uyumsoft

Niye Şiir Olmasın!!!

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan heerdeem
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Beni güzel hatırla!
Farzet ki, bir rüzgârdım,
Eesip geçtim hayatından
Ya da bir yağmur sel oldum sokağında
Sonra toprak çekti suyu...
Kaybolup gittim,
Belki de bir rüya idim senin için.
Uyandın ve ben bittim...
 
Hadi gel… -tut da ellerimden-
Bu bahar mutluluğun yakasına yapışıp
Bulutlarla beraber
Alabildiğine ufka yükselmece oynayalım

Alacakaranlık uyanmadan
Zemheriye savaş açıp
Aşkla karışık saadet eşliğinde
Kimsesizliği vuralım

Bütün hasretlerim parçalı umutlu
Oh olsun
Ayrılığın canına dokunsun

Boşver şimdi
Gözyaşlarının turşusunu kur
Avuçlarını aç
Gökten yağacak sağanak
Mutluluk ve aşk…
 
İçinde baharlar yaşamaz senin,
Taze bir çiçeğe değmemiş elin.
Halini bilmezsin nazlı bir gülün,
Sen kurak toprağın kaktüs çiçeği.

Çiçeksin açarsın,ama dikensin,
Battığı yerlere zehir dökensin.
Zalimce hislerle canlar yakansın,
Sen kurak toprağın kaktüs çiçeği.

Olmazsan olursun bahçemde benim,
Zehirli iğnene değmesin elim.
Sensiz ben ağlarım,sensiz gülerim,
Sen kurak toprağın kaktüs çiçeği.

Benden çok uzakta göklere dayan,
Ne halin varsa gör,her renge boyan.
Döktüğün zehire olmasın değen,
Sen kurak toprağın kaktüs çiçeği.

Bulursun seni de seven birini,
Eline alacak dikenlerini.
Anla o halini,bil kaderini,
Sen kurak toprağın kaktüs çiçeği.
 
Her şey senin elinde
Mutluluk hiç bir şeye benzemez
Mutluluk aşk değildir tutku hiç değil
Mutluluk hiç bitmez.
Yalnız biraz gizemlidir tam bilinmez,
Kaybettiğini bulmaktır bazen
Ya da hiç yaşamadığın bir andır
Anıdır aslında iyi yada kötü bir hatıra bazen?
Mutluluk gizemlidir tam bilinmez
Para değildir şöhret ün hiç değil
Sağlık da değildir mutluluk aslında!
Mutluluk mutluluğu düşünebilmektir
İnsan kendini mutlu edebilir
Ama mutluluk nedir tam bilinmez
Öğrenmek istersen küçük çocuklara sor diyeceğim
Ama cümleler kuramazlar sana anlatacak, hislerini dökemezler
Ve işte yine mutluluk tam bilinmez
Ölüm bile mutluluk olabilecektir bazen
Bir yatalak hasta için...
Aslında insan ne olursa olsun yinede ölmek istemez
Belkide mutluluğun onu bulacağını umar son anında
Ama bilmez mutluluğun gelmeyeceğini
Çünkü mutluluk gelmez mutluluğa gidilir
Neden mi? mutluluk zaten senin içinde onu çıkarmasını bil...
 
Yılmaz Erdoğan – Son Durak

Kilitlenmiş beton kanatları kuşların
Oksit gibi yakışkan bir mayışmayla ağarmış
Pas tutan kelimeler için bir iksir belki de
Ya da aklına susamış sevgililerin safdilliği
Acıtmış ömrünü çekirgelerin
Medyatik soruşturmalardaki enflasyonist yargılar
Haber değeri taşımıyor haber spikerinin ölümü
Herkes kendi manşetinde satır arası
Hiçbir bakışı aydınlatmıyor florasan buğusu
Burası son durak inecekler için son fırsat
Bir daha ne süper ne mega kupon verilecek
Kalanlar şöförün evini göremeyecekler hiçbir zaman
Onları sonsuza götürecek,afaroz edilmişbir merak
Burası son durak
Hafızada kalan tek numara için
Telefona uzanır elleri
Ölümüne randevulu insanların
Temize çekilmez not defterleri
 
Bir hasta ki çok hasta,
Yıpratılmış incitilmiş,
Kanadı kırılmış bir kuş gibi,
Acı çeker çaresiz...
Bir hasta ki çok hasta,
Yürür bu yollarda yürüdüğünü bilmeden,
Ne arkasına bakar, ne önünü görür,
Ne sevdiğini bilir, ne sevildiğini,
Yürür bu yerlerde, yaşadığını bilmeden,
Bir hasta ki çok hasta,
Aldatılmış, kırılmış,
Gençliğinin saflığında,
Yalan sözlerle vurulmuş...
Bir hasta ki çok hasta,
 
