Şirket Logo Yenileme Giderleri

Üyelik
16 Mar 2011
Mesajlar
49
Konum
istanbul
Herkese merhaba,
140 ülkede faaliyet gösteren Uluslararası bir firmayız. İsviçre'deki merkezimiz şirket logo yenileme giderleri yaptı. Toplanan bu giderler belli kriterlere gore ülkelere aktfileştirilerek dağıtıldı. Şirket logosunu yenilemek için yapılan giderler aktifleştirilebilir mi ? Genel merkez bu gider dağıtımın yaparken bize fatura kesmeli miydi ? ( Yurtdışı tarafından direkt sistemimize 320 (A) - 255 (B) kaydı atılmak isteniyor. ) Yardımcı olabilirseniz sevinirim. Teşekkürler
 
Merhaba Üstadlar,
Soru çok mu zor oldu acaba ?

merhaba, yapılan giderin faturasını size gönderip bir dekont yazısı ile ''şubeniz adına şu kadar tutar logo değişim bedeli olarak ekteki bilmem ne şirketinin faturasına istinaden ödenerek, hesabınıza borç kaydedilmiştir. Mukabil kayıtların yapılmasını rica ederiz'' tarzı bir yazı tarafınıza ulaşmalı ve muhasebe işlemini gerçekleştirmelisiniz.
 
Türk Vergi Kanunları açısından bu gider/aktifleştirme kaydını bir belgeye dayandırmalısınız. Bunun da en mantıklı açıklaması logo hizmetinin alındığı firmanın düzenlemiş olduğu fatura (İnvoice) olması gerekir, ayrıca bu faturadaki tutarın ülkelere dağılımına gösteren dağıtım tablosu ve merkez firmanın yazmış olduğu bir yazı, bilgi dilekçesi geçerli bir delil olur diye düşünüyorum.
 
Merhaba Üstadlar,
Soru çok mu zor oldu acaba ?

:) Yok Sayın kepen çok kolay. Yoğunluktan cevaplayamadık.

YASAL MEVZUAT
Gerek yurt içinden gerekse yurt dışından gelen grup içi hizmet mahiyetindeki faturalar açısından öncelikli husus söz konusu giderlerin gerçek olduğunun ispat edilmesidir. (1) Seri No.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Genel Tebliği’nin “11. Grup İçi Hizmetler” başlığı altında aşağıdaki düzenlemeler yer almaktadır:
“11. Grup İçi Hizmetler
11.1- Grup İçi Hizmetlerin Tanımı ve Kapsamı
Grup içi hizmet, ilişkili şirketler arasında gerçekleşen, genellikle ana şirketin bağlı şirketlerine veya aynı gruba bağlı şirketlerden birinin diğerlerine verdiği hizmetleri ifade etmektedir. Bu hizmetler tüm grup için yönetim, koordinasyon ve kontrol işlevlerinin sağlanmasını da içermekte olup, bu tür hizmetleri sağlamanın maliyeti, ana şirket, bu amaç için görevlendirilen bir grup üyesi veya diğer bir grup üyesi (grup hizmet merkezi) tarafından üstlenilebilmektedir.
Grup içi hizmetlerle ilgili olarak;

