının, pazarlama, satış ve dağıtım giderlerinin artması şeklinde ortaya çıkan sonuçlardan hareketle, işletmenin satışlarla ilgili bir sorun yaşamakta olduğu görüşüne ulaşılabilecektir.
• Benzer şekilde, işletmenin dönen varlıklarında (bir yıl içinde nakde dönüşeceği varsayılan varlıklar) bir azalış olmasına karşın, kısa vadeli yabancı kaynaklarında (bir yıl içinde ödeneceği varsayılan borçlar) artış olmuşsa işletmenin kısa vadeli borçlarını ödeme bakımından gücünün azaldığı sonucuna ulaşılabilecektir.
• Mukayeseli tablolar tekniğine göre yapılacak analiz ve değerlendirmelerde değişimin tutarı ve oranı (yüzdesi) birlikte değerlendirilmelidir. Yalnızca tutarlara veya yalnızca oranlara bağlı kalınarak yapılacak bir değerlendirme yanlış yorumlara neden olabileceğinden sakıncalıdır.
B) Dikey Yüzdeler Tekniği
• Dikey yüzdeler tekniği, aynı finansal tablonun aynı dönemine ilişkin verilerin kendi aralarında oranlanması şeklinde uygulanan bir tekniktir.
• Finansal tablolarda yer alan veriler, kapsamında bulunduğu grubun toplam tutarına göre oranlanmaktadır. Örneğin grup olarak aktif toplamı alınmışsa bütün aktif kalemler aktif toplamına, pasif kalemler de pasif toplamına göre oranlanır.
• Genellikle aktif pasif toplamlarına göre yapılan dikey yüzde analizleri, aynı nitelikteki hesap gruplarının toplamları esas alınarak da yapılabilir. Grup olarak dönen varlıklar alınmışsa, dönen varlıklar; dönen varlık toplamına; duran varlıklar duran varlıklar toplamına; kısa vadeli yabancı kaynaklar, kısa vadeli yabancı kaynaklar toplamına; uzun vadeli yabancı kaynaklar, uzun vadeli yabancı kaynaklar toplamına; özkaynaklar da özkaynak toplamına göre oranlanır
• Dikey yüzdeler tekniğinin gelir tablosuna uygulanmasında özel bir durum vardır: Gelir tablosunun dikey yüzdeleri, her bir gelir tablosu kaleminin “net satışlar tutarına” oranlanması şeklinde hesaplanır.
• Dikey yüzdeler tekniğine göre analiz edilen finansal tablo kalemleri, aynı tutara göre oranlanmış ve yüzdelerle ifade edilen birkaç rakamdan oluşan sayılara dönüşmektedir. Böylece, onlarca rakamdan oluşan sayılarla ifade edilen hesaplar, basit ve kolay anlaşılabilir oranlar şeklinde ifade edilmektedir. Dikey yüzdeler şeklinde ifade edilen finansal tabloların analizi ve yorumu daha etkili bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir.
PASİF (KAYNAKLAR) 31/12/2002 Dikey Yüzdeler
I. KISA VAD.YAB.KAYNL. Grup
Toplamlarına Göre Genel
Toplamlara
Göre
A. Mali Borçlar 4.500 35% 13%
B. Ticari Borçlar 4.000 31% 11%
C. Diğer Kısa Vad. Yab. Kaynl. 2.400 19% 7%
D. Alınan Sipariş Avansları 1.010 8% 3%
E. Borç ve Gider Karşılıkları 900 7% 3%
KISA VAD.YAB.KAYN.TOPL. 12.810 100% 36%
II. UZUN VAD.YAB. KAYNL.
A. Mali Borçlar 3.600 47% 10%
B. Ticari Borçlar 2.500 33% 7%
C. Diğer Borçlar 400 5% 1%
D. Alınan Sipariş Avansları 780 10% 2%
E. Borç ve Gider Karşılıkları 340 4% 1%
UZUN VAD.YAB. KAYN.TOPL. 7.620 100% 21%
III. ÖZKAYNAKLAR
A. Ödenmiş Sermaye 5.850 38% 16%
1. Sermaye 5.850 38% 16%
2. Ödenmemiş Sermaye (-) 0 0% 0%
B. Sermaye Yedekleri 6.100 40% 17%
1. MDV Yenid. Değ. Artışları 6.100 40% 17%
C. Kar Yedekleri 2.100 14% 6%
1. Yasal Yedekler 900 6% 3%
2. Olağanüstü Yedekler 1.200 8% 3%
E. Geçmiş Yıllar Zararları (-) 100 1% 0%
F. Dönem Net Karı (veya Zararı) 1.450 9% 4%
ÖZKYNAKLAR TOPLAMI 15.400 100% 43%
PASİF (KAYN.) TOPLAMI 35.830 100%

• Dikey yüzdeler tekniğine göre, bilançonun pasif tarafına ilişkin hesaplamaların yer aldığı tabloda görülebileceği gibi, bilançodaki her hesabın tutarı ya genel toplamlara ya da grup toplamlarına göre oranlanmış ve yüzde cinsinden ifade edilmiştir.
• Bu şekilde örneğin, mali borçların kısa vadeli yabancı kaynakların %35’i kadar; pasiflerin de %13’ü kadar olduğu görülmektedir. Benzer şekilde işletmenin kullandığı tüm kaynakların (pasiflerin) %36’sının kısa vadeli yabancı kaynak, %21’inin uzun vadeli yabancı kaynak ve %43’ünün özkaynaklardan oluştuğu görülmektedir. İşletmenin tüm kaynaklarının %43’ünün özkaynaklardan oluşması; diğer bir açıdan, borçlarının kaynaklar içindeki oranının %57 olduğunu ifade etmekte, bu bulguya göre işletmenin borç ağırlıklı bir finansman modelini uyguladığı anlaşılmaktadır.
• Yukarıda dikey yüzdelerin nasıl yorumlandığına ilişkin bir örnek verilmiştir. Gerçek bir analizde, benzer şekilde, birbirleriyle ilişkisi olan hesaplar veya hesap gruplarının dikey yüzdeleri göz önünde bulundurularak, işletmenin temel durumları hakkında sonuçlara ulaşılmaya çalışılmaktadır.




• • 2000 Yılı (TL) • Dikey
• Yüzdeler
• A. Brüt Satışlar • 32 901 854 • 101%
• B. Satış İndirimleri (-) • 167 512 • 1%
• C. Net Satışlar • 32 734 342 • 100%
• D. Satışların Maliyeti (-) • 24 373 915 • 74%
• BRÜT SATIŞ KARI (VEYA ZARARI) • 8 360 427 • 26%
• E. Faaliyet Giderleri (-) • 919 638 • 3%
• FAALİYET KARI (VEYA ZARARI) • 7 440 789 • 23%
• F. Diğer Faaliyetlerden Olağan Gelir ve Karlar • 158 984 • 0%
• G. Diğer Faaliyetlerden Olağan Gider ve Zar.(-) • 882 419 • 3%
• H. Finansman Giderleri (-) • 5 757 209 • 18%
• OLAĞAN KAR VEYA ZARAR • 960 145 • 3%
• I. Olağandışı Gelir ve Karlar • 1 596 • 0%
• J. Olağandışı Gider ve Zararlar (-) • 841 • 0%
• DÖNEM KARI (VEYA ZARARI) • 960 900 • 3%
• K. D. Karı Vergi ve Diğer Yasal Yük. Karş. (-) • 170 788 • 1%
• DÖNEM NET KARI VEYA ZARARI • 790 112 • 2%
•
• Yukarıdaki gelir tablosunun dikey yüzdelerinden de anlaşılabileceği gibi, gelir tablosunda yer alan her hesap; net satışlara göre oranlanmaktadır.
