tasfiye kapanış tarihi

sayın denizcem

ticaret sicil gazetesinde yayınlandıgı tarihtir

taner ozturk
 
Sn.Denizcem,
Sn.Tanerozturk'e katılmakla birlikte bazı eklemeler yapmak istiyorum.
Tasfiye sonunda yapılacak genel kurulda tasfiye memurunun hazırladığı
bilanço ve gelir tablosu onaylanmakta tasfiye memuru ibra edilmektedir.
İşte bu genel kurul kararıyla tasfiye sona ermektedir.Bu görüşün yaygın olduğunu söyleyebilirim.Bir diğer görüş ise alınan genel kurul kararının
ticaret siciline tescil edildiği tarihi tasfiyenin sonu olarak kabul etmektedir.
Kolay gelsin.
Kemal Özel
 
MERHABA

TASFİYE HALİNDEKİ BİR FİRMANIN BİLİNDİĞİ ÜZERE TİCARET ODASINDA 1 BİR YIL TASFİYESİ DEVAM EDER.
BU BİR YIL İÇERİSİNDE ALACAKLILARA ÇAĞRI İLANLARI YAPILIR 3 İLAN VERİLİR 3.İLANIN SONUNDA FİRMANIN TASFİYESİ TAMAMLANMIŞ OLUR. 3. İLANIN SONUNDA TİCARET ODASINA TASFİYE SONU BİLANÇOSU VERİLİR VE TİCARET ODASI 3.İLANIN SONUNA GÖRE KAPANIŞI VERİR.

VERGİ DAİRESİNE TASFİYE SONU İLE İLGİLİ BİLANÇO VE KARAR VERİLİR VE VERGİ DAİRESİNİNDE KAPANIŞI TİCARET ODASININ VERDİĞİ TARİH İTİBARİYLE YAPMASI ZORUNLUDUR.
 
Mrb Arkadaşlar,

VUK’nun, Tasfiye ile ilgili hükümlerinde, tasfiyenin başlamasının veya sonuçlanmasının, tescil ve ilanla geçerlilik kazanacağına dair bir hüküm yoktur.

Yine VUK’nun 32. maddesinde, tasfiye karı, “tasfiye döneminin sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki müspet farktır.” Şeklinde tanımlanmış,

31. maddesindeki,

“TASFİYE BEYANNAMESİ
Madde 31- (2362 sayılı Kanunun 18. maddesiyle değişen madde) Tasfiye beyannameleri, tasfiye memurları tarafından tasfiye dönemlerinin sonundan itibaren 21. maddede yazılı süreler içinde, tasfiye dönemi içinde tasfiye de neticelenmişse, bilançonun veya nihai hesabın kesinleşmesinden itibaren 15 gün içinde kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilir.” Hükme göre tasfiye yıl içinde neticelenmişse, beyannamesinin 15 gün içinde verilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Ancak, devam eden maddelerde, tasfiyenin bitiş tarihi için tescil ve ilan zorunluluğu şeklinde bir ifade bulunmamaktadır.

Yine Türk Ticaret Kanunu’nun,

“B) Tescil:
I - Şartları:
1. Talep:

Madde 29 - Tescil,talep üzerine yapılır.Şu kadar ki;res`en veya ait olduğu
makamın bildirmesi üzerine yapılacak tesciller hakkındaki hükümler mahfuzdur.”,

“Müddet:

Madde 32 - Kanunda aksine hüküm olmadıkça,tescili talep müddeti on beş gündür.
Bu müddet,tescile tabi hususun vukubulduğu,tamamlanması bir senet veya vesikanın tanzimine bağlı olan hususlarda bu senet veya vesikanın tanzim olunduğu tarihten başlar.”,

“IV - Hükümleri:
1. Tescilin üçüncü şahıslara tesiri:

Madde 38 - Ticaret sicili kayıtları,nerede bulunurlarsa bulunsunlar,üçüncü şahıslar hakkında,kaydın gazete ile ilan edildiği;ilanın tamamı aynı nushada yayınlanmamış ise,son kısmının yayınlandığı günü takibeden iş gününden itibaren hüküm ifade eder.Bu günler,kaydın ilanı tarihinden itibaren işlemeye başlıyacak olan müddetlere de başlangıç olur.

Bir hususun tescil ile beraber derhal üçüncü şahıslar hakkında hüküm ifade edeceğine veya müddetlerin derhal işliyeceğine dair hususi hükümler mahfuzdur.”

