Kıdem Tazminatı

Üyelik
8 Ağu 2013
Mesajlar
5
Konum
bursa
Arkadaşlar 2005 yılından bu yana bir arkadaşımla beraber aynı işyerinde çalışıyoruz. İkimizinde 15 yıllık sigortalılık süresi ve 3600 prim gün sayısı var. Arkadaşımla beraber bu işyerinden ayrılmayı düşünüyoruz. Kıdem tazminatımızı almak için ne yapmalıyız? SGK dan tazminat alabilir yazısını posta yoluylamı göndermek lazım yoksa işverene eldenmi vermemiz lazım? Bu işlemden sonra belli bir süre (15 gün 1 ay vs.) işverenin bizi çalıştırma hakkı varmı? Ayrıca bu kağıt işverene gitmeden önce işverene haber vermemiz gerekirmi? Biz bu belgeyi göndermeden önce işverene kıdem tazminatı alabilir belgesini iş yerine gönderip işten ayrılacağız dediğimizde işveren hakkımızda tutanak yazıp diğer işçilere imzalatır ve bizi işten çıkardığını söylerse (bu işveren 1 kuruş vermemek için elinden geleni yapacak biri, o yüzden bu olasılığıda düşünmek lazım) bizim tazminat hakkımız yanarmı?

Bu işlemleri hangi sırayla ve nasıl yapmalıyız ki tazminatımızı alıp çıkabilelim.
 
İlk olarak şunu söyleyim istifa ederek işyerinden ayrılırsanız hiçbir şekilde tazminat talep edemezsiniz.Tazminat alabilmeniz için ya işverenin sizi işten çıkartması lazım ya da emekli olmaya hak kazanıp emeklilik sebebiyle işten ayrılmanız lazım.15 yıl sigortalılık ve 3600 prim günü var dediğinize göre emekli olmak istiyorsunuz ve bu sebeple işten ayrılacaksınız.Eğer durum buysa kıdem tazminatı alabilirsiniz.Bunun için ilk yapmanız gereken en yakın SGK'ya gidip emekli olma şartlarınızın tamamlanıp tamamlanmadığını tespit ettirmelisiniz.Eğer şartlar sağlandıysa kıdem tazminatı alabilir kağıdı alıp bunu işverene vermelisiniz.Daha sonra işveren bu kağıda istinaden emeklilik olarak çıkışınızı verip kıdem tazminatını ödemek zorundadır.Kıdem tazminatınıda size ödemesi için en fazla 1 ay süresi var işverenin eğer yanlış kalmadıysa aklımda.

Burada dikkat edilmesi gereken ilk önce kuruma gidip yazının alınması daha sonra işverene çıkış için bu yazı ile müracaat edilmesidir.Elden vermeniz daha doğru olur.İşlemlerde daha hızlı yapılır.
 
Peki ben bu belgeyi elden verirsem ve işveren bu belgeyi yırtar ve almadığını iddia edip hakkımızda tutanak tutup işten atabilirmi? Bu belgenin noter yolu ile gönderilmesi gerekirmi? İşveren istemesi durumunda belli bir süre daha çalışmak zorundamıyımız?
 
Bir süre daha çalışma zorunluluğunuz yok,
böyle bir korkunuz varsa, belgeyi de ekleyerek sözleşmenizi ilgili kanun hükümlerine göre feshettiğinizi noter ihbarıyla bildirmeniz daha doğru olur.
 
SGK size şu tarihten itibaren emekliliğe hak kazandığız dediği takdirde hiçbir şekilde çalışma zorunluluğunuz yok.Eğer "keremcem" arkadaşımında dediği gibi o şekilde bir korkunuz varsa noter yolu ile evrakları göndermeniz daha sağlıklı olacaktır.
 
Sn.üyelerin de işaret ettiği gibi ,işverenden endişeleriniz var ise işe gitmeden noter kanalını kullanarak bu işlemi başlatabilirsiniz.Sanmıyorum ama yinede sorun çıkarırlar ise bu girişiminiz ile açacağınız dava da,sözleşmenin anılan sebebden dolayı tarafınızdan feshedilmiş olduğu( zorlanmadan ve mahkeme fazladan detaylı araştırma yapmadan) kanıtlanacak, dolayısıyle dava lehinize sonuçlanacaktır.
 
