Ynt: 120-128-129 Hesap
Öncelikle aciz vesikasına dayanarak şüpheli ticari alacaklar ayrılmaz görüşünü sunan meslektaşıma bu konu hakkında bilgi vermek isterim.
Öncelikle aciz vesikası nedir ?
Bir icra takip dosyasında borçlunun malvarlığına ulaşılabilmesi için her türlü işlem yapılmış fakat yapılan tüm işlemlere rağmen borçluya ait menkul veya gayrimenkul malvarlığı bulunamamışsa ya da bulunan malvarlığı borcu karşılamaya yetmemişse, alacaklı taraf, borcun tahsil edilemeyen kısmı için kendisine aciz vesikası verilmesini icra müdürlüğünden isteyebilir. Aciz vesikası alınabilmesi için elbette borçlunun en azından tebligat adresine hacze çıkılmış ve haczi kabil mal bulunamamış olması gerekir.
Bu durumda aciz vesikası borçlunun aciz olduğunu borcunu ödemeyeceği anlamına gelen bir belgedir. Peki yararı nedir?
Aciz vesikasına bağlanan bir alacak için kanunda uzun zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Yani aciz vesikası alınması, alacağı zamanaşımına uğramaktan korur. Ayrıca borçlunun malvarlığı tespit edildiğinde, borçlu hakkında yeniden takip yapılmasını kolaylaştırır. Bu çerçevede, alacaklı aciz vesikasını aldığı tarihten itibaren bir sene içinde takibe teşebbüs ederse, borçluya yeniden ödeme emri tebliğine lüzum olmadan icra işlemlerine girişebilir. Kar eden bir şirket aciz vesikası almışsa, aciz vesikasında belirtilen meblağı Vergi Usul Kanunu'nun 322. maddesi uyarınca zarar olarak gösterme ve bu yolla daha az vergi ödeme imkanı elde eder.
Aciz vesikasına dayanarak şüpheli ticari alacak yazabilirmiyiz? Hangi maddeye dayanarak yazarız?
V.U.K.322.maddesi B Fıkrası Değersiz Alacaklar bölümünde aynen şu cümle vardır.
Aciz vesikasına bağlanan alacaklarda tahsil imkanı ortadan kalkmadığından değersiz alacak olarak dikkate alınmaz. Ancak, aciz vesikasına dayanarak şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir.
Aciz Vesikasına karşılık gideri yazılabileceğini tamamen ispatladıktan sonra meslektaşımızın karşılık yazılabilecek dönem sorusuna gelelim.
Karşılığın, alacağın şüpheli hale geldiği dönemden sonraki dönemlerde ayrılıp ayrılamayacağı konusunda görüş farklılığı vardır. İdari görüş, şüpheli hale geldiği dönemde karşılık ayrılmayan bir alacak için müteakip dönemlerde karşılık ayrılamayacağını savunmaktadır. Alacağın şüpheli hale geldiği dönemden kasıt, davanın açıldığı ya da icra takibine başlanıldığı yıldır. Dava ya da icra takibine değmeyecek küçük alacaklarda karşılık ayrılabilecek dönem ise, borçlunun protesto edildiği ya da borcun yazı ile istendiği dönem olacaktır. Alacağın vadesi ile kanuni yollara başvurulması farklı dönemlere rastlarsa; karşılık vadenin dolduğu yılda değil, gerekli kanuni şartın sağlandığı yılda ayrılacaktır.
Yargının her iki yönde de verilmiş karaları bulunmaktadır. Ancak, son yıllarda karşılığın, alacağın şüpheli hale geldiği dönemden sonraki dönemlerde de ayrılabileceği yolunda kararlar da vermektedir. Örneğin, Danıştay Dördüncü Dairesi, V.U.K.?nun 323. maddesinde şüpheli hale gelen alacaklarla ilgili olarak, alacağın şüpheli hale geldiği yılda karşılık ayrılmasını zorunlu kılan bir ifadenin yer almadığını, önemli olanın maddede öngörülen koşulları taşıyıp taşımadığı hususu olduğunu, dönemin değişmesiyle alacağın şüpheli olma niteliğini kaybettiğinin kabul edilemeyeceğini belirterek, 1983 yılında şüpheli hale geldiği ihtilafsız olan alacaklar için, 1985 yılında değerleme günü değeri üzerinden karşılık ayrılmasında yasaya aykırılık bulunmadığına karar vermiştir. Bu konuda idare ile uyuşmazlık çıkması durumunda mükelleflere yargı yoluna gitmeleri önerilir.
Kaynak: Vergi.tc (Onur Elele ? Hesap Uzmanı)
Bu durumda sayın meslektaşım alacak hangi yılda olursa olsun. Mahkemeden aciz vesikası aldığın yıl karşılık gideri yazarak alacağı şüpheli hale getirebilirsin.
Saygılar