Maddeleri bir arada değerlendirildiğinde, tescil ve ilanın bazı istisnalar hariç, talep üzerine yapılacağı ve bu talebin tescili gereken olayın vukuundan itibaren 15 gün içinde yaptırılacağı şart koşulmuş, tescil ve ilanın üçüncü kişiler nezdinde kesinlik kazanması/tanınması için tescilin şart olduğu belirtilmiştir.

Buradan çıkan sonuç, tescil ve ilanın esasen, talep üzerine, 15 gün içerisinde yapılması aksi halde, TTK’nunda belirtilen yaptırımların uygulanması gerekmektedir.
Aşağıda iki adet özelge bulunmakta olup, ikisi de farklı şekillerde anlam ifade etmektedir.


Bunlardan birisinde, tasfiyenin neticelenmesi için tescil ve ilan şart koşulmuş,

Diğerin de ise bilanço vs evrakların tanzimi yeterli görülmüştür.

Benim de katıldığım ve dolaylı yoldan aşağıdaki Danıştay kararında da görüleceği üzere, tasfiyenin bitmiş sayılması için, ilgili tasfiye sonu bilançonun düzenlenmesi ve karar merciinde onaylanıp ibra edilmesi yeterlidir.

Çünkü, Vergi Usul Kanunu’na göre, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergi yasalarında bazı hallerde, vergilendirme ile ilgili özel durumlar (tescil ve ilanla)ın vergilendirileceği zaten, özel olarak belirtilmiştir (Örneğin, ticaret siciline tescille, mükellefiyetin başlaması gibi), eğer tescil ve ilanla tasfiyenin sonuçlandırılması amaçlansa idi bunun vergi yasalarında belirtilmesi gerekirdi diye düşünüyorum.

Ayrıca, VUK’nda,

“VERGİYİ DOĞURAN OLAY
Madde 19- Vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar.
Vergi alacağı mükellef bakımından vergi borcunu teşkil eder.” Hükmünün de görüşümü desteklediği düşüncesindeyim.

Yine tescil ve ilan tarihine itimat edersek, VUK'nun 341. maddesindeki Vergi ziyaı tanımı içerisinde yer alan,

"Madde 341- Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder.", "zamanında yerine getirmeme" ifadesinden yola çıkarsak, oluşabilecek bir kar durumunda, verginin geç beyanından dolayı vergi ziyaına ve beyannamenin geç verilmesinden dolayı da usulsüzlük cezalarına muhatap olunabilecektir.

Çünkü, tasfiyenin sonuçlandına ve tasfiye sonu bilanço ve diğer evrakların onaylanıp ibra edildiğine dair karar eğer alındıysa, bu kararın zaten 15 gün içinde tescil ve ilanı zorunludur. Fakat, tescil ve ilanın yaptırılmamasının ciddi bir yaptırımı olmadığından, tasfiye sonu ile ilgili tescil ve ilanın takip eden yıllarda yapılması da söz konusu olabilmektedir.

Sonuç olarak ve görüşüme göre, tasfiyenin sonuçlanıp, tasfiye sonu bilançosunun ve tasfiyenin sonuçlandığına dair kararın ilgililerce onaylanması ile tasfiye sonuçlanmış olmaktadır.



Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih : 16.01.2002
Sayı : B.07.4.DEF.0.34.11

