fonradar

Araç Satışında Ayrılmayan Amortismanın Durumu.....

Üyelik
14 Haz 2005
Mesajlar
43
Merhaba ,

2005 yılında 20.000,00 YTL bedelle Limited Şirket aktifine almış olduğumuz kamyonet için o yıl amortisman ayırmadık.Bu araç 2006 yılında 22.000,00 YTL bedel ile satılmıştır.Bu araç satışından oluşan kar
2.000, YTL mi ? yoksa ayrılmayan amortismanıda ayrılmış gibi kabul ederek 7.000,00 YTL olarak hesaplamamız gerekmektedir.Kurumlar Vergisi Beyanında ayrılmayan bu amortisman indirim konusu yapılabilir mi?

Teşekkürler...



Not.Araca ait amort.Oranı %25
KDV hesaplanmamıştır.
 
Sayın murat,

Anlatmış olduğunuz durumda araç satış karınız sizinde dediğiniz gibi 2.000,00 YTL dir. Ayırmadığınız amortismanı ayrılmış gibi kabul edemezsiniz. Söylemiş olduğunuz o durum enflasyon muh. uygulandığı dönemde yapılabilen bir uygulamaydı. Eğer ayrılmamış amortismanı ayrılmış gibi kabul ederek işlem yaparsanız fiktif kar elde etmiş olursunuz. Ayrıca ayırmadığınız amortismanı kurumlar vergisinde indirim konusu yapamazsınız. İyi çalışmalar...
 
Bu konu uygulamada tartışmalıdır.Ben sizin yerinizde olsam ileride başımın ağrımaması için aşağıdaki gibi kayıt yapar ve ayrılması gerekirken ayrılmayan amortismanı ayrılmış sayar, ama bunu da kurumlar vergisi matrahına dahil ederdim.Çünkü ayırmadığınız amortisman aracınızın net değerini artırmaktadır ve karı doğal olarak düşürmektedir.
1. kayıt
681 Borçlu : 5000
257 Alacaklı : 5000

2. kayıt :

950 Matraha dahil edilecek giderler : 5000 Borçlu
951 M.D.E.G. karşılığı :5000 Alacaklı

3. kayıt :

100 Borçlu : 22 000
257 Borçlu : 5000
254 Alacaklı : 20 000
679 Alacaklı : 7000

İyi Çalışmalar
 
Selam ,
Öncelikle cevaplarınız için çok teşekkür ediyorum.Ancak bu iki görüş de taban tabana zıt iki görüş.Ben de sayın Oktay Karakoç gibi düşünmeme rağmen, bu konuda görüşleri olan başka arkadaşlarda var ise onların yorumlarını da öğrenmek isterim.Herkese iyi çalışmalar....

Saygılarımla...
 
Sayın oktaykarakoc,
Amortismanla ilgili görüşünüze katılıyorum.Ancak 3.Kayıtta belirttiğiniz satış ve aktiften çıkış kaydı şöyle olmalıydı.SATIŞ:100(B) 22.000/679(A) 22.000 AKTİFTEN ÇIKIŞI:257(B) 5000,689(B) 15.000/254(A) 20.000
 