• Bu tabloya bakarak örneğin işletmenin ilgili dönem içinde net satışlarının %12’si kadar satış indirimleri yaptığı, net satışlarının %26’sı kadar brüt satış karı sağladığı başka bir ifade ile brüt kar marjının %26 olduğu veya benzer şekilde her 100TL’lik net satışının 2 TL’sinin dönem net karı olarak gerçekleşmiş olduğu gibi bulgulara ulaşılmaktadır.
• Yukarıda gelir tablosunun dikey yüzdelere göre nasıl yorumlanacağına ilişkin örnek bakış açıları belirtilmiştir. Yapılacak analizin niteliğine göre ayrıntılı yorumların yapılabileceği ve yapılan yorumların isabetli olması için analizi yapanın sağlam bir muhasebe bilgisine sahip olması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
• C) Eğilim (Trend) Yüzdeleri Tekniği
• Eğilim (trend) yüzdeleri tekniği, işletmenin geçmiş dönemlerdeki durumlarını gösteren finansal tablo verilerinden hareketle, geleceğini açıklamaya yönelik ilişkileri saptanmaya olanak vermektedir.
• Tekniğin isminden de anlaşılabileceği gibi bazı eğilimler (gidişat) saptanmaya çalışılmaktadır. Saptanan eğilimlerin yönü derecesi ve ilgili olduğu durumlar göz önünde bulundurularak, sonuçlar çıkarılmakta (teşhislerde bulunulmakta) ve önlemler geliştirilmektedir.
• Eğilim yüzdeleri analizinin yapılabilmesi için analizin en az beş yıllık (dönemlik) finansal tablo verilerini kapsamına alması gerekir. Aksi durumda bir eğilimden bahsetmek neredeyse olanaksızlaşır.
• Bu teknik uygulanırken, analiz kapsamındaki bütün yıllara ilişkin hesap tutarları, seçilmiş bir yıldaki aynı hesabın tutarına oranlanmaktadır. Diğer yıllardaki hesap tutarlarının oranlanacağı hesapların bulunduğu yıl; baz yıl (temel yıl) olarak isimlendirilmektedir.
• Baz yıl, olağandışı değişikliklerin yaşanmadığı, istikrarlı, normal sayılabilecek bir yıl olmalıdır. Baz yılın normal sayılabilecek bir yıl olmaması durumunda, daha sonraki yılların verileri bu yıla göre oranlanacağından, doğru eğilimleri saptama olanağı azalır.

• Yukarıda bir işletmenin beş yılık duran varlıklarına ilişkin olarak hesaplanmış eğilim yüzdeleri yer almaktadır. Gerçek bir analizde, hem gelir tablosunun hem de bilançonun bütün kalemlerine ilişkin eğilim yüzdeleri hesaplanmaktadır.
• Hesaplanan eğilim yüzdelerine göre, herhangi bir hesabın tutarının zaman içinde nasıl değiştiği anlaşılmaktadır. Baz yıldaki bütün yüzdeler %100 olarak hesaplanmaktadır. Çünkü baz yılındaki hesap tutarları kendileriyle oranlanmaktadır. Daha sonraki yıllara ilişkin hesap tutarları da baz yıldaki ilgili hesaba bölünmekte ve 100’le çarpılmaktadır. Eğilim Yüzdeleri aşağıdaki formül aracılığı ile hesaplanmaktadır:

• Hesaplanan eğilim yüzdelerine göre hesapların yıllar boyunca göstermiş oldukları genel değişim eğilimleri karşılaştırılarak sonuçlara ulaşılmaya çalışılmaktadır.
• Hesaplanan eğilim yüzdeleri tablolarından eğilimin düzeyini tam olarak hesaplama olanağı olmayabilir. Örneğin yukarıdaki tablodan hareketle maddi olmayan duran varlıkların artma eğilimi mi, azalma eğilimi mi gösterdiğini anlamak zor olabilir.
• Eğilim yüzdelerinin analizinde bu gibi durumlarda kaba yorumlar yapılmakla birlikte Böyle bir durumda gerçek hayatta daha doğru değerlendirmeler yapabilmek için istatistiksel yöntemlerden yararlanılması gerekebilir. Bu yöntemlerden de ilk akla geleni regresyon analizidir.
• Aşağıda maddi olamayan duran varlıklara ilişkin eğilim yüzdelerinin yıllara göre dağılımı bir grafik yardımı ile gösterilmeye çalışılmıştır.
• Yukarıdaki şekilde yer alan gösterime bakıldığında maddi olmayan duran varlıkların eğilim yüzdelerinin öncelikle yıllara göre dağılımının yapıldığı bir diyagram (serpme diyagramı) oluşturulmuş; daha sonra diyagramda noktalar halinde belirlenen düzeylerin, birbirlerinden olan uzaklıklarının karelerinin toplamını en aza eşitleyen bir doğru (regresyon doğrusu) çizilmiştir.
• Bu doğru eğilim yüzdelerine ilişkin gerçek eğilimi göstermektedir. Yukarıdaki şekile bakılarak, maddi olmayan duran varlıkların eğilim yüzdelerinin artış gösterdiği kolaylıkla görülebilmektedir. Grafikteki doğruyu tanımlayan fonksiyondan hareketle eğilimin derecesini de anlamak mümkündür.
• D) Oran Analizi Tekniği
• Oran analizi tekniği, finansal tablolarda yer alan ve aralarında anlamlı ilişkiler kurulabilecek hesap tutarlarının birbirlerine oranlanması şeklinde uygulanan bir finansal tablo analizi tekniğidir. Oranlar, işletmenin; likidite durumu, finansal (mali) durumu, karlılık durumu ve faaliyet etkinliği (verimlilik) durumu hakkında saptamalarda bulunma amacı ile hesaplanır. Hesaplanan oranlar, oranların ilişkili olduğu durumlara göre 4 grup halinde sınıflandırılmaktadır:
• Likidite durumu oranları
• Faaliyet etkinliği (verimlilik) durumu oranları
• Finansal (mali) durum oranları
• Karlılık durumu oranları
• Borsa Performans Oranları
• Büyüme Oranları
• Oran analizinde genellikle yukarıdaki sınıflandırma yapılmakla birlikte bazı kaynaklarda “borsa performans oranları” ve “büyüme oranları” şeklinde iki grubun da bu sınıflandırmaya dahil edilerek; oranlar altı grup halinde ele alınmaktadır.
• Oran analizinde temel olarak bilanço ve gelir tablolarından elde edilen tutarların oranlanması yapılmaktadır. Oranın pay ve paydasında kullanılan değerlerin gelir tablosundan mı bilançodan mı elde edildiği önemlidir. Bilançodan elde edilen hesap tutarlarının, olanaklı ise ortalamalar şeklinde hesaplamaya alınması uygundur. Bu amaca uygun ortalama hesaplanırken dönem başı bilançosundaki tutar, dönem sonu bilançosundaki tutarla toplanır ve ikiye bölünür.