  • Hizmetin fiilen sağlanıp sağlanmadığı,
  • Hizmeti alan şirket/şirketlerin söz konusu hizmete ihtiyacı olup olmadığı,
  • Hizmetin alınmış olması halinde hizmet bedelinin emsallere uygunluk ilkesine uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
11.2- Grup İçi Hizmetlerin Fiilen Sağlanıp Sağlanmadığının Tespiti
Emsallere uygunluk ilkesi gereği grup içi hizmetin verilip verilmediğinin belirlenmesinde, hizmeti alan grup üyesinin ticari pozisyonunu güçlendirecek ticari veya ekonomik bir değer sağlayıp sağlamadığı dikkate alınmalıdır.
İlişkili bir şirketin ana şirketten veya aynı grubun üyesi olan diğer bir şirketten ihtiyacı olmayan bir hizmeti alması ya da bir hizmetin grup üyesine, sadece grup üyesi olması nedeniyle verilmesi durumunda, söz konusu şirketin grup içi hizmet elde ettiğinin kabulü mümkün bulunmamaktadır.
Grup içi hizmetlerin, grubun bir veya daha fazla sayıdaki üyesi tarafından tanımlanan bir ihtiyacı karşılamak üzere grubun bir üyesi tarafından sağlandığı durumda, hizmetin fiilen sağlanıp sağlanmadığının belirlenebilmesi kolaylıkla mümkün bulunmaktadır. Örneğin, ilişkili bir kurumun aynı grubun üyesi olan diğer bir kurumun gerçekleştirdiği imalat faaliyetlerinde kullanılan makine ve teçhizatın onarımını üstlenmesi durumu grup içi hizmet olarak kabul edilebilecek olup, söz konusu hizmetin fiilen sağlanıp sağlanmadığının tespiti mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, grup içi şirket tarafından sağlandığı belirtilen hizmetler karşılığı ilişkili kişilere ödeme yapılmış olması ve/veya yapılan ödemenin "yönetim gideri" olarak tanımlanmış olması söz konusu hizmetlerin fiilen sağlandığını göstermeyecektir.
11.3- Grup İçi Hizmetlerde Emsallere Uygun Bedelin Belirlenmesi
Grup içi hizmetlerin fiilen sağlanıp sağlanmadığının yanısıra hizmet bedelinin hem hizmeti alan hem de hizmeti sağlayan bakımından ayrı ayrı ele alınarak emsallere uygunluğunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
Grup içi şirketlerden birine ya da bir kaçına verilen hizmetlerde emsallere uygun bedelin tespiti bu Tebliğde belirtilen yöntemler çerçevesinde gerçekleştirilecektir. Dolayısıyla, grup içi hizmetlerde hizmet bedelinin emsallere uygun bedel olması gerekmektedir.”
Ayrıca (1) Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "8.7. Holding şirketlerin genel idare giderlerinin bağlı şirketlere dağıtımı" bölümünde,
“Holding şirketler tarafından bağlı şirketlere araştırma ve geliştirme, finansman temini, pazarlama ve dağıtım, yatırım projelerinin hazırlanması, hedeflerin tayini, planlama, örgütlendirme kararlarının uygulanması, bilgisayar hizmetleri, sevk ve idare, mali revizyon ve vergi müşavirliği, piyasa araştırmaları, halkla ilişkilerin tanzimi, personel temini ve eğitimi, muhasebe organizasyon ve kontrolü, hukuk müşavirliği konularında hizmetler verilebilmektedir.
Holding tarafından bağlı şirketlere verilen hizmetler için fatura düzenlenmesi zorunlu olup verilen hizmetin karşılığını teşkil eden bedelin, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinde yer alan emsallere uygunluk ilkesine göre belirlenmesi gerekmektedir.
Holding tarafından verilen bu tür hizmetlerin bağlı şirketlerce gider yazılabilmesi için,

  • Hizmetin mutlaka verilmiş olması,
  • Kesilen faturada hizmet türünün ayrıntılı olarak belirtilmesi,
  • Tek faturada birden fazla hizmet bedelinin bir arada yer alması halinde, her hizmet bedelinin ayrı ayrı gösterilmesi,
şarttır.
Yukarıda belirtilen koşullara uygun olarak bağlı şirketler, holding tarafından kesilen fatura bedelini gider olarak kayıtlarında gösterebileceklerdir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Diğer taraftan, gayrimaddi hak kavramı vergi mevzuatımızda ilk olarak (1) Seri No.lu transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı genel tebliğinin (10) numaralı bölümünde aşağıdaki gibi tanımlanmış ve açıklanmıştır:
“10. Gayri Maddi Haklar