Sayın Davut Genç...Kaydınızdan şunu anladım.22.000.-YTL. atış tutarının tamamı kardır.Fakat aynı zamanda Aracın Bundan sonraki dönemlerde hesaplanması gereken 15.000.-YTL tutarındaki amortisman tutarı, satıştan dolayı ayrılamayacaktır ve bu da tamamen zarar niteliğindedir.Yani aracın satış değeri bütünüyle kardır, net değeri ise (20.000-5.000=15.000) YTL bütünüyle zarardır.Ben de kaydımda buna vurgu yapmak istemiştim.Sizin dediğiniz gibi de kayıt yapılabilir.
Esas konumuza gelirsek...2005 yılında ayrılması gereken 5000.YTL.lik amortisman ayrılmamıştır.Bu şu demektir.Amortismanın ayrılması sonucunda örneğin 1000 YTL olacak kurumlar vergisi matrahımız, amortisman ayrılmadığından dolayı 6000 YTL. olarak hesplanmıştır.Dolayısıyla burada mükellefin 2005 yılı için daha fazla vergi ödeyeceği de ortadadır...Amortismanın ayrılmamış olması sadece bu noktada öenmlidir.Aracın net değerini belirlemek açısından bunun sonucu tayin edici bir niteliği yoktur...Zira ATİK'in net değerini belirlemek açısından amortisman ayırmak ZORUNLUDUR, fakat bu ayırdığımız amortismanı ilgili dönemde vergi matrahından düşürmek sadece mükelleflere tanınmış bir HAKTIR...Bu haktan mükellefler ilgili dönemlerde yararlanabilirler.Takip eden dönemlerde değil...2005 yılının amortismanından 2006 da yararlanmak istiyorum diyebilir miyiz...Bence diyemeyiz...Bunu dediğimiz anda genel kabul görmüş muhasebe ilkelerinden "dönemsellik" ilkesini kökünden kundaklamış oluruz.Bu nedenle satış anında aracın net değerini belirlemek açısından amortisman hesaplanmalıdır...Fakat bu amortisman 2005 senesinin amortismanı olduğundan dolayı matrahtan düşülmemelidir.Ben inceleme memuru olsam ve bu satıştan dolayı 2000 YTL. satış karı hesaplandığını farketsem bunu mükellefe sorarım.Bana mükellef "o amortisman aslında 2005 senesinin amortismanı, ama o sene içinde ayırmadık 2006 da ayırdık" derse, ben de derim ki: Ayırsaydınız.Bu sizin hakkınızdı.Mevzuatın neresinde yazıyor, ATİK'e ait amortismanların hangi dönemde gider yazılacağı mükelleflerin insiyatifine bırakılmıştır, diye.Gösterin böyle bir cümle, ben bu gözümdeki gözlüğün camlarını yerim bee yerim....
VUK'nun değerlemeye ilişkin hükümleri, bilanço kalemlerinin gerçek değerleriyle mali tablolara yansımasından ziyade, vergi matrahının doğru hesaplanmasına yönelik bir çalışma olmasına vurgu yapar....Ve yine biliyoruz ki, amortisman süresi uzatılamaz.Mesele amortismanın hesaplanıp hesaplanmamasında değildir.Her halükarda bu hesaplanacaktır...Mesele bu ayırdığımız amortismanı ne yapacağız sorusundadır....Gider yazıp matrahtan düşecek miyiz, yoksa matraha eklenmesi gereken bir unsur olarak mı göreceğiz....Ben ikincisinden yanayım...Bence matraha eklenmelidir....İleride vergi zıyaı cezası, usulsüzlük, gecikme zammı vs... gibi parazitlerle uğraşmak zorunda kalınacaktır....İyi çalışmalar dilerim.
 
Sayın Karakoç, Sayın Genç,

İzninizle önce ikinizi de kutlamak istiyorum.

Uzun zamandır çeşitli ortamlarda tartışılan bir konuyu, o kadar gözel kavrayıp açıklamışsınız ki, sevindim.

Evet, amortismanların ayrılıp ayrılmaması konusu, bir yandan muhasebe sistemini, bir yandan da vergi sistemini ilgilendiren bir konudur.

Bir açıdan da her iki sistem bir birini tamamlar.

Muhasebe sistemine göre, muhasebenin temel kavramlarına ve temel mali tablo ilkelerine göre, varlıkların tablo tarihindeki gerçek değerlerinin ifade edilebilmesi için amortismanların ayrılması zorunludur. Ayırmamak söz konusu değildir.

Vergi sistemine göre de, döneminde ayrılmamış amortismanlar sonradan ayrıldığında matrahtan indirilemez.

Bu iki kural birbirini tamamlayan kurallardır.

Öte yandan, döneminde amortisman ayrılmamış bir varlığın, kalan kayıtlı değerin tümü satış tarihinde maliyete alındığında, önceki dönemlerde ayrılmamış amortisman tutarı, satış tarihinde giderleşmiş, dolayısıyla matrahtan indirilmiş olacaktır.

Bu da, döneminde ayrılmamış amortisman, sonradan ayrıldığı dönemde matrahtan indirilemez kuralına ters düşer.

Bu nedenle, Sn. Karakoç'un yorumuna tümüyle katılıyorum.