• Finansal tablolarını üçer veya altışar aylık dönemler için hazırlayan işletmelere ilişkin ortalamalar hesaplanırken, ilgili hesabın dönem başı bilançosundaki, ara dönem bilançolarındaki ve dönem sonu bilançosundaki tutarlar toplanır ve bu toplama kaç dönem dahil edilmiş ise dönem sayısına bölünür. Örneğin üçer aylık bilançolardan yararlanılarak bir ortalama hesaplanması durumunda, ilgili hesabın dört bilançodaki tutarları toplanır ve dörde bölünür.
• Oran analizi ile elde edilen oranların, objektif bir şekilde yorumlanabilmesi için; elde edilen oranları karşılaştıracağımız standart oranlara gereksinim vardır. Standart oranlar, başlıca dört şekilde elde edilebilmektedir. Tarihi standart Oranlar, bütçe standart oranları, ideal standart oranlar ve sanayi (sektör) standart oranları.
• Tarihi standart oranlar, işletmenin geçmiş dönemlerine ilişkin ortalamalardır. Bütçe standart oranları, bütçelenen döneme ilişkin bütçe finansal tablolarındaki hesap tutarlarından hesaplanan oranlardır. İdeal standart oranlar, işletmenin içinde bulunduğu sektörün bir veya birkaç en başarılı işletmesinin finansal tablolarından hesaplanan oranlardır. Sektör (sanayi) standart oranları, işletmenin içinde bulunduğu sektördeki işletmelerin finansal tablolarındaki hesap tutarlarının ortalamalarından hesaplanan oranlardır. Sanayi standart oranları, her yıl hesaplanmaktadır. Bir başka ifade ile sanayi oranları her yıl değişmektedir. Bu bakımdan bir işletmenin finansal tablolarından hareketle hesaplanan oranlar hangi yıla ilişkin ise bu oranları ilgili yıla ilişkin sanayi standart oranları ile karşılaştırarak yorum yapmak gerekir.
• TABLOYA GÖRE ORANLARIN SINIFLANDIRILMASI
• Bilanço Oranları
• Kar/Zarar Tablosu Oranları
• Fon Akım Tablosu Oranları
• Karışık Oranlar
• YÖNETİMİN AMACINA GÖRE ORANLARIN SINIFLANDIRILMASI
• Üst Yönetici için Oranlar
• Genel Denetim İçin Oranlar
• Pazarlama Yönetimi için Oranlar
• Mali Yönetim İçin Oranlar
• Satınalma Yönetimi için Oranlar
• Üretim Yönetimi için Oranlar
• Personel Yönetimi için Oranlar
• Üretim Dışı Kararlar için İşletme Oranları
STANDART ORANLARIN BELİRLENMESİ
• Finansal tabloların analiz tekniklerinden biri olan oran analizi ile elde edilen sonuçların; anlamlı bir şekilde yorumlanabilmesi için ilgili oranın standardının bilinmesi gerekir. Oran analizi ile hesaplanan herhangi bir oran, bu oranı karşılaştırabilecek bir standart oranın olmaması durumunda fazla bir anlam ifade etmeyebilir.
• Oran analizinde, hesaplanan oranların karşılaştırılarak daha anlamlı bir şekilde yorumlanabilmesi için kullanılan standart oranlar başlıca dört farklı yöntemle elde edilmektedir. Finansal tabloların analiz amaçlarına bağlı olarak, aşağıdaki standart oranların hangilerinin kullanılacağına, birinin veya bir kaçının birlikte kullanılıp kullanılamayacağına karar verilir.
• Örneğin, standart oran olarak yalnızca tarihi standart oranlar esas alınarak bir değerlendirme yapılabileceği gibi; sektör standart oranları ve bütçe standart oranları veya bütün standart oranlar esas alınarak bir değerlendirme yapılabilir.
• Tarihi Standart Oranlar
• Sektör veya Sanayi Standart Oranları
• İdeal veya Hedef Standart Oranlar
• Bütçe Standart Oranları
• TARİHİ STANDART ORANLAR
• Standart oranlar hesaplanırken, işletmenin geçmiş dönemlerindeki finansal tablolarından elde edilen değerlerin ortalamaları bulunur. Ortalamaların hesaplanmasında kaç dönemin kullanılacağı konusunda bir görüş birliği yoktur.
• Analiz amaçlarına uygun bir değerlendirme ölçütü olacak şekilde; tarihi standartlar, beş dönemlik veriler üzerinden hesaplanacağı gibi 7, 10, 12 veya daha fazla sayıdaki dönemin verileri kullanılarak da hesaplanabilir. Bir başka ifade ile tarihi standart oranların hesaplanmasında kaç dönemin verilerinin kullanılması gerektiğine ilişkin bir standart yoktur.
• Tarihi standart oranlar, işletmenin cari dönemine ilişkin durumların, geçmiş dönemlere göre nasıl bir değişim geçirdiğini değerlendirmek amacıyla yapılan analizler için daha uygundur.
• SANAYİ VEYA SEKTÖR STANDART ORANLARI
• Sanayi veya sektör standart oranları, işletmenin içinde bulunduğu sektördeki işletmelerin finansal tablolarındaki veriler üzerinden, her bir dönem için hesaplanan ortalamalardır.
• Bir başka ifade ile sektör standart oranları aynı döneme ait olsalar da sektörden sektöre değişmektedirler. Benzer şekilde aynı sektöre ait standart oranlar da dönemden döneme değişmektedir.
• Finansal tabloları analiz edilecek işletmenin; hesaplanan oranları, sektör standart oranları kullanılarak yorumlanacak ise, işletmenin finansal tablolarının ait olduğu dönemdeki sektör standart oranları kullanılmalıdır. Örneğin, tekstil sektöründeki bir işletmenin 2002 yılına ait oranları, tekstil sektörünün 2002 yılı standart oranları kullanılarak karşılaştırma yapılmalı ve yorumlanmalıdır.
• Oran analizinde, standart oranlar denildiğinde; genellikle sektör standart oranları anlaşılmaktadır. Türkiye’de sektör veya sanayi standart oranlarını genellikle şu iki kaynaktan elde edilmektedir
•
İDEAL VEYA HEDEF STANDART ORANLAR
• İşletmenin yer aldığı sektörde bulunan en başarılı bir işletmenin veya birkaç işletmenin finansal tablolarından yararlanılarak hazırlanan oranlardır. Bu oranların hesaplanmasında kullanılacak tabloların ait olduğu şirket sayısı finansal tablolar analizinin yapılma amacına göre değişebilir. Ayrıca ideal veya hedef standart oranlar da dönemden döneme değişebilmektedir.
• İdeal veya hedef standart oranlar, genellikle, işletmenin hedeflediği bir düzeye göre hangi konumda olduğunu göstermek amacıyla yapılan analizlerde kullanılmaktadır.
• BÜTÇE STANDART ORANLARI
• Bütçe sistemi uygulayan işletmelerde, bütçelenen dönem sonunda gerçekleşeceği varsayılan finansal tablo verileri kullanılarak hesaplanan oranlar, bütçe standart oranları olarak isimlendirilmektedir.
• Bütçe standart oranları, işletmenin bütçe hedeflerine ne ölçüde ulaşıldığını ortaya koyma amacı ile yapılan analizler için daha uygundur.