10.1- Gayri Maddi Hakların Tanımı

Gayri maddi haklar, sinema filmleri, radyo-televizyon yayınlarında kullanılan filmler ve bantlar dahil olmak üzere edebi, artistik, bilimsel her nevi telif hakkının veya her nevi patentin, alameti farikanın, desen veya modelin, planın, gizli formül veya üretim yönteminin veya sınai, ticari, bilimsel tecrübeye dayalı bilgi birikiminin kullanma imtiyazı, kullanma hakkı veya satışı ile sınai, ticari, bilimsel teçhizatın kullanma imtiyazı veya kullanma hakkını ifade etmektedir. Başka bir ifadeyle, gayri maddi haklar patent, ticari marka, ticari unvan, tasarım ya da model gibi sınai varlıkların kullanım hakkı ile edebi, sanatsal eserlerin mülkiyet hakları ile ticari bilgi birikimi (know how) ve ticari sırlar gibi fikri hakları kapsamaktadır.
Gayri maddi haklar özellikleri nedeniyle ticari gayri maddi haklar ve pazarlama amaçlı gayri maddi haklar olmak üzere iki grup altında değerlendirilmektedir. Ticari gayri maddi haklar bir malın üretiminde ya da bir hizmetin sağlanmasında kullanılan patentler, know-how, dizaynlar ve modeller ile müşterilere transfer edilen ya da ticari faaliyetin işletiminde kullanılan (bilgisayar yazılım programları gibi) ticari varlık niteliğine sahip gayri maddi hakları ifade etmektedir.
Pazarlama amaçlı gayri maddi haklar ise, bir ürün ya da hizmetin ticari amaçlı olarak kullanımına yardımcı olan ticari markalar ve ticari unvanlar, müşteri listeleri, dağıtım kanalları ile ilgili ürün açısından önemli bir promosyon değerine sahip nevi şahsına münhasır isimler, semboller ya da resimler gibi gayri maddi hakları ifade etmektedir.
10.2- Gayri Maddi Haklarda Emsallere Uygunluk İlkesi
İlişkili kişilerin kendi aralarında gerçekleştirdikleri ve gayri maddi hakların da dahil olduğu mal veya hizmet alım ya da satım işlemlerinde bedel, emsallere uygunluk ilkesine göre tespit edilecektir.
Gayri maddi haklara ilişkin emsallere uygun bedelin belirlenmesinde öncelikle gayri maddi hakkı devreden ile devralan taraf ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Gayri maddi hakka ilişkin emsallere uygun bedel devreden yönünden; karşılaştırılabilir nitelikteki kontrol dışı bir işlemde, gayri maddi hakkın sahibinin söz konusu hakkı başkasına devretmeyi kabul edebileceği bedel olmalıdır. Devralan yönünden emsallere uygun bedel, karşılaştırılabilir ilişkisiz bir kurumun faaliyetlerinde kullanmayı düşündüğü gayri maddi hak için ödemeyi kabul ettiği tutarı ifade etmelidir.
Gayri maddi hakların devri, bir gayri maddi varlığın doğrudan satışına ilişkin olabileceği gibi, imzalanan bir lisans anlaşması sonucunda gayri maddi varlığa ilişkin hakkın karşılığında bir royalti (gayri maddi hak bedeli) ödemesi biçiminde de gerçekleşebilir.”
4. GRUP İÇİ HİZMET/GAYRİMADDİ HAK ÖDEMELERİNİN GERÇEK OLDUĞUNA DAİR BELGELEME YAPIL(A)MAMASI HALİNDE KARŞILAŞILABİLECEK VERGİSEL RİSKLER