Sn. Genç'in Sn. Karakoç'a uyarısı ise, gelir tablosu ilkeleri ile ilgili bir kuralın anımsatılmasından ibaretttir. Brüt değer ilkesine göre, kaydın iki ayrı aşamada yapılması gerekir.

1. aşama satış kaydıdır. Satış tutarı 679 hesaba alınır.

2. aşama, satılan varlığın kayıttan silinme aşamasıdır. Varsa kalan değer, 689 hesaba alınır.

Sn. Genç'in uyardığı noktanın açılımı budur.
 
Sayın Kurdoğlu

Konu yerleşmiş içtihatlar ve maliyenin uygulaması ile istikrar kazanmış olması nedeniyle daha önce müdahale etmedim. Ancak, Internet sitesinde makale yayınlayan biri olarak aynı hataya iştirak etmeniz beni okuyucuların uygulamada düşcekleri hataların önlenmesi bakımından müdahale etmeye sevk etti.

Sizin görüşünüzü özetlemek gerekirse “zamanında ayrılmadığı için gider kabul edilmeyen amortismanın, demirbaşın satışı halinde ayrılması gerekir. Zira aksi bir uygulama, bir taraftan muhasebe ilkeleri gereği demirbaşın aslında olması gerekli değerini, yani aşınma nedeniyle halihazır değerini yansıtmaması, diğer taraftan maliyenin indirim olarak kabul etmediği bir giderin satış halinde yürürlüğe konması” olacağı şeklindedir.

Ancak, amortismana tabi tutulmayan demirbaşın satış halinde gerçek değerini yansıtmaması durumu temelden yoksun bir iddiadır. Çünkü amortisman ayırmak için demirbaşın mutlaka kullanılması gerekmez. İşletmeye alınan demirbaş hiç kullanılmasa hatta ambalajından çıkarılmasa bile amortismana tabi tutulabilir. Bunun için demirbaşın envantere alınması ve işletmenin faaliyette olması yeterlidir.

Diğer taraftan Amortisman vergi mükellefine sağlanmış bir atıfettir. Mükellef bunu kullanmak zorunda değildir. Nitekim “zamanında ayrılarak gider yazılmayan amortismanın sonradan gider yazılamaycağı” şartı bunun delilidir.

Bu nedenle, amortisman ayırmak mükellefin isteğine bağlıdır ve satışı yapılan demirbaşın envanterde yazılı değeri ile maliyete intikal ettirilmesi gerekir. Bun engelleyen bir mevzuat yoktur. Eğer varsa burada bunu açıklarsanız faydalı olur
------------------------------------------
 
Sayın Murat,

Zamanında ayrılmayan amortismanın ATİK satıldığında ayrılıp KKEG yazılması husuna katılmıyorum.Bence Sayın Erol tam ve doğru olarak gerekçeleri sıralamıştır.

Sadece bu konuda, Sayın Kurdoğlu'nun gerçek değerle ilgili karşı tezine bir soru ile ek yapmak istiyorum.

-Eğer ATİK'in zamanında ayrılmayan amortismanlarının satış sırasında tamamlanması ile "Gerçek Değer" e ulaşılıyorsa ATİK Satış Kar/Zararı nasıl oluşmaktadır?

Benim bildiğim "Gerçek değer" piyasa değeridir yani ATİK'in satıldığında edeceği bedeldir.

Amortismanlar yaklaşık olarak belirlenen aslında gerçeği tam yansıtmayan ve her işletmenin farklı yapısı-çalışması-bu değerleri kullanma performansı gereği zaten yansıtamayacak olan yaklaşık değerlerdir.Bu nedenle ayrılmaları vergi mevzuatımız açısından öteden beri ve halen ihtiyaridir.

Enflasyon düzeltmesinde ayrılmış sayılan amortismanların durumu ise Tebliğle getirilmiş olup zamanında o konudaki tüm sorularım ve iddialarım cevapsız kalmıştır.Bana göre enf.düzeltmesi nedeniyle tamamlattırılan ve KKEG olarak matraha ilave edilen amortismanların Duran varlık satıldığında gelir yazılması ancak matrahtan indirilmesi gerekir.Buna engel hiçbir yasa maddesi yoktur tamamlanacak diyen tebliğde de bu durum açıklanmamıştır.