• 1) LİKİDİTE ORANLARI
• Likidite oranları, işletmenin kısa vadeli borç ödeyebilme gücünü ölçmek için geliştirilmiş oranlardır. Analizi yapanın beklentilerine göre çok sayıda likidite oranı hesaplanabilir. Oran analizi ile ilgili yayınlarda değişik likidite oranları tanımlanmış olmakla birlikte; analizi yapan kendi gereksinimlerine göre; pay ve paydada kullandığı değerlerin aralarında anlamlı ilişkiler bulunması koşuluyla kendince likidite oranları hesaplayabilir. Böyle bir yaklaşım diğer oranlar için de geçerlidir. Öğrencilerin ise, sık kullanılan başlıca likidite oranlarını tercih etmesi daha doğru bir yaklaşımdır.
• Daha önceden de belirtildiği gibi, analizi yapan kendi gereksinimlerine göre; pay ve paydada kullandığı değerlerin aralarında anlamlı ilişkiler bulunması koşuluyla kendince likidite oranları hesaplayabilir. Bununla birlikte sıklıkla karşılaşılan bazı likidite oranları şunlardır.
• Cari Oran
• Likidite Oranı
• Nakit Oranı (Hazır Değerler Oranı)
• Faiz Karşılama Oranı
• Stok Bağımlılık Oranı
• Cari oran
• Cari oran bir likidite oranı olduğundan, işletmenin kısa vadeli
• borç ödeyebilme gücünü ölçer.
• Aşağıdaki gibi hesaplanır:
•
• Bir işletmenin net işetme sermayesini belirleyen iki tutarın oranıdır.
• Bir yıl içinde elde edilecek nakitlerin, bir yıl içinde ödenecek borçların kaç katı
• olduğunu gösterir. Genel olarak, cari oranın 1, 5-2 olması yeterli kabul edilir.
b) Likidite Oranı
Likidite oranı, işletmenin likiditesini cari orana göre daha hassas bir şekilde ölçer.
İşletmenin bir yıllık süre içinde stoklarını satamaması durumunda bir yıl içinde
nakde dönüşebilecek diğer varlıklarla kısa vadeli borçlarını
ne ölçüde karşılayabileceğini gösterir.
“Asit test oranı” olarak da bilinen likidite oranı, aşağıdaki gibi hesaplanır.

c) Nakit Oranı :İşletmenin kısa vadeli borçlarını ödeyebilme gücünü gösteren likidite oranına göre daha hassas orandır. İşletmenin bir yıllık süre içinde stoklarını satamaması ve alacaklarını tahsil edememesi durumunda bir yıl içinde nakde dönüşebilecek diğer varlıklarla kısa vadeli borçlarını ne ölçüde karşılayabileceğini gösterir. Aşağıdaki gibi hesaplanır

• Genel olarak, nakit oranının 0, 2 (%20) olması yeterli kabul edilir. Hazır değerler oranı diye bilinen diğer bir likidite oranı ile hemen hemen aynıdır. Hazır değerler oranı stoklar ve alacaklar dışındaki diğer bir likidite oranı da, dönen varlıkların (Hazır Değerler+menkul Kıymetler) kısa vadeli yabancı kaynaklara oranıdır
•
• d) Faiz karşılama Oranı :Faiz karşılama oranı, işletmenin faiz ve vergi öncesi karlarının, faiz giderlerinin kaç katı olduğunu gösterir. Bu oran yükseldikçe işletmenin faiz giderlerini karşılayamama riski azalır. Bu oranın 1’den düşük olması, işletmenin faiz ödemeleri bakımından bir sorunla karşılaşabileceği şeklinde yorumlanır. Faiz karşılama oranı aşağıdaki gibi hesaplanır:
•
• e) Stok Bağımlılık Oranı
• Stok bağımlılık oranı, hazır değerler ve menkul kıymetler çıkarıldıktan sonra kalan kısa vadeli yabancı kaynakların stokların kaç katı olduğunu gösterir. Bu oranın bakış açaısına göre ticari alacaklar da stoklara bağlı bir kalem olarak değerlendirilmektedir. Bir başka ifade ile stoklar satılmazsa, ticari alacaklar da ortaya çıkmayacaktır şeklinde bir varsayımın olduğu söylenebilir.
• Stok bağımlılık oranı, kısa vadeli borçların ödenmesi için mevcut stokların kaç katı daha satış yapılması gerektiğini gösterir. Bu bakımdan kısa vadeli borçları ödeyebilmek için stoklara olan bağımlılığı ifade etmektedir. Stok bağımlılık oranı aşağıdaki gibi hesaplanır:
•
• Stok bağımlılık oranı büyüdükçe, işletmenin stoklara olan bağımlılığı artacaktır. Stok bağımlılık oranı yüksek olan işletmelerde, stoklara bağımlılık yüksektir. Bu nedenle, kar marjlarını düşürmek, pazarlama etkinliğini artırmak vb. önlemlerle; satışları artırmak veya stok devir hızını (sürümü) artırmak yoluyla kısa vadeli borçları ödeyebilme yeterliliğine katkı sağlanabilir.
• 2) Faaliyet Etkinliği (Verimlilik) Oranları
• Faaliyet etkinliği, temel olarak net satışlara göre belirlenen devir hızı (dönüş hızı) oranları aracılığı ile ölçülmektedir. İşletmenin, değişik durumlara göre ne kadar etkili faaliyet yürütmüş olduğu bu oranlar aracılığı ile belirlenir.
• Etkinlik, belli bir üretim düzeyini düşürmeden, olanaklı olan en az girdiyi kullanabilme başarısıdır.
• Verimlilik ise, belli bir girdi düzeyini koruyarak olanaklı olan en yüksek ürünü elde etme başarısıdır.
• Oran analizi ile ilgili çalışmalarda çok sayıda faaliyet etkinliği (verimlilik) oranları tanımlanmıştır. Daha önceden de belirtildiği gibi, analizi yapan kendi gereksinimlerine göre; pay ve paydada kullandığı değerlerin aralarında anlamlı ilişkiler bulunması koşuluyla kendince farklı faaliyet etkinliği (verimlilik) oranları hesaplayabilir. Bununla birlikte, sıklıkla karşılaşılan bazı faaliyet etkinliği (verimlilik) oranları aşağıda belirtilmiştir.g
• Stok Devir Hızı Oranı
• Ortalama Stokta Kalma Süresi
• Alacak Devir Hızı Oranı
• Ortalama Tahsilat Süresi
• Ortalama Etkinlik Süresi
• Aktif Devir Hızı Oranı
Stok Devir Hızı Oranı
Bir dönem içindeki stok hareketini gösteren stok devir hızı oranı iki şekilde hesaplanabilir.
Stok devir hızı oranı, stokların kaç katı kadar satış yapıldığını gösterir.
Satışlar satışların maliyeti cinsinden ifade ediliyorsa; stok devir Stok devir hızı oranını, satışların maliyetine (satılan ticari mallar maliyetine) göre hesaplamak daha doğru bir yaklaşımdır. Satışların maliyeti (satılan ticari mallar maliyeti) bilgisine bir şekilde ulaşılamıyorsa, net satışlara göre hesaplama yapılabilir.
Stok devir hızı oranları aşağıdaki formüllerden biri kullanılarak hesaplanmaktadır:

•
• Örneğin, işletmenin satışlarının maliyeti 1 200 000TL, net satışları 2 340 000TL ve ortalama stokları 100 000TL ise stok devir hızları aşağıdaki gibi hesaplanacaktır
• Satışların maliyetine göre;
•
• Net satışlara göre;
•
• Stok devir hızı oranı, satışların maliyetine göre 12 olarak bulunmuştur. Bir başka ifade ile işletme ortalama stoklarının 12 katı kadar satış yapmıştır. Stok devir hızı oranı, net satışlara göre 23, 24 olarak bulunmuştur. Bir başka ifade ile işletme ortalama stoklarının 23, 24 katı kadar satış yapmıştır.