Tasfiye sonu kapanış işlemleri için, genel kurul karar tarihinin mi yoksa bu kararın İst.Ticaret Sicil memurluğuna tescil edildiği tarihin mi esas alınacağı.
İlgi dilekçenizde, tasfiye işlemleri tarihinde sonuçlanan ve tarihinde Ticaret Sicil Memurluğuna tescil ettirilen şirketin vergi dairesinden mükellefiyet kaydının iptali ve tasfiye sonu beyannamesinin verilme süresinde tasfiye kararının alındığı tarih mi yoksa tasfiyenin ticaret sicil memurluğuna tescil ettirildiği tarih mi esas alınacağı sorulmaktadır.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesinde, “Her ne sebeple olursa olsun tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye dönemi kaim olur.
Tasfiye dönemi kurumun tasfiye haline girdiği tarihten başlar, bu tarihten aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı müstakil bir tasfiye dönemi sayılır.
Tasfiyenin aynı takvim yılı içinde sona ermesi halinde tasfiye dönemi kurumun tasfiye haline girdiği tarihten başlar ve tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam eder.
Tasfiyenin nihayet bulduğu dönemin sonunda tasfiye kâr ve zararı kati olarak tespit ve evvelce verilmiş olan tasfiye beyannameleri bu neticeye göre ıslah edilir. Tasfiye zararla kapanırsa evvelce verilmiş tasfiye beyannamelerine müsteniden tahsil edilmiş vergiler iade olur.
Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde tarh zamanaşımı tasfiyenin nihayet bulduğu dönemi takip eden yıldan itibaren başlar” hükmü yeralmıştır.
Bu hükümlere göre, tasfiyenin bitim tarihi tasfiye sonunda düzenlenen son bilançonun kurumumuzun yetkili organlarınca tasdiki ile tasfiye memurlarının ve murakıpların ibra edildiği tarihi ifade eder. Beyanname verme yönünden bu tarih esas olup, sürenin hesabında Ticaret Siciline tescil tarihine bakılmaması tasfiyenin geçerli sayılabilmesi için Ticaret Siciline tescil edilmiş olması koşulunun aranmaması gerekir.



Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih : 12.02.2001
Sayı : B.07.0.GEL.0.29/2902-162/34614

Tasfiye sonu bilançosunun düzenlenmesi ve tasfiye kurulunun ibra edilmesi, tasfiye sonucunun ticaret siciline tescil ve ilan edilmedikçe bir hüküm ifade etmeyecektir. Tescil ve ilan olunmuş tasfiye sonucuna istinaden mükellefiyet kayıtları iptal edilir.
Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 161. maddesinde, işi bırakmanın tarifi yapılmıştır. Bu madde hükmüne göre, vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona vermesi, işi bırakmayı ifade etmektedir. Aynı Kanun’un 162. maddesinde ise, tasfiye ve iflas hallerinde mükellefiyetin vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona ermesine kadar devam edeceği ve bu hallerde tasfiye memurları veya iflas dairesinin, tasfiye veya iflas kararlarını ve tasfiyenin veya iflasın kapandığını vergi dairesine ayrı ayrı bildirmeye mecbur bulundukları hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Ayrıca, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanun’un 30. maddesinde, tasfiye dönemi, 31. maddesinde ise, tasfiye beyannamelerinin, tasfiye memurları tarafından tasfiye dönemlerinin sonundan itibaren Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 21. maddesinde yazılı süre içinde, tasfiye dönemi içinde tasfiye neticelenmişse bilançonun veya nihai hesabın kesinleşmesinden itibaren 15 gün içinde, kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verileceği belirtilmiştir.
Diğer taraftan, ticaret şirketlerinin fesih ve tasfiyeleri Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu kanuna göre gerekli işlemler ifa olunmadan ve tasfiye veya iflasın sona erdiği tescil ve ilan edilmeden tasfiyenin sona erdiğinin kabul edilmesi, dolayısıyla mükellefiyet kayıtlarının kapatılmasının doğru olmayacağı açıktır.
Yazınızda, Kooperatifin tasfiyeye 1993 yılında başladığı, 05.05.1995 tarihinde kapanış bilançosunun genel kurulda kabul edildiği, ancak tasfiye sonucunun ticaret sicil gazetesinde 12.04.2000 tarihinde yayınlandığı belirtilmektedir.
Bu durumda, adı geçen kooperatifin işi terk tarihi olarak 12.04.2000 tarihinin esas alınması gerekmektedir.