İkinci konu olan Duran Varlık Satış gelirlerinin 679 hesaba, kalmışsa kayıtlı maliyetinin ise 689 hesaba alınması ise yine benim katılamadığım bir konudur.

Bu konuda Sayın Kurdoğlu bize göre daha yeterli ve bilgilidir.Ancak evvelce benzer konularda yaptığı açıklamaları anlamaya çalıştımsada yeterince tatmin olmuş değilim ve bu tür kayıtları yaparken yine dönüp bildiğim kaydı yapıyorum.

Zira Sayın Kurdoğlu bu görüşüne dayanak olarak MSUGT deki Gelir Tablosu ilkelerinden "Gelir ve giderler tabloda gayrisafi değerleri ile gösterilmeli , hiçbir gelir kalemi tamamen veya kısmen bir gider kalemi ile karşılaştırılarak tablo kapsamından çıkartılmamalıdır" ilkesini göstermektedir.

Bu yaklaşım Gider ile Maliyeti aynı kalıba sokmaktadır.Halbuki Gider ile Maliyet birbirinden çok farlıdır.Kaldıki Gelir Tablosunda Emtia ve hizmet satışlarında olduğu gibi Duran varlık satış hasılatı ve duran varlık satış maliyeti bölümleri/karşılaştırması yoktur.

679 hesap ile 689 hesap Gelir Tablosunda birbiri ile ilinti kurulamayacak biçimde;

"F-Diğer Faaliyetlerden Doğan Gelir ve Karlar" ve
"G-Diğer Faaliyetlerden Doğan Gider Ve Zararlar"

Bölümlerinde yer almaktadır.Önerilen kayıt yapıldığında tek bir duran varlık satışı için Gelir Tablosunda (F) grubunda Kar yer alırken aynı satıştan dolayı (G) grubunda Zarar yeralmaktadır.Buda çok garip bir durumdur.

Diğer yandan;

679 hesabın başlığı "Diğer Olağandışı Gelir ve KARLAR Hesabı" olup açıklamasında "Amortismana tabi duran varlıkların arızi olarak satılmasından doğan KARLAR ile..." denilmektedir.Burada kaydı istenen Duran Varlık Satış GELİRİ değil KAR'ıdır.

Aynı Durum 689 hesap içinde geçerlidir.

Bu nedenledirki Duran varlık satışlarında Sayın Karakoç'un yaptığı 3.kayda, uyacağımız mevzuat MSUGT ve TDHP ise bazı açılardan itiraz edilebilir belki ama "kesinlikle olmaz" denmemelidir.Ve bende açıkladığım nedenlerle böyle kayıt yapıyorum.
 
OSMAN EROL' Alıntı:
Diğer taraftan Amortisman vergi mükellefine sağlanmış bir atıfettir. Mükellef bunu kullanmak zorunda değildir. Nitekim “zamanında ayrılarak gider yazılmayan amortismanın sonradan gider yazılamaycağı” şartı bunun delilidir.

Sayın M.Kemal ve Sayın Osman Erol...Benim anlamakta zorlandığım bir nokta var.Şimdi buraya yazacağım.Bunun cevabını bana 6 yaşındaki bir çocuğa anlatırmış gibi verirseniz sevinirim....

