TFRS Eğitiminde Verilen Ara Ve Mesleğimiz

Üyelik
19 May 2012
Mesajlar
14
Konum
EDİRNE
Herkesin, her şartta yakabileceği bir mum mutlaka vardır?


Sayın, TORMOB ve Oda Yöneticilerim ve Değerli Meslektaşlarım,

Geçen gün Edirne odamızda yapılan, TFRS eğitiminde verilen aralarda, bazı genç meslektaşlarımla ayak üstü sohbet imkanım oldu. Daha önce bu kadar karamsar tablonun bir arada sergilendiği bir başka sergi hatırlamıyorum. Ne olmuş diye düşündüm bu gençlere, kimisi kendisine bu mesleği öneren üstadına, kimisi üniversitedeki hocasına, kimisi ailesine, odasına, Türmob?a, Hükümet?e ??. veryansın ediyorlar. Söyledikleri şeyler, sadece şikayet olsun diye söylenen şeyler de değil. Ancak söylediklerinden çok, özellikle şu son on yıl içerisinde, mesleğimizin geleceği olan bu gençleri bu kadar karamsar hale getirenin ne olduğu sorusu beni daha çok düşündürdü. Ve hafta sonu oturup bu yazıyı kaleme almaya karar verdim.
Öncelikle belirtmek isterim ki; bu yazıyı hiçbir kurumun veya grubun etkisiyle ya da yönlendirmesi ile yazmadım. Kimseyi hedef gösterme ya da kendime çıkar sağlama gibi bir amacım da kesinlikle yok. Kaleme aldıklarım, mesleğe olan saygım ve gençlere olan sevgimle ilgilidir ve tamamen genç meslektaşlarımın yaşadığı sıkıntılar doğrultusunda yapılan tespitler ile naçizane önerilerimden ibarettir.
Önce, canınızı da çok sıkmadan, size kendimi anlatayım.
? 1971 yılında Edirne?nin Havsa İlçesinde doğdum, ilk öğrenimimi Havsa?da, daha o dönemden Mali Müşavir olmayı kafama koyduğum için, lise eğitimimi de Edirne Ticaret Lisesinde aldım. 1988-1992 yılları arasında Anadolu Üniversitesi İ.İ.B.F İşletme Bölümünü bitirdim. Okulun bitimine bir hafta kala, kardeşlerimin ve benim hayatımı kökünden değiştiren trafik kazasında, annemi, babamı, küçük ablamı ve iki yeğenimi kaybettik. Manevi anlamda tam bir çöküş olan bu olayla birlikte, maddi olarak ta çok sıkıntılar çektik. Küçük kardeşim ile birlikte 1994 ile 1998 yılları arasında, gece gündüz tüm Türkiye?yi dolaşarak kamyonculuk yaptık. Aynı dönemde, bir taraftan da stajımı yapabilmek amacıyla, o anda faaliyette olan tüm Mali Müşavirlik bürolarını gezdim, ancak bir türlü kısmet olmadı. Kamyonculuktan defterimizi tutan Serbest Muhasebeci meslektaşımızın ölümünden sonra yerine bakan Mali Müşavir meslektaşımızın yanında, maaş almamak ve sigortamı da kendim yatırmak şartıyla 1998 yılında stajıma başladım. Staj dönemimde, Havsa Çok Programlı Lisesinde, maddi destek olması amacıyla, cüzi bir ders ücreti karşılığında Genel Hukuk, Bilgisayarlı Muhasebe ve Genel Muhasebe dersleri verdim. 2000 yılında, stajımın bitiminden sonraki ilk Mali Müşavirlik sınavında, 7 dersimi de vererek ruhsatımı aldım ve sınava girmeden önce kardeşimle beraber tuttuğumuz ve borçlanarak içini dayayıp döşediğimiz büromda faaliyetime başladım.
2002-2004 yılları arasında, Edirne Tesmer Yönetim Kurulu sekreterliği, 2004-2006 yılları arasında da aynı kurulda, Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum. Bu göreve başladığımda; Edirne SMMM Odasına kayıtlı olan stajyerlerin sınav başarılarının çok düşük olmasından yola çıkarak, Trakya Üniversitesi işbirliği ile o güne kadar yapılmamış olan sınavlara hazırlık kurslarını başlattık. Tam 4 yıl boyunca kendi verdiğim Muhasebe dersleri haricinde, diğer derslerin verildiği tüm hafta sonlarında da, stajyerlerin yanında oldum, onlarla birlikte derslere girdim, yaşadıkları sıkıntıları aşmalarına yardımcı olmaya çalıştım.
Sonrasında, Oda Yönetim Kurulundan birinin, kurslarla ilgili olarak, burayı ticarethaneye çevirdiniz şeklindeki talihsiz ve bir o kadarda üzüntü verici beyanının ardından, bir gurup idealist meslek mensubu ile bir araya gelerek 2006 yılı seçimlerinde Oda Yönetimine aday olduk. O zamanki seçim sistemi şimdiki gibi olmadığından, faal durumdaki başkanın önde olan listesinin tüm adaylarının seçilmesiyle, biz seçimi kaybetmiş olduk
O zamandan, bu yazıyı kaleme aldığım ana kadar Oda ile münasebetimi asgari seviye de tuttum. Zira o fedakar çalışmaların karşılığında neredeyse hain ilan edilmiş olmam ve mesleğe daha iyi hizmet edebilmek üzere çıktığımız yolda mağlup olmamız, beni fazlasıyla kırdı. Bu kırgınlık, benim 6 yıl boyunca odamdan ve meslektaşlarımdan uzak kalmama neden oldu. Neyse, yeniden mesleğin sorunlarının çözüme kavuşturulması yolunda taşın altına elimi koymak bugüne kısmetmiş.
Birazdan yapacağım eleştiri ve önerileri, beni dost olarak görenlerin ?dost acı söyler? ata sözüyle, düşman olarak görenlerinde Benjamin FRANKLİN?in ?Düşmanlarınızı sevin çünkü kusurlarınızı yalnız onlar açıkça söyleyebilir.? özlü sözüyle değerlendireceklerini umut ediyorum.
Bize üniversitedeyken; yetki ile sorumluluğun, iş yükü ile gelirin doğru orantılı artacağı öğretilmişti, ancak bizim mesleğimizde bu kuralın geçerliliğini yitirdiği, hatta özellikle son on yılda bunun tam tersine döndüğü açık bir şekilde ortadır. Büroların iş yükü inanılmaz derecede artarken, gelirleri azalmış, giderleri yükselmiştir.
Şimdi gelin bir fikir olması açısından, farklı serbest meslek gruplarının, memur ücretlerinin, işçi asgari ücretinin ve enflasyonun, Maliye Bakanlığının mesleğimize ilişkin olarak 2008 yılında yayınladığı asgari ücret tarifesinden, aradaki yılları es geçerek nihayet 2012 yılı için yeniden yayınladığı asgari ücret tarifemiz arasındaki dönemlere denk gelen rakamsal ve yüzdesel değişimlere birlikte bir göz atalım.