• Brüt satış karı olan bir işletmede, net satışlara göre hesaplanan stok devir hızı oranı, satışların maliyetine göre hesaplanan stok devir hızı oranından yüksek olacaktır.
• Ortalama Stokta Kalma Süresi
• Ortalama stokta kalma süresi, stok devir hızı oranına göre hesaplanmaktadır. Bir yıldaki gün sayısının, stok devir hızı oranına bölünmesi ile bulunur. Bir yıldaki gün sayısı genellikle 360 gün olarak kabul edilir. Ortalama stokta kalma süresi aşağıdaki şekilde hesaplanır:
•
• Bir önceki soruda belirtilen varsayımlara göre stokta kalma süresi; stok devir hızı oranının, satışların maliyetine göre hesaplanmış olanı esas alınarak, aşağıdaki bibi hesaplanacaktır
•
• Hesaplamaya göre işletmenin stoklarının elde edilmesinden satılmasına kadar geçen süre ortalama olarak 30 gündür.

• Alacak Devir Hızı Oranı
• Alacak devir hızı oranı, net satışların ortalama stoklara bölünmesi ile hesaplanır ve bir dönem içinde alacakların kaç katı kadar satış yapıldığını gösterir. Alacak devir hızını hesaplamak için kullanılan formül aşağıdaki gibidir:
•
• Stok devir hızı oranını, hesaplarken kullanılan varsayımlara ilave olarak işletmenin 60 000TL ortalama alacaklara sahip olduğu varsayımına göre alacak devir hızı oranı aşağıdaki gibi hesaplanacaktır
•
• Alacak devir hızı oranı, 20 olarak bulunmuştur. Bir başka ifade ile işletme ortalama alacaklarının 20 katı kadar satış yapmıştır
• Ortalama Tahsilat Süresi
• Ortalama tahsilat süresi, alacak devir hızı oranına göre hesaplanmaktadır. Bir yıldaki gün sayısının, alacak devir hızı oranına bölünmesi ile bulunur. Bir yıldaki gün sayısı genellikle 360 gün olarak kabul edilir. Ortalama tahsilat süresi aşağıdaki şekilde hesaplanır:
•
• Alacak devir hızı oranı 20 gün olduğuna göre, ortalama tahsilat süresi 18 gün olarak aşağıdaki gibi hesaplanacaktır:
•
• Hesaplamaya göre işletmenin alacakları ortalama olarak 18 günde bir tahsil edilmektedir.
• Ortalama Etkinlik Süresi
• Ortalama etkinlik süresi, stokları elde etmek için kullanılan nakdin; stokların satılması, alacakların tahsil edilmesinden sonra tekrar nakde dönüşmesi için ortalama olarak kaç günün gerektiğini gösterir. Ortalama etkinlik süresine göre nakit yönetimine ilişkin kararlar daha rasyonel bir biçimde alınabilir. Ortalama etkinlik süresi, stok devir hızı oranı ve alacak devir hızı oranına göre belirginleşir ve aşağıdaki gibi hesaplanır:
•
•
• Ortalama etkinlik süresini azaltarak, daha verimli bir yönetim gerçekleştirilmek isteniyorsa; stok devir hızını, alacak devir hızını birlikte veya birini artıracak önlemlerin alınması gerekir. Bu amaçla satışların artırılması, satışların düzeyini düşürmeden stokların ve alacakların tutarlarının azaltılması ilk akla gelen önlemlerdendir.
• Aktif Devir Hızı Oranı
• Net satışların, aktif toplamına bölünmesi ile hesaplanan aktif devir hızı oranı; aktif toplamının kaç katı kadar satış gerçekleştirildiğini gösterir.
• Aktifler işletmenin yapmış olduğu yatırımların maliyetler cinsinden ifadesi olarak düşünüldüğünde, aktif devir hızı, işletmenin yatırımlarının kaç katı kadar satış yaptığını (yatırımlarına göre satışlarını) gösterir.
• Aktif devir hızı artıkça işletmenin etkinliği artar.
• Faaliyet Oranlarının Hesaplanmasına İlişkin Genel Bir Yaklaşım
• Faaliyet etkinliği (verimlilik) oranlarının, devir hızı oranları şeklinde hesaplandığı daha önce belirtilmişti. Stok devir hızı oranı dışındaki (satışların maliyetine göre hesaplamak daha doğrudur) devir hızı oranları, devir hızı hesaplanılacak değerin net satışların bir böleni olarak kullanılması yoluyla bulunur. Örneğin maddi duran devir hızı oranı, (net satışlar/maddi duran varlıklar toplamı), dönen varlık devir hızı oranı, (net satışlar/maddi dönen varlıklar toplamı), özkaynaklar devir hızı oranı gibi oranlar şeklinde hesaplanabilir.
• Finansal (Mali) Durum Oranları
• Finansal (mali) durum oranları, işletmenin finansal yapısı hakkında saptamalarda bulunma amacı ile hesaplanan oranlardır.
• Hesaplanan oranlarla işletmenin yatırımlarının, hangi kaynaklarla ve ne oranlarda finanse edildiği, kullanılan kaynakların birbirlerine göre ağırlıkları (oranları) belirlenmeye çalışılır.
• Finansal durum oranları, işletmenin temel finansman politikası hakkında bilgi verirler.
• Toplam Yabancı Kaynaklar / Toplam Kaynaklar Oranı
• Toplam Kısa Vadeli Borçlar/ Toplam Yabancı Kaynaklar Oranı
• Toplam Aktifler / Ödenmiş Sermaye Oranı (Sermaye Çarpanı Oranı)
• Ödenmiş Sermaye/ Özkaynaklar
• Ayrıca dikey yüzdeler analizi tekniğinin (grup veya genel toplamlara göre hesaplanmış) bilançonun pasif tarafına uygulanması ile elde edilen her oran (dikey yüzde) bir finansal (mali) durum oranıdır.
• a) Toplam Yabancı Kaynaklar/ Toplam Kaynaklar Oranı
• Toplam yabancı kaynaklar/ toplam kaynaklar oranı, (Toplam Borçlar/Pasif Toplamı) şeklinde de ifade edilebilir.
• Bu oran, “kaldıraç oranı” olarak da isimlendirilmektedir. Bu oran, işletmenin borçlarının toplam kaynaklar içindeki oranını gösterir.
• Örneğin bu oranın % 40 olması, işletmenin kaynaklarının %40’nının borçlanılarak sağlanmış olduğunu gösterir.
• Bu oran artıkça işletmenin finansman riski (faiz ödemeleri ve geri ödemeler nedeniyle) artacaktır.
• b) Toplam Kısa Vad. Yab. Kayn./ Toplam Yab. Kayn. Oranı
• Toplam kısa vadeli borçlar/ toplam yabancı kaynaklar oranı, (Kısa Vadeli Borçlar/ Toplam Borçlar) şeklinde de hesaplanabilir. Toplam borçlar içindeki kısa vadeli borçların oranını gösterir.
• Kısa vadeli borçlardaki yükselme, işletmenin, özellikle likiditesini etkilemesi bakımından önemlidir.