Aracın satışı sırasında amortisman hesaplanmaması gerektiğini söylüyorsunuz...Tamam hesaplamayalım....Bu durumda biz, o aracın 2005 yılında hesaplanması gerekirken, hesaplanmayan amortismanından ÖRTÜLÜ BİR BİÇİMDE, herhangi bir şekilde gider hesabına almaksızın,
2006 yılında yani ait olduğu yılda değil de, sonraki bir dönemde istifade etmiş olmuyor muyuz...Çünkü aracın aktiften çıkışını sadece 20.000 ytl lik
maliyet bedeliyle yapıyoruz.Ayrılması gereken ama ayrılmayan amortismanı hesaba katmayarak aracın maliyetini artırmış oluyoruz.Yanlış mıyım.Dolayısıyla da kar azalıyor.Yani 5000 YTL örtülü bir biçimde, ait olduğu dönemin dışında maliyeti eksiltmeyen bir unsur olarak 254 hesabının borcunda, 20.000 ytl 'nin içinde bir köşeye sinmiş vaziyette duruyor.O 5000 ytl 2005 e ait bir değer değil mi....Yukarıda Sayın Erol'dan bir alıntı yaptım....Orada kilit cümle "zamanında ayrılarak gider yazılmayan amortisamanın sonradan gider yazılamayacağı" cümlesidir...
Zamanında ayrılmayan amortismanın sonradan gider yazılamayacağını kabul ettiğimiz zaman, zamanında ayrılmayan amortismanın atik'in satış anındaki gerçek değerini artırıcı, yani maliyeti aynen koruyan, eksiltmeyen bir değer olamayacağını da kabul etmemiz gerekmez mi...5000 ytl amortisman önceki dönemde gider yazılıp aktifi eksiltmesi gerekirken, bu olmamış ve 5000 ytl aktifte kalmıştır....Aracın satışı sırasında da bu 5000 ytl aktif değeri aynen koruduğndan dolayı, satış karı azalmıştır.Satış karını azalmasının sebebi bu 5000 ytl dir ve bu 5000 ytl satışın gerçekleştiği dönemin değil, bir önceki dönemin rakamıdır.Dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım....Ben halen 5000 ytl nin KKEG olarak değerlendirilmesinden ve aracın satış anındaki BİLANÇO değerini (piyasa değeri değil-piyasa değeri karın veya zararın ne kadar olacağını belirlemekten öte bir anlam ifade etmemektedir örneğimizde ve anlaşılan 22.000 ytl dir) doğru bir şekilde hesaplayabilmek için işleme dahil edilmesinden yanayım.Saygılar.
 
Merhaba,
Sayın Oktaykarakoç,
Kanunu yorumlayış tarzınızı beğendim. Her kanunu bu şekilde yorumlarsak işin içinden nasıl çıkarız bilmiyorum. Amortisman ayırmak, Muhasebe Sistemi ve Gelir tablosu İlkeleri göz önüne alındığında zorunludur. Ama Vergi mevzuatı açısından ele alındığında ise ihtiyaridir. İster ayır isterse ayırma. Aynı yeniden değerleme gibi. İster yeniden değerleme yapıp değerlenmiş değer üzerinden amortisman ayır, istersen değerleme yapmadan ayır, veya değerleme yapıp amortisman ayırma. Karar tamamen sana kalmış. Biz KKEG'i nasıl vergi mevzuatına göre belirliyorsak ve Muhasebe sistemine göre Gider yazabiliyorsak, amortismanları da öyle değerlendirmemiz gerekir.
Burada kanun bize; Amortismanların ancak ilgili yılda ayrıldığında gider yazabileceğimizi söylüyor değil mi? Öyleyse ilgili yılda biz amortisman ayırdık mı? Hayır? Ayırsaydık o kadar eksik matrahta bulunacaktık. Ayırdığımız halde zarar olmuş olsaydı bu durumda bu yılın karından mahsup edecektik. Ayırmadık ve maddi duran varlığımızın defter değerini koruduk. Yani ihtiyarilik hükümlerine göre bir seçimde bulunduk. Satış karımızı da defter değeriyle satış fiyatımız arasındaki farka göre belirlediğimizden vergi mevzuatına ters düşen bir tarafımız kalmadı. Muhasebe sistemine ve Gelir tablosu ilkelerine ters düştük. Olsun oda Maliyenin bir seçimi. :lol: Onlar önümüze koydu, bizde birini seçtik.
 
Sayın Semizoğlu iyi bağlamış.

Bakış açımız

1-Muhasebe Sistemi ve Gelir tablosu İlkeleri ,
2-Vergisel Risk,

olacaktır.

Vergisel açıdan geçmiş yıllarda gider yazılamayan amortisman gideri cari yılda gider yazılmayacağına göre satış anında da yazılamaz.

Daha ötesi var mı?
 
Sayın Erol;

Benim yazdığım bölümün özetini aşağıdaki gibi yapmışsınız;

"zamanında ayrılmadığı için gider kabul edilmeyen amortismanın, demirbaşın satışı halinde ayrılması gerekir. Zira aksi bir uygulama, bir taraftan muhasebe ilkeleri gereği demirbaşın aslında olması gerekli değerini, yani aşınma nedeniyle halihazır değerini yansıtmaması, diğer taraftan maliyenin indirim olarak kabul etmediği bir giderin satış halinde yürürlüğe konması”

Afedersiniz ama, bunları ben mi dedim?
 
yazılanları okudum.Sayın Karakoç, Sayın Kurdoğlu, Sayın Genç...Sizi kutlarım...Diğer arkadaşlara gelince...Sayın Karakoç son yazısında bu ko
nuyu iyi toparlamış.