1- AVUKATLAR (artış oranı yaklaşık % 70)
Eski Ücret: Her türlü dilekçe yazılması, ihbarname, ihtarname, protesto düzenlenmesinde 130,00 TL
Yeni Ücret: Her türlü dilekçe yazılması, ihbarname, ihtarname, protesto düzenlenmesinde 220,00 TL

2- GIDA MÜHENDİSLERİ (artış oranı yaklaşık % 80)
Eski Ücret: Sorumlu Yönetici olarak çalışacak olan üyelerimiz için memur maaşlarına ek zam gelmemesi halinde yılın ilk yarısında taban ücreti net 1.400,00.-TL
Yeni Ücret: Sorumlu Yönetici olarak çalışacak olan üyelerimiz için memur maaşlarına ek zam gelmemesi halinde yılın ilk yarısında taban ücreti net 2.500,00.-TL

3- İŞÇİ ASGARİ ÜCRETLERİ (artış oranı yaklaşık % 55)
Eski Ücret: 16 yaşından büyükler için 608,40 TL
Yeni Ücret: 16 yaşından büyükler için 940,50 TL

4- ENFLASYON (artış oranı yaklaşık % 52)
Eski Değeri: Herhangi bir malın değeri 100,00 TL olarak kabul edilerek
Yeni Değeri: Enflasyon oranı uygulandığında 2012 yıl sonu değeri 152,32 TL
(tüfe) 2008 yılı 10,1 2009 yılı 6,5 2010 yılı 6,4 2011 yılı 10,5 2012 (2011 ile aynı alınmıştır).

5- MEMUR MAAŞLARI (artış oranı yaklaşık % 66)
Eski Ücret: En düşük dereceli memur maaşı 984,00 TL
Yeni Ücret: En düşük dereceli memur maaşı 1.630,00 TL

6- MALİ MÜŞAVİRLER (artış oranı yaklaşık % 10)
Eski Ücret: İşletme defteri işçisiz 65,00 TL
Yeni Ücret: İşletme defteri işçisiz 72,00 TL

Görüldüğü gibi, diğer artış oranları % 52 ila % 80 arasında değişirken, bizim asgari ücret tarifemizdeki artış oranı sadece % 10?da kalmıştır. Daha da çarpıcı olansa, son on yıldaki değişimdir.

1- AVUKATLAR (artış oranı yaklaşık % 267)
Eski Ücret: Her türlü dilekçe yazılması, ihbarname, ihtarname, protesto düzenlenmesinde 60,00 TL
Yeni Ücret: Her türlü dilekçe yazılması, ihbarname, ihtarname, protesto düzenlenmesinde 220,00 TL

6- MALİ MÜŞAVİRLER (2003-2012 yılları arasındaki artış oranı yaklaşık % 33)
Eski Ücret: İşletme defteri işçisiz 54 TL
Yeni Ücret: İşletme defteri işçisiz 72 TL