• Toplam Aktifler/ Ödenmiş Sermaye Oranı
• Toplam aktifler / ödenmiş sermaye oranı, sermaye çarpanı oranı olarak da bilinmektedir. Toplam aktiflerin ne oranda özkaynaklarla finanse edildiğini, bir başka ifade ile toplam aktiflerin özkaynakların kaç katı kadar olduğunu gösterir.
• Bu oranın azalması şeklinde bir değişim işletmenin özkaynak ağırlıklı bir finansman modeline doğru kaydığı, artması şeklinde bir değişim ise işletmenin borç ağırlıklı bir finansman modeline doğru kaydığını gösterir.
• Bu oranın düşük olması işletmenin finansman riskinin az olduğu şeklinde yorumlanabilir.
• Ödenmiş Sermaye/Özkaynaklar Oranı
• Ödenmiş sermaye/özkaynaklar oranı, işletmenin otofinansman durumunu gösterir. Bu oran düşük ise ödenmiş sermaye dışındaki özkaynak kalemlerinin tutarı yüksektir. Böyle bir durum işletmenin özkaynaklarının yüksek oranda otofinansman niteliğindeki kaynaklardan oluşturduğu şeklinde değerlendirilebilir.
• 4) Karlılık Durumu Oranları
• İşletmenin değişik kriterlere göre karlılık düzeylerini ortaya koyan karlılık oranlarındaki yükselme genellikle olumlu olarak değerlendirilmektedir.
• Bazı istisnaları olmakla birlikte, herhangi bir varlık veya kaynağın karlılığı, net kardan ilgili varlık veya kaynağa düşen payı gösterir.
• Herhangi bir hesap kaleminin karlılığı, (Dönem net karı/ ilgili hesap kaleminin tutarı) şeklinde hesaplanabilir.
• Gelir tablosundaki kalemlerden hareketle hesaplanan karlılık oranları ise, (brüt satış karı/net satışlar) şeklinde hesaplanan “brüt satış karlılığı oranı” (brüt satış karı/net satışlar) şeklinde hesaplanan “brüt satış karlılığı oranı”, (faaliyet karı/net satışlar) şeklinde hesaplanan “faaliyet karlılığı oranı”, (olağan kar/net satışlar) şeklinde hesaplanan “olağan karlılık oranı”, (dönem karı/net satışlar) şeklinde hesaplanan “dönem karlılığı oranı”, (dönem net karı karı/net satışlar) şeklinde hesaplanan “net karlılık oranı”dır.
• Dikey yüzde analizi uygulanmış gelir tablosu var ise bu oranları ayrıca hesaplamaya gerek yoktur. Çünkü dikey yüzdeler, gelir tablosunda yer alan her kalemin tutarının, net satışlara oranlanması sonucunda elde edilmektedir.
• 5) Borsa Performans Oranları
• Genellikle hisse senetleri menkul kıymetler borsasında işlem gören şirketler için mevcut veya potansiyel yatırımcıların temel analizlerinde kullandıkları oranlardır. Başlıca borsa performans oranları aşağıda belirtilmiştir:
• Fiyat/ Kazanç Oranı
• Piyasa değeri/Defter değeri Oranı
• Paybaşına Kar Oranı
• Paybaşına Temettü Oranı
• Kar Dağıtım Oranı
• a) Fiyat/ Kazanç Oranı
• Bir hisse senedinin (veya payın); kazancının, kaç katına satıldığını gösterir. Sermaye sahiplerinin sermayelerini yatırdıkları hisse senetlerinden bekledikleri getirinin ölçümüne yarayan orandır. Bu oran, bir hisse senedinin fiyatının hisse başına kazancının kaç katı olduğunu gösterir.Yatırımcının, 1 birim dönem net karı (veya kazanç) için ödemeye hazır olduğu fiyatı gösterir.
• Bu oranın yüksekliği, pay başına karlar düşükken bile hisse senedinin fiyatının yüksek olduğunu gösterir. Pay başına karlar düşükken bile hisse senedinin piyasa fiyatı yüksek olması; şirketin otofinansmana gittiği, büyüme potansiyeli yüksek olan bir şirket olduğu veya yatırımcıların ilgili şirketin beklenen nakit akışlarını beklenenden daha düşük oranlarda iskonto ettiği şeklinde yorumlanabilir.
• a) Fiyat/ Kazanç Oranı
• Fiyat-kazanç oranı, hisse senedi yatırımları için bir karşılaştırma kriteri olarak kullanılmaktadır. Örneğin borsanın ortalama fiyat-kazanç oranı veya sektörün ortalama fiyat-kazanç oranı ile sözkonusu şirketin fiyat-kazanç oranı karşılaştırılarak daha rasyonel bir yatırım tercihi yapılmaya çalışılır.
• a) Fiyat/ Kazanç Oranı
• Bu oranı hesaplayabilmek için öncelikle şu iki verinin elde edilmesi gerekir:
• Pay (veya hisse) Başına Kazanç= Dönem Net Karı/ Pay (veya hisse) Sayısı
• Hisse senedinin dönem sonu piyasa fiyatı
• Fiyat/Kazanç oranı aşağıdaki formüllerden bir ile hesaplanır:
•
•
• b) Piyasa Değeri/ Defter Değeri Oranı
• Defter değeri (muhasebe değeri), belirli bir tarihte (bilanço tarihi itibariyle), tarihi değerlerle (maliyet değerleriyle) muhasebeleştirilmiş olan varlıkların muhasebe kayıtlarına göre hesaplanan değeridir.
• Özkaynaklar toplamı olarak da ifade edilebilir. Özkaynaklar; ödenmiş sermaye, kar yedekleri ve sermaye yedekleri ile dönem net karından oluşur.
• Defter değeri ile piyasa değeri; enflasyon, itfa ve amortismanlar, “entelektüel sermaye” gibi faktörlerin etkisiyle farklı olabilmektedir.
• Borsa değerinin defter değerinden düşük olması, dağıtılmamış karların verimli kullanılmadığının bir göstergesi olarak da değerlendirilebilir.
• Piyasa Değeri/ Defter Değeri Oranı, aşağıdaki formüllerden birinin kullanılmasıyla hesaplanabilir:
•
•
• c) Paybaşına Kar Oranı
• Dönem net karı, ortaklara kar payı (temettü) olarak dağıtılabileceği gibi dağıtılmayarak, işletmenin otofinansmanında da kullanılabilir. Paybaşına kar oranı, İşletmenin hisse başına düşen dönem net karını göstermektedir ve aşağıdaki gibi hesaplanmaktadır:
•
• Dönem net karının, ortaklara kar payı (temettü) olarak dağıtılan kısmının hisse senedi başına düşen tutarını gösteren pay başına temettü oranı aşağıdaki gibi hesaplanır:
• Pay başına düşen temettünün artması, işletmenin daha fazla kar dağıttığını gösterir. Daha fazla kar dağıtımı, işletmenin daha fazla kar sağlaması durumunda veya dağıtılmayan karları azaltması durumunda sözkonusu olabilir.
•
• Kar Dağıtım Oranı
• İşletmenin net dönem karından ne kadarının hissedarlara temettü olarak dağıtıldığını gösterir. Elde edilen karın dağıtım oranı, işletmenin gelecek dönemlere ilişkin beklentilerini yansıtan bir gösterge gibi düşünülebilir. Gelişme aşamasındaki işletmelerin kar dağıtım oranlarının düşük olması beklenir. Olgunluk dönemindeki işletmelerin kar dağıtım oranları göreli olarak daha yüksektir. Kar dağıtım kararları temel finansal kararlardan biridir. Kar dağıtımına ilişkin değerlendirmeler ilerleyen aşamalarda ayrıntılı olarak değerlendirilecektir.