Cevaplarınız için teşekkürler. ! hafta önce sgk dan emeklilik yazısını alıp işverene elden verdim. Sorun çıkarmadan işten ayrıldım, tazminat konusunda birşey söylemedi o anda. İşyerini bugün aradım tazminatı ne zaman alacağımı sordum, işveren bana kağıtları muhasebeciye verdiğini ve işlemler tamamlandığında muhasebecinin beni arayacağını söyledi. Tanıdık bir arkadaşımın çalıştığı yerdeki muhasebeci demişki fazla bekletmeden dava açıp tazminatınızı isteyin, zira işveren işyerini başka birine devredebilir veya farklı bir yolla bu tazmintı ödemeyebilirmiş! Böyle birşey mümkünmüdür? Vede eğerki tazminatı alırsam bunu nasıl kendim hesaplarım. Bildiğim kadarıyla her yıl için 1 brüt maaş veriliyor fakat ben asgari ücret üstünde alıyordum ama zannedersem asgari ücret üzerinden gösteriliyordu. Bunu sgk hizmet dökümünde kazanç sekmesindeki ücret üzerinden hesaplayarak bulabilirmiyiz? veya başka nasıl hesaplarız? elimde maaş bordrosu yok.
 
Tanıdık bir arkadaşımın çalıştığı yerdeki muhasebeci demişki fazla bekletmeden dava açıp tazminatınızı isteyin, zira işveren işyerini başka birine devredebilir veya farklı bir yolla bu tazmintı ödemeyebilirmiş!
Ödemek istemeyen işveren için farklı bir sürü seçenek te bulabilmek mümkün elbette, ama salt 1 kişinin kıdem tazminatını ödememek için de işyerinin devrine kalkışılabileceğini söylemek abesle iştigal olur.

Kıdem tazminatınızın aldığınız gerçek ücretiniz üzerinden hesaplanması ödenmesi gerekir ama kuruma bildirilen ücret düşükse, muhtemelen ödemeyi de o rakam üzerinden yapacaklardır. Bu durumda imzalayacağınız ibra belgesine fazlaya dair haklarımı saklı tuutyorum şeklinde bir not düşüp, farkı talep edersiniz, ödenmezse iş mahkemesinde kıdem tazminatı farkları için dava açmanız ve gerçek ücretinizin kurumlara bildirilenden daha yüksek olduğunu ıspatlamanız gerekir.
 
Ödemek istemeyen işveren için farklı bir sürü seçenek te bulabilmek mümkün elbette, ama salt 1 kişinin kıdem tazminatını ödememek için de işyerinin devrine kalkışılabileceğini söylemek abesle iştigal olur.

İki kişi aynı anda bırakınca (8 yıl) biraz fazla gelmiş olabilir işverene. Zaten işten ayrılınca "bilmiyorum belki işyerini kapatırım, belki eleman alırım, belki farklı bir iş yaparım" gibi şeyler söyledi o yuzden sordum. İşyerini devir veya kapatma işleminde işyeri borçları devir edilen kişiye geçmezmi? yada kapatırsa yinede bu borçları ödemesi gerekmiyormu?
 
Devirde devralan sorumlu olur, çünkü işvereniniz çalıştığınız X firmasının sahibi Ahmet mehmet bey değil X firmasıdır.
Kapatırsa, alabileceğiniz bir firma olmadığı için, korkarım alamazsınız.
 
Devirde devralan sorumlu olur, çünkü işvereniniz çalıştığınız X firmasının sahibi Ahmet mehmet bey değil X firmasıdır.
Kapatırsa, alabileceğiniz bir firma olmadığı için, korkarım alamazsınız.

Bu bana biraz garip geldi sayın keremcem.Bir adam 20 yıl çalışıyor bir işyerinde sonra işveren haydi ben kapattım deyip gidiyor.Bu 20 yıllık emek ne olacak.Devletin böyle bir olaya karşı işçiyi koruyan bir kanunu yok mu acaba ?
 
İşyeri,işci ayrıldıktan sonra devredilirse ve bu devir işyerinin aktif ve pasifleri birlikte olmuş ise devir alan işveren,devrolunan işverenin işyeriyle ilgili bu borcundan sorumlu olacağı,
Tüzel kişiliğin sonradan kapanması halinde ise ortada tüzel kişilik olmadığından,dolayısıyle ödenmeyen borcun tahsilinde muhatap bulunmayacağından korkarım bu borç ödenmez.
Başkaca çıkar yol var mı bilmiyorum.
 