Tablodan da anlaşılacağı üzere; 2003 yılında, avukatlar, yazdıkları bir dilekçe ile bizim meslek mensubumuza, bir aylık muhasebe işlemlerini yaptırabilirlerken,(ki bu bile acı vericidir), 2012 yılına gelindiğinde, avukata sadece bir tek dilekçe yazdırmak isteyen meslek mensubumuz, o dilekçenin bedelini, avukatın muhasebe işlemlerinin tamamını 3 ay boyunca yerine getirse dahi ödeyemez hale getirilmiştir. (örneğin daha iyi anlaşılması açısından, işletme ? serbest meslek ayrımı göz ardı edilmiştir)
Bu gerçekten, çok acı verici bir tablodur. En başta, Vergi mevzuatı ve tam bir mayın tarlası olan Sosyal Sigortalar mevzuatı olmak üzere Değişen Türk Ticaret Kanunu, TFRS, hala netleşmeyen denetim karmaşası, bunlara uygun hesap planlarındaki değişiklikler, mesleğimizi ilgilendiren daha bunun gibi yüzlerce kanun ve onların alt mevzuatları, iş yükümüzü inanılmaz derecede arttırırken, bunun karşılığında mesleğimize bu ücretlerin reva görülmesi kabul edilir gibi değildir. 2008 yılından bugüne kadar çıkartılan 111 adet kanunun neredeyse % 80?i bizim meslektaşlarımızı bir şekilde ilgilendiren kanunlarken, ve bu kanunların layiki ile uygulanması, büyük ölçüde bizim meslektaşların özverili çalışmalarına bağlı iken, niye bu şekilde bir üvey evlat muamelesi gördüğümüzü anlamak gerçekten mümkün değildir. Belki de bu sorunun cevabını öğrenmek sorunların büyük bir bölümünün çözülmesine hizmet edecektir. Sahiden, Maliye Bakanlığına, yukarıdaki tarzda bir açıklama yapılarak, bu tür bir soru soruldu mu? Eğer sorulmadıysa, bir Meslek Mensubu ve aynı zamanda bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, kısa ve net bir şekilde, bu soruyu ben soruyorum;
?Bu ortaya konulan vahim tablonun farkında mı değilsiniz, eğer farkında iseniz, bunun sebebi nedir? Bu soruyu cevaplamak, Bakanlığınızın yükünü, kendi teşkilatından bile daha fazla taşıyan bu meslek camiasına karşı bir borcunuzdur. Şunu da sormadan geçemeyeceğim; 85.000 kişinin gece gündüz alın teri dökerek bürolarından çıkamadığı bir ortamda, muhafazakar bir hükümetin temsilcisi olarak, Adil olduğunuza inanıyor musunuz? Yine, kısaca vergi barışı dediğimiz yasa çıkartılırken, hükümetinizce konulan hedef 13-14 milyar TL iken sonrasında, revize edilerek hedefin 20 milyar TL?ye çıkarılması, gerçekleşmenin ise 30 milyar TL?yi aşması durumunu, basın yayın organlarında, haklı bir şekilde, hükümet başarısı olarak anlatırken, dönüp bir kez olsun, bu başarıda büyük payı olan Muhasebe Meslek Camiasına, değerli hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyoruz, demek bu kadar mı zordu?

Mesleğimizin gelir ayağında bunlar olurken, iş yükü tarafında ise tablo tam tersine dönmüştür. Son on yılda yaptığımız işlerdeki artış, aşağıdaki tabloda gözler önüne serilmiştir.

ON YIL ÖNCE
? Yılda bir kez gelir vergisi beyannamesi ve kurumlar vergisi beyannamesi
? Aylık Kdv Beyannamesi
? Kesinti varsa Muhtasar Beyanname
ON YIL SONRA
? Yılda bir kez gelir vergisi beyannamesi ve kurumlar vergisi beyannamesi
? Aylık Kdv Beyannamesi
? Kesinti varsa Muhtasar Beyanname
? Üç aylık dönemlerde Geçici Vergi Beyannamesi
? Her ay verilmeye başlanan Ba ve Bs formları
? Transfer fiyatlaması formu
? Kesin mizan verilmesi
? Noter defter bilgileri bildirimi,
? İnternet üzerinden müşteri sözleşme girişleri,
? Geçici iş görmezlik bildirimi,
? İşten çıkış bildirimi,
? Müşteri bilgileri bildirimi,
? Daha da yolda bekleyen pek çokları,
? ???..?.(muhtemelen yazımı tamamlayana kadar dolar diye iki satır boş bıraktım)
? ???????????????