SÖZLER YAPRAK

bazı sözler karanlıkta söylenir, diyorum uykularımın birinde
bazı sözler hiçbir zaman, diyorum kendi sesime uyanırken
bazı sözler karanlıkta söylenir
bazı sözler hiçbir zaman
diyorum armaların birinde
öyledir, iki yanı ağaçlı yollar, arasından
geçip gitmektir şiir
ağaçla, yolla, ne tarafa
ve hangi zaman
imgenin şiddetiyle çoğalır anlam
parçalana parçalana
geçtiğimiz yollardan
onca yaprak düşer
birkaç şiir kalır yalnızca
o derin ağaçlardan
kendi sesimize uyandığımız rüyalarda
Yazar : MURATHAN MUNGAN
 
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
Siz böyle olsun istemezdiniz
Bir bakış bile yeterken anlatmaya herşeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı
 
Sen: Sevgisin yüreğimde taşıdığım
Sen: Gül goncasısın her gün kokladığım
Sen: Yüreğimde yanıveren ateşsin
Sen: Yüzüne bakmaya doyamadığım

Ben: Bütün sevgimi sana vereceğim
Ben: Yollarına gülleri sereceğim
Ben: Yüzünü bir gün bile göremezsem
Ben: Senin için mecnuna döneceğim

Sen: Karlı dağlarımda açmış çiçeksin
Sen: Çiçekli kırlarda ki kelebeksin
Sen: Hiçbir zaman yakalayamadığım
Sen: Eşi bulunmaz kanatsız meleksin

Ben: Olsam senin için bir bal arısı
Ben: Koynuna girsem bir gece yarısı
Ben: Konuversem kalbinin üzerine
Ben: Olsam yüreğinin diğer yarısı.
 
O kadar iyisin ki melek gibi birisin
O kadar şirinsin ki bebeğim gibisin
Hayatım boyunca en güzel özelimsin
Söyle sevgilim cevap verir misin

Dualarımla gelen bir dileğimsin
Bana lütfedilen vazgeçilmez bedelimsin
Yaşama ihtiyacım olan nefesimsin
Söyle sevgilim cevap verir misin

Bağımlılık yapan bir hevesimsim
Yokluğunda ağlatan kederimsin
Benliğimin parçası diğerimsin
Söyle sevgilim cevap verir misin

Seni seviyorum desem
Bende seni dermisin
Aşkım desem
Bana bitanem dermisin

Gel desem benimle gelir misin
Bir ömür boyu beni sever misin
Söyle sevgilim cevap verir misin
Beyaz gelinliği benim için giyer misin
 
Aklı sıra dövmekte demiri tam tavında.
Maymun olmuş atar ha bire takla.
Nasıl bir yaratıksınsın, nasıl bir adamsın sen?
Besbelli yontulmamış sobalık odunsun sen.
Ciddi mi konuşursun? İşin gırgır mı senin?
Hele bir yol deyiver neslin beygir mi senin?

Neler de saçmalıyor hele bak şu şaşkına.
Deyin şu acuzeye: ‘’Yeter gayrı haydi kışşş’’
Bir ayağın çukurda, toprak bekliyor
Bu yaştan sonra bilmem, neler buluyor
Maymun iştahlı değilim
Evlilik oyuncak değildir bilirim
Dünyada bir tek sen kalsanda
Evlenmem, seninle evlenmem asla
 
F.Nafiz Çamlıbel - ALLAHAISMARLADIK

Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın,
Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git…
Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!
Yavrusunun yoluna dalan bir dul bakışı
Andırıyor ışıksız evinde pencereler.
Biraz yeşermek için beklesin artık kışı
Çağlayansız yamaçlar,suyu dinmiş dereler.
Bir sarı yaprak gibi düştü gönlüm yoluna,
Buğulu gözlerimden geçmediğin gün olmaz:
Benim kadar titremez hiç bir yiğit oğluna,
Hiç bir ana kızına bu kadar düşkün olmaz.

Bin fersahtan duyarım kimle gülüştüğünü,
Alnından öz kardeşim öpse ben irkilirim.
Değil yalnız ardına kimlerin düştüğünü,
Kimlerin rüyasına girdiğini bilirim.
Gözlerimi gün gibi kamaştıran yüzünü
Daha candan görürüm senden uzaklaşınca.
Sararırsın dönüşte görünce öksüzünü:
Bir gelinlik kız olur aşkım senin yaşınca.
Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın,
Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git.
Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!
 
Bir yuva hayalidir tutturmuş gidiyordum
Yıllar geçti, inandığım değerler yerle bir oldu
Yalnızlık belki de en güzeli, kim bilir?
Yüreğimde bitmez sandığım duygular
Hayret! Mum gibi eriyip yok oldular
Pas tuttu içimdeki çılgın arzular
Kayboldu, uçtu sanki gözlerimden coşkular
Denizimizdeki balıklar karaya vurdu
Gökkuşağımızın renkleri bir bir soldu
Alıp beni peşin sıra sürükleyen neydi?
Gönül bunca kedere körü körüne boyun eğdi
Sevgi miydi bu? Sevgiyse bu nasıl sevgi?
Sende zerre kadar yok ki!
Yalanla temel attın, yine kendin yanıldın
Ben değil, biz olmayı asla başaramadın
Seni unutmak boynumun borcu oldu
Diline dolanmış yalanlar bir bir sustu
İpini çektim senin, süren doldu
Çekildi köşesine aşk, saatler yalnızlığı vurdu
Kaybettin...
 