Son düzenleme:
İşyeri,işci ayrıldıktan sonra devredilirse ve bu devir işyerinin aktif ve pasifleri birlikte olmuş ise devir alan işveren,devrolunan işverenin işyeriyle ilgili bu borcundan sorumlu olacağı,
Tüzel kişiliğin sonradan kapanması halinde ise ortada tüzel kişilik olmadığından,dolayısıyle ödenmeyen borcun tahsilinde muhatap bulunmayacağından korkarım bu borç ödenmez.
Başkaca çıkar yol var mı bilmiyorum.

Yani işveren parami vermeden önce şirketi kapatırsa, benim tazminatı ödemeyecekmi? Nasıl saçma bir kanun neticede adam öteki tarafa göçmüyor, hala evine veya bankadaki mevduatına haciz işlemi olamazmı? Bu kanun böyleyse o zaman mantık olarak başka şirketlerden veya bankadan aldığı borçlarıda ödemez nasıl olsa şirket kapanmış.
 
Olayın TTK boyutunu tam bil(e)mediğim içinolsa gerek,esasında iş ilişkisinin iflas veya tasfiye nedeniyle sona ermesi olmadığı için emin değilim ama şirketin kapanmasını, tasfiyesi şeklinde düşünürsek,iş ilişkiniz bu süreç öncesi sona erdiğinden ,dolayısıyle de işverenliğin bu borcu önceden doğmuş olduğundan,tüzel kişilğin bu borcunun -işci alacağının, başlayan tasfiye sürecindeki mevcut halde alacak sıralamasındaki önceliğe göre ödeme durumu var ise mümkün,yok ise değil diye düşünmekteyim.
Henüz katkı sunan olmamış,bu nedenle olayımıza bağlı olarak geniş bilgiye sahip olan sn.üyelerin cevap vermesini bekleyelim ki yanıltmış olmayalım.
 
Sayın Arkadaşlar,

Konu biraz aşırı varsayımlara gitmiş, bazı tehlikeler de açıkçası abartılmış gibi görünüyor. Başlıklar halinde yazayım kısa kısa;

Kurum yada şahıs firması olduğu konusunda bir bilgi yok o yüzden bazı ayrıntılar farklı gelişir haliyle;

1. SGK'dan aldığı kağıdı yırtarsa ? Yırtsın. Gider yenisini alırsınız bir dilekçe yazıp çünkü SGK bu belgenin kaydını tutuyor. Hakkınız bir kere kullanılabiliyor çünkü ve bu hakkı ne zaman nasıl kullandığınızı SGK bilmek zorunda.

2. Gerçek ücret gösterilmiyorsa da hesabı herhalde doğru yapacaklardır. Çünkü hakkında yapılacak şikayet gerçekten çok daha büyük hasar verir.

3. Şirketse tasfiyeye girecek ve TTK'ya göre tasfiye gerekli şartlar yerine getirildikten tam bir sene sonra tamamlanır. Bu süreç içinde tüm borç ve alacakların tamamlanması gerekir. Bu süreç içinde bir alacağı olduğunu itirazen bildirirse tasfiye süresi yanar ve durur.

4. Şahıs firmasıysa hem TTK hem Borçlar hukukuna göre sörumluluğu şirketi kapatsa dahi devam eder.

5. Devirden bahsediyoruz. Şirket devredilmez arkadaşlar hisseleri el değiştirir. Tüzel kişiliğin kendi her türlü sorumluluğuyla devam eder, ancak ortakları değişebilir. Şahıs ise zaten herşey şahsi olduğundan şahsi sorumlulukları tümüyle devam eder.

5. diyelim ki iki kişi işten çıkıp tazminat alacak diye iflasa başvurdu, vursun, hiç o kadar kolay değil, müracaat ettiği anda kayyum atanacak ve her şeyin kontrolü bir nevi devlete geçecek. Borçlar devlet eliyle tasfiye edilir. Anılan sebepten dolayı bu yola gittiği tespit edilirse, hileli iflas suçundan dolayı da ayrıca çekeceği olur.

Çok konuştum galiba eksik bir şey kaldıysa tamamlarım.

Saygılar,
Kevork
 
3. Şirketse tasfiyeye girecek ve TTK'ya göre tasfiye gerekli şartlar yerine getirildikten tam bir sene sonra tamamlanır. Bu süreç içinde tüm borç ve alacakların tamamlanması gerekir. Bu süreç içinde bir alacağı olduğunu itirazen bildirirse tasfiye süresi yanar ve durur.