Yapılan işlerdeki artış, Gelir İdaresi Başkanlığının yayınladığı ve bize, tarih tarih yapacağımız işlerin son günlerinin hatırlatıldığı 2007 vergi takvimi ile 2012 yılı vergi takvimi arasındaki fark, işlerin 5 yıl içinde % 80-90 arttığını gösteriyor. 2007 yılı takvimini bir word dosyasına aktardığımızda 14 sayfa çıkarken, 2012 yılının takvimi 26 sayfa çıkıyor. Şu anda Üniversitedeki, hocalarımdan birinin söylediği söz aklıma geldi ?İş hayatında ancak 2 uygunluk halinde problem çıkmaz bunun haricinde her durum kaos yaratır, ya yaptığın iş aldığın ücrete göre olacak, yada aldığın ücret yaptığın işe göre olacak? bizimki hangisi sizce?
Geçtiğimiz seçimde TURMOB Genel Başkanı olan Sayın Nail Sanlı, seçimlerden önce yaptığı açıklamada; Seçimlerin hemen ardından asgari ücret tarifesi yerine, zamana dayalı ücret tarifesinin geçerli olması için Maliye Bakanlığı ile bir çalışma yapacaklarını açıklamıştı. Sonuç ne oldu; böyle bir çalışma yapıldı mı? eğer yapıldıysa, her yıl yüzlerce konuda, binlerce yeni düzenleme yapan Maliye Bakanlığı, neden bu binlerce düzenlemenin neredeyse tamamının uygulayıcısı olan bizlerin mesleki asgari ücret tarifesini 2012 yılına kadar yayınlamadı ? Hatta tarifeyi yayınlamak yerine, neden sanki meslek camiamızla dalga geçer gibi ; ?yeni tarifenin tasdikine kadar mevcut tarife hükmü uygulanır" hükmü gereği mevcut Asgari ücret Tarifesinin yeni yılda da aynen uygulanması gerektiğini? belirterek, bizleri üç yıl aynı fiyatlarla iş yapmaya zorladı.
Yine, geçen TURMOB Olağan Genel Kurulu'na katılan Gelir İdaresi Başkanı Sayın Mehmet Kilci "Muhasebecilerin ücretlerinin idare tarafından tahsil edilmesi olmaz bir konu değildir." Açıklaması yapmıştı. Mesleğimiz için en önemli problemlerin başını çeken bu konuda, ortak bir çalışma yapıldı mı? Yapıldı ise sonucu ne oldu ?
Sayın Sanlı, eğer bu soruların yanıtı sizde varsa, lütfen bizimle, yani meslektaşlarınızla paylaşınız, zira paylaşmamanız, meslek camiamızda, böyle bir girişimde bulunmadığınız şeklinde algılanmaktadır.
İlgimi çeken güncel bir konuyu daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Geçen gün, 02.05.2012 Tarihinde komisyona alınan bir kanun teklifi olduğunu gördüm. Bu kanun teklifinde özetle şöyle deniliyor;
?Her koşulda görevlerini en iyi şekilde yerine getiren avukatların çalışma koşullarının iyileştirme çalışmaları ciddi şekilde ele alınmalıdır. Avukatlar kamu görevi yapmaktadırlar. Bu nedenle yeşil pasaport almalarını engelleyecek bir sebepte bulunmamaktadır?
Evet sevgili meslektaşlarım, biz Maliye Bakanlığı?na kanunumuz da yazılı olan Asgari Ücret Tarifemizi yayınlatamazken, avukatlar kamu görevi ifa ettiklerinden bahisle, yeşil pasaport almayı talep ediyorlar. Yorumu sizlere bırakıyorum ve ilgilenenler için teklifle ilgili bilgileri veriyorum.
Kanun Teklifi Bilgileri
Dönemi ve Yasama Yılı 24/2
Esas Numarası 2/531
Başkanlığa Geliş Tarihi 18/04/2012
Teklifin Başlığı 5682 Sayılı Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
Teklifin Özeti Teklif ile; avukatların hususi damgalı pasaport hakkından yararlandırılması öngörülmektedir.
Teklifin Son Durumu KOMİSYONDA
 
Ynt: TFRS eğitiminde verilen ara ve mesleğimiz

Evet, nihayet 2012 yılına ait asgari ücret tarifemiz yayınlandı demiştik. Yayınlandı ama nasıl; sanki aradaki yıllar hiç yokmuşçasına, rakamlar sadece ve sadece % 10 arttırılarak. Yani; İşletme defterini 60 TL den, 66 TL ye, bilanço esasına göre defter 135 TL den, 149 TL ye yükselterek. (2.grup iller için). Birde mesleğimize ait ücret tarifemizde beni son derece üzen bir nokta daha var. Avukatların asgari ücret tarifelerindeki en düşük rakamlarının yer aldığı 2. bölümüne bakıyorum,
1. İcra Dairelerinde yapılan takipler için 200,00 TL
2. İcra Mahkemelerinde takip edilen işler için 220,00 TL
3. İcra Mahkemelerinde takip edilen dava ve duruşmalı işler için 400,00 TL
4. İcra Mahkemelerinde takip edilen ceza işleri için 220,00 TL

