Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Ferhat abinin sözü üzerine söz söylemek bize düşmez ama evet doğrudur.Tasfiye'ye girildiği dönem, son geçici verilir,sonraki dönemler için verilmez.Bu satıştan dolayı kar-zarar oluşursa artık kurumlar beyanıyla ilişkilendirilir.
Tasfiye süresince tasfiye memurunun önceliğini Türk Ticaret Kanunu’nun 286. Maddesi uyarınca belirlemesi gerekmektedir. Buna maddeye göre “Tasfiye memurları, tasfiye hâlinde bulunan şirketin bütün mal ve haklarının korunması için basiretli bir iş adamı gibi gerekli önlemleri almakla ve tasfiyeyi olabildiğince kısa zamanda bitirmekle yükümlüdür.” Daha kısa bir ifade ile tasfiyenin ruhuna uygun hareket etmelidir.
Amaç şirketin ekonomik değerlerini tamamen nakde çevirmek olacağından gereksiz işlemler gerçekleştirilmemelidir. Zaten bu görüş Türk Ticaret Kanunu’nun 292. Maddesi ile de ifade edilmektedir. Maddeye göre “Tasfiye memurları tasfiyenin gereklerinden olmayan yeni bir işlem yapamazlar. Aksi takdirde, bu tür işlemlerden dolayı ortaklara karşı müteselsilen sorumlu olurlar.” Yani şirket aktifine yeni bir demirbaş alımı veya uzun vadeli borç yükü altına girmek gibi işlemlerden kaçınılmalıdır. Zira bu tür ticari işlemler şirketin uzun vadede ticari hayatını sürdüreceğine işaret etmektedir. Hâlbuki amaç olarak tasfiye en kısa sürede şirketin ticari hayattan çekilmesini ifade etmektedir.
Gelir İdaresi Başkanlığının 11.04.2011 tarihli ve “B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-82” sayılı muktezası da yukarıdaki açıklamaları destekler niteliktedir. Anılan muktezada verilen görüş aşağıdaki gibidir;
“Buna göre; Şirketinizin yarım kalan projelerinin bitirilmesi işlemleri, tasfiyenin sonuçlandırılması amacına yönelik olduğundan tasfiye dışı faaliyet kapsamında değerlendirilmeyecektir. Ancak, Şirketiniz tasfiye sürecinin herhangi bir aşamasında tasfiye faaliyetleri dışında ticari faaliyette (yeni proje çizimi gibi) bulunması halinde, bu durumun meydana geldiği tarihten itibaren tasfiye hükümlerinin uygulanmayacağı ve söz konusu tarihi kapsayan geçici vergilendirme dönemi başından itibaren de geçici vergi mükellefiyeti doğacağı tabiidir.”
Muktezadan da anlaşılacağı üzere tasfiye sürecinden önce edinilmiş haklarda ve yükümlülüklerde amaç sorgulanmazken tasfiye sürecine girildikten sonraki faaliyetlerde amacın tasfiye sürecine yönelik olması esastır.
Ferhat abinin sözü üzerine söz söylemek bize düşmez ama evet doğrudur.Tasfiye'ye girildiği dönem, son geçici verilir,sonraki dönemler için verilmez.Bu satıştan dolayı kar-zarar oluşursa artık kurumlar beyanıyla ilişkilendirilir.