• Dağıtılmayan karların oranı ise (1- Kar Dağıtım Oranı) şeklinde hesaplanabilir.
• Kar dağıtım oranı aşağıdaki gibi hesaplanır:
•
• Büyüme Oranları
• Büyüme oranları, işletmenin bazı göstergelerinin ne oranda büyüdüğünü veya küçüldüğünü göstermek amacı ile hesaplanan oranlardır.
• İşletmenin ilgili dönemlerine ilişkin karşılaştırmalı tablolar analizi yapılmışsa, bu oranları hesaplamak için ayrı bir çabaya gerek yoktur. Çünkü karşılaştırmalı tablolar analizinde ilgili bütün hesapların artış ve azalışları oransal olarak hesaplanmaktadır.
• Büyüme oranları genellikle, satışlardaki büyüme, aktiflerdeki büyüme, net işletme sermayesindeki büyüme, özkaynaklardaki büyüme, değişik kar kalemlerindeki büyüme gibi büyüme oranları olarak karşımıza çıkmaktadır. Büyüme oranları ilgili kalemin artış veya azalış yüzdesi olarak ifade edilmektedir. Aşağıdaki şekilde hesaplanmaktadır:
•
• Yukarıda tanımlanan büyüme oranları dışında da işletmenin kendi potansiyeli ile büyüme gücünü gösteren oranlar da vardır. Bu anlamıyla büyüme oranı, işletmenin satış potansiyeli, işletmenin büyüme kapasitesini gösterir. Böylelikle dışardan kaynak almadan kendi potansiyeli ile büyüme gücünü gösterir. Bu büyüme oranına “içsel büyüme oran”ı da denilebilir. Bu oran aşağıdaki şekillerde hesaplanabilir.
•
•
•
• İçsel büyüme oranını hesaplamak için kullanılacak üçüncü formülde, içsel büyümeyi artıracak değişkenler ayrıntılı olarak yer almaktadır. Bu değişkenler, Net kar marjı (dönem net karlılık oranı), aktif devir hızı oranı ve dağıtılmayan karlar oranıdır. Sonuç olarak, bir işletmenin kendi olanakları ile büyümesini sağlaması için, kar marjını artırması, aktif devir hızını artırması ve karının önemli bir kısmını dağıtmayarak oto finansmanda kullanması gerekir.
• Oran Analizinde Göz Önünde Tutulması Gereken İlkeler
• Analizde anlamsız oranlar kullanılmamalıdır. Analizin amacı iyi belirlenmeli ve bu amaç doğrultusunda kullanılacak oranlar belirlenmelidir.
• Oranlar değerlendirilirken mevsimlik hareketler dikkate alınmalıdır.
• Bir orandaki değişikliğin pay ve payda da yer alan rakamların değişmesinden kaynaklanacağı gözden uzak tutulmamalıdır.
• Pay veya paydada yer alan rakamların bilançodan mı gelir tablosundan mı elde edildiğini bilmek oranın yorumlanması bakımından önemlidir.
• Çünkü bilançodan gelen hesapların tutarları ilgili hesabın bilanço tarihindeki tutarını gösterirken, gelir tablosu hesaplarının tutarları bir dönem içindeki hareketin toplam tutarlarını gösterirler.
• Oranlar, başlı başına işletmenin gerçek durumunu ortaya koymak bakımından yetersiz kalabilirler. Bu nedenle hesaplanmış olan oranlar, başka çeşitli kaynaklardan sağlanacak ek bilgilerin ışığında yorumlanmalıdır.
• Oranlar yorumlanırken fiyat düzeyindeki değişiklikler (enflasyon) dikkate alınmalıdır.
• Muhasebe bilgi sisteminin ürettiği verilerin sağlıklı olmaması durumunda, hesaplanacak oranların da sağlıksız olacağı göz önünde tutulmalıdır.
• Yorum yapılırken tek bir oran değil, açıklayıcı diğer oranlar da kullanılmalıdır.
• Oranlarla ilgili olarak işletmeler arasında karşılaştırma yapılırken, işletmelerin muhasebe uygulamalarının, izlenen muhasebe yöntem ve politikalarının birbirinden farklı olabileceği unutulmamalıdır.
• Oranların bir araç olduğu unutulmamalıdır. Esas amaç geçmiş verileri kullanarak işletmenin gelecekte uygulayacağı politikaların oluşturulmasına yardımcı olmaktır.
• Enflasyon ve Oran Analizi Arasındaki Etkileşim
• Fiyatların genel düzeyindeki artış olarak tanımlanabilecek olan enflasyonun, işletmenin finansman fonksiyonunu önemli ölçüde etkileyeceği açıktır.
• Enflasyonun oran analizi üzerinde doğuracağı etkilerin bazıları aşağıda belirtilmiştir:
• Likidite oranlarında azalma (düşme) olur: Bu saptama; enflasyonist koşullarda kısa vadeli yabancı kaynaklardaki artışın, dönen varlıklardaki artıştan daha fazla olacağı varsayımına dayanır.
• (Toplam Borçlar / Toplam Aktifler) ile (Toplam Borçlar / Toplam Özkaynaklar) oranlarında yükselme olur.
• Enflasyon ortamında işletmelerin işletme finansmanında borçlanmaya ağırlık verecekleri, başka bir ifade ile borç ağırlıklı bir finansman modeline doğru bir yönelişin olacağı beklenilir.
• (Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar / Toplam Aktifler) veya Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar / Toplam Yabancı Kaynaklar) oranının yükselmesi:
• Enflasyon ortamında işletmelerin işletme finansmanında kısa vadeli borçlanmaya ağırlık verecekleri veya borç kullanmak durumunda ancak kısa vadeli borç sağlayabildiklerini (enflasyon ortamında uzun vadeli borç vermek isteyenler azalır) gösterir.
• (Dönen Varlıklar Toplamı / Toplam Aktifler) oranının yükselmesi
• İşletmeler uzun vadeli yatırımlar (duran varlıklar) yerine kısa vadeli yatırımlara (dönen varlık) yönelirler.
• Enflasyon koşullarında ortaya çıkan belirsizliklerden kaynaklan risk uzun vadeli yatırımlarda daha yüksektir. Bu nedenle, yatırım tercihleri uzun vadeli yatırımlardan kısa vadeli yatırımlara doğru yönelir.
• (Stoklar Toplamı / Dönen Varlıklar Toplamı) oranının yükselmesi: Enflasyon dönemlerinde işletmeler stoklara (mamül, yarımamül veya ham maddeye) yapılan yatırımlar yükselmektedir. Artan stokları azaltmak için kredili satışlara ağırlık verilmesi durumunda da (Ticari Alacaklar Toplamı / Dönen Varlıklar Toplamı) oranı yükselir.
• Enflasyon ortamlarında genellikle karlılık oranları nominal olarak yükselir Fiyatlardaki yükselmelerden dolayı aynı birim satış yapılmış olsa bilen artan fiyatlardan dolayı kar, önceki döneme göre yükselmiş olur.
• Kar dağıtım oranları düşer: Enflasyon koşullarında borç vermek isteyenler azalacağı için, işletme otofinansman yolunu tercih etmek durumunda kalabilir.