Ardından birde bizim asgari ücret tarifemizde ki en düşük rakamların yer aldığı 2/C bölümüne bakıyorum,
a) Aylık Muhtasar-KDV E- Beyannameleri 11,00 TL
b) 3 Aylık Muhtasar E-Beyannameleri 11,00 TL
c) Geçici E-Beyannameleri 11,00 TL
d) Yıllık E-Beyannameleri 17,00 TL
Bu rakamların buraya hiç yazılmamış olması, kesinlikle yazılmasından daha hayırlıdır. Bu tablo, insanların gözünde, mesleğimizi küçültür, önemsizleştirir, saygınlık kaybına yol açar. Bu rakamlar ancak 3.sınıf lokantalarda olabilir; oda az çorba, az kuru, az pilavın karşılığı olarak.
Şimdi gelin, bu mesleği tercih eden gençlerin bir çoğunun yaşadığı sıkıntılar ve bu sıkıntıların mesleğimize yansımalarıyla ortaya çıkan problemleri bir örnek ile çözelim,
2 yıl yuva, 1 yıl ana okul, 8 yıl ilk öğretim, 4 yıl lise, 5 yıl üniversite, 3 yıl staj ardından 2 yıl içerisinde gireceği dersleri vererek 4 yaşında başladığı bu serüveni, 25 yılın sonunda yani 29-30 yaşına geldiğinde mali müşavir olarak taçlandıran genç bir meslektaşımız, binlerce lira harcayarak alabildiği ruhsatını, aylık 800 TL?ye kiraladığı ve mütevazi şekilde döşediği büronun duvarına asarak mesleki faaliyetine başlıyor. Tabi ki ödenmesi gerekenler bununla bitmiyor, o dönemin oda aidatını yatırıyor, büro tescil belgesini alıyor ve maliye bakanlığınca her yıl zam yapılarak yayınlanan!!! asgari ücret tarifesini odasının belirlediği bir bedel karşılığında satın alıyor. Muhasebe programı, bilgisayar, masa sandalye, kırtasiye derken toplamda en iyimser tahminle 10.000 TL harcıyor, tabi staj ve sınav dönemlerinde aldığı yetersiz maaş (hiç maaş almamış, hatta sigortasını dahi kendi cebinden yatırmış olabilir.) nedeniyle elde avuçta ne varsa tükettiğinden, bu masraflarını karşılamak üzere 1.000 TL x 12 aylık banka kredisi kullanıyor ve idealist bir şekilde mesleğine başlıyor.
Bu genç meslektaşımızın mesleğindeki ilk bir kaç ayı; müşterilerin; ?benim defterimi asgari ücret tarifenizde yazılı rakamlar üzerinden tutacaksın? yaklaşımını reddetmekle geçiyor, (tabi eğer şanlıysa, zira aylarca hiç kapısı da çalınmayabilir). Sonrasında; 1.000 TL kredi, stopajıyla birlikte 1.000 TL kira, elektrik, telefon, işyeri aidatı, bağ-kur derken, boş boş oturduğu yerde, ayda 3.000 TL masrafının olduğunu acı bir şekilde fark ediyor. Kendini, eşini, annesini, babasını seferber ediyor, eş, dost, akraba gibi nazlarının geçtiği kişilere ricada bulunarak, diğer muhasebe bürolarında 150, 200 TL?ye tutulan defterlerin, kendi bürosuna geçmeleri için ikna çalışmaları yapılıyor ve zorunlu olarak asgari ücret tarifesindeki rakamlar üzerinden müşteri kabulüne başlıyor.
Şimdi lütfen buraya dikkat ediniz, evet ?zorunlu olarak? dedim, çünkü neredeyse tüm dünyanın kabul ettiği, Maslow?un ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisinden de bilineceği üzere, yaşamın idamesi için birinci ihtiyaç; yeme, içme ve barınmadır. Bu ihtiyaçlarından yoksun olan bir kişiden farklı bir yaklaşım beklemek hayalcilikten öteye geçmez. Bu genç meslektaşımıza; meslek etiğinden ve haksız rekabetten bahsedebilmemiz ve onun da bunu anlayabilmesi için gereken ilk, belki de tek şart; çocuklarının, eşinin ve kendisinin karnını doyuruyor olmasıdır. İşte yıllardan beri çözülemeyen meslek etiği ve haksız rekabet sorununun çözümü tam da bu noktada yatmaktadır. Bu konu hakkında yaptığımız toplantılarda; Bu çürük elmaları aramızdan atalım, onları en ağır şekilde cezalandıralım çığlıklarını atarken, aramıza yeni katılan ve mesleğimizin geleceği olan bu genç meslektaşlarımızı, gözünü hırs bürümüş, sırf meslektaşına zarar vermek için fiyat kıran ve her şeye saldıran, aslında bir eli yağda, bir eli balda olan meslek katilleri ile karıştırma gafletine düşmeyelim, onlara sahip çıkalım.
Yeniden örneğimize dönersek; ne diyor 2012 yılı asgari ücret tarifemiz, işletme defteri için: 66,00 TL. (2.grup iller için-Edirne) Bununla da yetinmiyor, eğer nüfus 50.000 kişinin altında ise bu para çok, % 25 daha indirilmesi gerekir diyor. Yani yeni tarifemiz, söz konusu bu defterin 66 x 0,75 = 49,50 TL?ye tutulmasını ön görüyor.
Örnek bu ya, meslektaş kardeşimizin şansı açılıyor ve bahsi geçen defterler yağmaya başlıyor, işler yoğunlaşınca, asgari ücret ile yardımcı bir elemanı işe alıyor, giderler 1.000 TL daha artıyor. Kendisi de gayet doğal olarak, hiç olmazsa, en düşük memur ücreti kadar bir para kazanmayı hedefliyor, karnını doyuracak, çocuk büyütecek ya. Bu durumda tutması gereken defter sayısı 3.000+1.000+1630 = 5.630,00 / 49,50 = yaklaşık 115 defter. Evet hem de bu 115 defteri, Maliye Bakanlığının hazırladığı, 2007 yılında 14 sayfa olup ta, bu yıl 26 sayfaya çıkan 2012 yılı vergi takvimine ve tüm mali mevzuata uygun olarak tutuyor ve bunun sonunda, çoluğundan çocuğundan ayrı geçen günlerin ve gecelerin karşılığını, geçim sıkıntısı olarak geri alıyor.(ki ücretlerini düzenli tahsil edemeyeceğini de hesaba kattığımızda bu çok doğal bir sonuçtur.)