Vergisel açıdan geçmiş yıllarda gider yazılamayan amortisman gideri cari yılda gider yazılmayacağına göre satış anında da yazılamaz.
butterfly effect böyle demiş...Peki bunu derken, acaba ayrılmayan amortisman kadar vergisel avantaj sağlandığının ve bundan da 2006 yılında faydalanıldığının farkında mı acaba...Amortisman hesaplanacak ama KKEG olarak değerlendirilecek...Doğrusu budur...Uzatmaya gerek yok
 
Sayın misafir

öyle derken bir önceki yıl amortisman ayırmayarak vergisel dezavantaj sağlandığının da gayet farkındayım. Hem amortisman ayırmayarak fazla vergi ödeyeceğim hem de KKEG yazarak bir daha vergi ödeyeceğim.

Konu ayrılmayan amortismanın satılırken KKEG olup olmayacağı mevzuuna dayandı.

Bu durumda Ayrılmayan amortisman bedelini KKEG olarak dikkate almak hiç aklıma yatmıyor.

Sonuçta MDV'nin değeri benim için kayıtlı değerdir. Eğer MDV'nin net değerini KKEG yazarak saptayacaksak, sırf bu yüzden MDV'yi satmam. El altından hurdacıya satarım, kayıtlardan da silmeyeceğim için en azından aktifim güçlü gözükür.

Ya da ikinci yıl sehven hatalı olarak bu malın MDV hesaplarına alındığını belirterek düzeltme maddesi ile ticari mallara çekerim (amortisman ayırmadığım için problem yaratmaz) öyle satarım yine de KKEG yazmam.
 
Değerli Arkadaşlar,

Ne olur bu kadar önemli bir konu "ben haklıyım o kadar" a gelip dayanmasın.

Bakın Sayın Kurdoğlu'nunda belirtiği gibi bu konu uzun zamandır tartışılan bir konu.Ve buna rağmen hiçbir tartışmada (benim izlediğim) ortaya yorumlardan başka ne bir tebliğ ne bir mukteza nede bir yargı kararı konabilmiş değil.

Vergi konusunda neredeyse tek söz sahibi diyebileceğimiz hesap uzmanlarının kaynaklarındada tartıştığımız konunun es geçildiğini görmekteyiz.

Bizim mesleğimizde sabit fikirli olmak sıkıntı yarartır zira hergün değişen ve hergün yeniden yorumlanabilen geniş bir mevzuatla içiçeyiz.

Bu tartışamada büyük ihtimalle kesin bir sonuca ulşamayacak, kaldıki ondan daha önemlisi burda temel mantalitemizi-yorum gücümüzü geliştirmek asıl amacımız olmalıdır.

Ben bizlere göre çok daha deneyimli Sayın Kurdoğlu hocamıza tamam hocam öyle yapalım diyebilirdim.Ama her uygulamada yukarıda bahsetiklerim aklıma takılırdı.

Bu tarışmanın;

-Amortismanların ne olduğu ne olması gerektiği,
-Gerçek bedelin ne olduğu,
-İşletmelerin işleri için satın alıp kullandıkları ve kullanma sonucu aşınan duran varlıkların satışında nasıl oluyorda kar oluştuğu,
-Bu durumun amortisman oranlarının gerçeğin çok uzağında kalmasındanmı kaynaklandığı,
-VUK.na dayanılarak çıkartılan MSUGT de amortismanlar "ayrılmalıdır" denirken neden aynı yasada amortisman ayırmanın ihityari bırakıldığı, VUK.da birçok değişiklik yapılırken bu uyumun halen neden sağlanmadığı,

Gibi konularla ve bulabildiğimiz her türlü yazılı kaynak ve mevzuatla devam etmekte yarar görüyorum.