• Gelir Tablosunda ve Bilançoda Yer alan Kar Neyi İfade Eder?
• Dönem net karı, bir dönem içinde yürütülen faaliyetlerden kaynaklanan ve tahakkuk esasına göre hesaplanan gelir ve giderlerin arasındaki farkı ifade eder.
• Bu karın “nakit esasına” göre belirlenmemiş olmasından dolayı, yüksek tutarda kar ile sonuçlanmış bir dönemin sonunda işletme kasasında yüksek tutarda nakit olması zorunluluğu yoktur.
• Karın, nakit olarak gerçekleşmesi gerekmez. Bir başka ifade ile yüksek tutarda karı olan bir işletmenin kasasında nakit olmayabileceği gibi; zarar eden bir işletmenin kasasında yüksek miktarda nakit olabilir.
• Muhasebe karı ile ekonomik kar arasında fark
• Muhasebe karı ile ekonomik kar arasında fark vardır.
• Muhasebe karında, kar hesaplanırken işletmenin finansmanında kullanılan borçlar için ödenen faizler bir gider olarak kabul edilirken; sermayedarlar (ortaklar) için ödenen temettüler bir gider olarak kabul edilmez.
• Ekonomik kar kavramı, ortakların işletmeye getirdikleri sermayenin “alternatif maliyet cinsinden” bir maliyetinin olduğu, sermayenin alternatif maliyetinin hesaplanarak, faiz giderlerinde olduğu gibi dönem karının hesaplanmasında bir gider olarak değerlendirilmesinin gerektiğini ifade eder. (Alternatif maliyet, vazgeçilen en iyi yatırımın getirisi olarak kabul edilmektedir.)
• Net İşletme Sermayesi
• Net işletme sermayesi (Net işletme çalışma sermayesi), işletmenin bilançosundan hareketle hesaplanan bir tutardır. Dönen varlıkların toplam tutarı ile kısa vadeli yabancı kaynakların toplam tutarı arasındaki fark, net işletme sermayesi olarak ifade edilir.
• Dönen varlıklar bir yıl içinde nakde dönüşecek varlıkları, kısa vadeli bancı kaynaklar da bir yıl içinde ödenecek borç ve yükümlülükleri ifade ettiğine göre; net işletme sermayesi, bir yıllık bir zaman dilimi içinde elde edilecek nakit fazlasını gösterir. Net işletme sermayesi artıkça, işletmenin kısa vadeli borçlarını ödeme gücü (likiditesi) artar.
• Net İşletme Sermayesi
Net işletme sermayesinin,
• bilançonun pasifinde bulunan ve ortakların şirkete yaptıkları direkt yatırımı ifade eden “sermaye” den,
• pasifte bulunan uzun vadeli yabancı kaynaklar ile özkaynaklar toplamını, bir başka ifade ile kısa vadeli yabancı kaynaklar dışındaki tüm kaynakları ifade eden “sürekli (devamlı) sermaye” den,
• dönen varlıkları ifade eden “işletme sermayesi (brüt işletme sermayesi)” nden farklı bir anlam taşıdığı unutulmamalıdır.

• Finansal Kararlar Bakımından “Kar” Mı ”Likidite” Mi Daha Önemlidir?
• Likidite kavramı iki şekilde karşımıza çıkmaktadır:
• Likidite, bir işletmenin, kısa vadeli borç ödeyebilme gücüdür.
• Likidite, paraya dönüşebilme potansiyelidir. Bu potansiyel, iki özellikten oluşur. Birincisi paraya (nakde) dönüşme hızıdır. İkincisi ise, paraya dönüşürken değerini koruyabilme gücüdür.
• Finansal Kararlar Bakımından “Kar” Mı ”Likidite” Mi Daha Önemlidir?
• Bir işletmenin yaşamını sürdürebilmesi için öncelikle günlük gereksinimlerini karşılayabilecek nakde sahip olması gerekir.
• Karın, işletmenin likiditesini artırdığını kabul etmek her zaman doğru olmayabilir. Çünkü, bazı durumlarda kar, işletmeye fiilen nakit girişini sağlayamayabilir.
• Örneğin işletme maliyeti 100TL olan bir malı 200TL’ye 2 yıl vadeli, kredili olarak satmışsa, kar vardır ancak işletmeye nakit girişi yoktur. Bu örnekte ifade edilmeye çalışıldığı gibi finansal tablolarında yüksek tutarlarda kar ettiği gösterilen işletmelerin ellerinde (kasalarında, banka hesaplarında) günlük gereksinimleri bile karşılayacak nakit olmayabilir.
• Sonuç olarak, işletmelerin yaşamlarını sürdürebilmeleri (ölmemeleri = iflas ve tasfiye sürecine muhatap olmamaları) için öncelikle günlük gereksinimlerini karşılayabilecek nakde (likiditeye) sahip olmaları gerekir.
• Kar, işletme yaşamı içinde bir şekilde nakde dönüşecek olsa da, işletmelerin günlük nakit gereksinimleri karşılama gücünü bütünüyle belirleyemez.
• Likiditenin Artması Her Zaman İyi Sonuçlar Mı Verir?
• Likidite, işletmelerin günlük (kısa vadeli) nakit gereksinimlerini karşılayabilme gücünü ifade ettiğine göre, işletmenin likiditesini en yüksek düzeye çıkarmak gerekir, şeklinde bir yanılgı içinde olunmamalıdır.
• Bir işletmenin aşırı bir likiditeye sahip olması, karlılığını olumsuz olarak etkileyecektir.
• Normal ekonomik koşullarda, dönen varlıklara (likit varlıklar) yapılan yatırımların getirisi (karı) duran varlıklara (uzun vadeli yatırımlara) yapılan yatırımın getirisinden daha düşüktür.
• Likiditeyi artırmak amacıyla, likit varlıklara yapılan yatırımlar; daha yüksek getirisi olan duran varlık yatırımlarından vazgeçilerek gerçekleştirilmektedir.
• Likiditeyi artırmak için dönen varlıkları artırmak, daha yüksek getiriye sahip duran varlık yatırımlarından vaz geçmeyi gerektirdiğinden karlılık olumsuz olarak etkilenecektir.
• Diğer bir açıdan bakıldığında; dönen varlıklarına göre kısa vadeli yabancı kaynaklarının oranının azalması işletmenin likiditesini artırmaktadır. Kaynaklar içinde en ucuz sermaye maliyeti olan kısa vadeli yabancı kaynakların payının azalması, daha yüksek maliyeti olan kaynakların kullanılması durumunda sözkonusu olmaktadır.
• İşletmenin likiditesinin artması normal koşullarda sermaye maliyetinin artırılması ile olanaklı olmaktadır. Likidite artıkça, artan sermaye maliyetine bağlı olarak kar azalmaktadır.
• Bir işletmenin ne ölçüde likiditeye sahip olması gerektiğini saptamak için, işletmenin içinde bulunduğu ekonominin, sektörün, işletmenin kendisine özgü yapının doğurduğu koşulların göz önünde bulundurulması gerekir.
• Her işletme için ve her zaman geçerli olabilecek bir likidite düzeyi tanımlanamaz. Optimal likidite düzeyi, likidite ve karlılık arasındaki dengeyi gözeterek belirlenir. Bu denge, “koşullara” göre değişen bir dengedir
Sabit masraflar
BBN= ----------------------------------------------------------
Birim satış fiyatı – Birim değişken masraflar
 
Üst