Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!
Ben seni kocaman bir yürekle sevdim.
Gözlerim değil, yüreğimdi seni gören.
Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun yüreğime.
Bir başka yerde olamazdın zaten.
Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın, orada kalmalıydın.
Herhangi bir konuk değildin.
Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama.
O yüreğin gerçek sahibiydin.
Ben dört mevsim baharı yaşadım seninle.
Çiçek çiçek açtın yüreğimde.
Gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında.
Taze bir yaprak gibi yeşildin.
Açelyaydın pembeliğinle.
Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün.
Ve maviydin...
Kırmızıydın bir ateş gibi.
En çok bu renkle anmayı sevdim seni.
Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da...
Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık.
En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana.
İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm.
Beni güldüren senin sevgindi ve ben
Kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu,
Nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle.
Her şeye rağmen sevdim seni.
Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk yoktu.
Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim.
Patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi.
Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim.
Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim.
Sen isteseydin sakin bir göle dönüşürdüm.
Ve o göle bir tek sen girebilirdin.
Sevdim ve hayrandım da...
Her halin çekti beni.
Duruşunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını,
Saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu, olgunluğunu sevdim.
Sesini de sevdim suskunluğunu da.
Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim.
Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.
Seni severken yorulmadım.
Çünkü sen yaşam kaynağıydın.
Her gün yenilendim.
Seninle çoğaldım, büyüdüm.
Eksik kalan neyim varsa tamamladın.
Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.
Sevdim işte ötesi yok...
M Coşkundeniz
_________________________________________________Öylesine bir gündü, yeni değil de sanki geçmiş günlerden biriydi, öyle gibiydi...
Kaç gece beklemiştim seni.
Kaç gece koynuma hasretini alıp uyumuştum.
Kaç gece yalnızlık sancısıyla kıvranıp durmuştum.
Öyle acımasızdı ki geceler, gökteki yıldızlar yüreğime atılan birer taş gibi gelmişti bana.
Yine de her şeye değerdi bekleyişim.
Bütün yollar sana çıkıyordu ama ben asıl senin yolunun benimkiyle kesişmesini bekliyordum.
Aylar geçmişti hep vardın ama bir tek o an yanımdaydın.
Biraz yabancıydın bana, biraz da tanıdık.
Şaşkındık, şaşkınlığımız çok fazla yansıyordu yüzümüze.
Göz göze gelmek hiç bu kadar zor olmamıştı.
Bir bakıştan bin anlam çıkarmak buna denirdi işte.
Yüzümüzde birbirimize ait izler arıyorduk bakarken.
Ne çok duymuştum sesini ama sanki sen ilk kez konuşuyordun.
İlk kez söylediğin cümleler sahibiyle bütünleşiyordu.
Düştükçe gülüşün yüzüne, sessiz olan her şey konuşmuştu içimde.
Yine de sözler bir türlü çıkmıyordu ağzımdan.
Oysa boynuna sarılıp "Sen aylardır beklenen, sen yıllardır özlenensin" demek istiyordum.
Hava serin değildi ama ben titriyordum.
Kelimeler hiç bu kadar zor olmamıştı bana.
Ne zaman bir şey söylemeye kalksam, her seferinde bir şey oluyordu, sözcükler ağzımda donuyordu.
Sıcaktın, dokunmasan da yansıtıyordun.
Biraz önce titreyen ben artık terliyordum.
Aşktı bu biliyordum ama bunu kendime bile itiraf edemiyordum.
Farkında değildin belki, belki ben belli etmiyordum ama yıllardır koruduğum,
Yıllardır kimseye açmadığım topraklarımı çoktan teslim almıştın bile.
Sınırlarımdan içeri girmiştin bir kere.
Yüreğimin en gizli, en kuytu köşelerinde sen vardın artık.
İtirazsızdım, belli ki mutluydum.
Belli ki beni şaşırtan mutluluğun ta kendisiydi.
Harfleri tükenmez bir kavuşmanın alfabesindeydim.
Ve ben okumayı sanki yeniden öğreniyordum.
Biliyor musun, çölde bulabildiğim bir avuç su olsan, bitmeyesin diye içmem seni.
Nerede olursan ol benimle kal.
Ben, bu yürek attığı sürece seninleyim.
M Coşkundeniz
_________________________________________________Bir başıma bu kentin sokaklarında yürüyorum.
Üşüyorum.
Ne kadar uzaksan bana o kadar soğuyor hava.
Sen yoksa, sıcaklık hep mevsim normallerinin altında.
Bu yüzden meteoroloji raporları umurumda bile değil.
Kar mı yağıyor yoksa yağmur mu bana ne?
Ben senin hasretinle sırılsıklamım zaten, daha ne kadar ıslanabilirim ki?
Burada mısın değil misin belli değil.
Bazen gidişlerin kahramanı oluyorsun, bazen sonsuz kalışların.
Doyumsuz gecelerdesin kimi zaman, bazen de yalnız karanlıklardasın.
Bitmek bilmez bir şarkısın ama ben mi notaları yanlış basıyorum da sen bu şarkıyı söyleyemiyorsun?
Neden susuyorsun?
Aşkın sessizliği ne kadar korkunç olur bilir misin?
Bir tek kelimeye hasret geçen gecelerin hesabını soracağın kimse de yoktur üstelik.
Kendi kendiyle konuşana deli derler ya, beni çoktan akıl hastanesine kapatmaları gerekirdi.