Bu sıkıntılarda yetmiyormuş gibi, ?150 TL den aşağı defter tutulmaz? deyip, hiç zam yapılmamış 2011-2012 asgari ücret tarifelerini üyelerine parayla satan oda yöneticilerinin, 49 TL ye defter mi tutulur, iyi duruş sergileyemiyorsunuz, 115 tane defter mi olur, bu mesleği yerlerde süründürüyorsunuz şeklindeki hakarete varan sözlerine katlanıyor.
Pardon özür dileyerek düzeltiyorum, hiç zamsız tarifeler dedim;
Odamızın bizlere para ile sattığı 2011 ve 2012 yıllarına ait asgari ücret tarifeleri tamamen zamsız değil, bir takım zamlar yapılmış!!!. Örneğin; Anonim şirketler 286 TL den 287 TL ye, 10 ve üzeri işçi çalıştıran serbest meslek defterleri 142 TL den 143 TL ye, Limited Şirket Kuruluşları 578 TL den 579 TL ye yükseltilmiş. Böyle bir komedi olabilir mi? (bkz. Edirne SMMMO 2011-2012 asgari ücret tarifesi)
Asgari ücret tarifesinin bir önemi de işte buradadır. Diyelim ki biz, oda yöneticilerimizin dediği gibi çok iyi birer mali müşaviriz ve müşterilerin gözünde de çok saygın bir yerimiz var, aldığımız ücrette asgari ücret tarifesinin tam 10 katı. Yani defterini tuttuğumuz Anonim Şirketten 2.860,00 TL aylık ücret tahsil ediyoruz ve yeni yılda ücreti görüşmek üzere bir araya geldik. Odanın bize sattığı 2011- 2012 yıllarına ait asgari ücret tarifelerindeki ücret artış yüzdesine baktığımızda 1 TL : 286 TL = % 0,349 yani binde 3,5 bile değil, ne yapacağız o zaman, bu şirkete 10,00 TL?mi zam yapacağız,
Yine asgari ücretin, bu kadar gerçeklerden uzak olarak hazırlanması, haksız rekabete kapılarını sonuna kadar açmıyor mu? Aynı örnekten devam edecek olursak, ben müşterim olan Anonim şirkete diyelim ki % 15 zam yaptım, firmada bunu kabul etmeyerek defterlerini istedi, bizde hazırlayarak bir tutanağa bağlayıp evraklarını teslim ettik. Ve diyelim ki bu şirket, bir başka meslektaşımız ile asgari ücret tarifesinde yazılı olan 287 TL?nin % 75?i olan 215,25 TL ye anlaştı (nüfus 50.000?in altında). Bir meslek mensubu, fiyatını aylık 3.290,00 TL olarak açıklarken, diğer bir meslek mensubu aynı defteri 215,25 TL diyerek tutmaya başladı. Şu anda bu örnekte ki haksızlığa dur diyebilecek bir mekanizmamız var mı?
Bazen çok büyük olarak görülen bu tür sorunların çözümü aslında hemen yanı başımızdadır ve küçük hamlelerle çözüme kavuşturulabilirler, ama hep yükseklere bakmaktan onları göremeyiz.
Meslek mensuplarının birbirlerine daha çok önem vermelerini sağlayacak, haksız rekabet sorununu kaynağında ortadan kaldıracak ve mesleğin toplum arasındaki saygınlığını arttıracak bir öneri; 2010 yılının Ağustos ayı ile 2011 yılının sonu arasında yani yaklaşık 17 ayda, meslektaş sayısı 82.427?den, 84.309?a yükselmiş, yani bu dönemde yıllık 1.328 yeni meslek mensubu aramıza katılmıştır. Bunlardan yarısının büro açtığını varsaydığımızda, senede 664 meslek mensubuna Türmob olarak; bürolarını açabilmeleri için 10.000 TL tutarında 2 veya 3 yılı ödemesiz 5 yıllık faizsiz kredi desteği sağlansa, Luca muhasebe programı da 2 yıl boyunca ücret alınmadan kullanımlarına açılsa, aynı dönem için, Odasına olan maddi sorumlulukları ertelense, ayrıca bu süreç içerisinde (2 yıl) edinmiş olduğu müşteri portföyü de göz önüne alınarak, bu genç meslektaşlarımızın, zorunda kalarak yanlış yönlere kaymalarını önlemek üzere, kredi ve yurtlar kurumunun, iş sahibi olduktan sonra geri ödenmek üzere öğrencilere verdiği krediler formatında, aylık olarak bir maddi destek sağlansa, (Hiç olmazsa asgari ücret kadar) bu destekler, aşmaz ya, TURMOB?un kapasitesini ve imkanlarını aşması halinde, Devletinde üzerine düşen görevi üstlenebileceği bir proje geliştirilse, (zira, meslek örgütümüz; kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu, yapılan işte bir amme hizmeti olup, devlet gelirlerinin arttırılması ve kayıt dışılığın önlenmesi noktasında stratejik bir öneme sahiptir) kendisine; üye olduğu meslek örgütü ve devlet tarafından sahip çıkılan bu gençlerin mesleğine, meslektaşlarına ve devletine olan bakış açısı hangi yönde gelişir dersiniz, ya da bu genç meslektaşlar, haksız rekabet yaparak kendine bu imkanı tanıyan meslektaşlarına ihanet ederler mi, daha da öte eski maliye bakanlarından birinin bizler için söylediği gibi ?vergi kaçakçılarının yol haritası? olurlar mı? Ne dersiniz?
Gün birlik olma günüdür, gerçek anlamda birlik olamadığımız sürece başarıyı yakalamamız imkansızdır, bunu artık anlamalıyız. Sürekli yükselmeyi amaçlayan ve üst yöneticiliği kendilerine görev değil, meslek edinenler unutmamalıdırlar ki; eğer uçmayı yanıdakilere de öğretememişsen, sana yerden bakanların gözünde, yükseldikçe küçülürsün. Amaç bireysel olarak değil, birlik olarak, meslek olarak, camia olarak başarıyı yakalamak olmalıdır. Mesleki başarı; sadece kendinin refah içinde yüzmesi değil, sıkıntılı bir meslektaşının derdini kendi derdin gibi görüp, çözüm üretmektir. Çünkü, bir zincir, en zayıf halkası kadar güçlüdür. Başarısızlık, yapamamak değil, yapamayacağını sanmakla başlar. Bilincimizde biriken sorunları devleştirmek; onları çözmeyi haddimizin çok üzerinde görmemize neden olur ki, bu durumda başarısızlık kaçınılmazdır.