Yoksa VUK.nun bir tek maddesi etrafında döner dururuz.
 
bende mustafa kemal ekici beyin fikrine katılıyorum. konu genelde bir mantıki çözüm içerisinde tartışılıp duruyor. iki düşünce tarzı var, düşünüş tarzına göre 2 side doğru yada 2 side yanlış oluyor. yani 1. görüşe göre 10.000 ytl ye alınmış bir ATİK in kullanım süresi dolmuş diyelim ama zamanında ayrılmayan amortisman olduğu için birikmiş amortismanı 8.000 ytl görünüyor ve 5.000 ytl ye satıyorsak diyoruzki kayıtlarımıza göre 3.000 ytl kar bildiririz olur biter, ama kanunda diyorki amortisman süresinin son yılında ayrılmayan amortisman o yıl tümüyle ayrılacaktır. yine bir başka madde diyorki, yil içinde ayrılmayan amortisman bir sonraki yıl gider olarak düşülemez, zaten bu kargaşayı kanun kendi kendine oluşturmuş oluyor. yani bu kanuna görebizim kullanım süresi dolumunda kalan bu 2000 ytl yide amortisman ayırmamız gerekiyor ve maliyet 0 satış 5000 kar 5000 olacak ve bu 2000 ytl yide zamanında düşmediğimiz için matraha ekleyeceğiz. bu durumda 5000 ytl net kar olmuş olacak, bunu birde şöyle düşünürsek bizim kar/zararımız düşmemiz gereken sene 0 dersek, o sene düşmüş olsaydık 2000 ytl zarar olacaktı, ATİK i sattğımız sene kara 0 dersek atik karından dolayı 5000 ytl karımız olacak ve 2000 ytl geçmiş yıl zararını düşüp 3000 ytl üzerinden vergi ödeyecektik. ama şimdi 5000 ytl üzerinden vergi ödeyeceğiz buda fazla ödeme doğruyor. konuyu biraz dağıttım galiba kısaca demek istediğim, bu kanunlarla yoruma göre nasıl yaparsak yapalım bizce doğru olacak, bizim yaptığımızın terside inceleyen denetim elemanının yorumuna göre doğru olacak. bu yüzden bununla ilgili bir tebliğ yayınlanması şart diye düşünüyorum. bu durumda ise, bir düzenleme gelene kadar vergimizi çok çıkaracak şekilde değerlendirip işlemlerimizi ona göre yapmamız gerekir diye düşünüyorum.
 
Değerli arkadaşlar,
Sabit kıymet alımı için ödenen para işletme için bir GİDER dir. (oppala buda nerden çıktı demeyin)
Büronuza 510 YTL ödeyerek aldığınız bir çalışma masasını ne yapıyorsunuz. Doğrodan gider yazarak (yokediyor) matrahtan düşüyorsunuz. Peki bu bedel 510 değil de 530 YTL olsaydı.... İşte ozaman Kanun koyucu " DUUUR arkadaş " diyor .. " Benim belirlediğim bir ölçü var bu ölçü YTL cinsinden 520 YTL dir. Eğer sen Demirbaş niteliğinde bir gider yapıyor ve bedeli de 520 YTL nin üstüne çıkıyorsa bunu ben doğrudan vergi matrahından düşürtmem...... Zira benim ölçülerime göre bu yaptığın harcama bir yılda bitip tükenmeyecek . Sen bunu birkaç yıl kullacaksın.... Dolayisiyle harcama bedelini , yine benim belirleyeceğim kullanım süresine böleceksin çıkan rakamı doğrudan GİDER yazabilirsin. ........ Ama eğer sen bu harcamanı gider olarak yazmak istemiyorsan ona da eyvallah....... sen bilirsin .......
Bir parantez"açayım ;
"Evet arkadaşlar, ben, büyük bir cesaretle şu meşhur Enflasyon düzeltmesi döneminde S.Kıymetlerde yer alıp ta amortisman yoluyla sıfırlanmış bu kabil '' GİDER '' lerimi tamamen ortadan kaldırdım.... Şimdi listemde yok... Bilançomda da yok ...... (( tescile tabiler değil tabiki....)) "