KVK’nun 30. maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlardan yapılacak vergi kesintisine ilişkin düzenlenmelere yer verilmiş bulunmaktadır. Bu maddeye göre, kazanç ve iratların nakden veya hesaben ödenmesi veya tahakkuk ettirilmesi aşamasında avanslar da dahil olmak üzere gayri safi tutar üzerinden vergi kesintisi yapılacaktır. Dar mükellefiyete tabi kurumların bu madde uyarınca vergi kesintisine tabi kazançlarına ilişkin kesinti, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından yapılacaktır.
KVK’nun 30. Maddesine göre, ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın dar mükellef kurumlara nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen aşağıdaki kazanç türleri kapsamındaki bedellerden, yine aşağıda belirtilen oranlarda vergi kesintisi (stopaj) yapılması gerekmektedir.
- Serbest meslek kazancı mahiyetindeki ödemelerden %20,
- Telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında yapılan ödemelerden %20.
KVK’nun 13. Maddesine göre, kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir. Tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulamasında, bu maddedeki şartların gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılır. Aynı zamanda KVK’nun 11. Maddesine göre, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların kurum kazancının tespitinde indirimi kabul edilmez.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerden görüldüğü üzere, yurtdışından gelen ve gayrimaddi hak veya serbest meslek hizmeti niteliğindeki hizmet bedellerini içeren faturalar vergi kesintisine (stopaja) tabi olacaktır. Faturanın gönderildiği ülke ile Türkiye Cumhuriyeti arasında imzalanmış çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması (ÇVÖA) varsa bu anlaşma hükümlerinin ayrıca dikkate alınması gerekmektedir. Ancak, ÇVÖA’ndaki avantajlardan yararlanabilmek için 3 No.lu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması Sirküleri gereği yurtdışında mukim şirketin bağlı olduğu vergi idaresinden aldığı mukimlik belgesini ödeme yapana ibraz etmesi gerekmektedir. (3) No.lu sirkülerde konu hakkında yer alan açıklamalar aşağıdaki gibidir:
“Anlaşmaya taraf diğer ülkede yerleşik (tam mükellef) olanların Türkiye’de elde ettikleri kazanç veya iratların ilgili anlaşma çerçevesinde vergiye tabi tutulabilmesi için de kendi ülkelerinin yetkili makamlarından mukimlik belgesi almaları ve bu belgenin aslı ile birlikte Noterce veya bu ülkelerdeki Türk konsolosluklarınca tasdik edilmiş Türkçe tercümesinin bir örneğini ilgili vergi dairesine veya kendilerine yapılan ödeme üzerinden vergi sorumlularınca vergi tevkifatı yapılması durumunda ise vergi sorumlularına ibraz etmeleri gerekmektedir. Vergi sorumluları teslim aldıkları söz konusu mukimlik belgelerini gerektiğinde yetkili makamlara ibraz etmek üzere muhafaza edeceklerdir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda ise ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerimiz uygulanacaktır