Kaldı ki, bırakın başarısız olmayı, gelinen konjonktürde, belli ölçülerde kalmış başarı bile başarısızlık olarak addolunmaya başlanmıştır. Artık meslektaşlarımız için, şurada eğitim verdim, burada muhasebe sempozyumu düzenledim, toplantı salonunun açılışı yaptım açıklamaları, hiç bir şey ifade etmemektedir. Meslektaşlar, yaşam tarzını ve kalitesini yükseltebilecek, kendisini ileri ülkelerdeki meslektaşlarıyla aynı saygınlığa ve ekonomik güce eriştirecek, büyük projelerin beklentisi içerisindedir.
Maliye Bakanlığının; her gün üzerimize ilave ettiği ve artık bizleri bürolardan dışarı çıkamayacak hale getiren iş yükleri hakkında ?bunu çıkarırken bize fikrimizi sormadılar, ama yapılacak bir şey de yok? deyip sineye çekmek doğru değildir. Birlik ve beraberliği sağlayamaz ve duruşumuzu netleştirmez
isek, eski maliye bakanlarından birinin, TURMOB genel kurulunda söylediği ?Sizler ve bizler, çatısını Maliye Bakanlığının oluşturduğu, beraber çalışan, bir meslek topluluğuyuz? ifadesini kabul etmiş duruma geliriz ki, bunun sonuçları mesleğimiz açısından çok acı olur. Bu demek değildir ki restler çekelim, tehditkâr bir tavırla yaklaşalım, zira biz terör örgütü değil, pek çok ülkede, meslekler piramidinin en üstündeki yerini almış, önemli bir meslek örgütüyüz. Partisel takıntı ve ayrışımları silip inatlaşmayı ortadan kaldırarak, kavga değil çözüm odaklı çalışarak, uzlaşma yolları arayarak, kendimizi daha iyi anlatarak, çeşitli lobi çalışmaları yaparak, ikna ederek, ve en nihayetinde sosyal ve mesleki gücümüzün boyutunu hatırlamalarını sağlayarak, yaşanan sıkıntıların aşılabileceğine olan inancım tamdır.
Bakınız Sivil Toplum Kuruluşları literatürde nasıl tanımlanıyor;
?Sivil toplum kuruluşları, resmi kurumlar dışında ve bunlardan bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlar ve/veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır.?
Tanımdan da görüleceği üzere, ?resmi kurumlardan bağımsız olarak, amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan? ifadesi kullanılıyor. Lütfen bu tanımı aklımıza yazalım, duruşumuza bu doğrultuda çeki düzen verelim ve mesleğimiz ile ilgili kararlarda, ağırlığımızın hissedilebilmesi için mücadele edelim. Zira; açılmamış kanatların büyüklüğü bilinemez ve Binbir zorluklarla vücuda getirilen, bağımsız bir sivil toplum örgütü olan kuruluşumuzu, Maliye Bakanlığının Taşra teşkilatı olarak görmek kimsenin haddine de değildir.
Maliye Bakanlığı ve Meslek Örgütümüz arasındaki ilişkiyi ve çözümü şöyle bir örnekle açıklayalım;
Bürosunda, bir ara eleman çalıştıran A meslek mensubu, işlerinin yoğunluğundan başını kaldıramaz bir haldeyken, daha önceden yanında stajını bitirip, ondan bağımsız olarak bürosunu açmış ve son derece çalışkan B meslek mensubunun yardımını istiyor. B meslek mensubu, üzerimde emeğin var deyip onu kırmayarak büroya yardım amacıyla gelip gitmeye başlıyor. İlk günler iyi geçerken, belli bir süre sonra, A meslek mensubu yanında çalıştırdığı ara elemana buyurduğu gibi, B meslek mensubuna da gayet rahat bir şekilde iş buyurmaya başlıyor, sessiz, sakin ve bir o kadar da çalışkan olan B meslek mensubu bu buyurmaları kırmadan, görevi eksiksiz şekilde yerine getiriyor. Bir süre daha geçtikten sonra A meslek mensubu, çalıştırdığı ara elemanına bile vermekte zorlandığı emirleri, B meslek mensubuna vermeye başlıyor. B yine sesini çıkarmadan işini yapıyor. İlişki öyle bir hale bürünüyor ki, A nasıl olsa işler yürüyor diyerek artık bürosuna gelmeden, telefonla büroyu arayıp yanında çalıştırdığı, iş yapmak yerine masa başında gazete, dergi okuyan, ancak asıl işi yapandan iki kat fazla maaş alan ara elemanına, B meslek mensubuna iletilmek üzere emirler yağdırmaya başlıyor. Ara elemanda, B meslek mensubunun başına dikilip, bu emirlerin yerine getirilip getirilmediğini kontrol edeceğini, getirilmez ise kendisini cezalandıracağını söylüyor. Uzun bir zaman sessiz kalan B meslek mensubu, onca yoğunluğun arasında zaman ayırarak okumaya fırsat bulduğu Leo Tolstoy?un bir romanında ?Kötüler kendilerine tahammül edildikçe daha çok azarlar? ifadesiyle karşılaşıp, bunu hayat felsefesi haline getirmeye karar veriyor ve A meslek mensubunu arayarak, kendinin muhatap olarak kabul edileceği bir masa başı toplantısında, ortaya mantıklı bir çözüm çıkana kadar işi durdurduğunu açıklıyor. A meslek mensubu, eli ayağına dolaşarak, Akdeniz?deki tatilini yarıda kesip, B ile masaya oturuyor. O andan itibaren her iki tarafta, tüm sorunlarını, daha uzlaşmacı ve birbirlerine saygı çerçevesinde çözümlüyor ve herkesin mutlu olduğu bir ömür sürüyorlar. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.
Değerli meslektaşlarım, kesinlikle; ben tek başıma ne yapabilirim ki demeyiniz, idealleriniz uğrunda bir adım bile geri atmayınız, seçtiğiniz yöneticilerin izlediği yolun, idealleriniz ile örtüşüp örtüşmediğini sürekli olarak denetleyiniz ve şunu da asla unutmayınız ki; yönetime oylarınızla getirdiğiniz kişiler, bir problemin çözümünde görev almıyor yada alma cesaretini gösteremiyorlarsa, onlarda bu problemin birer parçasıdırlar.