Kanun koyuca bana ihtiyarilik hakkı vermiş... " İster gider yazarak yoket..... ister etme.... Eğer hiç giderleştirmiyorsan, canıma minnet . Bana daha fazla vergi ödemiş olursun. Bunun için sana minnettarım. O zaman o harcama bedeli senin için maliyet bedelidir. (Aksi iddianın umarım kanıtı olur) Eğer sen bu Sabit Kıymet niteliğindeki GİDER ini elden çıkarmak, satmak istiyorsan- eğer varsa- Maliyet bedeli ile Satış bedeli arasındaki müsbet farkın vergisini alırım haa....."
Biraz sayın karakoçun isteğini de göz önüne alarak 6 yaşındaki cocuğun anlayacağı şekilde, bazen kanun koyucunun dili, bazende kendi dilimle yazmaya çalıştım.. Bunun için üstadlarımdan özür dilerim...
Muhabbetlerimle......
A Cihat Oğuzoğlu
SMMM
 
Sayın ACİHAT şöyle demiş :Kanun koyuca bana ihtiyarilik hakkı vermiş... " İster gider yazarak yoket..... ister etme.... Eğer hiç giderleştirmiyorsan, canıma minnet . Bana daha fazla vergi ödemiş olursun. Bunun için sana minnettarım

Sayın ACİHAT....Meseleyi 6 yaşındaki bir çocuğa anlatır gibi anlatmaya çalışmışsınız ama başaramamışsınız.Yetersiz kalmış...6 yaşındaki çocuk esprisini de anlamamışsınız, neyse....Ben kanun koyucunun ağzından konuşmaya devamediyorum....Yukarıda kanun koyucunun ne dediğini yazmışsınız....O kanun koyucu konuyu orada kapamıyo işte....Devam ediyo konuşmaya....

İster gider yazarak yoket..... ister etme.... Eğer hiç giderleştirmiyorsan, canıma minnet . Bana daha fazla vergi ödemiş olursun. Bunun için sana minnettarım.....FAKAT....Bunu giderleştirmemen demek, ilgili dönemde bana daha fazla vergi ödemen demek evet....Bu benim avantajıma....Yalnız sonraki dönemlerde bu varlığı satmaya kalkarsan, o varlık için ayırmadığın amortismanı (geçmiş dönemde) bu dönemde ayırmalısın...Çünkü bunu yapmadığın zaman varlığın maliyetini olması gerekenden daha fazla göstermiş olursun....Amortisman ayırmak senin hakkındı ama ayırmadın....Şimdi bunu yapmadın diye, bana daha fazla vergi ödedin diye, ben ayırmadığın amortismandan satış anında istifade etmene izin vermem....


Bunu demeyen kanun koyucunun aklına şaşarım ben...Bun demeyen kanun koyucu kanun koyuculuğu bıraksın, kendine başka bir iş bulsun....Bunu demeyen kanun koyucuıya ben kanun koyucu demem...Hatta bunu demeyen kanun koyucunun olduğu yerde, kimse insanların vergi kaçırmasından, düşük kar göstermesinden şikayet etmesin...Bunu demeyen kanun koyucu......**********kardeşim ******....

Not : Mesaj içeriği (TB) tarafından Forum Kurallarına göre düzeltilmiştir. Sayın Karakoç, lütfen hakaret içerecek kelimeleri kullanmayın.
 
Sayın Karakoç,

Bir ricada bulunmuştum,"Ne olur bu kadar önemli bir konu "ben haklıyım o kadar" a gelip dayanmasın." Diye ama Değerli Bir meslektaşımız olan Sayın Oğuzoğlu'na cevaben yazdığınız yazınızda uslubunuz bununda ötesine geçmiş.TB gerekli düzeltmeyi yapmasaydı cevap vermeyecektim.


Şimdi son noktayı koyalımmı;Ne diyor VUK.nun 328 maddesi bir bakalım;

Madde 0328: Amortismana tabi malların satılması

(2365 sayılı Kanunun 56 ncı maddesiyle değişen şekli) Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kar ve zarar hesabına geçirilir. İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler.

Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır.
..............

Eğer kanun koyucu sizin düşüncenizde olsaydı İkinci fıkrada "Ayrılmış Amortismanlar" kelimesi yerine "Ayrılmış ve Ayrılmış sayılan/zamanında ayrılmayan Amortismanlar" der idi yada ikinci fıkrayı hiç yazmazdı.
 
Üst