DEVİR HALİNDE VERGİLENDİRME
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih : 14.10.1997
Sayı : B.07.0.GEL.0.50/5024-24/44023
KVK Md38
Devir nedeniyle yapılacak sermaye artırımı işleminin Ticaret Sicilinde tescil ve ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde münfesih kurum tarafından devir bilançosu ve kar/zarar cetveli ile birlikte devir beyannamesinin ilgili vergi dairesine tevdi edilmesi ve bu beyannameye göre tahakkuk eden vergilerin, devralan kurum tarafından normal süreler içinde (Nisan, Temmuz ve Ekim) üç eşit taksitte ödenmesi gerekir.
Yazılarınızda, (..... )Ticaret A.Ş.'nin Kurumlar Vergisi Kanununun 37, 3§ ve
39. maddeleri hükümleri dahilinde (.......) Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ne devredileceği
belirtilmektedir. Bu durumda devredilen (.....) Sanayi Ticaret A.Ş.'nin devir tarihine
kadar olan kazancının vergilendirilmesi için devir tarihinden itibaren 15 gün içinde verilecek olan kist döneme ait beyanname ile tahakkuk edecek kurumlar vergisinin ödeme zamanı sorulmaktadır.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 37. maddesinde;
"Aşağıda yazılı şartlar dahilinde vaki olan birleşmeler devir hükmündedir:
1. Birleşme neticesinde infisah eden kurum ile birleşen kurumun kanuni veya iş merkezleri Türkiye'de bulunacaktır,
2. Münfesih kurumun devir tarihindeki bilanço değerlerini birleşilen (Devralan) kurum, kül halinde devralacak ve aynen bilançosuna geçirecektir,
Kurumların yukarıdaki şartlar dahilinde şekil değiştirmeleri de devir hükmündedir." denilmektedir.
Aynı Kanunun 38 ve 39. maddelerinde de, devir tarihine kadar olan kazancın vergilendirilmesi için devir bilançosu ve kar-zarar cetvelinin münfesih kurum tarafından bir beyannameye bağlanıp devir tarihinden itibaren 15 gün içinde vergi dairesine tevdi olunacağı belirtilmiştir.
Tasfiye, birleşme ve devir halinde tarh olunan vergilerin ödeme zamanı Kurumlar Vergisi Kanununun 41. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddenin son fıkrasında, "38. maddenin hükmü dahilinde vukua gelen devirlerde münfesih kurum namına tahakkuk eden vergiler, 40. maddede yazılı sürelerde birleşilen kurumdan alınır." hükmü yer almaktadır. Kanunun 40. maddesine göre, kurumlar vergisi, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında olmak üzere üç eşit taksitte ödenmektedir.
Buna göre, (....,..) Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin (.......) Hizmet Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ne devri Türk Ticaret Kanunu gereğince yapılması gereken işlemlerin tamamlanması ile gerçekleşmiş olacağından, devir nedeniyle yapılacak sermaye artırımı işleminin Ticaret Sicilinde tescil ve ilanı tarihinden itibaren 15 gün içinde münfesih kurum tarafından devir bilançosu ve kar/zarar cetveli ile birlikte devir beyannamesinin ilgili vergi dairesine tevdi edilmesi ve bu beyannameye göre tahakkuk eden vergilerin, devralan kurum tarafından normal süreler içinde (Nisan, Temmuz ve Ekim) üç eşit taksitte ödenmesi gerekir.


Danıştay Dördüncü Daire
Tarih : 05.12.1995
Esas No : 1994/4918
Karar No : 1995/5066


Tasfiyeye giren veya feshedilen şirketin faaliyetinin fiilen sona ermesi işin bu durumun tescil ve ilan edilerek Ticaret Sicil Gazetesi'nde yayınlanmaması mü-kellefiyetinin devam ettiği anlamına gelmez?
istemin Özeti : 1990 yılma ilişkin kurumlar vergisi beyannamesin! vermeyen davacı şirket adına takdir komisyonunca re'sen belirlenen matrah üzerinden kurumlar vergisi salınmış ve kaçakçılık cezası kesilmiştir. İstanbul 2. Vergi Mahkemesi 20.5.1994 Günlü ve E: 1992/1499 K:1994/887 Sayılı kararıyla; davacı şirketin, işyeri bulunamaması nedeniyle fesih ve tasfiyesine karar verildiği, işyeri kira sözleşmesin! 25.5.1983 tarihide sona ermiş ve yeni bir işyerinin 15.9.1983 tarihinde başka bir şahsa kiraya verildiği, bu durumda tespit yapılmaksızın davacı şirketin faaliyetine devam ettiği varsayımına dayanılarak tarhiyat yapılmasında yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle vergi ve cezanın kaldırılmasına karar vermiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğü, tasfiyeye giren veya fesih olan şirketin faaliyetinin fiilen sona ermesi için bu durumun tescil ve ilan edilerek ticaret sicil gazetesinde yayınlanması gerektiğini, tasfiyeye girildiğinin 18.1.1991 tarihinde tescil ve ilan edildiğini, şirketin bu tarihte tasfiye edilmiş sayılması gerektiğini, yapılan tarhiyatın yasal olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının bozulmasını istemektedir.
Karar : Temyiz dilekçesinde ileri .sürelen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi..
 
Üst