Herkesin, her şartta yakabileceği bir mum mutlaka vardır?.

85.000 Mumun Yakıldığı,
Daha Aydınlık Bir Mesleki Gelecek Umuduyla
Sizleri Saygı ve Sevgilerimle, Selamlıyorum,

Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Hüseyin UZUN


Not: Bu yazı; Maliye Bakanlığı, TURMOB Genel Merkezi, 75 SMMM Odası, 8 YMM Odası ve Edirne SMMM Odasının tüm üyelerine gönderilmiştir.

İletişim Bilgilerim: e-mail:[email protected] İş Tel: 284 212 22 11 Gsm: 542 291 77 00
 
Ynt: TFRS eğitiminde verilen ara ve mesleğimiz

ben de yeni bir mali müşavir olarak yazınızda kendimden çok şey buldum.
emek ve değerli zamanınızı ayırdığınız için teşekkür ederim
 
Ynt: TFRS eğitiminde verilen ara ve mesleğimiz

Gerçekten yazınız için çok teşekkür ederim.
 
Ynt: TFRS eğitiminde verilen ara ve mesleğimiz

Bende yazınızı beğendim.En azından bulunduğumuz ortamlarda sizin görüşlerinizide dayanak yaparak bazı şeyleri anlatmaya çalışacağım.
 
Ynt: TFRS eğitiminde verilen ara ve mesleğimiz

Merhaba,

Emeğinize sağlık Hüseyin Bey..

Nedir bu mesleğin problemi diyip askıda kalan taşlarımızı yerleştişrmek adına yazınız "mum" olmuştur eminim bir çok yeni meslektaşımıza..Teşekkürü borç bilirim.

Saygılarımla..
 
Ynt: TFRS eğitiminde verilen ara ve mesleğimiz

Yüreğinize sağlık Hüseyin Bey
Biz genç SMMM lerin sorunlarını anlatan çok önemli bir yazı kaleme almışsınız.
Umarım her kesimce en yüksek seviyede desteklenir.
Teşekkürler
 
Ynt: TFRS eğitiminde verilen ara ve mesleğimiz

yılların yalaka zihniyeti ,katipliğin acizliği sinmiş ,onun bununn ön ayak olmasıyla hadi olsun zihniyetiyle oluşturulmuş bir meslekten öteye gidememiş meslek ve meslek mensublarıyızı.kendi aramızda iyi laflıyoz ama icraatımız yok olmuyo,her önüne gelen rahatlıkla muhasebeciyim diyebiliyorsa hadi gel senide muhasebeci yapalım denebiliyorsa ben böyle mesleeğe ben böyle mesleği duayenleriyiz yol aldıranlarıyız diyenlere gerisini anlatan anladı.tespitiniz çok güzel hiç bir şeye gerek yok sadece asgari ücret tarifesinde bol sıfırlar olsun ve o bol sıfırlardan meslek adına vazgeçmeyecek idealist insanlar olsun 5 sene sonra görüşürüz.
 

Benzer konular

Üst