Günaydın mavi gök günaydın güneş
Günaydın yavrular günaydın evdeş
Günaydın sevgiyle sardığım kardeş
‘Önce can’ demişler bana günaydın

Günaydın Artvin’im günaydın Bursa
Günaydın İzmir’e günaydın Kars’a
Günaydın ‘Günaydın’ bekleyen varsa
Soğukta kıvranan Van’a günaydın

Günaydın duyana duyamayana
Günaydın ‘Günaydın’ diyemeyene
Günaydın demeye kıyamayana
Günaydın okurum sana günaydın

Günaydın askerim günaydın halkım
Günaydın herkese hem salkım salkım
Yarın diyemeyiz ‘Günaydın’ belkim
Fırsat varken kana kana günaydın

Günaydın dörtlükler dizen canlara
Günaydın sessizce gezen canlara
Günaydın yaşamdan bezen canlara
Yüreğimden yine yine günaydın

Günaydın ateist günaydın dindar
Günaydın yolunu beklediğim yâr
Günaydın dağlara yağan güzel kar
Yağmura buluta Çene günaydın

‘Günaydın’ demektir her sabah işim
Günaydın çiçeğim günaydın kuşum
Günaydın toprağım günaydın taşım
Meryalı’dan her bir yöne günaydın
 
Senin gibi yari severdim ama
Artık tövbeliyim ben
Uğruna canımı verirdim ama
Artık tövbeliyim ben

Söz verdim bir kere asla cayamam
Kalbimdeki köşke seni koyamam
Deli olup bir post daha sayamam
Artık tövbeliyim ben

Çok çektim hep yalan oldu
Lüzumsuz acılar bağrıma doldu
Maziden geriye hiçbirşey kalmadı
Artık tövbeliyim ben

Aklım başıma geldi
Boşuna zaman kayboldu
Sana o bunak kaldı
Artık tövbeliyim ben
 
Son düzenleme:
Yıldızım, yıldızla barışmalıdır,
Mutluluk, sevgide yarışmalıdır,
Akıllar, fikirler uyuşmalıdır,
Beynimi, beyninle nişanlıyorum.

Çiçek bahçesine birlikte girelim,
Ruhumuzu okşayan koku verelim,
Yanağa, dudağa mühür vuralım,
Gönlümü, gönlünle nişanlıyorum.

Aşkınla çarpıyor heyacan yüksek,
Engelleri kaldırdın, bırakmadın tümsek,
Aile sevinir biz evlenirsek,
Kalbimi, kalbinle nişanlıyorum.

Bir bahar kaçkını yeşil
Tomurcuklar seni bende.
Sarı sıcak güneşler ışır
Aykırı güzel o dişlerinde.

Dudakların, gül şenliği
Öpüşmeye giriştiğinde.
Soğuk bir Kars gecesinde gürül gürül
Yanan bir soba gibisin içimde.
 
Aşk süzülüyor gözlerinden
Seviyorsun gülüm, inkar etme
Aşkın belli oluyor halinden
Dünya alem bilsin, inkar etme
 
neyim varsa
sana bırakmalıyım deniz
sende geçmeli mevsimlerim
sende çiçek açmalı ağaçlarım

sende yaşamalıyım deniz
asi ve hür
sende ölmeliyim
bulutlara bakarak


"Rüştü Onur"
 
Gül yüzünde göreli zülf-i semen-sây gönül
Kuru sevdada yiler bi-ser ü bî-pay gönül
Dimedüm mi sana dolaşma ana hay gönül
Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül

Biz hâk itdi hevâ yolina sevda n'idelüm
Pây-mal eyledi bu zülf-i semen-sâ n'idelüm
Kul idinmezdi güzeller bizi illâ n'idelüm
Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül

Çin-i zülfünden umar nafe-i hoş-bûy murâd
Bu hevâ yolına yıllarla yiler nite ki bâd
Ol dahı sencileyin itmedi ben hastayı yâd
Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey gönül

Felegün nûş iderem nîşini sağarlar ile
Doğradı har-ı cefa bağrumı hançerler ile
Baş koşam dimez idüm ben dahı dilberler ile
Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül

Yarun itden cog uyar ardına ağyar diriğ
Bize yâr olmadı ol şuh-i sitem-gâr diriğ
Kıldı bir dil-ber-i hercâiyi dil-dar diriğ
Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül

Ben dimezdüm ki hevâ yoluna ser-bâz delem
Ney-i ışkunla gâmun çengine dem-sâz gelem
Dir idüm ışk kopuzın uşadam vaz gelem
Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül

Dil dilerken yüzinün vaslini cândan dahî yiğ
Bir demin görür iken iki cihandan dahi yiğ
Akdı bir serve dahi âab-i revândan dahi yiğ
Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül

...
Ahmed’em kim okınur nâmum ile nâme-i ışk
Germdür sözlerümün sûzile hengâme-i ışk
Dil elinden biçilübdür boyuma câme-i ışk
Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül
 
Üst