Görüldüğü üzere, gayrimaddi hak ya da serbest meslek hizmeti niteliğinde hizmet bedeli içeren faturaya dair ilgili taraf mukimlik belgesini yukarıda yer verdiğimiz sirküler açıklamalarına uygun olarak ibraz edemezse, gayrimaddi hak tutarı ÇVÖA’ndaki orana göre değil iç mevzuatımızdaki orana göre (%20) vergi kesintisine tabi tutulacaktır.
Ayrıca olası bir vergi incelemesinde talep edilmesi halinde ödeme yapılan şirketin görevlendirdiği kişilerin söz konusu hizmet için 12 aylık bir dönem içinde Türkiye’de 183 günden az kaldıklarının ya da söz konusu hizmetin Türkiye’ye gelmeksizin verildiğinin ispat edilmesi gerekmektedir. Türkiye'de serbest meslek icrası için kalınan sürenin herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşıp aşmadığının tespitinde vergi idaresinin yaklaşımı; Türkiye'de birden fazla teşebbüse serbest meslek faaliyeti sunuluyorsa bu faaliyetlerin tamamı ve hizmetin Türkiye'ye gönderilen birden fazla personel vasıtasıyla icra edildiği durumda, bunların Türkiye'de toplam kalma sürelerinin dikkate alınması gerektiği yönündedir.
Grup şirketlerinden temin edilecek serbest meslek hizmetlerinin, Türkiye'ye gelmeksizin icra edilmesi durumunda, serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla elde edilecek gelirlerin vergileme hakkı (eğer ÇVÖA imza edilen bir ülkeden fatura geliyorsa) yalnız ilgili ülkeye ait olacaktır. Ancak ÇVÖA imzalanmamış bir ülkeden gelen fatura söz konusu ise bu faturada yer alan serbest meslek hizmeti mahiyetindeki bedel (hizmet Türkiye’ye gelmeksizin verilmiş olsa dahi) (KVK’nun 22/2 maddesinin yaptığı atıf kapsamında, GVK’nun 7/4 maddesi ve bu maddenin son fıkrasındaki açıklama gereği) vergi kesintisine tabi olacaktır.
Olası bir vergi incelemesinde (vergici katı bir yaklaşım çerçevesinde en kötü senaryoya göre) söz konusu ödemelerin grup içi hizmet kriterleri kapsamında olduğunun ispat edilememesi halinde, bu ödemelerin gayrimaddi hak niteliğinde tevkifata tabi tutulmasının, bu ödemelerin gayrimaddi hak niteliğinde gider yazılabileceği anlamına gelmeyeceği yönünde eleştiri yapılabilir. Diğer bir ifadeyle, gider kaydı (GVK Madde 40/1 kapsamında olmadığından) Kanunen Kabul Edilmeyen Gider (KKEG) olarak kabul edilerek kurumlar vergisi yönünden cezalı tarhiyat istenebileceği gibi aynı zamanda (KVK Madde 30/2 kapsamına giren bir ödeme olduğu kabul edildiğinden) cezalı vergi kesintisi (stopaj) tarhiyatı da istenebilir. Keza, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından verilmiş 16.11.2011 tarihli ve B.07.1.GİB.0.03.44-010.01-23 sayılı özelgenin sonuç bölümü aşağıdaki şekildedir:


“Bu açıklamalar çerçevesinde;
a) Anlaşma kapsamında alınan hizmetlere ihtiyaç duyulması, bu hizmetlerin fiilen sağlanmış olması ve fatura bedelinin emsallere uygun olarak belirlenmiş olması şartıyla, ... tarafından fatura edilecek masraf paylarına ilişkin ödemeler kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.
b) ... tarafından fatura edilecek ancak yukarıda belirtilen şartlara uymayan hizmet alımlarına ilişkin masraf payları ile çerçeve anlaşma ve anılan Hizmet Sözleşmeleri kapsamına giren aynı nitelikteki hizmetler için ... tarafından fatura edilecek masraf paylarına ilişkin ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan, söz konusu ödemelerin Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesi kapsamında olması halinde, bu tutarlar üzerinden hizmetin niteliğine göre vergi kesintisi yapılacağı tabiidir.”
Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 16.06.2008 tarihli ve B.07.1.GİB.04.99.16.01/2-MUK- 137/18412 sayılı özelgede de aşağıdaki açıklamalara yer verilmiştir.
“Bu çerçevede, ilişkili bir şirketin ana şirketten veya aynı grubun üyesi olan diğer bir şirketten aldığı hizmetin “grup içi hizmet” olarak kabul edilebilmesi için; hizmeti alan şirketin söz konusu hizmete ihtiyacı olması, şirketin bu hizmetlerden fiilen yararlanması ve hizmet bedelinin uygun bir dağıtım anahtarı kullanmak suretiyle tespit edilen emsallere uygun hizmet bedeli olması gerekmektedir.
Emsallere uygunluk ilkesi gereği grup içi hizmetin verilip verilmediğinin belirlenmesinde, hizmeti alan grup üyesinin ticari pozisyonunu güçlendirecek ticari veya ekonomik bir değer sağlayıp sağlamadığı dikkate alınmalıdır. İlişkili bir şirketin ana şirketten veya aynı grubun üyesi olan diğer bir şirketten ihtiyacı olmayan bir hizmeti alması ya da bir hizmetin grup üyesine, sadece grup üyesi olması nedeniyle verilmesi durumunda, söz konusu şirketin grup içi hizmet elde ettiğinin kabulü mümkün bulunmamaktadır.
Ayrıca, grup içi şirket tarafından sağlandığı belirtilen hizmetler karşılığı ilişkili kişilere ödeme yapılmış olması ve/veya yapılan ödemenin “yönetim gideri” olarak tanımlanmış olması söz konusu hizmetlerin fiilen sağlandığını göstermeyecektir.
……………..’nin dilekçesinde genel idare giderlerine katılma paylarına ilişkin olarak yurtdışı yönetim merkezine yapılan ödemelerin yıl sonunda alınan fatura karşılığı kesinleştiği ve ödendiği belirtilmektedir. Bununla birlikte, dilekçede söz konusu ödemelerin belli bir hizmetten fiilen yararlanma karşılığında yapılıp yapılmadığı anlaşılamamaktadır.
Bu açıklamalar çerçevesinde;
a) İhtiyaç duyulan hizmetin fiilen sağlanmış olması ve fatura bedelinin emsallere uygun olarak belirlenmiş olması şartıyla, yurtdışı yönetim merkezine ödenecek genel idare giderlerine katılma payları kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir. Ancak, söz konusu ödemelerin karşılık ayrılmak suretiyle gider yazılabilmesi mümkün bulunmamaktadır.
b) Hizmet karşılığı olmayan genel idare giderlerine katılma paylarına ilişkin ödemeler ise kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılamayacaktır.
Öte yandan, yurtdışı yönetim merkezine ödenen bedellerin Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi kapsamında olması halinde, söz konusu ödemeler üzerinden hizmetin niteliğine göre vergi kesintisi yapılacağı tabiidir.”
Diğer taraftan, grup şirketlerinden gelen masraf faturaları ya da gayrimaddi hak niteliğindeki faturalar için çok güzel ve detaylı bir şekilde belgeleme yapılmış olması söz konusu tutarların kesin olarak kabul edileceği anlamına gelmemelidir. Dikkat edilmesi gereken diğer bir önemli husus söz konusu bedellerin transfer fiyatlandırması mevzuatı kapsamındaemsaline uygun olduğunun da ispatının zorunlu olduğudur. Eğer söz konusu bedeller emsalin üzerinde belirlenmiş ise (grup şirketine vergisiz kazanç aktarımı yapılmışsa), tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulamasında, dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılacak (diğer bir ifadeyle net kâr payı sayılıp kâr dağıtım stopaj oranına göre brüt tutar üzerinden cezalı vergi kesintisi tarh ettirilecek), aynı zamanda KVK’nun 11. Maddesine göre, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların kurum kazancının tespitinde indirimi kabul edilmeyecektir.
Tabii incelemelerde söz konusu giderlerin gerçek olduğu ispat edilemezse, gayrimaddi hak niteliğinde bir ödeme olduğu düşünülmeden, söz konusu tutarın tamamının örtülü şekilde ilişkili şirkete yansıtılan tutar olduğu da iddia edilebilir. Bu durumda giderin tamamı KKEG olarak değerlendirilir ve ayrıca kar dağıtımına stopaj tarhiyatı aranır.

Ayrıca, KKEG olarak değerlendirilecek bedel üzerinden hesaplanan ve beyan edilen sorumlu sıfatıyla KDV tutarının indiriminin reddedilmesi de olası vergisel riskler arasındadır.


Yukarıdaki açıklamalara göre yurt dışından alınan bu hizmetin ÇVÖA göre stopaj oranı hesaplanacak yoksa mevzuatımıza göre % 20 stopaj hesaplanıp ayrıca bu bedel üzerinden sorumlu sıfatıyla % 18 KDV hesaplanıp beyan edilmesi gerekmektedir
 
Son düzenleme:
Üst