Hem de iflah olmaz hastalar bölümüne?
Yokluğuna alışmaktan korkuyorum, ne kadar kötü?
Yokluğunu yürüyorum sokaklarda.
Yokluğunu içiyorum kadeh kadeh.
Hiç gelmeme ihtimalin bir idam mahkumuna dönüştürüyor beni.
Hiçbir şey yapmadan beklerler ya hücrelerinde, ölümün soğuk nefesini hissederek?
Anlamlı olan bir şey yoktur onlar için.
Belki de bir an önce ölmektir akıllarından geçen ,bu bekleme işkencesi bitsin diye?
Bu yokluk hissi öldürecek beni?
Gelebilme ihtimalinse yüreğimdeki kuşları havalandırıyor, kanat seslerini duy.
Gelmek iste bana.
Bir görsem yüzünü, ah bir dokunsam sana?
Göreceksin, sevdanın çiçek çiçek açtığını umudun bir yangın gibi alev alev ikimizi birden sardığını.
Anladım ki mümkün değil seni sensiz yaşamak.
Ben o gönlü genişlerden değilim.
Madem içimdesin, yüreğimde taşıyorum seni, o zaman yanımda da olmalısın.
Sensiz yaşanmayacak bu aşk ötesi yok..
Şimdi yalnız geceleri seviyorum.
Seni yıldızlarda buluyorum.
Daha bir dayanılır oluyor sensizlik sancısı.
Mümkünü yok çıkmayacaksın aklımdan, bu yüzden gece, el ayak çekilmişken, hiçbir ses yokken sen ve gece..
Zaman geçer, her şey unutulur, bir örtüyle kaplanır acılar ama?
M Coşkundeniz
_________________________________________________
Acısı yaralar kurşundan beter
Dostu sevgiliyi yerle bir eder
İncitip kırmaya kelime yeter
Tatli söz ne kadar ince ve zarif
Ruhun sevgi dolar mutlu olursun
Kendi iç dünyanda huzur bulursun
Ne kimseyi yorar ne yorulursun
Tatlı söz dillerde tüy gibi hafif
Gönül kapısının tek anahtarı
Açıyor önünde tüm kapıları
İnsanı zehirler hep ağırları
Tatli söz dillerde tüy gibi hafif
Yakışık almıyor bence kabası
Geçinip giderken yürek yakması
Ölümlü dünyada neyin çabası
Tatli söz dillerde ince ve zarif
A Taşar
_________________________________________________
Diller var yılan gibi sokar insanı
Diller var olmadık an sürçer lisanı
Diller var bir sözüyle dondurur kanı
Bir çift tatlı söz bilmeyen diller var
Dil yarası çekerim ben, yıllar var
Diller var yabancıdır kendi diline
Diller var dirlik vermez evde geline
Diller var inkâr eder saldırır dine
Duaları eksilmeyen diller var
Dil yarası çekerim ben, yıllar var
Diller var gönül alır bir iki sözle
Diller var biri noksan, ikisi fazla
Diller var bir kelime çıkar bin nazla
Bir selamı esirgeyen diller var
Dil yarası çekerim ben, yıllar var
Diller var şehidine ağıtlar yakar
Diller var can dostuna içini döker
Diller var yüreklere acılar eker
Bülbüller gibi şakıyan diller var
Dil yarası çekerim ben, yıllar var
Diller var bal dökülür her kelimeden
Diller var gönül kırar, hatır bilmeden
Diller var ki konuşur durur yılmadan
Konuşmaktan sıkılmayan diller var
Dil yarası çekerim ben, yıllar var
Diller var yüreğini okşar her sözü
Diller var ki doldurur içine sızı
Diller var kükrer durur, titretir bizi
Dinlemekten bıkılmayan diller var
Dil yarası çekerim ben, yıllar var
Diller var zikir eder durur rabbini
Diller var dua ile geçer her günü
Diller var saçar sanki içinden kini
Her sözünde küfür dolu diller var
Dil yarası çekerim ben, yıllar var
Diller var sevgi saçar, yürek doldurur
Diller var iftirayla ocak söndürür
Diller var bir sözüyle seni kandırır
İki lafı çekilmeyen diller var
Dil yarası çekerim ben, yıllar var.
M Demir
_________________________________________________
HANGİ HAN
O zaman ki o hangi hanları ararsam
Buldum desem de bulamam ki.
Bir saksı kocaman ve devetabanları
İçerden gelen ses dışardan duyamam ki.
Duydum desem de bir aldanış bir sanrı
Derinden uğultular kalabalık olmalı
Hem kim geliyor seslerden anlamam ki
Artan ayazda açılsa bile kapı
Doluysa içerisi bir de ben kalamam ki.
Hem beni o telaşta alırlar mı içeri
Gene düşmek yollara yalnız neyle gitmeli
Çürük çarık pek de çabuk eskidi
Bulamam yenisini bulsam da alamam ki.
Şu fena gecede sarpa sarmış bir yol
Dinlenmek belki biraz sundurmada
Yalnız bilmek isterdim bu geldiğim hangisi
Daha önce kaldığım hanlardan hangi han ki?
BEHÇET NECATİGİL
__________________________________________________________________________________________________
"Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasırdır, ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın...
Her iki yolda da, tek bir gerçek olacak; canın çok ama çok acıyacak!!" Mevlana