4. Şahıs firmasıysa hem TTK hem Borçlar hukukuna göre sörumluluğu şirketi kapatsa dahi devam eder.

5. diyelim ki iki kişi işten çıkıp tazminat alacak diye iflasa başvurdu, vursun, hiç o kadar kolay değil, müracaat ettiği anda kayyum atanacak ve her şeyin kontrolü bir nevi devlete geçecek. Borçlar devlet eliyle tasfiye edilir. Anılan sebepten dolayı bu yola gittiği tespit edilirse, hileli iflas suçundan dolayı da ayrıca çekeceği olur.

Saygılar,
Kevork

Sn.Kevork

Olayın TTK boyutuna açıklama getirmişsiniz teşekkür

İflas veya tasfiyeye giren şirketin tüm mevcut varlıkları, borçlarını ödeyecek-karşılayacak durumda değil,ortakların şahsi varlıklarıda karşılamyor olabilir mi?olabilirse bu durumda kalan bu borçlar nasıl ödenir?Devlet eliyle nasıl tasfiye edilir?bu durumda borç ve alacaklar nasıl tamamlanabilir, tamamlanamaz ise sonuç ne olur?özellikle çalışaların ücrete ilişkin alacaklarının başkaca tahsili mümkün mü?
 
Son düzenleme:
Sn.ksimkesyan ın haklı olduğu noktalar oldukça fazla ama atladığı bir nokta var, soruda iflas değil, '' kapanma'' deniyor. Yanıtım o yönde idi,
yani işveren kurumlara olan borçlarının tamamını ödedi, şirkete ait varlıkların tamamını nakite çevirdi ve kapattı işyerini yasal prosedürleri yerine getirerek . İşçilik alacakları var kişilerin, ama o alacakların muhatabı olan işyeri artık yok, ama o işyerinin son sahibi hala kişi olarak var. Yatıyla geziyor katında oturuyor, ... , işçilik ücretleri için ücret garanti fonu var, oradan kısmen alınabiliyor ücretler ama kıdem tazminatı için böyle bir fon yok henüz, yani kıdem tazminatını ödeyecek bir kurum / kuruluş yok. Çevremizde pek çok insan var elinde mahkeme kararı olmasına rağmen firma kapanmış olduğu için kıdem tazminatını tahsil edemeyen.

İflas durumunda ise, iflas tamamlanmış ise, işçilik alacakları devlet kurumlarının alacaklarından sonraki sırada yer alan öncelikli alacaklardan olduğundan, iflas masasına başvurulması durumunda eğer ödemeye yetecek varlık varsa iflas masası taraından ödenir .
 
Sayın Aydemir,

Ortakların şahsi sorumlulukları da hem TTK hem Borçlar yasasında var aslında, Ancak devlet borçları ile 3. şahıs borçları karşısındaki sorumluluklar farklı. Minareyi çalan kılıfını hazırlar mı evet hazırlar bu ayrı bir konu. Ancak işte söylediğim hileli durumu varsa o zaman işin çehresi değişir. Burada ayırım önemli tabi, biri gerçekten şartları kötüye gitmiş gerçekten her şeyini yitirmişse yapacak bir şey yok kendinin ve çevresinin bu sonuçlardan etkilenmemesi düşünülemez, canını alacak değiliz. Hukuk da zaten hakları korumak hukuksuzlukları çözümlemek içindir, ve "kimin menfaatleri korunmaya değerse onun menfaatlerini korur" anayasa hukuk hocam sayın Prof. Erdoğan Teziç'in kulağıma küpe sözü.

Sayın aydemir başka detaylara da gerek varsa memnuniyetle bildiklerimi paylaşırım lütfen spesifik sorular varsa burada devam edelim.

Saygılar,
Kevork
 
Sayın Keremcem,

İflas ve sizin "Kapanma" dediğiniz konuyu ayrı ayrı açıkladım, ki hukuk "kapanma" değil "Tasfiye" diyor. Şirket ve şahıslar için ayrı ayrı şekiller ve sorumluluklar var diye de belirttim. Ben bir noktayı atladığımı sanmıyorum. 3. maddede konunun özünü de kaleme aldım. Farklı bir şey varsa daha ayrıntılı da paylaşabilirim.

Saygılar,

Kevork
 

Benzer konular

Üst